Ergenekon iddianamesi/BÖLÜM II ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ
II.BÖLÜM
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ
değiştirBu bölümde genel olarak ERGENEKON terör örgütünün yapısı ve örgütlenmesi ile amaçları anlatılacaktır.
1-ÖRGÜTÜN KURULUŞU VE OLUŞUMU
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden "ERGENEKON" terör örgütünün uzun yıllardır ülkemizde faaliyet gösterdiği, 1999 yılında örgütün re-organizasyonuna ihtiyaç duyularak örgütün yapılanması, çalışma yöntemleri, yapılanması vb. hususları içerecek hususların yazılı hale getirildiği ve bu çalışma ile sivil unsurların örgüt içerisinde yer almasının sağlanması gerektiğinin vurgulandığı ve böylelikle 1999 yılından sonra örgütün sivil açılımlar sağladığı görülmüştür. "ERGENEKON" terör örgütü en başta, "derin devlet" ifadesi ile anılan, ülkemizde birçok kanlı eylemler gerçekleştiren, gerçekleştirdiği bu eylemlerle ciddi kriz, kargaşa, anarşi, terör ve güvensizlik ortamı oluşmasını amaçlayan ve bunu kısmen de olsa başararak ülkemizin gelişme ve kalkınmasının önünde engel olan bir örgüttür. Çeşitli kaynaklardan edinilen bilgilere göre NATO'nun komünizmle mücadele amacıyla birçok ülkede kurduğu bu örgütler, zaman içerisinde amaçlan dışına çıkmış ve bir kısım kişi ve zümrelerin kendi amaç ve ideolojilerini gerçekleştirmek için kullandıkları birer terör örgütüne dönüşmüştür. Dünyadaki birçok ülke İtalya örneğinde olduğu gibi bu oluşumlarla gerekli mücadeleyi yapmış ve bunu başardıklarında "HUKUK DEVLETİ" olabilmişlerdir.
Ne yazık ki, ERGENEKON terör örgütü uzun yıllardır sürdürdüğü faaliyetlerle ülkemizin bir MAFYA ve TERÖR CENNETİNE dönüşmesine neden olurken, bazen bir mafya liderinin yaptığı eylem ve açıklamalarla hükümetlerin düşürülebildiği, bazen de bir terör örgütünün gerçekleştirdiği eylemlerle ciddi kaosların yaşandığı ülke olmamıza sebebiyet vermiştir. Öte yandan gerçekleştirilen faili meçhul cinayetlerle ülkemizin yetişmiş insanları ve sahip olduğumuz değerlerden olan aydınlar katledilmiş ve her olaydan sonra ülkemiz yeniden kaosa, karanlığa ve güvensizlik ortamına sürüklenmek istenmiştir. Böylelikle ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ, ülkemizde yaşayan tüm vatandaşların huzurlu ve güvenli bir yaşam sürmesini sağlayacak olan HUKUK DEVLETİ olmanın önünde daima bir engel teşkil etmiştir.
Fakat gerçekleştirdiği bunca eyleme rağmen, ERGENEKON terör örgütünün gizli ve hücre yapılanması, eylemlerin profesyonelliği ve kamu kurumlarındaki yapılanma ve ilişkileri sayesinde eylemlerin ERGENEKON terör örgütü bağlantısının deşifre edilmesi daima engellenmiştir. 20. yüzyılın sonlarına doğru Susurluk'ta meydana gelen bir trafik kazası ile ülkemizdeki bu kanlı örgütün kapılan kısmen de olsa aralanmıştır. Fakat örgütün o dönemdeki etkinliği ve gücü nedeniyle yeterince derinleştirilememiş, sadece buz dağının görünen yüzü aydınlatılmış ve örgüt amaçlan doğrultusunda karanlık eylemlerine devam etmiştir.
ERGENEKON terör örgütünün devlet kurumlarında ciddi bir şekilde irtibatlarının olduğu da ortadadır. Bu nedenle ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'ne yönelik başlatılan bir çalışmayı anında öğrendikleri gibi kendilerine yönelik çalışma yapan kişi ya da kurumlan yıpratmak, yıldırmak ve baskı altına almak için anında örgütün her türlü imkan ve taktiklerini seferber ettikleri görülmüştür.
Şüpheliler Oktay YILDIRIM, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve MİLLİ IRGAT (KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'dan ele geçirilen "ERGENEKON-LOBİ" ve "DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI" başlıklı dokümanlara bakıldığında bu belgelerin öncelikle ERGENEKON terör örgütünün sivil unsurlarının oluşturulması ve örgütlenmesi amacıyla hazırlanıp uygulamaya konulduğu hiçbir tereddüte yer vermeyecek açıklıkta anlaşılmaktadır. Daha sonra dosyasımıza dahil edilen, Tuncay GÜNEY'den 2001 yılında elde edilen ERGENEKON belgelerinin incelmesinde, "ERGENEKON'UN YAPILANDIRILMASI" başlıklı 29 Ekim 1999 tarihli dokümanın örgütün hiyerarşik yapısının, amaç ve prensiplerinin yazılı hale getirilip kayıt altına alınarak, daha da sistemli ve yapılacak işlerin ayrıştırılmasına ve hangi işte hangi birimin (departmanın) sorumlu olacağına kadar hiyerarşik taksimat ve örgütün katı gizli prensiplerinin madde madde yazıldığı ve böylece devlet içinde başka bir devletin oluşturulmasının amaçlandığı görülmüştür.
Bu dokümanın içeriğinden ERGENEKON terör örgütünün daha eski yıllardan beri faaliyetlerini sürdürdüğü, üst düzey yöneticilerin özellikle devlet kadrolarında çalıştıkları sırada edindikleri tecrübeler ışığında illegal olarak bu örgütün faaliyetlerim sürdürdükleri belirlenmiştir. Özellikle Susurluk kazası olarak bilinen olaydan sonra meydana çıkartılan illegal yapılanma üyelerinin bir kısmının devletin üst düzey birimlerinde görev yapmış görevli şahıslar olması ve bu şahısların bir çoğunun "Susurluk Çetesi" olarak bilinen davada ceza alıp mahkum olmaları oldukça anlamlıdır. Ancak bu olayın aydınlatılması için toplumsal desteğe karşın örgütün deşifre edilememesi, yapılanmanın devlet kurumlan içindeki uzantılarının güçlü olması ile oluşumun derinliğinin ve etkinliğinin doğal bir sonucudur. Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün adı birçok yerde geçmesine rağmen hakkında herhangi bir işlem yapılamamıştır.
Yine "MAFİANIN YENİDEN YAPILANMASI(REORGANİZASYONU)" dokümanında bu hususun açıkça tartışılıp bu tür riskli bir işte kamu görevlilerinin yer almasının hukuki sıkıntılar oluşturabileceği, bu sebeple mafyanın başına sivil bir şahsın getirilmesinin uygun görüldüğü ve bu kararların da yazılı hale getirildiği görülmüştür.
"ERGENEKON" dokümanının 7. bölümünde "GENEL DEĞERLENDİRME" başlığı altında bulunan paragrafta;
"(Sözde) Türk Silahlı Kuvvetli bünyesinde faaliyet göstermekte olan 'Ergenekon'un yeni bir yapılanmaya yönelme zorunluluğu ve gereksinimi vardır. Bunların yanı sıra yeni çalışma yöntemleri geliştirilmesi esastır. Ayrıca Ergenekon'un kamuoyundaki imaj ve düşünce değişiminin sağlanması zorunluluğu vardır. Kamuoyu kafasının karıştığı, içinden çıkamadığı, mantıklı ve tatmin edici açıklamalar alamadığı zamanlarda gelişen her olay karşısında Ergenekon (derin devlet) sözcüğünü anımsayıp, dehşete kapılarak içten içe Ergenekon sözcüğünü yinelemektedir. Bu durum kamuoyunda moral çöküntüsüne neden olmakta, toplumda gelecek endişeleri belirmektedir. Bu gerçeği gören kötü niyetli çevreler ise; Medya kuruluşları içindeki yandaşlarından yararlanarak Ergenekon aleyhinde 'Kara Propaganda' yürütebilmektedirler." Denilmiş ise de örgütün kara propagandadan rahatsızlık duymadığı gibi Bu noktada, "Kara Propaganda'nın yararlarını görmezden gelemeyiz. Ancak, Ergenekon, 'Kara Propaganda'nın sağlayacağı yararlılıkta doyum noktasına ulaşmıştır. Bundan sonrası ise, negatiftir." denilmek suretiyle de ERGENEKON terör örgütünün "kara propagandasının" yapılmasından da memnuniyet duyup, bu noktada doyum noktasına ulaşıldığı vurgulanmaktadır.
Aynı bölümde ERGENEKON tabirinin yanında (Derin Devlet) vurgusu yapılmış olup, örgüt yöneticileri kendilerini derin devlet' olarak kabul edip, bu şekilde dış dünyada da algılanmasını sağladıkları, dosyada mevcut bir çok şüphelinin kendi aralarındaki telefon ve e - mail görüşmelerinde "derin devlet adına hareket ettiklerini hiç çekindemeden söyledikleri gibi örgütün dış dünya ile olan irtibatlarını sağlayan üye ve yöneticilerince de bu olgunun sürekli kullanıldığı için kamuoyunda da ERGENEKON tabiriyle "derin devlet" tabirinin bir arada kullanılmasını sağladıkları, ayrıca bu hususu örgütün yazılı dokümanlarına da çekinmeden yazdıkları tespit edilmiştir.
"DERİN DEVLET" tabiri; Türk Dil Kurumunun resmi sitesinde; "Devletin çıkarlarını gözetip kolladığı öne sürülen, göz önünde olmayan örtülü güç" olarak tanımlanmakta ve bilinmekle beraber ERGENEKON örgütü üyelerince; "devletin gerçek sahiplerinin kendileri olduğu, tüm yöneticilerin hain olduğu, Anayasal kuralların devletin güvenli ve sağlıklı yönetilmesine yetmiyeceği, bu sebeblerle ERGENEKON gibi bir derin oluşumun devleti perde arkasından yönetmesinin zorunlu olduğu, bu şekilde devleti yönetenlerin ERGENEKON YAPILANMASINA itaat etmelerini sağlamak için, gerektiğinde şok suikastlerin bile işlenebileceği şeklindeki kuralları bizzat ERGENEKON yapılanmasının tavizsiz ve acımasız kurallarını belirleyen "ERGENEKON'un YENİDEN YAPILANMASI(Reorganizasyonu)" dokümanında açıkça örgütsel kural olarak yer almıştır.
ERGENEKON terör örgütünün gizli amaçlarına ulaşabilmek için katı iç kurallarının belirlendiği bu dokümanda, örgütün gizli amaçlan da yer almaktadır.
2-DEVLET İÇİNDE ERGENEKON TÜRÜ BİR YAPILANMA OLABİLİR Mİ?
A-GENELKURMAY BAŞKANLIĞININ ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ İLE İLGİLİ YAZISI
Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen soruşturma kapsamında; Genelkurmay Başkanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde böyle bir oluşumun bulunup bulunmadığı hususları sorulmuş olup, Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğinin 24 Eylül 2007 tarih ve 3050-635-07-O.Ö.sayılı cevabi yazılarında;
"Böyle bir oluşumun Türk Silahlı Kuvvetleri ve Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde bulunmadığı," belirtilmiştir.
Elde edilen örgütsel doküman ve belgelerde geçen bazı terimlerin bu örgütün sanki devletin içinde bir kurum olduğu yolunda bir izlenim yaptırması sebebiyle elde edilen örgütsel içerikli dokümanlar Genelkurmay Başkanlığına gönderilerek sorulmuş olup, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının 15 Nisan 2008 tarihli cevabi yazılarında;
29 Ekim 1999 tarihli 'ERGENEKON OLUŞUM' isimli belgenin Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olmadığı belge içinde Tük Silahlı Kuvvetleri içinde geçen her türlü bilgi ve ifadenin Tük Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir ilgisinin olmadığı,
1 Mayıs 2000 tarihli 'PANZEHİR' başlıklı belgenin Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olmadığı, ayrıca söz konusu belgenin Türk Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığı, Özel Kuvvetler Mesaj Formu' ve Kara Kuvvetleri Mesaj Formu' yazılı evrakın içeriğinin Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgisinin olmadığı, Tük Silahlı Kuvvetleri'nde mesaj alışverişinde kullanılan mesaj formuna benzetilmeye ve Türk Silahlı Kuvvetlerine ait bir belge gibi gösterilmeye çalışıldığının saptandığı,
Sevgi ERENEROL 'dan elde edilen Derin Ergenekon' isimli belgenin Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olmadığı, ayrıca söz konusu belge içinde Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili geçen her türlü bilgi ve ifadenin Türk Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir ilgisinin olmadığı,
Tuncay GÜNEY'den ele geçen Çakır Paşa'nın Alevi Sevgisi' (Oktay YILDIRIM'm flash belleğinde ve İsmail YILDIZ'ın bilgisayarında ele geçirilmiştir), Alevilikle ve Ermenilerle ilgili bazı yazılar, MİT, Hizbullah, Susurluk ile ilgili yazı ve raporlar Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olmayıp, belge içinde Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili geçen her türlü bilgi ve ifadenin Türk Silahlı Kuvvetleri ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı,
Genelkurmay Başkanlığınca yapılan incelemeler sonucu bazı dokümanlarda Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olduğu görüntüsü verecek emarelere rastlanıldığı, bu tür uygulama ve çalışmaların Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmaya yönelik planlı ve kasıtlı işlemler olduğu değerlendirilmiştir.
Söz konusu belgelerin; Türk Silahlı Kuvvetlerine ait belgelerin yazım teknikleri taklit edilerek veya bilgisayar teknikleriyle kurgulanarak oluşturulduğu, son zamanlarda bu tip olaylarla sıklıkla karşılaşıldığı, yapılan adli soruşturmalarda kendisine rütbeli şahıs görüntüsü veren kişilerin çeşitli oluşumlarda ve ticari kuruluşlarda Türk Silahlı Kuvvetleri ile yakın ilişki içinde olduğu yönünde izlenim yaratarak illegal yollarla menfaat temin etmeye çalıştıkları, bunlardan bazılarının geçmişte üniforma giymiş olmalarının Türk Silahlı Kuvvetleri ile halen bir ilişkileri olduğunu göstermeyeceği, bu tip faaliyetlerin gerek kamuoyunda gerekse Türk Silahlı Kuvvetlerinde esefle karşılanacağı" bildirilmiştir.
B-MİT MÜSTEŞARLIĞININ ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ HAKKINDAKİ YAZISI
Ayrıca MİT Müsteşarlığına da bu husus sorulmuş olup MİT Müsteşarlığından alman 31.10.2007 tarihli, 1653/28607 sayılı cevabi yazıda, "ERGENEKON isimli oluşum ve şüpelilerden çıkan örgütsel içerikli belgelerin Mit Müsteşarlığı ile alakasının olmadığı" belirtilmiştir.
Daha sonraki aramalarda elde edilen diğer dokümanlar MİT Müsteşarlığına gönderilerek konuyla alakalı bilgi ve belgelerin sorulması üzerine:
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının 09.05.2008 ve 11.010.05.051/ Sayılı cevabi yazısında,
"Müsteşarlığımıza 03/07/2002 tarihinde intikal eden, isimsiz mektup ve ekindeki CD 'lerde yer alan ERGENEKON ve LOBİ' isimli projeler ile iddia niteliğindeki bilgiler çerçevesinde hazırlanan kitapçık; 10/07/2003 tarihinden. Genelkurmay Başkan 'na ve 19/11/2003 tarihinde ise Sn. BAŞBAKAN'a intikal ettirilmiştir..
Bahsekonu çalışmanın özeti niteliğinde hazırlanan başka bir Bilgi Notu ise 19/01/2006 tarihinde Sn. BAŞBAKAN'a ve 26/05/2006 tarihinde Sn. Genelkurmay İstihbarat Başkanı 'na sunulduğunun belirtildiği, bu konuyla alakalı 19.11.2003 tarihinde ERGENEKON konulu Başbakanlığa arz edilen yazı içeriğinde; Bu arada, 03.07.2002 tarihinde Müsteşarlığımıza İstanbul'dan posta kanalıyla intikal eden, ancak kaynağı tespit edilemeyen 2 sayfalık isimsiz bir mektup ve CD'lerin incelenmesi sonucunda; 'ERGENEKON' isimli bir yapılanma hakkında bazı bilgiler tespit edilmiştir. Diye başlayan raporun sonuç kısmında, 6. Sonuç Mevcut bilgilerden hareketle, kesin belirleme yapılamamakla birlikte 'Ergenekon' adı kullanılarak yürütülen çalışmaların; bu aşamada Devleti/Rejimi hedef alan bir grubun kendi çıkarları çerçevesinde organize olma çabalarını içerdiği izlenimi edinilmiştir.
Ancak, iddia niteliğindeki bu bilgilerin, bir birinden müstakil değişik kanallardan gelmesi ve birbirini büyük ölçüde teyit eder olması, olaya dedikodu çizgisinin ötesinde bir anlam kazandırmakta ve yönlendirilmiş organize bir faaliyetin işaretlerini taşımaktadır. Bu nedenle, konuyla ilgili mevcut bilgiler; Asker orijinli yönlendirici bir kadronun kontrolünde, Bazı Sivil Toplum Örgütleri (STO), Siyasi Parti ve Medya kuruluşlarının kullanılması suretiyle, Sivil idarenin örtülü biçimde denetime tabi tutulması ve Yeni bir yapı altında yeni bir yönetim biçimi yaratılması amacına dayalı... olduğu değerlendirilmektedir."
Şeklinde görüş bildirildiği, ancak detaylı bir araştırma yapılıp yapılmadığı hususunun yazı içeriklerinden anlaşılamadığı, bizzat MİT Müsteşarlığınca da ERGENEKON'un illegal bir yapılanma olduğu tespit edilip resmi raporlarla kayıt altına alındığı görülmüştür.
C-EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ İLE ALAKALI DEĞERLENDİRME YAZISI
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 05.06.2008 tarih ve B.05.1.EGM.0.14.05.04. 16052-1929-768/3471-101492 Sayılı yazılarında: "Ergenekon "yapılanması ile ilgili olarak: Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarında söz konusu soruşturmaya kadar 'Ergenekon' isimli herhangi bir terör örgütüne ilişkin daha önceden intikal etmiş soruşturma ve kovuşturma bilgilerinin bulunmadığı ve dolayısı ile soruşturma konusu yapılanmanın yeni ortaya çıkarılmış bir yapı olduğu anlaşılmıştır. Raporun hazırlanmasında 3713 sayılı Terörle Mücadele kanunda 19.07.2003 tarih ve 4928 sayılı kanun ve 18.07.2006 tarih ve 5532 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler göz önünde bulundurulmuştur Cumhuriyet Savcılığınızca Ergenekon' isimli yapılanmanın 3713 sayılı terörle Mücadele Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilmediği sorulduğundan, çalışmamızda 3713 sayılı kanun çerçevesinde bu çalışma yapılmıştır. Başsavcılığınızca yürütülmekte olan 2007/1536 sayılı Soruşturma kapsamında 22-27.05.2008 ile 03.06.2008 tarihlerinde Genel Müdürlüğümüze gönderilen ilgi sayılı yazıları ekinde yer alan (2) adet CD, (2) adet DVD, (5) sayfadan ibaret doküman, (3) adet tanık ifadesi, (1) adet 2 sayfalık çözüm tutanağı ve Kriminal Polis Laboratuarları Dairesi Başkanlığının Bomba irtibat raporları içerisinde bulunan bilgiler ışığında Ergenekon' yapılanması ile ilgili yapılan incelemede;
1- Soruşturma kapsamında gözaltına alman bazı kişilerin ifadelerine ve bu kişilere ait iletişim tespit Bilgilerine göre, yapılanma içerisinde yer alan bazı şahısların ulusal ve uluslar arası kamu oyunda yakinen tanınan bir takım kişilere yönelik suikast düzenlenmesine ilişkin planların yapıldığı, eylemi gerçekleştirecek şahıslara yüksek miktarda para teklif edildiği, bu eylemlerin gerçekleşmesi halinde ülkede bir infialin yaşanabileceği, ayrıca uluslararası alanda da ülkemizin zor durumda kalabileceği değerlendirilmektedir.
2- Soruşturma kapsamında, 12.03.2008 tarihinde Ankara da tanık sıfatı ile dinlenen
bir kişinin beyanlarında;
Bu soruşturma kapsamında gözaltına alınan bir takım kişilerle istanbul 'da bir villada buluştuklarını, bu şahısların kendilerine (3) adet el bombası verdiklerini, bu bombaları bir gazeteye atmaları karşılığında kendilerine para vermeyi vaat ettiklerini, bombalardan ikisini kendisinin, birisini ise arkadaşının aldığını, daha sonra bu bombaların belirtilen gazeteye yönelik saldırı amaçlı atıldığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
3- Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuarları dairesi Başkanlığının
18.03.2008 tarihli ve 182/1256-08 sayılı yazı ile;
Bomba bilgi merkezi kayıtlarının tetkiklerinden soruşturma kapsamında istanbul ili Ümraniye İlçesinde ele geçirilen (27) adet MKE ve yabancı menşei li savunma tipi el bombaları ile aynı kafile ve stok numaralı bombaların kullanıldığı, (13) olayın tespit edildiği, bunlardan (4) ünün ölüm ve yaralanmaya sebebiyet veren şiddet içerikli eylemler olduğu,
Yine soruşturma kapsamında gözaltına alınan bir şüphelinin annesinin evinde yapılan aramada ele geçirilen (12) adet taarruz ve savunma tipi el bombaları ile aynı kafile ve stok numaralı bombaların kullanıldığı (5) olayın tespit edildiği, bunlardan (3) ünün şiddet içerikli eylem olduğu ifade edilmektedir.
4- Başsavcılığın 27.05.2008 tarihli ve Soruşturma NO:2007/1536 sayılı yazısı ekinde
gönderilen DVD içerisinde ki;
'Yargı-Nusret Senemden' adlı klasör açıldığında, içerisinde (4) adet world belgesi ile (7) adet PDF belgesinin olduğu,
Yargıtay isimli PDF belgesi açıldığında aşağıdaki kroki ve bilgilerin yer aldığı görülmüştür.
'KROKİNİN AÇILIMI:
- A: Yargıtay ana bina
- B: Yargıtay bitişik ek bina
- C: Yargıtay ek bina
- 1: Protokol kapısı (Güvenlik çok sıkı)
- 2: Avukat giriş kapısı
- 3: Posta giriş kapısı
- 4: Vatandaş kapısı
- 5: Garaj kapısı (Sürekli görevli bulunur, güvenlik yok)
- 6: Mutfak kapısı
- 7: A blok yan kapı
- 8: C blok yan kapı
- 9: C blok arka kapı
- 10: C blok ön yan kapı
- 11: C blok ana giriş kapı
- 12: C blok garaj kapısı
- 13: Başbakanlık güvenli girişi
- 14: A blok giriş
- X Güvenlik var
- X Polis var
- ) (x ray cihazı var
P polis noktası var. Sarı ile işaretli bölgeler rahat, buralarda güvenlik, polis, görevli yok 6 nolu kapı tünel gölgesinde kalıyor. Gece için uygun. 3 nolu kapı, kilitli ancak açılabilir. Buradan A blok zemin altına inilir. Burası Milli Eğitim Bakanlığı ile A blok arasında kalıyor ve araba park yeri. Tenha. C blok 8 nolu kapı çok müsait. Girince bazen kapı arkasında bir güvenlik çıkabilir. Burada lavabolar var. Oraya geçilebilir. Her zaman yok. 9 nolu kapı kilitlidir. Ama açılabilir. Ön taraftaki ışıklar oraya ulaşmıyor ve ulaşsa da arabalar park ediyor, görünmüyor. Karargah kameraları da orayı görmüyor. 10 nolu kapı kullanılmaz, ön taraftaki ışıklar burayı iyi görüyor. Ön tarafta 2 kamera var. Ön taraftaki sarı alan ağaçların altında kalıyor. Işıktan da geriye kalıyor. Orayı güvenlik kulübesi görmüyor. Arkada camları yok. O nedenle kör bir nokta oluşuyor. Karargah kameraları görse de karanlık olduğundan sıkıntı olmaz. Ancak fazla beklenmemeli. Karargah önünden hemen ikaz gelebilir. "
5- "ERGENEKON" SORUŞTURMASI KAPSAMINDA ELE GEÇEN MALZEMELER:
(39) adet el bombası, (2) adet içi boşaltılmış el bombası, (11) kg C-3 patlayıcı, (1160) gr tahrip kalıbı, (1) adet gaz bombası, (10) adet fünye, (5) adet işaret fişeği, (3) adet sis bombası, (21) adet TNT kalıbı, (1) adet yangın bombası, (84) adet kapsül, (24) adet ateşleme çakmağı, (50) metre infilak fitili, (35) adet çeşitli boylarda infilak fitili, (1) adet eğitim bombası, (2) adet demir çubuk içerisinde patlayıcı, 18 gr Emolite marka patlayıcı, 13 cm uzunluğunda infilak kapsülü için irtibatlık fitili, (3) adet GOLDEN ibareli plastik tüp içerisinde hidrolik asit, (3) adet uzun namlulu tüfek, (2) adet av tüfeği, (2) adet havalı tüfek, (21) adet tabanca, (3) adet kuru sıkı tabanca, (34) adet şarjör, (1074) adet dolu fişek, (73) adet av fişeği, (1) adet susturucu, (2) adet içi boşaltılmış havan mermisi, (9) adet içi boşaltılmış uçak savar mermisi, (1) adet kasatura, saniyeli fitil, çok sayıda demir bilye, bomba yapımında kullanılan malzemeler, telsiz, kasatura ve bıçak ele geçirilmiştir.
DEĞERLENDİRME
Bilindiği gibi 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanundan Farklı ve bağımsız bir örgüt tanımı ortaya koyarak bunu yaptırıma bağlamaktadır. Kanunun 1. maddesinde "Terör; Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutmak, yıldırmak, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biri ile Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, soysal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacı ile bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir. " Şeklinde tanımlanmıştır.
Yine aynı kanunun 7. maddesinin 1. fıkrasında, "Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleri ile 1. maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere , terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk ceza Kanununun 314. maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenlerde örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır. " Şeklinde yapılan düzenleme ile de terör örgütü kuran, yöneten ve üye olanlara ilişkin yaptırımlar ön görülmüştür. Dolayısıyla kanunun 7. maddesinde yer alan "terör örgütü" kurma, yönetme ve üye olma suçlarının emir/yasak kuralını 1. maddede yapılan terör tanımı oluşturmaktadır. Bu söylenenler ışığında bir yapılanmanın "terör örgütü" olarak nitelendirilebilmesi için tamamının varlığı, aynı zamanda gerekli olan özellikler şunlardır:
1- yapılanmanın;
- a) Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek,
- b) devletin ülkesi ve Milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak,
- c) Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek,
- d) devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek,
- e) Temel hak ve hürriyetleri yok etmek
- f) Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak, Amaçlarından biri veya bir kaçına sahip olması gereklidir, (ideoloji)
2. Mevzuatımızda "terör suçları" örgütlü olarak işlenebilecek suçlar niteliğinde olduğundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 220. Maddesi gereğince bu yapılanmanın üye sayısının en az üç kişi olması gereklidir, (örgütlü yapı)
3. yapılanmanın yukarıda sayılan amaçlara ulaşabilmek için mutlaka cebir ve şiddet kullanması gerekir. (Cebir ve şiddet)
Bu platformda "Ergenekon" isimli yapının 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 1 ve 7. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen kriterler açısından yapı hakkında soruşturma kapsamında gönderilen bilgi ve dokümanların incelenerek irdelemesini yapmak gerekirse:
İDEOLOJİ UNSURU
"Ergenekon" isimli yapılanmanın görünüşte devletin yeniden yapılandırılarak iktidara ulaşmak şeklinde özetlenebilecek bir amaca sahip olduğu, dokümanlarda görülmekle birlikte;
Yapılanmanın, amacına ulaşabilmek için "naylon terör guruları oluşturularak, terör dünyasına yön verilmesi", " ülke çıkarları ve mevcut rejim ilkelerine aykırı ideolojilere sahip siyasilerin engellenebilmesi için "suikast" inde kullanılabileceğine ilişkin bilgi " , "kişisel çıkarlar adına siyasete yönelmiş ve hedefe ulaşabilmek adına her şeyi mubah sayabilen siyasilerin engellenebilmesi için; geriye kalan tek yolun suikast" olduğuna ilişkin saptama, içte ve dışta ortak ve benzer idealler doğrultusunda faaliyet gösteren, ulusal ve uluslar arası, legal ve illegal örgütler ile işbirliğine yönelmenin kaçınılmaz bir zorunluluk" olduğuna ilişkin bilgi ve "karşı istihbarat örgütlerine geçen, yakalanan veya operasyon amacına aykırı hareket eden herhangi bir ajanı öldürmeyi" kabul eden anlayış göz önüne alındığında; "Ergenekon" yapılanmasının amaçlarına ulaşabilmek için salt demokratik ve yasal stratejilere yönelmeyeceği, nihai hedefinin "iktidar olmak" ile birlikte bu hedefine yasal olmayan yöntemlerle ulaşmayı planladığı görülmektedir.
Bu kapsamda "Ergenekon" yapılanmasının temel hedefinin yasal olmayan faaliyetleri ile Devlet otoritesini kendi amaçları doğrultusunda baskı altına almak, O' nu yönlendirmek şeklinde tezahür eden siyasal bir hedef olduğu söylenebilir.
ÖRGÜTLÜ YAPI "Ergenekon " isimli yapılanmanın; belirlenen amaçlar etrafında insan sayısı olarak üç ten fazla kişinin bir araya geldiği, hiyerarşik, görev dağılımının yapıldığı, gizliliğin esas alındığı, iş bölümünün, faaliyet alanlarının sorumlulukların önceden tespit edildiği, eleman ve finansal kaynak temini, üyelerinin eğitimi gibi hususların açıkça ortaya konulduğu, yapılan iş bölümü çerçevesinde görevli gurupların faaliyet alanlarına ilişkin raporlar sunarak yapının hayata geçirildiği, profesyonel bir örgütlenme olduğu değerlendirilmektedir.
Bu doğrultuda örgütlü yapının tam olarak oluşturulduğu ve hayata geçirilen bahsetmek mümkün görülmektedir.
CEBİR VE ŞİDDET
- a)"Ergenekon" isimli yapılanmanın "Ülke çıkarları ve mevcut rejim ilkelerine aykırı ideolojilere sahip siyasilerin engellenebilmesi için" "suikast" inde kullanılabileceğine ilişkin bilgi, "kişisel çıkarlar adına siyasete yönelmiş ve hedefe ulaşabilmek adına her şeyi mubah sayabilen siyasilerin engellenebilmesi için; geriye kalan tek yolun suikast" olduğuna ilişkin bilgi, "karşı istihbarat örgütlerine geçen, yakalanan veya operasyon amacına aykırı hareket eden herhangi bir ajanı öldürmeyi" kabul eden anlayışı,
- b)"Ergenekon " soruşturması kapsamında ele geçirilen silah, mühimmat ve bomba yapımında kullanılan malzemeler,
- c)Soruşturma kapsamında ele geçirilen ve polisiye deneyimlere göre eylem öncesi istihbarat faaliyeti kapsamında olduğu değerlendirilen Yargıtay binasına ilişkin detaylı yerleşim krokisi,
- d)Soruşturma kapsamında gözaltına alınan bazı kişilerin ifadelerinde ve bu kişilere ait iletişim tespit bilgilerinde yer alan kamu oyunda bilinen bir takım kişilere yönelik suikast düzenlemesi planlarına ilişkin bilgiler,
- e)Soruşturma kapsamında İstanbul ili Ümraniye İlçesinde ele geçirilen (27) adet MKE ve yabancı menşeili savunma tipi el bombaları ile yine soruşturma kapsamında gözaltına alınan bir kişinin annesinin evinde yapılan aramada ele geçirilen (12) adet taaruz ve savunma tipi el bombalarının incelenmesinde aynı/yakın kafile ve stok numaralı bombaların kullanıldığı (18) olayın tespit edildiği, bunlardan (7) sinin şiddet içerikli eylemlerde kullanıldığına dair Kriminal Polis Laboratuarları Dairesi Başkanlığının roporu dikkate alındığında,
- f)Soruşturma kapsamında 12,03.2008 tarihinde Ankara da tanık sıfatı ile dinlenen bir kişinin beyanlarında;
Bu soruşturma kapsamında gözaltına alınan bir takım kişilerle istanbul da bir villada buluştuklarını, bu şahısların kendilerine (3) adet el bombası verdiklerini, bu bombaları bir gazeteye atmaları karşılığında kendilerine para vermeyi vaat ettiklerini, bombalardan ikisini kendisinin, birini ise arkadaşının aldığını, daha sonra bu bombaların belirtilen gazeteye yönelik saldırı amaçlı atıldığını beyan ettiği görüldüğünden,
NETİCE VE KANAAT
'Ergenekon 'isimli yapılanmanın 3713 sayılı Terörle Mücadele Konunu 1. ve 7. Maddelerinde ifade edilen örgütlü yapıya sahip bir örgütlenme olduğu kanaati oluşmuştur. Ayrıca bu raporun 'Cebir ve şiddet' başlığı altında ifade edilen faaliyetler (Silah ve patlayıcı madde bulundurma, eylem hazırlıkları, bomba irtibat bilgileri), dikkate alındığında; Soruşturmanın tamamına ve ele geçirilen delillerin tümüne vakıf olan Savcılığınızca Cebir ve şiddete ilişkin verilerin bu unsurun gerçekleşmesi olarak göz önüne alınması ile, 3713 Sayılı kanunun tanımladığı 'Terör Örgütü' niteliklerinin tamamlanacağı ve soruşturma konusu yapının 'Terör Örgütü' olarak nitelendirilebileceği değerlendirilmektedir." Şeklindeki raporunda, Emriyet Genel Müdürlüğü'nce de ERGENEKON YAPILANMASI’nın 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununda belirtilen özelliklere sahip bir terör örgütü olduğu belirtilmiştir.
D-DEVLETİN RESMİ KURUMLARINDAN ALINAN CEVAPLARA GÖRE YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE;
D-DEVLETİN RESMİ KURUMLARINDAN ALINAN CEVAPLARA GÖRE YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; Kendilerini "derin devlet" olarak niteleyen ERGENEKON yapılanmasının devletin hiçbir resmi kurumuyla irtibat ve alakasının bulunmadığı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve yürürlükteki kanunların gizli-kapaklı bir oluşuma müsaade etmediği gibi kanunlann genel yapısı irtibariyla da halihazırda devletin denetimi altında olmaksızın devletin yetkilerini kullanacak hiçbir kurum ve kuruluşun bulunmadığı, bulunmasının da mümkün olmadığı açıktır. ERGENEKON yapılanmasının devlet ve rejim için bir tehlike olduğu bizzat MİT Müsteşarlığınca düzenlenen raporlarda belirtildiği, Genelkurmay Başkanlığı'nm yazısında da; bazı kişilerin geçmişte üniforma giymiş olması halen Türk Silahlı Kuvvetlerini temsil ettiği manasına gelmeyeceğini açıkça belirttiğinden ERGENEKON isimli oluşumun Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hiçbir kurumuyla alakasının olmadığı, devlet içinde resmen böyle bir yapının bulunmadığı, ancak ERGENEKON isimli yapılanmanın gizlice örgütlenerek, kendilerine "derin devlet' süsü vererek, devletin tüm kurumlarına sızıp kendi amaçlan doğrultusunda devlet idaresini illegal olarak kendi usullerince yönetmeye çalışmak olduğu, bu amaçla kurdukları örgütün içinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hiyerarşik yapısını bozacak şekilde "istihbarat Dairesi Komutanlığı" , "ÖperasyonDairesi Başkanlığı" adında özel birimler oluşturdukları ve örgütün devlet içinde yapıalnmaya çalışan illegal bir örgüt olduğu sonucun ulaşılmıştır.
Yapılanmanın amaç ve yöntemlerine bakıldığında, genel olarak devletin kademelerine sızıp devleti ele geçirmek, harici olarak devlet kurumlarını Anayasal kurum ve kurallar dışında kontrol altına almak, devleti ve Anayasal düzeni kanunlarda olmayan yöntemlerle gizlice yönetmek ve bu konuda devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturacak eylemler ve şok suikastler düzenlemek, askeri müdahale ortamı oluşturmak suretiyle, beğenmedikleri ülke yöneticilerini ve TBBM üyelerinin görevlerini yapmalarını engellemeye yönelik, terör yöntemlerini uygulayıp halkı Hükümete karşı silahlı isyana tahrik ve teşvik etmek suretiyle amaçlarına ulaşmayı planlayan ERGENEKON yapılanmasının 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda tarif edilen silahlı terör örgütü niteliğinde olduğu açıkça anlaşılmıştır.
Derin devlet tanımının aksine olarak ERGENEKON terör örgütünün soruşturma kapsamında elde edilen deliler ve belgelerinden devletin çıkar ve menfaatlerinden çok, kendi ideolojik görüşlerinin hakim olması ve devleti demokratik olmayan yollardan baskı, sindirme terör yöntemleri kullanılarak yönetmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca örgüt bu yolda etkin olabilmek ve gizli hakim güç konumunu sürdürebilmek için Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve türk Milletinin göz bebeği olan Türk Silahlı Kuvvetleri, MİT, Yargı, istihbarat birimleri, Emniyet teşkilatından başka siyasi partilere kadar sızmayı amaç edindikleri görülmektedir.
Amaçlarına ulaşabilmek için medyada söz sahibi olmayı ve bu alanda da hakimiyet kurabilmek için televizyon kanalları edinip, örgütün amaçlan doğrultusunda yapacakları yayınlarla örgütün gizli ve illegal amaçlarını perdelemek için kullanmayı hedeflelemektedirler.
Bu konuda yöntem olarak, örgütün kontrolü altında bulunan medya organlarınca ERGENEKON terör örgütünün bizzat yaptırdığı sansasyonel eylem ve fiilerden her seferinde devletin güvenlik güçleri veya başka grupların sorumlu gösterilmesi suretiyle de dezenformasyon yapılarak gerçek suçluları ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜ kamufle edip kamuoyunu yanıltarak ve gerektiğinde delilleri karartarak eylem ve fiillerinin devamını sağlamaya yardımcı olmayı, böylece istedikleri olan kaos, kargaşa ve güvensizlik ortamı oluşturmak, ekonomik kiriz ve iç çatışma çıkarıp devlette ve kamu düzeninde zaaf oluşturarak hukuksuzluk ortamına zemin hazırlayıp nihayetinde de illegal olarak yürütme organını ele geçirmeyi amaçladıkları dosyada mevcut delilerden anlaşılmıştır.
