Bektaşî Şairleri ve Nefesleri/Yunus Emre

YUNUS EMRE

XIII üncü asrın son nısfında yetişen Bektaşîlerdendir. Hayatı hakkındaki malûmat, ekseriyetle menkıbevî bir mahi­yet arzediyor. Fakat onun Hacı Bektaş halîfelerinden Taptuk Emre’ye mensub olduğu muhakkaktır. Nitekim kendisi de müteaddid şiirlerinde bu intisab keyfiyetini bahis mevzuu et­miş ve şeyhi hakkında gayet hürmetkâr bir lisan kullanmış­tır.

Yunus Emre, [1] tanıdığımız ilk Bektaşî şairidir. Ve Bektaşî edebiyatının teşekkülünde büyük tesirleri olmuştur. Fakat bu kıymetli san’atkâr, yalnız Bektaşîler üzerinde müessir olmakla kalmamış, bütün tarikat mensublarınca benim­senmiş ve bütün mutasavvıf şairler tarafından taklid edilmiş­tir.

Bu değerli şahsiyet hakkında burada tafsilâta girişecek değilim. Onun bir kaç şi’rini örnek olarak dercetmekle iktifa ediyorum:

—1 —

Benem ol aşk bahrısı denizler hayran bana
Deryâ benim katremdir zerreler umman bana
Kaf dağı zerrem değil ay ü güneş bana kul
Hak’dır aslım şek değil mürşiddir Kur’an bana
Çün dosta gider yolum mülk-i ezeldir ilim
Aşkdan söyler bu dilim aşk oldu seyran bana

Yoğiken ol bârigâh varidi ol pâdişâh
Ah bu aşk elinden ah derd oldu derman bana
Âdem yaradılmadan can kalıba girmeden
Şeytan lâ’net olmadan arş idi seyran bana
Yaradıldı Mustafâ yüzü gül gönlü safâ
Ol kıldı Hak’ka vefâ andandır ihsan bana
Âşık halden bilmeyen ya delidir ya diri
Ben kuş dili bilürem söyler Süleyman bana
Şeriat ehli ırak iremez bu menzile
Aslım Hak’dır şek değil Mürşidim Kur’an bana
Yunus bu halk içinde eksiklidir Hak bilür
Dîvane olmuş çağırır dervişlik Bühtan bana

— 2 —

Ey âşıkan ey âşıkan aşk mezheb ü dindir bana
Gördü gözüm aşk yüzünü yas kamu düğündür bana
Ayruk bize yas eylemez gönlümüzü pas eylemez
Zehi Hak’dan gelen âvaz andan gelen ündür bana
Ayruk bana ben dimeyem kimesneye sen dimeyem
Ya kul ya sultan dimeyem kalsun işidenler tana
Ben bu aşktan ırılmayam dergâhından sürülmeyem
Bundan dahi gider isem senin ile varam sana
Ol dost beni viribidi var dünyayı bir gör didi
Geldim ü gördüm nicedir seni seven kalmaz sana
Kullarına va’deyleyen yarın gün görünem deyen
Ol dostların sevindiği yarının bu gündür bana
Yunus seni din edindi din nedir îman edindi
Aşka bu gün yarın nolur işi nedir önden sona


— 3 —

Hak’dan inen şerbeti içtik elhamdülillâh
Şol kudret denizin geçtik elhamdülillâh
Şu karşıki dağları meşeleri bağları
Sağlık safalık ile aştık elhamdülillâh

Kuruyıdik yaş olduk ayak idik baş olduk
Kanatlandık kuş olduk uçtuk elhamdülillâh
Vardığımız illere şol safâ gönüllere
Baba Taptuk ma'nisin saçtık elhamdülillâh
Beri gel barışalım yad isen bilişelim
Atımız eyerlendi eştik elhamdülillâh
İndik Rûm’u kışladık çok hayr ü şer işledik
Uş yine bahar geldi göçtük elhamdülillâh
Dirfillü pınar olduk irkildük ırmağ olduk
Akduk denize dolduk taşduk elhamdülillâh
Taptuğ’un tapusunda kul olduk kapısında
Yunus miskin çiğ idi pişdik elhamdülillâh

— 4 —

Aşkın aldı benden beni bana seni gerek seni
Ben yanaram dün ü günü bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirem ne yokluğa yerinürem
Aşkın ile avunuram bana seni gerek seni
Aşkın âşıklar öldürür aşk denizine daldırır
Tecelliyile doldurur bana seni gerek seni
Aşkın şarabından içem Mecnun olup dağa düşem
Sensin dün ü gün endişem bana seni gerek seni
Sofilere sohbet gerek ahilere ahret gerek
Mecnun’lara Leylâ gerek bana seni gerek seni
Eğer beni öldüreler külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağıra bana seni gerek seni
Yunus dürür benim adım gün geldikçe artar odum
İki cihanda maksudum bana seni gerek seni

