1691
|
ebek
|
(çocuk dilinde) ekmek·I, 68
|
1692
|
eç
|
eç atları gayrete getirmek ve sıkıştırmak için çıkarılan ş65.II, 282 bkz> heç heç
|
1693
|
eçe
|
büyük kız kardeş·I, 86 bkz> eke, eze
|
1694
|
eçi
|
yaşlı kadın, hanım nine·I, 87 bkz> açı
|
1695
|
eçkü
|
keçi·I, 95, 128; II, 14, 117, 266 bkz> keçi
|
1696
|
edermek
|
aramak· III, 11 bkz> edermek
|
1697
|
edin
|
başka, dışında. III, 11 bkz> adın, adın, adruk, ayruk
|
1698
|
ed
|
ipekli kumaş ve benzeri gibi dokuma cinsinden sanat eseri olan her şey· I, 79 bkz> ad
|
1699
|
eder
|
eğer, hayvan eğeri· II, 224, 253, 283, 327; III, 300
|
1700
|
edergen
|
çok arıyan; hakkını arayan· I, 157
|
1701
|
ederlemek
|
eğerlemek·I, 300 ederlig eğerli, eğeri olan,I, 151
|
1702
|
ederlik
|
üzerine eğer konulan ağaç·I, 151
|
1703
|
edermek
|
aramak, takip etmek, kovalamak· I, 447 bkz> edermek
|
1704
|
edgermek
|
iyi görmek, iyi bulmak, kulak asmak, dinlemek; düzeltmek, onatlamak· I, 227, 237; II, 29
|
1705
|
edgü
|
iyi.I, 34, 64, 79 ,114. 128. 177, 221, 319, 386, 428, 432, 458, 523. 524;II, 153; III, 43. 155, 161, 214, 367, 374, 384, 435 § edgü yavlak; iyi kötü· I, 432
|
1706
|
edgülüg(·k)
|
iyiIik.I, 44, 129, 158, 420; II, 26, 91, 112
|
1707
|
edirmek
|
ayırıp seçmek, ayırmak, I, 177, 178 bkz> adırmak, ödürmek, ödürmek,udurmak, üdürmek
|
1708
|
ediz
|
yüksek, yüksek yer, her şeyin yükseği·I, 55, 94, 122 § ediz tag; geçit vermeyen da ğ· I, 55
|
1709
|
edizlenmek
|
engel ve sarp saymak· I, 292, 293
|
1710
|
edizlik
|
yükseklik. I, 152
|
1711
|
edlelmek
|
ıslah olunmak; araştırılmak. I, 295
|
1712
|
edlemek
|
ülkü yapmak, değer vermek, ehemmiyet vermek, aklına getirmek; tesir etmek, I, 86. 286;III, 155
|
1713
|
edlenmek
|
bir şey bir dllek için kullanılmak, bìr şey dilek edinilmek. I, 257
|
1714
|
edleşmek
|
saygı dolayısıyle birbirini aramak, I, .239
|
1715
|
edletmek
|
iyileştirmek, ıslah ettirnıek·I, 264
|
1716
|
edlig
|
faydalanılan, faydalı.I, 103
|
1717
|
eğmek
|
(·admak) yaradılış gösteren isimlerden fiil yapma edat ı· II, 340
|
1718
|
ednetmek
|
değişmek, bulunduğu halden başka bir hale girmek. I, 266,
|
1719
|
ef
|
ev, III, 207, 212, 266, 313, 314 bkz> ev, ev,öv, üv, üv
|
1720
|
eget
|
gerdek gecesi gelin içln gönderilen hizmetçi kad ın·I, 51
|
1721
|
egetlemek
|
cariye göndermek, birisi ile birlikte güveyin evine hizmetçi göndermek· I, 299 egetlenmek gelin kendisi ile birllkte gönderllen cariye sahibi olmak, I, 291
|
1722
|
egetlig
|
cariye sahibi gelin· l· 151
|
1723
|
egetlik
|
kara baş gerdek gecesi gelinle birlikte gönderilen hizmetçi kad ın, sağdıç kadın· I,150
|
1724
|
egilgen
|
daima eğilen, eğilebllen·I, 159
|
1725
|
egilmek
|
eğilmek I, 198; III, 215
|
1726
|
egin
|
eğin, sırt·I, 77, 110
|
1727
|
egin
|
eni bir buçuk karış, uzunluğu dört arşın gelen bir bez· I, 78
|
1728
|
egir
|
karın ağrısını sağaltmak için kullanılan bir kök (ilâç), Acorus calamus·I, 53