3-ÖRGÜTÜN TEMEL DOKÜMANLARI:
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle örgütün yapısının belirtilen özellikleri gösterdiği ve ERGENEKON dokümanındaki tüm hususların örgüt tarafından bizzat gerçekleştirilmesi için prensip kararlarında geçen tüm konularla alakalı ayrıntılı çalışma raporlarının düzenlendiği, bu raporların örgüt tarafından kabul edilmesine müteakip uygulamaya konulduğu anlaşılmaktadır. ERGENEKON terör örgütünün amaçlarını, örgütlenme şeklini, örgüt içi kurallar ve sivil yapılanma unsurları ile diğer alanlardaki yapılacak örgütlenmenin ana dokümanlarda anlatıldığı görülmektedir.
A-"ERGENEKON'un YENİDEN YAPILANMASI (REORGANİZESİ)" dokümanı (29/Ekim/1999 tarihli):
Aşağıda kısaca "Ergenekon" dokümanı olarak anılacak olan bu doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK ve ve Doğu PERİNÇEK ile Tuncay GÜNEY'de ele geçirilmiştir. Dokümanın kapak kısmında "ERGENEKON ANALİZ, YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ" "İstanbul/29 Ekim 1999" yazdığı ve 25 sayfadan oluştuğu görülmüştür.
"ERGENEKON" dokümanının örgütün amaçlarını, hedeflerini, yöntemlerini, prensiplerini, yapılanmasını, örgüt mensuplarının profillerini, örgütün gelir kaynaklarını ve yönetim kadrolarını ayrıntısıyla düzenleyen bir belge olduğu görülmektedir.
"ERGENEKON" dokümanı (7) ayrı bölüm ve her bölümde çok sayıda alt başlıktan oluşmaktadır. "ERGENEKON" dokümanı sadece şüpheliler Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK ve Tuncay GÜNEY'den ele geçirilmiştir.
Tuncay GÜNEY 2001 yılında yakalandığı zaman kaydedilen ve dosyada bulunan görüntülü anlatımlarında, "ERGENEKON" dokümanım Veli KÜÇÜK'ün talimatıyla Doğu PERİNÇEK, Hasan YALÇIN, Deniz BİLGE ve emekli Albay Suphi KARAMAN ile birlikte Bilecik'te hazırladıklarını beyan etmektedir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK ise ikametinde ele geçirilen "ERGENEKON" dokümanı ile ilgili, "bu dokümanın nereden geldiğini bilmediğini, bir iki yıl önce odasını karıştırırken fark ettiğini, fakat hiç açıp okumadığını" beyan etmiştir.
Konu ile ilgili Doğu PERİNÇEK alman ifadesinde; "bu olayın da 2001 yılında CIA işbirliği ile kurulan bir tezgah olduğunu" beyan etmiş ve sorulara cevap vermek yerine ifadeyi alan görevlileri, "CIA tertibinin içinde bulunmakla suçlamıştır.
Veli KÜÇÜK'ten ele geçirilen "ERGENEKON" dokümanının son sayfasında yazı metnin bittiği yerde "En içten saygı ve şükranlarımızla" yazısının hemen altına "Strateji grubu" yazdığı, fakat bu yazının üzerinin mavi tükenmez kalemle karalandığı, Doğu PERİNÇEK ve Tuncay GÜNEY'den ele geçirilen "ERGENEKON" belgelerinde ki bu kısmın aynı şekilde karalanmış fakat fotokopi oldukları görülmüştür. Dolayısıyla Doğu PERİNÇEK ve Tuncay GÜNEY' den ele geçirilen "ERGENEKON" belgelerinin Veli KÜÇÜK' ten fotokopi çekilmek suretiyle çoğaltıldığı ve asıl belgenin Veli Küçük'te ele geçen belge olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda şahısların aynı amaç doğrultusunda birlikteliğini ve diğer taraftan söz konusu belgenin "Strateji grubu" olarak adlandırılan bir çalışma grubu tarafından hazırlandığı ortaya koymaktadır.
"ERGENEKON" dokümanının "AMAÇ" başlığı altında; "Bu çalışmanın amacı; ... Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren ERGENEKON'un reorganizasyonuna katkıda bulunabilmektir." şeklinde yazdığı görülmüştür.
Diğer taraftan şüpheli şahıslardan el konulan belgeler içerisinde "Özel Kuvvetler Mesaj Formu" "Kara Kuvvetleri Mesaj Formu" "Derin Ergenekon" şeklinde dokümanların olduğu, bunların yanı sıra Tük Silahlı Kuvvetleri başlıklı belgelerin olduğu, ayrıca bir çok dokümanda Tük Silahlı Kuvvetleri ibaresinin geçtiği tespit edilmiştir.
Konuyla ilgili Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının verdiği ve yukarıda aynen verilen cevapta, yapılan incelemeler sonucu belgelerde Tük Silahlı Kuvvetleri'ne ait olduğu görüntüsü verecek emarelere rastlanıldığı, bu tür uygulama ve çalışmaların Tük Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratmaya yönelik planlı ve kasıtlı işlemler olduğu ve söz konusu belgelerin Tük Silahlı Kuvvetleri'ne ait belgelerin yazım teknikleri taklit edilerek veya bilgisayar teknikleriyle kurgulanarak oluşturulduğu bildirilmiştir.
"ERGENEKON" terör örgütünün yönetici kadrolarına bakıldığında genel olarak emekli askerlerden oluştuğu, bunların bir kısmının malulen emekli olduğu, bir kısmının ise disiplinsizlik nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden atıldıkları görülmüştür.
Dolayısıyla "ERGENEKON" terör örgütü amaçlarını daha iyi ve hızlı gerçekleştirebilmek, örgüte kolay adam temin edebilmek ve örgüt adına gerçekleştirdikleri eylemleri devlet adına yaptırdıklarına inandırmak için "ERGENEKON" terör örgütünün Tük Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren illegal bir yapılanmaymış gibi lanse ettikleri, böylelikle bir taraftan kendilerini daha güçlü göstermeye çalışırken diğer taraftan da Cumhuriyetimizin ve Milletimizin göz bebeği olan Tük Silahlı Kuvvetleri'ni planlı ve kasıtlı olarak kamuoyunda yıprattıkları anlaşılmıştır.
B- "DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE" BAŞLIKLI DOKÜMAN (25/KASIM/1999 tarihli)
"Devletin Yeniden Yapılandırılması üzerine" isimli 11 sayfalık doküman şüpheliler Doğu PERİNÇEK ile Tuncay GÜNEY'den ele geçirilmiş olup kapak kısmında "DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE" "25 KASIM 1999" yazmaktadır.
Bu belgenin "1 DURUM VE AMAÇ' başlığı altında; "Cumhuriyet'in yeniden yapılanması için silahlı gücünün olduğu, bütün meselenin, yeniden yapılanmanın diğer ayaklarını teşkil eden Meclis, Hükümet, Yargı ve Halk örgütlenmesi olduğu..." belirtilmiştir.
"2 DÜNYA MERKEZLERİNDEN BAĞIMSIZ YAPTIRIM GÜCÜ" başlığı altında; "Bugün Türkiye'nin, karşılaştığı sorunların ancak güçlü bir ordu ile çözülebileceği, Türkiye'nin bağımsızlık ve birliği ordunun bağımsızlık ve birliğinde düğümlendiği ..." belirtilmiştir.
"3 DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI İÇİN ÜÇ GÖREV başlığı altında; "Birincisi : Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet egemenliği ve bağımsız karar mekanizmasını yeniden örgütlemek ve halka dayandırmak olduğu,
ikincisi : Türk Silahlı Kuvvetlerinin dünya merkezlerinden bağımsız bir yaptırım gücüne kavuşabilmesi için, bağımsız bir özel savaş, bağımsız bir ulusal istihbarat teşkilatı oluşturması gerektiği, ayrıca ulusal savunma sanayi inşasına hız vermesi gerektiği,
Üçüncüsü : ilk iki maddenin gereği olarak Atatürk'ün bölge merkezli dış politikasının canlandırılması... " gerektiği belirtilmiştir.
"4 CUMHURİYET DEVRİMİ HÜKÜMETİ İÇİN SEFERBERLİK' başlığı altında;
"Türkiye'nin sorunlarının, bugünkü iktidarları yönlendirerek çözülemeyecek kadar ağırlaştığı, 28 Şubat’ın bir tür üçüncü meşrutiyet rolü oynadığı, meşrutiyetin arkasından Cumhuriyet'in gelmesinin kaçınılmaz olduğu ve bugün de öyle olduğu,
Cumhuriyet Devrimi Hükümetinin kurulmasının kaçınılmaz olduğu, bu hedefe ulaşmak içinde, ideolojik hegemonya ve halk örgütlenmesinin gerçekleştirilmesi gerektiği..." belirtilmiştir.
"II. ORDUNUN CUMHURİYET DEVRİMİ MEVZİSİNDEKİ KONUMUNUN SAĞLAMLAŞTIRILMASI' başlığı içersinde;
"6. Cumhuriyet Hükümeti - Ulusal Güvenlik İlişkisi alt başlığı altında; "Emperyalist sistemin son dönemlerde hemen hemen bir çok ülkede tekelleşmenin de ötesinde mafyalaştığı, iktidarların mafya karakterinde çok dar zümrelerin eline geçtiği,
Bu mafya yönetimlerinin toplumu kozmapolitizm yanında tarikatlarla ve ortaçağ hurafesiyle kontrol altında tuttuğu, ayrıca özelleştirilmiş istihbarat örgütleri ve özel savaş aygıtlarıyla halk üzerindeki diktatörlüklerini sürdürdükleri,
Türkiye 'de de Kemalist Devrimin yıkıma uğratıldığı elli yıldan beri aynı sürecin yaşandığı, özellikle 12 Eylül 1980'den sonra Turgut ÖZAL - Çiller - Demirel - Mesut YILMAZ dönemlerinde, sistemin Mafya - Tarikat rejimine dönüştürüldüğü..." belirtilmiştir.
"7. Genelkurmay Başkanlığı - Ulusal Güvenlik İlişkisi başlığı altında; "Genelkurmay Başkanlığının Ulasal güvenliğin silahla sağlanmasında birinci derecede sorumlu komuta makamı olduğu, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki herhangi bir yeniden yapılanma çalışmasının doğrudan Genelkurmay Başkanlığının komutası altında olması..." gerektiği belirtilmiştir.
"8. Dayanıklılığın Temel İlkeleri başlığı altında; "Dayanıklı bir yeniden yapılanmanın iki temel ilkesinin olduğu, birincisinin; toplumun geniş kesimlerinde, sinir merkezlerinde, örgütlerde ve kurumlarda kök salmış oralardan beslenen ve desteklenen bir teşkilatlanma ve faaliyet olduğu, ikincisinin; siyaset, ekonomi, kültür ve benzer düzlemlerdeki yasal çalışma olanaklarının azami değerlendirilmesi olduğu..." belirtilmiştir.
"III. ÖNCÜ ÖRGÜTLENME' başlığı içerside; "9. Milli Teşkilatın Öncü Örgütlenmesi" alt başlığı altında; "Cumhuriyet iktidarının kurulması sürecinde, ideolojik hegemonyanın gerçekleştirilmesi ile halk örgütlenmesinin inşasının birlikte yürütüleceği, bu iki görevin strateji ve taktiğini belirleyecek ve eş güdüm içinde yürütülmesini sağlayacak bir ONCU ÖRGÜTLENME gerektiği, Bu öncü örgütlenmenin sivil ve asker öncülerden oluşacağı, öncü örgütlenmenin bir ya da birden fazla partinin oluşturduğu bir güç birliği olabileceği..." belirtilmiştir.
"IV. CUMHURİYETİN İDEOLOJİK HEGEMONYASININ YENİDEN ÖRGÜTLENMESİ"'başlığı içersinde; "10. Cumhuriyet aydınlarının örgütlenmesi ve harekete geçirilmesi alt başlığı altında; "Cumhuriyet'in kendi aydınlarının uygun örgütlerde, araştırma kurumlarında ve akademik çevrelerde örgütlemesi gerektiği... " belirtilmiştir.
"11. Teori ve Program Merkezi: Avrasya Enstitüsü" başlığı altında; "Sivil ve askeri öncülerin, hem de kitle önderlerinin eğitilmesi gerektiği, bunun içinde program ve siyaset üretilmesi gerektiği, bu faaliyetlerin kurulacak bir teori ve program merkeziyle olabileceği, bu merkezin de "Avrasya Enstitüsü" adı altında kurulabileceği..." belirtilmiştir.
"13. Cumhuriyet Devriminin sanat yaratıcılığının örgütlenmesi başlığı altında; "Cumhuriyet Devrimi hükümetinin kurulabilmesi için yeni devrimci yükselişin sanat kurumlarının oluşturulması ve örgütlenmesi gerektiği... "belirtilmiştir.
"14. Medya araçlarının örgütlenmesi" başlığı altında; "Cumhuriyetin ideolojik hegemonyası ve kamuoyuna önderlik etmesi için doğrudan önderlik ettiği gazete, televizyon, radyo ve dergilerin örgütlenmesi gerektiği... " belirtilmiştir.
«V. HALKIN ÖRGÜTLENMESİ' başlığı içersinde; "15. Kitlelerin örgütlenmesi" alt başlığı altında; "Halkın örgütlenmesinin iki yolla olacağı, bunlardan birincisinin; siyasal iktidar amaçlı öncü örgütlenme ile olacağı,
İkincisinin ise; öncü örgütlenmenin halka önderlik etmesini sağlayacak olan halk örgütleri olduğu, bunların ise işçi ve memur sendikaları, esnaf, sanatkar, tabip, mühendis, mimar ve avukat odaları gibi kuruluşların olacağı,
Bunların yanı sıra Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD), Çağdaş Yaşam Derneği (ÇYDD), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) gibi ideolojik yönelişli örgütlerle olacağı, ayrıca gençliğin kitlesel örgütlenmesi ile gerçekleştirileceği..." belirtilmiştir.
"SONUÇ"başlığı altında ise; "Yeniden yapılanma için çok önemli saplamaların yapıldığı Türkiye haklının 21. yüzyılın başında ikinci büyük atılımı gerçekleştireceği, bunun içinde tarihin derinliklerinden gelen birikimin çok iyi değerlendirilmesi gerektiği... " belirtilmiştir.
C-"DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR PLAN ÖN ÇALIŞMASI)"İSİMLİ DOKÜMAN:
Şüpheli Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'dan ele geçirilen 23 sayfadan oluşan dokümandır.
Söz konusu belgenin yapılan incelemesinde; (Power Point) sunumu içersinde hazırlanan bir çalışma olduğu, çalışmanın içersinde devletin yeniden yapılandırılması için yapılması gereken çalışmaların anlatıldığı ve çalışmanın içeriğindeki anlatımlarda, şüpheli Doğu PERİNÇEK tarafından 25 Kasım 1999 tarihinde hazırlandığı anlaşılan "DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI ÜZERİNE" isimli belgeden esinlenildiği değerlendirilmektedir.
Çalışmanın birinci sayfası olan kapak kısmında "Devletin ve Milletin bekası, yurt içinde ve yurt dışında milli hakların ve menfaatlerin ulus devleti anlayışı içersinde korunmasını temin etmek amacı ile DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI için ÖNERİLER "Mastır Plan Ön Çalışması)" yazdığı, İkinci sayfasında bir şema olduğu, şema içersinde "Amacımız Nedir?" "Bizi amacımıza götürecek araçlarımız nelerdir? " "Mevcut durumumuz nedir?" yazdığı,
Üçüncü sayfasında; "Amacımız Nedir?" "Tam bağımsız milli devleti yeniden yapılandırmak başlığı altında; "Emperyalizmin bütün kollarının kırılması" "Yeni dış ittifakların aranması" "Gümrük birliğinin mevcut haliyle iptal edilmeli ve AB ilişkilerinin gelişimine endekslenmeli" şeklide (10) ayrı maddenin olduğu,
Dördüncü sayfasında; "Mevcut durumumuz nedir?" başlığı altında; Ulu Önder Atatürk'ün Gençliğe Hitabesinin yazıldığı,
Beşinci sayfasında; "BİZİ AMACIMIZA GÖTÜRECEK ARAÇLARIMIZ NELERDİR?" başlığı içersinde; "EKSİLERİMİZ" alt başlığı altında; -"Henüz örgüt değiliz" -"Çok uluslu şirketlerin ve vakıfların fiili işgali var" - "Medya kontrolümüz zayıf" - "Yasama ve yürütmemiz bağımlı" - "Büyük Ortadoğu Projesi eylem halinde " -"İsrail Devleti'nin kutsal topraklar projesi var" -"Parasal gücümüz yok" şeklinde toplam (19) maddenin olduğu, Altıncı sayfasında; "ARTILARIMIZ' alt başlığı altında; - "Ölmekten korkmayan ve bağımsızlığına düşkün bir milletiz " -"Jeopolitik açıdan dünyanın vazgeçemeyeceği stratejik bir noktadayız. Avrupa, Asya ve Ortadoğunun köprüsü durumundayız " - "Askeri gücümüz küçümsenemez " -"Henüz milli ruhumuz ölmedi" şeklinde toplam (15) maddenin olduğu, Dokuzuncu sayfasında; "Yapılanma için model önerisi" başlığı altında; Kullanılmak istenen sistemin "Doğayı Kopyalama Modeli" şeklinde olmasının önerildiği, yani yapılanmanın "Görünenler" ve "Görünmeyenler" şeklinde teşkilatlanması gerektiği, "Görünmeyenler" kısmında; teşkilata lojistik destek sağlayacak olan ticari, teknolojik, eğitimsel, kolluk kuvvetleri vs. yapılanmalarının olması gerektiği, teşkilatın bir sivil toplum kuruluşu olarak dernek ve şubeleri şeklinde örgütlenmesinin yanı sıra ticarethaneler zinciri şeklinde yapılanması gerektiği,
"Görünmeyen" yapılanmasını "Planlama ve Yürütme Grubu'1 ve ona bağlı "Alt Birimler" şeklinde oluşturulması gerektiği, iç tüzüğün hazırlanması, ödül ve ceza sistemlerinin oluşturulması gerektiği belirtilmiştir.
Onuncu sayfasında; "Planlama ve Yürütme Kurulu (PYK)" başlığı altında; PYK'nın teşkilatın en üst birimi olduğu, PYK'nın devletin ve milletin bekası, yurt içinde ve yurt dışında milli hakların ve menfaatlerin savunulması, kısa, orta ve uzun vadeli devlet politikalarının belirlenmesi, dünya devletleri arasında ticari, kültürel ve teknolojik güç olarak öne çıkılabilmesi için gerekli çalışmaların yapılmasından sorumlu olduğu belirtilmiştir. On birinci sayfasında; "Yapılanmanın Temel Felsefesi başlığı altında;
PYK'nın üye sayısının (?) olacağı, üye sayısının artırılamayacağı, üyelerin değiştirilemeyeceğivefat halinde yeni üyenin oy birliği ile seçileceği, kabul töreninde ritüel uygulanacağı, ihanet ve ayrılmanın ancak hakka teslimiyet ile olacağı,
PYK'nın alt birimlerinin olduğu, Alt Kurul'un (AK) Başkan ve altı birim temsilcisinden oluşacağı, alt birimlerin (3) kişiden ve (21) temsilciden oluşacağı, alt birimlerin ortaya koyduğu fikir ve önerilerin, temsilciler aracılığı ile PYK'ya sunacağı, alt birim üye ve temsilcilerinin isimlerinin kesinlikle gizli olacağı, kod isim kullanacakları, toplantılarının gizli yapılacağı ve toplu seyahat etmemeleri gerektiği belirtilmiştir.
On ikinci sayfasında; "Alt birimler ve görev tanımları" başlığı altında; -"Genel Sekretarya /Dokümantasyon ve Arşivleme / Toplum Bilim Danışmanı", -Ticari ve Sanayi Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ", - " Hukuk Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ", - "Halkla ilişkiler ve Medya Faaliyetlerinden sorumlu birim ", - "Siyasi Faaliyetlerden (Hükümeti ve muhalefeti izlemeden) Sorumlu Birim ", - "Teşkilat ve Örgütlenme Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ", -"Milli Savunma/Askeri Güçlerinizle İlintili Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ", - "İçişleri, Emniyet ve İstihbarat Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ", - "Enerji ve Doğal Kaynaklar Faaliyetlerinden Sorumlu Birim ", - "Diyanet ve Dini Teşkilat Faaliyetlerinden Sorumlu Birim vb. şeklinde (21) ayrı birim belirtilmiştir. On üçüncü sayfasında; "Ön hazırlık süreci başlığı altında; "Planlama ve Yürütme Kurulunu oluşturmak, " "Başlangıç sermayesini oluşturmak", "Çalışma mekanları oluşturmak" "Uzman kadrolar oluşturmak", "Birimler arası sağlıklı iletişim sistemleri kurmak", "Gizlilik mekanizmasını tesis etmek", "Kontrol ve takip sistemlerini kurmak", "Örtülü ödenek sistemini kurmak" vb. şeklinde (15) maddenin olduğu, On dördüncü sayfasında; "Planlama Süreci başlığı altında; Kısa, orta, uzun vadeli hedeflerin belirlenmeye çalışıldığı belirtilmiştir. On yedinci sayfasında; "Sızma ve Denetim Süreci başlığı altında; "1- Mevcut devlet işleyişinin analizini yapmak" "2- Mevcut kadrolara alternatif adaylar belirlemek ve eğitmek " "3- Sızma Stratejileri geliştirmek (Yargı, Emniyet, Eğitim, Sağlık, İstihbarat, Ordu, Sivil yer altı örgütleri (mafya), sivil toplum örgütleri ve meslek odaları, kooperatifler ve birlikler, medya, camiler ve tarikatlar) " "4- Denetleme mekanizmaları oluşturmak" yazdığı,
D- LOBİ İSİMLİ DOKÜMAN (Aralık/1999)
Kapak kısmında "LOBİ" "ARALIK 1999/İSTANBUL" yazan ve 25 sayfadan oluşan doküman şüphelilerden Zafer(kod)Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Oktay YILDIRIM, Erkut ERSOY, Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir.
"ERGENEKON" dokümanı ile irtibatına bakılacak olunursa; "ERGENEKON" belgesinin "l/b- "KAPSAM" başlığı altında; yapılan analiz, yönetim, geliştirme ve yeni yapılanma raporunun, "ERGENEKON"un büyüteç altına alınmasından öte 21. yüzyılda yepyeni bir yapılanma ile değerli TSK mensuplarının yanı sıra sivillerden de sonuna değin yararlanması gerektiği, her meslekten sivillerin organizasyonu ile ortaya çıkacak olan yeni yapılanmanın geç kalınmış bir girişim olduğu, her meslekten seçkinlerin yer alacağı sivil personel kadrosu ile ERGENEKON'un iç ve dış faaliyetlerde daha etkin bir güce erişeceği, "4/d "Sivil Toplum Örgütleri" başlığı altında; Ergenekon'un kendi kuracağı sivil toplum örgütlerine ihtiyacı olduğu, ayrıca Türkiye 'de faaliyet gösteren tüm sivil toplum örgütlerini kontrol altına alması gerektiği belirtilmiştir.
"LOBİ" isimli dokümanın "GİRİŞ" bölümüne bakıldığında da, sözde Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren ERGENEKON'a bağlı olarak "sivil unsurların" örgütlenmesi zorunluluğunun kaçınılmaz bir gerçek olduğu belirtilmiştir.
Dolayısıyla "LOBİ" belgesi "ERGENEKON" belgesinde belirtildiği şekilde sivil unsurların örgütlenmesi için hazırlanan bir belge olduğu anlaşılmaktadır.
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY; " LOBİ' çalışmalarını Veli KÜÇÜK'ün talimatıyla şüpheliler Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN, Adnan AKFIRAT ve kendisinin de katıldığı bir ekibin yaptığını, son şeklini ise Veli KÜÇÜK’ün verdiğini "beyan etmiştir.
Tuncay GÜNEY'in bu iddialarını Veli KÜÇÜK kabul etmemiş, Doğu PERİNÇEK ise; "bu soru karanlık örgütlerin psikolojik savaş öğretilerinden ilham alınarak hazırlanmıştır. " şeklinde beyanda bulunmuştur. "LOBİ" dokümanı, "ERGENEKON" "BİRLEŞİK KOMÜN" "OLUŞUM" gibi diğer örgütsel dokümanlarla birlikte İşçi Partisi binasında sekreter odasında, CD ortamında digital olarak ele geçirilmiştir. Diğer taraftan Tuncay GÜNEY'in "LOBİ" dokümanını birlikte hazırladıklarını söylediği kişilerden birisi de İşçi Partisi merkez karar kurulu üyesi şüpheli M.Adnan AKFIRAT'tır.
"LOBİ" dokümanına genel olarak bakıldığında, "ERGENEKON" terör örgütünün sivil unsurlarının ne şekilde oluşturulacağı ve bu sivil unsurlardan nasıl faydalanılacağı yönünde yapılan veya yapılması planlanan çalışmaların anlatıldığı görülmüştür.
Ayrıca Sivil Toplum Kuruluşlarının kurulma örgütlenme ve faaliyetlerinin ayrıntılı olarak anlatıldığı, Sivil toplum örgütlerinin yapılandırılmasının "DİNAMİK ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ KUVVAİ MİLLİYE HAREKETİ" başlıklı dokümanda belirtildiği, bu dokümana göre;
Sivil Toplum Kuruluşlarının temel felsefesi, Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti Devletini çetelerle kurduğunu, hatta Milli Mücadelede önemli yeri olan bazı derneklerin Milli Mücadele öncesinde mafya yer altı örgütü olarak faaliyet gösterirken sonradan Kurtuluş Savaşma dahil olduklarını vurgulayan örgütsel içerikli dokümanlarda Türk milletinin milli reflekslerini kendi örgütsel ve siyasal çıkarlarına alet edip, Kuvvai Milliye ruhu adı altında suçlu kişilikleri topladıkları Kuvayı Milliye Derneği (1919) ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği gibi dernekler vasıtasıyla yenilgiyi ve esareti asla kabul etmeyen Ulu Önder Atatürk'ün ve onun önderliğindeki Türk Milletinin düşmanlara karşı oluşturdukları Milli Mücadeledeki önemli dernekleri kamu oyunda haksız olarak eşkıya ve mafyavari dernekler olarak algılanmasına yol açtıkları anlaşılmaktadır.
Soruşturma sırasında örgütsel içerikli dokümanların birçok şüpheli de çıkması bazı dokümanların birden çok şüphelide çıkması hususlarından herkesin ilgi ve alakalı olduğu bölümle ilgili dokümanları temin ettiği, örgütsel çalışmalarını bu dokümanlardaki yazılı kurallara göre sürdürdükleri anlaşılmaktadır. Şimdiye kadar soruşturmada 40 kadar örgütsel içerikli doküman ele geçirilmiştir. Bu dokümanlar ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN tüm eylem ve faaliyet alanlarını düzenlediği gibi yurt içi ve yurt dışı oluşumların her aşaması için ayrı ayrı ayrıntılı dokümanların hazırlandığı anlaşılmıştır.
4-ÖRGÜT DOKÜMANLARININ ÖZELLİKLERİ:
ERGENEKON terör örgütünün bütün kurallarının yazılı olduğu ve hiyerarşik ilişkilerin katı yazılı kurallarla belirlendiği belgelerden anlaşılmaktadır.
ERGENEKON terör örgütünün çok büyük ve kapsamlı olan yapılanması içersinde örgüt içi disiplini sağlamak ve örgütün illegal faaliyetlerinin deşifre edilip örgütün üst düzey yöneticilerinin yapılan eylem ve fiillerden sorumlu tutulmasını engellemek için tüm prensiplerin yazılı hale getirildiği, ihanet edenin açıkça öldürüleceğinin dokümanda yazılarak örgütün dağılma ve deşifresini engellediği, sırf bu konuyla alakalı olarak ERGENEKON bünyesinde örgüt içi araştırma ve istihbarat biriminin kurulduğu, şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm bilgisayarından elde edilen ve Kuvayı Milliye Derneği (1919) üye ve yöneticileri hakkında ayrıntılı düzenlenmiş istihbari bilgi notlarının bulunması bu birimin aktif halde tutularak örgütün devamlılığının temin edildiği anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Veli KÜÇÜK, Ümit OGUZTAN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Doğu PERİNÇEK, Mehmet Adnan AKFIRAT, Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM, Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR, Hikmet ÇİÇEK, Sevgi ERENEROL, Halil Behiç GÜRCİHAN ve Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nda örgüte ait olduğu anlaşılan belgelerin bulunduğu, yaklaşık 40 adet değişik örgütsel içerikli belgenin bulunduğu bu belgelerin yazım tarzı ve özelliklerinden örgütün üyelerince ve ilgili sorumlu birimlerince yazıldığı açıkça anlaşılmaktadır.
Yaplanmayı anlatan belgelerin içeriğinden örgütün katı askeri disiplin kurallarını benimsemiş olmakla beraber iç disiplin ve cezalandırma yöntemleriyle alakalı olarak ta mafya ve terör örgütlerince kullanılan cezalandırma yönteminin benimsendiği anlaşılmaktadır. Hem ERGENEKON dokümanı hem de DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI dokümanında "ayrılan ve ihanet eden örgüt üyelerinin öldürüleceği" hususu açıkça belirtildiğinden, ERGENEKON terör örgütünün diğer terör örgütleri gibi kendi üyelerini dahi öldürmekte tereddütsüz davranmakta olduğu da örgütün ne kadar tehlikeli, acımasız ve katı disiplin kurallarıyla yönetildiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu konuda Savcılığımızca yapılan soruşturma sırasında da kamuoyunda ciddi korku ve endişe yaratan birçok çıkar amaçlı suç örgütü liderleri dahi ERGENEKON 'la alakalı konularda konuşmaktan çekindikleri birçok hususu resmi ifadelere yazdırmaktan korktukları, örgütün gücü ve acımasızlığının herkes tarafından bilindiği, Ergenekon terör örgütünün ne derece korkutucu ve sindiriri olduğunun anlaşıldığı, birçok şahsın sadece şifaen anlattıkları birçok kritik konunun can güvenliklerinden endişe etmeleri sebebiyle tutanaklara geçirilmesini istemediklerinden delil toplamakta ve örgütün yapısını deşifre etmekte zorluklarla karşılaşılmıştır.
Yapılan soruşturma sonucunda yıllardır illegal bir örgütlenme içinde olan ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ ile ilgili olarak bir yıl gibi kısa bir süre sürdürülen ve başlangıçta planlı bir çalışma yapılmadan askeri makamlara yapılan bomba ihbarı ve 27 adet el bombasının yakalanmasıyla başlatılan soruşturma ile örgütün üst düzey sorumlularının tespiti ve tamamen deşifre edilmesi mümkün olmamıştır. Ayrıca örgüt tarafından işlendiği şüphesini oluşturan bazı geçmiş tarihli önemli suçların soruşturulması uzun zaman alacağından sadece somut delillerle ulaşılan örgütün eylem ve fiilleri iddianameye esas alınmıştır. Diğer eylem ve suçlarla alakalı soruşturmalar hem Cumhuriyet Başsavcılığımızca hem de ilgili yer Cumhuriyet Başsavcılıklarınca dosyamızdaki delillerin gönderilmesi suretiyle devam etmektedir. Ayrıca örgütün diğer üyelerinin yakalanması için çalışmalar başka bir soruşturma numarası üzerinden devam etmektedir.
Soruşturma kapsamında yakalanan şüphelilerin ev, işyerleri ve araçlarında yapılan aramalarda çok sayıda bilgi, belge, doküman ve dijital veriler ele geçirilmiştir. Ele geçirilen bu malzemelerin yapılan incelemelerinde bir kısım dokümanların birbirleriyle benzerlik gösterdiği ve aynı merkez tarafından hazırlandığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu tespit üzerine söz konusu dokümanlar ayrıştırılarak yeniden incelendiğinde; Kapak tasarımlarının benzerlik gösterdiği,
Üzerinde belirli bir tarih yazdığı, bu tarihlerin belgenin hazırlanma tarihi olabileceği,
Üslup ve yazı karakteri olarak aynı anlatım dilinin kullanıldığı,
Bir üst makama hitaben yazılmış resmi bir çalışma raporu şeklinde olduğu,
Yazı metinlerinin sonunda "Saygılarımla" veya "Saygılarımızla" yazısının bulunduğu,
Yazı metinlerinin giriş, gelişme ve sonuç bölümü şeklinde belirli bir düzende yazıldığı,
Bir kısım belgelerin "Strateji grubu" olarak adlandırılan grup tarafından yazıldığı,
Belgenin kapak resimleri üzerine "ANALİZ,/ STRATEJİ/ GÖZLEM/ OPERASYON PROJESİ/ ÖRTÜLÜ FAALİYETLER/ TEORİ/ ARAŞTIRMA" gibi başlıklar atılarak yapılan çalışmaların sınırlandırıldığı görülmüştür.
Söz konusu dokümanların kapak resimlerinin üzerindeki tarihlerden 1999 ve 2000 yıllan içerisinde hazırlandıkları, ilk olarak "ERGENEKON" belgesinin yazıldığı, bu belgenin Ergenekon'un reorganizasyonuna katkıda bulunmak amacıyla hazırlandığı belirtilmiştir.
Dolayısıyla "ERGENEKON" terör örgütünün uzun yıllardır ülkemizde faaliyet içerisinde olduğu, fakat ilk olarak 1999 yılında örgütün reorganizasyon çalışmasıyla yazılı hale getirildiği ve bu çalışmada Ergenekon'un 21. yüzyılda her meslekten sivillerin de katılımını sağlayarak yepyeni bir yapılanmaya gidilmesinden bahsedildiği, bu sivil unsurların örgütlenmesi için de LOBİ çalışmasının yapıldığı anlaşılmıştır.
Söz konusu dokümanlar birlikte değerlendirildiğinde; hemen hemen tüm dokümanların "ERGENEKON" dokümanında gösterilen ilkeler ve hedefler doğrultusunda hazırlandığı, dolayısıyla örgütün reorganizasyonu için yazılan "ERGENEKON" dokümanının örgütün anayasasını teşkil ettiği, diğer dokümanların ise ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün yapılanmasını, amaç ve hedeflerine ulaşmak için kullandığı yöntemleri belirlemek için yapılan çalışmalar olduğu anlaşılmıştır. Bu husus ilerleyen bölümlerde ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
Birkaç örnek vermek gerekirse, örneğin "ERGENEKON" dokümanında kimyasal ve biyolojik silah üretimi yapılması gerektiğinden bahsedilmekte bunun uzantısı olarak ta "NBC SİLAHLARI ÜRETİM ANALİZİ" çalışması yapılmaktadır. Yine "ERGENEKON" dokümanında medya kuruluşlarının kontrol altına alınması ve örgütün kendi medya kuruluşlarının oluşturması gerektiğinden bahsedilmekte, bununla ilgili de "ULUSAL MEDYA 2001" "KANAL 6 ANALİZ" "TELEVİZYON ANALİZ" "DERGİ" isimli çalışmaları yapılmaktadır. Bu nedenle burada sadece birkaç örnek vermekle yetinilmiş, ilerleyen bölümlerde örgütün amaçlarına ulaşmak için kullandığı yöntemler anlatılırken her belgenin ERGENEKON belgesi ile irtibatı ayrıntılı olarak anlatılmıştır.
Diğer taraftan ERGENEKON dokümanında belirtilen amaç ve hedefler doğrultusunda hazırlanan diğer tüm belgelere bir bütün olarak bakıldığında yaklaşık 1200 sayfadan oluştuğu, bu belgelerin içeriklerinde de tamamen ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün yapılanması için hazırlanan ciddi çalışmaların olduğu görülmektedir.
Dolayısıyla örgütün sadece re-organizasyon için yaptığı bu çalışmalarına bakıldığında, söz konusu belgelerin hazırlanması için bilgi birikimi, ciddi bir ekip ve personelin gerektiği, bu durumunda örgütün yapısını, eleman profilini ve potansiyelini çok iyi bir şekilde ortaya koymaktadır.
Ergenekon terör örgütünün ana dokümanı olan "ERGENEKON" dokümanı, şüpheliler Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN, Tuncay GÜNEY, Adnan AKFIRAT ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten, "LOBİ" isimli doküman, Şüpheliler Doğu PERİNÇEK ve Ümit OĞUZTAN'ın yanı sıra Sevgi ERENEROL, Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM ve Erkut ERSOY' dan ele geçmiştir.
Sonuç olarak sadece ele geçirilen örgütsel dokümanlar dahi Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, M.Adnan AKFIRAT, Ferid İLSEVER, Ümit OĞUZTAN, Tuncay GÜNEY, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Muzaffer TEKİN, Oktay YILDIRIM, Erkut ERSOY ve Sevgi ERENEROL'un birlikteliğinin ve aynı amaç doğrultusunda bir arada faaliyet yürüttüklerinin örgütsel irtibatlannm bir kanıtıdır. Bunun dışında elde edilen diğer önemli kanıtlar da ilgili bölümlerde aşağıda gösterilecektir.
5-ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN AMAÇLARI
A-Terörün Tanımı:
Terör, kavram olarak, Türkçe'deki karşılığı ile "korkutma, yıldırma ve tedhiş" anlamına gelmektedir(Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi) Ancak bu korkutma, yıldırma ve tedhiş, yoğunluk olarak oldukça büyük çaplı ve birey ya da bireylerin ruhsal yapılarını birden bire kaplayan korku durumunu ve şiddet halini ifade etmektedir.
Terör, tanım olarak, insanları yıldırmak, sindirmek yoluyla onlara belli düşünce ve davranışları benimsetmek için zor kullanma ya da tehdit etme eylemidir.
Terör; Kendilerince tespit edilen amaçlarına ulaşmak için, önceden yapılan eğitim ve hazırlık sonucunda mer'i (geçerli) nizam ve kanunlara karşı çıkarak, en hafifinden başlayarak öldürmeye kadar uzanan ve suç olan eylemler zincirini kapsamakta ve tüm bu olaylar, illegal olarak kurulmuş bir örgüt tarafından gerçekleştirilmektedir.
Bir başka tanımla terör; sürekli korku altında tutmak amacı ile şiddet hareketleri, kaçırmalar ve cinayetler işleme eylemleri, sistemli şiddet hareketleri, cinayetlere başvurma eylemidir. (Ansiklopedik Zabıta Sözlüğü)
1973 Tarihli Kuzey İrlanda Olağanüstü Durum Hükümler Kanununda ise (Emergency Provisions Act) terör; Halka veya halkın herhangi bir sektörüne korku salmak için şiddet kullanmak olarak tanımlanmaktadır.
Yine başka bir tanıma göre terör; yoğun, keskin, üstün korku, bir politik grubun üstünlük sürdürmek veya üstünlüğe kavuşmak için şiddet kullandığı dönemdir. (The American College Dictionary)
Öte yandan bağlantılı kavram olan kitle terörü; Devlet yönetimini elde tutanların iktidarlarını kuvvetlendirmek ve çok kez masum halk gruplarını yok etmek için kullanılan siyasî bir taktik olarak belirtilmektedir.
