Binali Yıldırım'ın 1 Nisan 2017 Sivas mitinginde yaptığı konuşma


Hepinizi sevgiyle muhabbetle selamlıyorum. Bu müstesna buluşmada Sivaslıların buluşma gecesinde sizlerle beraber olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum.

Sivas’ın, Sivaslıların gönlümüzde ayrı bir yeri var. Ne iyi ettiniz de bizi aranıza çağırdınız, sağ olun, var olun. 

Değerli kardeşlerim; buraya niye toplandık, niye geldik? Sivas he değil mi, he değil mi? 16 Nisan’a he mi? Evet, Sivas kararını vermiş. Benim hemşehrilerime de bu yakışır, size de bu yakışır. 

Sevgili hemşehrilerim; uzun bir süreden beri bekliyorsunuz? Sözü uzatıp zurna yapmaya lüzum yok, iş belli. 16 Nisan’da bir karar vereceğiz. 16 Nisan’da vereceğimiz karar tabii ki evet. Ama bu kararın evet olmaması için çabalayanlar var, çalışanlar var. Vatandaşlarımızı, benim değerli Sivaslı hemşehrilerimin aklını çelmeye çalışanlar var. Sivas bunlara itibar eder mi? Kulak asar mısınız? Asmazsınız, biliyorum. Çünkü Sivas Türkiye’nin tapusudur tapusu. Türkiye Cumhuriyeti Sivas’ta kuruldu, Sivas Kongresiyle o büyük mücadele başladı ve bugünlere geldik. 

Değerli hemşehrilerim, bakın önemli bir karardayız. Niye önemli bir karardayız? Çünkü vereceğimiz karar, sadece çocuklarımızı değil, sadece torunlarımızı değil yedi ceddimizi, gelecek neslimizi ilgilendiren bir karar, sıradan bir iş değil. Onun için sizin kararınız net, oyunuz evet, bunu biliyorum. Ama bilmeyenler olabilir, anlamayanlar olabilir, bunları da anlatmamız lazım. Kalan 15 gün içinde ulaşabildiğimiz, görüşebildiğimiz herkese anlatacağız. Neyi anlatacağız? Bakın çok uzağa gitmeyelim değerli hemşehrilerim; 15 Temmuz’da neler yaşadık? 15 Temmuz’da istiklalimiz, demokrasimiz, bağımsızlığımız tehlike altına girdi. Ve Sivas’ın yiğit insanları, 80 milyon vatan evladı ülkeye sahip çıktı, Cumhurbaşkanının çağrısına icabet etti, meydanlara indi, göğsünü tanklara, tüfeklere siper etti ve bu hayasız kalkışmaya dur dediniz; Allah sizden razı olsun. Halkın gücü o gece tankın gücünü yendi, bu bayrak inmedi, bu ezanlar dinmedi. 

Sevgili hemşehrilerim; şimdi o günün, 15 Temmuz’un nöbetçileri 16 Nisan’ın evet’çileri işte burada. 

Şimdi bazı çevreler bakıyoruz hayır kampanyası yapıyor. Ama dürüst bir kampanya yok. Kampanyayı yaparken yalan, dolan, gerçek olmayan bir sürü şey söyleniyor. Efendim, neymiş? Bu değişiklik olursa yargı bağımsız hale gelecekmiş. Bu salonda oturanlar bilir, 28 Şubat sürecinde 420 tane üst yargı mensubu otobüslerle bir yerlere taşınıp cüppeleriyle alkışlandığı günleri unuttu mu bu millet? Yargı bağımsızlığından bahsedenler o günleri hatırlasınlar. En üst düzey yargı mensupları Genelkurmay’a çağrılır, orada ayağa kaldırılır, ayakta başörtüsü yasağını alkışlattırılır; bugünleri yaşadı Türkiye. Bugün bunları unutmuş olanlar kalkmışlar, efendim bu değişiklikle yargı bağımsızlığı kaybolacak. Siz eski rüyalarınızı görüyorsunuz. AK Parti 15 yıldır yargı bağımsızlığını tesis etmek için var gücüyle çalışıyor. 

