2. Ergenekon İddianamesi/V. BÖLÜM ŞÜPHELİLERİN BİREYSEL DURUMLARI 44-şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ
44-şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ
a-Savunmaları,
değiştirSavcılık beyanında;
Askeri liseyi İzmir'de okuduğunu, 4 yıl Ankara'da Kara Harp Okulunda okuduğunu, sadece Neriman ve Şüpheli Kemal Aydın'ı tanıdığını, Şüpheli Kemal Aydın'ı devre arkadaşı Noyan Çalıkuşu’nun bir seminerde tanıyıp fikirlerini çok beğenerek daha sonra kendisini de tanıştırdığını, 3 yıldır kendileri ile tanıştıklarını, zaman zaman onlarda kaldığını, Kemal ve Neriman Aydın'ın Veli Küçük ve Ergenekon ile bağlantılı olduğunu bilmediğini, Kemal ve Neriman Aydın’ın Genelkurmay Başkanlığı nezdinde hatırlı ve itibarlı şahıslar olduklarını, bu şahıslarla görüşmelerini Genelkurmay Başkanlığının bilmemesi ve askeri istihbaratın kendilerini uyarmamasının mümkün olmadığını, kendilerinin Genelkurmay ile yazışma yaptığını tahmin ettiğini, ancak herhangi bir yazı yazdıklarını da görmediğini, Şüpheli Kemal Aydın’ın kendilerine devletin onlarla görüştüğünü bildiğini ve bilmemesinin mümkün olmadığını söylediğini, üç yıldır kendisi ile görüşmelerine rağmen askeri istihbaratın uyarmadığı için kendisine güvendiklerini, kendisinin bilge bir insan olduğu için halen de güvenmekte olduklarını, onunla ilişkilerini bilinçli olarak yaptıklarını ve bu ilişkilerini tesadüfen yapmadıklarını, kişiliğini iyi tanıdıkları ve sevdikleri için görüştüklerini, illegal bir görüşmeleri olmadığını abi-kardeş ilişkisi içerisinde görüştüklerini,
Noyan Çalıkuşu, Eren Mumcu, Önder Koç, Hasan Hüseyin Uçar’ın devresi ve sınıf arkadaşları olduğunu Yaşar Solmaz'ın da Harp Okulundan alt devresi olduğundan tanıdığını, Noyan Çalıkuşu ve Eren Mumcu'yu askeri liseden tanıdığını, samimiyetlerinin o dönemden beri olup göreve başladıktan sonra da irtibatlarının devam ettiğini,
Durmuş Ali Özoglu'nu "Şifre çözüldü", "Ermeni Fransız ilişkileri" gibi kitaplarını okuduğu için tanıdığını, bir keresinde Şüpheli Kemal Aydın'ın evine gittiğinde kendisini gördüğünü,
Şüpheli Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın evine daha çok Noyan Çalıkuşu ile gittiğini, diğer arkadaşlarının bir iki kez kendisiyle birlikte gittiklerini, fazla irtibatları olmadığını,
Şüpheli Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın evine gittiklerinde genelde günlük konuşmalar, tarihi konuşmalar ve Mustafa Kemal Atatürk ile alakalı konuşmalar yaptıklarını,
Şüpheli Neriman Aydın'ın ikametinde yapılan aramada ele geçen ve bazı şahısların isimleri ve telefon numaralarının yazılı olduğu belgede yer alan isimlerin bir kısmının askeri öğren olabileceğini, ancak Şüpheli Kemal Aydın’ın evine gelmediklerini, bu listenin ve el yazısının kendisine ait olmadığını, Neriman’ın da bu liste ile alakalı olduğunu zannetmediğini,
Neriman Aydın’ın ikametinde ele geçirilen ve askeri öğrenci olduğu anlaşılan bazı isimlerin altına disiplin puanlarıyla ilgili açıklamalar yazılı olan evrakın Neriman’ın evlerine gelen askeri öğrencilere ait olduğunu içeriği hakkında bilgi sahibi olmadığını, diğer bir dokümanda adı geçen şahısları tanıdığını, Harp Okulunda Bölük Komutanı olduğu için bu çocuklarla ilgilendiğini, o puanları kendisinin tuttuğunu, listenin oraya gittiği zaman orada kalmış olabileceğini, aralarında ayrılmak isteyen bazılarının ikna edilmesi için Şüpheli Kemal Aydın’la fikir alışverişi yaptıklarını, nitekim o listeden ayrılan olmadığını,
Noyan Çalıkuşu ile kendisi dışındaki şahısların Şüpheli Kemal Aydın'ın evine bir kere gittiklerini, onları kendilerinin götürdüklerini, Şüpheli Kemal Aydın'a bazı bilgi amaçlı sorular sorduklarını, onun da kendilerini bilgilendirdiğini,