Terörist ise; İhtilâlci (terörist) sadece yok etme bilimini bilen terörü yöntem olarak benimseyen kişidir. Terörist açısından kendisince bozuk olarak kabul ettiği düzeni en süratli ve en emin yoldan yok etmek onun için bir zevk, bir teselli, bir ödül, bir memnuniyettir. Teröristin başarısı: Acımasız yok etmektir. (Sergey Nechayev, Catechism ofthe Revolutionist) (Tanımların Kaynağı Kaynak: Terörün Anatomisi, Prof. Dr, Kurtul Altuğ)
Görüldüğü gibi günümüzde çokça kullanılan bir terim olmasına rağmen terörün ortak kabul görmüş bir tanımı bulunmamaktadır. Konu ile ilgili birçok tanım yapılmış, ancak uluslararası arenada ortak bir kavram üzerinde birleşilememiştir. Bunun nedeni de bir tarafın terörist ilan ettiğini, diğer tarafın özgürlük savaşçısı olarak nitelemesi ve çeşitli yollardan desteklemesidir.
Terörün en önemli özelliklerinden biri hedefini rastgele seçmesidir. Kurbanın ayrım gözetmeden belirlenmesi, korkunun yayılmasına neden olur. Eğer herhangi birisini hedef alması için özel bir neden yoksa hiç kimse güvenlikte olmayacaktır. Potansiyel hedef kendisini korumak için hiç bir şey yapamaz. Çünkü terörist kendi kurallarına göre yargılar ve kendi seçtiği yer ve zamanda harekete geçer. Bu da siyasal terör eylemlerinin önceden tahmin edilemeyeceğini ve keyfiliğini ortaya koyar.
Terörün bütün biçimleri için geçerli olan diğer özellik ise acımasız, tahrip edici ve ahlâk dışı olmasıdır.
Terör, büyük çaplı korku veren ve bireylerde yılgınlık yaratan bir eylem durumunu ifade ederken; terörizm, siyasal amaçlar için mevcut durumu yasadışı yollardan değiştirmek amacıyla örgütlü, sistemli ve sürekli terör eylemlerini kullanmayı bir yöntem olarak benimseme durumudur. Terörizm bir ideoloji(amaç) değil bir stratejidir(amaç). Çoğunlukla siyasî olan amaç bazen sosyal ve ekonomik de olabilmekte, değişik siyasî görüştekiler (aşırı sağ veya aşırı sol kanatlar) tarafından da kullanılmaktadır.
Bir şiddet eyleminin planlanmasında değişik menfaatler karıştığından bu şiddet eyleminin nereye varacağı, nihaî neticenin ne olacağını bilinememektedir.
Hiçbir terörizm tanımı, tarihe geçmiş bütün tedhişçilik çeşitlerini kapsayamaz. Zaten bugün terörizmin etraflı bir tanımında anlaşmak konusunda güçlükler vardır. Böyle bir tanım mevcut değildir ve yakın bir gelecekte de bulunmayacaktır.
Mevzuatımızda, bir hukuki kavram olarak TERÖR, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 1. maddesinde: "Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir." Şeklinde tanımlanmıştır.
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun 2. maddesinde terör suçlusunu şöyle tanımlamıştır; "Birinci maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi terör suçlusudur. Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır ve örgüt mensupları gibi cezalandırılırlar."
B-Terörizmin Tanımı:
Terörizmin tanımı konusunda da tıpkı terörün tanımında olduğu gibi bir uzlaşı bulunmamaktadır. Çeşitli yönlerini öne çeken çok çeşitli tanımlar bulunmaktadır.
Bunların bazılarına yer verecek olursak;
Black Hukuk Sözlüğüne göre; Alarm, korku, dehşet, düşman veya tehdit eden bir olay veya oluşumdan ötürü zarar geleceği konusundaki endişe, JVebstere göre; Bir siyasî silâh veya politika olarak korkutmak, itaat ettirmek için terör ve dehşetin kullanılması,
B.Crozier, (A Theory ofConflict)c göre; Bir devleti yıkmak için bir tekniktir. Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisine göre; bireylerin ya da azınlıkların şiddete dayanan ve kişilere, mallara ya da kurumlara yönelik siyasal eylem, bu şiddet eylemlerinin tümüdür. Bireysel ya da ortaklaşa terörizmin çeşitli biçimleri (cinayet, rehine alma, sabotaj, vb.) olabileceği gibi çeşitli erkleri (ülkenin bağımsızlığı, bir siyasal rejimin devrilmesi, devlet siyasetinin bazı yönlerine itiraz, vb)
Terörizm; siyasal hedeflere ulaşmak için toplumun demokratik ikna ve eylem yoluyla barışçı davranışına karşı, hukukun üstünlüğü ve devlet otoritesini tanımayan, güçsüzlüklerini gizlemek için demokratik otoriteleri kitlelerden kopararak halka karşı şiddet kullanmaya yöneltmeyi amaçlayan, kendi güç ve doktrinleri ile sağlayamadıkları halk desteğini ve ayaklanmasını sağlamak için, tarihsel görevlerinin olduğuna inandırılmış çeşitli unsurlardan oluşan ve uluslararası destek gören örgütlerin, tahripkâr silahlarla donanmış olarak gelişmiş taktikler kullanan, insanlığı hakir gören, ahlaki hiçbir temeli bulunmayan siyasi hedeflere ulaşmak için insan hayatını hiçe sayan, masum insanları hedef alan ve hiçbir savaş kuralı tanımayan, geleneksel politik suçlardan farklı, metodik, örgütlü, sistematik, öldürme, kaçırma, korkutma ve tahrip eylemleridir.
Terörizm, meydana gelen hasar ve insan kaybından ziyade yarattığı psikolojik etki ve politik sonuçlarla ölçülür. Nitekim teröristler, dikkatleri kendileri ve davaları üzerine çekmeyi başarmış ve kesinlikle bir korku ve dehşet ortamını yaratabilmişlerdir.
Bu bağlamda terörizmin nitelikleri şöyle sıralanabilir:
1-Teröristler amaçlarına ulaşmada vasıta olarak, hedef gruplar arasında korku, ümitsizlik ve yıkım atmosferi oluşturmaya çalışırlar.
2-Bir şiddet olayının psikolojik sonuçlan fiziki sonuçlarından ölçüsüz bir şekilde büyük olursa terörist bir nitelik kazanır.
3-Terörizm, özel olarak önceden bilinmeyen baskı şeklidir. Bunda kişi terörizmin belirgin kanunlan esasına göre hareket eden teröristlerin ellerinde imhadan kurtulmak için hiç bir şey yapamaz.
4-Teröristler savaş kuralı ve yasası tanımazlar, muharip ve gayri muharip ayrımı yapmazlar. Çünkü teröristlere göre tarafsız olunamaz, ya onlardansınız ya da onlara karşısınız.
5-Terörizm vahşi, barbar yöntemler ve silahlar içerir.
C-Genel Olarak Terör Odaklarının Uyguladığı Safhalar
Terör odaklan hedef aldıkları ülkeyi içten çökertmek amacıyla uyguladıkları stratejilerini dört aşamada gerçekleştirmektedirler. İdeolojileri ne olursa olsun hemen hemen her unsur bu aşamaları uygulamaktadır.
İÇ SAVAŞ
Birinci Aşama HAZIRLIK
İkinci Aşama ÖRGÜTLENME
Üçüncü Aşama EYLEM
Dördüncü Aşama İÇ SAVAŞ
a-Birinci Aşama (Hazırlık):
Terör açısından birinci bölüm "hazırlık" adı altında sürdürülen planlama faaliyetlerini kapsar. Bu faaliyetler arasında yapılacak en önemli iş, içten çökertilecek toplumun her yönüyle incelenmesi ve analize tabi tutulmasıdır. Amaç toplumları parçalamak olunca yapılması gereken de belirlenen kıstaslara göre zayıf yönlerinin daha derinleştirilip güçlü yönlerinin zayıflatılması olmaktadır.
İlk aşamanın asıl hedefi yıkılacak toplumda aktarılmaya başlanan ideoloji doğrultusunda sempatizan kişi ve kuruluşlar oluşturmaktır. Diğer bir deyişle taban teşkil etmektir.
Uygulamaya konulan bu planın devlet tarafından illegal olarak nitelendirilmesine başlangıçta imkan yoktur. Zira ilk başlanan uygulamalar çok düşük düzeydeki masum ve makûl propagandalardır. İdari aksaklıklar, yanlış uygulamalar ve bir takım düzensizlikleri dile getirme gibi topluma düşük düzeyde kazandırılan bağışıklık giderek dozajın arttırılmasına imkan sağlamış olur. Bu şekilde oluşturulan sempatizan kitle basit eylemlere başvurur ki Türkiye'de 1965'e kadar olan dönem bu aşamanın geçtiği dönemdir. Bu dönemde silahlı mücadeleden ziyade toplantı, gösteri yürüyüşü, miting, grev ve sendikal faaliyet şeklinde propaganda faaliyetleri görülmüştür.
b-İkinci Aşama (Örgütlenme):
Örgütlenme aşamasında, ilk aşamada elde edilen veriler ışığında örgütlenme çalışmalarına başlanmıştır. Sempatizan kitle arasında sivrilen kişiler kendilerini destekleyen diğer kişiler ile birleşme ihtiyacını duyarak bir araya gelirler veya belirlenen kişilere belirli mihraklarca el atılarak bir araya getirilirler ve tehdit merkezinin öngördüğü şekilde eğitilirken, bir yandan da birbirleriyle irtibatlandınlırlar. Verilen eğitim, ileride her türlü görevi yapabilecek militan yetiştirmeye yöneliktir. Öte yandan oluşan ve muayyen bir eğitimden geçen örgütlerin, legal yandaş kuruluşlar veya illegal diğer yandaş örgütler ile irtibatlandırılmaları sağlanır. Özellikle legal güçlü kuruluşları elde etmeye yönelik sızmalar, şehir ve kır gerillası halinde teşkilatlanmalar hep bu safhada ele alman konulardır. Böylece elde edilen güç birliği ile yasal olmayan silahsız toplu ehemler ve silahlı münFerid eylemleri başlatacak zemin hazırlanmış olur. Korsan mitingler-boykot işgaller-pankart ve afişlemeler, gizli bildiri ve yayınlar-hücresel faaliyetler ile küçük çapta silahlı eylemler bu döneme özgüdür.
c-Üçüncü Aşama (Eylem):
Başlatılan bu aşamanın amacı yandaş legal kuruluşların da örgütlü desteği ile eğitilmiş örgütlerin öncülüğünde şehirde ve kırda toplu silahlı eylemleri başlatarak halkı sindirmek, Devlet güçlerini zaafa uğratarak toplum-devlet bağını parçalamak ve yönetimi ele geçirmek için gereken ortamı hazırlamaktır. Bu aşama sonunda devlet güçlerinin yetersizliği vurgulanır, toplumun devlete olan güveni kaybolarak halkta büyük bir moral çöküntüsü ve teslimiyet duygusu başlatılır. Terör eylemleri denilen silahlı ve bombalı saldırılar, etkin kişilerin öldürülmeleri, sabotajlar, silahlı soygunlar, yerleşim yerlerine yapılan silahlı baskınlar bu safhanın belirgin özelliklerindendir.
d-Dördüncü Aşama (İç Savaş):
Bu safhanın hedefi yönetimi ele geçirmektir. İçten çökertme tekniğinin son adımı olan bu aşamada, artık çeşitli bölge, yerleşim yeri ve hatta büyük şehirler ele geçirilerek üsler kurulur. Devlet güçleri ile açıkça silahlı mücadeleye girilir, kurtarılmış bölgeler kendi teşkilatlarını birleştirerek düzenli illegal birlikler tesis edilir. Bu esnada dış güçlerin para, malzeme, personel ve teknik yardımlar ile iç savaş başlatılarak içten çökertme işlemi tamamlanır.
D-Terör Suçları:
3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun 3. maddesinde "26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 302, 307, 309, 311, 312, 313, 314, 315 ve 320 nci maddeleri ile 310 uncu maddesinin birinci fıkrasında yazılı suçlar, terör suçlandır." denilmektedir.
Yapılan soruşturma sonucu, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün Türk Ceza Kanununda belirtilen ve Terör suçu olarak kabul edilen suçlardan Türk Ceza Kanununun; 312, 313, 314 ve 315. maddelerindeki suçlan işlediklerine dair yeterli delil elde edilmiştir.
E-Terör Amaçlı Suçlar ve Legal Görünüşlü Faaliyetler : Türkiye'deki birçok terör örgütü de örgütsel faaliyetlerinin devamı için banka soymaktan, uyuşturucu ticaretine kadar birçok suçlan işlediklerinden 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununnda yapılan değişikliklerden sonra 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 3. ve 4. maddesinde belirtilen terör amacıyla işlenen suçların kapsamı genişletilmiş ve cezaların arttırılması zorunlu hale getirilmiştir.
Şüphelilerin terör örgütü adına gerçekleştirmeyi düşündükleri bütün gelir getirmeye yönelik suçların tamamıda ERGENEKON terör örgütünün idamesi ve devamlılığı için yapıldığı, ERGENEKON terör örgütünün amaçlarına ulaşmada lazım olan finansal desteğin sağlanması maksadıyla gelir getirici legal ve illegal alanlarda faaliyetleri gösterdikleri anlaşıldığından tüm bu eylem ve fiillerin terör amacıyla işlenmiş suçlardan kabul edildiğinden 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddesi gereğince arttırım yapılması zorunlu olmaktadır.
Kuvva-i Milliye dernekleri ile alakalı olarak yapılan ayrıntılı çalışmalarda yukarıda yazılan örgütün gençlik yapılanmasıyla ilgili dokümanlarda kurulması gerektiği belirtilen dernek ve vakıfların tüzüklerinininde bu dokümanlarda belirtilen örgütün temel amaç ve felsefelerine uygun olarak hazırlandığı hepsinin kuruluş tarihleri isimlerinin benzerliği ile eylem ve faaliyetlerinde ki benzerlikler de göz önüne alındığında bu derneklerin devlete ve millete hizmet amacıyla kurulmadığı anlaşılmaktadır
Aksine bu derneklerin ERGENEKON terör örgütünün gizli amaçlarına hizmet edip legal yönden taban ve taraftar sağlama ile örgüt çıkarları doğrultusunda alman kararların uygulanması ve lobi faaliyetleri için kuruldukları açıkça görülmektedir. Ayrıca derneklerin üye sayılan ve milli hassasiyetler konusunda yaptıkları çalışmalarla da Türk milletinin hassas olan milli ve manevi değerlerini, kendi çıkarlarına alet edip ülkede etnik milliyetçiliği körükleyerek türk-kürt çatışmasına zemin hazırlayarak milli bütünlüğü korumaya değil zedelemeye yönelik provakasyon amacıyla çalıştıkları ortaya çıkmaktadır.
Bu şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve yüce Türk Milletinin tüm dünyada tarihten beri şerefli, insancıl, itibarlı, cesur ve mert olan imajını hırsız, terörist, uyuşturucu kaçakçısı vs olarak tanıtmaya hizmet ederek oluşturdukları anarşi ve güvensizlik ortamıyla devlet otoritesini zaafa uğratıp kendilerini daha güçlü kılmaya çalışmaktadırlar. Böyle bir ortamın Türkiye Cumhuriyetine ve Türk Milletine mi yoksa düşmanlarımıza mı yaradığı hertürlü izahtan varestedir. Dolayısıyla ERGENEKON terör örgütünün kime hizmet ettiği daha iyi anlaşılmaktadır.
Yine yukarıdaki dokümanlarda tarihte birçok kez büyük devletler kurup dünya insanlarına devlet kurmayı öğretmiş büyük Türk Milletini beceriksiz ve dünyadaki gelişmelerden habersizmiş gibi algılyıp sentezleyen yazılarının sonunda da "Bu nedenle terör grupları mutlaka kontrol altında tutulmalı, gereğinde "naylon terör grupları" oluşturularak, terör dünyasına yön verilmeli ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka yer alınmalıdır. (Ergenekon terör bölümü)" denilmek suretiyle sözde milli menfaatleri güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladıkları oyunların içinde mutlaka yer alınmalı denmek suretiyle de kime hizmet ettiklerini açıkça ortaya koymaktadırlar.
Yine gerektiğin de kontrol altında tutulan naylon terör örgütlerinin yapmış oldukları bu eylemler sonucu ortaya çıkan durumları örgütün menfaatlerine uygun olarak kullanmak. Gerektiğinde siyasal iktidarları dize getirip menfaatlerine göre yönlendirmek için( ERGENEKON dokümanında "TERÖR " bölümünde belirtilen Kişisel çıkarlar adına siyasete yönelmiş ve hedefe ulaşabilmek adına her şeyi mubah sayabılen siyasilerin engellenebilmesi için; geriye kalan tek yol SUİKASTTIR.) suikast işlenmesi gibi; tamamen yasadışı ve insanlığın menfaatlerine aykırı ve bütün dünyada suç olarak kabul edilen eylem ve fiillerle Türkiye Cumhuriyetini sözde esaretten kurtarıp tam bağımsızlığına kavuşturmayı amaçlamaktadırlar.
F-Devleti Ele Geçirme Amacı:
Şüpheliler bu örgütle çeşitli süreçler sonunda devletin tüm birimlerine sızıp devleti elegeçirmeyi amaçlamaktadırlar. Kurulan istihbarat birimi ile de bu amaçlarına ulaşmayı hedeflemekte, kurulan ulusalcı vakıf ve dernekleri istihbarat elde etmede kullandıkları gibi, çeşitli internet siteleri ve yayın kuruluşlarını da hem baskı unsuru hem de örgütün amacının propagandasını yapmaktadırlar.
G- Darbe Yapmak İçin Zemin Oluşturulması Amacıyla Kaos ve İç Karışıklıklar Çıkarılması (Planlama ve Eylemler):
Dosyadaki örgütsel içerikli tüm dokümanlardan kendi görüşlerine uymayan devlet adına yapılan tüm icraatleri de ihanet olarak algılayıp devlet yöneticileri ve siyasi otorite ile tüm sivil toplum kuruluşlarını yabancı devlet istihbaratları adına çalışıp Türk Ulusuna ihanet etmekle suçlamaktadırlar. Bu amaçla örgüt üyeleri ve bağlı derneklerin, kamuoyu oluşturup ERGENEKON örgütü amaçlan doğrultusunda toplu eylem ve gösteriler yaptıkları anlaşılmıştır. Özellikle son yıllarda Türk- Kürt Çatışması çıkarmaya yönelik toplu gösteri yürüyüşleri bayrak eylemleri, şehit cenazelerindeki provakatif eylemlerinde ERGENEKON örgütü tarafından organize edildiği açıkça anlaşılmaktadır.
"ERGENEKON" dokümanında "4/b- GÜÇLÜ BİR İSTİHBARAT ÖRGÜTÜNÜNANAHTARI başlığı altında;
21 yüzyılda güçlü bir istihbarat örgütünün anahtarının uluslararası finansal organizasyonları engellemek olacağı belirtilmiştir. İstihbarat örgütleri para politikalarının türlü senaryoları ile ülkelerdeki hükümetleri rahatlıkla devirebileceği ya da çıkar ve amaçları doğrultusunda yönetimler uygulamaya mecbur bırakacakları, Ergenekon 'unda kaçınılmaz bir biçimde çağın ve koşulların gereği olarak ekonomi alanında çok etkin faaliyetler uygulamaya koyması ve para akışını kontrol altına alma zorunluluğu olduğu belirtilmiştir.
Zaman zaman da örgütün menfaatleri için ülke içinde kargaşa ortamı yaratıp halkta panik ve kutuplaşmalara yol açacak eyelemleri yapmayı benimsedikleri gibi çeşitli eylemleri de bilfiil organize ettikleri ortaya çıkmaktadır.
Bu dernekler ve üyelerinin çokluğunu örgüt kendi çıkarlarına ulaşmak ve kamuoyu oluşturup amaçlan doğrultusunda istedikleri sonuca ulaşmak için gerek siyasal gerekse de sosyal baskı aracı olarak kullandığı bayrak mitingleri şehit cenazeleri ve şok suikastler sonucu ölen şahısların cenaze namazlarında meydana gelen ve tahrik sonucu oluştuğu anlaşılan yürüyüşler buna örnek olarak verilebilir.
Soruşturma kapsamında alman bir kısım ifadeler, elde edilen deliller, iletişim tespit tutanakları ve digital incelemeler sonucunda, örgütün yakın tarihimizdeki eylemleri ve eylem tarzları kısmen de olsa anlaşılmaktadır.
9 No'lu Gizli tanık ifadesinde: "1995 yılında ilimiz Gaziosmanpaşa ilçesi Gazi Mahallesinde meydana gelen kahvehane tarama ve adam öldürme olaylarının bizzat Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile gerçekleştirildiğini, Hablemitoğlu'nun öldürülmesi olayının yine Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile yapıldığını" beyan etmiştir.
Diğer taraftan şüpheli Sedat PEKER'in 2004 yılında yaptığı telefon konuşmalarında eskiden kahvehane tarama gibi olaylar yaptıklarını söyleyerek bir bakıma Gazi olaylarını doğrular nitelikte konuştuğu görülmüştür. Ayrıca iş adamlarını korkutup tehdit ederek haraç aldıklarını da dile getirmektedir.
Soruşturma kapsamında yapılan dönemdeki çalışmalarda; "ERGENEKON" terör örgütünün;
Ülkemizde TÜRK-KÜRT çatışmasının başlamasına sebebiyet verecek DTP'li Ahmet TÜRK, Osman BAYDEMİR ve Sebahat TUNCEL gibi şahıslara suikast hazırlıkları ve planlan yaptıkları tespit edilmiştir. Bu tespitler üzerine olayı gerçekleştirecek, tetikçilik yapacak olan sabıkalı ve yakalamalı şahıs yakalanmış ve istenmeyen olaylann önüne geçilmiştir.
Bunların yanı sıra yapılan aramalarda örgüt mensuplarından, YARGITAY BAŞKANLIĞINA ve İzmir NATO TESİSLERİNE, GENELKURMAY BAŞKANLIĞI ÖNÜNDEKİ ÜST GEÇİDE suikast hazırlığı yapıldığında dair fotoğraflar, krokiler ve notlar ele geçirilmiştir.
Diğer taraftan 2006 yılı içerisinde meydana gelen Cumhuriyet Gazetesinin bombalanması ve Danıştay saldırılarını "ERGENEKON" terör örgütünün planlaması ve azmettirmesi ile gerçekleştirildiği tespit edilmiş olup aşağıda ayrıntısıyla anlatılmaktadır.
Örgütün kısa süre içerisinde gerçekleştirdiği ve gerçekleştirmeyi planladığı eylemlere bakıldığında amaçlarına ulaşmak için gözlerini ne kadar kararttıkları, acımasızca kanlı eylemlerine ne şekilde devam ettikleri, Danıştay saldırısı ile elde edemedikleri kaos ve anarşi ortamını Yargıtay saldırısı ve NATO saldırıları ile ulaşmayı amaçladıkları görülmüştür
Yine şüpheli Doğu PERİNÇEK ve grubundan ele geçirilen dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org.Yaşar BÜYÜKANIT'm 2005 yılı içerisinde İzmir ve Balıkesir illerine gerçekleştireceği ziyaret ve alınacak güvenlik önlemleri planlarının hangi maksatla temin edildiği ve bulundurulduğu anlaşılmış değildir. Bir Siyasi Parti Başkanı ya da mensupları bir kuvvet komutanımızı hangi maksatla takip etmektedirler? Aynı parti merkezden ele geçirilen diğer krokilerle birlikte bu husus düşünüldüğünde akıllara örgütün dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org.Yaşar BÜYÜKANIT'a da suikast hazırlığında olduğu gibi korkunç ve canice planlarından başka bir şey gelmemektedir.
Şüpheli İlhan SELÇUK'un 07.02.2008 tarihinde İ.YILDIZ ile yaptığı telefon görüşmesinde;
İ.SELÇUK: "Şimdi yalnız 2 tane şey var, eğer kapatma davası açılırsa" "birde üstüne ekonomik kriz gelirse, Türkiye biraz karışırsa belki bi umutlar doğabilir, yani" ,
İ.YILDIZ : "Yoksa bu devam eder"
İ.SELÇUK' un "Çünkü normal yollardan bunları mümkün değil yanf' şeklinde konuşması olmuştur.
İlhan SELÇUK 08.02.2008 tarihli görüşmesinde;
İlhan SELÇUK: "Şöyle olacak galiba anayasa mahkemesi son olarak kendisini tasfiye edilmeden bu akp hakkında partinin kapatılması kararını verirse o zaman ortalık büsbütün birbirine karışır" demektedir.
10.02.2008 tarihinde İlhan SELÇUK ile İ. YILDIZ' la yaptığı görüşmede:
İ.SELÇUK: "...işte başyazıyı yazdık?' "Biraz düşündüm Amerikaya fazla mı devreye soktum diye başyazıda ama artık bugün Hürriyet i gördün her aide" "Yani bizide solladı keratalar" dediği,
İ.YILDIZ'm: "Abi bu işler böyle" ".. .böyle bir şey var yani büyük bir tepki var, yani bir kaosa gideceği bir korku var, ikinci Cumhuriyetçilerin bazılarıda mesala bakıyorsun değişiyorlar falan" "O anlamda Anayasa mahkemesi her aide bütün bunları dikkate alacaktır diye düşünüyorum abi" dediği,
İ.SELÇUK' un: "Anayasa, hı. Vallaha Anayasa Mahkemesi eğer radikal bir karar alırda siyasal iktidar partisini kapatırsa" "Türban bir yana Türkiye başka bir sürece girer.KAPATMASI DA GEREKİR BANA SORARSAN" "YANİ BAŞKA BİR ÇIKIŞ YOLU GÖRMÜYORUM.Ne olacak o zaman hemen başka bir parti kuracaklar iktidardakiler ama gayr-i meşru duruma düşmüş olacaklar" demektedir.
10.02.2008 tarihinde İlhan SELÇUK ile Gürbüz'ün yaptıkları telefon görüşmesinde; "Yani ve bir nokta da bir Hakeme ihtiyaç duyulacak",
GÜBRÜZ' ün: "Oda Asker olacak" "KARADAYI diyor ki devamlı Askeri hırpalamak için hareket halendeler diyor" "Yanında bir şey gösterdi, TEMPO dergisinde bir şey çıkmış KARADAYI bu Ergenekoncuların başında filan diye" "...Bir yandan kendilerini garantiye almak istiyorlar" dediği görülmektedir. Bu şüpheli açısından ülkede kaos ortamının doğmasının sadece bir beklentiden ibaret olmadığı bunu sağlamak için örgütün işbölümü gereği üzerine düşeni yapma gayreti içinde bulunduğu aşağıda ilgili bölümde ayrıntısıyla açıklanacaktır.
Sonuç Olarak "ERGENEKON" terör örgütünün görünürde nihai tek hedefinin, bir an evvel ülkede darbe zemini oluşturmak, ülkenin karışmasını, kaosa sürüklenmesinin temin etmek, güvenliği zafiyete düşürmek ve böylelikle antidemokratik yollarla devlet yönetimini ele geçirmek olduğu anlaşılmaktadır.
Bu amaç içinde yapılacak tüm faaliyetler sonunda cebir ve şiddet kullanmak suretiyle TCK'nun; 312. maddesindeki eylemlerin işlenmesi için, 313/1 maddesindeki, halkı hükümete karşı isyana tahrik fillerini de yoğun olarak işledikleri, bazı askeri görevlilerle darbe yapılmasına yönelik gizli görüşmeler yaptıkları, bir yandan devleti ele geçirip hem içeriden hem dışarıdan, amaçlarına ulaşmak için her yolu denemekte kararlı oldukları, bunun için ekonomik kriz çıkmasını dahi bekledikleri, sonuç olarak ERGENEKON terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında belirtilen Demokratik yollar dışında devleti ele geçirip kendi sistemlerini uygulamayı düşündükleri, demokratik olarak bu amaçlarını gerçekleştirme ihtimallerinin bulunmadığını bildiklerinden, TCK'nun 312. maddesindeki suçun işlenmesini uzun vadeli ve gizli amaçlan olarak belirledikleri ve bu amaçla Danıştay saldırısı öncesi ve sonrasındaki eylemleri planlayıp büyük bir ustalıkla gerçekleştirdikleri, eylemler sonrasında Türkiyede çeşitli olayların meydana geldiği, hükümet üyelerinin yuhalandığı ve oluşturulan atmosferde hükümetin yıkılması için uygun ortamın oluşturulduğu, faillerin yakalanmasıyla da eylemlerin teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşılmaktadır.
Bu eylemden sonrada ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN illegal amaçlarından vazgeçmedikleri, Yine bahsedilen Milli Hükümetle ilgili Doğu PERİNÇEK ve İlhan SELÇUK tan el konulan belgelerde;
"Doğu PERİNÇEK Kuşatma Nerden ve Nasıl Yarılır 16 Kasım 2003" başlığı ile Milli Hükümetin kurulmasının anlatıldığı, "...Kuşatma iç cepheden ve Tayyip Erdoğan hükümetinin düşürülmesi ile yarılır... Tayyip Erdoğan hükümeti nasıl bertaraf edilebilir ve Milli Hükümet nasıl kurulabilir? Tayyip ERDOĞAN iktidarı, Millet-Ordu işbirliği ile bertaraf edilebilir. Millet-Ordu işbirliği, hiçbir zaman saray darbesi anlamını taşımamaktadır. Millet-Ordu işbirliğinin unsurları Milli Kuvvetler olarak adlandırılacaktır. Milli Kuvvetler şöyle sıralanabilir: Halk Hareketi, Milli Güçbirliği, Meclisteki milli Kuvvetler, Ulusal Medya (Ulusal Kanal vb),Türk Ordusu" şeklinde bilgilerin bulunduğu, bu konuda ne yapılması gerektiğinin yazıldığı tespit edilmiştir.
Belgelerden de anlaşıldığı üzere, mevcut "hükümetin düşürülmesi için" Türk Silahlı Kuvvetleri içersinde bir yapılanmaya gidilerek, "Milli Kuvvetler" in oluşturulması, bu şekilde hükümetin devrilmesinin planlandığı açıkça görülmektedir. Son olarak tutuklanan şüpheliler Şener ERUYGUR, Hasan Atilla UĞUR, ve Hurşit TOLON dan elde edilen Yakamoz, Ayışıgı, Eldiven, gibi örgütsel içerikli dokümanlarda darbenin nasıl yapılacağını sivil toplum kuruluşlarının Milli Güç Birliği çatısı altında çeşitli platformlarda birleştirip, amaçlarına uygun olarak yönlendirme çalışmaları yaptıkları. Ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN gizli yapılanmasında bulunan bazı şüphelilerin halkı ve Türk Ordusunu Kışkırtmak suretiyle hükümeti devirmeye yönelik darbe ortamı hazırlamaya gayret ettikleri. Tüm şüphelilerin aynı amaç etrafında toplandıkları örgüt çatısı içinde tek merkezden sevk ve idare suretiyle ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlarını gerçekleştirmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır.
Örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri nde örgütlenmesi hem Dosyadaki resmi evraklardan, hemde telefon görüşmelerinden, anlaşıldığı. En alt kademeden üst kademelere kadar irtibat kurabilecek örgüt üyelerinin bulunduğu, Bu konudaki belgeler Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığına gönderilmiştir.
6- ÖRGÜTÜN YAPISI, ÜYE SAYISI, ARAÇ GEREÇ BAKIMINDAN AMAÇ SUÇLARI İŞLEMEYE ELVERİŞLİLİĞİ:
Örgütün amaç suçlan işlemek açısından yapısı, üye sayısı ve araç-gereç bakımından yeterli elverişliliğe sahip olduğu ele geçen dökümanlarda anlatılan yapılanmanın pratikte gerçekleştirildiği, sivil toplum açılımının da yapıldığı, medya kuruluşlarını yönlendirebilecek güç ve tasarrufa sahip oldukları,
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üst kademesinde üniversiteleri yönlendirecek konumda insanların bulunduğu, Tüm sivil toplum kuruluşlarını tek çatı altında toplayıp bu derneklerin üyesi dahi olmayın örgüt üyelerince gerçekleştirdiği ve planladığı eylemlerin niteliği, soruşturma sırasında ele geçirilen silah ve mühimmat ile tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN yönetimindeki sivil toplum kuruluşuları yönetici ve üyelerinin birçok askeri görevli şahıslarla irtibatlarının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Ele geçirilen patlayıcı maddeler, suikast silahlan, el bombalan ve silahlardan yeterli sayıda elemanının silahlı olduğu anlaşılmaktadır.
Örgütün birçok medya kuruluşu ve yayın organını kontrolü altına alarak yönlendirdiği, Bu alanda gizli ittifak yaparak gizli hakim güç olma konumuna ulaştığı.
Örgüt üyelerinin toplumdaki kariyerli konumları sebebiyle kitlelere ulaşmada ve harekete geçirmede bu insanların rolü ile sıradan insanların etki alanlarının aynı olamıyacağı herkez tarafından bilinmektedir.
Sonuç olarak ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN hem eleman hem kadrolaşma hem devlete ait gizli bilgi ve belgelere rahatlıkla ulaşma, örgütün sahip olduğu çeşitli silahlar, ve silahlı üyeleri, örgütün en üst düzeydeki devlet görevlilerine suikast yaptırmak için suç işlemiş ve işlemeye meyilli bir çok insanı kısa sürede bulup bu tür insanlara hayali misyonlar yükleyip suç işlemeye teşvik edip gerektiğinde yüklü miktarlarda paralar taahhüt edip ülkeyi kaosa götürecek eylemler yaptırabildikleri, Danıştay Suikastı ve bazı ünlü kişilere yapılacak suikastler için yapılan para tekliflerinin de dosyada delillendirildiği, Suikast yaptıracakları kişilere yakında darbe yapacağız ceza evinde fazla kalmazsın, hemen biz seni çıkarırız gibi vaadlerde bulundukları anlaşılmıştır. Alparslan ARSLAN'ı da böyle bir ümitle suç işlemeye azmettirdikleri, bu konuda Alparslan ARSLAN'm Müebbet Hapis Cezası almasına rağmen halen çıkma ümidi olduğunu ve bu ümidinin kısa sürede gerçekleşeceğini ifadesinde beyan etmesi de örgütün hem darbe amaçlarını hemde butür eylem ve suikastları rahatlıkla gerçekleştirebilecek deneyim ve birikime sahip olduğunu gösterdiği gibi yeterli eleman araç ve gereç ile bilgi ve kapasiteye sahip olduğunu göstermektedir.
7-ÖRGÜTÜN SİLAHLI BİR ÖRGÜT OLMASI
Yapılan operasyonlarda ERGENEKON terör örgütünün hem kuruluş yapısı gereği hem amaç ve faaliyet alanları bakımından, hem de örgütün sivil unsurlarının oluşumu açısından silahlı bir örgüttür.
Yasa gereği silah taşıma yetkisine sahip olan asker, polis vb. örgüt üyelerinin ruhsatlı silahlarının örgütün amaçlarını gerçekleştirme amacıyla edindiklerinden sözedilemeyeceğinden örgütün silahlı örgüt olarak kabul edilmesinde bu kişilerin ruhsatlı silahları dikkate alınmamıştır.
Ancak bu kişilerin ruhsatlı silah edinme imkanlarına karşın sahip oldukları ruhsatsız silah ve mühimmat ile diğer örgüt üyelerinde ele geçen çok çeşitli silah ve mühimmat örgütün silahlı bir terör örgütü olması açısından yeterli bir delildir.
ERGENEKON terör örgütünün hücre yapılanmalarında ele geçirilen patlayıcı maddelerin miktarı göz önüne alındığında bu miktarda patlayıcı maddelerin legal amaçlarla bulundurulmasının mümkün bulunmadığı, yada idida edildiği gibi çöpükten alınacak kadar az olmadığı, miktar olarak ERGENEKON terör örgütünün amaç ve faaliyetlerinde kullanmaya yetecek kadar bomba ve patlayıcı madde ile bunların mühimmatının bulunduğu görülmektedir.
Suikast silahı olarak bilinen dürbünlü KANAS uzun menzilli nişancı tüfeğinin de örgütte bulunması, örgütün belgelerinde yer alan "gerektiğinde suikast yoluna" başvurulması amacıyla da tamamıyla örtüşmektedir. Yine bununla ilgili olarak şüpheli Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun TİT adına hareket ettiğini ve bu amaçla suikast yapmak için yaşı küçük kişilere tekliflerde bulunduğu, Emin Caner YİĞİT'te "ölüm allahın emri emir kuluyuz. TİT" yazılı üzerinde silah bulunan Türk bayrağı resminin çıktığı, geçmişte Semih Tufan GULALTAY ında TİT örgütü adına, Akın BİRDALa suikast eylemini gerçekleştirdiği tespit edilmiştir. Yapılan aramalar neticesinde Şüphelilerden:
- (39) adet el bombası,
- (2) adet içi boşaltılmış el bombası,
- (11) kg C-3 patlayıcı,
- (1160) gr tahrip kalıbı, (1) adet gaz bombası, (10) adet fünye, (5) adet işaret fişeği,
- (3) adet sis bombası,
- (21) adet TNT kalıbı,
- (1) adet yangın bombası,
- (84) adet kapsül,
- (24) adet ateşleme çakmağı,
- (50) metre infilak fitili,
- (35) adet çeşitli boylarda infilak fitili,
- (1) adet eğitim bombası,
- (2) adet demir çubuk içerisinde patlayıcı,
- 18 gr Emolite marka patlayıcı,
- 13 cm uzunluğunda infilak kapsülü için irtibattık fitili,
- (3) adet GOLDEN ibareli plastik tüp içerisinde hidrolik asit,
- (3) adet uzun namlulu tüfek,
- (4) adet ruhsatsız av tüfeği,
- (21) adet ruhsatsız tabanca,
- (3) adet kuru sıkı tabanca,
- (34) adet şarjör,
- (1074) adet dolu fişek,
- (73) adet av fişeği,
- (1) adet susturucu,
- (2) adet içi boşaltılmış havan mermisi,
- (9) adet içi boşaltılmış uçaksavar mermisi,
- (2) adet kasatura,
Saniyeli fitil, çok sayıda demir bilye, bomba yapımında kullanılan malzemeler, telsiz ve 7 adet bıçak, 3 adet muşta ele geçirilmiştir.
