Devlet Bahçeli'nin 7 Ağustos 2016 Yenikapı mitinginde yaptığı konuşma


Büyük Türk Milleti,

Aziz Vatandaşlarım,

Sayın Cumhurbaşkanı,

Sayın Meclis Başkanı,

Sayın Başbakan,

Anamuhalefet Partisinin Sayın Genel Başkanı,

Siyasi Partilerimizin ve Sivil Toplum Kuruluşlarının Değerli Temsilcileri,

Bu mahşeri kalabalığı, yere göğe sığmayan bu izdihamı tazimle selamlıyorum.

Yurdumun her köşesinden gözü kulağı burada olan kardeşlerimi bağrıma basıyorum.

Heyecanınız güç veriyor, nurlu geleceği ve zorla dayatılan geceyi aydınlatıyor.

Tüm Türkiye’yi hasretle kucaklıyor, hepinize sevgi ve hürmetlerimi sunuyorum.

Göğsümüzü kabartacak bu ihtişamlı coşkudan görüyorum ki,

Üzerimizde oynanan oyunlara,

Aramıza sokulmak istenen fitnelere rağmen cesaretle dik durdunuz.

Al bayrağımızı gururla yükselttiniz.

Şehitlere yüreklice sahip çıktınız.

Kardeşliği inançla savundunuz.

Hainlere dersini çekinmeden verdiniz.

Teröristlere haddini bildirdiniz.

Yenilgi nedir tanımadınız, ben de varım ve buradayım dediniz.

Yıkılmadım ve ayaktayım diyerek Yenikapı’ya koştunuz, yeni bir dirilişin müjdesini verdiniz.

Bahtiyarım, çünkü Türkiye’mizin şahlanışını gururla izliyorum.

Mutluyum, çünkü millet burada, irade burada, inanç burada, bükülmez bilek, eğilmez baş, yenilmez milli kudret burada, bu meydandadır.

Türkiye tüm güzellik ve görkemiyle yeni bir sefere Yenikapı’dan başlamaktadır.

Türk milleti kaderine sahip çıkmaktadır.

Hepinizle övünüyorum, Türk milletiyle iftihar ediyorum.

Değerli Kardeşlerim,

15 Temmuz’da felaketimizi projelendirdiler.

15 Temmuz’da son nefesi vermemizi gözlediler.

Fethullahçı Terör Örgütü, milletimizin helali olan savaş uçaklarıyla saldırdı.

Helikopterler tepemizde uçuştu, bombalar, kurşunlar üzerimize yağdı.

15 Mayıs 1919’da İzmir işgal edilmişti.

İstanbul, 16 Mart 1920’de işgale uğramıştı.

Biliniz ki, 15 Temmuz yeni bir istila denemesi, yeni bir kıyım ve yıkım hamlesiydi.

Mondros’ta çerçevesi çizilip Sevr’de dayatılan imha planları 15 Temmuz’da yeniden gün yüzüne çıkarıldı.

Su uyur düşman uyumaz sözü bir kez daha anlam ve karşılığını buldu.

Zalimler, hainler, emperyalizmin maşaları bu defa Türk askeri kılığına girdiler.

Milletin silahını yine millete çevirdiler.

Milletin imkânlarını kullanarak yine millete öldürücü darbe vurmak istediler.

Alim ve hoca görünümlü bir terörist, sığındığı Pensilvanya’dan estirdiği beddua seanslarıyla, nefret söylemleriyle, öfke nöbetleriyle çetesine, cinayet örgütüne Türkiye’ye vurun emri verdi.

İblise ruhunu satan bu vaiz, Müslüman görünümlü bu voyvoda; vadanllıkta, ihanette Türk ve Türkiye düşmanlığında doruğa çıktı, fitne ve münafıklıkta rekorlar kırdı.

Haçlı emellerinin taşıyıcılığını yapan FETÖ Türkiye’nin kalbine nişan aldı.

Tarihi Şark Planı’nın hissedarları FETÖ’yü Türk milletine saldırttı.

Türk vatanını çekemeyen, üzerine çöreklenmek isteyen, milletimizin varlığından rahatsız olan ne kadar kanı bozuk olan çevre varsa FETÖ’nün sırtını sıvazladı, eline silah tutuşturdu.

15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü;

627 yıl önce Kosova’da mağlup olanların yeni bir kakışmasıdır.

620 yıl önce Niğbolu’da ezilenlerin tekrardan başını kaldırmasıdır.

