Firâk
Uyanıp dün gece ,odam tenhâ,
Seni koynumda bulmayınca, dedim:
-Bu benim medfenim midir acaba,
acaba kabr-i yâr içinde miyim?
Saklı şânemde ıtr-ı zülf-i zerin,
Ellerin eldivende gizlenmiş;
Muntabı' yastıgında şekl-i serin;
Nakş-ı cismin yatakta işlenmiş...
Dana sem'imdi çılgın elfâzım;
Daha agzımda lezzet-i bûsen;
Daha karşında durur serbâzın;
Sanki ayrılmadın henüz benden;
Nazarım bir melûl makberedir,
Çünük sen gözlerimde medfûnsun;
Sana ancak küşâde penceredir,
Gönlüm aglar, sen ufk-ı mahzûnsun!
Ellerrim ellerinden yarı kine
Anlamam şi'r-i mâh ü mehtâbı;
Sen sükût eyleyince lânemden
Attım elhânı, ûdu, mızrabı..
Vermiyor şu'le gözlerin kafese;
Boş durur dul kalan salında yerin;
Ölüdür bence ev, görünmezse
Kafesin arkasında dîdelerin...
Bilemem, ah, o tatlı dîdelere
Ne kadar yıl perestiş ettim ben:
Bakmadım şemse, bakmadım kamere,
Gözümü hiç ayırmadım senden.
Anlıyordum kebûdî-i ufku
Sana baktıkça râz-ı çeşminden;
Güllerin ıtrı, kuşların nutku,
Kainatın melâhatiydin sen....