Elvâh-ı Tabiat'ten

Olunca hâb ile perverde çeşm-i bîdârın,
Eğildi sîneme doğru vücûd-ı nâ-çârın.
Cebîn-i sâfını bûs etmek istedim ammâ,
 
Döküldü gözlerime kâkül-î seher-târın;
Nigâh-î âşıkını târ-mâr eden zülfün
- O sâye-bân-ı perîşân-edâ-yı dîdârın –
Açıldı âhım ile pâre pâre ayrıldı;
Süzüldü cân evime dîde-yî ziyâ-dârın!
Şemîm-i hüsnünü ruhum duyardı zülfünden,
Ederdi kalbimi lerzân nigâh-ı bîmârın...
Bu hâl ile beni bir lâhza mest-i aşk ettin;
Hemen şu lûtfunu kıskandı nâz-ı gaddârın:
Atınca saçlarını duşuna uçup gittin;
Gözümde kaldı hayâl-î firişte-reftârın!..


Kaynak: "Elvâh-ı Tabiat'ten". edebice.net. 4 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Şubat 2024. 
Telif durumu:

Bu eser, kültürel öneminden ötürü Türkiye Cumhuriyeti'nde kamuya maledilmiştir ya da 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre eserin koruma süresi dolmuştur. Kanun'un 27. maddesine göre:

  • Koruma süresi eser sahibinin yaşadığı müddetçe ve ölümünden itibaren 70 yıl devam eder.
  • Sahibinin ölümünden sonra alenileşen (herkesçe bilinir duruma gelen) eserlerde koruma süresi ölüm tarihinden sonra 70 yıldır.
  • 12. maddenin birinci fıkrasındaki hallerde (sahibinin adı belirtilmeyen eserlerde) koruma süresi, eserin aleniyet tarihinden sonra 70 yıldır; meğer ki eser sahibi bu sürenin bitmesinden önce adını açıklamış bulunsun.
  • İlk eser sahibi tüzelkişi ise, koruma süresi aleniyet tarihinden itibaren 70 yıldır.