Şüpheli Kemal Aydın’ın derin devletin adamı olduğuna ilişkin hiçbir yerde arkadaşlarına bahsetmediğini, Derin Devlet diye bir şey bilmediğini, ağabeyi Volkan Çelebi’nin İstanbul’da olduğu için kendisinin Şüpheli Kemal Aydın ile irtibatlarını algılayamadığını, emekli olan babasının Şüpheli Kemal Aydın’ı fazla bilmediğini, toplumda bilgi kirliliği olduğundan kendisinin görüşmelerinden rahatsızlık duymuş olabileceğini, ancak derin devlet tabirini kullanmalarının şuuraltı kirlenmesi sonucu olduğunu, Kurtlar Vadisi izleyen bir ülkede bu tür varsayımların normal olduğunu, Şüpheli Kemal Aydın’ın derin devlet ile irtibatı olduğunu zannetmediğini, hafta sonları bazen bir gün Şüpheli Kemal Aydın’ın evinde kaldığını,
Bir telefon görüşmesinde Neriman’la konuşurken söylediği “telefonuma virüs girdi, düşman boş durmuyor” sözünün espri amaçlı olduğunu, başka bir görüşmede de bir askeri öğrencinin hakkında yapılan soruşturmada yapacağı savunmayla ilgili Şüpheli Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın öğütlerde bulunduğunu,
Bir kurmay subayla ilgili Neriman Aydın’la yaptıkları telefon görüşmesinde, Türk Milliyetçiliğini kabul etmeyen bir kişiyi Neriman’la konuştuklarını,
Yine bazı askeri şahıslar hakkında Neriman’la yaptığı bir görüşmeyle ilgili olarak; o görüşmede rapor vermediğini, kendisi askeri şahıslarla ilgilendiği için bunları bilmesi gerektiğinden, emekli orgenerallerle bu konuları görüşebileceğini düşündüğünden anlattığını,
Şüpheli Kemal Aydın’la yaptıkları bir konuşmayla ilgili olarak; Şüpheli Kemal Aydın’ın sürekli brifing verdiğini, ona Cumhuriyet Mitingini sorduklarını, “bizim ile alakası var mı” derken mitingdekilerin çoğunu tanıdığı için organize eden kişilerin kim olduğunu sorduğunu, mitingde Doğu Perinçek’in olup olmadığını bilmediğini,
Yanında olduğu sırada Noyan’ın Durmuş Ali Özoğlu ile yaptığı telefon görüşmesiyle ilgili olarak; kendisi yaşlı olduğu için nöbeti onlara devredeceğini, Mustafa Kemal "kurmay olmasaydım bu mesleği bırakırdım" dediği için Durmuş Ali Özoğlu’nun onlara bu konuda telkinde bulunduğunu, ondan önce de kararının bu yönde olduğunu,
Durmuş Ali Öoğlu ve Noyan Çalıkuşu'nun derin devlet olarak söylediği konuyla ilgili olarak Noyan’ın derin devlet tabirinden devletin derinliği vardır şeklinde izah ettiğini, ayrı bir derin bir devlet olmadığını, kendilerine özellikle Özel Kuvvetler’i tavsiye etmesinin tatmin olmaları açısından olduğunu, Özel Kuvvetler ve kurmaylığın askeriyede önemli olduğunu, kendisinin de bu yüzden helikopter pilotu olduğunu, Noyan Çalıkuşu'nun da kendini Özel Kuvvetler’e hazırladığını komando kursunu tamamladığını, bu yönde gayret ettiğini,
Tamamen mesleğiyle ve göreviyle ilgili konuları Durmuş Ali Özoğlu ile paylaşmasının nedenini açıklarken; kendisi yazar olduğu için ve arada pilotlarla da görüştüğü için kendisine bazı taktikler verip tecrübelerini anlattığını, görüşme içinde geçen "direkt sizle irtibatı bizim için daha uygun onlar üzerinden haberleşmeyi düşünüyoruz yani bu manada" sözleriyle kendisi ile konuştuğu taktirde şüpheli Kemal Aydın üzerinden konuşmayı kastettiğini ve mesleki konularda bilge kişiliğinden istifade etmeye çalıştığını,
Noyan Çalıkuşu ile yaptığı bir görüşmeyle ilgili olarak; bu görüşmenin espri konusu olduğunu, askeri helikopterle sivil şahsı alıp gelmenin mümkün olmadığını, şüpheli Kemal Aydın askeri bir şahıs olmamasına rağmen askerin kayıtsız şartsız bağlandığı konusuyla ilgili "Kemal amca bizi böyle yetiştirdi" derken, şüpheli Kemal Aydın’ın bilge insan olduğu için kendilerini felsefi olarak asker mantığı ile yetiştirdiğini,
Onur Demiroğlu’nun terhis olmuş bir er olduğunu, İstanbul'da çaycılık yaptığını, Demiroğlu’nun kendisini sevdiği için paşam diye hitap ettiğini, kendisine toplumsal haber.com adlı internet sitesini takip etmesini söylediğini, bu kitapları tavsiye etmek için mezun olduğu okula gidip okul müdürüne tavsiye etmiş olduğunu,