|
1729
|
egirgen
|
çok eğiren·I, 158
|
1730
|
egirmek
|
sevketmek; dõndürmek, eğirmek,çevirmek; bir yeri kuşatmak, sarmak. I, 178, 179; II, 13, 137
|
1731
|
egirsemek
|
egir (ilâç) kullanmak ıstemek·I, 302
|
1732
|
egirsemek
|
eğirmek istemek, (çevirmek, bir yeri ku şatmak) istemek·I, 302
|
1733
|
egirtmek
|
eğirtmek; kalenin etrafını kuşatmayı emretmek·III, 428
|
1734
|
egiş
|
maden eritildiği zaman çıkan pislik,I, 122
|
1735
|
egişmek
|
çevgen eğmekte yardım ve yarış etmek· I, 187
|
1736
|
egit
|
nazar değmennesi için çocukların yüzüne sürülen bir ilâç, bu ilâç safrana blrtak ım şeyler katılarak yapılır. I, 51
|
1737
|
egleşmek
|
birbirine uyup durmak; bir şeyi ayakla çlğnemekte birblrine yardım etmek.,I, 241 bkz> iklemek, ikleşmek, yiklemek
|
1738
|
egme
|
evin kemeri.I, 130
|
1739
|
egmek
|
eğmek I, 100, 168
|
1740
|
egri
|
eğri, I, 127, 458
|
1741
|
egrik
|
egirtilen ip, egrilmiş ip· I, 105
|
1742
|
egrilmek
|
kale ku;atılmak,sarılmak; ip eğrilmek,I, 248
|
1743
|
egrim
|
düden, suyun toplanıp kaynıyarak dönerek aktığı yer·I, 107
|
1744
|
egrimlenmek
|
(su göllerde) eğreklenmek, kaynayarak ve akarak dönmek, düdenlenmek I, 314
|
1745
|
egrinmek
|
kendi için eğirmek, kendini eğirir gibi göstermek·I, 253
|
1746
|
egrişmek
|
bir yeri sarmakta, kuşatmakta yar-, dım etmek, ip eğirmekte yardım ve yarış etmek·I, 186, 236
|
1747
|
egsemek
|
eğmek istemek·I, 277
|
1748
|
egtürmek
|
eğdirmek,I, 223
|
1749
|
egürgen
|
taneleri olan bir bitki, Karluklar bunu yerler·I, 158
|
1750
|
ekdi
|
sığır, koyun gibi hayvanların kesildiği yer, mezbaha· I, 125
|
1751
|
ekdü
|
kılıç kını ve benzeri şeyleri oymakta kullanılan ucu eğri bıçak,I, 125
|
1752
|
eke
|
büyük kız kardeş, koca vey» karının kendinden büyük kız kardeşi, I, 68, 90; III, 7 bkz> eçe, eze
|
1753
|
ekeç
|
akıllı küçük kız, büyüklük eseri gösteren küçük k ız, I, 52
|
1754
|
ekek
|
ortaya düşmüş. I, 78 § ekek işler; ortaya düşmüş kadın· I, 78
|
1755
|
ekek
|
işlerlik kadının arsızlığı, yüzsüzlüğü· I,153
|
1756
|
ekeklemek
|
söğmek, "ortaya düşmüş karı"demek, kõtülüğe nispet etmek·I, 306, 307
|
1757
|
ekelemek
|
abla diye aytamak, "büyük k ızkardeş, abla" demek,I, 310
|
1758
|
ekeme
|
bir çeşit çalgı, III, 174 bkz> ikeme
|
1759
|
ekilmek
|
ekilmek I, 198
|
1760
|
ekim
|
bir kez ekilecek kadar olan yer· I, 75
|
1761
|
ekin
|
çiftlik, ekin ekilen yer, I, 78
|
1762
|
ekindi
|
öbürü, öteki· III, 75, 103 bkz> ikindi
|
1763
|
ekindi
|
tarıg ekilen tohum, I, 140
|
1764
|
ekinmek
|
ekinmek, kendisi için ekmek· I, 203
|
1765
|
ekişmek
|
ekmekte yardım ve yarış etmek·I, 187
|
1766
|
ekitmek
|
ektirmek· I, 212, 213
|
1767
|
eklemek
|
çiğnemek, basmak·III, 443 bkz>erklemek
|
1768
|
ekmek
|
bir şey ekmek·I, 64, 168
|
1769
|
eksük
|
eksik,I, 105 § eksük yarmak; eksik para· I, 105
|
1770
|
eksümek
|
eksilmek.I, 278, 326
|
1771
|
