Bektaşî Şairleri ve Nefesleri/Kaygusuz Abdal

 
KAYGUSUZ ABDAL

XIV üncü asrın son yarısında yetişen Bektaşi şairlerindendir. Devrinde büyük bir şöhret temin eden ve Mısır’da bir Bek­taşî tekkesi kuran bu maruf şahsiyet, Hacı Bektaş, mensublarından Abdal Musa’nın halifesidir. Bir çok manzumeler kaleme almıştır. Mesnevî tarzında vücude getirilmiş eserleri de vardır. Fakat muahhar devirlerde yazılan mecmualarda ona isnad edilen bir takım şiirler de mevcuddur. Kitâb-ı Dilküşa, Dolabname, Delîl-i Büdelâ gibi manzum ve mensur eserler ise mut­lak surette onundur. Bu maruf şahsiyet hakkında vücude geti­rilmiş bir menakıbname de vardır.

Kaygusuz’un bir kaç şi’rini dercediyorum:


— 1 —

Tama’ımız ne azadır ne çoğa
Kanâatiz kani’ olmuşuz Hak’a
Kimsenin hakkına tama’kılmazız
Bizim dahi hâlimize Hak baka
Ma’rifet ehline hizmet kılmayan
Ma’nâ boncuğun yanına boş taka
Aşk yolunda tâati temiz değil
Her kim ol gördüğü nesneye aka
Sırrını sakın ki güstah duymasın
Cân ü dilden müştâk olgıl müştâka
Kem akıldır kendüzünü bilmedi
Ol ki bu aşk sırrını halka çaka
Suvar aşk suyuna tevhid bağını
Ma’rifet bostanı gelsün revnaka
Dünye içün dâma düşmeyen kişi
Nefs ucundan hâşâ dönile Hak’a

Kaygusuz Abdal hâlin ârif bilür
Veli aşkı nâşi başına kaka

— 2 —

Dervişlik hırkada tacda değildir
İsilik oddadır saçta değildir
Var bir gerçek erden kuşan kuşağı
Anları kurt yemez ucda değildir
Hak’kı ister isen âdemde iste
İrak’ta Mekke’de Hac’da değildir
Döğüp bir kardeşin hatırın yıkma
Egilüb kıldığın secde değildir
Aşk ile ölegör Kaygusız Abdal
Aşk ile ölmezsen güçte değildir

— 3 —

—Dolabnâme —


Suâl ettim bu gün ben bir dolaba
Niçün dâim sürersin yüz bu âba
Niçün bağrın deliktir gözlerin yaş
Sebeb neden dolaştın bu itâba
İnildinden delindi derdli bağrım
Firâkından ciğer döndü kebâba
Ne zulmetti sana bu çerh-i gerdun
Ki derdin defteri sığmaz kitâba
Dolab eydür eyâ gözüm çerağı
İşitmeğe cevabım aç kulağı
Benim budur sorarsan sergüzeştim
Ki ben yaylar idim bir yüce dağı
Geçirmiştim serâdan göklerimi
Eriştirdim süreyyâya budağı
Durağa derneşüben kamu kuşlar
Budağında tutarlardı otağı
Öterdi tûti vü kumrî vü dürrâc
Geçirdim bir zaman bu resme çağı

Heves bâğında can mürgi gezerken
Üzüldü ömr kuşunun tuzağı
Kazâ koptu meğer dest-i Huda’dan
Ki bir şahs irişüb saldı nacağı
Delüben bağrımı taktı kemendi
Sürüdüler dolaştım her sokağı
Sokaklarda niçe müddet yaturken
Gelen geçen ururlardı ayağı
Demir mıhlar dokundu yüreğime
Kazâ destiyle çerhin çomağı
Zekeryâ gibi bağrımdan delüben
Dolab içün düzettiler yerağı
İnilerim ben anda dost deyüben
Gözüm yaşı sular büstân ü bâğı
Felek kime tatırdı bir kaşık bal
Sonunda sunmadı tâs ile ağı
Süleyman kim sürerdi tahtını yel
Son ucu toprağa kodu yanağı
Skender kim cihânı Kaf ber kaf
Tutup hükmiyle sürmüştür yasağı
Gezüb zulmet ararken âb-ı hayvan
Dolu zehr ile sundular eyağı
Kani Kayser kani Kisrâ kani Sâm
Belürmez bunların yurdu durağı
Cihânm varlığı baştan başa hep
Belâ yurdudürür mihnet ocağı
Resul buna çü beyt-ül-ankebût der
Pes ol olur mekeslerin durağı
Baka ehli fenâda mülk edinmez
Bakadır anların yeri durağı
Alâî Gaybi bundan tekke kılmaz
Hak’ın fazlıdürür ancak dayağı
Sabır seccâdesin altına salmış
Tevekkülden kuşanmıştır kuşağı
Sözünü Kaygusuz ârife söyle
Ne bilsün sükkeri dana buzağı

— 4 —

— Minbernâme—


Eyâ akl ile irfânım deyenler
Eyâ mülke Süleymân’ım deyenler
Eyâ bildim deyenler cümle hâli
Eyâ vardım deyenler doğru yolu
Hak’ı buldum deyu irşâd edersin
Depersin minberi feryâd edersin
Ne bildin neye erdin işbu halde
Akıllar mat olubdur bu hayalde
Buna akl ile kimse ermemiştir.
Göziyle kimse Hak’kı görmemiştir.
Bu bir deryâdürür akıllar ermez
Özünden geçmeyen Rab’bini bilmez
Dilersen bulasın kevn ü mekânı
Özünden fâriğ ol Rabbini tanı
Ki sen benliğini gider aradan
Bilesin tâ seni kimdir yaradan
Sen ü ben eylemek şeytan işidir
Sen ü ben eylemez ol kim kişidir
Özünden gayrı kul görmez arada
Hak’ı hâzır görür ag ü karada
Dilersen olasın mahrem-i esrâr
Bu dünyâ gavgasına uyma zinhâr
Ferâgat ol cihânın gavgasından
Ki nefsin kurtarasın fitnesinden
Hemen seyrancısın seyrânın eyle
Sakın deme ol öyledir bu böyle
Özüne gel özüne Tanrı dostu
Sana direm budur sözün dürüstü
Cihan halkının işbudur hayâli
Hayâli gice gündüz mülk ü mâli
Eğer söyler olursan Hak sözünü
Çevirir yüzünü örter gözünü
Azâzildir Hak’a eylemez ikrar
Gerekse söyle ana bunca tekrar

Binüptür nefs atına hâ seğirdir
İşitmez kulağı hemen sağırdır
Hemen bir birinin aybın gözedir
Gönülden dürlü fitneler gözedir
Ne idüb nice ideceği bilmez
Birinin unduğun biri dilemez
Eğer mâlin var ise kavm ü kardeş
Cihan halkı seninle cümle yoldaş
Eğer kendü halinde bir aşıkdur
Ana derler ki iş sevmez ışıkdur
Aşık olsam adım tenbel Alâyî
Eğer sofi isem derler mürâî
Ha bir cenkdir biri birin beğenmez
Arifler Hak’dan özge nesne bilmez
Bulurlar bir sözü bin söz ederler
Koyup doğru yolu eğri giderler
Söz ile bulmak olsa idi Hak’kı
Uçup arşa çıkaydı cümle faki
Cihanda şimdi kavga çoğalubdur
Cihânı fitne-i şeytan alubdur
Eğer âlim eğer sofi vü derviş
Heman şöhret olubdur cümle cünbiş
Ko sözü fâriğ ol Kaygusuz Abdal
Ki sözden açılur cümle kil ü kal