Şüpheli Kemal Aydın tutuklanınca kendilerinin şahit olarak dinlenmelerini istediğini, Noyan Çalıkuşu’na bu konuda bilgisi olup olmadığını sorduğunu, telefonları dinlendiği için bazı konuları yüz yüze görüşeceklerini söylediğini,
Neriman Aydın’ın telefonuna şüpheli Kemal Aydın tutuklandıktan sonra ihtiyaçları olursa yardımcı olmak için mesaj attığını,
Hasan Hüseyin Uçar’ın “yargıya güvenimiz de fos çıktı” derken yargıda tanıdıkları kimse olmadığını kastettiğini, Kemal Aydın’ın resminin gazetede çıktığı için cezalarını bulurlar diye konuştuğunu,
Bodrum’a görev amaçlı gittiklerini, orada gördükleri itibarın kaynağının şüpheli Kemal Aydın’ın kendisi olduğunu, komutanlarla çeşitli defalarda görüşüldüğünü, askeri istihbaratın ve diğer komutanlarının kendilerine bu konularla ilgili uyarıda bulunmadıklarını, bu kişilerle ilişkileri hakkında her hangi bir tehlikeyi işaret etmediklerinden ve gerek istihbaratın gerekse sıralı sicil amirlerinin onları uyarmadıklarını, eğer ortada böyle bir terör suçu varsa askeri istihbaratın üç senelik periyod boyunca bunları pas geçmeyeceğini,
Bu olaylar olduktan sonra kendilerini Genelkurmay’da görevli Eğitim Öğretim Başkanı M.B. Paşa’nın birliklerini ziyaret ettiğini, görüştükleri kişilerden haberdar olduklarını onlarla ilgili tehlikeli bir durum olduğunda kendilerini ikaz edeceklerini ama böyle bir durum olmadığını, Genelkurmay Başkanının onlara selamlarını ilettiğini,
Doğukan adlı Harp Okulu öğrencisini Maltepe Askeri Lisesinde tanıdığını,
Noyan Çalıkuşu ile Hamza Demir’in aralarında yaptıkları bir görüşmede; Hamza Demir’in özel bir telefon hattı aldığını kimsenin üzerine kayıtlı olmadığını artık bu hatla görüşme yapacaklarını söyleyerek "Bir tane de Çelebi'ye aldım" dediğini, Noyan Çalıkuşu’nun da "Bundan benim de almam lazım" dediği, Hamza Demir'in "H.'ın babası yapıyo, ona ben telefon açıyım da bir tane de sana ayarlasın, Hacıbektaş’tan ayarlıyorlar" dediği, Noyan Çalıkuşu'nun da "Tamam Çelebi’ye verirsin sen uğraşma, Çelebi halleder o zaman" dediği konuşmayla ilgili olarak; cevaben kendisinin özel bir hat kullanmadığını aynı numarasının geçerli olduğunu,
H.C.Ü.’ın, şüpheli Kemal Aydın’ın Eskişehir' de tanıdığı Hacıbektaş'lı bir üniversite öğrencisi olduğunu, şüpheli Kemal Aydın’ın bu şahsın babası ile ilişkili olduğunu, H.’ın, Hacıbektaş'tan telefoncu arkadaşından isimsiz cep telefonları alıp verdiğini, Hamza Demir’in kendi tasarrufu ile böyle bir telefon aldığını itibar etmediği için kullanmadığını, böyle bir telefon almadığını Noyan'a göndermediğini kendi özel hattı olmadığını, örgütsel bir durumu olmadığını,
Bir konuşmada Yaşar Tozkoparan ile Harbiye’den ayrılmak isteyen çocuklarla ilgili konuştuklarını, bu çocukların Yaşar Tozkoparan’ın arkadaşları olduklarını beyan etmiştir.
Şüpheli Kemal Aydın'la kendi aralarında yaptıkları bazı görüşmelerde şiddet kullanmaktan kan dökmekten ve sık sık hesap sormaktan bahsettikleri hususuyla ilgili olarak; darbeci bir zihniyetleri olmadığını, devleti yıkmak değil yaşatmak için gerekeni yapacaklarını ölürüz veya öldürürüz sözleriyle açıkladığını,
Hasan Hüseyin Uçar’la yaptıkları bir görüşmede sarfettiği “Bizim için o Amerika’da adam öldürmek daha kolay, sen hiç merak etme, oranın yarısı sokaklarda yatıyor, verirsin 100 doları, onlar şimdi kaçacaklar oralara ama, asıl orda öldürmek daha kolay, merak etme sen." sözleriyle ilgili olarak; devlet için Amerika'da hain öldürmenin daha kolay olduğunu, oluşum derken Harp Okulunda komutana çalışan ispiyoncuları kastettiklerini, kuş derken de acemi ve her şeyi komutana anlatan kişileri kastettiklerini, argo tabirle onların kafasının kopartılacağı derken onları sevmediklerini söylediklerini,