ekşig
|
ekşi, I, 105
|
1772
|
ektürmek
|
ektirmek,I, 223
|
1773
|
eldiri
|
oğlak derisi,I, 127 bkz> elri
|
1774
|
eldrük
|
üzerlik otu ve tohumu; Peganum harmala· III, 12, 412, bkz> ilrük, y ıdıg ot, yüzerllk
|
1775
|
elgelmek
|
elenmek·I, 250
|
1776
|
elgemek
|
elemek·I, 284
|
1777
|
elgenmek
|
kendisi içln elemek·I, 255
|
1778
|
elgeşmek
|
elemekte yardım ve yarı; etmek,I. 238
|
1779
|
elgetmek
|
eletmek·I, 264
|
1780
|
elig
|
el·I, 72, 82, 134, 164, 197, 202, 242, 253,288, 410, 448;II, 44, 78, 82, 105, 123, 134,135,147,158, 231, 237, 238, 271, 292,328,346; III, 53, 62, 63, 79,124, 134, 142,154,193, 242. 297, 307, 425 § oñ elig; sag el·I, 72 § sag elig; sa ğ el·I, 72 § sol elig;
|
1781
|
eliglig
|
elli, eli olan·I, 336
|
1782
|
eliglik
|
eldiven, elcik·I, 153
|
1783
|
eliklemek
|
alay etmek, I, 307 bkz> elük·
|
1784
|
elkin
|
yelici, koşan; konuk, misafir, yolcu, seyyah· I, 31, 44, 102; II, 242; III, 37, 85 bkz> yelkin, yélkin
|
1785
|
elri
|
oğlak derisi. I, 127 bkz> eldiri
|
1786
|
elşemek
|
acıkmaktan dolayı göz kararmak·I, 283 bkz> ölşemek
|
1787
|
elşetmek
|
açlıktan gözünü karartmak,I, 263 bkz> öl şetmek
|
1788
|
elük
|
alay etme, maskaraya alma·I, 122 bkz>eliklemek
|
1789
|
elvirmek
|
sıçramak, atılmak· I, 226 bkz> alvırmak
|
1790
|
em
|
kadının dişilik aygıtı, am· I, 38, 335
|
1791
|
em
|
ilaç.I, 38, 95, 407;II, 363;III, 157
|
1792
|
emçi
|
ilâç yapan adam, eczacı,I, 38;III, 252
|
1793
|
emdi
|
şimdi.I, 36, 37, 41, 46, 74, 125, 192, 200,367, 380, 442, 498;II, 110, 209, 264;III, 356, 372 bkz> imdi emeçlemek
|
1794
|
emek
|
olmak I, 494;II, 29
|
1795
|
emet
|
evet·I, 51;III, 8 bkz> evet, evet, yemet
|
1796
|
emgek
|
emek, zahmet,I, 110, 205, 420; II, 121,130, 228, 233, 288;III, 372
|
1797
|
emgeklenmek
|
zahmetli saymak,I, 315
|
1798
|
emgemek
|
emek çekmek, zahmet çekmek· I, 284, 362
|
1799
|
emgenmek
|
emenmek, zahmet çekmek· I, 255
|
1800
|
emgeşmek
|
birbiri yüzünden zahmet çekmek·I, 238
|
1801
|
emgetmek
|
yordurmak, emek çektirmek· I, 264
|
1802
|
emik
|
(emig) meme· I, 72, 407; II, 70 § tevi emiki; deve memesi,I, 485 emik ılık, soğuduktan sonra ısınıp sıcaklığı artmayan·I, 72 § emik kün; ılık gün.I, 72
|
1803
|
emikdeş
|
bir memeden emen iki çocuk, süt karde ş,I, 407
|
1804
|
emiklemek
|
memesine vurmak,I, 308
|
1805
|
emiglig
|
işler emzikli kadın·I, 153
|
1806
|
emir
|
kırağı, sis· I, 54 bkz> amır, imir, iñir
|
1807
|
emirçge
|
kıkırdak, III, 442
|
1808
|
emitmek
|
eğilmek, meyletmek· I, 69, 214; II, 312. 325
|
1809
|
emlelmek
|
ilaçlanmak I, 296
|
1810
|
emlemek
|
ilâçlamak, sağaltmak (yalnız kullanılmaz, "samlamak" ile beraber gelir),I, 287, 380;III, 85, 295, 298
|
1811
|
emlenmek
|
kendine ilâç etmek·I, 259
|
1812
|
emleşmek
|
ilâçlanmak·I, 242
|
1813
|
emletmek
|
ilâçlatmak, ilâç ettirmek·I, 266; II, 363
|
1814
|
emmek
|
emmek I, 169
|
1815
|
emrimek
|
kaşımak· I, 275