— 5 —

Bir sâkiden içdik şarap arşdan yüce meyhânesi
Ol sâkinin mestleriyüz canlar anın peymânesi
Aşk oduna yananların külli vücudu nûr ola
Ol od bu od’a benzemez hiç belürmez zebânesi

Bizim meclis mestlerinin demleri Enelhak olur
Yüz Hallac-ı Mansur gibi anın kemin dîvânesi
Ol meclis ki bizde vardır bunda ciğer kebâb olur
Ol şem’a kim bizde yanar ay ü güneş pervânesi
Bizim meclis Bekrîleri şol Şâh-ı Edhem gibidir
Belh şehrinde yüz bin ola her gûşede vîrânesi
Yunus bu cezbe sözlerin câhillere söylemegil
Bilmez misin câhillerin niçe geçer zamânesi


— 6 —

Nice bir besleyesin bu kaddile kameti
Düştün dünyâ zevkine unuttun kıyâmeti
Derviş kazan ye yedir bir gönül ele getir
Yüz Kâbeden yeğrekdir bir gönül ziyâreti
Uslu değil delidir halka salûsluk satan
Nefsin müslüman etsin var ise kerâmeti
Yüz bin peygamber gele hiç şefâat olmaya
Vay eğer olmaz ise Allah’ın inâyeti
Nefsin müslüman eden Hak yolun doğru varır
Yarın ana oliser Muhammed şefâati
Yunus imdi sen dahi gerçeklerden oligör
Gerçek erenler imiş cümlenin ziyâreti


— 7 —

Tehi görmen siz beni dost yüzün görüp geldim
Bâkî devlet rûzigâr dost ile sürüp geldim
Oldur söyleyen dilde varlık dostundur kulda
Varlığım her ol ilde ben bunda garip geldim
Bazergânım mata’ çok destgirum üstadım Hak
Ben ziyanum assıya anda denşirup geldim
Yedi gök yaradıldı aşk ile bünyâd oldu
Toprağa nazar oldu ahsırup durup geldim
Gördüm yedi tamusun sekiz uçmak kamusun
Korkudan günahımı anda sızırup geldim

Nuh oldum Tufan için çok duruştum din için
Fir’avnı Mûsâ ile suya boğdurup geldim
Zekerriyyâ ben oldum kaçtım ağaça girdim
Kanım dört yana saçtım depem dildirüp geldim
Eyyup oldum tenime cefâ kıldum canıma
Çağırdım Sübhân’ıma kurtlar doyurup geldim
Bir çöp oldum basıldım Mansur oldum asıldım
Hallaç panbuğu gibi bunda atılıp geldim
İsâ oldum Kudretten bahâne bir avretten
İnâyet oldu Hak’dan ölü dirgürüp geldim
Mûs- oldum Tûr’a ağdım bin bir kelime kıldım
Halâyık ne olasın ben anda bilüp geldim
Âdem oldum durmadım nefs boynunu burmadım
Yanılup buğday yedim uçmakdan sürlüp geldim
Muhammed’i bir gece Hak okudu Mi’race
Serteser ucdan uca bile yüz sürüp geldim
Yalınız Sübhân idi peygamberler cân idi
Yunus'da pinhân idi sûret değşirüp geldim

 

— 8 —

Dervişlik dedikleri bir acâip duzakdır
Derviş olan kişiye evvel dirlik gerekdir
Çün erde dirlik ola Hak ile birlik ola
Varlığı elden koyup ere kulluk gerekdir
Kulluk ile erene bakup Hak’kı görene
Senden haber sorana key miskinlik gerekdir
Hak ere benim didi varlığın erde kodu
Erenlerin himmeti yerden göğe direkdir
Bu dervişlik berâtın okumadı müftiler
Anlar ne bilsün anı bu bir gizli varakdır
Yunus sen ârif isen anladım bildim deme
Tut miskinlik eteğin âhır sana gerekdir

— 9 —

İlim ilim bilmekdir ilim kendin bilmekdir
Sen kendini bilmezsin ya nice okumakdır

Okumakdan ma’nâ ne kişi Hak’kı bilmekdir
Çün okudun bilmezsin ha bir kuru emektir
Okudum bildim deme çok tâat kıldım deme
Eri Hak bilmez isen abes yere yelmektir
Dört kitabın ma’nâsı bellidir bir elifte
Sen elifi bilmezsin bu nice okumakdır
Yigirmi dokuz hece okusan ucdan uca
Sen elif dersin hoca ma’nâsı ne demektir
Yunus Emre der Hoca gerekse bin var Hacca
Hepisinden iyice bir gönüle girmektir.


  1. Yunus Emre’nin şiirleri evvelce toplu olarak taş basması ile basılmıştı. Bu kerre Maarif kitaphanesi tarafından (Tam ve Tekmil Yunus Emre Divanı) adıyla yeniden basılmıştır. 250 kuruş fiatla satılmaktadır.