Bugün getirdiğimiz bu değişiklikle sadece yargı bağımsız olmaz, aynı zamanda da tarafsız olmalıdır diyoruz. Bunun neresi yanlış? Hayır diyenler bunun cevabını verebiliyor mu? Veremiyorlar. Şimdi ilk defa yargıya bürokratların kendi arasından seçtikleri değil milletin seçtiği vekiller, yani Meclis üye seçecek; bu mu tarafsız olmanın kaybolması, bu mu taraf olmak? Bunların tamamı yanlıştır, yalandır, asla itibar etmeyin sevgili hemşehrilerim.

Bir de tutmuşturlar, efendim bu değişiklikle Meclis etkisiz hale geliyor, Meclis yok oluyor; bu da kocaman bir yalan, Meclis daha da güçleniyor? Nasıl güçleniyor? Mevcut sistemde hükümet Meclisin içinden çıkıyor, dolayısıyla Meclis yasama faaliyetleriyle denetleme faaliyetleri iç-içe, birbirinden ayrı değil. Bakanlar aynı zamanda milletvekili, dolayısıyla icraatları da yapan aynı, yasamayı yapan da aynı, denetlemeyi yapan da aynı. Nerede bunun kuvvetler ayrılığı? Çokça söylediğiniz, arkasına sığındığınız kuvvetler ayrılığı nerede? Yok. İşte bu sistem ikisini birbirinden ayırıyor, çok net bir şekilde ayırıyor. Diyor ki; iki tane sandık gelecek önünüze. Nasıl İstanbul’a Belediye Başkanı seçerken iki tane sandık var, birisinde belediye başkanını seçeceksiniz, birisinde de meclis üyelerini seçeceksiniz. Bu getirdiğimiz sistem de aynı, yani değerli hemşehrilerim, siz sandıkta gelecek 5 yıl için Türkiye’yi hangi kadroların yöneteceğine karar vereceksiniz. Şimdi seçim oluyor, gönderiyorsunuz Ankara’ya, Ankara’ya vekilleriniz gidiyor, Ankara’da hiç tanımadığınız, bilmediğiniz ortaklarınız meydana çıkıyor. Hoş geldiniz, seçimden geldiniz, biz sizin yeni ortaklarınızız. Ya kardeşim, nereden çıktı? Sivas’ın İmranlı’nın köylerinde, Şarkışla’nın köylerinde, Gürün’ün köylerinde, Zara’nın köylerinde biz gece-gündüz dolaşırken siz yoktunuz, nereden çıktınız? Yok, vesayet diyor vesayet. Seçim kazanmak yetmez, biz varız. Biz, sistemin sigortasıyız. Kim verdi size bu yetkiyi? Cevap yok. Milletten yetki almayan hiç kimsenin hiçbir önemi yoktur. Milletten yetki alanın başımız, gözümüz üstünde yeri vardır. Değerli kardeşlerim, onun için bu sistem vesayeti ortadan kaldırıyor. Yetki almadan yetki kullananları devre dışı bırakıyor. 5 yıllığına seçtiniz, Cumhurbaşkanı ekibini kurdu çalıştı. Beğendiniz, bir dönem daha seçeceksiniz, olmadı üçüncü dönem artık yok, çok başarılı olsa da yok. Şimdi bu kadar açık ve net. Meclis ne yapacak? Meclis de önündeki işi yapacak. Milletvekilleri artık kanun teklifi verecek. Çünkü mevcut sistemde Hükümet kanun tekliflerini veriyor, Mecliste hele de muhalefet partisi olunca hiçbir kanun geçirme şansınız yok. Bu sistem onu da ortadan kaldırıyor. Herkes teklifini verecek, görüşülecek, konuşulacak, memleketin hayrına bir işse, memleket için iyi bir işse o kanun çıkacak.

