“Devletlü inâyetlü veliyy-i ni‘met-i bî-minnetüm sultânum hazretleri,
Evzâ‘-ı şütür-gürbe-i rûzgârdan masûn ve mânend-i Ebî Hüreyre sâha-i devlet-serâları benât-ı cins-i lâzimü’l-ünsümüz ile meşhûn olmak da‘vâtı ma‘rûz-ı icâbet-hâne-i bî-çûn kılındukdan sonra ‘arz-ı hâl-i hüreyre-i nâkisatü’l-‘ukûl ve niyâz-nâme-i câriye-i garîbetü’n-nukûlları oldur ki henûz mart hulûl itmeden ve benât-ı mahallemizden birisi perde-bîrûnluk vâdîlerine gitmeden bu câriyeleri mu‘zamât-ı eczâ-yı kelimât ve eşher-i müsta‘melât-ı hurûf-ı lugâtımızdan olan harf-i vâvın mahrecini kurrâ’-i beldemiz olan Tekir nâm ve Vânî mahlas bir gürbe-i cesîmü’l-hilkadan tashîh ve tahsîl ve nağme-i mav mav-ı tûfân-efzâyı meşk ve ta‘lîm eylemek sevdâsına teba‘iyyet ve basbayâğı mart ve kabak mevsimleri iktizâ iden harekâtı esnâ’-ı şitâda îkâ itmek dâ‘iyesiyle şakk-ı perde-i ‘ismet itmiş idüm. Lâkin nâ-be-hengâm hareket birle bîhûde halkın bacaların yıkub ve tamdan tama sıçrayarak kiremidlerin döküb niçe tiryâkiyânın keyiflerin tebâh ve niçe derd-mendânı mahrûm-ı hâb-ı şebângâh eyledigüme mükâfâten ve husûsiyle gürbe-i yabânî gibi efendümden izinsiz ta‘lîm ve ta‘allüm ve tecvîd üzre tekellüm belki te‘âtî ve te‘âmül ve tevâlüd ve tenâsül derdine düşdigüme mücâzâten birkaç kerre rüsvâ-yı ‘âmm olmak derecelerine vâsıl ve hırka-i mâder-zâd-ı kâleb-i nâ-tüvânım olan postîn-i hoş-nakş-ı peleng-nişânum ‘ilâve-i tahta-i ferve-i vaşak olmak mehlekelerine müşârif oldukdan sonra kadr-i ni‘met ve ‘ismeti ihsâs ve ez-cân u dil taleb-i ilf ü istînâs itmege başladum. Lâkin efendüm hazretleri dahi kedi ne budu ne meseli misdâkınca kendi cinsüme nisbetle cesîm görinen cerîme-i sâbıkamı ‘afv ve kemâ fi’l-evvel zîr-i lihâf-ı ‘ismet ve sâye-i ezyâl-i inâyetlerinde mahmî buyurılmama ‘alâmet olmağ içün bâlâ-yı ‘arz-ı hâlüm hubbü’l-hirreti mine’l-îmân ‘unvânıyla tevşîh buyurub mübtelâ oldığum mehâfât-ı hâ’ileden âzâd ve rütbe-i âcizânemi reşk-fermâ-yı gürbe-i zebâd buyurmaları bâbında emr ü fermân efendümündür.”
 

Kaynak: İpek, Abdulmuttalip (2019). Edebiyatımızda Mizah ve Hiciv Unsuru olarak Kedi ve Kânî ile Namık Kemal’in Hirre-Nâmesi. Ankara. s. 49-62 . Erişim tarihi: 26 Haziran 2020 
Telif durumu:

İlk kez Osmanlı İmparatorluğu'nda yayınlanan bu çalışma devletin uluslararası telif anlaşmalarına taraf olmaması sebebiyle kamu malıdır.

Bu eser, başka bir eserin bilimsel olmayan metodlarla oluşturulmuş bir transkripsiyonu veya faksimilesi olup ana eserden bağımsız bir telif hakkı korumasına sahip değildir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'un işlenmiş eserleri tanımlayan 6. maddesine göre; henüz yayımlanmamış olan bir eserin ilmi araştırma ve çalışma neticesinde yayımlanmaya elverişli hale getirilmesi (ilmi bir araştırma ve çalışma mahsulü olmayan alelade transkripsiyonlarla faksimileler istisna olmak üzere) halinde oluşturulan eser telif korumasına tâbi olacaktır. Ancak bu eser kanunun gösterdiği istisna kapsamında olduğundan kamu malıdır.