Kendisinin “Bu adamları kanında boğacağız” diye bir şey söylemediğini, “Hainlerin cezasını biz subay olarak her zaman vereceğiz” diyerek söylediğini, hedefinin Genelkurmay Başkanı olunca ülkeyi milleti şaha kaldırmak olduğunu, Ağustos ayında gerçekleşmesini istedikleri ve bekledikleri konuyla ilgili olarak o tarihte şüpheli Kemal Aydın'ın çıkacağını düşündüklerini, hain olarak gördüklerine ceza olarak ölüm cezasını uygulayacağı İhanet-i Vataniye Kanunu uygulayacağını söylediğiyle ilgili olarak ta hainlere ölüm cezası vereceğim derken devletin böyle bir şey vereceğini söylediğini,
Noyan Çalıkuşu ile yaptığı konuşmada geçen "30 Ağustos’ta tanklarla mı gelecen, beş gün önceden çık o zaman, helikopter tank iş birliği yapalım seninle, resmî geçitte tank geçmiyor mu geçiyor, resmi, Başbakana Cumhurbaşkanına selam vereceğiz demi, yoksa yanlış anlamasınlar yani" sözleriyle ilgili, orada herhangi bir şey ima etmediklerini, tanklar ve helikopterlerin geçeceğini söylediklerini,
Noyan Çalıkuşu ve Yaşar Tozkoparan ile yaptığı görüşmedeki sözleriyle ilgili olarak; telefonlar dinlendiği ve içeride olan kişilere zarar vermemek için böyle konuşulduğunu, yavaş yavaş düzelecek derken Harbiye'deki eğitim seviyesinden bahsettiğini,
M.D.'yu ismen tanıdığını, hiç görüşmediğini, Kemal ve Neriman Aydın’ın ayda bir bu şahıs ile görüşüp zaman zaman ona da bu şahıstan bahsettiklerini, onun sohbetlerinde Mustafa Kemal'i anlatan aydın ve devletin yanında yer alan bir Allah dostu ve aziz olduğunu, tarikat şeyhi olmadığını,
Hizb-ut Tahrir ile bir alakası olmadığını, istihbaratçı olduğunu, istihbarat amacıyla hareket ettiğini, o örgütü çökertmek için devlete yardımcı olmak düşüncesinde olduğunu, bu anlamda Ankara'da taksicilik yapan Süleyman Solmaz adlı biri aracılığıyla kendi mesleğini belirtmeden görüştüğünü, onlardan kitap aldığını, bunları şüpheli Kemal Aydın’a kendisinden bu konuda görüş almak için gösterdiğini, Kemal’in bunu incelerken tutuklandığını,
Şüpheli Neriman Aydın'ın ikametinden ele geçen hakkında Ankara 1 nolu DGM'nin 17.01.2003 tarih 2003/82 sayılı kararı ile toplatma ve el koyma kararı olan “Hizb-ut Tahrir” isimli kitap hakkında, bu kitapları onlardan görüş almak için götürdüğünü, öncelikle komutanlarına götürmeme sebebinin kendilerinin bilge insan olmaları dini konuları çok iyi bilmeleri ve tehlikeleri söyleyip bu konuda kendisini aydınlatmaları olduğunu,
Şüpheli Neriman'ın bilgisayarında çıkan ve Hizb-ut Tahrir örgütüne ait olduğu değerlendirilen toplam 8 sayfadan oluşan çok sayıda isimlerin yazılı olduğu listeyi Neriman’ın bilgisayarına kendisinin yüklemediğini, sadece iki kişinin ismini verdiğini, bunu devletin araştırması olabileceğini,
Şüpheli Neriman'ın ikametinde yapılan aramada, ele geçirilen bir not kağıdındaki, üst kısmında "Hizb-ut Tahrir" yazan, bunun altında "Süleyman", "Ulus Kiler çarşı girişindeki Türkcell telefoncu Rıza arkadaşı", "Keçiören Sanatoryum konuşma yerleri", "Her hafta toplantı yapılıyor, ayda bir büyük toplantı", "Aşama aşama hazırlık", "Senin bu kitaba geçmen için altı ayın var", "Bu iş için hiçbir şey talep etmeyen hocalarımız var", "CD leri kalabalık ortamda izleyin", "Telefonda kayıtları sayı olarak yapıyorlar 11 numara 7 numara gibi" yazan notların kendisine ait olduğunu, taksicinin vermediğini, onların yapısını gizlice araştırdığını,
Şüpheli Kemal Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun yaptıkları görüşmede; Kemal'in "Benim Özel Kuvvetlerim, Hizb-ut Tahrir’in belgelerini falanı filanı topladı valla…taksici şoförle konuşurken Hizb-ut Tahrirci olduğunu anladı, telefonunu aldı ondan o bizim çiroz…Ondan sonra o Noyan’la birlikte Cumartesi Pazar kayda aldılar resimlerini çektiler adamın” dediği, Durmuş Ali’nin "Mehmet Ali mi becerdi bu işi" dediği, Kemal'in de "He Mehmet Ali, abi ben sana söyliyim o çocuk valla geleceğin genelkurmayı" dediği konuşmayla ilgili olarak; belgeleri onun için temin etmediğini, ondan emir almadığını, kendisine verdikten sonra konuyu Durmuş Ali'ye anlattığını, kendisini Özel Kuvvetler ve kurmaylığa yönlendirdiği için, öyle olmalarını istediği için öyle konuşmuş olabileceğini, onların resimlerini Noyan’la birlikte cep telefonuna çektiklerini, CD' ye aldıklarını, aradan 2 aylık süre geçmiş olduğu halde bu kadar uzun süre konuyu komutanlarına iletmemesinin nedeninin konunun olgunlaşmasını beklemesi olduğunu,