8-SİLAHLI ÖRGÜT MENSUPLARI VE EYLEM (TETİKÇİ) GRUPLARI:
Örgüt üyelerinden Abdullah ARAPOĞULLARI, Abdulmuttalip TONÇER, Ali KUTLU, Coşkun ÇALIK, Emin Caner YİĞİT, Erol ÖLMEZ, Kahraman ŞAHİN, Muhammet YÜCE, Murat ÇAĞLAR, Özer KORKMAZ, Salpir PEBZLEVİDZE, Selim AKKURT, Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun örgütün silahlı tetikçi gruplarında yer aldıkları,
Şüphelilerden Oktay YILDIRIM, Mehmet DEMİRTAŞ, Muzaffer ŞENOCAK ve Fikret EMEK'in örgüte ait bomba ve silahlan gizledikleri,
Şüphelilerden Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN, Emin Caner YİĞİT, Tanju OKAN, Hüseyin Gazi OĞUZ, Mahir Cayan GÜNGÖR, Aydın GERGİN, Yusuf TUNCER, Yusuf GÖRÜM, Asim DEMİR, Ergün POYRAZ, Muhammet YÜCEvedat YENERER, Hayrettin ERTEKİN'in ruhsatsız silah sahibi oldukları, şüpheliler İlhan SELÇUK, Tuncay HACIBEKTAŞOĞLU, Hayrettin ERTEKİN, Fikret EMEK'in ruhsatsız av tüfeği sahibi oldukları ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'nün silahlı üyeleri olduklan, şüphelilerden Oktay YILDIRIM, Fikret EMEK, Yaşar ARSLANKÖYLÜ ve Hayrettin ERTEKİN' in bıçak, muşta, kılıç, pala ve benzeri silahlara sahip oldukları dosyada mevcut arama ve elkoyma tutankları ile ekspertiz raporlarından anlaşılmaktadır.
9- ÖRGÜTLENME EYLEM VE FAALİYET ALANLARI
Örgüt belgeleri ve elde edilen delilerden, ERGENEKON terör örgütünün değişik alanlarda örgütlenmek ve taban oluşturmak için faaliytelerde bulunduğu, örgütlenmeye masonik Bilderberg örgütü, Alman Nazi örgütlenişi, İngiliz İstihbaratının örtülü örgütlenme modelleri ve bazı Avrupa ülkelerinin sivil toplum örgütlenişleri ile Doğu kaynaklı bazı istihbarat ve siyasal örgütlenmelerinin kaynaklık ettiği belirtilmiş, buna göre yapılan örgütlenmenin tespit edilen faaliyetleri,
A-Yurt İçi Ve Yurt Dışı Örgütlenmeye Yönelik Faaliyetler
- 1- Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızarak örgütlenme faaliyetleri,
- 2- Devlet içine sızarak yapılanma ve örgütlenme faaliyetleri,
- 3- Tüm Sivil Toplum Kuruluşları içinde örgütlenip, gizlice yönetme ve yapılanma faaliyetleri,
- 4- Medya ve yayın organlarının kontrol altına alınıp hakim güç olma faaliyetleri,
- 5- Kontrol altındaki medya kuruluşlarıyla dezenformasyon amaçlı faaliyetler,
- 6- Terör örgütü kurup yönetme ve terör örgütleriyle işbirliği yapılması faaliyetleri,
- 7- Sendikalar ve işçi örgütlerini tek merkezden yönetme faaliyetleri,
- 8- Üniversitelerde gençlik teşkilatlarıyla örgütlenme faaliyetleri,
- 9- Tüm kamu personeli ile siyasi kişiler hakkında istihbarat toplama faaliyetleri,
- 10- Sistemle barışık olmayanların örgüte alınması,
- 11 - İllegal kişileri örgüte alıp kullanma,
B-Örgüte Gelir Getirici İllegal Faaliyetler
- 1 - Mafyanın konrol altına alınması faaliyetleri,
- 2- Uyuşturucu ticaretinin kontrol altına alınması faaliyetleri,
- 3- Kamu ve hazine arazilerinin illegal olarak satılması,
- 4- Bankalardan hackerler yoluyla para çalma,
- 5- Kimyasal silah üretim ve ticareti,
- 6- Hava kargo ticareti (kara para aklamak için)
- 7- Naylon dini içerikli vakıflar kurulması,
- 8- Naylon şirketler kurulması,
- 9- İnsan kaçakçılığı ticareti
- 10- Sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla yardım toplama faaliyetleri.
C-Elde Edilecek İllegal Gelirlerin Aklanması
- 1- Ticari şirketler kurulması
- 2- Holdingler kurulması
- 3- Bankalar kurulması
- 4- İlaç kimya sanayi kurulması (ncb silahların üretimi için)
- 5-Özel güvenlik şirketlerinin kurulması,
- 6-Hazine arazileri üzerinde yeni organize sanayi alanları,
- 7-Yeni toplu konut alanlarının oluşturulmasından rant elde etmek,
- 8-Kargo ve taşımacılık şirketleri kurulması,
D-Amaçlarına Ulaşmak İçin Silahlanma ve Şiddet Eylemlerine Yönelik Faaliyetler
- 1- Terör örgütü kurulup yönetilmesine ilişkin faaliyetleri,
- 2-Çeşitli yollarla psikolojik harp yöntemlerinin kullanılması yoluyla dezenformasyon faaliyetleri,
- 3-Darbe zemini için ülkede kaos ortamı oluşturup etnik çatışma çıkarma faaliyeleri
- 4-Siyasileri dize getirmek için suikast yapılması faaliyetleri,
- 5- Suikastler ve provokasyonlar için silahlanma faaliyetleri,
- 6-Suikastler için hücre yapılanması şeklinde timler oluşturulması,
- 7- Devlete ait gizli belgeleri elde edip ERGENEKON terör örgütünün amaçlarına uygun olarak kullanılması eylem ve faaliyetleri,
- 8- ERGENEKON terör örgütünün amaçlan arasında bulunan bilginin paraya dönüşebilmesi amacıyla yapılan istihbarat ve bilgi toplama faaliyetleri,
- 9- Kurulan özel güvenlik şirketlerinin bu amaçla(istihbarat) kullanılması faaliyetleri,
- 10-Kurulan dernek ve vakıftan istahbarat elde etmede kullanma faaliyetleri,
- 11-Kurulan derneklerin toplumsal olaylarda ve provokasyonlarda kullanılmasıfaaliyetleri,
- 12-Dernek üyelerini silahlandınp, silahlı eğtim verme faaliyetleri,
Olarak tespit edildiği, bu faaliyetlerin tümünün örgütsel içerikli dokümanlarda yazılı olduğu ve bu yazılı kararlann tamamının uygulamaya geçirilip eyleme dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır.
E-Belirtilen Faaliyetlerle Alakalı Örgütsel Doküman ve Deliler
Yukarıda belirtilen eylem ve faaliyet alanları tamamen ERGENEKON terör örgütünün yapılnaması ve yönetilmesine ilişkin olarak hazırlanıp uygulamaya konulan belgelerden ortaya çıkınlan faaliyetler olup, belgelerdeki birçok hedef alanda ERGENEKON terör örgütünün örgütlenmesini ciddi bir şekilde oluşturulmuştur.
Şüpheliler (Zafer kod)Muzaffer TEKİN, Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten elde edilen, "Devletin Yeniden Yapılanması" dokümanında, ERGENEKON terör örgütünün almış olduğu ilke ve prensip kararlarının teorik olarak pratiğe geçiririlmesi ve kusursuz olarak örgütlenmenin her alanda yapılabilmesi için uygulanacak süreçler ve stratejileri açıkça anlattığı, bu belgenin sadece bu üç şüpheli de bulunması da ERGENEKON terör örgütünün gizli yapılanma süreçlerini sadece örgütün üst düzey yöneticileri eli ile yürüttüğünü, alt düzey örgüt üyelerine bu konuların tamanının anlatılmayıp, yeri ve zamanı geldikçe örgütlenmeye parelel olarak anlatılmaktadır.
F-Devletin Yeniden Yapılanması
"Devletin Yeniden Yapılanması" isimli örgüt belgesinin içinde "Çalışmanın amaç ve kapsamı" başlığı altında, yeni bir teşkilat yapısı oluşturma ve uygulamaların temel hareket noktalarını oluşturacak, "tam bağımsız milli devleti yeniden yapılandırmak" alt başlığı içeriğinde; bu amacı gerçekleştirmeye yönelik yapılanma ve süreçlerin ayrıntılı anlatılmaktadır.
Yapılanma (1)" başlığı adı altında; ".. .Biz toprak üstünde yürürken ve hatta ağacın dalları arasında onun meyvesini yerken dahi o ağacın var olmasını sağlayan elma ağacının köklerini asla göremeyiz. Kökleri görmek ister ve toprağı kazıp kökleri açığa çıkarırsak, artık elma ağacı yoktur. Geride kuru dallardan oluşan bir odun yığını kalır.
Henüz yolun başlangıcında olan bizler, sahip olduğumuz imkânları bir elma çekirdeği olarak algılamalıyız. ..Doğru tanımlanmış amaç (Ne), Doğru gerekçeler (Neden), doğru sistem (Nasıl), doğru mekânlar (Nerede), doğru zamanlama (Ne zaman), doğru kadrolar (Kimlerle) ve sabırla geçecek doğru süreçler... Bu zincirin tüm halkalarının bilgi ve bilincinde olmak 'Yapılanma Modelimizin' temel felsefesi olmalıdır.
Bu amaçla; Yapılanmamızı 'Görünenler' ve 'Görünmeyenler' olarak kurmalıyız. (TEŞKİLAT) Teşkilatı yapılanmanın 'Görünenler' kısmı, yani ağacımızın dalları, yaprakları, meyveler ve yapılanmanın 'Görünmeyenler' kısmı, yani ağacın kökleri ise, teşkilata lojistik destek sağlayacak olan ticari, teknolojik, eğitimsel, kolluk kuvvetler, vs yapılanmaları olmalıdır. Teşkilat, bir sivil toplum kuruluşu olarak DERNEK ve şubeleri şeklinde örgütlenmesinin yanı sıra, "Bir Dev Holdingin Bayilik Ağları" şeklinde veya diğer bir anlatımla, 'Ticarethaneler zinciri' veya Kobi’lerin Güç Birliği' şeklinde yapılandırılmalıdır.
'DERNEK' genişleyen şubeler yapısı ile büyük bir vitrin olarak buzdağının üst, "Ticari ve Sosyal Yapılanma" ise buzdağının altı olmalıdır. DERNEĞE bağlı üyeler ile Ticarethaneler arasında organik görev bağları kurulmalı ve Dernek üyeleri sosyal ve ticari faaliyetlerle sürekli canlı tutulmalıdır. Üyelerinin ticari ve sosyal faaliyetlerle refah seviyelerinin yükseltilmesi amaçlanırken, sosyal faaliyetlerle de özellikler gençlerde "Ulus Devlet" olma bilinci ve sorumluluğu yaratılmalıdır.
Görünmeyen yapılanmamızı 'Planlama ve Yürütme Grubu' ve ona bağlı 'Alt Birimler' olarak tesis etmeliyiz. Bunları gerçekleştirmek için iç tüzüğümüzü, ödül ve ceza sistemlerimizi oluşturmalıyız. " Şeklinde açıklanmaktadır.
"Yapılanma (2)" başlığı altında, "Planlama ve Yürütme Kurulu" alt başlığı içeriğinde kısaca; "PYK teşkilatın en üst birimidir. PYK Devletin ve milletin bekası Yurt içinde ve Yurt dışında milli hakların ve menfaatlerin savunulması ve korunması ulusal devlet anlayışı içerisinde kısa, orta ve uzun vadeli devlet politikalarının belirlenmesi, ...için devletin yeniden yapılanmasını temin amaçlı örgütlenme ve eylem faaliyetlerinden sorumlu birimdir. ", "Yapılanma (3)" başlığı altında,
"Yapılanmanın Temel Felsefesi alt başlığı içeriğinde kısaca; "dinamikleri bilinmeyen bir işin stratejileri kurulamaz bu nedenle tüm uygulamalarımızda ülkemiz genelinde sosyal ekonomik, askeri, teknolojik ve tüm diğer yapılarımızın temel dinamiklerini detayları ile bilmek ve bu bilgilere sahip olabilmek içinde derinden izlemek şeması içerisinde olmak zorundayız. Bu yüzden yapılanmamızı tümden gelen değil tümevarım sistem içerisinde kurmalıyız. PYK üye sayısı (?) dir. Üye sayısı artırılamaz. Üyeler değiştirilemez. Vefat halinde yeni üye oybirliği ile seçilir. Kabul töreninde ritüel uygulanır, ihanet ve ayrılmak ancak hakka teslimiyet ile olur.
PYK'nun alt birimleri vardır. Alt Kurul (AK), Başkan ve Alt Birim Temsilcilerinden oluşur. Yapılanma "Sac Ayağı Diyalogu" şeklinde olur. Yani kendi alt birimleri 3 kişiden oluşan 21 temsilciden oluşur. Alt birimler uygun sayıda danışman ile çalışırlar. Her alt birimin kendi konularında fikir üreten 3 kişilik grupları vardır. Öneri haline gelen fikirler temsilcileri aracılığı ile PYK sunulur. (?)+21 isimleri kesinlikle gizlidir ve deklere edilmez. Kod isim kullanırlar, toplu seyahat etmezler. Toplantıları gizlidir. (Diğer gerekenler...) " şeklinde olduğu,
Yapılanma (4) " başlığı altında, Alt Birimler ve görev tanımları
Genel Sekretarya / dokümantasyon ve arşivleme / Toplum Bilim danışmanı ( İstatistik, demografik yorumlar, prodüktivite) Ticari ve Sanayi Faaliyetlerden sorumlu Birim Ekonomi/ Finans (Makro ekonomi ve dış ekonomik ilişkiler) Faaliyetlerinden sorumlu Birim Hukuk Faaliyetlerinden sorumlu Birim Hakla ilişkiler ve Medya Faaliyetlerinden sorumlu Birim Siyasi Faaliyetlerden (Hükümeti ve muhalefeti İzlemeden) sorumlu Birim Dış İlişkiler ve Türk Devletleri ile ve Avrupa Birliği ilişkilerden sorumlu birim Teşkilat ve Örgütlenme Faaliyetlerinden sorumlu Birim Eğitim Faaliyetlerinden sorumlu Birim Teknoloji Faaliyetlerinden sorumlu Birim Kültür ve Sanat Faaliyetlerinden sorumlu Birim Halkla ilişkiler ve Turizm Faaliyetlerinden sorumlu birim Çevre Orman ve Tarım Faaliyetlerinden sorumlu Birim Milli savunma /Askeri Güçlerimizle ilintili Faaliyetlerden sorumlu Birim içişleri Emniyet ve istihbarat Faaliyetlerden sorumlu Birim Kolluk Faaliyetlerinden sorumlu Birim Enerji ve doğal kaynaklar Faaliyetlerinden sorumlu birim Spor ve Gençlik faaliyetlerinden sorumlu birim Sağlık Faaliyetlerinden sorumlu birim Planlama Strateji ve Proje Geliştirme faaliyetlerinden sorulu birim Diyanet ve Dini teşkilat faaliyetlerinden sorumlu birim şeklinde düzenlenmiştir. "Süreçler (1)" başlığı altında ve "1. ön hazırlık süreci" alt başlığı içeriğinde; "planlama ve yürütme kurulu oluşturmak, amaçta birliği sağlamak, finansman yaratmak, çalışma mekanlarını oluşturmak, sekreterya oluşturmak, uzman kadrolar oluşturmak, örtülü ödenek sistemini kurmak, şirketler kurmak, gizlilik mekanizmasını tesis etmek "Süreçler (2)" başlığı altında ve "2. planlama süreci" alt başlığı içeriğinde; "Kısa, Orta ve uzun vadeli hedefleri belirlemek;
1- Milli şeceremizden gelen potansiyelimizin "Ulus Devlet" ruhunun korumasıve bu ruhun toplumdan yeni bir değer olarak yükselmesini bağlama amacı ile kültür ve felsefe çalışmalarını planlamak. 2- Eş zamanlı yurt içi ve yurt dışı örgütlenme planları yapmak. 3- Muhasara stratejileri ve politikaları geliştirmek, " şeklinde içeriğin bulunduğu, ^Süreçler (3)" başlığı altında, "Hedefler paralelinde çalışma planları yapmak" alt başlığı içeriğinde; " stratejik potansiyeller planlaması, Medya planlaması ,Teknoloji arge planlaması, Kobilerin planlanması, Propaganda planlaması, Alternatif hükümet planlaması, Medya kontrol planlaması, istihbarat planlaması, Kolluk kuvvetlerinin yapılandırılması vs " şeklinde olduğu, '■'■Süreçler (4)" başlığı altında, "3. Pilot uygulamaları süreci alt başlığı içerisinde; "/- Hedefler çerçevesinde örgüt yapısını oluşturmak 2- örgütün mekansal yapılanmalarını sağlamak, 3-örgüt eylemcilerinin korunmasını sağlayacak mekanizmaları kurmak, 4-Haberleşme kontrol ve lojistik alt yapısını kurmak, 5-Kırılmaz bilgi bankası ve bilgi dağıtım ağını kurmak şeklinde olduğu, '■'■Süreçler (5)" başlığı altında; "Mevcut devlet işleyişinin analizi yapmak, mevcut kadrolara alternatif adaylar belirlemek ve eğitmek, sızma stratejileri geliştirmek Yargı Emniyet
Eğitim Sağlık istihbarat Ordu Sivil yeraltı örgütleri (mafya) Sivil toplum örgütleri ve meslek odaları, kooperatifler ve birlikler Medya Camiler ve tarikatlar Denetleme mekanizmaları oluşturmak", "Süreçler (6)"başlığı altında, "Deneme Süreci" alt başlığı içerisinde; "1-Uygulanacak sistemlerin aksayan yönlerini belirleme ve düzeltme çalışmaları yapmak, 2-Sistemin yurt içi ve yurt dışı açılım uygulamalarını başlatmak?' şeklinde bilgiler olduğu, "Süreçler (7)" başlığı altında, "Uygulama sürecf alt başlığı içerisinde,
- 1-Siyasi taban oluşturmak,
- 2-Bir siyasi parti oluşturmak veya seçmek,
- 3-Siyasi tanıtım faaliyetlerinde bulunmak
- 4-Seçimlere hazırlanmak
- 5-İktidar olmak" şeklinde yapılanma anlatılmaktadır.
"Projeler" başlığı altında, "Yapılanmanın kısa sürede tabana yayılması ve toplumsal iletişimin çağdaş olanaklarla kurulabilmesi ve sistemin finansal ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için 18 projenin düşünüldüğü bunlardan en ilgincinin de 18 maddede belirtilen Toplum mühendisliği projesi", olduğu,
"Düşünceler/Yorumlar" başlığı altında, kurulacak olan teşkilatın yapacaklarının, 21 madde halinde belirtildiği, bu belgenin de şüpheli Doğu PERINÇEK'in ve Tuncay GÜNEY den elde edilen "Devletin Yeniden Yapılandırılması" isimli belgelerin madde olarak ve içerik olarak uygalanmasına yönelik pratik örgütlenmeyi esas aldığı açıkça anlaşılmaktadır.
Bu belgeninde ERGENEKON-LOBİ dokümanının günlük hayatta uygulanmasına yönelik eylem ve fiiller ile örgütün tabana yaılması için yapılması gereken sosyal kültürel ve toplumsal faaliyetlerin nasıl yapılacağını ve uygulamaya nasıl geçirileceğini tespit edip bu doğrultuda şüpheliler ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ve MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm çalışmalarından ve örgütlenme çabası içindeki vakıf, dernek, kobi, ile diğer faaliyetlerinden anlaşılmaktadır, belge sadece MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'de bulanması belgenin gizliliği ve önemini ortaya koymaktadır. Bu iki şüphelinin de iki belgede belirtilen gizli amaçlar için gizli ve açık olarak örgütlenip eylem planlarını uygulamaya koymak amacıyla örgütün lideri olarak yürüttükleri faaliyetlerle gerçekleştirmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır.
"LOBİ" isimli dokümanın, "3). Politika'^ başlıklı bölümde "Sivil toplum örgütlerinin ulusal çıkarlara uygun tepkisel eylemlerde bulunması sağlanacak ve kitlesel tepkiler organize edilerek kontrolde tutulması sağlanacak.
İşlev ve misyonunu tamamlamış çeşitli işçi sendikalarının, sivil toplum örgütlerinden etkilenmeleri sağlanarak, mevcut sendikaların tepkisel ve kitlesel eylemleri, endirekt metodlarla yönlendirilmesi sağlanacak.
Lobi, prensip olarak hiçbir zaman doğrudan doğruya toplumsal eylemler içinde yer almamalı, oluşturacağı sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve eylemler düzenlemesini organize ve kontrol eden güçlü bir mekanizma olarak kalmalıdır. Anı şekilde ticari ve kültürel faaliyetlerde de doğrudan doğruya girişim ve etkinlikler içinde yer almamalıdır. Tüm faaliyet alanlarında organizasyon çatısı altında oluşturduğu kuruluş ve örgütlerini amaçları doğrultusunda harekete geçiren bir mekanizma olarak kalmaya özen göstermelidir. ",
"Yöntem" başlığı altında;
"Yukarıda da ifade edildiği üzere; Lobi prensip olarak hiçbir girişim ve eylemin içinde yer almamalı ve tümüyle yasal düzenleme içinde hareket etmeli, toplumsal prensiplere saygılı olmalı, Örnek bir sivil toplum kuruluşu olarak, siyasetten tümüyle uzak bir yapi olarak faaliyet göstermelidir. Merkez üyeleri dışındaki kadroları, ilişkide bulunacağı kişiler, kurum ve kuruluşlar Lobinin bağlı olduğu merkez hakkında bilgi sahibi olmamalıdırlar. Lobinin tüm çalışma ve faaliyetlerinde gizlilik prensiplerine sadık kalınmalıdır." (Burada da legal bir oluşum gibi gösterilmeye çalışılan yapının aslında gizli ve farklı amaçlan bulunan bir oluşum olduğu, dış dünyada yapılan işlerle yaptıranların tamamen gizli el tarafından yaptırıldığı imajının verilmeye çalışılarak örgütün uzun süre deşifre olmaksızın faaliyetlerini sürdürmeyi amaçladıkları anlaşılmaktadır).
"Hedef" başlığı altında;
"Günümüz dünyasında tüm güçler ekonomik güçten kaynaklanan hareket ve yaptırım gücü elde edebilmektedir. Bu nedenle amaçlanan girişimlerin uygulanabilmesi ve sonuca ulaşılabilmesi için, ekonomik faaliyetler ön plânda tutulmalıdır. Lobi'nin amaçlarından saptırılamaması için, ekonomik olarak güçlü olabilmesi esastır.
Faaliyete geçirilmesi plânlanan Lobi, öncelikle ticari şirketler aracılığı ile ekonomik güç kazanmalı, ardından kuracağı vakıf ile de ekonomik gücünü arttırma çalışmalarına yönelmelidir. Bilginin para kaynağına dönüşebilirliği gözden kaçırılmamalı, mevcut istihbarat birikimlerinden ekonomik güç elde edebilmek için yararlanılmalıdır.
Mevcut sendikaların yönetim kadrolarının ilişkiler ağı yeniden gözden geçirilmeli, siyasi ve ekonomik güç odaklarıyla ilintileri ele alınmalı, tabanları bu ilişkiler hakkında bilgilendirilerek, işçi kitleleri üzerindeki etkinlikleri kırılmalı ve güçleri zayıflatılmalıdır. Böylece geniş işçi kitlelerinin siyasi ve ekonomik güç odaklan üzerinde çıkar sağlama amaçlı, baskı unsuru olarak -suiistimal yoluyla- kullanılmaları önlenmelidir. Ülke ekonomisini elinde tutan ve kişisel çıkarları adına ulusal çıkarları hiçe sayabilen, çok uluslu şirketler ile ortaklıkları olan güçlü holdinglerin faaliyetleri kontrol altına alınmalıdır. Bu türden holdinglerin faaliyet ve plânlamaları hakkında istihbarat sağlanmalı, engelleyici kontra önlemler üretilmeli ve uygulamaya konulmalıdır. Gereğinde bu holdinglerin ihtiyaçlanna cevap verecek ticari şirketler kurularak, müşterek ilişkiler geliştirilmeli ve işbirliği içinde olunmalıdır.
insan kaynaklarına dayalı ticari bir danışmanlık ve hizmet şirketi kurularak, güçlü ticari kuruluşlarda kadrolaşma sağlanabilmelidir. Yine aynı amaçla bir güvenlik şirketi kurularak, işadamlarının güvenliği sağlanabilmeli ve böylece her alanda kadrolaşma gerçekleştirilebilmelidir.
MAFIA grupları tümüyle yeniden gözden geçirilmeli, deneyimli mevcut grupların karşısında yeni ve güçlü bir grup oluşturularak, denetim ve kontrol altına alınmaları sağlanmalıdır. Lobi, çalışmalarında Medya kuruluşları ile doğrudan temasta bulunmamaya azami özen gösterilmelidir. Daha çok organizasyonun şemsiyesi^ altında yer alacak sivil toplum Örgütleri ile vakıfların faaliyetleri doğrultusunda kontak kurdurulması sağlanmalıdır",
"Finans" başlığı altında "Lobi'nin faaliyetlerinin fınansı başlangıç noktasında Ergenekon tarafından karşılanmalıdır. Ancak, organizasyon ilk ticari şirketini kurup faaliyete geçirmesinin ardından fınansal desteğe son verilmeli ve örgütün kendisine finans kaynakları oluşturması sağlanmalıdır.
TİCARİ ŞİRKET FAALİYETLERİ Organizasyon, kısa süre içinde belirleyeceği alanlarda ardışık olarak ticari şirketler kurup yönetmeli ve giderek artan finanse kaynaklarına sahip olabilmelidir. Bu gelişmenin süratle sağlanabilmesi için, ticaret hukuku içinde yararlanılabilecek pek çok argüman mevcuttur. Başlangıçta kurdurulacak şirketlerin sürekliliği değil, finanse sağlaması dikkate alınarak hareket edilmelidir. Kalıcı ve alanında etkin güç olarak geliştirilecek şirket kuruluşları organizasyonlarına yeterli finanse kaynağına ulaşılmasının ardından yatırım gerçekleştirilmelidir. Bu yatırımlar sonucunda giderek organizasyona ait holdingler oluşturularak, uluslararası ticari faaliyet girişimlerine geçilebilecektir. Finanse dünyasında yer alarak, ekonominin kontrol edilebilir düzeye erişmesi ise; holdinglerin faaliyetleri sonucu hedefe ulaşılmasını sağlayacaktır.
Örgütsel içerikli dokümanlardan açıkça belirtilidiği gibi, Ergenekon, doğrudan kendi örgütüne bağlı holdingler ve bankaları süratle kurup ideolojiye uygun ekonomi/politik denge sağlayabilmelidir. Gerçek anlamda bir bağımsızlığa ulaşılması ve devamının sağlanabilmesi için, bu hedeflerin yaşama geçirilmesi şarttır. Bu yapılanma uygulama alanına sokulamadığında; para akışı, paranın yönlendirilişi, dış ticaret etkinliği, Türk Lirası'nın değeri, ekonomik güç dengeleri ve uluslararası finans örgütleri kontrol altına alınamayacaktır. Özetle; Ergenekon'un üretim tesislerine, ticari holdinglere ve bankalara ihtiyacı yardır. Hem de doğrudan ve mutlak sahibi olarak. işte bu kaçınılmaz zorunluluk noktaları olan: Medya, Uluslararası Ticaret, Bankacılık alanlarında deneyimli, Kemalist ideolojiye uygun sivil personele ihtiyaç vardır. Yine aynı şekilde legal ve illegal oluşumlardan yararlanma zorunluluğu vardır", denilerek ERGENEKON terör örgütünün hangi yollardan gelir elde etmeyi planladığı açıkça anlaşılmaktadır. Organizasyon amaçlarını en sağlıklı şekilde perdeleyecek olan kurumlar vakıflar olabilir. "Fundamentalist faaliyetler doğrultusunda kurulan çeşitli vakıfların yurt içi ve yurt dışında halktan para toplayarak güçlenmesinin önüne geçilebilmesi için de aynı kulvarda kurulacak naylon bir vakıfla önlenebilmesi mümkün kılınacaktır. " Denilerek kurulacak dini görünümlü vakıflarla halktan para toplanması amaçlanmaktadır. "İllegal İşler başlıklı bölümde ise;
"Türkiye silah üreten bir ülke durumunda olmadığından, jeo/stratejik açıdan kaçınılmaz olarak ve iradesi dışında zorunlu olarak uyuşturucu satışında köprü durumundadır. Uyuşturucu ticaretini denetim altına almalıdır. Türkiye'nin bir başka şansı da kimyasal silah üretimi olabilir. Çünkü bu alanda başarılı sonuçlar elde edebilecek insan kaynaklarına sahiptir, illegal işlerin en önemli sorunu, faaliyetlerin gizliliğidir. Bu alandaki faaliyetleri bilenlerin sayısı mümkün olabildiğince az olmalıdır.
Çok yüksek kâr sağlayan legal ticari faaliyet alanları arasında ilaç ve kimya sanayi en baş sıralarda yer alan sektörlerdir. Yine aynı şekilde hava kargo taşımacılığı çok önemli bir yer. işkal eder. Bu alandaki ticari faaliyetler, para aklanması için de çok uygun alanlardır. Denilerek ERGENEKON terör örgütünün nasıl kısa zamanda gelir elde edileceğinin yoları gösterilmektedir. Bu konuyla alakalı NBC silahların üretimi başlıklı örgütsel içerikli doküman ayrıntılı olarak hazırlanıp^ -ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNe gelir elde etmesi amacıyla sunulan belgede, kimyasal ve biyolojik silahların üretim ve satışından elde edilecek yüksek gelirlerle Türkiyedeki değil dünyadaki tüm terör örgütlerinin finanse ve kontrol edilebileceği belirtilmişve devemında Dünya Savaşı'ndan yenik ve perişan çıkan Almanya, çok kısa bir surede sanayileşmiş ve yeniden güçlü ülkeler arasında yer alabilmiş ise; bunu kimya sanayindeki üretimlerine borçludur. Özellikle uyuşturucu üretiminde olmazsa olmaz asitanhidrit üretiminde dünyanın tek üreticisi oluşu, sentetik uyuşturucuların yapımında kullanılan kimyasal maddelerin üretim ve satışından (legal ve illegal) elde edilen kârlar, günümüz Federal Almanya Cumhuriyeti ile tüm dünyada serbest dolaşımda olan Alman Mark'ını yaratmıştır", denilerek de kendilerine örnek aldıkları anlaşılmaktadır.
"Kaynak Yaratılması" başlıklı bölümde ise, Daha önce söz ettiğimiz nedenlerden ötürü hükümetler istihbarat örgütlerine fınansal kaynak sağlamaktan hiç hoşlanmazlar. Bu nedenle istihbarat örgütleri fınansal kaynaklar, yaratmak zorundadırlar. Güçlü bir istihbarat örgütlenmesi, enformasyon toplanması, değerlendirilmesi, operasyonlar düzenlenebilmesi için istihbarat örgütlerinin çok güçlü fınansal desteğe ihtiyacı olduğu gibi, ekonomi/politiği kontrol edebilmesi için de fınans dünyasını kontrol altında tutabilmesi zorunludur.
Finansal kaynaklar yaratılabilmesi için, orta ve büyük ölçekli A.Ş: yapılanmasındaki şirketlerden yararlanılması, onların içine sızılması, elde edilecek banka işlemleri hesap ve şifre kodları ile yine uluslararası bankalar ile yurtdışındaki çeşitli ülke bankalarına sızdırılmış ajanlar aracılığı ile hesaplardan para aktarımları yapılmalıdır. Bu operasyonlar 2/3 gün içinde tamamlanmalıdır. Böylece hesaplarla kimin oynadığı anlaşılamaz. Bu işlemleri başarıyla ve çok basitçe çözümlemek mümkündür ve bu işlemler için "HACKERS" TANIMLAMASIYLA anılan pek çok bilgisayar hırsızı vardır. Bunlardan yararlanılmalıdır. denilmiş şüpheli Erkut ERSOY'un ERGENEKON terör örgütünün talimattan ve amaçlan doğrultusunda, Hackers grubu kurduğuve DSS adı altında bu konuda örgütlendiği, yine ERGENEKON terör örgütünün suikast hücre timi yaplanması içinde yer alan şüpheli Vatan BÖLÜKBAŞOĞLU'nun da kendi çevresinde Hackers gurubu oluşturup, bilgi hırsızlığı ve istihbarat toplama çalışmaları yaptığı anlaşılmıştır.
"Naylon Şirketler " başlığı adı altında; "Liberal ekonomilerde doğal ticari işleyiş içinde her yeni günde pek çok şirket kurulmaktadır. Bunlar, çeşitli nedenler ya da illegal amaçlı kurulduklarından her yeni günde de kapanmakta, iflas başvurularında bulunmaktadırlar. Ticaret kuralları içinde doğal akışın böyle olduğu bir dünyada "Naylon Şirketler" kurulmalı, ithalat-ihracat, Temsilcilik, Dağıtım ve Pazarlama alanlarında faaliyet gösterilmeli, işlemler tamamlandıktan sonra, naylon şirketlerin kurulması , için kullanılan elemanlar ortadan kaldırılmalıdır. Elde edilen ekonomik girdiler, öz kaynak olarak örgütün kuracağı legal şirketlerde değerlendirilerek aklanmalıdır." Denilmiştir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün özel güvenlik şirketi işiyle uğraştığı hem telefon görüşmeleri hemde ajandasındaki notlardan, halde, birçok ihale, ithalat ihracat, işlerini takip ettiği, kömür ticaretinden mazot ticaretine, komşu ülkelerden getirilecek hammaddelerden, şeker ticaretine kadar birçok işe el attığı ve bu işleri illegal olarak yürüttüğü, ayrıca yabancı bir firmayla Çimento fabrikası kurma işinide bizzat organize ettiği, yine telefon görüşmelerinden danışmanı olduğunu beyan ettiği bir şirket adına Şişli ve Levent civarında 30 milyon dolarlık gayrimenkul alım işlerini takip ettiği anlaşılmıştır. "Ergenekon'un kuracağı legal ticari şirketler, deşifre olmadıkları sürece yaşatılmalı, geliştirilerek, güçlenmesi sağlanmalıdır. Böylece ekonomi kontrol altında tutulacak, para akışları yönlendirilebilecektir" denilerek, ERGENEKON terör örgütünün gelir getirici her şeyi mubah saydığı anlaşılmaktadır.
"Yurtdışından Kaynak Aktarımı" başlıklı bölümde;
"Çeşitli ülkelerdeki bankalara sızdırılacak bilgisayar hırsızlıklarından yararlanılarak, likit kaynak aktarımı yoluna gidilmelidir. Bu türden kaynak aktarımları operasyonları 48 saatte tamamlanmalıdır, operasyon sonrasında bankaların durumu tespit edebilmeleri için 5/6 gün gibi bir süre geçmektedir ki; bu süre operasyon sonrası için güvence sağlanabilmesi için de yeterli bir zamandır.
YURTDIŞI TİCARİ FAALİYETLER
Çeşitli ülkelerde kurulacak ticari şirketler, kullanılarak fınansal güç kazanımı yoluna gidilmelidir. Çeşjtli, ülkelerde görev yapmakta olan Askeri Ateşeler'den bu alanlarda da mutlaka gereği biçimde yararlanılmalıdır, denilmiş. Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün bir çok yurt dışı şirketlerle ortaklık yaptığı, şüpheli Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN in yurt dışında şirketlerinin bulunduğu, yine şüpheli Drej Lakaplı şüpheli Ali YASAKında yurt dışında birçok şirketinin bulunduğu beyanlarından anlaşılmaktadır.
SPEKÜLA TİF KA YNAKLARDAN YARA TILMASI
Hazine arazileri kentleşme yörelerinde "gecekondu MAFİA'sı"na yıllardır kaynak sağlamaktadır. Oysa ki, bu kaynaktan siyasi otoritelerin "oy" çıkarına dayalı, MAFIA'nın rant sağlaması önlenebilmeliydi. Ancak, olmadı! Ergenekon, hazine arazilerinden bu anlamda değil ama, spekülatif kazanç anlamında yararlanarak kaynak yaratmalıdır. Ergenekon, hazine arazileri üzerinde yeni organize sanayi alanları ile yeni toplu konut alanlarının oluşturulmasından spekülatif kaynaklar yaratmalıdır.
Bu yollardan sağlanacak olan kaynaklar, konut ihtiyacı alanında kurulacak inşaat şirketi ile değerlendirilerek, sürekliliği olan kaynaklar yaratılabilecektir." denilmiş bu konuda şüpheli Veli KÜÇÜK'ün yabancı ortaklarıyla yaptığı görüşmelerde Özel İdare tarafından satışa çıkarılan arazileri farklı usullerle satın almaya çalıştığı yukarıda anlatılmıştır. Ayrıca örgütün uluslararası sorunlara yol açacak hırsızlık aaliyetlerini bile gerçekleştirme amacında olduğu görülmektedir
Yukarıda belirtilen örgütsel dokümanlardan açıkça anlaşıldığı gibi özet olarak ERGENEKON örgütünün bir özelliği de amaca gitmek için heryolu mubah kılmasıdır. Hırsızlık, arazi mafyası, uluslararası bankalardan hackerler yoluyla çekilecek yüklü miktarlardaki paralar (banka hırsızlığı), uyuşturucu madde ticareti, kimyasal silah ticareti, kara para aklama, insan ticareti, gibi gelir kaynaklan elde etmek amaçlar arasındadır.
10-ÖRGÜTÜN ORGANİK ve TEMEL YAPISI,
Soruşturma kapsamında ele geçirilen dokümanlardan ERGENEKON terör örgütünün, ERGENEKON Başkanlığına bağlı olarak, iki ana yapılanma şeklinde örgütlendiği anlaşılmaktadır.
- -YURT İÇİ YAPILANMASI,
- - YURT DIŞI YAPILANMASI
ERGENEKON terör örgütünün yurt içi yapılanması da,
- 1-ASKERİ YAPILANMA
- 2-DEVLET KURUMLARINDA YAPILANMA
- 3-SİVİL YAPILANMA
- 4-MAFYA YAPILANMASI
- 5-TERÖR ÖRGÜTÜ YAPILANMASI, şeklinde beş ana bölümden oluştuğu örgütsel dokümanlardan anlaşılmıştır.
A-YURT İÇİ YAPILANMASI
Şüpheliler Soruşturma aşamasında ölen ,,Kuddusi OKKIR, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve (Zafer kod)Muzaffer TEKİN' den elde edilen "Devletin Yeniden Yapılanması" dokümanında, "Çalışmanın amaç ve kapsamı" başlığı altında, YENİ BİR TEŞKİLAT YAPISI OLUŞTURMA VE UYGULAMALARIN TEMEL HAREKET NOKTALARINI OLUŞTURACAK, "Tam bağımsız milli devleti yeniden yapılandırmak" alt başlığı içeriğinde; bu amacı gerçekleştirmeye yönelik yapılanma ve süreçlerin ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Bu husus yukarıda örgütün amaçlarının anlatıldığı bölümde "devletin yeniden yapılanması başlığı altında anlatıldığı için tekrar olmaması açısından burada tekrarlanmamıştır.
a- Askeri Gizli Yapılanma
- l)İstihbarat Dairesi,
- 2)Operasyon Dairesi,
- 3)Analiz ve Değerlendirme Dairesi,
- 4)Örgüt İçi Araştırma Dairesi (Sözde Komutanlıkları)
b-Devlet İçinde Gizli Yapılanma
- 1- Yargı yapılanması,
- 2-Mit yapılanması,
- 3-Emniyet yapılanması,
- 4-Üniversite yapılanması,
- 5-Devlet kurumlan yapılanması olarak gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır.
c-Sivil Yapılanma
1-Teori Tasarım ve Planlama Daire Başkanlığı, bu birimde örgütün sivil yapılanmasının temellerini oluşturan LOBİ-ERGENEKON dokümanındaki prensiplerin uygulanmasını ve kontrolünü sağlamaktadır.
