Koku Duyusunun Diğer Duyulardan Farkı Ve Farklılığın Evrimsel Perspektifle Değerlendirilmesi/Bilgi Edinme İşlemleri

2. Bilgi Edinme İşlemleri

2.1.Duyum

Duyu organlarının faaliyetiyle ilişkili sınırlı yapılardır. Dış dünyadaki enerjinin algılayanla ilk buluşması duyum olarak adlandırılmaktadır. Bir diğer deyişle duyum dış dünyadan duyu organlarına ulaşan fiziksel enerjinin sinirsel enerjiye dönüştürülmesi sürecidir. Uyaranların yetersiz olması veya çok fazla olması duyumdan algıya giden süreçte iki temel sorundur (Avant vd. 1990: 35).

2.1.1. Algı

Duyuma oranla daha yüksek düzeyde bir bilişi ve daha karmaşık bir süreci kapsayan algı, duyusal girdilerin yorumlanma faaliyetine karşılık gelmektedir. Dolayısıyla duyular ile algı etkileşim ve aktarım ilişkisi içindedir (Avant vd. 1990: 47). İnsanın öznel tasarımları, uyaranları gruplama ve bütünleme eğilimi, geçmiş yaşantılardan elde edilen izlenimler, travma, depresyon gibi ruh sağlığı patolojilerinin varlığı algıyı şekillendirmektedir. Algı geçmiş deneyimlerden, inançlardan, kültürel kodlardan, öğrenilen bilgilerden, kurulan hipotezlerden, ön kabullerden, beynin başlangıçtaki yapılanma tarzından büyük ölçüde etkilenmektedir. Yeni gelen duyusal veriler ve uyarıcılar ile algılama süreci yeniden yapılandırılmaktadır. Aynı zamanda algı öncelik/sonralık etkisi, koku gibi anlık faktörlerden de etkilenmektedir (Smith vd. 2017: 51). Duyu organlarından gelen bilgiler net ve sade olmasına karşın algılama birçok faktörü içinde barındırdığı için oldukça öznel ve değişken yapıya sahiptir. Farklı süzgeçlerden gelen algılama şekilleri kişilerin aynı konu üzerindeki düşünce çeşitliliğinin temelini oluşturmaktadır.

2.1.2. Dikkat

Genel bir tanım olarak dikkat zihinsel çabanın duyusal verilere veya zihinsel olaylara yoğunlaştırılmasıdır. Duyusal olaylara yönelme, odaklanılacak uyaran belirleme ve gerekli durumda dikkati sürdürme olarak dikkatin üç bileşeni vardır (Posner vd. 1971: 397). Bilişsel bir yaklaşımla bakıldığında algısal bilgilerin seçilerek dikkat edilmesi veya yok sayılması rastgele olmamaktadır. Dikkat algılanan uyarıcıya ve algılayana bağlı olarak yönlendirilmektedir. Büyüklük, renk, parlaklık, koku dikkati etkileyen dışsal faktörlerden bazılarıdır. Dikkat aynı zamanda ön kabullerden, kültürel kodlardan, deneyimlerden doğrudan etkilenmektedir. Evrimsel açıdan değerlendirildiğinde organizma için hayati önem taşıyan bilgilere organizmanın hızla ulaşabilmesi ve tepki verebilmesi dikkat sayesinde mümkün olmaktadır (Simith vd. 2017: 107).

2.1.3. Otomatik İşleme

Bilinç eylemleri denetlemektedir. Ancak bazı davranışlar çok fazla tekrarlandığında öğrenilen bilgi alışkanlıklara ve otomatik davranışlara dönüşebilmektedir. Kitap okurken harfleri düşünmemek, dili doğru kullanmak, sosyal yargılarda bulunmak gibi birçok karmaşık sistem otomatik olarak gerçekleşmektedir. Otomatik işlemler çok az bilinç kullanmaktadır. Böylece birkaç işi aynı anda yapabilmek mümkün olmaktadır. Bir iş bilinç gerektirmediği oranda ikinci işi aynı anda yapmak mümkün olmaktadır (Simith vd. 2017: 152).
Ağır basan otomatik işlem diğer işlemin önüne geçmektedir. Örneğin: Stroop testinde, “KIRMIZI” “SARI” gibi sözcükler geçen ve deneklerden sözcüklerin rengini söylemesini isteyen testte, rengi söylemek yerine deneklerin otomatik olarak okumaya eğilimli oldukları görülmüştür (Posner vd. 2004: 207). Görsel ve işitsel mekanizmaların dışında koku duyusunun otomatik işlemlerde oldukça etkin olduğuna yönelik kanıtlar mevcuttur. Kokulandırılmış ortamda görülen davranış değişikliklerinin büyük bir kısmı otomatik olarak gerçekleşmektedir. Otomatik işlemler bilinç hâlinde gerçekleşiyor gibi görünen düşünme, karar verme, yargıda bulunma, zevkler gibi karmaşık bilişsel faaliyetler hakkında bizi şüphe etmeye götürmektedir.

2.1.4. Yanılsamalar

Duyu sisteminin aldığı verilerle zihnin çıktıları birbirinden farklı olabilmektedir. Yanılsamalar görme, işitme, koku, tat olmak üzere beş duyu sistemine bağlı olarak gelişmektedir. Yanılsamalar parasteziler, duyu bozuklukları veya ruhsal bozuklukların belirtisi olarak meydana gelebileceği gibi sağlıklı insanlarda da görülebilmektedir.
Sağlıklı bireyler için ele alındığında algılama öznel ve oldukça aktif bir fenomendir. Algı sürecine kişisel tasarımlar, geçmiş kabuller, yaş faktörü, toplumsal yapı ve kültürel faktörlerle birlikte gelen duyuları seçme, dikkat odağını belirleme, bazılarını ihmal edip bazılarını öne çıkarma ile yanılsamalar meydana gelmektedir (Zellner vd. 1990: 392). Duyu sisteminin yapısı gereği söz konusu bu etkilerden bağımsız olarak bir uyaranı algılamak mümkün değildir. Dolayısıyla duyu sistemine ulaşan verilere yönelik zihnin yaptığı çıkarımlar yanılsama içerebilmektedir.

2.1.5. Bellek

Bellek duyu organları vasıtasıyla çevreden toplanan verilerin, düşüncelerin, algıların ve deneyimlerin yeniden kullanılmak üzere depolandığı en temel sistemlerden biridir (Keleş vd. 2006: 75). Bellek insanın çevresiyle etkileşim içinde olmasını mümkün kılmaktadır. Problem çözme, karar verme, hayatta kalma gibi temel fonksiyonlarında önemli işlevlere sahiptir. Bellek, duyu sistemleri ve algı süreçleri ile etkileşerek üst biliş faaliyetler için veri tabanı sağlayan karmaşık bir sistemdir.
Bellek dağınık bir ağ sistemi tarafından kontrol edilmektedir. Hatırlanması gereken materyaller uzun süreli bellek deposunda taranarak gerekli bilgi bulunup hatırlanmaktadır. Ancak bellek basit bir hatırlama ve pasif bir kodlama fonksiyonu olmadığı için yeni yaşam olayları, duygular, bilişsel süreçler, kişinin sahip olduğu zihinsel yapı gibi faktörler belleğe depolanan bilgiyi doğrudan etkilemektedir (Keleş vd. 2006: 76).