Duayen Sanayici Kamil Tolon'un Yaşam Öyküsü
Yazar
Güneş Özgün
Yayın Yönetmeni
Başak Ergün
Kapak Tasarımı
Merve Ökten
Baskı
İkinci Adam Matbaacılık
Moda Caddesi Özgür İş Hanı
No:28 K:3 D:306-307
Kadıköy / İstanbul
Tel 0216 345 95 66
2020
1. Baskı
ISBN 978-605-306-853-2
--------------------------------------
İKİNCİ ADAM YAYINLARI
Tel: 0216 345 95 66
Fax: 0216 345 95 74
www.ikinciadamyayinlari.com
Bu eserin tüm yayın hakları
İkinci Adam Yayınları’na aittir.
İçindekiler
Biyografi......................................................5
Teşekkür.......................................................6
Zaman Çizelgesi................................................6
Soyağacı.......................................................8
Önsöz..........................................................9
Dedem Dünyaya Geliyor..........................................11
Dedemin Eğitim Hayatı..........................................12
Dedem Evleniyor................................................13
Mucit Dedemin İcatları.........................................15
Siyaset ve Dedem...............................................17
Dedemin Adı Bursa’da Bir Okulda!...............................18
Osmangazi Köprüsü ve Dedem.....................................19
Dedemin Hayvan Sevgisi.........................................20
Tele 1’de Kamil Tolon..........................................21
Dedemi Anlatıyorlar............................................23
Ekler..........................................................25
Cana Tolon’la yaptığım ropörtajdan bir kare....................74
Sonsöz.........................................................75
Söyleşi........................................................77
Wikipedia’da Kamil Tolon.......................................90
Kaynakça.......................................................91
15 Ekim 2004 tarihinde İstanbul/Kadıköy’de doğdum. Tolon ailesinin beşinci kuşağıyım. İlkokulu İstanbul’da Göztepe Pansiyonlu İlkokulunda bitirdim. Daha sonra BİLFEN Ataşehir’e devam ettim. Ailevi nedenlerden dolayı bu yıllarda İzmir’e taşındım. BİLFEN İzmir’e nakil oldum. 2018 yılında bu okuldan mezun oldum. LGS’de %0,50’lik dilimin içerisine girerek Özel İzmir Amerikan Koleji’nde okumaya hak kazandım. Eğitim hayatımı şuan da bu okulda sürdürüyorum.
Bu çalışmada başta bana yardımlarını esirgemeyen Dr. Murat Kuter’e, bana zaman ayıran ve kitabı yazmamda emeği geçen Cana Tolon’a, söyleşi için bana yardım eden Abatun Tolon’a, Barkın Tolon’a, Efsane Özgün’e, Gültılsım Newman ve Mina Somer’e şükranlarımı sunarım. Ayrıca Tele 1’deki sunumuyla kitabımı onurlandıran gazeteci Namık Koçak’a içten teşekkürlerimi sunarım.
Ben bu kitabı sadece sıradan bir kitap olarak değil aileye bırakılacak mükemmel bir miras olarak görüyorum. Bu kitapta dedem Kamil Tolon’u anlatmaya karar verdim, karar vermem zor olmadı çünkü Bursa’nın kalbine ve Türkiye’nin ruhuna dokunan birisinden başka kimi anlatabilirdim ki!
Bu kitabı yazmaya başlarken çok duygulandım çünkü böylesi önemli bir insanı detaylı bir şekilde tanıtma fırsatı bulmuştum. Kitap taslağı olarak kafamda dedemin buluşlarını kronolojik bir sırayla detaylıca anlatmak ve bu konuyu öykünün merkezine almak vardı. Bunları başardığımı düşünüyorum ve bu yazımın bütün insanlığa örnek teşkil etmesini temenni ediyorum.