572 yıl önce Varna’da, 563 yıl önce İstanbul’da, 490 yıl önce Mohaç’ta döktükleri kanda boğulduklarını sandıklarımızın yeniden karşı harekâtıdır.

15 Temmuz’da TBMM’yi, emniyet ve istihbarat kuruluşlarını bombalayıp, sivil ve masum vatandaşlarımızı katledenlerle; 101 yıl önce Çanakkale kıyılarına gelip üzerimize ateş saçanlar aynı karanlık yolun yolcusudur.

Bunlar Müslüman Türk’ün canıyla beslenen, hayat ve varlık haklarını çiğnemekle görevlendirilen yaratılmışların en aşağısı, en alçağıdır.

Ama unuttukları, ihmal ettikleri Türk milletinin asaleti ve gücüdür.

15 Temmuz’da tankın önüne milli vicdan dikildi.

15 Temmuz’da mütecaviz ve melun girişime millet dur dedi.

Demokrasinin namusunu, Cumhuriyet’in şeref ve kazanımlarını sizler korudunuz, milli sipere sizler yattınız.

Helal süt içmiş hangi vatan evladı, 15 Temmuz akşamındaki böyle bir tablo karşısında suskun kalabilirdi?

Kim, milletimize biçilmek istenen bu kefeni kader diye kabul edebilirdi?

Hangi millet ve vatan sevdalısı kardeşim olanları hazmedebilirdi?

Tanı ağarmayan zifiri geceye mahkum etmek istediler, itiraz ettiniz.

İradenizi çalmak istediler, reddediniz.

Yeri geldi tankın önüne yattınız.

Yeri geldi kurşunların üzerine tıpkı gül bahçesine girercesine yürüdünüz.

Ateşe, kine, nifaka kafa tuttunuz, ihanete bu aziz vatanı dar ettiniz.

Çünkü siz Türk milletisiniz.

Çünkü siz Türkiye’siniz.

Sizler büyük bir ecdadın, muazzam bir tarihin mirasçılarısınız.

Demirlemiş düşman gemilerini parmağıyla işaret eden Turgut Reis, Preveze’de haçlı donanmasını deviren Barbaros aynen sizin gibiydi.

Müslüman Türkü Avrupa’ya taşımaya yemin ederek canlarını Hakk’a emanet etmiş Akıncı Beyleri sizler gibi inanç doluydu.

Bağrına saplanan oklara rağmen surlara bayrak diken şehit sancaktarlar da sizin gibi şanlıydı.

İzmir’in işgaline hayır deyip silahına sarılan Hasan Tahsinle; Ankara’da Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda hainlere tek başına direnen ve ardından şehit düşen Astsubay Ömer Halisdemir aynı kahramanlık destanının farklı zamanlarda yaşayan neferleridir.

Şehit Özel Harekatçı polislerimiz arasında bulunan Demet Sezen, Gülşah Güler ve 2 çocuk annesi Sevda Güngör; 96 yıl önce düşman karargahının on adım önünde şehit düşen Tayyar Rahmiye Hanım kadar cesaret ve korkusuzdu.

Ankara Gölbaşı Özel Hareket Daire Başkanlığına F-16 uçaklarıyla saldırıp 51 evladımızı şehit eden hainler, onların destekçileri, yardım ve yataklık yapan işbirlikçileri asla Türk milletini pes ettiremezler, sırtını yere getiremezler.

Türk milleti küresel mahfillerde yazılan senaryoların farkındadır.

Dost görünümlü düşmanları, Müslüman kisveli müşrikleri, ağlaya sızlaya merhamet istismarı yapıp sonra da terörizmin sofrasına hizmetkarlık yapan takiyye ustası hainleri tanımaktadır.

Bu vatan üç beş teröristin keyif ve sözde vaazlarıyla düşmeyecektir.

Zira bu vatan, toprağın kara bağrında sıradağlar gibi duranlarındır.

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.

Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.

Ve üzerinde yaşadığımız topraklar vatandır, nitekim tertemiz şehit kanıyla yoğrulmuş, karılmış ve karışmıştır.

15 Temmuz’da şehit olan 239 kardeşimizin sımsıcak kanı toprakla buluşmuş, Anadolu’nun ebedi Türk yurdu olduğunu, bölünmeyeceğimizi, parçalanmayacağımızı adeta tescillemiştir.

FETÖ ve ihanet yoldaşı PKK, IŞİD, PYD ve YPG’nin şehit ettiği tüm kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.

15 Temmuz terörist saldırısında yaralanan vatandaşlarımıza şifalar temenni ediyorum.

Diyorum ki, şehitler ölmez vatan bölünmez.