|
1816
|
emrişmek
|
uyuz vb· şeylerden dolayı kaşınmak, deri karıncalanmak·I, 236, 463
|
1817
|
emritmek
|
kaçıma ve gidiştirme yüzünden gıdıklaniTiak·I, 261, 262
|
1818
|
emrülmek
|
(kaynayan tencere, insan solu ğu) senmek, çekilmek·I, 53, 248, 249 bkz> amrulmak
|
1819
|
emrülmek
|
yatıştırmak, dindirmek·III, 428, 429 bkz> amrulmak, amrutmak
|
1820
|
em
|
sem ilãç·I, 407 bkz> samlamak, sem
|
1821
|
emsemek
|
emmek istemek·I, 278
|
1822
|
emşen
|
(amşan) kuzu derisi, kürk yapılan deri,I, 109
|
1823
|
emürmek
|
emzirmek· III, 264 bkz> emilzmek
|
1824
|
emüzmek
|
emzirmek I,180; II, 264 bkz> emürmek
|
1825
|
endek
|
satıh, bir nesnenin üst yanı; dam· I, 105
|
1826
|
endik
|
şaşkın·I, 106 § endik er; budala adam·I, 105
|
1827
|
enüç
|
göze inen perde· I, 52
|
1828
|
enüçlemek
|
göze inen perdeye ilâç koyn ıak,I, 299, 300
|
1829
|
enüçlenmek
|
göze perde inmek,I, 291
|
1830
|
enük
|
hayvan yavrusu, enik, arslan, s ırtlan, kurt, köpek yavruları.I, 72
|
1831
|
enüklemek
|
eniklemek, yavrulamak·I, 308; III. 92
|
1832
|
enüklenmek
|
eniklemek, enik sahibi olmak, I, 294
|
1833
|
enüklüg
|
yavrulu·I, 153
|
1834
|
eñek
|
ağzın iki yanında, azıların bittiği yer, avurt·I, 135
|
1835
|
eñek
|
kadınların baş örtülerini bağladıklan ip·I, 135
|
1836
|
eñitmek
|
şa;ırtmak· II, 274 bkz> angıtmak
|
1837
|
eñlik
|
kadınlann yanaklarına sürdükleri allık· I, 115
|
1838
|
eñgmegü
|
imtihan, sınav· I, 252
|
1839
|
eñmek
|
şaşmak· I, 174, 252
|
1840
|
eñreşmek
|
canı sıkılmak, inlemek, mızmızlanmak (çocuk hakkında)· I, 258, 289; III, 39
|
1841
|
eñtürmek
|
işinde şaşırtmak, dandırnnak·I, 290
|
1842
|
ep
|
pekitme ve obartma edatı·I, 34
|
1843
|
epmek
|
ekmek·I, 101
|
1844
|
er
|
er,erkek, adam· I,16, 21, 24, 33, 34, 35, 36. 37, 38, 49, 54, 63, 71, 99, 104, 124, 128, 139, 146, 147, 148, 152, 154,155,156, 157, 158, 160, 162, 164. 166, 167, 168, 169, 170, 172, 174, 178, 181, 190, 191. 192, 194, 195, 196. 198, 199, 200, 201, 205, 216
|
1845
|
erdem
|
fazilet, edep, terbiye; hüner· I, 51, 89, 103, 107, 252; 336,II, 97, 229, 243, 343; III, 41, 133, 143, 211, 303, 440 bkz> erdem
|
1846
|
erdini
|
iri 100.I, 71, 141
|
1847
|
erdem
|
fazilet, edep, terbiye; hüner. I,482 II, 8 bkz> erdem
|
1848
|
ereğmek
|
erkekleşmek, I, 208 bkz> arıtmak, eretmek
|
1849
|
eren
|
erin kural dışı çoğul şekli, I, 45, 74, 76,85, 149, 183, 187, 210, 229, 230, 247, 359, 362. 370. 384, 518;II, 17, 83, 101, 104, 220; III, 119. 155. 230, 378, 393, 406 § kurç eren;dayanıklı, yiğit adam· I, 343
|
1850
|
Erentüz
|
Terazi yıldızı; Müşteri yıldızı· I, 76; III, 40 bkz> Karakuş, Karakuş yulduz
|
1851
|
eretmek
|
taşağı çıkarmak, iğdiş etmek; çocuğu sünnet etmek; erkekleşmek. I, 208 bkz> arıtmak, eredmek
|
1852
|
ergürmek
|
eritmek.I, 227;II, 198
|
1853
|
ergürmek
|
erişmek, vaktinde yetişmek·I, 227, 228
|
1854
|
erik
|
yağ ve yağa benzer eriyen şey, erimiş.I, 70
|
1855
|
erik
|
yüğrük.I, 139 § erik yılkı; yorga hayvan· 1, 70 § erik at; yürüyen at·I, 70 § erik er;becerikli, yürekli adam·I, 70
|
1856
|
eriklik
|
hayvanın istekliliği,I, 152
|
1857
|
erimek
|
erimek III, 367 bkz> erilmek
|
1858
|
erinç
|
olur ki, belki· I, 132; III, 65, 245, 309, 449
|
1859
|
erinçil
|
günah, bkz> I, 134 arınçu
|
1860
|
eriñen
|
ergen, bekâr·I, 117
|
1861
|
erinmek
|
erinmek, üşenmek·I, 201
|
1862
|
eritmek
|
eritmek.I, 208 bkz> erütmek
|
1863
|
erk
|
saltanat, sözü ve buyruğu geçerlik, kudret, iktidar, gücü yeterllk,I, 43
|
1864
|
erkeç
|
erkeç, genç teke·I, 95
|
1865
|
erkek
|
her hayvanın erkeğl·I, 111; II, 102; III, 6, 178 § erkek takagu
|
1866
|
erken
|
iken anlamına hal bildiren edat·I, 108, 121, 376, 526;II, 68, 249, 301, 333; III, 168, 317
|
1867
|
erken
|
erken·I, 389
|
1868
|
erki
|
şüphe ve sorgu bildlren edat·I, 129
|
1869
|
erklemek
|
çiğnemek, basttìak. III, 443 bkz> eklemek
|
1870
|
erküz
|
suv ilkbahara doğru karların ve buzların erimesinden hasıl olan su· I, 96
|
1871
|
erlenmek
|
kadın evlenmek, er sahibi olmak· I, 257
|
1872
|
erleşmek
|
erkeklikte yarış etmek, I, 239
|
1873
|
erlik
|
erkeklik.I, 104
|
1874
|
ermegil
|
tembel, eringen· I, 42, 70, 138
|
1875
|
ermegürmek
|
tembelleşmek· III, 349
|
1876
|
ermek
|
olmak, imek·I, 24, 25, 74, 89,109,164, 215, 384, 399, 418, 430, 458, 516;II, 56, 57, 74, 169, 256. 257, 297, 320, 361; III, 38. 44, 168, 218, 219, 315. 333, 385 bkz> érmek
|
1877
|
ernek
|
parmak· I, 104 bkz> errigek
|
1878
|
erñek
|
parmak.I, 104, 121, 248; III, 130, 443 bkz> ernek
|
1879
|
erñeyü
|
altı parmaklı adam· I, 136
|
1880
|
erñeyü
|
çok kısa boylu, cüce·I, 136
|
1881
|
erre
|
sidik; eşek kaşandırılmak istendiği zaman iki üç kere bu söz söylenir·I, 38
|
1882
|
ersek
|
ortaya düşmüş azgın kadın, orospu·I, 104; II, 56
|
1883
|
erseklenmek
|
kadın azgınlığından erkek isternek·I, 314
|
1884
|
ersig
|
ere benzeyen, erkek gfbı,III, 128
|
1885
|
ersinmek
|
erkekleşmek I, 253
|
1886
|
ertik
|
işlek yol, I, 103
|
1887
|
ertişmek
|
geçmekte yarış etmek· I, 231
|
1888
|
ertmek
|
geçmek-III, 233, 425, 427
|
1889
|
erttini
|
özük bedeni inci gibi kadın,I, 141
|
1890
|
ertürmek
|
vazgeçmek, bağışlamak, kabullenmek; geçirmek·I, 220
|
1891
|
erük
|
kendisiyle deri sepilenen nesne·I, 70
|
1892
|
erük
|
;eftali, kaysı, erik gibi meyvelere verilen genel ad·I, 69, 318;II, 282 § tülüg erük
|
1893
|
erüklemek
|
sepilemek.I, 70, 306
|
1894
|
ernklenmek
|
eriklenmek, erik meyvesi vermek,I, 294;III, 348
|
1895
|
erüklük
|
eriklik, erik bahçesi I, 152
|
1896
|
erüksemek
|
eriksemek, canı erik istemek·I, 303
|
1897
|
erümek
|
erimek.II, 198; III, 252 bkz> erimek
|
1898
|
erüşmek
|
erimek; erişmek· I, 182, 186 bkz> aruşmak
|
1899
|
erütmek
|
eritmek· I, 208 bkz> eritmek
|
1900
|
es
|
fenalık, kõtülük, ayıp şey; avret yeri. I, 210
|
1901
|
es
|
yırtıcı, vahşî hayvanların avı, payı·I, 17, 36; III, 46
|
1902
|
esberi
|
külde pişirilen bir çeşit ekmek· I, 141
|
1903
|
esen
|
sağ, salim· I, 62, 77
|
1904
|
esenlemek
|
selamlamak I, 308
|
1905
|
esgürük
|
sarhoş,I, 349 bkz> esrük
|
1906
|
esilmek
|
uzamak, uzatılmak.I, 196 bkz> asılmak
|
1907
|
esin
|
esinti, rüzgâr, I, 77, 165, 266, 288; II, 223; III, 147
|
1908
|
esinmek
|
bir şeyi çekmek, germek, uzatmak, I, 201 bkz> as ınmak
|
1909
|
esirgemek
|
acımak, eseflenmek· I, 306
|
1910
|
esirgenmek
|
acınmak· i, 291
|
1911
|
esişmek
|
ip ve benzeri şeyleri (çekmek, germek ve uzatmakta) yard ım ve yarış etmek· I, 185
|
1912
|
esitmek
|
uzatmak· I, 209
|
1913
|
esiz
|
yazık, esef, III, 51 bkz> essiz, ısız, ıssız, isiz
|
1914
|
esizlig
|
fenalık, kötülük, haşarılık· III, 161 bkz> ısızlık, ıssızlık, isizlik
|
1915
|
eski
|
eski, I, 129
|
1916
|
eskirmek
|
eskimek,I, 228
|
1917
|
eskü
|
kalbur, elek,I, 129
|
1918
|
eslinmek
|
bir şey bir şeye takılmak· I, 258, 259 bkz> aslınmak
|
1919
|
esmek
|
esmek; kalburlayarak savurrnak; uzatmak· I, 165
|
1920
|
esnemek
|
esmek; esnemek, I, 288; II, 223; III, 147
|
1921
|
esnetmek
|
estirmek; esnetmek· I, 266, 267
|
1922
|
esri
|
kaplan; tekir renk, kaplan rengi·I, 126 bkz> asr ı § esri yışık; alaca, iki renkli ip· I, 126
|
1923
|
esrilemek
|
nakışlamak, süslemek· I, 316
|
1924
|
esrük
|
sarhoş· I, 105, 194; II, 213, 289; III, 281 bkz> esgürük
|
1925
|
essiz
|
acınmaa·nlatır, yazık, vah·I, 143; II, 188 bkz> esiz, ısız, ıssız, isiz
|
1926
|
estürmek
|
uzattırmak, çektirmek, gerdirmek; elettirmek, I, 221
|
1927
|
esürtmek
|
sarhoş etmek· III, 427
|
1928
|
eş
|
eş, arkadaş· I, 47, 458
|
1929
|
eşek
|
eşek· II, 246 bkz> eşgek, eşyek
|
1930
|
eşgek
|
eşek· I,III, 114 bkz> eşek, eşyek
|
1931
|
eşgeklenmek
|
eşek sahibi olmak· I, 315
|
1932
|
esiç
|
tencere, çömlek·I, 52, 166, 223, 248, 258, 313, 323, 327, 357, 409, 411, 514, 518; II, 12, 72, 78, 178. 201, 253, 302, 333, 356, 357; III, 142. 191, 206, 249, 280, 409, 430 bkz> a şaç, aşıç § eşiç bukaç; tencere, bardak, tas· I, 357, 411
|
1933
|
eşiçlenmek
|
tencere sahibi olmak· I, 291
|
1934
|
eşik
|
eşik- I, 42
|
1935
|
eşiklik
|
eşiklik I, 152 § eşiklik yıgaç; eşik yapmak için hazırlanan ağaç·I, 152
|
1936
|
eşilgen
|
daima eşilen·I, 158
|
1937
|
eşilgen
|
her zaman uzayan, çekılen· I, 158
|
1938
|
eşilmek
|
eşilmek I, 197
|
1939
|
eşilmek
|
uzamak· I, 158
|
1940
|
eşişmek
|
toprak eşmekte yardım ve yarış et-mek, I, 185
|
1941
|
eşitmek
|
eştirmek, araştırmak·I, 211 bkz> üşetmek
|
1942
|
eşittürmek
|
işittirmek· I, 222 bkz> eştlirmek
|
1943
|
eşkin
|
uzun yol· I, 109
|
1944
|
eşkinci
|
koşa koşa glden at postası· I, 109
|
1945
|
eşkin
|
toprak akıp inen, üğünen toprak· I, 109
|
1946
|
eşkürti
|
ipekli, nakı;lı Çin kuma;ı· I, 145
|
1947
|
eşlig
|
genç kadından eşi bulunan kimse, eşli, eş sahibi I, 47
