Denizli Yöresinde Hızır ve Hıdırellez İle İlgili İnanış ve Uygulamalar/Denizli Yöresinde Hızır’la İlgili İnanışlar

Denizli Yöresinde Hızır’la İlgili İnanışlar

Başta efsaneler olmak üzere Hızır etrafında oluşturulan anlatılar, ülkemizin sözlü kültür geleneği içerisinde belki de en yaygın olanıdır. En küçük köyden en büyük şehirlere kadar, içinde Hızır’ın olduğu gerek mekanlarla ilgili gerekse inanç boyutunda birçok anlatı bulabilmek mümkündür. Bu çalışmanın konusunu oluşturan Denizli ve çevresi de Hızır ve İlyas hakkında birçok anlatının üretildiği bölgelerden biridir. Denizli yöresi, coğrafi ve jeopolitik özellikleri dolayısıyla geçmiş zamanlardan beri cazibe merkezi olan yörelerden biridir. Bölgeye özellikle 11. yüzyıldan sonra değişik güzergahlardan gelen çok sayıda Türk boyu yerleşmiştir. Bu yüzden Denizli yöresinde kadim Türklerle ilgili çok ve çeşitli kültürel unsurları görebilmek mümkündür. Denizli’de 20. yüzyıldan sonra sanayinin gelişmesi birçok iş sahasının ortaya çıkmasına vesile olmuş, bunun sonucu olarak da Denizli, başta çevre iller olmak üzere Türkiye’nin birçok yerinden göç almıştır. Gelen insanlar beraberlerinde yöresel kültürlerini de getirdiklerinden Denizli yöresi, çeşitli Türk kültürünün görüldüğü yerlerden birisi konumuna gelmiştir. Bundan dolayıdır ki konumuzu oluşturan Hızır ve Hıdırellez’le ilgili inançlar ülkenin birçok yeriyle benzerlik gösterebilmektedir. Çalışmada bu benzerliklerden ziyade yörede yaşayan kaynak kişiler tarafından yakın zamanda yaşanıldığı iddia edilen Hızır’la ilgili olağanüstü tecrübeler ve inanışlardan örnekler verilmiştir.

Bölgede Hızır’la ilgili inançların başında yardım severlikle ilgili inanış ve anlatılar gelmektedir. Bu inanış ve anlatılarda, yaşlı olan, düşkün olan, ihtiyacı olduğu için yardım talep eden kişilere ya da darda kalan diğer canlılara yardım edilmesi gerektiği konusunda tavsiyeler bulunmaktadır. Bu tavsiyeler bazen iyi sonuçları örnek göstererek, bazen de kötü sonuçlar gösterip korkutarak yapılmaktadır.

“Hızır bir eve uğradığı zaman eve mutlaka bolluk bereket getirir. Bu bakımdan bölge halkı Hızır’ın kendi evlerine de uğramasını dilerler. Onun geldiğini öğrenebilmek için de evlerinde onun bırakmış olduğu çeşitli izleri ararlar. Hızır’ın bıraktığı iz bazen kedi izi, bazen el izi, bazen çocuk eli izi, bazen de bir âyet şeklinde olur. Bırakılan izler bazen yıllarca saklanır, yok edilmemeye çalışılır. Bu izlerin görüldüğü evlerde bereket ve zenginlikler oluştuğu anlatılır. Kale’ye bağlı Karaköy Kasabasından Rabia Bilgin’in ninesi bir gün ekmek yaptıktan sonra kalan külleri ince elekle elemiş ve o külleri, Hızır gelirse iz bıraksın düşüncesiyle bir tabağa koyarak evin bir köşesine koymuş. Gece Hızır gelmiş o küller üzerine bir âyet şeklinde iz bırakmış. Bu işten bir yıl sonra, kadının oğlu bir çiftlik sahibi olarak zengin olmuş. Kadın ise bu iz bırakılan külü ve tabağı yıllarca saklamış” (Türktaş 2013: 283). Hızır’ın insanları sınadığına dair bir anlatı da şöyledir: Acıpayam’ın Dodurga köyünden Burdur’da yapılan bir güreş etkinliğine katılmak için yola çıkan cılız ve çelimsiz Amadalı Pehlivan’ın, Çat Boğazı deresine gelince karşısına ak sakallı yaşlı bir adam çıkar. Yaşlı adam dereyi geçemediğini bahane ederek Amadalı’dan yardım ister. Amadalı yaşlıyı sırtına alarak dereden geçirir ama yaşlı adam tekrar geri götürmesini ister. Bu böyle defalarca devam eder ama pehlivan bu duruma hiç itiraz etmez. Bu sabrının neticesinde yaşlı ihtiyar “Oğlum, bundan sonra sırtın hiç yere gelmesin” diye dua eder ve o zamandan sonra Amadalı Pehivan’ı hiç kimse yenemez (Akgün 2011). Acıpayam’ın Dedesil şimdiki adıyla Dedebağ Mahallesi’nde vaktiyle Tembel Pehlivan namıyla bilinen bir pehlivan varmış. Bu pehlivan ilk zamanlarda katıldığı bütün güreşlerde yenilirmiş. Bu yüzden de köylüsü diğer güreşçiler bunu güreşlere götürmek istemezlermiş. Yine günün birinde komşu köylerden birinde güreş olacakmış. Köyün güreşçileri toplanıp gitmişler ama bunu götürmek istememişler. O da onların arkasından ağlaya ağlaya giderken karşısına Pir Nur denilen ak sakallı birisi çıkmış. Oğlum niye ağlıyorsun deyince, “Ben bütün güreşlerde yeniliyorum arkadaşlarım da beni almadılar” demiş. Bunun üzerine Pir Nur “Bir daha Allah senin sırtını yere getirmesin. Sen çok temiz kalpli bir insansın” demiş. Ondan sonra da katıldığı bütün güreşlerde hep galip gelmiş ve ünü bütün bölgeye yayılmış (Aykar 2016). Çivril ilçesine bağlı Sundurlu köyü yakınlarında Çeç Tepeler denen iki tane tepe vardır. Kurak geçen yıllardan birinde çiftçinin birisi harman yerinde çeç savurmaktaymış. Bir dilenci gelmiş ve çiftçiden biraz sadaka istemiş. Çiftçi, mahsul az oldu diye dilenciye sadaka vermek istememiş. Bunun üzerine dilenci oradan ayrılırken beddua etmiş ve arpa, buğday çeçleri taşa dönüşerek birer tepecik halini almış. Meğer çiftçiden sadaka isteyen kişi, dilenci kılığındaki Hızır imiş (Osan 2006: 59). Güney ilçesinde eskiden kadınlar cuma akşamları hamur yoğurdukları zaman, hamuru Hızır gelip mayalayıverecek diye mayalamadan bekletirlermiş. Gece Hızır gelir hamuru mayalarmış. Mayalanıp iyice kabaran hamuru, kurutup saklarlar, bir yıl boyunca diğer mayalamalarda kullanırlarmış. Hızır’ın gelip hamuru mayalaması bazen üç gün üç geceyi bulurmuş. İnsanlar Hızır’ın mayaladığı hamurun bereket getirdiğine inanırlar ve herkes hamurunu o mayadan yapmaya çalışırmış (Tavacı 2011). Honaz ilçesinde, Hacca gitmek için hac sırasına yazılan bir kadına beş altı sene beklemesine rağmen hac sırası gelmemiş. Kadın, bir yaz gününde evinde otururken, yanına oralı olmayan ve tanımadığı hafif sakallı, yaşlı bir adam gelmiş. Adam kadına: “Benim yiyecek bir şeyim yok, bana bir şeyler versene” demiş. Kadın da ona karnını doyurabileceği bir şeyler ve para vermiş. Adam verilenleri alıp “Sağol, istediklerin gerçekleşsin, istediğin yere gidersin inşallah” demiş ve birden ortadan kaybolmuş. Bu olayın gerçekleşmesinden birkaç gün sonra kadına, beklemiş olduğu Hac sırasının en lüks yerden çıktığı müjdelenmiş. Kadın, kendisine çok istediği Hac sırasının gelmesini yardım ettiği o yaşlı kişiye bağlamakta ve onun Hızır as. olduğuna inanmaktadır (Özkadir 2012).

Yörede Hızır’ın özellikle bolluk ve bereket getirdiği konusundaki inanışların çokluğu dikkat çekmektedir. Bu yüzden yöre halkı, 6 Mayıs Hıdırellez gecesinde Hızır’ın hanelerine uğraması ve hanelerini bereketlendirmesi için geleneksen davranışları yerine getirmeye özen göstermektedirler. Yöre halkına göre bu geleneksel davranışlar sadece 6 Mayıs gecesi ile sınırlı değildir. Hızır, iyi insan olan, yardım sever olan, inançlı olan insanların hanelerine uğramaktadır, bunun için de bu özellikleri hem daim yaşatmak gerekmektedir.