Aziz Vatandaşlarım,

Bugün düzenlenen Demokrasi ve Şehitler Mitingi’yle Türkiye tek yürek olduğunu göstermiştir.

Ayrımız, gayrımız yoktur.

Müştereklerimiz farklılıklarımızdan daha çoktur.

Ecdadımızın hayır duaları, şehitlerimizin hatıra ve vasiyetleri hepimizin namusuna emanettir.

Birliğimizi kıskançlıkla, kararlı bir şekilde korumalıyız.

Kutuplaşma ve cepheleşmeleri bıçak gibi kesmeliyiz.

Şehitlerimizin ruhları,

Şehit analarının gözyaşları,

Yetimlerinin yürek yaraları,

Nesillerin gelecek ümitleri bizimledir, yanımızdadır ve aramızdadır.

Sizler darbe heveslerini teröristlerin kursaklarında bıraktınız.

Devlete ve millete meydan okuyan çürümüşleri elinizin tersiyle ittiniz.

Bu nedenle 15 Temmuz bir milat, bir dönüm noktasıdır.

Nereli olursanız olunuz,

İster güneyden, ister kuzeyden,

İster doğudan, ister batıdan,

Kim olursanız olunuz,

Ülkemin neresinde doğarsanız doğunuz,

Kökünüz, kökeniniz, mezhebiniz ne olursa olsun,

Vatanım, bayrağım, milletim, demokrasim, şehitlerim, kardeşliğim ve mukaddesatım demek için Yenikapı’yı doldurdunuz.

Bu ruh devam ettiği müddetçe hiçbir hain bize yanaşamayacaktır.

Milli birlik ve kardeşliğimiz sağlam kaldığı, hatta sürekli tahkim edildiği sürece hiçbir çıldırmış, hiçbir hayasız ve vicdansız Türkiye’ye saldırmayı aklından bile geçiremeyecektir.

Yeni bir sayfa açalım, milli bir uzlaşmayla, hukukun üstünlüğünü gözeterek, insan hak ve özgürlüklerini muhafaza ederek geleceğin yol haritasını çizelim.

Türkiye’nin tarihsel haklarını lekelemeye cüret edenleri şaşkına çevirelim.

Bu arada Türk askeri topyekûn darbeci ve suçlu görülmemelidir.

Ordu-millet dayanışması canlandırılmalı, Mehmetçik gözden ve gönülden çıkarılmamalıdır.

Bu sisli ve tereddütlü ortamda, mazlum vatandaşlarımız ve kamu görevlileri mağdur edilmemelidir.

Suçsuzu suçludan ayıracak adalet şuuru eksiksiz ve faal olmalıdır.

Yeni manda özlemlerine geçit vermeyelim, bu milleti himayesi altına almaya kalkışan vesayetçi odaklara şans tanımayalım.

Bizanslı Diyojen’in nesli fırsat kollamaktadır; ve de 15 Temmuz bunun ispatıdır.

Tekfurların varisleri devrededir, İstanbul’u kaybeden Konstantin’in torunları iştahla dağılmamızı beklemektedir.

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa karşısında kabuslar gören Viyana, Boğaz’ın sularına gömülmüş Kraliyet donanması, Anadolu’dan defolup giden yedi düvel tarihsel hesabı görmek için sabırsızdır.

Nene Hatun, Aziziye tabyalarından sökülüp atılan Ermeni çeteleri karşısında nasıl devleşmişse, bizler de Türkiye karşıtı cepheye öyle hareket etmeliyiz.

Anımız birdir, adımız birdir, atimiz birdir; biz Türk milletiyiz.

Yedi bölge, dört mevsim, 81 vilayetle Türkiye’yiz.

Kültür ve medeniyet beşiği bu topraklarda yeni bir Fetret Devri’ne izin veremeyiz, vermeyeceğiz.

Taht kavgası değil, talih ve tarih ortaklığıyla istikbale yürümeli, istiklalimizi müdafaa etmeliyiz.

Tükenmemiş düşmanlıkların hedefindeyiz.

Unutulmamış yenilgilerin karşı mevziisindeyiz.

Bugün yaşadıklarımızın kökü geçmişte, derinlerdedir.

Türklüğe karşı bin yıldır sinmiş husumet saklandığı yerden yeniden doğrulmuştur.

Bu tam bir hesaplaşmadır.

Biz hasbi olursak, biz kesrete yüz çevirip vahdet denizine hep birlikte açılırsak bizi kimse yenemez, bize kimse boyun eğdiremez.