2-Finansman Daire Başkanlığı, bünyesinde bulunduğu ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE gelir temin edilmesi için oluşturulan birimdir. Bu birim dokümanlardaki prensip kararlarına göre örgüte gelir getirici her türlü işin yapılmasını organize etmektedir.
3-Sivil Toplum Kuruluşları Yapılanması, ERGENEKON terör örgütünün bünyesinde kurulan sivil toplum örgütleri Kuvvayı Milliye, Milli Güç Birliği, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği ve çeşitli platformlar), ele geçirilen örgütsel içerikli dokümanlarda açıkça sivil toplum kuruluşlarının istihbarat amaçlı ve toplumsal eylemlerde baskı ve sindirme amaçlı olarak kullanılacağı açıkça belirtilmiştir. Ayrıca bu derneklerin amacının toplumdaki milli duygulan kullanmak suretiyle devletin işgal altında olduğunu iddia edip milli müCDele yıllarındaki gibi düzensiz ordu şeklinde küçük küçük silahlı gruplar oluşturup bunlara sansasyonel eylemler yaptırıp akabinde yapılacak darbeden sonra bu kişilere çeşitli makam ve mevkiler vaat ettikleri anlaşılmıştır.
4-Medya ve İletişim Yapılanması, Ulusal Kanal, Cumhuriyet Gazetesi, Aydınlık dergisi ve bağlı birleşik kuruluşlar ile diğer medya organları içerisine sızdırılmış örgüt üyeleri vasıtasıyla bu kuruluşları da yönlendirmek ve tek merkezden yönetilmesini sağlamak. Doğu PERİNÇEK'in yazdığı yazıyı birçok medya kuruluşuna gönderip yayınlattırması gibi,
5-Özel Güvenlik Şirketleri
d-Mafya Yapılanması
Şüpheli Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten elde edilen "MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu)”dokümanına göre "Yurt içi mafya örgütlerinin örgüt tarafından yönetilip kontrol altına alınması ve yurt dışı mafya örgütleriyle de entegrasyonun sağlanması" benimsenmiş ve bu doğrultuda mevcut yapılanma içinde Arnavut Sami (kod) Sami HOŞTAN, REİS (kod) Sedat PEKER, Semih Tufan GÜLALTAY ve Osman YILDIRIM gibi kişilerin yer aldığı, bu kişiler vasıtasıyla hem yasa dışı işler yapılması suretiyle ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ'ne gelir temin edildiği, hem de örgütün amacına yönelik bazı eylemleri mafya yapılanması içinde yer alan sabıkalı ve suç işlemeyi meslek edinmiş kişilere yaptırılarak örgütün deşifresine engel olunduğu tespit edilmiştir.
e-Terör (Naylon) Örgütü Yapılanması ERGENEKON dokümanının Terör başlığı altında, "terör grupları mutlaka kontrol altında tutulmalı, gereğinde "naylon terör grupları" oluşturularak, terör dünyasına yön verilmeli ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka yer alınmalıdır, Denilmektedir.
"PANZEHİR" dokümanında, PKK terör örgütü ile işbirliği yapılması kararlarının alındığı anlaşılmaktadır. Bu hususlar aşağıda ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
B-YURT DIŞI YAPILANMASI
Bu konuda örgüt dokümanlarında açık hükümler bulunmakta olup, şüpheliler Veli KÜÇÜK, Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, Doğu PERİNÇEK ve REİS(kod) Sedat PEKER, Arnavut Sami (kod) Sami HOŞTAN ve Ferid İLSEVER'in yurt dışında örgütsel süreklilik arzedecek şekilde toplantılara katıldıkları tespit edilmekle beraber, bu hususta soruşturma yapıp delil toplamanın zor olması sebebiyle yurt dışı faaliyetlerinin İstihbarat Kurumlarınca araştırılıp tespit edilebileceği, savcılığımızca bu aşamada bu konuların uzun süren çalışmalar gerektirdiğinden soruşturmanın tutuklu olması sebebiyle bu aşamada iddianamemizde yer verilmemiştir. Ancak ERGENEKON terör örgütünün yurt dışı faaliyetlerine yeri geldikçe değinilecektir.
11-ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ÜST DÜZEY OLUŞUMU:
Örgütün oluşumu yine ERGENEKON dokümanında çok açık bir şekilde anlatılmış olup, ERGENEKON YENİDEN YAPILANMASI örgütün temel ve acımasız kurallarının yer aldığı 29 Ekim 1999 tarihli "ERGENEKON'un YENİDEN YAPILANMASI (REORGANİZESİ) "dokümanının 5. bölümünde Organizasyon Planı başlığı altında;
"5/a). MERKEZ YÖNETİM
Ergenekon, örgütün Başkanına doğrudan bağlı olan 4 Daire Komutanlığı ile iki sivil Başkanlıktan oluşmalıdır. Toplam 6 ünitenin komutan ve başkanlarının bir asistanı ile bir de bölüm uzmanından oluşan iki yardımcısı olmalıdır. Ünitelerin komutan ve başkanlarının yanında görev alacak bölüm uzmanı, illegal faaliyetlerin yurtiçi ve yurtdışı hukuk plâtformunda legal gibi gösterilebilmesi düzenlemelerinden sorumlu olacaklardır.
Şöyle ki:
- 1 - Ergenekon Başkanlığı
- 2- İstihbarat Dairesi Komutanlığı
- 3- İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Dairesi Komutanlığı
- 4- Operasyon Dairesi Komutanlığı
- 5- Finansman Daire Başkanlığı (Sivil)
- 6- Örgüt içi Araştırma Dairesi Komutanlığı
- 7- Teori Tasarım ve Plânlama Dairesi Başkanlığı (Sivil) "
Bu ünitelerin komutan ve başkanları birbirlerini tanımalarında hiç bir sakınca olmamakla birlikte, birbirlerinin görev ve sorumluluk alanlarını bilmemeleri esası, Ergenekon'a istihbarat örgütleri içinde ayrıcalıklı bir özellik ve güvenlik kazandıracaktır." Denilmektedir.
"Bu 6 ünitede görev alacak ajanlar, kendi bölümlerinin komutan ve başkan asistanları dışında diğer üniteler ve personel ile hiç bir şekilde irtibat kuramamalıdır." denilmek suretiyle örgütün hiyerarşik yapısının katı kurallara bağlı olduğu ve gizlilik kuralı gereği bölüm başkanlarının dışındaki diğer kişilerin hiçbir şekilde birbirleriyle irtibata geçmeyip tanımamaları ve prensip olarak benimsenmiştir.
Buradan da örgütün üst düzey yöneticileri dışındaki birimler arası hücre yapılanması tabir edilen birbirinden farklı gibi görünüp aynı amaca hizmet edip ve aynı merkezden yönetilip kontrol edilen bir örgüt olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Aynı bölümün devamında; "Örgütün üst düzey yöneticileri ile personel ve ajanlar arasında mutlak mesafe olmalıdır. Aksi halde başarısız bir operasyon sonucunda üst düzey yöneticilerinin korunması sağlanamayacağı gibi, örgütün kendisi riske atılmış olur ve örgütün imajı korunamaz.
Üniteler arasında enformasyon değerlendirmesinde ayrıcalık tanınabilecek tek bölüm "Operasyon Dairesi Komutanlığı"dır. Çünkü, elde edilen enformasyon analiz ve değerlendirilmesinde gerektiği hallerde katkısı olabilir." denilmektedir. "Kontrol Dairesi başlığı altında;
"Bu dairenin varlığından Ergenekon Örgütü Başkanı/Komutanından başkaca hiç kimsenin bilgisi olmaması kesin bir gerekliliktir. Operasyonlarda yer alması zorunlu olan bu dairede yer alan ajanların ilk görevi; operasyon alanı içinde bulunmak, operasyon esnasında temizleme ve ortadan kaldırma gibi işlemlerde doğabilecek sorunları çözümlemektir, ikinci bir görevleri, karşı istihbarat örgütlerine geçen, yakalanan veya operasyon amacına aykırı hareket eden herhangi BİR AJANI ÖLDÜRMEKTİR. Bir ajanın sonu başlangıcında olduğunun ilk işareti, örgüte ve ajanlarına karşı sorumluluk alanında yarar sağlamamaya başladığı süreçtir.
Kontrol Dairesinde görevlendirilecek ajanlar, mutlaka Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden ve özel operasyon ünitelerinden çok dürüst, güvenilir kişilerden seçilmelidir. Bu ajanlar merhametsiz olmalı ve bağımsız görev yapabilmelidirler. Emirleri doğrudan Ergenekon Komutan'ından almalıdırlar, üst yöneticiler ve örgüt personeli ile ajanları tarafından bilinmemelidirler" şeklinde çok katı örgüt içi hiyerarşik yapının bulunduğu ve ihanet eden örgüt elemanlarına karşı çok acımasız cezalarınn kurallarının konulduğu ve yine bu bölüm içerisinde ERGENEKON ÖRGÜTÜ BAŞKANI / KOMUTANINDAN denilmek suretiyle de ERGENEKON'un GİZLİ bir örgüt olduğu bizzat örgütün kural ve presinsiplerini belirleyen yöneticilerince de açıkça kabul edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıcalık tanınacak birimde hem görevlendirilecek şahısların Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden ve özel operasyon ünitelerinden çok dürüst, güvenilir kişilerden olacağı belirtilmiş ve seçilen kişilerin (ajanların) merhametsiz olması, bağımsız görev yapabilmeleri emirleri doğrudan Ergenekon Komutan'ından almaları şart koşulmuştur. Bunun amacı da yapılacak operasyonlardan sonra ortadan kaldırma ve temizleme işlemleri için gerekli faaliyetlerin yapılması sebep olarak gösterilmiştir. Buradan da ERGENEKON terör örgütünün gerektiğinde kendi üyelerini dahi acımasızca öldürebileceklerini belirtmelerinden, örgütün yazılı katı kurallarının olduğu görülmektedir.
Şüpheli Fikret EMEK'in Özel Kuvvetler'den emekli olduğu, aramalar sırasında ele geçirilen patlayıcılar, el bombalan ve suikast silahını belirtilen amaçlarla gizlediği ve direk operasyon dairesi sözde komutanlığına bağlı olduğu, emekli olmasına rağmen hem (Zafer kod)Muzaffer TEKİN' den elde edilen gizli bilgi ve belgelerin yanısıra birçok gizli askeri bilgileri halen elinde tutmasının ERGENEKON terör örgütünün amaçlan arasında bulunan istihbarat dairesi sözde komutanlığı biriminin amaç ve faaliyetlerine ulaşmak için bu bilgiler ile silahları zulaladığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca şüpheli Sevgi ERENEROL'dan elde edilen DERİN ERGENEKON isimli dokümanda "Özel Kuvvetler komutanlığı ERGENEKON'un göz bebeğidir ve özel bir yeri vardır:' Şeklinde belirtilmiş olduğundan açıkça bu birimin ERGENEKON YAPILANMASI için ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır.
Belgedeki ayrımdan anlaşılacağı üzere örgütün iki ayağının olduğu, dört birimin başında asker, iki birimin başında da sivil şahsın bulunacağı kabul edilmiştir. Yine bu iki sivil şahsın yanlarında bir asistan ve bölüm uzmanı adı altında yardımcılarının bulunacağı belirtilmiş, örgütün sistematik olarak yapısı ortaya konulmuştur..
1-ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN HİYERARŞİK YAPISI VE YÖNETİCİLERİ
"LOBİ" dokümanında, "ORGANİZASYON PLANI" başlıklı 3. bölüm içerisinde; Lobi'nin organizasyon planı ve birimlerinin belirtildiği, bu birimlerin yapılanmaları incelendiğinde ise hemen hemen tüm birim görevlilerinin "ERGENEKON" tarafından atanacağı belirtilmiştir. ERGENEKON terör örgütünün mevcut yapısına bakıldığında, örgütün temel prensibi olan gizlilik nedeniyle örgütün gizli yapılanmasını teşkil eden ERGENEKON GİZLİ yapılanmasının birçok dairesi deşifre edilememiş, fakat sivil yapılanmayı oluşturan LOBİ yapılanması ise birçok birimi ile birlikte deşifre edilmesi sağlanmıştır.
Zaten ERGENEKON dokümanında "Organizasyon Planı" başlığı altında, örgütün oluşum şekli belirtildikten sonra, "Örgütün üst düzey yöneticileri ile personel ve ajanlar arasında mutlak mesafe olması gerektiği, aksi halde başarısız bir operasyon sonucunda üst düzey yöneticilerin korunmasının sağlanamayacağı ve örgütün kendisini riske atmış olacağı" belirtilmiştir.
Dolayısıyla ERGENEKON terör örgütünün gizliliğe ne kadar çok önem verdiği, özellikle ERGENEKON GİZLİ yapılanmasının deşifre olmasını engellemek için ne kadar çok sert, katı ve acımasız tedbirler aldığı anlaşılmaktadır.
Dosyadaki delillerden ve örgütsel ilişkileri emir-komuta zincirindeki yerleri göz önüne alındığında; şüpheliler İlhan SELÇUK,Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, (Zafer kod) Muzaffer TEKİN, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, ve Paşa(kod) M. Fikri KARADAĞm ERGENEKON terör örgütünün yapılanmasında gizli olan ve önemli kararlan aldıkları, soruşturma kapsamında şu ana kadar deşifre edilebilen örgütün üst düzey sorumluları ve yöneticileri oldukları, her birinin sorumluluk ve görevlerinin farklı olduğu, belirtilen bölümün tamamı deşifre edilememiş ise de, bu şüphelilerin örgütsel oluşum içinde belirtilen görevleri yürüttükleri sonucuna ulaşılmıştır.
Veli KÜÇÜK ile (Zafer kod)Muzaffer TEKİN' in yapılanma içinde hem ERGENEKON üst yapılanması ile irtibatları sağladıkları, hem de LOBİ ERGENEKON sivil yapılanması ile yürütülecek ilişkilerde köprü eleman vazifesi olarak görev yaptıkları, bu şüphelilere Paşa(kod) M. Fikri KARADAĞ ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün yardımcı olduğu, Paşa(kod) Fikri KARADAĞ m doğrudan üst düzey yönetimin içinde yer aldığı, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ün ikincil olarak diğer işleri organize ettiği özel görevli konumunda olduğu, bu dört şüphelinin aynı zamanda örgütün mafya yapılanması ile olan ilişkilerini sürdürdükleri ve bu dört şüphelinin bunun yanında sivil toplum örgütleri ve Kuvayi Milliye Dernekleri ile de doğrudan irtibatı sağladıkları, Sivil toplum kuruluşlarından sorumlu bulunan Sevgi ERENEROL ve Kemal KERİNÇSİZ ile birlikte bu derneklerin yapacağı eylem ve toplumsal içerikli faaliyet ve protesto türü toplantıların bizzat ERGENEKON terör örgütünün yöneticilerinden gelen talimatlarla yürütüldüğü bu kişilerin ön planda bulunmamalarına rağmen yapılan tüm toplantı ve gösteri yürüyüşü türü eylemlere katıldıkları, katıldıkları eylemlerde aynı karede görünmemeye özen gösterdikleri, Ankara'daki VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ isimli oluşumun da bizzat kurulma talimatının Veli KÜÇÜK tarafından verildiği, oluşumunda Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, (Zafer kod)Muzaffer TEKİN, Paşa(kod) M. Fikri KARADAĞ, Hüseyin GÖRÜM ve Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm bizzat aktif olarak görev aldıkları, daha sonra örgütün talimatları ile kurulacak derneklerin çok olması için Kuvvai Milliye Derneği ve Kuvayı Milliye Derneği (1919)' nin yine aynı amaçlarla kurulduğu anlaşılmaktadır.
Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ 1953 Kastamonu doğumludur. 1972 yılında Harp okulundan mezun olduktan sonra uzun yıllar Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde değişik yerlerde görev yapmış, 1996 yılında İstanbul Hasdal kışlasına gelmiş ve emekli oluncaya kadarda İstanbulda değişik komutanlıklarda görev yapmıştır. 2003 yılında da kadrosuzluk nedeniyle Kurmay Albay olarak emekli olmuştur.
Mehmet Fikri KARADAĞ 1996 yılında İstanbul'a geldikten sonra Muzaffer TEKİN'le ilişkilerini geliştirdiği, zaman zaman Muzaffer TEKİN'in Kadıköy deki ofisine gidip geldiği, bu süreçte Muzaffer TEKİN vasıtasıyla Sedat PEKER ve Semih Tufan GÜLALTAY gibi çıkar amaçlı suç örgütü liderleri ile tanıştığı, hatta görevde olduğu dönemde Almanya'da öldürülen ve uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Ertuğrul YILMAZ'm cenaze törenine resmi üniforması ile katılmıştır.
Böylelikle ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ içerisinde aktif olarak faaliyetlere başlamış olduğu, bir yandan Semih Tufan GÜLALTAY'a gerekli desteği sağlayarak siyası faaliyetlerine katkı sağladığı, diğer yandan da örgütün hedef ve amaçlan doğrultusunda sivil toplum örgütlenmesi olarak Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi derneğinin kuruluşunda görev aldığı, bir süre sonra Vatan Sever Kuvvetler Güç Birliği derneğinden ayrılarak yine örgütün hedefleri doğrultusunda Kuvayı Milliye Derneğini kurduğu ve burada örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetlere başladığı,
ERGENEKON GİZLİ yapılanması ile LOBİ yapılanması arasında KÖPRÜ PERSONEL olarak görev yapan Veli KÜÇÜK ile eskiye dayalı bir tanışıklığının olduğu, bir dönem aynı yerde görev yaptıkları, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ içerisinde faaliyetlere başladıktan sonra Sevgi ERENEROL'un kilisesinde açık ve GİZLİ toplantılara katıldığı, hatta kurduğu dernek kapsamında yapacağı tüm faaliyetleri mutlaka kilisedeki toplantılarda ilgili kişilere danıştığı,
Kuvayı Milliye Derneği adı altında oluşturduğu yapılanma ile ülkede kaos ve çatışma ortamı oluşturacak eylem ve faaliyetler planladığı, bu çerçevede dernek çatısı altında istihbarat ve tetikçi kanat birimleri kurduğu, dernek içerisindeki kişilere değişik askeri unvanlar vererek gerçekleştirmeyi planladığı eylemlerde motivasyon unsuru olarak kullandığı, Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ'm ERGENEKON terör örgütünün gizlilik prensibi çok iyi bildiği ve askeri tecrübeleri de göz önünde bulundurulduğunda gizliliği çok iyi uyguladığı, yapılan fiziki takiplerde şüpheli Veli KÜÇÜKTe gizli ve özel görüşmeler yaptığı tespit edildiği halde ifadesinde aralarındaki ilişkiyi açıklamadığı, sadece özel günlerde tebrikleştiğini ve zaman zaman da Türk Dünyası Vakfında karşılaştığını söylediği, fakat 17 nolu gizli tanık beyanlarında Çanakkale mitinginde yaşanan problemden sonra Veli KÜÇÜK'ün Kuvayı Milliye Derneğine gelip insanları yatıştırmaya ve motive etmeye çalıştığını söylediği,
Dolayısıyla örgütün sivil kanadından oluşan LOBİ yapılanması içerisinde yönetici olarak faaliyet gösterirken bir taraftan da Kuvayı Milliye derneği çatısı altında örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda çalıştığı anlaşılmaktadır.
Bu beyanlarla ilgili olarak: Mehmet Fikri KARADAĞ alman ifadesinde, "1992-1993 yıllarında Ağrı ilinde görevli olduğu dönem içerisinde Veli KÜÇÜK'ü tanıdığını, daha sonra özel günlerde tebrikler haricinde bir görüşmesinin olmadığını, Türk Dünyası Araştırma Vakfında karşılaştığını ve merhabalaştığını beyan etmiştir.
Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca alman ve (17) numarası verilen gizli tanık beyanında; "Çanakkale mitinginde yaşanan olaylardan 2-3 gün sonra Veli KÜÇÜK'ün Kadıköy'deki dernek binasına geldiğini, doğrudan Mehmet Fikri KARADAĞ'ın koltuğuna oturduğunu, dernekte bulunan yaklaşık on kişinin Mehmet Fikri KARADAĞ'ın odasına çağrıldığım Veli KÜÇÜK'ün odada bulananlara Kuvayı Milliye olarak Çanakkale'de gösterilen tepkinin yanlış olduğundan, mitingi düzenleyen dernek ve kurumların yandaş olduklarından, birlik ve beraberlik içinde olunması gerektiğinden bahsettiğini" beyan etmiştir. Alman gizli tanık ifadesinden de Mehmet Fikri KARADAĞ'ın örgütün gizlilik prensipleri doğrultusunda Veli KÜÇÜK'ün ismini saklamaya çalıştığı, aşağıdaki bölümlerde de anlatılacağı üzere el bombalan nedeniyle yakalanan Muzaffer TEKİN hakkındaki her şeyi de, örgütün deşifre olmuş elemanı harcama prensibi doğrultusunda açıkça anlattığı değerlendirilmiştir.
(17) numaralı gizli tanık ifadesinde; Hüseyin GÖRÜM'ün, Mehmet Fikri KARADAĞ'ın başka şahıslar ile ilişkide olduğunu, toplantılar yaptığını, kendisini çağırmadığını söylediğini, hatta Hüseyin GÖRÜM'ün Mehmet Fikri KARADAĞ'a "Burada dernekte yönetim kurulu var. Neden onlara gidip danışıyorsun?" dediğini bildiğini, Hüseyin GÖRÜM'ün dernekte bulunan Niyazi KIYAK isimli şahsa Mehmet Fikri KARADAG'ı takip ettirdiğini, Niyazi KIYAK'ın Mehmet Fikri KARADAG'ı Karaköy'de bulunan Türk Ortodoks Patrikhanesine ait küçük bir kiliseye girdiğini gördüğünü Hüseyin GORUM'e anlattığını, Hüseyin GÖRÜM'ün ise "Ben zaten bunun Hıristiyan olduğunu biliyordum. Asıl dönmemiş dönme kendisidir" dediğini bildiğini beyan etmiştir. Gizli tanığın bu beyanları da örgüt yöneticilerinin Türk Ortodoks Patrikhanesinde yaptıkları toplantıları doğrulamakta, ayrıca şahısların bu toplantıları örgüt yöneticileri haricinde hiç kimsenin bilmeyeceği şekilde gizli olarak yaptıkları anlaşılmaktadır. Söz konusu gizli toplantılara Mehmet Fikri KARADAĞ'ın katılması da bu şahsın örgütün yönetici kadrosunda olduğunu açıkça göstermektedir.
Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ'ın Emniyet Müdürlüğünde alman ifadesine bakıldığında da görülecektir ki; örgütün üst düzey yöneticilerinden olan Muzaffer TEKİN ile okul yıllarından itibaren tanımakla birlikte, belli bir tarihe kadar da arkadaşlıkları devam etmiştir. Bu süreçte Muzaffer TEKİN'in, Mehmet Fikri KARADAG'ı Hüseyin GÖRÜM, suç örgütü liderleri Sedat PEKER, Semih Tufan GÜLALTAY ve uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Ertuğrul YILMAZ'la tanıştırdığı tespit edilmiştir. Şube Müdürlüğümüzce yapılan çalışmalarda da Mehmet Fikri KARADAĞ'ın silahlı saldırı sonucu öldürülen Ertuğrul YILMAZ'in Kadıköy'deki cenaze törenine Muzaffer TEKİN ile birlikte üniformalı olarak katıldığı, yine Düzce 'de düzenlenen diğer bir törene de katıldığına dair görüntüler tespit edilmiş ve konuya ilişkin tutanak düzenlenerek soruşturma dosyasına eklenmiştir.
Mehmet Fikri KARADAĞ ifadesinde; 2005 yılı içerisinde Vatansever Kuvvetler Güç Birliğinden ayrıldıktan sonra Muzaffer TEKİN'in bürosundaki bir görüşmede Muzaffer'in "VKGB'nin istanbul Başkanı olarak seni uygun gördük" dediğini, kendisinin ise "Ben hiç kimsenin lafıyla bir yere gelmem ve her şeyi kendim yaparım" dediğini ve Muzaffer TEKIN'le bir daha görüşmediğini beyan etmiştir.
Muzaffer TEKİN'in Mehmet Fikri KARADAĞ'a, VKGB isimli sivil toplum örgütünde görev vermeye çalışması Muzaffer TEKİN'in örgüt içerisinde köprü elaman olduğunu ve "LOBİ" belgesinde gösterilen hedeflerin gerçekleşmesinde görev aldığını, bu çerçevede Mehmet Fikri KARADAĞ'ın da sivil toplum örgütü liderleri arasında yer aldığını açıkça göstermektedir.
Şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ ifadesinde; "Sevgi ERENEROL'u Türk Ortodoks Patrikhanesi basın sözcüsü olarak medyadan tanıdığını, Selçuk ERENEROL'un cenazesinde Sevgi ERENEROL'u gördüğünü ve tanıdığını, birkaç defa patrikhanede düzenlenen törenlere katıldığını, Sevgi ERENEROL'la birkaç defa konferanslarda karşılaştığını ve selamlaştığını beyan etmiştir. Ancak Sevgi ERENEROL ifadesinde; hatırladığı kadarıyla Mehmet Fikri KARADAĞ "ı Türk Ortodoks Patrikhanesindeki bir törene Muzaffer TEKIN'in getirdiğini" beyan etmiştir.
Şüpheli ifadelerinden de anlaşılacağı üzere örgütün sivil toplum örgütlerinin yöneticisi olduğu değerlendirilen Sevgi ERENEROL'la Mehmet Fikri KARADAG'ı Muzaffer TEKIN'in tanıştırdığı anlaşılmaktadır. Ancak Mehmet Fikri KARADAG'ın bu hususu örgütün gizlilik prensipleri ve hücre yapılanmasından dolayı ifadesinde belirtmediği değerlendirilmektedir.
Örgütsel dokümanlarda ve örgüt üyesi şahısların tespit edilen telefon görüşmelerinde; Kuvayı Milliye ruhunun yeniden canlandırılmasından bahsedildiği ve bu oluşumun Kurtuluş Savaşı döneminde olduğu gibi silahlı eylemlerde görev alması gerektiğinden bahsedilmektedir. Mehmet Fikri KARADAĞ yöneticiliğindeki Kuvayı Milliye Derneğine bakıldığında ise söz konusu oluşumun bir dernek yapılanmasından daha çok silahı bir örgüt olarak yapılandığı ve ülke içerisinde sansasyon yaratacak ve iç çatışma çıkartacak eylemler yapma hazırlığında oldukları tespit edilmiştir. Bu nedenle Mehmet Fikri KARADAG'ın emrindeki örgüt üyelerine "OĞLUM", "YAVRUM", "YİĞİDİM" şeklinde hitap ederek daha yakın davranıp, gerçekleştirmeyi planladıkları eylemler için örgüt üyelerine güven duygusunu vermeye çalıştığı değerlendirilmektedir.
Tespit edilen bir telefon görüşmesinde şüpheli Erkut ERSOY'un Mehmet Fikri KARADAĞ'la "Komutanım her zaman yanınızdayız, biliyorsunuz" "Her zaman elimizden geldiği kadar, derneğimize, davamıza, her zaman biliyorsunuz, ne olursa yardımcı olacağız komutanım" şeklinde konuşması Mehmet Fikri KARADAG'm emrinde görevli olduğunu açıkça göstermektedir. Mehmet Fikri KARADAG'm halen görevde olduğu anlaşılan Y. I. İle yaptığı görüşmede Y.I.'ın "Ben ve kolordum emrinde diyemiyorum komutanım, kolordum yok ama arkadaşlarımın hepsi emrinizde" "Buradakilerin hepsi emrinizde" dediği, Mehmet Fikri KARADAG'm ise "Onlara selam söyle, sakın olaki ihmat etmesinler" "Seyirci kalmasın hiç kimse Y..." diyerek şahıslan yönlendirdiği,
Genelkurmay Başkanlığınca yayınlanan açıklama sonrasında Mehmet Fikri KARADAG'm Kemal...? İsimli şahısla yapmış olduğu görüşmede Kemal'in "Muhtıra gibi şey vardı, açıklama yaptı...Ne Mutlu Türküm diyemiyen herkes düşmanımızdır dedi" dediği, M.Fikri KARADAG'm ise "Ne kadar güzel, aşağıdan gelen baskıda bu...Benim yiğitlerimin baskısı da bu" diyerek Tük Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılan bir açıklamayı bile örgüt adına sahip çıktığı, bu şekilde örgütün Türk Silahlı Kuvvetlerini etkilediğini ve yönlendirdiğini lanse etmeye çalıştığı açıkça anlaşılmaktadır.
Mehmet Fikri KARADAG'm 30.04.2007 tarihinde X ve Y Şahıslarla yaptığı görüşmesinde "Sevgili paşam nasılsın...dün Çağlayandamıydın?'" diye sorması üzerine Mehmet Fikri KARADAG'm "DÜN ÇAĞLAYAM%~EKİ[jŞ^-GÖNDERDİM, KENDİM SEYRETTİM... ÇAĞLAYAN'DA KUVVETLİ BİZİM EKİP dediği tespit edilmiştir. Bu görüşmeden de anlaşılacağı üzere Mehmet Fikri KARADAĞ düzenlenen mitinglere yönetici olmasından dolayı katılmadığı, ancak ekip olarak tabir ettiği diğer şahısları yönlendirerek düzenlenen mitinglere katılımı sağladığı anlaşılmaktadır.
Mehmet Fikri KARADAĞ'm Recep Gökhan SİPAHİOĞLU ile yaptığı bir görüşmede Recep Gökhan'ın "Mustafa 'ya Da Dedim. Babayı Ara, Görüş. Ne Yapacağımızı Ne Edeceğinimizi. Kendisi Bize Talimat Verecek Dedim...Babacım Biz Gerçek Çekirdek Ve 500 Kişi Şuan Da Hazır Bekliyor" dediği tespit edilmiştir. Söz konusu görüşmeden örgütün yönetici şahıslar bazındaki hücre yapılanması ve Mehmet Fikri KARADAĞ gibi her yöneticinin başında bulunduğu hücre içerisindeki hiyerarşik yapıyı da açıkça göstermektedir.
(TapeNo:54) kayıtlı 07.08.2007 günü saat: 19.46 sıralarında M. Fikri KARADAĞ ile Gökhan SİPAHİOĞLU arasında yapılan görüşmede;
Gökhan'ın ".Mustafa'ya da dedim, BABAYI ARA.. GÖRÜŞ, NE YAPACAĞIMIZA NE EDECEĞİMİZİ, KENDİSİ BİZE TALİMAT VERECEK DEDİM" "BABACIM BİZ GERÇEK ÇEKİRDEK VE 500 KİŞİ ŞUANDA HAZIR BEKLİYOR" dediği, Fikri'nin "Tamam Gökkuşum görüşecez, Perşembe günü saat 12'de orda buluşuyoruz...Karargahta...bütün arkadaşlarla beraber orda buluşuyoruz, onlara haber ver" dediği anlaşılmaktadır.
2-TEORİ TASARIM VE PLÂNLAMA DAİRESİ BAŞKANLIĞI(Sivil)
ERGENEKON üst yapılanmasında yer alan Teori Tasarım ve Plânlama Dairesi Başkanlığı (Sivil) olarak adlandırılan bülümün başında olan ve bu bölümü yöneten Şüpheli İlhan SELÇUK, Hukuk fakültesi mezunu olup uzun yıllar gazetecilik yapmıştır. Daha önceki yıllarda gerçekleştirdiği benzer örgütsel faaliyetlerden dolayı hakkında işlem yapılmıştır.
ERGENEKON terör örgütünün üst düzey yönetim kadrosunu teşkil eden GİZLİ yapılanması içerisindeki İlhan SELÇUK'un bugünkü durumuna bakıldığında, aynı örgütsel faaliyetlerini sürdürdüğü, iktidarla mücadele görünüşü altında ülkenin her yandan işgal edildiği evham ve hezeyanları uyandırarak halkı devlete ve hükümete karşı ayaklandırmaya çalıştığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini darbe yapmaya teşvik ettiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan şüpheli İlhan SELÇUK'un telefon konuşmalarından ülkemizin önde gelen iş adamları, rektörler, emekli paşalar ve medya patronları ile sık sık açık ve gizli toplantılar düzenlediği, bu toplantılarda vatanın elden gittiği evham ve hezeyanları uyandırarak halkı hükümete karşı ayaklandırmak için girişimlerde bulunduğu, bu durumu ifadesinde de açıkça söyleyerek bir gazeteci olarak değişik kesimlerin ülkenin gidişatı ile ilgili görüşlerini aldığını söylediği, fakat asıl amacının, gazetecilik kisvesi altında ülkenin önde gelen işadamı ve medya patronlarını etkileyerek ülkenin çatışma ortamına sürüklenmesi için yönlendirmek olduğu, şüpheli İlhan SELÇUK bir telefon konuşmasında "Vallaha bu çatışma büyüyerek sürecek" "..Çatışma olması iyi bir şey, herkes efendim susup otursaydı" "O zaman büsbütün fena olurduk*' "Şimdi yani bu çatışmanın yükselmesi büyümesi lazım" diyerek ülkemizde kaos ve çatışma ortamına sürüklenmesi gerektiğini açıkça ifade ettiği görülmektedir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ adına aylık gizli toplantılar tertiplediği, bu toplantılara katılan örgütün irtibat halinde bulunduğu emekli yüksek rütbeli askeri şahıslar, bazı iş adamları ve kendi beyanına göre emekli yüksek yargı organları ile birçok seçkin insanın katıldığı gizli toplantıları bizzat organize ettiği, burada örgütün almış olduğu kararların toplantıya katılan ve toplumun her kesimi ile irtibat haline geçebilecek konumdaki insanlara bu kararlan anlattıkları ve uygulanacak staratejiler konusunda bu kişileri bilgilendirdiği, bu kişilerin de örgütün amaç ve faaliyetlerine uygun olarak lobi faaliyetlerini sürdürüp kamuoyunda askeri müdahale zemini oluşturulabilmesi için propaganda çalışmaları yaptıkları, bu gizli toplantıların hiçbir şekilde yazılı ve görsel medyada haber olarak bile yer
almadığı, kamu oyuna duyurulmadığı bundaki amacında gizlilik içinde yürütülen toplantıların deşifre edilmemesinin amaçlandığı, faaliyetlerin sadece toplantılarla sınırlı kalmadığı, aynı zamanda ERGENEKON terör örgütünün kontrolünde olan medya gruplarının da gizli toplantılarda alman kararların uygulanmasına yönelik yayınlar yaptıkları, ERGENEKON terör örgütünün bünyesindeki sivil toplum kuruluşu niteliğindeki derneklerinde bu kararların uygulanması için kendilerine verilen talimatlara uygun miting, gösteri yürüyüşü ve protesto eylemleri düzenledikleri anlaşılmaktadır.
Şüpheli İlhan SELÇUK yaptığı başka bir telefon konuşmasında, uyani her şey elden gidiyor, tuhaf bir durum var, bakalım ne olacak" "şimdi yalnız 2 tane şey var, eğer kapatma davası açılırsa "bir de üstüne ekonomik kriz gelirse, Türkiye biraz karışırsa belki bi umutlar doğabilir "çünkü normal yollardan bunları mümkün değil yani" diyerek vatanın elden gittiği korku ve endişeleri yayıp mutlak surette çatışma ortamı ve ekonomik kriz oluşturulması gerektiğini söylediği görülmektedir.
Diğer taraftan ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinin her ortamda ülkenin elden gittiği, Kurtuluş savaşı yıllarından daha kötü durumda olduğu, bu nedenle biran evvel tıpkı Kurtuluş Savaşı Yıllarında olduğu gibi Kuvayı Milliye oluşumlarının kurulması gerektiğini öne sürdükleri ve 2005 yılı sonrası ülkemizin değişik vilayetlerinde gerçekten de birçok Kuvayı Milliye Dernekleri kurdukları,
Şüpheli İlhan SELÇUK'un imtiyaz sahibi olduğu Cumhuriyet gazetesinin, 2007 yılı içerisinde Anayasamızın hükümlerine göre yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, bir çok ulusal kanala verdiği reklamlarda "16 mayısta saatler yüz yıl geri alınıyor, tehlikenin farkında mısınız?" şeklinde ifadeleri ile ERGENEKON terör örgütünün söylemlerinin aynı olduğu,
Dolayısıyla tüm bu faaliyet ve eylemlerin aynı merkezden yönetilip yönlendirildiğinin anlaşıldığı, tüm bu sivil eylem planlarının da bizzat İlhan SELÇUK tarafından organize edildiği,
Yine başka bir görüşmede Şüpheli İlhan SELÇUK, "Bizi işte bi şeyin başına geçirmek istiyorlar özellikle Kemal ALEMDAROGLU çok ısrar etti, şimdi 4 tane TELEVİZYON var bu hikayenin içinde. İşte biri o Ankara daki Türk metalin TV si var", "Avrasya Evet" "B kanal var. Burda da Doğu Perinçek kanalı ile bizim Tuncay Özkan kanalı var. 4 tane kanal işte ne yapılabilir şu bu falan filan bi şeyler" dediği, I. Yıldız' in "Kanalları nasıl birleştirmeksiniz" sorusuna İ.SELÇUK' un "Yani ortak bildiriler yaymak" dediği, dolayısıyla bu görüşme ile de şüpheli İlhan SELÇUK'un örgütün üst düzeyinde birleştirici ve toparlayıcı rolü olan birisi olduğunun açıkça anlaşıldığı görülmüştür.
Diğer taraftan şüphelilerden M.Adnan AKFIRAT'dan ele geçirilen bir dokümanda, tarihe 28 Şubat olarak geçen süreçte darbe yapılmak istendiği, bu darbenin sivil toplum darbesi olacağının belirtildiği, yönetime el konulduktan sonra kurucu meclis oluşturulacağı ve bu kurucu mecliste İlhan SELÇUK'un da bulunacağını yazdığı görülmüştür.
Soruşturmada ele geçirilen ve Doğu PERİNÇEK tarafından hazırlandığı anlaşılan başka bir dokümanda, "Kuşatma nerden ve nasıl yarılır" başlıklı yazıda, "...Kuşatma iç cepheden ve Tayyip Erdoğan hükümetinin düşürülmesi ile yarılır... Tayyip Erdoğan hükümeti nasıl bertaraf edilebilir ve Milli Hükümet nasıl kurulabilir? Tayyip ERDOĞAN iktidarı, Millet-Ordu işbirliği ile bertaraf edilebilir. Millet-Ordu işbirliği, hiçbir zaman saray darbesi anlamını taşımamaktadır. Millet-Ordu işbirliğinin unsurları milli Kuvvetler olarak adlandırılacaktır" yazdığı görülmüştür.