Benim doğumumdan aşağı yukarı yüz yıl önce yaşamış olan dedemin anne ve babasının kökeni İstanbul ve Hayrabolu’ya dayanmaktadır. 29 Şubat 1912’de İstanbul’da Beylerbeyi semtinde Saatçioğulları diye anılan Muhittin Bey ve Behiye Hanım’ın on evladından ikincisi olarak dedem doğmuştur. Babası Muhittin Bey 1878 ve 1950 yılları arasında yaşamıştır kendisi defterdarlık yapmıştır. Osmanlı’nın zor zamanlarına rağmen dedemin babası Muhittin Bey, eğitime verdiği önemden dolayı beş çocuğunu da okutmuştur. 1888 yılında doğan anne Behiye Tolon on çocuğu arasından beş çocuğunu kaybetmiştir. Behiye Hanım’ın ailesi Hayraboluludur.
Hayrabolu'dan bir görünüş
Dedem ilkokul çağlarını babasının işi dolayısıyla farklı vilayetlerde yaşar. O dönemlerde başarılı insanlara “efendi, paşa” gibi sıfatlar verilirdi. Dedem de 1931 yılında lise diplomasını Ankara Erkek Lisesi’nden “Muhittin Oğlu Kâmil Efendi” sıfatıyla almıştır. Liseyi bitirdiğinde arkalı ve önlü çalar biçimde 40 plaklık müzik kutusu icat etmiştir. O zamanların ünlü İngiliz “Sahibinin Sesi” firması bunu almak istemiştir, fakat ücreti pahalı geldiği için vazgeçmişlerdir. Daha sonra bunu Zonguldak’ın ilk yerli ve özel bankası olan Efesbank’ın sahiplerine üç liraya satmıştır. Bu onun ilk sermayesi olmuştur. Eğitim hayatında bile bu kadar zor ve karmaşık makineleri icat etmesi onun mucit olma yolunda ilerlediğinin yadsınamaz bir kanıtıdır. Daha sonra 4 Temmuz 1935’te Ankara Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur. O zamanın Bursa halkı dedemi o dönemin ilk hukukçularından olarak tanır.
Dedem Hukuk Fakültesi’nden sınıf arkadaşı olan Müeyyet Bulut ile evlenir. 1917 doğumlu Müeyyet Hanım Bursa’nın zengin ve ileri görüşlü Bulut ailesine mensuptur. Babası Tahsin Bey Sorbonne Üniversitesi mezunudur. Irgandı köprüsü karşısında bulunan 11 odalı konak Müeyyet Hanım’ların evidir. Dedem bu konağın bodrumunu atölye haline getirir ve ilk çalışmalarını burada yapar. Bu evlilikten 1936 yılında anneannem Abatun Tolon ve 1942’de büyük teyzem Barkın Tolon doğar. Bu evlilik 1942’de biter. Anneannem, Kamil dedemle; büyük teyzem Barkın da annesinin yanında kalır.
Daha sonra 1943 yılında Muzaffer Biliktü ile evlenir. Muzaffer Hanım Rumeli kökenli bir ailenin kızıdır. Bu evlilikten Dara ve Cana adında çocukları dünyaya gelir.İkinci evliliklerde bile ilişkiler medeni bir şekilde yürütülür. Muzaffer Tolon eşinin ölümüne kadar ilk kadın sanayicimiz olarak 37 sene eşinin yanında yer almıştır.
