Kırklar Meydanına Vardum

—20—


Kırklar meydanına vardum
Gelberu hey[1] can didüler
İzzet ile selâm virdüm
Gir[2] işte meydan didüler

Kırklar bir yirde[3] durdular
Otur deyu yir virdüler[4]
Meydana sofra kurdular[5]
Lokmamıza ban didüler[6]

Sıtk ile tevhit idelüm
Çekilüp Hak’ka gidelüm
Aşkun tolusun içelüm
Kalalum mestan didüler

Kırkların kalbi doğrudur[7]
Mümin gönlünün evidür[8]
Gelişün kandan beridür
Söyle behey can didüler[9]

Düşme dünya mihnetine[10]
Talib ol Hak hazretine
Âb-ı kevser şerbetine
Parmağunu ban didüler

Erenler kalbi ganidür
Yuduğu kalbi arıdur
Gelişün kanden beridür
Gel söyle ihvan didüler

Gördüğünü gözün ile
Beyan itme[11] sözün ile
Neden sonra[12] bizüm ile
Olursun mihman didüler

Kalkup sema’larla oyna
Açılup pâk olsun ayna
Kırk yıl bu kazanda kayna
Dahi çıksun can didüler[13]

Çık semâa bile oyna
Kalbin olsun bir âyine
Âlemi varlığa sayma
Bu mânide şan didüler

Behey abdal nedür halün
Hak’ka şükret kaldur elün
Kese gör gıybetten dilün
Her kulu yeksan didüler

Şah Hatâyî konmuş burda
Tazece uğramış derde
Mürşitten açılır perde
Gör imdi ey can didüler


  1. Ey: nüsha.
  2. Gel: nüsha.
  3. Ayağa: nüsha.
  4. Kırklar yerinde durdular
    Otur deyu yir virdüler: nüsha.
  5. Önüme sofra bezedüler: nüsha.
  6. El lokmaya sun didüler: nüsha.
  7. Durudur: nüsha.
  8. Gelenün gönlüm arıdır: nüsha.
  9. Söyle sen kimsün didüler: nüsha.
  10. (4) Kesretine: nüsha.
  11. Söyleme sen: nüsha.
  12. Ondan sonra: nüsha.
  13. Kırk yıl bu kazanda kayna, daha çiğ bu ten didüler: nüsha. Fatih kütüphanesindeki nüshada bu bent şu tarzda mukayyettir:
    Gir semâa bile oyna
    Silünsün açılsın ayna
    Kırk yıl meydanda ur kına
    Dahi çiğ bu ten didüler.