Diğer taraftan ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ mensuplarının bulundukları her ortamda ve tüm söylemlerinde Amerika ve Avrupa Birliği karşıtı olduklarını dile getirseler de
Şüpheli İlhan SELÇUK'un telefon görüşmelerine bakıldığında mevcut hükümeti devirmek için az önce belirtilen telefon konuşmasındaki ülkede kaos ve anarşi çıkarma hedeflerinin yanı sıra, Cumhuriyet gazetesi genel yayın müdürü ile yaptığı bir görüşmede, İ.Y.'m "Şimdi AMERİKA Büyük Elçisi bugün dar bir yemek veriyormuş Ankara'daki temsilcilere BALBAY şuanda büyükelçinin masasında şarap içiyor, bakalım oradan ne çıkacak dar bir toplantı", "Bugün aynı anda aynı zamanda zamanlaması da ilginç bizim Amerika muhabiri Elçin POYRAZLAR'da Amerika başkan yardımcısı Cehenny'i bürosuna davet edildi", "Biz ona bazı şeyler gönderdik, bir de şöyle soruyorlarmış daha önce bir gazetede daha geçmiş Erdoğan 'in karşısına kim rakip olabilir, gibi soru tahmin ediyoruz bakalım şimdi daha toplantı akşam üzeri dediği görülmüştür.
Aynı konu ile ilgili şüpheli İlhan SELÇUK'un İ.Y. ile yaptığı başka bir görüşmede de, İ.Y.'m ELÇİN POYRAZLAR'm Amerika'da yaptığı görüşmelerle ilgili bilgi verdiği ve bu çerçevede "Şimdi abi Elçin ile konuştum, Elçin 'in yaptığı görüşme 3 kişilik bir görüşme Amerika bu Cheneye 'nin iki danışmanı Birinci ve iki numaralı danışmanları ile bir de Siyasi işler Komisyonundan biri isimlerini verdi kız ama 3 kişi ile görüşmüşler, görüşmenin içeriği biraz karşılıklı bilgi alış verişi şeklinde ve bundan sonra da ilişkilerin bu şekilde gitmesi ama en çok merak edilen mesele Akp ye karşı bir muhalefet Türkiye de var mı yok mu? Ilımlı islam meselesi el kaide meselesi" "Bunları sormuşlar, bundan sonra görüşelim demişler bu görüşmelerimizi yazma demişler, .AKP ye kim muhalefet olabilir kim yükselebilir, CHP den umut olmadığını söylemişler..." ,İ.Y. de "Böyle karşılıklı bir fikir alış verişi ve daha çok AKP den sonra ne olabilir kim çıkabilir karşısına gibi sorular şeklinde geçmiş " dediği anlaşılmıştır.
Dolayısıyla bu görüşmede de Cumhuriyet Gazetesi Amerika temsilcisinin Dick Cheny'nin danışmanları ile görüşme yaptığı, görüşmenin içeriğinde de bilgi alışverişi ile ilgili olduğu, bu konuların gazetede yazılmamasının istenmesinin de ilişkilerinin farklı bir boyutta olduğunu göstermektedir.
Şüpheli İlhan SELÇUK'un Alev isimli bayanla yaptığı telefon görüşmesinde, İlhan SELÇUK'un "Biliyorsun Doğu PERİNÇEK birde Kemal Yalçın ALEMDAROGLU geldiler bana" dediği, görüşmenin devamında Kemal Yalçın ALEMDAROGLU'nu yemeğe davet ettiğini ve Kemal Yalçın ALEMDAROGLU'nu kastederek "Şimdi uçak ücretini verelim mi yoksa gerekmez mi Kemal Yalçın ALEMDAROGLU'nu. Yani durumu neydir onun" diyerek Kemal Yalçın ALEMDAROGLU ve Doğu PERİNÇEK'in katılacağı örgütsel içerikli gizli toplantıya geleceklerini, toplantının örgütsel amaçlı olması nedeniyle uçak ücretinin de şüpheli İlhan SELÇUK tarafından karşılanacak olması da şüpheli İlhan SELÇUK'un ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ hiyerarşisi içindeki üst düzey yönetici konumunu açıkça göstermektedir.
3-ÜNİVERSİTE YAPILANMASI VE SİYASAL FAALİYETLER
Soruşturma dosyasındaki delillerden şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROGLU'nun ERGENEKON terör örgütünün GİZLİ YAPILANMASI içerisinde Teori Tasarım ve Planlama Dairesi Başkanlığında şüpheli İlhan SELÇUK'un yardımcılığını yaptığı, bu çerçevede örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda üst düzeyde faaliyetlerde bulunduğu, aynı zamanda örgütün Üniversite yapılanması içerisinde görev aldığı,Teori Tasarım ve Plânlama Dairesi Başkanlığı (Sivil) olarak adlandırılan bölüm içerisinde faaliyet gösterdiği anlaşılan İşçi Partisi lideri olan şüpheli Doğu PERİNÇEK'in İlhan SELÇUK ile birlikte örgütsel faaliyetleri yürüttüğü, İlhan SELÇUK'un gizli toplantılarına dikkat çekmemek için Doğu PERİNÇEK'in katılmadığı, ancak parti genel başkan yardımcılarının katıldığı, şüpheli Doğu PERİNÇEK ile şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROGLU;nun da birlikte hareket ederek üniversite yapılanması ve örgütün bazı yurt dışı faaliyetlerine iştirak ettiği,
Dosyada mevcut telefon görüşmelerinde bir çok üst düzey üniversite yöneticileriyle yaptıkları görüşmelerde yapılacak toplumsal eylemlerin ve örgütün amacına ulaşmak için oluşturulacak ortamın oluşmasını sağladıkları, dosyada mevcut tutanak ve fotoğraflarda Ankara'da yapılan "ORDU GÖREVE" yazılı pankartların taşındığı mitingde şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun ön saflarda yer aldığı ve öncülük ettiği anlaşılmaktadır.
Ayrıca şüpheliler Sevgi ERENEROL'da Selçuk Üniversitesi, Habip Ümit SAYIN'da İstanbul Üniversitesi, İşçi Partisinde Fırat Üniversitesinde görev yapan öğretim üyeleri ile ilgili olarak; kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydedildiği ve örgütsel fişlemelerin bulunduğu, bu kadar kapsamlı ve ayrıntılı fişlemelerin, bireysel olarak birkaç kişinin çalışmasıyla yapılmasının mümkün olmadığı, ERGENEKON terör örgütünün kararları doğrultusunda örgütün üniversitelere sızmış öğretim üyelerince yapılabileceği, ayrıca şüpheli Ergün POYRAZ'm bilgisayarında ele geçirilen "ulusalcılar" isimli excel belgesi içinde birçok üniversite öğretim üyesinin isimleri ve görev yerlerinin bulunduğu, listede farklı meslek mensuplarına da yer verildiği anlaşılmıştır.
Şüpheli Habip Ümit SAYIN'm da Üniversite yapılanması içinde birçok örgütlenme ve fişleme faaliyetlerinin olduğu, bu konuda değişik yazışmalar yaptığı ve bazı askeri istihbarat görevlisi olduğu anlaşılan subaylarla bu konularda yazışmalar yaptığı hatta dinleme yapma hususunda yetki dahi istediği, şüpheli Habip Ümit SAYIN'm tamamen Kemal Yalçın ALEMDAROGLU'un talimattan ile hareket ettiği, aynı tür örgütlenme ve hücre yapılanmasına ilişkin belgelerin bu iki şüpheli de çıktığı, şüpheli Habip Ümit SAYIN'm birçok askeri yüksek rütbeli şahıslarla doğrudan görüşebildiği ve örgütün kararlarını irtibat halinde olduğu emekli üst düzey askeri şahıslara ilettiği, şüpheli Emin GURSES'in de üniversite yapılanması içerisinde yer aldığı anlaşılmaktadır.
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, 1939 Trabzon doğumludur, 1962 yılında Tıp Fakültesi mezunu olup uzun yıllar İstanbul Üniversitesinde görev yapmış ve 1997 yılında da İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne atanmıştır. 2004 yılında hakkındaki birçok yolsuzluk iddiaları nedeniyle görevden alındığı, sonrasında da Rektörlük yaptığı dönemde İhaleye fesat karıştırmak iddiası ile hakkında soruşturma başlatıldığı bu konudaki davaların çeşitli yargı organlarında devam ettiği telefon konuşmalarından anlaşılmaktadır. Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun belirli periyotlarla Taksim'de bir takım yemekli toplantılar düzenlediği, bunun yanı sıra örgüt tarafından düzenlenen değişik toplantılara katıldığı,
2003 yılında Ankara'da düzenlenen bir gösteriye Üniversitesinde görevli Asistanlar ve öğrencilerle birlikte katılarak "ORDU GÖREVE" yazan pankart ve afişler taşıttığı, Diğer taraftan görevde olduğu dönemde mahkeme kararlarını hiçe sayıp uygulamayan Kemal ALEMDAROĞLU, örgüt içerisindeki dayanışma ile hakkında açılan davalarda Yargıyı etkilemeye çalıştığı, bunu yaparken de bir taraftan Yargı mensuplarını siyasi görüşleri ile sınıflandırarak ayrımcılık yaparken, kendisini aklamak için her türlü hukuksuzluğa başvurduğu, bunların yanı sıra aleyhinde karar veren Yargı mensupları hakkında örgütün istihbarat yapılanması ile anında bilgi toplamaya çalıştığı, bu hususları yaptığı telefon görüşmelerinde açıkça dile getirdiği,
Doğu PERİNÇEK'le yaptığı telefon görüşmesinde, Doğu PERİNÇEK'in "Sayın rektörüm saygılar, Doğu PERINÇEK ben", "..davayla ilgili kararı aldım" "..onun için gerekli bütün girişimleri yapacaz, 2 tane ara şerh olması çok lehimize yani" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Evet. Bizi çok güçlendirecek" dediği, D.PERİNÇEK'in "Tamam. Biz görevi aldık, yerine getiriyoruz" diyerek Kemal ALEMDAROĞLU'nun DANIŞTAY' da devam eden davası üzerinde her türlü hukuka aykırı girişim yaparak yargıyı etkilemeye çalışacağını dile getirdiği, böylelikle bir taraftan da örgüt içerisindeki dayanışma ve birlikteliği sergilediği,
Aynı konu ile ilgili K.G.'le yaptığı görüşmede, K. ALEMDAROĞLU'nun "Danıştay 8'inci Daireyi Yürütmeyi durdurma istemiştik" "üç iki Yürütmeyi durdurma hayır demişler", "...şimdi bunların bu üç kişi üç kişinin birinin adı A. K. 'lı mı ne öyle birisi" ,"işte birisi S. bilmem ne, bir tane daha var A. bey diye", "Bu üçü üzerinde bence çalışılırsa bu iş kurtarılır gibi gözüküyor" dediği, K.G.'ün "A., S., A." dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Ben sana tam isimlerini de söylerim" "Hep birlikte yükleniriz buraya bakalım" dediği,
Aynı konu ile ilgili F.N.S.'le yaptığı görüşmede K.ALEMDAROĞLU "..Erdoğan (K. ALEMDAROĞLU'nun avukatı) diyor ki, "ciddi bi girişimde bulunursak diyo belki diyo burayı kurtarırız diyo" "Şimdi bu durumda o 3 tane bana "Ret" verenler üzerinde "çalışma yapma"nın büyük yararı olacağı düşüncesinde" dediği, F.N.S.'in "Peki bu adamların şeyi belli mi "Siyasi görüşü filan" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Ya bu adamların "siyasi görüşü" hemen hemen belli. Bi tanesi Alevi, S... denilen bi adam" "Güçlü bir Alevî kanalıyla etkilenebileceğini umuyoruz" dediği(konuşmada şüphelinin isimlerini belirttiği Danıştay 8. Daire Üyelerinin isimleri açıkça yazılmamıştır.),
İstanbul Üniversitesi Rektörü iken verilen mahkeme kararlarını hiçe sayarak uygulamaya koymayan, böylelikle örgütten aldığı güçle her türlü hukuksuzluğu sergilemekten çekinmeyen Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, bu kez de bir dönem Genelkurmay Başkanlığı yapmış Hüseyin KIVRIKOGLU ile yaptığı bir telefon görüşmesinde "Ama birşey söyleyim mi komutanım, bu iş bu demokrasi oyunuyla bir yere varılamaz" "Olacaksa olsun bir şey" "Hepimiz bilelim ne olduğunu", "Bu artık elime silah alıp dağa mı çıkacağım yanF dediği, böylelikle antidemokratik yaklaşımlarıyla silahtan, dağa çıkmaktan bahsederek örgütsel amaç ve hedeflerini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır.
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun başka bir örgüt üyesi olan şüpheli Ferid İLSEVER'le yaptığı görüşmede, "Onun dışında da Türkiye'ye bakarsan, Her şey rezil vaziyette gidiyo" dediği, bir süre CHP hakkında konuştuktan sonra F.İLSEVER'in "...Lütfen sizin ağırlığınız var, isminiz var. Gücünüz yettiği yerlerde bunları biraz yüreklendirip cesaretlendirip, şevklendirip ...yanlarında olduğumuzu da hissettirerek yani herhalde bişey ...bilir" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Evet olabilir. Ben gerçi her ortamda söylüyorum ya artık HERHALDE BU ÎŞ BU DEMOKRASİYLE OLMAZ. Bu olacaksa bir DEVRİMDİR. Bu da "ULUSAL BİR DEVRİM" olmalıdır" dediği, böylelikle bir taraftan örgütün genel politikası olan ülkenin elden gittiği ve kötü olduğu şeklinde hava estirerek kaos ortamı oluşmasını temin etmeye çalıştığı, diğer taraftan da bulunduğu her ortamda örgütün temel politikası olan darbe zemini oluşturmak için her türlü çağrı ve çalışmayı yapmaktadırlar.
Diğer taraftan meydana gelen olaylar karşısında örgüt yöneticilerinin söylemlerinin ve yaklaşımlarının dahi aynı olduğu, yukarıda İlhan SELÇUK anlatılırken yaptığı bir telefon görüşmesinde "YÖK elden gidiyor" "yani her şey elden gidiyor, tuhaf bir durum var, bakalım ne olacak diyerek başladığı görüşmede ülkede biran evvel kargaşa kaos ve ekonomik kriz çıkmasını istediğini söylediği, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun yaptığı bir görüşmede de “YÖK bitti Üniversite de bitti...," diyerek başladığı görüşmede K. ALEMDAROĞLU'nun "Bu iş Milli Demokratik Devrimle biter" dediği, görüşmenin devamında darbe yapılması gerektiği ile ilgili konuştukları, K.ALEMDAROĞLU'nun "Sonra üst taraftan olmayacak bu iş alt taraftan olacak' dediği, Ü.SAYIN'm da "Alt taraftan olacak 60 darbesi gibi diyerek örgüt içerisindeki söylemlerin ve propagandanın dahi aynı olduğu, dolayısıyla aynı paralelde olan bu söylemlerin örgüt yöneticilerinin düzenledikleri gizli toplantılarda kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, 21.01.2008 de Y. T. ile yaptığı görüşmede katıldığı bir televizyon programından bahsettiği ve programda Türk milliyetçisi olduğunu söyleyen kişiye tepkisini dile getirerek "Biz diyo Türk milliyetçisiyiz ulan Türk milliyetçisi lafını nasıl kullanırsın, Anayasa ise Atatürk milliyetçiliği diyeceksin Türk Milliyetçiliği dedin mi iş başka şekil alıyor'" dediği, görüşmenin ilerleyen kısmında karşısındaki şahsın TAKSİM TOPLANTILARINDAN haberinin olmadığını söylemesi üzerine Kemal'in "Bu akşam gel o zaman bu akşam Taksim toplantısı var" diyerek sık sık TAKSİMDE düzenlediği toplantı faaliyetlerini dile getirdiği,
Ayrıca görevden ayrıldıkları halde halen Üniversite yapılanmasındaki faaliyetlerini sürdürdüğü, eski YÖK başkanı ile yaptığı bir görüşmede, K.G.'ün "Kemal'çiğim duydun mu haberleri", "Cerip seçilmiş", "Bütün Tosun efendi buraya gelip çadır kurmasına rağmen 83'e - 54 oldu ama 54 tane köpek çıkmış oradan", "bunlar Ortadoğu'dan bir kadını aday gösterdiler", "..bana geldi Hocam saygılar sevgiler s..ktir lan dedim köpek", "Sen dedim kimsin lan tanımadığım adamı aday gösteriyorsun utanmaz herif ya Rektör müsvettesi yıkıl karşımdan ha ha bir gidişi var kî" dediği, K. ALEMDAROGLU'nun da "İyi demişsin" dediği ve kazanan aday ile ilgili konuşmaya devam ettikleri,
15.02.2008 günü saat:12.48'de Kemal ALEMDAROĞLU ile Güngör..? arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Bir süre bir toplantı konusu ile ilgili konuştuktan sonra Güngör'ün Mersin de yaşandığını söylediği olaylardan bahsettikten sonra "ABİ ÇETELER KURULACAK ben sana söyliyim " dediği, K. ALEMDAROGLU'nun da "Tabi canım dediği, Güngör'ün "yazık ülkeye yazık oluyor canım" dediği, K. ALEMDAROGLU'nun da "Henüz Cumhurbaşkanından Ses Seda Yok Demi" dediği, Güngör'ün de "yok hayır yok ya yok delimisin şeyde konuşmuyor, Sezer denilen herifte konuşmuyor" dediği, K. ALEMDAROGLU'nun da "SEZER DENİLEN MAN KAFA...evine kapandı şimdi bitti artık" dediği, 07.01.2008 günü saat:17.30'da Kemal ALEMDAROĞLU ile Habib Ümit SAYIN arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
H.Ü.SAYIN'm "Doğu SİLAHÇIOĞLUN'un bir yazı var Cumhuriyette...Cumhuriyet neslinin nasıl yetiştirilmesini anlatıyor ve de hemen el konulmasını...Yeni Cumhuriyet nesli ve Siyasi islam'ın bir an önce yok edilmesi için DARBENİN el koymanın meşru olduğunu anlatıyor...dün akşamda Yalçın KÜÇÜK...Televizyonda bangır bangır DARBE YAPILACAK başka yolu yok demiş EL KONMASI LAZIM demiş" dediği, bir süre değişik konularda konuştuktan sonra H.Ü.SAYIN'm "Paşalara söylüyoruz eleştiriyoruz, emekli Paşalara söylüyoruz, onlarda bölücülük ajan provokatörlük yapıyorsun diyorlar, yani yapma diyo... Yani PAŞALAR YANİ EL KONULMASI LAZIM ARTIK bunların yani ihanettir bu nokta da el konulmaması dur denilmemesi ihanettir diyoruz...Hiç çelişmedi bir kurum kendisi ile bu kadar önemli bir kurum çelişmedi yani rezilliğini çıkardılar Dolmabahçe de bitmiş iş...Ama şey hiç belli olmaz ALTTAN BİR ŞEY GELEBİLİR" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Evet yani büyük olasılıkla da öyle olacak bu iş" dediği, H.Ü.SAYIN'm "Aynı 60'da olduğu gibi, 60'ta da çanta taşıyordu Genelkurmay Başkanları...Bir yandan tıkırt diye indirdiler...Şuanda Tuğgeneraller Tek Yıldızlar Albaylar Çift Yıldızlar Şey Tamamen Bizim Gibi Düşünüyor" şeklinde konuştukları görülmektedir.
Hakkı ve hukuku sadece kendisinde bilen bir anlayışla görevden alınmasını hazmedemeyen Kemal ALEMDAROĞLU bu durumu ifade ettiği bir görüşmede eski Cumhurbaşkanımız hakkında "E canım Ahmet NeCDet SEZER'in yerine başka biri olsaydı, zaten ben görevden alınmazdım...Ahmet NeCDet SEZERİ bir şey sandılar...Halk adamı sanarak I.oğlu it" diyerek her türlü hakaret ve aşağılamayı yaptığı görülmüştür.
Tape:3753 03.02.2008 tarihinde Mustafa...? ile görüşmesinde özetle; MUSTAFA'mn "Haberini aldım da yanımda şimdi Fatih de var ilmioğlu" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "İyiyim sağ ol sizin bu başarılarınızı görünce bende çok ee mutlu oluyorum" dediği, MUSTAFA'mn "Eee siz bizim taktik ağabeylerimizsiniz (gülerek) yani" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "He yani bu işin bu işe baş koymuş kişileriz ...." "Ben ben bu işin bir yerden döneceğine bu şekilde gitmeyeceğine inanıyorum" "yani onun için sizin yaptıklarınızla bu iş dönerse döner" dediği, MUSTAFA'nın "Bizimkilerde son çabalar ya ya dönecek ya dönecek başka yolu yok yani" diyerek kendisinin etki alanını ve lider konumunu göstermektedir. 4-KÖPRÜ PERSONEL ve İLİŞKİLERİ:
Hem ERGENEKON dokümanında hemde LOBİ dokümanında "KÖPRÜ PERSONEL'den bahsedilmektedir. ERGENEKON dokümanında «KÖPRÜPERSONEL" başlığı altında; Seçilecek üç kişinin Ergenekon içinde ve örgüt dışında, örgütü temsilen hareket edebilmelerinin sağlanması gerektiği bu kişilerin örgüt dışında legal bir işte istihdam edilmeleri gerektiği vurgulanmıştır.
"KADRO" Başlığı altında ise, bu yapılanmada yalnızca sivillerin yer alacağı ve KÖPRÜ ELEMAN aracılığı ile "ERGENEKON"a bağlı faaliyet göstereceği belirtilmiştir. LOBİ dokümanında ise «KÖPRÜ PERSONEL" başlığı altında; "ERGENEKON" tarafından atanacak iki sivilin mutlaka başka kuruluşlarda görevli olanlar arasından seçilmesi gerektiği, böylece gizliliğin korunmuş olacağı belirtilmiştir.
Bu veriler birlikte değerlendirildiğinde; ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ içerisinde gizliliğin çok iyi sağlanabilmesi için ERGENEKON gizli yapılanması ile örgütün sivil açılımı olan LOBİ yapılanması arasında, tüm ilişkileri sağlayacak 2 kişinin KÖPRÜ PERSONEL olarak atandığı anlaşılmaktadır. Soruşturma dosyasındaki delillerden ERGENEKON GİZLİ yapılanması ile sivil unsurları oluşturan LOBİ yapılanması arasındaki ilişkiyi KÖPRÜ PERSONEL olarak şüpheliler Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'in sağladığı anlaşılmıştır.
Şüpheli Veli KÜÇÜK, 1944 Bilecik doğumludur. 1965 yılında Kara Harp okulundan mezun olduktan sonra uzun yıllar Türk Silahlı Kuvvetlerinde birçok önemli ve hassas yerlerde görev yapmıştır. Bu süre içerisinde kamuoyunda JİTEM olarak bilinen Jandarma İstihbarat Topluluğunun kuruluşunu yapmış ve 2 yıl süreyle bu birimin başkanlığını yürütmüştür. Meslek hayatının son yıllarında ise Tuğgeneralliğe terfi etmiş ve 2000 yılında emekli olmuştur.
Görevde olduğu dönemlerde birçok çıkar amaçlı suç örgütü ile ilişkiler kurmuş ve bu ilişkilerini emekli olduktan sonra da devam ettirmiştir. Hatta dün ve bugün etrafında olduğu bilinen çıkar amaçlı suç örgütü liderlerinin birçoğunun SUSURLUK davasında yargılandığı ve hüküm giydiği göz önüne alındığında ve dosyadaki diğer delillerden Veli KÜÇÜK'ün SUSURLUK olayının tam merkezinde olduğu fakat örgütün o dönemdeki gücü ve etkinliği nedeniyle hakkında herhangi bir işlem yapılamadığı kanaatine varılmıştır. Bu ilişkiler kendisine sorulduğunda ise yeterli ve açıklayıcı beyanlarda bulunamamıştır.
Diğer taraftan şüpheli Veli KÜÇÜK'ün ikametinde yapılan aramalarda ele geçirilen örgütsel dokümanlar ve bu dokümanların orijinal olması nazara alındığında şüpheli Veli KÜÇÜK'ün Ergenekon terör örgütü içerisindeki konumu hususunda önemli ipuçları vermektedir. Soruşturma dosyasındaki delillerden Veli KÜÇÜK'ün ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ içerisindeki, MAFİA yapılanması, Sivil Toplum örgütleri yapılanması, medya yapılanması, Finans yapılanması ve bürokrasi yapılanmaları "ile-bizzat ilişki içerisinde olduğu ve gerekli yönlendirmeleri yaptığı, günümüzdeki eylem ve faaliyetlerine bakıldığında örgütün deşifre edilen tüm sivil uzantıları ile ilişki içerisinde olduğu, zaman zaman örgütün karargahı konumunda olan Türk Ortodoks kilisesinde açık ve gizli toplantılar düzenlediği, örgütün gerçekleştirdiği birçok toplumsal gösteri ve basın açıklamalarına katıldığı,
Alman gizli tanık beyanlarından yakın tarihimizde ülkemizde ciddi kaos ve gerginlik oluşmasına neden olan birçok faili meçhul olayların planlayıcısı ve azmettiricisi olduğu, tüm bu eylem ve faaliyetlerini etrafındaki MAFYA gruplarına yada suikast timlerine yaptırdığı, bu ilişkilerini de halen sürdürdüğü anlaşılmaktadır.
Yine ele geçirilen doküman ve ajandalardaki notlardan örgütün birçok mensubunun tüm sorunları ile ilgilendiği ve hatta mahkemelerini takip ettiği, bunların yanı sıra örgütün sivil toplum örgütlerinin düzenlediği bir çok toplumsal gösteri ve yürüyüşe bizzat katıldığı tespit edilmiştir.
İletişim tespit tutanaklarına baktığımızda;
22.01.2008 günü saat: 11.55 de Emin GÜRSES ile X şahsın yaptığı telefon görüşmesinda VELİ KÜÇÜK'le beraber bir çok kişiyi gözaltına alınmasını konuşurken Emin GURSES'in "Bişey var, mesela Güler KÖMÜRCÜ var gazeteci, onu da almışlar, hiç bunlarla bir ilişkisi yok, demek ki mesela benim bildiğim bir ilişkisi yok, birçok toplantıya ben gittim, hiçbir zaman Güler KÖMÜRCÜ"yü orda görmedim, bunlar GİZLİ toplanıyorlar diyor, GİZLİ TOPLANTILAR DA BİLE GÖRMEDİM GÜLER KÖMÜRCÜ'yü. Demek ki bunun haricinde benim gitmediğim bunlar ayrı bir iş çeviriyorlar" dediği,
Diğer taraftan Veli KÜÇÜK ile Güler KÖMÜRCÜ'nün yaptığı bir telefon görüşmesinde, Güler'in "İyi canım Ankara İstanbul gidiyorum geliyorum. Sözlerini tutuyorum merak etme. Dediğin, bana tembih ettiğin kişilerle görüşmüyorum, dediklerini yapıyorum" dediği,
Bu iki görüşmeye bakıldığında; örgütün hücre yapılanmasının çok iyi anlaşıldıği Veli KÜÇÜK'ün örgütün Medya bölümünde olan Güler KÖMÜRCÜ ile olan ilişkisini, diğer örgüt üyesi Emin GURSES'in bilmediği, fakat Veli KÜÇÜK'ün örgütün sivil kanadını oluşturan LOBİ yapılanması içerisindeki tüm birimlerle ilişki içerisinde olduğu ve gerekli yönlendirmeyi sağladığı, dolayısıyla Veli KÜÇÜK'ün ERGENEKON GİZLİ YAPILANMASI ile LOBİ yapılanması arasında KÖPRÜ PERSONEL olduğunun net olarak anlaşılmaktadır.
Öte yandan örgütün zaman zaman açık ve GİZLİ TOPLANTILAR düzenlediği de bir kez daha kanıtlanmaktadır.
Veli KÜÇÜK'ün kısa sürede yapılan teknik takiplerde tespit edilen telefon görüşmelerine bakıldığında, LOBİ yapılanması içerisindeki tüm birimlerle ilişki halinde olduğu ve gerekli yönlendirmeleri yaptığının açıkça görülmektedir. Bu durumu ifade etme adına birkaç telefon görüşmesinden örnek vermek gerekirse,
Veli KÜÇÜK ile Sevgi ERENEROL arasında bir çok samimi telefon görüşmesi bulunmaktadır. 23.12.2007 günü saat 12.47'de Veli KÜÇÜK ile Vedat YENERER'in yaptığı telefon görüşmesinde özetle; VELİ'nin "Bu sabah ben de seni arayım diyordum, yazını okudum internette ...Güzel çok güzel olmuştu" dediğiveDAT'ın "Ya paşam yazıyoruz da hiç bişey şey yok ki suyla yazıyoruz" dediğiveLİ'nin "Yo yo hayır bi şey yok değil oluyo, gayet güzel oluyo" dediğiveDAT'ın "Bi yararı oluyosa iyi paşam" dediğiveLİ'nin"0/wyo oluyo, ben bakıyorum, yani yavaş yavaş millet artık uyanmaya başladı ya..." dediği,
(TapeNo: 3262) Veli KÜÇÜK ile Kemal KERİNÇSİZ arasındaki görüşmedeveLİ KÜÇÜK'ün; "...Kemal'çığım merhaba Veli paşa,..Ben gittim o Şişli Savcısına, ya ordaki o çocuklar Savcılar tanıdıklarımmış benim, hepsi geldiler meldiler şey yaptılar gerekli ifadeyi verdik" dediği, Kemal KERİNÇSİZ'in "...iyi de Paşam Allahtan bunlar bir tezgah kurmadılar, bu yakalanan çocuklara iki kelime konuştursalardı, tamamdık yani, aman aman yani her şeyi yapabilir bunlar yapamayacağı hiç bir şey yok namussuzların, her türlü oyun tezgahı kurar bunlar, bu da bir tezgah işte" dediği ve aynı konu ile ilgili konuştukları,
(TapeNo : 001203), 2004 yılında Sedat PEKER ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Veli'nin saat 20.30'da Güler'in yanma geleceğinden bahsettikten sonra "Yedide beni aradılar. Gene yedide şey gelecek. Bir yemek, dışarı söyledim. Oraya gelecek şey, Ümit ÖZDAG....Telefon etti. İlle de buluşalım falan diye. Ümit'le görüşecez. Ümit'le oturacaz, Güler'de gelecek. Sekiz buçukta. Güler'le oturup konuşacaz bazı şeyleri şimdi." dediği,
27.11.2007 günü saat: 09.58'de Güler KÖMÜRCÜ ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Güler'in "Ev konusu, baktıracaktın ya eve...Ama bu çok acil. Fevkalade bi gelişme var çünkü...Ben dün aldım haberini. Ayrıca ekstra bir tertip yapmaya hazırlanıyorlar. Yani içeriyi temizlemeleri lazım." Dediği Veli'nin "Tamam ben bi baktırayım şimdi." Dediği, Güler'in "Ne olur ama baktırmadan daha fazla yani ne gerekiyorsa yapalım ya...dün gelip, bizzat birisi söyledi. Salon tamamen dolu kay de alıyorlar." dediği Veli'nin arka planda {Günaydın Melih, ben gelcem. Biraz işlerim var dışarıda. Şey dicem şimdi çok acele hemen bugün bu evde dinleme yapılıyor. Bi tanıdığımızın birisinin evinde dinleme var. Bişey yerleştirmişler o çip dediğimiz şeyler var ya. Onların dinleme tespitlerini acele yaptırmamız lazım. Bugün hemen bi eleman bulun hemen. Bulun ben gelcem oraya tamam mil) dedikten sonra Güler'e "Tamam canım ben şey yapacam." dediği,
Bu telefon görüşmelerine bakıldığında Veli KÜÇÜK'ün örgütün LOBİ yapılanması içerisindeki birçok birimleri ile ilişki içerisinde olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan örgüt mensuplarından ele geçirilen resimlere bakıldığında Veli KÜÇÜK'ün telefon görüşmelerinde tespit edilen ya da edilemeyen birçok örgüt mensubu ile birlikte aynı ortamlarda çekilmiş çok sayıda resimlerinin olduğu, dolayısıyla örgütün GİZLİLİK prensibi nedeniyle telefon konuşmalarına çok dikkat ettikleri, ayrıca ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE bağlı sivil toplum örgütlerinin gerçekleştirdikleri eylemlerdeki görüntülere bakıldığında, aynı şekilde örgütün LOBİ yapılanmasındaki bir çok yöneticinin bu gösterilere katıldığı, bunların yanı sıra ERGENEKON GİZLİ YAPILANMASI ile LOBİ yapılanması arasında KÖPRÜ PERSONEL olarak görev yapan Veli KÜÇÜK ile Muzaffer TEKİN'in de bu gösterilere bizzat katıldıkları görülmüştür.
Öte yandan örgütün MAFYA yapılanması ile olan ilişkilerini yine köprü personel olarak Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'in sağladığı, örgüt içerisindeki MAFYA gruplarının birçoğunun Veli KÜÇÜK'le çok samimi ve hiyerarşik bir yapı içerisinde konuşmalar yaptıkları,
(TapeNo : 001094)'te kayıtlı, 2004 yılında Sedat PEKER ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde; Sedat PEKER'in "Çocuk hemen hazır. Siz nasıl emir buyurursanız öyle. Sizin numaranızı ben kardeşimize versem. Size saygılarını sunsa pazartesi günü ona talimat verseniz olur mu?" dediği Veli'nin "Tamam beni arasın" dedikten sonra değişik konularda konuştukları,
(TapeNo :1465)'de kayıtlı Sami HOŞTAN ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde; Veli KÜÇÜK'ün "Çarşamba günü şey yapacaktık ta yoktum orda bir sürü sıkıntılarımız oldu...onunla uğraşıyordum" dediği, Sami HOŞTAN'm "Valla paşam hep oluyo ne nedir bu sıkıntı" dediği Veli KÜÇÜK'ün "Ne olacak bilmiyorum ya" dediği, Sami HOŞTAN'm "Fakat paşam biz .... ne iş yaptıysak kaybettik" dediği Veli KÜÇÜK'ün "...para kazananlar kim biliyor musun devletten çalanlar çırpanlar teşvik alanlar" dediği,
Sami HOŞTAN'm "bi işlere girdim Bir buçuk milyon dolar gitti bide 600 bin dolar da borçlandım paşam " dediği Veli KÜÇÜK'ün "Bi oturalım bi konuşalım ne yapacaz ne edecez ya bi bakalım hele kafanı bozma dur bakayım...Ben bur dayım bi görüşelim bi oturalım bi konuşalım..." dediği,
(TapeNo :1068) Veli KÜÇÜK ile T. I. arasındaki telefon görüşmesinde; T.I'un "Veli Amcacım senden bir bilgi almak istiyorum ya...bu Yaşar ÖZ'ü hiç tanır mısınV dediği Veli'nin "Yamuk bir adam ya" dediği, T.I'un "Yani o işte avukatlığını falan vermek istiyor da. Hiç tanımadığım bir adam benim" dediği Veli KÜÇÜK'ün "Biliyorsun onu, bir sürü mafyacılık işleri falan var...Bi yanlış birşey yapamaz. Benim haberim olsun, şey yapamaz. O yanlış yapamaz yani." dediği,
Dolayısıyla söz konusu telefon görüşmelerine bakıldığında örgütün MAFYA yapılanmasındaki kişilerin her konuyu Veli KÜÇÜK'e bildirdikleri Veli KÜÇÜK'ün de her konu ile bizzat ilgilendiği, başka bir MAFYA lideri hakkında bilgi almak isteyen kişiye kendisinin haberi olduktan sonra yanlış yapamayacağını söyleyerek bu MAFYA gruplarının kendisine olan bağlılığını açıkça ortaya koyduğu anlaşılmaktadır.
Şüpheli Zafer Kod MUZAFFER TEKİN, 1950 Çankırı doğumludur, 1972 yılında Harp okulundan mezun olduktan sonra uzun yıllar Türk Silahlı Kuvvetlerinde değişik yerlerde görev yapmış ve 1985 yılında DİSİPLİNSİZLİK nedeniyle ilişiği kesilmiştir.
Muzaffer TEKİN Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrıldıktan sonra zaman içerisinde çıkar amaçlı suç örgütü lideri olarak bilinen ve haklarında işlem yapılan Semih Tufan GÜLALTAY ve Sedat PEKER'le ilişki kurmuş ve hatta uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Ertuğrul YILMAZ ile ortaklık yapmıştır.
Ayrıca örgütün sivil toplum örgütleri yapılanmasını oluşturan Sevgi ERENEROL ile yakın ilişki içerisindedir. Muzaffer TEKİN tutuklandıktan sonra her hafta periyodik olarak Sevgi ERENEROL ve Kemal KERİNÇSİZ tarafından ziyaret edilmiştir. Bu süreçte tahliye olmasını sağlamak için Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ ve Emin GÜRSES hukuki ve hukuka aykırı her türlü yönteme başvurarak gerekli girişimleri yapmışlardır.
Bunların yanı sıra DANIŞTAY olayından sonra intihara teşebbüs ettiğinde bizzat Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK tarafından hastaneye götürülmüş ve aynı kişi tarafından olay basma duyurularak kamuoyu oluşturulmaya çalışılmıştır.