Dedem 66 yıllık ömrüne birçok icat sığdırmıştır. İlk icadı olan dokuma tezgahlarının üretimine Fahri Batıca ile olan ortaklığı döneminde başlamıştır. Dedem işini geliştirmek için çeşitli torna, freze ve planyalar satın almıştır. Daha sonraları iş büyüdüğü için daha fazla ekonomik kaynak gerekmiştir. Fahri Batıca da onu Transtürk’ün kurucusu Hilmi Naili Bey ile tanıştırmıştır. İlk olarak atölyede araba poyraları imal edilmiştir. Daha sonra da dokuma tezgahlarının üretimi başlamıştır. 1944’te üçüncü kez askere çağrıldığında Çanakkale’de Mayın Dedektörü imal etmiştir ve yakın tarihimize kadar bu dedektörler kullanılmıştır. Dedem askerlik görevini tamamladıktan sonra işlerin iyi gitmediğini fark etmiştir ve ortaklığı bitirme kararı almıştır. Daha sonra, tek başına 1944’te Cumhuriyet Caddesi Bursa Kapalıçarşı’daki atölyede eşiyle birlikte çalışmıştır. Bu sıralarda “çok yararlı” anlamına gelen Tolonçok soyadını mahkeme kararı ile -çok ekini atıp, Tolon yapmıştır. Böylece dedemin Türkiye’de ilk ürettiği TOLON çamaşır ve bulaşık makinelerinin üretimine başlanmıştır. Sadece motoru yurtdışından ithal edilmektedir, o dönemde ithalat sınırlı yapılmaktadır. Sonraları; dönemin başbakanı, dedemin üniversiteden sınıf arkadaşı olan Başbakan Sn. Adnan Menderes Bursa’ya gelir. Menderes dedeme “Kamil, senin motor kotalarını iptal ettirdim.” der. Dedem de ona “Sayın Başbakanım motorsuz nasıl makina üretiriz?” diye sorar. O da ona “Sen onu da yaparsın.” diye cevap verir. Böylece Türkiye’deki ilk elektrik motoru da üretilmeye başlar. Bu arada aynı atölyede Türkiye’de ilk üretimini yaptığı biçerdöverler bulunmaktadır. 24 Ağustos 1958’de Bursa büyük bir yangınla küle döner. Yanan yerler arasında dedemin imalathanesi de bulunmaktadır. Daha sonra Bursa’da Merinos Fabrikası yakınındaki 14 dönümlük tarlasında TOLON fabrikasını kurar. Buraya çizimi tamamen kendisine ait olan bir fabrika kurulur ve üretime burada devam edilir. Döneminin en büyük ve en modern fabrikasıdır. Dedemin kurduğu Türkiye’nin 64 ilinde bayileri olan Tolon adlı şirket döneminin en iyi şirketleri arasındadır. Sadece Türkiye’nin en büyük şehri olan İstanbul’da kırk bayi vardır.
Demokrat Partili olan dedem 1960 ihtilalinden sonra Adalet Partisinin kurucuları arasında yer almıştır.
9. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’in de genel başkan seçilmesinde önemli bir rol oynar. Süleyman Demirel onu şöyle anlatıyor, “Türkiye’deki sanayileşme hareketlerinin içinde yıldız insanlar vardı, bu yıldızlardan birisi de rahmetli Kamil Tolon’dur. Kendisi zeki, müteşebbis ve ileri görüşlü bir kişidir. Adalet Partisi’nin kurucuları arasındadır ve benim genel başkan seçilmemde önemli bir rol oynamıştır.” Dedem BTSO (Bursa Ticaret ve Sanayi Odası) Yönetim Kurulu Başkanlığı da yapar. Buluş adamları derneğinin kuruluşunda da yer alır.
Dedemin adı Bursa’da bir üstün zekalılar bilim ve sanat merkezine verilmiştir. Bu bilim ve sanat merkezi öğrencileri icatlarıyla ödüller kazanıp dedemin adını yaşatmak gayesiyle çalışmalarına devam ediyorlar.