Cumhurbaşkanı istediği zaman istediği kararnameyi çıkarıp her şeyi ortadan kaldırır. Ana Muhalefet Partisi’nin bir Genel Başkanı var, minibüsçülerle oturuyor, onlara diyor ki; 17 Nisan’da sizin hat ruhsatlarınız iptal olacak. Muhtarlarla oturuyor, onlara diyor ki; muhtarlıklar kapanacak. İşadamlarıyla oturuyor, fabrikalarınız elinizden alınacak. Efendim, olmadı kahvecilerle oturuyor, kahvehaneler kapanacak. Ya kardeşim, senin işin gücün felaket tellalığı yapmak mı? Vatandaşa niye doğruyu söylemiyorsun? 

Bir de, tutturmuş her ne kadar nereden geldiyse bir Binali Yıldırım sevgisi doğdu, biz Binali Bey için çalışıyoruz. Niye benim için çalışıyorsun kardeşim, ben koltuk meraklısı değilim. Ben koltuktan vazgeçiyorsam, demek ki bu millet için iyi bir iş yapıyoruz, anla artık anla. Bırak benim için çalışmayı da, biraz çalış memleket için gayret et de yeni sistemde sana da bir şans doğsun. Bu sistem sana da şans getiriyor. Çalışırsan, çabalarsan, milletin gözüne girersen millet seni de seçer, ama böyle bir umudu yok. Nereden anlıyoruz biliyor musunuz? Diyor ki; ikinci döneminde seçime giderse diyor cumhurbaşkanı, o zaman bir daha seçilecek diyor. Yani onun hesabına göre 11 yıl bugünden itibaren cumhurbaşkanı görevde, umudunu kesmiş. 11 yıl için Türkiye’nin geleceği hakkında, Türkiye’nin yönetimi hakkında en ufak bir iddiası yok, en ufak bir beklentisi yok. Derdi zoru; aman nasıl Türkiye’nin istikrarını engellerim, işlerini yavaşlatırım, mevcudu muhafaza ederim, böylelikle geçinir giderim.  Bu milletin beklemeye tahammülü yok. Bakın bu sene başımıza gelmedik iş kalmadı. Ama yine Allah’a şükür Türkiye bugün açıklandı, yüzde 2.9 büyüme yaptı. Milli gelirimiz 300 milyar arttı, her şeye rağmen oldu bu. Dünyada yaprak kıpırdamıyor, Türkiye darbe geçirdi, ekonomik krizler geldi, bir sürü olaylar oldu, ona rağmen yine büyümeye devam etti.

Sevgili hemşehrilerim; bakın eğer bu 15 sene içerisinde yaşadıklarımız olsaydı, bugün Türkiye bir yerine üç büyüdü, inanın ki bir yerine beş büyüyecekti. Kişi başı mille gelir bugün 11 bin dolar değil 19 bin dolar olacaktı, niye olmadı? Gezi olayları, 17-25, Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Balyoz, Ergenekon darbe girişimleri ve nihayet 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi. Bütün bunlarla mücadele ederek bu engelleri teker teker aşarak bugünlere geldik.

Allah’a şükür ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Siz biliyorsunuz, Sivas’tan biliyorsunuz, Sivas’ın yollarını biliyorsunuz. Sivas’ta doğru dürüst bölünmüş yol yoktu, 800 kilometreye yakın bölünmüş yol yaptık Sivas’a. Sivas’tan Erzincan’a, Sivas’tan Kayseri’ye, Sivas’tan Tokat’a bölünmüş yollar yaptık. Şimdi tüneller yapıyoruz, Kızıldağ’a tünel yapıyoruz, Kızıldağ’a tünel yapıyoruz, Geminbeli’ne tünel yapıyoruz, Kızıleniş’e tünel yapıyoruz. Ve artık uzakları yakın ediyoruz, hızlı tren adım adım Sivas’a geliyor, ondan sonra ver elini Erzincan. 