|
1948
|
eşmek
|
eşmek; taşmak; (at hakkında) yorga yürümek· I, 166
|
1949
|
eştilmek
|
işitilmek;I, 246
|
1950
|
eştürmek
|
eştirmek·I, 222
|
1951
|
eştürmek
|
işittirmek·I, 221 bkz> eşittürmek
|
1952
|
eşük
|
büyüklerin ölümünde mezarları üstüne serilmek üzere gönderilen ıpek kumaş; bu kumaş sonra parçalanarak fakirlere da ğıtılır, I, 72
|
1953
|
eşük
|
bürgü, örtü, üste giyinilen, bürünülen her nesne· I, 14, 72
|
1954
|
eşüklig
|
bürgülük kumaş sahibi. I, 153
|
1955
|
eşüklik
|
barçın bürgu yapılmak için hazırlan-mış olan ipekli kuma;· I, 153
|
1956
|
eşülmek
|
örtülmek, örtünmek· I, 197 bkz> aşulmak
|
1957
|
eşümek
|
örtmek, bürümek, I, 14; III, 253, 254
|
1958
|
eşütmek
|
örttürmek·I, 210 bkz> aşutmak
|
1959
|
eşyék
|
eşek, I,III, 114, 244, 311, 492; III, 62, 326, 330 bkz> e şek, eşgek
|
1960
|
et
|
et, I,35.36,95,169,173,177,184,196, 209, 220, 223, 236, 323, 338, 348, 379, 397, 401, 429, 444, 479, 485, 495;II, 4,15, 78,102,120, 126, 129, 141, 156, 157, 174, 211, 217, 222, 230,240, 243,245, 248, 252, 254, 281, 282,292, 293, 342, 348; III, 7, 16. 23,
|
1961
|
etçi
|
kasap, II, 48, 49
|
1962
|
eteç
|
çocukların ceviz oynadığı çukur, I, 52 bkz> etiç
|
1963
|
eteçlik
|
ceviz oynamak için çukur aç ılmış yer· I, 151
|
1964
|
etek
|
etek· I, 68
|
1965
|
eteklenmek
|
eteklenmek· I, 294
|
1966
|
eteklig
|
etekli, eteği olan, I, 122
|
1967
|
eteklik
|
eteklik I, 152
|
1968
|
etetmek
|
sıkıntıya koymak· I, 207
|
1969
|
etiç
|
çocukların ceviz oynadıkları çukur· I, 52 bkz> eteç
|
1970
|
etik
|
pabuç, mest· III, 283 bkz> etük
|
1971
|
etikmek
|
(çocük) yetişmek, tombullaşmak, büyümek. I, 192
|
1972
|
etilgen
|
her zaman düzelen· I, 158
|
1973
|
etilgen
|
atlarda bulunan bir hastalık·I, 158
|
1974
|
etilgen
|
sayılgan birçok işlere giren, çıkan, I, 158
|
1975
|
etiz
|
iki dere arasındaki su geçecek sed·I, 54 bkz> at ız
|
1976
|
etizlemek
|
ark açmak, set yapmak, topragı parçalara ayırmak, evlek yapmak·I, 301 bkz> atızlamak
|
1977
|
etizlenmek
|
parçalara ayrılmak, (tarla hakkında) maşalaya ayırnnak· I, 292 bkz> atızlanmak
|
1978
|
etlelmek
|
et yapılmak· I, 295
|
1979
|
etlemek
|
etlik yapmak, et yapmak, I, 284, 285
|
1980
|
etlenmek
|
etlenmek, şişmanlamak· I, 256, 285
|
1981
|
etletmek
|
kestirip et haline getirtmek, I, 264
|
1982
|
etlig
|
kişi etli, şişman.I, 101
|
1983
|
etlig
|
ki ;i et sahibi olan kimse·I, 101
|
1984
|
etlik
|
et asılacak çengel, I, 101
|
1985
|
etlik
|
kesilmek için hazırlanan koyun·I, 101 § etlik koy; etlik koyun, I, 101
|
1986
|
etmek
|
(étmek) yenecek ekmek I, 102, 166,197, 202, 211, 247, 262, 329, 391;II, 28, 30,98, 112, 138, 197, 235;III, 93, 223, 280, 287, 304, 352, 426, 428
|
1987
|
etmekçi
|
ekmekçi·II, 48, 49
|
1988
|
etmeklenmek
|
ekmek sahibi olmak·I, 314
|
1989
|
etrek
|
rengi kızıla çalan sarı adam·I, 101
|
1990
|
etsemek
|
canı et istemek· I, 275, 279