Dedem, sanayinin kalbi olan İstanbul’a taşınmaya karar verir ve bir Rum vatandaşımızdan büyük bir fabrika binası satın alır. Ciddi bir miktar ödeme yapılır fakat tam bu sırada 6-7 Eylül hadiseleri patlak verir. Fabrikayı satan Rum vatandaş satış muameleleri tamamlanamadan kaçarak canını zor kurtarır. Bu nedenle fabrikanın satış işlemleri tamamlanamaz. Bursa’da işine devam etmek durumundadır dedem. 1958 senesinde Büyük Bursa Yangınında imalathanesi küle döner ve büyük fabrikasını bu sefer Bursa’da sahibi olduğu on dört dönümlük arazi üzerine inşa eder. O günler için yedi bin metrekare kapalı alana sahip en büyük ve modern sanayi tesisidir ama ne yazık ki sanayinin kalbi hâlâ İstanbul’da atmaktadır. Malzeme temini, müşteri ilişkileri ve tüm diğer ihtiyaçlar için sık sık İstanbul’a seyahat eder ve hep “İzmit Körfezine bir köprü yapılmalı.” Sözü dilinden hiç düşmez. Bu yolun kısalması hem Ege Bölgesi ulaşımı için hem de günümüz Türkiye’sinin en büyük sanayi şehirlerinden olan Bursa için çok önemlidir. Aktif siyasi hayat içinde yer alan dedem eski bir DP’li olup AP’nin kurucuları arasındadır ve köprü önerisini meclise götürür. Her zaman çağının 50-60 sene önünde olan dedemin bu önerisi rağbet görmez ve meclisin tozlu raflarında kaybolup gider. Biz Tolon ailesi olarak bu köprüden her geçişimizde dedemi gurur, minnet ve şükranla anar ruhuna bir Fatiha okuruz. Bursa’nın sanayi bölgesi olmasında büyük emekleri geçen idealist, milliyetçi, öncü ve yaratıcı bir insandır benim dedem.
*Dedem şehirlerarası yolculuk yaparken karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir kaplumbağa görmüş. Kaplumbağaya yaklaşınca üstünün keneyle kaplı olduğunu görmüş. Arabasını kenara çekip kaplumbağanın üstündeki tüm keneleri ayıklamış.
*Bir papağan ne kadar akıllı olabilir sizce? Eminim ki hiçbir papağan Yakup kadar akıllı değildir. Hırsıza karanlığın içinden “Hoşgeldin” deyip hırsızı kaçırtıp gazetelere manşet olmuşluğu da vardır bu meşhur papağanın. Rakı içmişliği de ayrı bir konudur. Rakı içtiği akşamlar sarhoş olup “Laylalayloom!” demişliği de vardır.
Tele 1 haber yorumcusu Namık Koçak dedemden şu şekilde bahsediyor, “Tolon fabrikasının fotoğrafını göstereceğim sizlere. Bu fabrikada bulaşık ve çamaşır makinesi üretiliyor. Bu fabrika ünlü iş adamı Kamil Tolon tarafından kuruluyor. Bursa’da ilk yerli çamaşır ve bulaşık makinesi bu fabrikada üretiliyor. Hukuk okumasına rağmen teknolojiye meraklıymış Tolon. Ben bu markayı çocukluğumdan beri hatırlıyorum. Kamil Tolon aynı zamanda biçerdöver, santrifüjlü su pompası ve elektrik motoru üretmiştir. Fabrika da zamanının en modern fabrikasıydı. Bu fabrika 2017 yılında kentsel dönüşüm sebebiyle ne yazık ki yıkılmıştır.”
Link:https://www.youtube.com/watch?v=akcgcS4Yc3I
...
Bursa’da bir sanayileşme hareketi doğuyordu. Bu sanayileşme hareketinin içinde yıldız insanlar vardı. Bu yıldız insanlardan birisi de rahmetli Kamil Tolon’dur. Kamil Tolon; akıllı, zeki, müteşebbis, ileri görüşlü ve sanayileşmeye inanmış bir arkadaşımızdı. Ayrıca da hür ve demokrat felsefeye inanmış, özel teşebbüs fikrine inanmış ve kalkınmayı devletle beraber yapmaya inanan biriydi. Devletin gün geçtikçe daha çok teşebbüse fırsat tanımasına inanmış değerli bir arkadaşımızdı. Aynı zamanda siyasete de bu istikamette destek veriyordu. DP’nin bir ihtilalle sona ermesinden sonra AP kurulmuştu. AP’nin kurucuları arasındadır. Benim AP Genel Başkanı seçilmemde de önemli bir rol oynamıştır. Kendisi hem Bursa için hem Türkiye için çırpınmıştır. Örnek bir insandır BTSO Başkanlığı da yapmıştır. Hür teşebbüs fikrini, hür girişimci fikrini, sanayileşme fikrini, demokratikleşme fikrini Bursa’da yayanlardan değerli bir kardeşimizdir. Allah rahmet eylesin. Ailesine de sevgi ve saygılarımı iletiyorum.