Süleyman Solmaz’a "Abi arkadaşların gelmeleri yarın belli olacak ev değil de kizilayda" şeklindeki telefon mesajını kendisinin çektiğini, evde görüşmek tehlikeli olacağı için Kızılay'da bir yerde görüşmek istediğini, güvenlik için yanına birkaç arkadaşı da alacağını söylediğini, o arkadaşının Noyan olduğunu başka bir arkadaşı da alacağını,
Süleyman’ın kendisini ısrarla eve sohbete çağırdığını, onu reddettiğini, Noyan’la yaptığı görüşmede; Noyan’ın "buluşacan mı o elemanlarla" dediği, kendisinin “o elemanlar ev olmazsa olmaz diyolar kızılay olmaz diyolar…Dışarı çıkıyom ben Kemal amcayı görürsem öyle..Olmazsa eve giderim" dediği konuşmayla ilgili olarak; orada Kemal abi ile görüşüp olmazsa eve giderim derken Kemal beyin evine gideceğini kastettiğini, Hizb-ut Tahrircilerin evine gitmeyi kastetmediğini,
Neriman Aydın ile yaptığı görüşmede; "Noyan’ı soruyorsunuz herhalde, neyle ilgili konuşacaksınız Neriman teyze" dediği, Neriman’ın "Bu çocukları sordun ya akşam gece, o konuda daha fazla bana ayrıntı vermek zorundasınız. İşin esasını anlamalıyım ki yazabileyim yoksa yazamam" dediği, kendisinin "bir konu daha var Neriman Teyze şimdi yani bu şeyler vardı ya bize vermiştin, Süleyman. Diyor ki bugün saat 08:30’da Sanatoryumda toplantı var, katılmak istersen diyo istediğin soruların cevabını bulabilrsin filan." dediği, Neriman'ın da "Gidebilecek misin? Hiç bir şey yapmayacaksın, sadece haber verip izlemeye gideceksin, sen sadece orda not tutacaksın, başka bir şey yapmayacaksın" dediği, kendisinin "normalde yasa dışı" dediği, Neriman’ın "Öyle mi o zaman orda katılan doktorlardan teğmenlerden biri yapsın yani arkadaşlarınızdan biri yapsın o işi, katılsın. Siz akşam gelebilirseniz gelin, ben bi ayrıntılı şu konuyu konuşalım. Böyle gönderemem böyle, size sormam gereken şeyler var." dediği konuşmayla ilgili olarak; bu konuda Neriman’a danıştığını, onun da oraya gidip not almasını söylediğini, yanına gitmediğini, özel görüşme yapmadığını beyan etmiştir.
Ankara’da ikametinde bulunarak el konulan ve içersinde, "Hakan Abi" isimli klasör içersinde; "Recep Tayip Erdoğan’ın başkanlığında kurulan 59. AKP hükümetinin portesi" başlıklı belge ve eklerinde, Bakanlar, Milletvekilleri, bürokratların isimlerinin bulunduğu, her ismin altında şahıslarla ilgili bilgiler verildiği, bu bilgilerde "cemaatçi tarikatçi, şeriatçı, Kürtçü, mason" gibi fişlemeler yapılmış CD.nin kendisine ait olmadığını,
Aramada bulunan 4 sayfadan oluşan, "Sevgi Erenerol, Türk Ortodoks kilisesi, Babası papa Eftim'e madalya verilmiştir" şeklinde el yazısı ile bazı notlar bulunan doküman ve "Org. M. Şener Eruygur, Jandarma Genel Komutanı Ankara, 05.03.2004" başlıklı doküman sorulduğunda; belgelerin ve dokümanın kendisine ait olmadığını, yine aramada bulunan, üzerinde “Hükümet Devirme Tekniği” isimli bir kitabın kendisinde olmadığını,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütüile hiçbir alakası olmadığını, her türlü faaliyetlerinin Genel Kurmay'ın bilgisi dâhilinde olduğunu, M.B. paşanın gelip “Biz bu kişileri tanıyoruz. Bunlarla görüşmenizde sizin için sakınca görmüyoruz. Genelkurmay Başkanının selamı var, gözlerinizden öperim dediğini” ilettiğini, şüpheli Kemal Aydın tutuklanmadan önce komutanları ile sohbetlerinde kendisinden bahsettiğini, komutanlarından H. yüzbaşı ile konuştuğunu, kendisine bu adamlardan bahsettiğini beyan etmiştir.