Ele geçirilen resimlerden örgütün düzenlediği toplantılarına bizzat katıldığı, ayrıca örgüt tarafından düzenlenen toplumsal gösteri ve yürüyüşlere de katılarak örgütün her türlü legal-illegal faaliyetlerine sahip çıktığı,
Alman ifadelerden Cumhuriyet Gazetesinin bombalanması olayını bizzat Zafer kod Muzaffer TEKİN'in yaptırdığı, olayda kullanılan bombalan ATAŞEHİRde düzenlenen toplantıda bizzat bu şahsın verdiği, Cumhuriyet Gazetesinin bombalanması olayının failleri ile Danıştay olayı faillerinin aynı şahıslar olduğu, öte yandan olay şüphelilerinden Alparslan ARSLAN'm uzun yıllardır Muzaffer TEKİN ile tanıştığı ve sıkı bir ilişki içerisinde olduğu, hatta bir dönem Muzaffer TEKİN'in uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Ertuğrul YILMAZTa ortak factoring şirketi işletirken bu şirketin avukatlığını Alparslan ARSLAN'm yaptığı, öte yandan Muzaffer TEKİN'in çıkar amaçlı silahlı suç örgütü lideri olarak bilinen Semih Tufan GÜLALTAY ile çok iyi ilişkilerinin olduğu, Alparslan ARSLAN'm Danıştay olayından bir süre önce Semih Tufan GÜLALTAY'a ait Maltepe'deki iş yerine geldiği,
Dolayısıyla eldeki verilerin değerlendirmesinden Alparslan ARSLAN ve suç ortaklarının Muzaffer TEKİN'in kontrolünde ve yönlendirmesinde olan kişiler olduğunun anlaşıldığı, dosyadaki tüm delillere birlikte bakıldığında Muzaffer TEKİN'in bu eylem karar ve talimatlan tek başına verebilmesinin mümkün olmadığı, diğer ilişkilerine bakıldığında ERGENEKON terör örgütünün GİZLİ yapılanması içerisinde gelen emir ve talimatları uyguladığı, dolayısıyla örgütün sivil yapılanması içerisinde Muzaffer TEKİN'e bağlı SUİKAST TİMLERİNİN oluşturulduğu, örgütün gerçekleştirmeyi planladığı eylemleri bazen bu SUİKAST timlerine bazen yeni oluşturulan Kuvayı Milliye dernekleri çatısı altında oluşturulan örgüt üyelerine bazen de MAFYA guruplarına yaptırdığı,
Diğer taraftan ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ bünyesindeki bir kısım MAFYA grupları ile uzun yıllar öncesine dayanan ilişkilerinin olduğu, 1998 yılında Semih Tufan GÜLALTAY cezaevinde tutuklu iken hem kendisi ile hem de ailesi ile ilgilendiği, ayrıca Sedat PEKER ile de çok iyi ilişkilerinin olduğu, hatta ikametinde ele geçirilen ajandasındaki notlarda "Sn. Sedat PEKER 'in böylesine yüce ve kutsal davaya kendisini adamasını takdir ile karşılıyorum şeklinde methiyeler düzen yazılar yazdığı, Uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Ertuğrul YILMAZ ile olan ilişkilerini cenaze töreninde gösterdiği yakınlık ve samimiyetle de ortaya koyduğu, kamera görüntülerinin incelenmesinden anlaşılmıştır.
Dolayısıyla elde edilen tüm delillerin Muzaffer TEKİN'in birçok olayda görüldüğü üzere ERGENEKON terör örgütünün GİZLİ yapılanması ile SİVİL yapılanmasını oluşturan LOBİ yapılanması arasında KÖPRÜ PEERSONEL olarak görev yaptığı anlaşılmaktadır.
Bu anlatımlarla ilgili delilleri belirtmek gerekirse, Danıştay olayı faillerinden Osman YILDIRIM alman ifadesinde özetle, 30.04.2006 günü Ataşehir Migros önünde Alparslan ARSLAN'la buluştuğunu ve birlikte bir villaya gittiğini, villada Muzaffer TEKİN, Alparslan ARSLAN, Oktay YILDIRIM ile birlikte kendisinin tanımadığı 10-15 şahsın olduğunu, burada Muzaffer TEKİN'in (3) adet el bombası vererek 500 Bin dolar karşılığında Cumhuriyet Gazetesinin bombalanmasını istediğini, kendisinin de bunu kabul ederek yanındaki adamları ile olayı gerçekleştirdiğini beyan etmiştir.
Ayrıca ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE bağlı hareket eden Semih Tufan GÜLALTAY liderliğindeki suç örgütüne yönelik yapılan soruşturmada müşteki olarak müracaata bulunan Esra Feride GÖKÇİMEN'in alman ifadesinin bir bölümünde, bir dönem Semih Tufan GULALTAY'ın yanında kaldıklarını, bu süre içerisinde Semih Tufan'in yanına çok sayıda değişik kişilerin gelip gittiğini, bu kişilerden birisinin de Muzaffer TEKİN olduğunu, DANIŞTAY olayından 2 gün önce Muzaffer TEKİN'in yanında 4-5 kişilik grupla Semih Tufan GULALTAY'ın ofisine geldiklerini ve saatlerce toplantı yaptıklarını, Muzaffer TEKİN'in bu binaya sık sık geldiğini ve kendisine KOMUTAN diye hitap edildiğini, yine DANIŞTAY suikastının tetikçisi Alparslan ARSLAN'ın da olaydan önce bu binaya kalabalık bir grupla geldiğini gördüğünü, ancak o dönemde adını bilmediğini, olay sonrası şahsı medyada görünce tanıdığını, beyan etmiştir.
(TapeNo :1287) Sevgi ERENEROL ile Emin GÜRSES arasındaki telefon görüşmesinde özetle; EMİN'in "Muzaffer Yüzbaşı çıkacak Sonra dedilerki sıra oraya geldi" dediği, SEVGİ'nin "Halen daha şey yok tabi iddianameyi yazıyorlar yok şu eksik yok bu eksik diye" dediği, EMİN'in "Ne kadar oldu 7 ay oldumu?" dediği, SEVGİ'nin "7 ay oldu tabi" dediği, EMİN'in "Yani Ankarada ben dedimki yani buna Şemdinli meselesini çözdünüz buna sıra ne zaman gelecek...Dediler ki sıra ona geldi şimdi dediler" dediği,
(TapeNo :1556) Emin GÜRSES ile X Şahıs arasındaki telefon görüşmesinde özetle; E.GÜRSES'in "...Muzaffer yüzbaşıyı içerden çıkarmak için biz bir girişimde bulunduk. Çıkaracaktık. Muzaffer yüzbaşıyı içerden tam çıkarma girişiminin içine girdik bu operasyon patladı." dediği anlaşılmıştır.
5-MAFYA YAPILANMASI
ERGENEKON dokümanında belirtilen "Mafyanın kontrol altına alınması" hususuyla alakalı olarak örgüt tarafından hazırlanan "MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu)" dokümanında uluslar arası ve Türkiye içinde oluşturulacak mafya gruplarının tasfiye edilmesi, yerine kontrol altına alınıp örgüt adına yönetilmesi, uyuşturucu ticaretinden, insan kaçakçılığından ve uluslar arası para aklama, bankalardan hackerler yolu ile para çekmenin de mafya ve illgal kişilerin kullanılması yoluyla gerçekleştirileceği benimsenmiştir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün aynı zamanda örgütün mafya yapılanması ile doğrudan ilişki ve irtibat halinde olduğu, mafya yapılanması içinde yer alan Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN, REİS (kod) Sedat PEKER ile doğrudan görüşmeleri ve örgütsel içerikli faaliyetlerinin olduğu,
Şüpheli (Zafer kod) Muzaffer TEKİN' in, REİS (kod) Sedat PEKER ile irtibatlarının bulunduğu, Semih Tufan GULALTAY ile doğrudan görüşüp yönlendirdiği, bizzat Semih Tufan GULALTAY tarafından organize edilen bazı toplumsal eylemlere Veli KÜÇÜK, Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ ve (Zafer kod)Muzaffer TEKİN'in bizzat katılıp yer aldıkları, (Zafer kod) Muzaffer TEKİN' in görevde iken örgüt ile irtibatlı bulunan Paşa(kod) M. Fikri KARADAĞ ile Semih Tufan GULALTAY ve REİS (kod) Sedat PEKER^ ile tanıştırarak irtibata geçmesini temin ettiği bizzat Paşa (kod) M.Fikri KARADAG'm beyanlarından anlaşılmıştır. Buradan da Paşa (kod) M. Fikri KARADAG'm asker kökenli olması sebebi ile ERGENEKON yapılanması olarak da mafya ile daha görevde iken irtibatlandırıldığı buradan da hem örgütün mafya yapılanmasında bulunan insanların pisikolojik olarak örgüte bağlılığının temin edildiği, ayrıca yapılan işlerin devlet ve millet menfaatine yapıldığı şeklinde pisikolojik destek ve cesaret verildiği anlaşılmaktadır.
Arnavut Sami (kod) Sami HOŞTAN ve REİS(kod) Sedat PEKER'in örgütün illegal kişilerle irtibatların zorunluluğu bölümünde anlatılan kişileri temsil etmektedirler.
6-MEDYANIN KONTROL ALTINA ALINMASI VE GÜÇ BİRLİĞİ
İlk olarak ulusal medya ve Cumhuriyet gazetesinin reorganizasyonu dokümanlarından ERGENEKON terör örgütünün kendine ait ve yakın gördüğü medya şirketlerinin tek çatı altında toplanmasını kararlaştırdığı, bu konuda çalşımalar ve projeler hazırladıkları,
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün geçmişte ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından alman ulusal medya isimli kararların uygulanması için yapılan toplantıya Ferid İLSEVER ile birlikte katıldığı dosyadaki beyanlardan anlaşılmaktadır.
Şüpheli Hikmet ÇİÇEK'in flaş belleğinde bulunan ve 2004 tarihinde oluşturulduğu anlaşılan, "İlhan SELÇUK Ferid" isimli word belgesinin İlhan SELÇUK ve Ferid İLSEVER arasında yapılan görüşme notlarım içerdiği, notlarda "Bir konuşmamızda İS iki çelişmeli cümle kullanıyordu: "Bize TV'yi verin" ve "Beraber yapalım". Daha sonra "beraberliği" şöyle açtı: "Bir taban hareketi olacak. Siz, G, Cumoklar, vb. Herkesin hissesi olacak. Ama, yukarıyla ilişki bakımından benim önderliğimde, C logosuyla. Böyle bir piramit için hisseleri dağıtalım.' ibaresinin yer aldığı buradaki İ.S'nin İlhan SELÇUK, G'nin Gürbüz ÇAPAN olduğu, Ferid İLSEVER ve Doğu PERİNÇEK'in Ulusal Kanalı temsil ettiği dolayısıyla ERGENEKON Terör örgütü üyelerinden ele geçirilen Ulusal Medya 2001 ve Cumhuriyet Gazetesi Re/Organizasyon çalışması ile bire bir örtüştüğü gibi şüpheli İlhan SELÇUK' un örgütsel konumunu da açıkça ortaya koyduğu, buradan da Yukarıyla irtibatı ben sağlıyacam denilerik, şüpheli İlhan SELÇUK'un ERGENEKON terör örgütünün en üst makamındaki yöneticileriyle direk irtibat kurarak alınan kararlar ve uygulanan bölümlerin raporlarını ilettiği anlaşılmaktadır.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün doğrudan İlhan SELÇUK ile irtibat kurmadığı, ancak aradaki irtibatı Doğu PERİNÇEK ve Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU vasıtasıyla sağladığı, Doğu PERİNÇEK'in bir çok konuda yazdığı yazıyı yayınlanması için İlhan SELÇUK'a gönderdiği, yine Doğu PERİNÇEK'in özel startejik konularda yazdığı yazıyı kendisine bağlı medya gruplarında yayınlattığı gibi irtibat halinde oldukları diğer medya gruplarına da göndererek yayınlanması için talimatlar verdiği değerlendirilmektedir.
Mevcut telefon(14.02.2008 tar. İS.-İY.) görüşmelerinde, şüpheli İlhan SELÇUK'u oluşturulacak medya güç birliğinin başına geçirilmesi kararının alındığı Türk Metal Televizyonu, Kanal Türk, Doğu PERİNÇEK'in Ulusal TV., ART. TV ve Başkent Üniversitesinin Rektörünün kanalı gibi kanalların tüm yönetiminin Teori Tasarım ve Plânlama Dairesi Başkanlığı (Sivil) görevini yürüten İlhan _ SELÇUKun liderliğinde yönetilmesi için bu bölüm uzmanı Kemal Yalçın ALEMDAROGLU tarafından hazırlanan projenin uygulamaya sokulmak istendiği açıkça anlaşılmaktadır.
Veli KÜÇÜK'ün medyayı konrol ve denetim altına aldığı şeklindeki Tuncay GÜNEY ' in beyanı ve bizzat ERGENEKON terör örgütünün bu konudaki medyanın ele geçirmesi ve denetim altına alınması yönündeki karan ile alakalı olarak, mevcut delillerden Güler KÖMÜRCÜvedat YENERER, Doğu PERİNÇEK, Ferid İLSEVER, Mehmet Adnan AKFIRAT geçmiş dönemde Tuncay GÜNEY ' in doğrudan Veli KÜÇÜK ile irtibatlı oldukları, aynı zamanda Güler KÖMÜRCÜ' nün Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK vasıtası ile de Kuvvai Milliye Dernekleri ile irtibatlarını sürdürdüğü, bazen de doğrudan Güler KÖMÜRCÜ' nün Kuvvai Milliye Derneği başkanı Bekir ÖZTÜRK'ü, Veli KÜÇÜK'ün talimatlarına uygun olarak yönlendirdiği, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' nin ajandasında bulunan notlarda Kuvvai Milliye karargahının kurulması gerektiği şeklinde notlar bulunduğu gibi derneklerin kısa zamanda farklı isimler altında açılmasına ilişkin notların da bulunduğu, buradan da Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' nün ERGENEKON terör örgütünün üst düzey toplantılarına katılıp alman kararların uygulanması için doğrudan faaliyetlerini yürüttüğü Danıştay olayı sonrasında Veli KÜÇÜKle irtibatlarım şüpheli Güler KÖMÜRCÜ vasıtasıyla yürüttüğü anlaşılmaktadır.
Şüpheli Doğu PERİNÇEK'in aynı zamanda askeri yapılanma ile de irtibatlı bulunduğu dosyada mevcut gizli raporda da görüldüğü gibi şüphelilerin telefon konuşmalarından ve çıkan dokümanlardan da anlaşılmaktadır.
Bunun dışında, şüpheliler örgütün amaç ve talimatlarına uygun olarak medyayı ele geçirmek için faaliyetlerde bulundukları, başka Veli KÜÇÜK'ün bu konudaki faaliyetleri yanında Türkeli Dergisini kurdurup, daha sonra yine kendi talimatı ile kurulan VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ Derneğine bu derginin yönetimini bıraktığı, şüphelilerden İlhan SELÇUK' un Cumhuriyet Gazetisinin genel yayın yönetmeni olduğu, Doğu PERİNÇEK'in İşçi Partisinin genel başkanı olmasına rağmen Aydınlık ve Ulusal Kanalda söz sahibi olduğu, kendisine bağlı olarak yönettiği bu kanallarda Mehmet Adnan AKFIRAT, Ferid İLSEVER, Serhan BOLLUK, Hikmet ÇİÇEK, Hayati ÖZCAN'm medya yapılanması içersinde yer aldıkları gibi istihbarat toplama ve kişisel verileri kaydetme ile devlete ait gizli ve belgeleri ele geçirdikleri tespit edilmiştir.
Şüpheli Hayrettin ERTEKİN' in internet sitesi sahibi olduğu, Halil Behiç GÜRCİHAN, Bekir ÖZTÜRK, İsmail YILDIZ ve Erkut ERSOY'un internet sitesi sahibi oldukları, şüphelilerden Ayşe Asuman ÖZDEMİR, Gazi GÜDER, Ergün POYRAZ, Fuat ERMİŞ, Güler KÖMÜRCÜ, Hayrullah Mahmut ÖZGÜR, Habip Ümit SAYIN, Muammer KARABULUT, Oktay YILDIRIM, Orhan TUNÇ, Ümit OĞUZTAN, Emin GÜRSESvedat YENERER'nin çeşitli gazete internet sitesi ve televziyonlarda örgütün amacı dıoğrultusunda yazı yayın ve propaganda faaliyetleri yaptıkları anlaşılmaktadır.
7-TERÖR ÖRGÜTLERİNİN AMAÇLARI DOĞRULTUSUNDA KONTROL ALTINA ALINMASI ÇALIŞMALARI:
Yine ERGENEKON dokümanında gerektiğinde naylon terör örgütü kurulmalı ve yabancı istihbarat örgütlerinin kurguladıkları oyunda mutlaka yer alınmalı şeklindeki prensipleri ile de örgütün terör örgütlerinin tasfiye ve yok edilmesi değil, kontrol altına alınıp örgüt adına kullanılmasını benimsedikleri bu konuda Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'tan çıkan PANZEHİR isimli örgütsel içerikli dokümanınanın içeriğinde PKK'nin tamamen tasfiye edilmesi yerine, Abdullah ÖCALAN'la iş birliği yapılıp bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ içersinde bulunan kendilerince genç subay olarak tabir ettikleri, muhtemelen örgüt adına çeşitli askeri kurumlara sızmış örgüt üyelerinin PKK'nm üst düzey yönetici kadrolarının yerlerine getirilmesi öngörülmüş, ayrıca bu belgede Abdullah ÖCALAN'm emekli olmadığı ve emekli olmayı da istemediği belirtilmiş ve örgütle arasındaki irtibatlarının boyutunu açıkça anlaşılmaktadır. Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR 'da elde edilen Devletin Yeniden Yapılanması dokümanınde süreçler başlığı altında Ordudan Mit'e Emniyetten Diyanete Yargıdan devletin tüm kurumlarına ve sivil toplum kuruluşlarından mafyaya kadar sızılacağı belirtilmiş olup, bu süreçte herhangi bir terör örgütüne sızılacağı hususunda karar bulunmadığı, buradan da ERGENEKON terör örgütünün amaçlarının terörle mücadele değil, bizzat kendi kontrollerindeki terör örgütlerinin kullanılarak devlet otoritesini zaafa uğratıp, kamu düzenini bozup örgütün kime hizmet ettiği açıkça anlaşılmayan amaçları doğrultusunda yönetmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır.
Dosyamızdai mevcut delillerden şüpheli Doğu PERİNÇEK, Ferid İLSEVER ve Hayati ÖZCAN'ın PKK'nın kamplarında PKK elebaşısı Abdullah ÖCALAN'la birçok fotoğrafının bulunduğu, buradandan da şüpheli Doğu PERİNÇEK'in ERGENEKON terör örgütünün kararlarına göre teori ve planlama dairesi başkanlığı bünyesinde terör örgütleri ile irtibat konusunda da görevli olduğu anlaşılmaktadır. Örgütün böylelikle kime hizmet ettiği husussuda açıkça ortaya çıkmaktadır. Millet menfaatleri için hareket ediliyor gibi bir imaj verip daha sonra devleti yıkmaya ve bölmeye azmetmiş PKK terör örgütü ele başısıyla birlikte hareket edip sözde milli duygularla devlete hizmet ettiklerini iddia etmeleri açıklanamayacak bir çelişkidir.
Şüphelilerde ele geçirilen istihbari bilgi notlarında DHKP/C ve HİZBULLAH örgütleriyle alakalı notlar ve gizli bilgiler değerlendirildiğinde bu örgütlerle de şüphelilerin doğrudan bağlantılarının bulunduğu görülmekte olup raporların içeriğinde deşifre olmuş tüm örgütsel konumu olan şahıslarla alakalı olarak hedef saptırması yapılmak suretiyle bu tür şahislann MİT tarafından organize edildiği şeklinde kara propaganda yaparak kendi faaliyetlerini gizlemeye çalışmakta oldukları görülmektedir.
PKK, DHKPC, HİZBULLAH terör örgütleriyle alakalı olarak birçok istihbari raporun bulunması, geçmiş dönemde öldürülen birçok faili meçhul olayın maktülleriyle alakalı bilgi ve istihbarat notlarının yine Veli KÜÇÜK' te bulunmasının dikkat çekici olduğu. Yine öldürülen bazı şahıslarla alakalı olarak Veli KÜÇÜK'ün ajandalarında ayrıntılı bilgilerin bulunduğu, bu ajandalarda Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN, REİS(kod) Sedat PEKER gibi şahıslarla yapılan görüşmelerin bulunduğu gibi bu şahısların duruşmalarının günlerine kadar Veli KÜÇÜK' tarafından ajandasına yazılmasıda aralarındaki ilişkinin örgütsel boyutunu ortaya koymaktadır.
12-SİVİL YAPILANMA (LOBİ)
Örgütün sivil yapılanması Aralık 1999 tarihli LOBİ - ERGENEKON dokümanında tüm ayrıntılarıyla anlatılmış, yapılanmanın nasıl olacağı, kime bağlı çalışacağı ve prensipleriyle nasıl gelir elde edip taban kazanılacağı hususları ayrıntılı olarak belirtilmiştir.
"BÖLÜM: 111,6). ORGANİZASYON PLÂM" başlıklı bölümde,
"Lobinin organizasyon plânı dokuz departmandan oluşmaktadır. Bu dokuz departman Örgütün tümünü oluşturmaktadır. Departmanlar Ergenekon tarafından örgütün merkez üyeliğine atanmış güvenilir, beş sivil yöneticiye doğrudan bağlı olarak yönetilecektir. Beş sivil yönetici personelin Ergenekon ile teması ise; atanmış ve güvenilir iki sivil personel ile sağlanacaktır. Departman başkanları merkezdeki beş yönetici tarafından seçilecek ve yönlendirilecektir". Şeklinde sınıflandırılmıştır.
Beş sivil yöneticinin şüphelilerin eylem ve faaliyetlerinden Sevgi ERENEROL, Kemal KERİNÇSİZ, Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR, İsmail YILDIZ, ve Erkut ERSOY olduğu, bunların örgüt içinde özel göreve haiz oldukları anlaşılmıştır.
"Yönetici personelin görevi elde edilen veriler ışığında organizasyonu gizlilik prensiplerine sadık kalarak sağlıklı biçimde yönetmek olduğu kadar, her alanda gelişim ve etkinliğini de arttırmaktır. Bunun yanısıra, birimlerin oluşturulması ve birimlerin sağlıklı, düzenli ve etkin biçimde işleyişini sağlamaktır. "
Denilmiş olup bu beş şüphelinin de birimlerin oluşturulması ve yönetilmesine fiilen katıldıkları anlaşılmaktadır.
" LOBİ DOKÜMANINDA "BİRİM BAŞKANLARI" başlıklı bölümde,
"Örgütlenme içinde departmanların işlev ve amaçlarına uygun yapıya sahip, konusunda deneyim sahibi kişiler tercih edilmelidir. Birim başkanları, Lobi faaliyetlerinin tümüyle serbest girişimcilik sınırlan içinde kaldığı konusunda kuşkuya kapılmayacak şekilde yönlendirilmeli, ortak amaçlar, fikir birliği ve inançlar doğrultusunda çalıştırılmalıdır". Şeklinde sivil yapılanmayı anlatan bir çok örgütsel içerikli doküman bulunmaktadır.
Şüpheli SEVGİ ERENEROL, 1953 İstanbul doğumludur, İlk ve orta öğrenimini İstanbul da tamamladıktan sonra Lise öğrenimini Brüksel de Yüksek öğrenimi ise Fransa Paris'te tamamlamıştır. 1991 yılında da yeniden ülkeye dönerek Türk Ortodoks Patriği Basın sözcülüğüne başlamıştır.
Türk Ortodoks patriği basın sözcüsü olarak bilinen Sevgi ERENEROL, ERGENEKON terör örgütünün kontrolünde bulunan Ayasofya Derneği, Büyük Güç Birliği ve Noel Baba Konseyine üye olduğu ve bu derneklerin kuruluşlarında görev aldığı, bu derneklerin yada örgüt bünyesindeki diğer dernek yada oluşumların düzenlediği birçok toplumsal gösteri, yürüyüş ve basın açıklamalarına katıldığı, zaman zaman basın sözcülüğünü yaptığı kilisede açık ve gizli toplantılar düzenlediği, bu toplantılara örgütün yönetici kadrosunun katıldığı, bu toplantılarda alman kararlarla sık sık değişik konularda toplumsal gösteri ve yürüyüşleri düzenleyerek bir taraftan örgüte yeni kazanımlar sağlamaya çalıştıkları, diğer yandan da örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda ülkede kaos ve çatışma ortamı oluşturulması için faaliyetlerde bulundukları, Öte yandan 2005 yılı sonrası örgüt bünyesinde oluşturulan Kuvayı Milliye Dernekleri ve diğer dernek başkanlarının birçok konuyu Sevgi ERENEROL'e danıştıkları, zaman zaman Sevgi ERENEROL'un bu kişilerle toplantılar ve konferanslar düzenlediği, birlikte ortak toplumsal gösteri ve yürüyüşler tertipledikleri,
'Dinamik-Ulusal Güç Birliği Kuvayı Milliye Cephesi isimli örgüt dokümanının yapılan incelemelerinde, "Ulusal Güç Birliği'nin liderliğini Kemalist ideolojiye gönül vermiş ve liderlik yeteneklerine sahip BİR TÜRK KIZININ üstlenmesinin uygun görüldüğünün" belirtildiği, Sevgi ERENEROL'un kilisede düzenlediği toplantılara gerçekleştirdiği eylem ve faaliyetlerine yada ilişkilerine bakıldığında, örgütün sivil toplum örgütleri yapılanmasının sorumlusunun olduğunun anlaşıldığı, dolayısıyla örgüt dokümanında belirtilen Ulusal Güç Birliği liderliğini yapan TÜRK KIZININ Sevgi ERENEROL olduğunun anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan ERGENEKON gizli yapılanması ile LOBİ yapılanması arasında KÖPRÜ PERSONEL vazifesi yapan Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN ile yoğun ilişkilerinin olduğu, bu kişilerin sık sık kiliseye geldiği ve özel görüşmeler yaptığı, örgüte yönelik düzenlenen operasyonlarda tutuklanan şüphelilerden Muzaffer TEKİN ve Ergün POYRAZ'ı periyodik olarak ziyaret ettiği ve bunu hiçbir zaman aksatmadığı, bu kişilerin her türlü sorunları ile ilgilendiği, tutuklu bulunan bu örgüt üyelerinin tahliye edilebilmeleri için her türlü hukuki ve hukuka aykırı girişimlerde bulunmaya çalıştığı, ikametinde ele geçirilen dokümanlarda Selçuk Üniversitesindeki öğretim görevlilerinin fişlenmesi ile ilgili bilgilerin olduğu,
Dolayısıyla dosya içerisindeki delillerden Sevgi ERENEROL'un ERGENEKON terör örgütünün LOBİ yapılanmasının yöneticilerinden olduğu ve aynı zamanda Sivil Toplum Örgütlerinin de lideri olduğu anlaşılmaktadır.
Yapılan araştırmalarda 2005 yılından sonra ülkemizin değişik vilayetlerinde birden bire Kuvayı Milliye Dernekleri ve farklı isimlerde derneklerin kurulduğu, bazı dernek kurucularının ve dernek merkezine ait adres bilgilerinin aynı olduğu, söz konusu dernekler yöneticisi ya da başkanları ile Sevgi ERENEROL'un bizzat ilişki içerisinde olduğu,
Ele geçirilen resimlerde örgütün yönetici kadrosunu teşkil eden şüpheliler Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Mehmet Fikri KARADAĞ, Sevgi ERENEROL ve örgüt üyesi şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in ile Kilisede yapılan toplantılarda yada kamuya açık yerlerdeki örgütsel gösteri ve yürüyüşlerde görüntülerinin olduğu görülmektedir.
(TapeNo:1195) 11.12.2007 günü saat: 13.21'de Sevgi ERENEROL ile Kemal KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Görüşmenin başında Sevgi ERENEROL gitmiş olduğu Macaristan gezisinden bahsettikten sonra "Siz nasılsınız benim aklım fikrim aslında sizin programlarda nasıl geçti ne yaptınız...Kalabalık mıydınız...konuşmayı kimler yaptı nerde yaptınız" diye sorduktan sonra K.KERİNÇSİZ'in yapılanlar hakkında bilgi verdiği, görüşmenin devamında K.KERİNÇSİZ "Baktım yürüyüş sırasında sessiz sakin geçiyo getirin bana şu megafonu dedim ...Sloganları baştan tekrarlattırayım dedim milleti canlandıralım o ara ses gitti" dediği, S.ERENEROL'un "iyi aferin aferin iyi yaptınız ağzınıza sağlık yüreğinize sağlık ne diyeyim vallahi yani iyiki varsınız" dediği, K.KERİNÇSİZ'in "Hepimiz hepimiz Sevgi hanım bi kişiyle mesele hallolmaz hepimiz çarkın dişlileriyiz" "Şimdi bu arada tabi şey Kadıköy ADD gelmedi" diyerek yaptıkları mitingle ilgili bilgi vermiştir.
(TapeNo :1248) 24.12.2007 günü saat: 20.04'de Sevgi ERENEROL ile Kemal KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Kemal KERİNÇSİZ'in "bu hafta.. Erol beyle çıkacağız, operasyonu anlatacak yine, yani Sky Türk teki anlattıklarının biraz daha ilaveler özetler yaparak..., Ferruh SEZGİN hoca da katılacak" dediği, Sevgi ERENEROL'un "ama yok valla Ahmet beyle birebir görüşün, Ahmet beyin bunlardan haberi yoktur, zannetmiyorum ki böyle bir şeyi kabul etsin, mümkün değil, olacak şey değil yani... hangi televizyon kanalında böyle rezillik yaşanıyor, ama yeni yılda en azından bu işi bir şeye oturtun artık, olmaz çünkü" dediği,
(TapeNo:1249) 25.12.2007 günü saat:09.40'de Sevgi ERENEROL ile Veli KÜÇÜK arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
Veli KÜÇÜK'ün "... ne zaman gelelim ne zaman programınız' dediği, Sevgi ERENEROL'un "Saat 11 den itibaren" dediği Veli KÜÇÜK'ün "iyi biz 11 den sonra geliriz öyleyse Necla hanımla" dediği,
(TapeNo:1272) 03.01.2008 günü saat:12.59'da Sevgi ERENEROL ile Kemal KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
SEVGİ'nin "Kolay gelsin siz kimle program yapacaksınız yarın akşam" dediği, KEMAL'in "Yarın akşam çocuklarla yapacağız bu 221. maddeyi bir tartışalım diyoruz... "Ondan sonra da bu Kegam Vetyam var biliyor musunuz Kegam...Onu bir alayım ben diyorum programa Ermeni meselesi ne der siniz... Özellikle bizim böyle bir Ermeni cemaatinden birini çıkarmamız lazım daha hoştur" dediği, SEVGİ'nin "İyi olur iyi olur" dediği,
(TapeNo:1273) 04.01.2008 günü saat: 12.37’de Sevgi ERENEROL ile Kemal KERİNÇSİZ arasındaki telefon görüşmesinde özetle
KEMAL'in "Sağolun efendim Tekirdağ'ın yoluna yavaş yavaş gidiyoruz ...Ya bu Kelle kararını açıklamış mahkeme hakimi, aman ya rabbim ne biçim karar nasıl karar" dediği, SEVGİ'nin "Öyle mi ... harika helal kadına" dediği, KEMAL'in "Helal aman ya rabbi ben böyle bir karar görmedim... Yani bir okusanız benim gözlerim yaşardı o karar karşısında var mı dedim böyle insan var mı hele bir bayan olarak bunu vermek nasıl dert veriyor biliyor musunuz dört sayfa ... PKK konusunda aman ya rabbim" dediği, SEVGİ'nin "YA o zaman hepimiz teşekkür mektubu yazalım" dediği,
(TapeNo: 3111) 23.08.2007 tarihinde saat 11:33 sıralarında Sevgi ERENEROL ile Kemal KERİNÇSİZ'in yapmış olduğu telefon görüşmesinde;
Sevgi ERENEROL'un "...Kemal Bey Şimdi Bugün Sabah da, Yine Bu Almanya Meselesi Kaleme Alınmış, Yine Koca Bir Sayfa Haber Yapılmış, Bakabilirseniz Bi Bakın Ona " diyerek Kemal KERİNÇSİZ'den Muzaffer TEKİN'in Alman ajanlığı ve uyuşturucu kaçakçılığı yapmak suçlaması ile basın ve yayın kuruluşlarında haberlerin yer aldığını, bu konu ile ilgili araştırma yapmasını ve dosyayı incelemesini istediği, (Tape:3197) 24.11.2007 tarihinde, saat:14:15 sıralarında, Sevgi ERENEROL ile Veli KÜÇÜK'ün yapmış olduğu görüşmede;
V.KÜÇÜK'ün "...Sevgi Hanım Merhaba Veli Paşa....Patrikhaneyi Aradım Yakup Çıktı Gelmediler Dedi Bi Uğrar ayım Dedim Bi Göreyim Diyodum..." dediği, S.ERENEROL'un " Tamam, Bekliyorum, Bekliyorum" dediği anlaşılmıştır.
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ 1960 Edime doğumludur. 24 yıldır avukatlık yapmaktadır. ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE bağlı Sivil Toplum örgütlerinden olan Büyük Hukukçular Birliği Demeğinin başkanı, Büyük Güç Birliği Demeği ve Ayasofya Demeğinin üyesidir, söz konusu sivil toplum örgütlerinin düzenlediği birçok toplumsal gösteri, yürüyüş ve basın açıklamalarına katılmıştır. Hakkında işlem yapılmadan önceki süreçte DANIŞTAY olayında ve soruşturma kapsamında birçok örgüt üyesinin avukatlığını yapmıştır.
Alman ifadesinde Muzaffer TEKİN ve Veli KÜÇÜK ile 10 Nisan 2006 günü Boğazlıyan kaymakamının anma toplantısında aynı anda tanıştığını beyan etmiştir. Dolayısıyla ERGNEKON GİZLİ yapılanması ile LOBİ yapılanması arasındaki arasında KÖPRÜ PERSONEL vazifesi yapan bu iki şahısla aynı anda tanıştığını ifade ederek Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'in konumlarını ortaya koymuştur. Öte yandan Muzaffer TEKİN ve Ergün POYRAZ tutuklandıktan sonra periyodik olarak cezaevinde ziyarette bulunmuş ve bu kişilerin tahliye olması için her türlü hukuki ya da hukuk dışı yollara başvurmuştur.
Kemal KERİNÇSİZ aynı zamanda YENİ ÇAĞ TV de yaptığı programlarla örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda propaganda yapmaktadır. Ayrıca gerçekleştirdiği birçok faaliyet ve eylemi Sevgi ERENEROL'a danışmaktadır. Hatta televizyon programına çıkarmayı düşündüğü bir ermeni vatandaşını dahi Sevgi ERENEROL'e danıştığı tespit edilmiştir.
Şüpheli Sevgi ERENEROL ve Kemal KERİNÇSİZ in Milli Güç birliğinin oluşturulması için yoğun çaba harcadıkları ve tüm demekleri Milli Güç Birliği çatısı altında birleştirip yönetme gayretinde oldukları, örgütün kararlan gergince yapılması gereken eylem ve mitingleri organize ettikleri, Büyük Hukukçular Demeğini, Kemal KERİNÇSİZ in kurup yönettiği, aynı zamanda bu iki şüphelinin ERGENEKON terör örgütünün yurt dışı faliyetlerinde de görevli olduklan, tüm eylem faaliyetlerini şüpheliler Veli KÜÇÜK ve (Zafer kod)Muzaffer TEKİN in talimatlarına uygun olarak yaptıkları. Yaptıkları tüm eylem ve gösterilere örgütün bombalarını saklayan Oktay YILDIRIM ında iştirak ettiği anlaşılmaktadır.
Soruşturma sırasında ölen Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'ın konum olarak Lobi yapılanması içinde en zor olan örgütlenmenin gizli olarak yapılıp teori olarak kabul edilip stratejilere göre kurulup pratikte uygulanmasından sorumlu yönetici olduğuVeli KÜÇÜK'ün talimatlarıyla kurulduğu anlaşılan VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ ve Kuvvai Milliye Derneği ile Kuvayı Milliye Derneği (1919) derneklerinin kuruluş aşamasında örgütlenme toplantılarının tümüne katıldığı, Devletin Yeniden Yapılanması isimli dokümanı yazıp kurulan derneklerin de bu dokümana göre örgütlenmelerini temin edip kurulan derneklerin hem gizli hem açık amaçlarını belirleyip PYK planlma yürütme kurulu adı altında 21 ayrı gizli hücrenin oluşturulması çalışmalarını, diğer şüpheliler (Zafer kod)Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Paşa(kod) Fikri KARADAĞ ile birlikte organize ettikleri. Ayrıca bu şüphelinin kendisine bağlı olarak istihbarat hücresi oluşturduğu, bu hücrede şüpheliler Gazi GÜDER VE Ayşe Asuman ÖZDEMİR faaliyetlerini Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR a bağlı olarak yürüttükleri.
Şüpheli İsmail YILDIZ'ın kendine ait Sesar araştırma şirketi adı altında, oluşturduğu grup vasıtasıyla, topladığı bilgileri, örgütün stratejilerine uygun yazılar haline getirip örgütün amacı doğrultusunda yayınlar yapıp kendilerine ait sınırlı internet okuyucu ağı ile bu bilgileri ERGENEKON terör örgütünün üyelerine dağıtıp gerekli Teoriler ve senaryoları üretip uygulanmalarım temin ettikleri. Bu şüpheliye Ergün POYRAZ, Hayrullah Mahmut ÖZGÜR, Halil Behiç GÜRCİHANve Kemal Şahin, F.Refik NUHOĞLU, m.Murat YÜCEL in yardımcı oldukları. Bu grubun irtibatlarını Halil Behiç GÜRCİHANve Ergün POYRAZm Sevgi ERENEROL ve Habip Ümit SAYIN'm vasıtasıyla sağladıkları anlaşılmaktadır. Aynca Ergün POYRAZ m yazdığı kitapların bizzat ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından yazdırılıp yayınlaması için Ergün POYRAZa gönderdikleri ve Ergün POYRAZ m da bu kitapları yayınlattırdığı, şüpheli Muammer KARABULUTunda Ergün POYRAZ tututlandıktan sonra kitap basılması işlerini Ergün POYRAZ yerine takip edip Sevgi ERENEROL a bilgiler verdiği.
Şüpheli Erkut ERSOY'un, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ içinde doğrudan Paşa(kod) Fikri KARADAĞ a bağlı olarak Araştırma ve Bilgi Toplama Departmanını Lobi'nin amaçlan doğrultusunda istihbarat verileri toplamak, arşivlemek ve merkeze sunmak görevlerini yürüttüğü bu konuda HACKERLER GRUBU KURUP bunlarla lüks otellerde değişik zamanlarda gizli toplantılar yaptığı, Paşa(kod) Fikri KARADAĞın yönettiği Kuvvayı Milliye Derneği (1919) derneği üyelerinin de kendi içlerinde istihbarat uluslar arası istihbarat olarak örgütlendiklerive bu konuda örgüt kartları bastırıp görevlilere dağıttıkları, şüpheliler Raif GÖRÜM, Recep Gökhan SİPAHİOĞLU, Erol ÖLMEZve İhsan GÖKTAŞIN bizzat görevli istihbarat elemanı oldukları ve bu konuda kendilerinde ergenekon terör örgütünün alt birimlerinden olan Kuvayı Milliye Derneği (1919)NİN istahbarat görevlisi olduklarına dair kartlarının aramalarda bulunduğu,
Kuvayı Milliye Derneği (1919) adı altında (Paşa kod) Mehmet Fikri KARADAĞ liderliğindeki Kuvayı Milliye Derneği (1919)nin Yardımcılığını şüpheli Hüseyin GÖRÜMün yaptığı. Tanju OKANm Mersin sorumlusu olduğu, Yaşar ARSLANKÖYLÜNÜN Adana, Hüseyin GAZİ OĞUZun da Pendik sorumlusu olarak ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ YAPILANMASI içinde Paşa(kod) Fikri KARADAĞ m yardımcılığını yaptıkları, Şüpheliler Kahraman ŞAHİN, Muhammet YÜCE, Selim AKKURT, Coşkun ÇALIK, Ayhan ÇELİK, Erol ÖLMEZ, Abdullah ARAPOĞULLARI, Ali KUTLU Erdal İRTEN ve Yusuf GÖRÜM dernek çatısı altında yapılan örgütlenmede, ERGENEKON terör örgütünün talimatları doğrultusunda ülkede kaos ortamı oluşturmak ve darbeye zemin hazırlamak için bazı yazar ve gazeteciler ile siyasi kişilere karşı suikast eylemi yapma girişimi içinde oldukları Bu konuda bizzat Paşa(kod) Fikri KARADAĞ örgütçe temin edilen tetikçilerle gizli görüşmeler yapmak için çalışmalar yaptığı fiziki takip tutunaklarından anlaşılmaktadır. Bu grup daha çok örgütün darbe yapma amacına yönelik çalışmalar yapmaktadırlar.
