EZAN ÜSTÜNE


EZAN HÜRRİYETİ

Ezan konusu üzerinde başbakanın görüşünü savunanlar dediler ki; «Gerçekten laik gerçekten demokrat bir memlekette ibadet kanunla bağlanmaz.» Bir bakıma doğru; ama kazın ayağı büsbütün de öyle değil, Gerçekten demokrat bir memlekette kanunla bağlanamayacak daha birçok şey vardır. Bunların başında fikir hürriyeti, söz hürriyeti, vicdan hürriyeti gelir. Memleketimizde bunların hepsi Karakuşi kanunlarla, hattâ kanunsuzluklarla bağlı dururken işe ezan hürriyetinden başlamak bize biraz da leğen örtüsünden başlamak gibi göründü.

MADEM Kİ DEMOKRATIZ

Gerçekten demokrat bir memlekette ibadet kanunla bağlanmaz. Ama biz düpedüz demokrat bir memleket değiliz. Biz, devrim içinde olan bir memleketiz Bu yüzden de birçok şeyi kanuna bağlamışız. Başka memleketlerde bir tarih ve bir akademi işi olan yazıyı bizim memlekette kanun tesbit etmiş. Başka memleketlerde sadece bir örf işi, bir gelenek işi olan kıyafeti bizim memleketimizde kanun tesbit etmiş. Başka memleketlerin kanları ile kurdukları demokrasiyi bile biz kanunla yaratmışız. Bu kanunlardan, devrimimize zarar verecek olanlar bir yana, birçoğuna dokunmasak herhalde iyi ederiz.

Çünkü ezan hakkındaki kanunu kaldırdıktan sonra kıyafet kanununu, yazı kanununu falan da kaldırmamak için sebep yok, Öyle ya, madem ki demokrat bir memleketteyiz, istiyen fes giyer, istiyen sarık sarar, istiyen tahsilini arap harfleriyle yapar, istiyen tekke açar, istiyen büyücüye gider, istiyen muska yazar,

ANLAYIŞ

Her anlayışla birlikte suç anlayışı da çağdan çağa ne kadar değişiyor! Daha dün arapça ezan okudular diye, kaç yurttaş yakalandı, mahkemelere gönderildi, hapislere sokuldu. Bugün bir hükümet reisi Meclis kürsüsünde arapça ezanın müdafaasına girişiyor. Sesi güzel olsa kalkıp kendisi okuyacak.

Orası mühim değil, ne olursa arada yananlara oluyor. Çağın bu kadar çabuk değişeceğini bilseydi Kubilây kafasını verir miydi? Günün birinde işlerin bu hâli alacağını bilseydi şeyh Sait o kadar acele eder miydi?

BİR BİLSEK

Ezanın Türkçe okunması milliyetçi bir görüşün ifadesiydi. Milliyetçiliğin baş tacı edildiği o günlerde ezanın arapça okunmasını istemek gibi antinationaliste bir düşünceye sahip olmak suç sayılırdı. Bugün tersi oldu.

Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Ama bugün kötü sayılan fikirlerden hangilerinin baş taşı edileceğini bir bilsek de onlara dil uzatmasak bari.

ASIL SEBEP :

İlgililer, ezanın tekrar arapçalaştırılmasına sebep olarak şunu gösteriyorlar: Cami içinde ibadet türkçe olmadığı için dışında da türkçe olmamalıymış. İnandınız mı bu sebebe? İnanın, inanmayın; ama bir düşünün; bütün din edebiyatımız türkçe; naatlar, münacaatlar, ilâhiler, nefesler türkçe, Mevlût türkçe. Gelelim ibadet faslına; ezan türkçe, dualar türkçe, vaaz türkçe. Ne kaldı geri yanda; bir namaz sureleri mi? Niyet, ibadette gerçekten bir dil birliği kurmak olsaydı herhalde sayısı üçü beşi gecmiyen o sureleri türkçeleştirmek daha kolay olurdu. Böylelikle de ileriye doğru bir adım atılırdı. Ama biliyoruz; maksat ileri bir iş görmek değil, Maksat, seçimlerden önce bir avuç geri kafalı insanı avlamak için verilmiş bir sözü yerine getirmek. O.V.K