Aksak Timur'un Devlet Politikası/Başlangıç

Demir, 1336 İsa yılının 11 Mart Salı gecesi Keş'te doğdu. Babası Gazan Han'ın beylerinden Emir Turgay'dır. Anasının adı, Tekin Hatun'dur. Demir'in Cengiz gibi bir eli kapalı ve kanla dolu olarak doğduğu söylenir.[1] Anası Cengiz sülalesindendir.

Demir, Maveraünnehir Sultanı Emir Hüseyin'in kız kardeşi Olcay Türkân'la evlendi. Kocasına vefasıyla şöhret bulan bu kadının ölümü, Demir'i çok üzdü. Demir, 1369 yılında, bütün Türk hakanları gibi kurultay önünde tahta çıktı. Hiçbir vakit sultan ve han unvanlarını kullanmadı. Mührünü şöyle kazdırmıştı: "Men Timur" "Tanrı kulu."

O, bütün hayatını bir halk çocuğu olarak geçirdi ve bununla övündü.

Demir'in bir ayağı aksardı. Bu, muharebelerde aldığı yaraların şanlı bir hatırası idi. Demir, harpten doğdu. Harp içinde yaşadı. Ateşle, kanla devlet kurdu. Fakat o, sanıldığı gibi sadece bir harp eri değildir. Aynı zamanda çok büyük bir devlet adamıdır. Kendisine has bir devlet politikası vardır. Ve bu politika yüksek bir moral dozuyla beslenmiştir.

Başta Arap, Osmanlı tarihçileri, Demir'den çok kötü bahsederler. Bunlara göre, Demir, âdeta büyük çapta bir serseri, bir katildir. Bir kan dökücüdür.

Ahlaktan nasibi yoktur. İnsaf, merhamet nedir bilmez. Dünyayı ateşe vermiş ve boyuna öldürmüştür. Bütün eseri budur.

Fakat hakikat böyle midir?

Asla!..

Voltaire gibi amansız bir kritik bile, Milletlerin Adet ve Dehaları adlı eserinde Demir'i tarihçi Arabşah'a karşı müdafaa etmiştir.

Demir, tarihini günü gününe yazdırırdı. Ve buna çok ehemmiyet verirdi. Acemin, Tatarın en büyük âlimleri, vakaları oldukları gibi tutarlardı. Demir, kumandanları yanında bulundukları hâlde bu yazılan şeyleri okuturdu. Yazıcıların hakikatten ayrılıp ayrılmadıklarına bakardı. Kendilerinden doğru ve sade yazmalarını, tantanalı üsluba kapılmamalarını isterdi. Bu tutulan günlük vakalar bir araya toplandı. Ve onun ölümünden yirmi yıl sonra, torunu İbrahim Sultan'ın emriyle, Molla Şerafettin Yezdî tarafından Zafernamei Emir Timur Gürgân adıyla bir tarih kitabı hâlini aldı.

Şerafettin, hemen her muharebesinde Demir'in yanında bulundu. Ankara Meydan Muharebesi'nde de beraberdi.

Demir'in bir de, Tüzükât adıyla kendi eseri vardır. Bu, tüzeler demektir; yani, nizamlar. Kitapta, sahibinin devlet prensiplerini görüyoruz. Eserin aslı Çağataycadır. Sonra Farsçaya tercüme edilmiştir. 1776 yılında Fransızca, 1923'te Türkçe olarak bastırılmıştır.

Demir'i en çok ve en yakından ifade eden bu iki esaslı eserdeki görüşler ve yansız "tarafsız" tarihçilerin anlattıkları işleri göz önünde tutarak, Demir'in devlet politikasını anlatmaya çalışacağız.

Zamanımızda hileli, dalavereli, aşağılık, sinsi bir muameleden, bir hareketten bahsedilmek istenildiği vakit, Makyavelce denir. Machiavelli'nin Prens adlı devlet politikası kitabı buna belge gösterilir.

Roma Üniversitesi profesörlerinden Del Vecchio, Hak Filozofisi adlı eserinde, bu klasik anlayışı temellerinden yıktı. Machiavelli'nin Prens'ini yüksek bir morale dayattı.

  1. Falcılara göre, Demir'in cihangir olacağına işaretti.