Gizli tanık 17 nin alman beyanlarında, 2005 yılında mersinde meydana gelen bayrak yakılması sonucu meydana gelen ve tüm Türkiyede Çeşitli olay oların meydana geldiği olayda barağın bizzat provokasyon amaçlı oalarak ERGENEKON terör örgütünün üyelerinden Ali KUTLU vasıtasıyla organize edildiğini beyan ettiği, Meclisi ele geçirip darbe yapmak amacıyla 10 bin adet kalpak ve bere sipariş edildiği, bu derneklerin üst düzey yönetiminde önemli kararları Veli KÜÇÜK'ün aldığını ve problem çıktığında derneğe gelerek bu konuda dernek üyelerini yönlendirdiğini beyan etmiştir. Lobi dokümanına göre ERGENEKON terör örgütünün sivil yapılanmasının organizasyonu da aşağıdaki gibidir.
1). Merkez; beş yöneticiden oluşur.
2). Araştırma ve Bilgi Toplama
3). Analiz ve Değerlendirme Departmanı; bir başkan ve beş kişilik yardımcı bir kadrodan oluşmaktadır. Elde edilen istihbarat verilerinin analiz raporlarının hazırlanması çalışmalarını yürütmekle sorumludur.
4). Finans ve Ticaret Departmanı, bir başkan ve altı kişilik yardımcı personelden oluşmaktadır. Ticari koşullan yakından izlemek, ticari faaliyet ve yatırım alanlarının belirlenmesi çalışmalarının yürütülmesinden sorumludur. Bu birimin başkanı örgütün ticari şirketlerinin kuruluş, organizasyon ve denetimini kontrol eder.
5). Kültür ve Bilim Departmanı, bir başkan ve altı yardımcı personelden oluşmaktadır. Bilimsel ve kültürel gelişmeleri yakından izlemek ve yararlanılabilecek alanların tespiti çalışmalarını gerçekleştirir.
6). Teori ve Senaryo Departmanı, bir başkan ve beş senaristten oluşmaktadır. Uygulamaya konulması düşünülen senaryoların sağlıklı sonuçlara ulaşmasını sağlamak amacıyla, karşılaşılabilecek kontra senaryoları belirleyerek önlem alınmasını sağlar. Kültürel, bilimsel senaryo kurgular ile kamuoyunun ojite edilmesinin önüne geçecek argümanlar üretir. Medya kuruluşlarını yönlendirme çalışmalarına katkıda bulunur.
7). iletişim ve Propaganda departmanı bir başkan ve beş yardımcıdan oluşmaktadır. Bu departmanın görevi amaçlara uygun olarak medya kuruluşlarını bilgilendirmek, yönlendirmek ve bu yolla kontrol altında tutmaktır. Ayrıca, faaliyetlerde amaçlara uygun kamuoyu oluşturulması ve kamuoyunun desteğinin sağlanması çalışmalarını yürütür. Bunların yanısıra, organizasyonun ilişki kurmayı tasarladığı kişi, kurum ve kuruluşlar üzerinde etkileme çalışmaları gerçekleştirerek, sağlıklı ilişkiler kurulabilmesinin alt yapısını hazırlar.
8). Hukuk Departmanı, bir başkan ve beş yardımcıdan oluşmaktadır. Organizasyonun girişim ve faaliyetlerinin mevcut yasaların hukuksal temeline dayandırılabilmesi çalışmalarını yürütür. Bu departmanda yer alacak personel hukukçulardan oluşacaktır. Organizasyonun hukuk işlerini üstlenecek olan bu departman, hukuksal kurallardan azami ölçüde yararlanılması çalışmalarını yürütecektir.
9). Uluslararası İlişkiler Departmanı, bir başkan ve altı yardımcısından oluşmaktadır. Bu departmanın görevi, organizasyonun uluslararası alanlardaki faaliyetlerini sağlıklı biçimde yürütülmesini sağlamaktır. Türkiye'de faaliyet göstermekte olan uluslar ası kuruluşların çalışmalarım analiz etmek, bu kuruluşlar ile yakın ilişki kurulmasını sağlamak ve dış güç odaklar olan bu kuruluşların amaçlarının belirlenmesini sağlamaktır." Denilmektedir.
Buradan da ERGENEKON terör örgütünün Sivil unsurlarının yapılanmasını düzenleyen LOBİ dokümanında ERGENEKON YAPILANMASINA ilişkin dokümandan daha ayrıntılı olarak yine gizlilik kuralları içinde, örgütsel hiyerarşi içinde herkesin nasıl ve ne şekilde çalışacaktan yazılı kurallara bağlanmış ve görev dağılımı ayrıntılı olarak belirtilmiştir.
13-SİSTEMLE BARIŞIK OLMAYANLARIN ÖRGÜTE ALINMASI:
Örgütün yapısı incelendiğinde Aralık -1999 tarihli ERGENEKON-LOBİ başlıklı belgenin 7. bölümünde eleman profili başlıklı bölümünde; "Özellikle sistemle barışık olmayan, aradığını bulamamış yapıdaki kişilikler seçilmelidir. Çünkü, bu türden kişiler sistemin boşluklarını, mekanizmanın işleyişini, oyunların kurallarını ve zaaflarını çok daha iyi bilmektedirler." Denilmiştir.
Şüpheli ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN' in ordudan ihraç edildiği, şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Gazi Güder'in ayrıldıkları, Oktay YILDIRIM Mahmut ÖZTÜRK, Fikret EMEKve Rafet ARSLAN'm malulen emekli oldukları, yine şüpheliler Kemal ŞAHİN, F Refik NUHOĞLU, Aydın YÜKSEK'in polislikten ayrılma ve emekli oldukları, Kuvayı Milliye Derneği (1919) nin üyelerinin büyük bir kısmının geçmişte silahlı eylem ve adi suçlardan sabıkalı oldukları, imam kod Hüseyin GÖRÜM cezaevinde yattığı, Muhmmed YÜCENİN, uzman çavuşluktan atıldığı, Doğu PERİNÇEK' ve grubunun bir çok üyesinin geçmişte devlete karşı çeşitli suçlardan mahkum olup ceza evinde yattıkları,
Doğu PERİNÇEK'in 1972 yılında 141. madde yani sınıf esasına dayalı örgüte önderlik etmek suçundan tutuklandığı ve hüküm giydiği, 1974 affı ile serbest kaldığı, 1980 12 Eylül askeri darbesinden sonra yine 141. madde nedeniyle tutuklandığı ve hüküm giydiği, Mehmet Adnan AKFIRAT hakkında TDKP Halkın Kurtuluşu Aydınlık Örgütünü kurup yönetmekten işlem yapıldığı,
Hikmet ÇİÇEK'in 1971 yılında Anayasayı ihlal 146/1'den yargılandığı ve hüküm giydiği, 14 yıl 4 ay cezaevinde kaldığını, 1986 yılında tahliye olduğunu, bu davada 1974 yılında çıkarılan genel af yasası sonrasında tüm cezalarının silindiğini ve affa uğradığını, Ferid İLSEVER'in 1970 yılında 12 Mart döneminde TİİKP davasından yargılandığını, Cezaevinde yattığını, TİKP davasından da yargılandığı anlaşılmaktadır.
14-ERGENEKON ÖRGÜTÜNÜN STRATEJİSİ:
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ amaç ve faaliyetleri için söz sahibi üyelerine hedeflerine ulaşma amacıyla hazırlattığı proje tez-antitez gibi dokümanları gizli üst yapılanmasında değerlendirip uygun görülen stratejilerin benimsenip kabul edildiği, daha sonra kabul edilen bu belgeden yola çıkarak bu belgenin hayata geçirilmesi için kendilerine göre hazırladıkları Master Planlar çerçevesinde, önce propaganda sonra kurulacak şirketlerden elde edilecek gelir ve gelirlerin bu amaçla kullanılması sonucu, örgütlenme faaliyetlerinin çeşitli aşamalarından sonra, sızma ve ele geçirme süreçleri sonucunda devleti tamamen ele geçirip kendi siyasi ve şahsi çıkarlarına uygun olarak yönetmeyi planlamaktadırlar.
Planlamaların şu şekilde gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
1-ERGENEKON dokümanına göre gizli hiyerarşik yapıya bağlı üst örgütlenme, bu örgütlenmenin üst düzey olmasının yanında stratejik örgütlenmeninde buradan yönetildiği ve kararların burada alınıp alt örgütlenme birimlerine iletilip uygulamaya konulduğu anlaşılmaktadır.
2- Olarak üst yapıdan sonra sivil yapılanma alanlarında örgütlenyi kapsadığı. Lobi adı verilen ikincil örgütlenmenin, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE taban kazandırmaktan, örgütün legal ve illegal gelirlerinin temini ile devamlılığın sağlanmasının amaçlandığı. Bu sivil yapılanmaya sivil toplum kuruluşu nitelingindeki derneklerin de dahil edilmek suretiyle üst yapılanmada yer alan yönetici kadroların deşifre olmalarının önüne geçilmek istendiğinin anlaşıldığı,
3-Aşamada ise sistemli örgütlenmenin tüm inceliklerinin teoriden pratiğe döndürülmesi için hazırlandığı anlaşılan Devletin Yeniden Yapılanması başlıklı örgütsel içerikli dokümanın hazılanması da ERGENEKON terör örgütünün sistemli sinsi ve gizli bir örgüt olduğu nu göstermektedir bu belge de devletin tüm kadamelerinde sivil toplum kuruluşularının ele geçirilmesi ve ERGENEKON terör örgütünün hedefine gidebilmesi için gerekli sızma ve yapılanma süreçlerinin ayrıntılı olarak belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu plan çerçevesinde de eylem ve faaliyetlere başladıkları, kendilerine kurdukları Kuvva-i Milliye Demeği (demekleri) vasıtası ile siyasi görüşleri çerçevesinde tabana yayıp örgütün üye sayısını arttırdıkları, yine demek ve değişik kültürel etkinlikler sebebi ile tanıyıp güvendikleri şahıslara örgütün nihai amacını anlattıkları, Gazi GÜDER' in Ayşe Asuman ÖZDEMİR' e uzun süre kendisine çeşitli şahıslar hakkında istihbari bilgiler aktarmasına mukabil " sizin bence artık önemli ve değerli bir misyonunuz var, bu misyon bu ülke için çok önemli... ordu komutanın en önde vuruşması doğru bir yaklaşım değildir, siz cengaver değil, artık komutan olmalısınız, artık ana karargahta olmalısınız, bir başka anlatımla planlamacı, eğitimci, koordineci, örgütçü vb. görevleriniz olmalı ya da daha öne çıkmalılar,. Sonuç alabilmek için daha büyük örgütlenme gerekir. Not; bu konuda çalışmalarımız var, ortaya çıkması için daha zaman gerekir" şeklinde artık Ayşe Asuman ÖZDEMİR' in de örgütün içinde bir şahıs olduğunu vurguladığı ve yine hareketin adının ayrık otu hareketi olmasını tavsiye ettikleri, ayrıca yine kendilerinin kod isimlerinin birbirlerine email yoluyla gönderdikleri, burada lakaplar denilerek MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR , THMADE ... Asuman ÖZDEMİR , YÜCE YÜREKLİ... Ergün ÖZGEN şeklinde kod isimlerinin bulunduğu ve bu kod isimlerin de gerek telefon dinlemeleri ve gerek internet yazışmalarında kullanıldığı, şüphelilerin yine bazı konularda telefonla ve bilgisayar üzerinde değil dinlemeye karşı olarak yüz yüze görüşeceklerini birbirlerine beyan ettikleri, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'nin ZAFER kod adını kullandığı, İsmal YILDIZ'm BÜLENT kod adını kullandığı, Halil Behiç GÜRCİHAN' m bazı bilgileri Ayşe Asuman ÖZDEMİR 'e aktarıp Ayşe Asuman ÖZDEMİR' in de Gazi GÜDER 'e , Gazi GÜDER ' in de bilgileri MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'a gönderip ölen Kuddusi OKKIR' m bilgisayarında depolandığı ve yine Kuddusi OKKIR ' m Gazi GÜDER'e yazmış olduğu 9 Mayıs 2006 tarihli emailde "Gazi ve Kuddusi niçin tanıştırıldı? ağabeyin miyim?, Başarmaya giden yoldan vazgeçme şansımız var mı ? " şeklinde yazmış olması da şüphelilerin örgütün çatısı için, aralarındaki emir komuta zinciri gereği tanıştırıldıkları anlaşılmakta olup, yine MİLLİ IRGAT(KOD) Soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR'm zaman zaman Gazi GÜDER'e stratejik talimatlar verip nasıl davranması gerektiğini söylediği anlaşılmaktadır.
Örgütün oluşumunda ERGENEKON ve DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI planına uygun olarak şüphelilerin silahlı gruplar oluşturdukları, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in bu grubun başında olduğu, Oktay YILDIRIM, Mahmut ÖZTÜRK, Mehmet DEMİRTAŞ' ve Fikret EMEK m bu silahların saklanmasına yardımcı oldukları, üç şahsında ayrıca ruhsatlı silahının bulunduğu, örgüt arasında hiyerarşik yapının olduğu, ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ' in ofisinin genelde buluşma ve toplantı yeri olarak kullanıldığı, yine silahlı ve bombalı birimin Mete YALAZANGİL vasıtası ile ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN'e bağlı olarak hareket ettikleri, Mete YALAZANGİL' in Aydın YÜKSEK, Muzaffer ŞENOCAK ve Fikret EMEK ile şüpheliler TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU, Saipir DEBZLELVİDZE ve Zeki Yurdakul ÇAĞMAN gibi daha bir çok şüpheliyi organize ettiği görülmektedir.
Şüpheli Fikret EMEK' in Oktay YILDIRIM gibi örgüte ait el bombalan ve silahlan sakladığı, aynca Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile irtibat halinde olduğu ve doğrudan operasyon dairesi başkanlığına bağlı olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.
Tüm şüphelilerin ortak özelliği çeşitli internet sitelerinde örgütün amaç ve faaliyetleri doğrultusunda yazılar yazdıkları, yazdıkları yazıların genelde ermeni düşmanlığı, Süleymaniye ve çuval olayı, Türkiye' deki misyonerlik faaliyetlerinden duydukları rahatsızlıklar ve Türkiye' deki azınlıklara karşı yapılması gerekli eylem ve davranışlar ile derin devlet üzerinde yoğunlaştığı. Özellikle Türkiye de kamu otoritesini sarsan cinayetlerden hemen sonra şüphelilerin yazılarında hem hedef saptırmaya yöneldikleri hemde örgütün (derin devletin) propagandasını yaptıkları dosyada mevcut şüphelilere ait yazıların incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Savcılığımıza ihbar yoluyla gelen mektup ve ekindeki fotoğraflarda örgütün üyelerinin Türk Ortodoks Kilisesinde ayinlere katıldıkları, ilk kuruculuğunu ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN , MİLLİ IRGAT(KOD) soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIR ve Taner ÜNAL' m yaptıkları VKGB ' in broşürlerini de o ayinlerde dağıttıkları, örgütün bu sebeple milliyetçi ve diğer dinlere müsamaha göstermeyecek kadar şovenist bir yapıda olduğu, Türk Ortodoks Patrikhanesi dışındaki tüm yabancı din misyonlarına karşı aşın düşmanlıklarının bulunduğu, bu konuda Sevgi ERENEROL Hem Hava Kuvvetleri Komutanlığında hemde SAREM isimli askeri strateji kurumunda ve kendi beyanına göre birçok üniversitede seminerler verdiği ve bu seminerlerde misyonerlik faaliyetlerinin ajanlık ve provakatörlük olduğunu ve bundan duyduğu rahatsızlıkları anlattığı tespit edilmiştir.
Şüpheli Tuğrul DERME'nin Kuvva-i Milliye çatısı altında Balıkesir' de örgütün amaçlarına yönelik yapılanma içinde olduğu ve gençleri örgüt çatısı altında örgütlediği örgüte ait gizli toplantı yeri temin ettiğive eylem yapabilecek kapasitede gençleri etrafına toplayarak bu hususu da dernek başkanı Bekir ÖZTÜRK' e ilettiği emir ve talimatlarını beklediği görülmektedir. Şüpheli BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m da etrafına topladığı Kemal ŞAHİN, Mehmet Murat YÜCEL, Feridun Refik NUHOĞLU isimli eski polislere Ergenekon oluşumu çerçevesinde kendilerini Devletin ve Genelkurmayın stratejilerini belirleyen birimi olarak tanıtıp çeşitli şahıslar hakkında istihbarat bilgileri toplayıp kendisinde topladığı, zaman zaman da bu bilgileri internet sitesinde yazarak insanları zor duruma sokup amaçlarına ulaşmaya çalıştıkmaktadırlar.
Ergün POYRAZ' m BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ ve Halil Behiç GÜRCİHAN ile irtibatlı olarak askeri şahıslardan aldıkları gizli bilgi ve belgeleri bu şahıslarla paylaşıp bu bilgi ve belgelerin değişik vesilelerle yayınlanmasını sağladıkları ve yine Ergün POYRAZ' m kendi beyanı ile evinde ve bilgisayarlarında çıkan devlete ait gizli bilgi ve belgeleri çeşitli mahkemelerde ve yazdığı 12 kitap ve gazete yazılarında kullanmak suretiyle örgütün hareket alanını genişletip kişilerin özel hayatlarına ilişkin bilgi ve belgeleri depolayıp yeri ve zamanı geldiğinde örgütün amaçlan doğrultusunda kullandıkları, Hayrullah Mahmut ÖZGÜR'ün de aynı sitede faaliyet gösterdikten sonra ERGENEKON terör örgütünün toplumda kabul görmesi ve yüce ideallere hizmet ettiğini ima edici yazılan yayınladığı anlaşılmaktadır. Şüpheli Fikret EMEK' te de Alman vakıflarının bulunduğu yerlerin kroki ve resimlerinin bulunması da, örgütün ilgi alanına giren her türlü konuyu ciddiyetle araştırıp çeşitli projeler ürettiğini göstermektedir.
Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK her nekadar Danıştay saldırısı olayından itibaren ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN ile fikir ayrılığından ötürü görüşmediğini ve yolunu ayırdığını beyan etmişise de, Mete YALAZANGİL 'in beyanında Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK7nün 2006 yılında ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'in Ataşehir'de vermiş olduğu iftar yemeğine katıldığı ayrıca ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN 'nin eşiyle de akraba oldukları göz önüne alındığında bu söylemin aralarında örgütsel birlektelik yokmuş gibi bir imaj oluşturmak için söylendiği anlaşılmaktadır.
Gerek Ergenekon gerekse Devletin Yeniden Yapılanması dokümanına göre PYK (planlama yürütme kurulu) ve alt kurul 21 kişiden oluştuğundan 21 tane ayrı örgütlenme birimi ve bu birimlerin başlarında farklı farklı kişilerin olduğu, buna bağlı olarak da tüm şüpheliler arasında birebir hiyerarşik ve organik bağ bulunmasının, zorunlu olmadığı, ancak grup liderlerinin örgütün henüz deşifre edilememiş üst birimleri ve bu birimler altında farklı hücre yapılanmaları olması sebebi ile birbirlerini hepsinin tanımamasının da doğal olduğu ve örgütün ancak bu şekilde gizlilik prensipleri çerçevesinde yayılıp kendine taban ve silahlı milis gücü kurabileceği değerlendirilmektedir.
15- ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE BAĞLI DERNEKLER:
A-KUVVAİ MİLLİYE DERNEĞİ
Oktay YILDIRIM'm il başkanı olduğu ve Devletin Yeniden Yapılanması için kurulduğu anlaşılan Kuvva-i Milliye Derneğinin aynı amaçla örgütlenmesini sürdürdüğü, dernek başkanı Bekir ÖZTÜRK'ün derneğin amaçlan doğrultusunda yazılan yazıları internet sitesinde yayınladıkları ve yine dernek ile doğrudan irtibatı olmamakla birlikte örgütün stratejik plan ve yapılanmasını sağlayan SESAR Araştırmalar ve Stratejik Geliştirme Merkezinin sahibi olan BÜLENT (kod) İsmail YILDIZ' m da aynı amaçla örgütlendiği ve yazmış olduğu yazılan örgüt üyesi olan Fuat ERMİŞ ve Bekir ÖZTÜRK' ün kendi isimleri ile Kuvva-i Milliye.net isimli sitede yayınladıkları, daha sonra da SESAR ismi ile ve kendi isimleri ile yayınladıkları, yazıların içeriklerinin de ordu ile hükümeti karşı karşıya getirip birbirlerine karşı düşmanca hareket etmelerini sağlamak, yine örgütün stratejisi doğrultusunda ermeni düşmanlığı, yabancı ve diğer dinlerin düşmanlığı, Süleymaniye çuval olayı gibi yazılarında şüphelilerin aynı amaç için hareket edip aynı konuda yazı yazıp propaganda yaptıkları, Türkiye' de öldürülen yabancı şahıslar ve Danıştay saldırısı olayı ile alakalı yorumların yanı sıra Türkiye' de bundan sonra öldürülebilecek yabancı din temsilcilerinin de isimlerini açıkça yazmak suretiyle de bu şahıslan da hedef gösterdikleri, şüpheli Güler KÖMÜRCÜ'nün bizzat Kuvvai Milliye Derneği ile ilgilendiği, Bekir ÖZTÜRK ün tayini ile ilgilendiği, sırf Kuvvai Milliye Derneğinin kurulabilmesi için Bekir ÖZTÜRKün tayinini Ankara ya çıkarmaya çalıştığı, şüpheli Bekir ÖZTÜRK Kuvvai Milliye Derneğinin faaliyetlerini yürütürken, diğer şüpheliler, Kemal KERİNÇSİZ, Sevgi ERENEROL, Halil Behiç GÜRCİHAN, İsmail YILDIZ, Erkut ERSOY, Recep Gökhan SİPAHİOĞLU' Ayşe Asuman ÖZDEMİR, Muammer KARABULUT la irtibatlarının bulunduğu mevcut telefon irtibat raporlarından anlaşılmaktadır.
Paşa(kod) Fikri KARADAĞ'ın yönetimindeki Kuvayı Milliye Derneği (1919) içinde faaliyet gösteren şüpheliler Erkut ERSOY ve Recep Gökhan SİPAHİOĞLU ile irtibatlarıda her iki derneğin aynı amaca yönelik çalıştıklarını göstermektedir. Şüpheli soruşturma aşamasında ölen Kuddusi OKKIRın da her iki derneğin kuruluş çalışmalarına (Zafer kod)Muzaffer TEKİN ile birlikte katılıp örgütlenmelerine yardımcı olduğu, Kuvvai Milliye Derneği İstanbul sorumlusu olan şüpheli Oktay YILDIRIMmda ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE ait elbombalarını gizlediği, örgütsel tüm eylemlere fiilen (Zafer kod)Muzaffer TEKİN' ve Sevgi ERENEROL un yanında katıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Oktay YILDIRIM ve Bekir ÖZTÜRK ün bilgisayarlarında elde edilen belgelerde, birçok şahsın özgeçmiş raporlarının bulunduğu, bazılarının üzerinde tehlikeli, takip edimesi lazım, şeklinde ibarelerin bulunduğu, şüpheli Fuat ERMİŞin İsmail YILDIZ yazdığı yazılan Kuvvai Milliye.com sitesinde yayınlama görevini yürüttüğü anlaşılmıştır.
B-KUVAYI MİLLİYE DERNEĞİ (1919)
Kuvayı Milliye Derneği (1919) nin kuruculuğunu ve başkanlığını yapan Paşa(kod) Fikri KARADAĞ'm aynı dernek çatısı altında silahlı tetikçi grubu örgütlediği, bizzat bazı kişilerin öldürülmesi için organizasyon yaptığı tetikçilerle yüzyüze görüştüğü, bazı konuşmalarında 10 milyon dolar paranın geldiği yerine ulaştırıldığını belirtitiği görülmektedir.
Aynı grubun ankarada davaya konu VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ derneğinin kuruluşunda birlikte hareket ettikleri, bizzat Hüseyin görüm Muzaffer TEKİN Paşa(kod) Fikri KARADAĞ Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK Soruşturma aşamasında ölen Kuddisi OKKIR in bu derneğin kuruluşunda bulundukları, daha sonra Muzaffer TEKİN in önderliğinde başkanlığım Bekir ÖZTÜRK'ün yaptığı Oktay YILDIRIM m İstanbul şubesi başkanı olduğu Kuvvai Milliye Derneğini kurdukları, Bekir ÖZTÜRK'e ait aynı isimli internet sitesinide örgütsel amaçlı olarak kullandıkları anlaşılmıştır.
Aynı tarihlerde Kuvayı Milliye Derneği (1919) nin de Paşa(kod) Fikri KARADAĞ tarafından kurulup faaliyete geçmeside şüphelilerin ERGENEKON terör örgütünün aldığı kurumsallaşma ve sivil toplum örgütlerinin çok olmasıyla başta istihbarat toplama ve örgütlerin sayılarının ve üyelerinin çok olması ile de toplumsal olaylarda örgüt üyelerini harekete geçirmek açısından görünmez bir güç olmayı hedefledikleri, bu gücü bazı toplumsal olaylarda kullandıkları, Dernek ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini gerek kuruluş aşamasında gerek sonrasında örgüte ait medya kuruluşlarında reklam ve propaganladalırın yapılması suretiyle bu dernek ve vakıfların baskı unsuru olma özelliklerini arttırdıkları saptanmıştır.
Dosyada mevcut fiziki takip tutanakları ve fotoğraflar ile telefon görüşmelerinden anlaşıldığı kadarıyla gizliliğe çok önem verildiği, önemli konuların hep yüzyüze konuşulduğu. Paşa(kod) Fikri KARADAĞ Sevgi ERENEROL ve Veli KÜÇÜK' ün gizli buluşmalarla örgütsel içerikli toplantıları yapıp kararlan burada aldıkları, ayrıca Türk Ortodoks Kilisesinde örgütün gizli toplantılaranın yapıldığı bu toplantılara örgütün üst düzey tüm yöneticilerinin katıldığı gibi bazı askeri şahıslarında buradaki ayin adı altında yapılan toplantılara katıldıkları telefon görüşmelerinden alaşılmaktadır.
Kuvayı Milliye Derneği (1919) nin üyelerinin büyük çoğunluğunun sabıkalı kişilerden oluştuğu. Hiçbir geliri olmayan dernek binasında şüphelilerin esrar patileri düzenledikleri gibi kendilerine çeşitli askeri rütbeler ve makamlar tahsis etmek suretiyle aralarında hiyerarşik bir yapı oluşturdukları Örgüt üyelerine çeşitli görevler ihdas edip bu yönde örgüt kimlik kartları bastırıp dağıttıkları Kimlik kartlarının resmi askeri kimlik kartlarına benzer şekilde yapıldığı. Bazı şüphelilere verilen kartlarda ÖZEL KUVVETLER, bazılarına İSTİHBARAT, bazılarına ÜLKELER ARASI İSTİHBARAT SORUMLUSU şeklinde görev dağılımını belirten ibarelerin bulunduğu. Buradan da şüphelilerin kendilerini komutan binbaşı görev karargah şeklindeki tabirlerle tanıttıkları ve aralarındaki hiyerarşik yapıya uygun olarak birbirlerine görevler verdikleri anlaşılmaktadır.
Şüphelilerde ele geçirilen CD ve fotoğraflarda kısa sürede bu üç derneğin birçok ilde örgütlendikleri, kuruluş aşamasında birçok salonda seminerler verildiği, Paşa(kod) Fikri KARADAĞ nin Kiralık Mercedes münübülerle seyahat ettiği, Dernek çatısı altında birçok şehirlerarası etkinliğin düzenlendiği, derneklerin üye sayısı ve bu üyelerden elde edilecek gelirlerle bu tür çalışma ve organizasyon faaliyetlerinin finanse edilemeyeceği, bu aşamada paraların nereden geldiğinin şüphelilerce izah edilemediği görülmektedir.
GİZLİ TANIK 17 nin ifadesinde bu konuyla alakalı olarak, ERGENEKON terör örgütünün mafya yapılanması içinde önemli görevi olduğu Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTANın bizzat bu derneğin örgütsel faaliyetlerinin finansmanı için para gönderdiği, şüpheli Hüseyin GÖRÜM kendisini özel kuvvetler komutanı olarak tanıttığıve Kuvayı Milliye Derneği (1919) üyelerine çeşitli askeri görevler dağıttığı, örgüt üyelerinin askeri eğitimini verdiği, silahlı eğitimlerinin verilmesi içinde Mehmet Zekeriya ÖZTÜRKe teklifte bulunduğu, şüpheli Veli KÜÇÜK'ün bizzat dernek binasına gelerek, ERGENEKON terör örgütünün bünyesinde bulunan sol tandanslı üyelerle aralarındaki ihtilafın giderilmesi için uzlaştırmaya yönelik konuşmalar yaptığını, bazı şahısların Murat ÇAĞLAR tarafından araba bagajında derneğe getirilip, zorla tahsilat yapıldığını beyan etmiştir
Şüpheli Erkut ERSOY'un Paşa(kod) Fikri KARADAĞa bağlı olarak istihbarat faaliyetlerinden sorumlu gurubun yöneticisi olduğu, tespit edilemeyen bazı askeri şahıslarlada irtibatlarının olduğuve istihbarat bilgilerini bu şahıslara ilettiğini telefonlarda söylediği, telefon konuşmalarında karagah olarak adlandırılan yerlerden bahsettikleri, istiklal mahkemelerini kuracaklarınıve motorize ekipler kurup kendi yöntemlerine göre kişileri cezalandırmayı düşündükleri anlaşılmaktadır.
C-VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ
Yine bu örgüt tarafından kurulan ilk kuruluşunda ZAFER (kod) Muzaffer TEKİN , Fikri KARADAĞ, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Soruşturma aşamasında ölen Kuddisi OKKIR gibi şüphelilerin kurulmasına önayak oldukları VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ derneğinin de aynı amaçla kurulduğu çok kısa bir sürede bu derneğin örgütün amaçlan doğrultusunda bir suç merkezi haline geldiği bu dernek hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığığınca hazırlanan 06.09.2007 tarihli 2007/1495 sayılı iddianamede "VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ derneğinin 06.05.2005 tarihinde kurulduğu kurulmasına müteakiben halen görev yapan kamu görevlileri ile emekli olan kamu görevlilerinin derneğe sempati ile yaklaşıp dernek faaliyetlerinde görev aldıkları. Derneğin kurucuları ve liderlerinin dernek çatısı altında TCK 220. maddede belirtilen Suç işlemek için Kurulmuş Örgüt kurup bu yapılanma içinde hiyeraraşik olarak örgütlenip çeşitli suçları işlediklerinin belirtildiği, Örgütün: her Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşında olması gereken ve var olan; Vatan, Millet, Bayrak ve Mustafa Kemal Atatürk sevgisini kendi kişisel ve maddi çıkarları için kullanmaya başladıkları görülmektedir." Denilmiş olup; buradan da VKGB derneğinin amaç ve faaliyetlerinin ERGENEKON örgütünün gizli amaçlan ve stratejisi doğrultusunda faaliyet gösterdiği de açıkça anlaşılmaktadır. Bunun dışında Türkiyede birçok pretosto eylemi ve değişik yürüyüşlerin bu şüpheliler tarafından organize edilmiş ancak bu tür faaliyetler için harcanan paraların nasıl ve kimler tarafından karşılandığı hususlarının da şu aşamada tespit edilememiştir.
VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ, derneğinin kurucuları arasında bulanan Taner ÜNAL ve Ahmet CİNALİ nin Veli KÜÇÜK' ile irtibatları aynı şahısların Muzaffer TEKİN ile irtibatları derneğin Veli KÜÇÜK' ün talimatıyla kurulduğu, kuruluşunda bizzat Muzaffer TEKİN Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK Soruşturma aşamasında ölen Kuddisi OKKIR gibi örgütün ileri gelenlerinin de bulanmasına rağmen daha sonraki aşamalarda dernek başkanı Taner ÜNALIn İşçi Partisi lideri Doğu PERİNÇEK ten aldığı talimatlarda Diyarbakır da örgüt adına yürüşüş tertipledikleri, Mersinde meydana gelen bayrak yakma ve akabinde tüm Türkiyede meydana gelen gösterilerinde ö dönem itibarıyla VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ derneğinde faaliyet gösteren tutuklu şüpheli Ali KUTLU tarafından provakasyon amaçlı yakıldığı da Gizli Tanık 17 nin beyanlarından anlaşılmaktadır.
16-İSTİHBARAT YAPILANMASI
Şüphelilerden Erkut ERSOY'un örgüte ait gizli istihbarat biriminin lideri olduğu, etrafına topladığı birçok hackerle birlikte çeşitli zamanlarda değişik illerde lüks otellerde gizli örgütsel içerikli toplantılar yaptıkları gibi başka şahısların bilgisayar ve email gönderilerini habersiz olarak ele geçirip internet sitesinde yayınladıkları gibi bazılarını de mektup yoluyla kurumlarına şikayet edip haklarında işlem yaptırmaya çalıştıkları Erkut ERSOY'un hiçbir geliri olmamasına karşılık görüşmelerinde bu konu telefonda görüşülmez biz zaman zaman otellerde gizli toplantılar yapıyoruz buraya sende gelirsen konulan yüzyüze görüşürüz şeklinde beyanlarda bulunması da kendi geliri olmayan bu şüphelinin örgütün mali kaynaklarıyla bu toplantıları finanse ettiğini göstermektedir.
Yine telefon görüşmeleri ve şüpheliler beyanlarında gizli toplantılarda kendilerini derin devlet olarak lanse edip devletin tek ve gerçek sahiplerinin kendileri ve Ergenekoncuların olduğunu beyan ettikleri. Ve gizli toplantılarda örgüt üyelerine son çare olarak iktidarı devirmek için kendilerinin iltilal yapacaklarını söyledikleri ve bu yönde örgüt üyelerini şartlandırdıkları. Örgüt üyelerininde bu konuyla alakalı olarak birbirlerine hem telefonda hem de mesaj ve e-mail yoluyla 'ihtilalden başka çare kalmadı' şeklinde birbirlerine bu hususu hatırlattıkları anlaşılmaktadır.
Örgüt üyelerince kurulan derneklerin amaçlan kuruluş tüzükleri ve tüm eylem ve faaliyetlerinin birbiriyle benzerlikler gösterdiği anlaşılmıştır. Bir çoğunun tüzükleri hakkında Dernekler Kanununa uymaması sebebiyle davaların açıldığı ancak yine de derneklerin örgütsel içerikli dokümanlarda geçen isimler ile örgütün talimatlarına uygun olarak kuruldukları anlaşılmaktadır.
Şüpheliler Veli KÜÇÜK, Tuncay GÜNEY ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilen örgütsel içerikli belgelerin içinde özel güvenilk şirketlerinin de istihbarat toplama için bulunmaz bir fırsat olduğu ve bu şirketlerle her türlü illegal faaliyetinde perdelenebileceği belirtilmiş, şüpheli Veli KÜÇÜK'ün özel güvenlik şirketinin sahibi olduğu, şüpheli Oktay YILDIRIM' m özel güvenlikçi olarak Reina'da çalıştığı, daha bir çok örgüt üyesinin özel güvenlik işi yaptıkları, hatta Gizli Tanık 17' nin beyanına göre Veli KÜÇÜK'ün Kuvayı Milliye Derneği (1919)'ne gelip 150 tane özel güvenlikçi alacağını ve bu özel güvenlikçilerin de Kuvayı Milliye Derneği (1919)'nden seçileceği ve bu konuda da derneğe ilan astığı, gelen kişilerin de dernekte mülakata tabi tutuldukları anlaşılmaktadır.
17-MEDYA İRTİBATLARI;
Şüpheliler örgütün amaç ve talimatlarına uygun olarak medyayı ele geçirmek için faaliyetlerde bulundukları, şüpheli Veli KÜÇÜK'ün bu konudaki faaliyetleri yanında Türkeli Dergisini kurdurup, daha sonra yine kendi talimatı ile kurulan VATANSEVER KUVVETLER GÜÇ BİRLİĞİ Derneğine bu derginin yönetimini bıraktığı, şüphelilerden İlhan SELÇUK' un Cumhuriyet Gazetisinin genel yayın yönetmeni olduğu, şüpheli Doğu PERİNÇEK'in İşçi Partisinin genel başkanı olmasına rağmen Aydınlık ve Ulusal Kanal'da söz sahibi olduğu, kendisine bağlı olarak yönettiği bu kanallarda Mehmet Adnan AKFIRAT, Ferid İLSEVER, Serhan BOLLUK, Hikmet ÇİÇEK ve Hayati ÖZCAN'm medya yapılanması içersinde yer aldıkları gibi istihbarat toplama ve kişisel verileri kaydetme ile devlete ait gizli ve belgeleri ele geçirdikleri anlaşılmıştır.
Şüpheli Hayrettin ERTEKİN' in ENTERNET grupun sahibi olduğu, şüpheliler Halil Behiç GÜRCİHAN, Bekir ÖZTÜRK, İsmail YILDIZ ve Erkut ERSOY'un internet sitesi sahibi oldukları, şüphelilerden Ayşe Asuman ÖZDEMİR, Gazi GÜDER, Ergün POYRAZ, Fuat ERMİŞ, Güler KÖMÜRCÜ, Hayrullah Mahmut ÖZGÜR, Habip Ümit SAYIN, Muammer KARABULUT, Oktay YILDIRIM, Orhan TUNÇ, Kemal KERİNÇSİZ, Ümit OĞUZTAN, Emin GÜRSES ve Vedat YENERER'nin çeşitli gazete internet sitesi ve televziyonlarda örgütün amacı doğrultusunda yazı, yayın ve propaganda faaliyetleri yaptıkları anlaşılmaktadır.
18-HUKUK DEPARTMANI;
Şüpheliler Kemal KERİNÇSİZ, Nusret SENEM ve Fuat TURGUT'un Avukat oldukları ve örgütün tüm faaliyetlerini hukuk kuralları çerçevesinde yapılması için gerekli yasal zemini oluşturmaya çalıştıkları, örgütün amacı doğrultusunda gerçekleştirilen tüm eylem ve faaliyetlere ilişkin davaları meccanen takip ettikleri anlaşılmıştır.