Sorgu beyanında;
C.Savcılığı ifadesine benzer şekilde; suçlamaları kabul etmediğini, Ergenekon Terör Örgütünün varlığını kabul etmediğini, 3 yıldır şüpheli Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile görüştüğünü, bu şahısların Genelkurmay Başkanlığı nezdinde itibarlı şahıslar olduğunu, şüpheli Kemal Aydın’ın Genelkurmay Başkanlığına yazmış olduğu mektuplar olduğunu, kuvvet komutanları ile bağlantıları olduğunu, bu kişilerin terör örgütüyle ilgili olmaları halinde askeri istihbaratın bunları bilmemesinin mümkün olmadığını, eğer bunlar terör örgütü mensubu olsalardı askeri istihbaratın kendilerini uyaracağını ve bu şahıslarla görüşmeyeceklerini, şüpheli Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile görüştükleri basına aksedince M.B. paşanın çalıştıkları birimde ziyaret ettiğini, paşanın olayla ilgili bilgisinin olduğunu bu kişileri tanıdığını bu kişilerle görüşmelerinin hiçbir zararının olmayacağını iyi insanlar olduğunu söylediğini, Genelkurmay Başkanının selamını ilettiğini, Şüpheli Kemal Aydın ve Neriman Aydın’ın evine hafta sonları gidip kaldıklarını, genelde Noyan Çalıkuşu ile birlikte gittiklerini, Eren Mumcu ile de Yaşar’la da birlikte gittiklerini, Hasan Hüseyin ile dışarıda kafede görüştüklerini, şüpheli Kemal Aydın’ın bilge bir insan olduğunu, genelde Mustafa Kemal’in tarihi, dini ve milli yönlerini konuştuklarını,
Durmuş Ali Özoğlu’nu şüpheli Kemal Aydın’ın evine gittiklerinde gördüğünü, orada tanıdığını kitaplarını okuduğunu 2 kez karşılıklı 2 kez de telefonla görüştüklerini,
Neriman Aydın’ın ikametinde ele geçirilen dokümanı kendisinin unutmuş olabileceğini, bu belgede yazılı isimlerin altına disiplin puanları ile ilgili açıklamaların bu kişilerin bölük komutanlığını yapması nedeniyle tuttuğu çetele olduğunu,
Şüpheli Kemal Aydın, Neriman Aydın, Durmuş Ali Özoğlu ve diğer şüpheliler Eren Mumcu, Noyan Çalıkuşu, Yaşar Tozkoparan, Hasan Hüseyin Uçar ile yapmış olduğu telefon görüşmelerinin doğru olduğunu onları tekrar ettiğini,
Hamza Demir’i şüpheli Kemal Aydın’ın Salon Buluş Kafe’de tanıştırdığını, hal hatır sormak için bir iki kez telefonla görüşmüş olabileceklerini,
M.D. hocayı şahsen tanımadığını ancak Kemal ve Neriman Aydın’ın bu hoca ile görüştüklerini ve onlara da bu şahıstan bahsettiklerini, kendisinin Allah dostu olduğunu bildiğini,
Kızılay’dan eve giderken taksi şoförü Süleyman’ın Hizb-ut Tahrir terör örgütü hakkında propaganda yaptığını, Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü senesini göremeyeceğini söylediğini, bu şahsa kendini tanıtmadığını, taksici Süleyman’ın kendisine Hizb-ut Tahrir ile ilgili kitaplar verdiğini, bu kitapları Şüpheli Kemal Aydın’a götürdüğünü, daha sonra şüpheli Kemal Aydın tutuklanınca kitapların götürüldüğünü,
İkametinde el konulan üzerinde belgelerin yazılı olduğu CD’nin ona ait olmadığını evinden çıkmadığını beyan etmiştir.
b-Elde Edilen Dokümanlar,
değiştirŞüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’ nin Ankara ili Yenimahalle ilçesi Prof.Dr.Ahmet Taner KIŞLALI Mah. Hayranbolu caddesi konut apartmanı S-A 6/29 sayılı adreste yapılan aramada;
1-“Aslı BERK” yazılı içersinde, "HAKAN ABİ" isimli klasör içersinde; "Recep Tayip ERDOĞAN m başkanlığında kurulan 59. AKP hükümetinin portesi" başlıklı belgede ve eklerinde bulunan belgelerde, Bakanlar, milletvekilleri, bürokratların isimlerinin bulunduğu, her ismin altında şahıslarla ilgili bilgiler verildiği, bu bilgilerde "cemaatçl tarikfitçi, şeriatçı, Kürtçü, mason" gibi fişlemeler yer aldığı,
2- Üzerinde “belgelerim” yazılı CD içeriğinde, Neriman AYDIN’ in çeşitli şahıslar hakkında' hazırlanmış bilgilerin olduğu,
3-Üzerinde “Neriman AYDIN” yazılı CD içeriğinde Neriman AYDIN tarafından Sevgi ERENEROL, Rauf DENKTAŞ, Sayın (E.Albay) Hüseyin MÜMTAZ, Sayın Nuh Mete YÜKSEL, JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI (Yrb. Müfit Bey'in Dikkatine), Sayın Prof.Anıl ÇEÇEN, Ankara, 19.08.2003 BÎLGÎ NOTU (paşa ile yapılan görüşmeye hatırlatma notu), Sayın Tayyip YELEN (UGB Yeniden Kuvay-ı Milliye Genel Sekreteri), Org. Şener ERUYGUR JANDARMA GENEL KOMUTANI, E Jan. Tuğgeneral Veli Küçük, Sinan AYGÜN ATO BAŞKANI. Saym Dr.Necip Hablemitoğlu, Sayın Doç.Dr.Şengül Hablemitoğlu, Saym Orhan AĞAÇLI, Sayın Erol MÜTERCİMLER, Sayın Binbaşı Selim BAŞ, Saym ATİLLA İLHAN, JD.KD.ALBAY CENGİZ YILDIRIM, Saym Kemal Aydın, Sayın Namık Kemal Zeybek, Sayın Mustafa KİMLİ USİAD GENEL BAŞKAN YARDIMCISI, Sayın Hugo Chavez VENEZUELA DEVLET BAŞKANI, Sayın Muharrem KILIÇ CHP Malatya Milletvekili, Sayın Selami YİĞİT CHP Kars Milletvekili, Sayın Tümgeneral Sabri DEMIREZEN gibi daha birçok şahsa yazılmış davet mektupları,
4- 5 sayfalık "Selamlar" ibaresiyle başlayıp "Not lütfen bu notum isi bitince imha edilsin " şeklinde biten, yine ekinde el yazısı ile yazılmış dini içerikli notlar bulunan evrak,
5- 4 sayfadan oluşan, "Sevgi ERENEROL, Türk Ortodoks kilisesi, ... Babası papa Eftim'e madalya verilmiştir" şeklinde el yazısı ile bazı notlar bulunan doküman,
6- 6 sayfalık oluşan "Org.M.Şener ERUYGUR Jandarma genel Komutanı Ankara 05.03.2004" başlıklı belge,
7- “HÜKÜMET DEVİRME TEKNİĞİ” isimli Varlık Yayınları tarafından çıkarılmış Cruzıo MALAPARTE tarafından yazılmış 187 sayfadan oluşan kitap elde edilmiştir.
Şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’ den el konulan dokümanların yapılan incelemesinde;
“Org. M. Şener ERUYGUR Jandarma Genel Komutanı Ankara 05.03.2004” ibaresiyle başlayan “…bu hareketten kararlıyız paşam bilgilerinize arz ederim.” ibaresiyle biten 6 sayfa bilgisayar çıktısı dokümanın içeriğinde; 05.03.2004 tarihli Neriman AYDIN imzalı Mehmet Şener ERUYGUR’a hitaben yazılmış 6 sayfalık yazının ilk bölümlerinde Neriman AYDIN’ın 1996–1999 yılları arasında Almanya’da bulunan Ziraat bankası Köln Şubesindeki görevi süresinde şahit olduğunu söylediği iddialarla ilgili yazıların bulunduğu, PKK’lıların ve Milli Görüş teşkilatlarının bu bankaları kullanarak Türkiye’deki yandaşlarına yüklü miktarda para aktardıkları, bu duruma Alman Hükümetinin seyirci kaldığı ve destek verdiği, Almanya’daki Ziraat Banka Şubelerinin Türkiye’nin değil, Almanya’nın menfaatleri doğrultusunda yönetildiği şeklinde iddiaların bulunduğu, dökümanın 5. sayfasında M. Şener ERUYGUR’a hitaben “… Türk Milletine gizli öncülüğünüz bunların defterlerini dürmemize yetecektir.”şeklinde ifadelerin yer aldığı, dokümanın devamında Kıbrıs’ın önemli olduğunu ve sahip çıkılması gerektiğini içeren ifadelerin bulunduğu, dokümanın son kısmında “Not: Paşam, size Ağustos 2003 ayında bahsettiğim Türk Ulusunu uyandırma hareketimize devam etmekteyiz ve son derece olumlu sonuçlar almaktayız. Bu harekette kararlıyız Paşam. Bilgilerinize arz ederiz…? yazdığı,
(1) den (3) e kadar numaralandırılmış “Selamlar şu an son 10 yıldır” ibaresiyle başlayan “Not lütfen bu notu işi bitince imha edilsin” ibaresiyle biten yazının sonunda herhangi bir isim ve imza bulunmayan 3 sayfalık bilgisayar çıktısı dokümanın içeriğinde; Doğu kırsalında (arkadaşları olduğunu belirttiği) birçok Devrimci Yol ve sempatizanı ile Tikko ve sempatizanı grubun Kürt gruplarla çatışmaya girerek savunma ve saldırı içersinde yer aldıklarını ve hayatlarını kaybettiklerini, Türk sosyalist grupları Türk askeri adı altındaki Oligarşik yapıdan ayrı olarak kendi silahlı kuvvetlerini oluşturduğunu, bu insanların asker ile aynı kulvarda olmamak için de ellerinden gelen çabayı verdiklerini, askerle çatışmamak için bazen kendilerini lav ettiklerini, bazen çıkmaza girdiklerinde bölgeyi terk ederek askeri karşıtı olmadıkları gibi yanlısı da olmadıklarını tercih ettiklerini belirtmekte yazının ilerleyen bölümlerinde Genel Kurmay için “kendini yaşadığı coğrafyadan ayrı bir kimlik ve statüye bürüyerek halkının her geçen gün köleleştirilerek sermayeye hizmet etmesine çalışanlar” değerlendirilmesinde bulunulduğu, yazının ikinci sayfasında yazıyı yazan kişinin kendisini “Kemal Abi” diye bahsettiği kişinin içerisinde bulunduğu, zaman zaman sohbetler yapılan bu kitlenin içerisinde etkin olan yapının ortasında bulunan birisi olarak gördüğünü, yazının 3. sayfasında Kemal AYDIN’ın kişiliğinin kendisi tarafından sorgulanamayacak boyutta olduğunu, Kemal AYDIN’ın ideolojisinin, kimlerle beraber olduğunun ve Kemal AYDIN’ın beraber olduğu insanların onun kadar onurlu ve temiz olup olmadığını sorgular nitelikte soruların bulunduğu ve bu soruların yazının yazıldığı kişi ve Kemal AYDIN tarafından yanıtlanmasının talep edildiği yazılar olduğu,
Dokümanın 1. ve 3. sayfasının arka yüzünde el yazısı ile yazılmış ve bu yazıya cevap olduğu değerlendirilen yazıların bulunduğu,