Kamil Tolon hem sanayici olarak, hem siyasetçi olarak, hem de BTSO Başkanı olarak, çok etkin ve aktif bir insandı. Aynı anda hem iktidar partisi olan AP İl Başkanlığını, hem BTSO başkanlığını, hem de İl Genel Meclisi Başkanlığını yapan tek kişidir. Bu işlerin hepsini de layığıyla yapmıştır.
...
Ayrıca sanayici olarak çok ilginç bir insandı. O, hukukçu olmasına rağmen ilk elektrik motorunu ve ilk çamaşır makinesini yaptı.
Ben bu kitabı yazmaya çok büyük bir istekle başladım çünkü dedemi tanımamama rağmen onu çok seviyorum çünkü biz çamaşır, bulaşık makinesi ve bunun gibi makineleri ona borçluyuz. Ben bu projeyi yapmaya başladığımda Dr. Murat Kuter’in dedem hakkında yazdığı kitabı okuyarak başladım, bana ilham kaynağı oldu bu kitap. Bu kitabı yazarken de ne kadar önemli bir aile olduğumuzu anladım. Dedeme Allah’tan rahmet diliyorum, bu yazdığım kitabın bunu okuyanlara örnek olmasını diliyorum ve dedemi tanımlayan birkaç satır ilave etmek istiyorum: O; çalışkan, iyi bir salon adamı, centilmen ve zamanının ötesinde bir insanmış.
Öncelikle, babam çok yönlü bir kişiliğe sahiptir. Kendisi mütevazi, hatırşinas, merhametli, cömert, yetenekli, açık sözlü ve dürüst bir kişiliğe sahipti. Vefat etmeden önce “Kasadaki borç senetlerini yakın, çocukların eline geçmesin. Paraları olsa idi öderlerdi” demiştir. Bu onun çok cömert bir insan olduğunu göstermektedir. Yukarıda saydığım özelliklerin yanısıra, kendisi Türkiye’de ilk çamaşır makinesi ve elektrik motorunu Adnan Menderes’in direktifiyle üretmiştir. Şu anda evimizde bulunan çamaşır makinelerinin evlerimizde var olmasını sağlayan kişidir benim babam. Bu özelliklere sahip olmasına rağmen çok mütevaziydi. Hiçbir zaman ben merkezci olmadı. Babam, annem Müeyyet Hanım ile evliyken, annemin konağının bodrumunda ilk çalışmaları yaptılar. Daha sonra Muzaffer Hanım ile evlendi. Çalışmalarına birlikte devam ettiler ve şirketi geliştirdiler. Ben, babamın hiç uyumadan günlerce çalıştığını biliyorum. Lise yıllarında iken müzik kutusu da icat etmiştir babam. O yıllarda bir gazetede makale çıkmıştır onunla ilgili. “Hukuk Fakültesi mezunu olan adam, müzik kutusu icat etti. Bakalım daha neler olacak.” Başlığı da hatırladığım kadarıyla bu şekildeydi. Sözlerimi sonlandırırken babama cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Eminim ki; o, torunumun yaptığı çalışmaları görüyordur.
Babam süper bir fabrikatör ve iş adamıydı. Babam işleriyle uğraşmaktan ailesine çok zaman ayırmazdı. Tatile gittiğimiz zaman bile işi tatilden önce gelirdi. Hiç uyumazdı, devamlı fabrikanın içinde çalıştığını hatırlıyorum. Yüzden fazla işçiyi istihdam etti ama hiçbir zaman patron olmadı. Bir anı hatırlıyorum, bir müşteri gelmişti bana babamı sordu ben de “Arkada çalışıyor.” dedim. Müşteri de “Ben onu işçi zannettim.” Diye cevap verdi. Ayrıca; ben, TOLON şirketinin İstanbul ve Trakya Bölge bayiliğini yaptım. Makine kurulumlarına tek başıma ben giderdim. Babam beni erkek çocuğu gibi yetiştirdi. Biz, babamın öğretileriyle bu yaşımıza kadar geldik. Sözlerimi bitirirken birkaç satır ilave etmek istiyorum. O, Türkiye Cumhuriyetinin yetiştirdiği sayılı insanlardan biriydi.