|
1991
|
etsetmek
|
ete istek getirtmek, I, 262
|
1992
|
etük
|
pabuç, edik, I, 68, 218, 395; II, 49, 315; III, 97, 242, 426, 430 bkz> etik § büküm
|
1993
|
etük
|
; kadın ayakkabısı· I, 395
|
1994
|
etükçi
|
pabuççu, kavaf· II, 49
|
1995
|
etüklenmek
|
ayakkabı, edlk sahibi olmak,I, 294;III, 348
|
1996
|
etüklük
|
sagrı ayakkabı yapmak için ayrılan sahtiyan I, 152
|
1997
|
et
|
yer yumuşak yer· I, 35
|
1998
|
etyin
|
vücut· I, 463
|
1999
|
ev
|
ev,I, 32, 211, 516 bkz> ef, ev, öv, üv, üv § ev k ızı; aile kızı· I, 326
|
2000
|
evet
|
evet, peki· I, 51 bkz> emet, evet, yemet
|
2001
|
evin
|
tane,I, 84 bkz> evin
|
2002
|
evleşmek
|
evini ortaya koyup kumar oynamak,I, 240, 241
|
2003
|
evlig
|
ev sahibi. II, 106, 176
|
2004
|
evlük
|
kadın,I, 251
|
2005
|
ev
|
ev· I, 24, 25, 32, 33, 37, 38, 85, 104, 124, 147, 148, 169, 191, 197, 214, 225, 226, 227, 231, 251, 253, 257, 281, 283, 293, 298, 323, 343, 370, 375, 377, 378, 384, 422, 435, 446, 447, 464, 495, 496, 498, 499, 501, 504, 507, 514, 515;II, 3, 4, 6, 8. 17, 1
|
2006
|
evdilmek
|
ele geçirilmek, toplanmak· I, 246
|
2007
|
evdimek
|
toplamak· I, 273
|
2008
|
evdinmek
|
toplamak, toplamayı üzerlne al· mak, kendi kendisine toplamak· I, 251;II, 254
|
2009
|
evet
|
evet, peki,I, 51 bkz> emet, evet, yemet
|
2010
|
evin
|
tane·I, 77, 84 bkz> evin
|
2011
|
evlenmek
|
hâlelenmek; kendine ev edinmek· 1. 258, 259
|
2012
|
evlenmek
|
evlenmek·III, 87
|
2013
|
evleşmek
|
toplanmak, yığılmak·I, 240 bkz> avlaşmak
|
2014
|
evmek
|
bir şeyin etrafına koşuşmak I, 167
|
2015
|
evrişmek
|
uğraşmak, çabalaşmak, bir işin üstüne düşmek; çevirmekte ve bir şeyin altını üstne getirmekte yardım etmek, I, 235, 248
|
2016
|
evrülmek
|
yönelinen yerden çevrilmek. I, 248
|
2017
|
evsemek
|
evini özlemek. I, 277, 279
|
2018
|
evsetmek
|
evini özletmek, Istetmek, I, 262
|
2019
|
evsinmek
|
evi benimsemek, kendi evi saymak. I, 253, 258
|
2020
|
evşük
|
bir adama sonradan gelen hal, hastal ık ve benzeri, arıza; evin merteği, direği·I, 105
|
2021
|
evşükgen
|
tevürgen her zaman evirip çeviren, güç işleri başaran·I, 157, 521
|
2022
|
evürgen
|
tevürgen her zaman evirip çevìren·I, 521
|
2023
|
evürmek
|
çevirmek, evirmek, döndürmek, altını üstüne getirmek, I, 178; II, 82
|
2024
|
evüsgü
|
savurma aygıtı· I, 13
|
2025
|
evüşmek
|
savurmak· I, 13
|
2026
|
evzemek
|
koğlamak, müzevirlik etmek I, 275
|
2027
|
eyegü
|
her hayvanın eyeğisi, eye kemiği, kaburga; yan; çadırın yanı, I, 137;III, 174, 425
|
2028
|
eyegü
|
yér dağın ortası·I, 137
|
2029
|
eyle
|
õyle· I, 113, 166; III, 186
|
2030
|
eymenmek
|
utanmak; çekinmek·I, 270;III, 377
|
2031
|
eze
|
buyük kız kardeş,I, 90 bkz> ece, eke
|
2032
|
ezik
|
uzunlamasına çizik, tırnak yarası·I, 71 bkz> az, iz
|
2033
|
ezitmek
|
uzunluğuna yirmek,I, 209
|
2034
|
ezmek
|
kazımak, sıyırmak·I, 165
|
2035
|
eztürmek
|
yirdirmek-I, 220
|