Sevgili hemşehrilerim; Allah’a şükür var gücümüzle milletvekillerimizle çalışıyoruz. Bakın İsmet Beyle yıllarca beraber çalıştık, Habib Beyle aynı şekilde, Selim Dursun kardeşimizle aynı şekilde. İşte Türkiye bugünlere geldiyse, yollarda, havayolunda, denizcilikte, demiryollarında bu mesafe kat edildiyse bunda Sivas’ın mührü var, Sivaslı kardeşlerimizin büyük bir emeği var. Memleketimiz için çalışmaya devam edeceğiz. Kim ne derse desin, doğru bildiğimiz yolda devam edeceğiz. 

Ben milletime, hemşehrilerime güveniyorum. Anadolu’nun her tarafında gidiyoruz vatandaşlarımızla buluşuyoruz. Dün Kırklareli Edirne’deydik, Türkiye’nin en batısında, bugün en doğusunda Ağrı’da, Kars’taydık, orada da durum aynı, burada da aynı. Millet artık bir şeye karar vermiş. Terör örgütleri, Avrupa ülkeleri eğer bu işe karşı çıkıyorsa bu millet için bu güzel bir iştir, doğru bir iş yapıyor diye kararını millet çoktan vermiş, hiç tereddüdümüz yok.

Sevgili hemşehrilerim; şimdi vakit geç, saatlerce burada beklediniz, hakkınızı helal edin. Biz de her gün iki ilimizde, daha sonra başka programlarda milletimizle, kardeşlerimizle beraber oluyoruz. 

Ben sizden şunu istiyorum, bir hemşehriniz olarak, bir kardeşiniz olarak diyorum ki; Sivas, Cumhuriyetin kurulduğu şehir, Yiğidolar memleketi, 16 Nisan’a hazır mıyız? 

Tek bayrak için evet.

Tek devlet için evet.

Tek millet için evet.

Tek vatan için evet.

Kararımız evet. Kararımız evet. Kararımız evet. Allah sizden razı olsun. Sivas kararını vermiş, Sivas he demiş. Sivas’ı yolundan kimse döndüremez. 

Ama sevgili kardeşlerim; iş burada bitmiyor, bu son 15 günü çok iyi değerlendireceğiz. Sivas’tan fazla Sivaslı İstanbul’da biliyorsunuz. İstanbul’daki hemşehrilerimizin hepsine gideceğiz gönüllerini alacağız, bu meselenin önemini anlatacağız. Mesele memleket meselesidir, mesele geleceğimizin, gençliğimizin, torunlarımızın teminatı, aydınlık yarınlar meselesidir. Bunları konuşacağız, bunları anlatacağız. Ulaşabildiğimiz çok insana ulaşacağız ve Allah’ın izniyle yedi düvele karşı, Avrupa ülkelerinin hayır kampanyasına karşı, terör örgütlerinin hayır kampanyasına karşı Sivas, Türkiye bir olacağız, beraber olacağız, iri olacağız, diri olacağız, birlikte Türkiye olacağız, bu işin de en güzel şekilde evet’le sonuçlanması için gereken çabayı, gayreti göstereceğiz. Ben bunu görüyorum, hemşehrilerimde bu ışığı görüyorum. Gelecek günlerimiz bundan daha güzel olacak, ekonomimiz daha hızlı büyüyecek, kalkınmamız kesintisiz devam edecek. Milletimizin yüzü gülecek ve ülkemiz bölgesinde ve dünyada itibarı daha da artan, sözü de daha fazla dinlenen bir ülke haline gelecek; bundan hiç şüpheniz olmasın.

Bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha bu fırsatı bize hazırlayan başta Sivas Yardımlaşma, Eğitim, Dayanışma Derneği Başkanına, Yönetim Kurulu üyelerine ve bu salonu tahsis eden Bağcılar Belediye Başkanımıza teşekkür ediyor ve değerli hemşehrilerim, katılımlarınızdan dolayı da size en derin sevgi, saygılarımı sunuyorum. Allah’a emanet olun. Üç aylarımız mübarek olsun, geçmiş Regaib Kandilinizi de tebrik ediyorum. İnşallah Mevla’m bizi daha güzel günlerde biraraya getirmeyi nasıp etsin diyor, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. 

Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun.