gâr
Kimi coşar din uğruna geberir, yalan;
Kimi gider şeref için can verir, yalan!
Bir filezof yetmiş eser yazar, yalandır;
Bir kahraman istipdadı ezer, yalandır.
Şairlerin büyük aşkı fâni bir kızdır.
Bu dünyada herkes sinsi, herkes cılızdır.
Ne hakikî aşktan burda bir çakan vardır,
Ne de onu görse dönüp bir bakan vardır...
Her büyüklük cüzzam gibi dökülür burda,
En muazzam ölüm bile küçülür burda.


Benim kafam acaip bir dımağ taşıyor,
Her dakika insanlardan uzaklaşıyor.
Zaman zaman mağlûp olsam bile etime
İnsan olmak dokunuyor haysiyetime.
Büyük, temiz bir arkadaş arıyor ruhum,
İşte rüzgâr, şimdi sana sığınıyorum.
Asaletin yeri yoktur gerçek hayatta,
En asil şey seni buldum bu kâinatta.
Güneş gibi ne bin türlü ışığın vardır,
Ne de süse, gösterişe baktığın vardır.
Deniz gibi muamma yok derinliğinde,
Bir ferahlık, bir saflık var serinliğinde.
Bir dev gibi küçük mızmız sesleri yersin,
Allah gibi görünmeden hüküm sürersin.


Düşmanıyım ben de cılız güzelliklerin,
Rüzgâr! Bu dağ başlarında çırpınan serin
Kanatlarım gök yüzünden akan bir seldir,
Bana kudret ve cesaret veren bir eldir.


Beşerlikten uzaktayım senin ülkende,
Senin gibi azemete âşıkım ben de,
İşte rüzgâr senin gibi ben de deliyim.


Islıklarım senin gibi inlemelidir,
Herkes beni ürpererek dinlemelidir.
Rüzgâr, sana, yalnız sana benzemeliyim.

Sabahattin Ali