Bin yılın kaynaştırdığı Türk milleti oyunları boşa çıkaracaktır. Bunun şartı kısır ve sanal çekişmelere son verilmesidir.

Tuzaklar tümden bozulacaktır.

Millet yediden yetmişe yeniden doğacak, tereddüt ve tehditlerin perdesini yırtıp atacaktır.

Tarih boyunca, “yurduna alçakları uğratmamak uğruna göğüslerini siper eden” ecdadımızın bizlerden beklentisi budur.

Dikkat ediniz:

Şehadet deyince,

Gazilik deyince,

Al bayrağı görünce,

İstiklal marşını duyunca,

Gözleri hasretle yaşarmayan,

Göğüsleri gururla kabarmayan,

Yürekleri coşkuyla çarpmayan,

Vicdanları titremeyenle paylaşacak ekmeğimiz olmayacaktır.

Onları iyi belleyiniz.

Onlar asla ve asla bizden değildir.

Onlar kuzu postuna bürünmüş kripto canavarlardır.

Vatan sahipsiz değildir.

Millet yetim değildir.

Devlet öksüz değildir.

İçten ve dıştan kuşatılan Türkiye; iman, sadakat ve sevda dolu milli kalplerle yükselecek, yükseldikçe başı arşa değecektir.

15 Temmuz’da yaptınız, bundan sonra da çemberi yaracak ve ülkeyi kurtaracak olan gene sizlersiniz.

Başarmaktan başka çaremiz yoktur.

Bağımsız yaşamaktan başka seçeneğimiz yoktur.

Devleti kanser gibi sararak yok oluşumuzu projelendiren FETÖ ve efendilerini tasfiye ve telin etmekten başka yol da bulunmamaktadır.

Tuzaklarla dolu engelleri aklımızla, ferasetimizle, faziletle bereketlenmiş kalplerimizle birer birer aşıp mutlaka Türkiye’yi sonsuzluğun ufuk çizgisine taşıyacağız.

Muhtaç olduğumuz kudret, inanç, cesaret ve müjde İstiklal marşımızın satırlarında vardır:

Korkma, diye başlıyor İstiklal marşımız, Korkma!

Korkma, varsın ihanet karanlık sokaklarda kol gezsin,

Korkma, yine bütün dünya karşımıza geçsin,

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,

Yurdumun üstünde tüten en son ocak.

Fethullahçı Terör örgütüyle birlikte küresel güçlerin tetikçiliğini yapan diğer cinayet ve ihanet çetelerinin kökünü hep birlikte kurutmak zorundayız.

Aksi halde yarın Mahkemeyi Kübra’da bunun hesabını veremeyiz.

Bize vatan bırakan şehitlerimizin yüzüne bakamayız.

Hala teröristbaşı Gülen’i ülkemize vermemek için bin dereden su getiren ABD’ye, 15 Temmuz’u anlamayan Vatikan kafasına, darbecileri kollayan ve açık tavır göstermeyen tüm ülkelere karşı Türkiye’nin büyüklüğünü gösterelim.

Bir olalım, diri duralım.

Türkiye Cumhuriyeti var olacaktır, teminat sizlersiniz.

Egemenlik kayıtsız şartsız milletin olacaktır, güvence yine sizlersiniz.

Diyorum ki, birlik ve dayanışmamız daim olsun.

Rabbim aziz milletimden razı olsun.

Biliniz ki, inanıyorsanız üstünsünüz, zaferi kazanacak olan da sizlersiniz.

Bugün değeri çok daha iyi anlaşılan bir mücadelenin kahramanı ve devletimizin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk ile silah ve dava arkadaşlarının aziz hatırasını bir kez daha saygı ve şükran duygularımla anıyorum.

Bu vesileyle, tarih boyunca Türklüğü yaşatmak uğruna hayatlarını feda eden kahraman ecdadımızı; bugün teröristlerle mücadele ederken şehit düşen kahraman güvenlik güçlerimizi, aziz vatandaşlarımızı ve gazilerimizi rahmet ve minnet duygularımla yâd ediyorum.

15 Temmuz’dan beri 22 gündür tutulan demokrasi nöbetinin ve bugünkü mitingimizin hayırlı olmasını niyaz ediyor, emeği ve katkısı geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.

Şu anda Türkiye’nin birçok meydanında bizleri izleyen vatandaşlarıma en kalbi duygularımı iletiyorum.

Sözlerime son verirken hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyor, her birinizi Allah’a emanet ediyorum.

Ne Mutlu Türküm Diyene.