İnsan küçük yaştayken ebeveynlerini tanımıyor, büyüdükçe daha fazla tanıyor. Ben, babamı büyüdükçe tanımaya başladım. Babam benim için bir rol model olmuştur her zaman. Onun çocuğu olmaktan da her zaman onur duydum ve hâlâ duymaya devam ediyorum. Babamı yaşıtlarımla tanıştırdığım zaman arkadaşlarım bana farklı gözle baktılar. Babamın kişiliği bana arkadaşlarımın arasında itibarımı güçlendirirdi. Bir yandan da çok modern bir babaydı. Yatıya kızlı erkekli arkadaşlarımı eve getirebilirdim. Başka bir yandan da çok yönlü bir kişiliğe sahipti. Dikiş dikmeyi ve valiz toparlamayı bana babam öğretmiştir. Başka bir yönü de çok kibar olmasıydı. “Hayır!” Demezdi benim babam. Bir şeyi istemediği zaman ona ret cevabı vermezdi, ama daha sonrasında hep onun istediği olurdu. Bunların yanında babam ülkesi için de çok şey yapmıştır. Kendisi Türkiye’nin ilk çamaşır makinesi ve elektrik motorunu yapmıştır. Kendisi gerçek bir mucitti. Onun mottosu “Demir ipekten narindir.” Sözü üzerine kuruludur. Eğer işin özüne inersek şu cümleyi çıkartırız. Biz; ona, her açıdan çok şey borçluyuz.
Dedem Kamil Tolon’u yaşama şerefine nail olmuş ilk torun olarak kendimi her zaman şanslı saymışımdır. Alçak gönüllü olmayı ve cömertliği onun yanında öğrenerek bu yaşımda bile adaletli olmaya çalışıp ona layık bir torun olabildiğim düşüncesiyle oğlum Güneş Özgün’e bildiklerimi öğretmeye çalışıyorum. Birlikte birçok anımız oldu. Fabrikamızda onunla geçirdiğim çocukluk günlerimden hatırladığım üzerinden nimetin hiçbir zaman kalkmadığı, her daim tanıdığım ya da tanımadığım birçok insanın yemek yediği kocaman bir soframız vardı. Fabrikada işçilerin bobin telinden bana yaptıkları tel direksiyon ve arabamı hiç unutmam. İşçilerin arasında ayrım gözetmeksizin arabamı sürerken kendimi çok mutlu hissettiğimi hatırlıyorum. O günler bana “insan”olmayı öğretti. Dedem her yaz bizleri Pamukkale’ye son model arabası Chevrolet Capris ile götürürdü. Oranın hayatımızda çok özel bir yeri vardır bu yüzden. Bulunduğumuz her cemiyette dedemi saygı ve sevgiyle karşılardı insanlar. Hoşsohbet kişiliğiyle her zaman kendisine bir çevre edinirdi. Bu özelliğinden dolayı kalıcı dostluklar edinirdi. Hayatımın ilk ve en büyük kaybıydı onun ölümü. Sonsuz uykusunda onu ziyarete gittiğim bir seferinde tanımadığım yaşlı bir hanım ona dua ediyordu. Bana kim olduğumu sordu. Ben “Torunuyum.” Dediğim zaman “Dinle bak kızım, sen dedeni tanımazsın, benim oğlum ve eşim burada yatıyorlar. Onları her ziyaret edişimde dedeni de ziyaret ederim. Her ikisi de fabrikanızda işçiydi. Deden tüm çalışan işçilerine çamaşır makinesi hediye etmişti.” dedi. Ben çok müteessir oldum çünkü gerçekten bunu bilmiyordum ve şimdi daha iyi anlıyorum ki dedem gerçekten özel bir insandı. Ona her şey için minnettarım.
Ben dedem hakkında ne söyleyebilirim diye düşündüğüm zaman aklıma şu üç özelliği geliyor: Çok cömert oluşu, başarıyı takdir eden bir insan olması ve sevencenliğidir. Ben onu on yaşıma kadar tanıma fırsatı edindim. Şimdi bu özelliklerin hikayelerini anlatmak istiyorum. Ben on yaşıma kadar Ankara’da yaşadım, o yıllarda dedem bizi Bursa’dan ziyarete gelirdi, her geldiğinde arabasının bagajı taze sebze ve meyve dolu olarak gelirdi. Biz de onları afiyetle yerdik. İkinci özelliğini düşündüğüm zaman da aklıma okulumuzda açılan resim sergisi geliyor. Resim öğretmenim beni yılsonu resim yarışmasına katılmam yüreklendirdi. Bu resim yarışması Türkiye İş Bankasının organizasyonuydu. Orada bana ödül olarak Van Gogh’un hayatını anlatan bir kitap vermişlerdi. Dedem de o kitabın ilk sayfasına kendi el yazısıyla bana methiye yazmıştı. Bu başarıyı takdir ettiğinin bir göstergesidir. Üçüncü özelliğe gelecek olursak, dedem sevecenliğini somut ögelerle gösteren bir birey değildi ama bana karşı özel bir sevgi gösterişi vardı. Gözlerimin çekik olması nedeniyle bana “Tatareskom.” Derdi. Ben bu özelliklerinden dolayı onu çok seviyordum ve vefat ettiği haberini aldığım zaman dünyam başıma yıkılmıştı. Dedemi İsviçre’ye ameliyat için uğurlarken dedem beni bir kere öptü. En son herkesle vedalaşırken, beni öptüğünü anımsayamayıp tekrar öptü. Ben dedem vefat ettikten sonra sevdiklerimi yitirmek korkusuyla yolculuğa çıkarken hep bir kez vedalaşırım.
Ben dedemi ne yazık ki tanıyamadım ama buna rağmen birçok özelliğimin ona benzediğini söylüyorlar. Küçükken birgün annemle yemek yerken ben pilavın üstüne limon sıkmıştım. Annem de ağlayarak bana “Deden de pilavı böyle yerdi.” Demişti. Bunu kimseden görmeden yapmıştım. Hâlâ da pilavımı bu şekilde yerim ve her pilav yiyişimde dedemi hatırlarım. Bir yandan da ben mücevhere çok meraklıyımdır. Dedem de öyleymiş. Zamanın meşhur kuyumcuları eve dedeme mücevherlerini göstermek için gelirmiş. Dedem de mücevherleri lupuyla inceleyip mücevherleri kime hediye alıyorsa o kişinin zevkine göre kendi tasarlarmış. Şimdilerde bile paha biçilemeyen çok özel parçalarımız var dedemden kalan mücevherlerimiz arasında. Bir yandan da saate de meraklıymış dedem. Sanırım o huyum da ondan geçmiş. Antika duvar saati ve köstekli saat koleksiyonu varmış.
Kuter, Murat: Bursa’da Bir Mucit Kamil Tolon’un Yaşam Öyküsü. BTSO Yayınları. 2009.
Yıldız, Halime: Bursa Köylerinde Dönüşüm. Olay Yayıncılık. 2017.
Yıldız, Halime: Yeşil Şehrin Ulaşım Tarihi. Olay Yayıncılık. 2019.
Dergisi, Şehrengiz: Kamil Tolon Anısına, Pardus Yayıncılık, 2017.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kamil_Tolon
*Dr. Murat Kuter’in kitabından alınan söyleşiler kaynak gösterilerek ve hak sahibinden izin alınarak kullanılmıştır.