EK-(3) “İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Sayın Başkanlığına” ibaresi ile başlayıp, “Mehmet Ali ÇELEBİ” ibaresi ile biten 1 sayfadan ibaret olan bilgisayar çıktısı incelendiğinde; İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına hitaben yazılmış, 11.07.2008 Tarihli, altında Mehmet Ali ÇELEBİ’nin imzası bulunan 1 Sayfalık bilgisayar çıktısı olduğu, Mehmet Ali ÇELEBİ tarafından yazılan dilekçede; tutuklu bulunan Kemal AYDIN ve D.Ali ÖZOĞLU ile ailevi yakınlığı ve dostluk düzeyinde ilişkilerinin bulunduğunu, bu kişilerle olan ilişkilerinin TSK ve komuta kademelerinin bilgisi ve izlemi dahilinde olduğunu, bu kişilerin herhangi bir terörist örgütle bağlantılarının olması durumunda taraflarına bildirileceğini ve bu suretle irtibatlarının olmayacağını, hem kendisinin hem arkadaşlarının bu kişilerle dostluklarının halen devam ettiğini, kendisi ve arkadaşları aracılığı ile Orduya sızma değerlendirilmesinde bulunulmasının şahsı ve TSK açısından telafisi güç sonuçlar doğuracağını, bu insanların vatansever ve dürüst insanlar olduklarını, bunun dışındaki değerlendirme ve yargıların kendilerini üzdüğünü, halen TSK bünyesinde görev yaptıklarını, komutanlarının emir ve gözetiminde tüm ilişki ve dostluklarını devam ettirdiklerini, durum bu şekilde iken bunun dışında yapılacak değerlendirmelerin hem bu kişileri hem de kendilerini ve TSK’yı yaralayacağını belirttiği dilekçe olduğu,
“Hükümet Devirme Tekniği” adında (187) sayfadan oluşan yazarı Curzio MALAPARTE olan Varlık Yayınlarına ait kitap hakkında yapılan araştırmalarda, Söz konusu kitap hakkında şu ana kadar herhangi bir yasaklama ve el koyma kararının bulunmadığı, içeriğinde ise, Bolşevik ve Faşist ihtilalleri gibi örnekler verilip başlıca hükümet devirme hareketlerinin tarihçesinin çizilerek, ihtilal yapanların hükümetlerin hangi zayıf yanlarından yararlandıklarını anlatan kitap olduğu,
EK-(4) “Türk Güv. Güçleri Ortodoks Kilisesi” ile başlayan “kendini ölümsüzleştir” ibaresi ile son bulan 1 den 21 e kadar numaralandırılan el yazısı ile yazılmış notlar incelendiğinde;
9. sayfasında “Veli Küçük hariç KERİNÇSİZ ….ulusalcı”,
17. sayfasında “T.C Devleti aciz değildir onu yönetenler hain ve alçaktır.”,
6. sayfasında “Türk subayı bazı gerçekleri de kabul etmek lazım Güçsüzüz; Soner” yazısının bulunduğu, çeşitli el yazısı ile yazılmış ve bir toplantı sırasında sorulan soruların yazıldığı notlar olabileceği değerlendirilen doküman olduğu,
EK-(5) “Hz. İbrahim” ibaresiyle başlayan “saygı duysun” ibaresiyle son bulan 1 ve 2 numarasıyla numaralandırılmış doküman incelendiğinde;
1. sayfasında Hz. İbrahim’in Hz. İsmail’i kurban etmesi olayı ile ilgili notların yazılı olduğu,
2.sayfasında “Veli Paşanın yemini var içeri girmiş dışarı çıkmış toprağın içine girmiş ne fark eder, %99 yanlış yapıyorsa bu doğru” yazısının bulunduğu el yazısı notların olduğu,
EK-(6) “Neriman Teyze” “Em. Subay + Oktay SİNANOĞLU” ibaresiyle başlayan “madalya vermiştir.” İbaresi ile biten arkalı önlü el yazısı ile yazılmış, 1 den 6 ya kadar numaralandırılmış doküman incelendiğinde;
1 numarası verilen not kağıdında Neriman Teyze (altı çizilmiş), Em. Subay + Oktay Sinanoğlu… okumayacak yazılı olduğu,
3. sayfanın arka yüzünde daire içine alınmış “Türk Vatanı için doğru düşündüğümüzde tehlike teğmenken de var Gnk. Bşk. iken de var, Eşref Paşa’nın hayatına kastedenler T.C. temsil noktasının en yükseğinde oturan Türk Milletini… İşbirliği yapıp rütbesi orgeneral olan bir insana suikast talebinde (tehdidinde olabilir) bulundu” yazdığı,
4. sayfasında “Savaşın maksadı esası yok etmektedir dünde hedef Türk milletiydi bugünde Hedef Türk milletidir… Savaş başlasın da asla savaşırız demek aptalların işidir. İnsan düşüncesi değildir. K.AYDIN.” yazdığı,
6. sayfanın arka yüzünde “Barzani: Kerkük Türk ve Kürt şehridir. Hani Türk yoktu.” “Sevgi ERENEROL Türk Ortodoks Kilisesi M. Kemal’in emriyle kuruldu. Babası Papa Eftim’e madalya vermiştir” yazılı olduğu,
EK-(7) “Yiğitlik” ibaresiyle başlayan arkalı önlü olarak el yazısı ile yazılmış 1 den 4 e kadar numaralandırılmış doküman incelendiğinde;
1. sayfasında “Tayip: Bu alçaklar bunu yapacak devletin onurunu kurtarmak için Tayyip isminin altına ok çıkartılarak bu ülkede asılacaklar….” “Ben M. Kemalin devletinin hangi devasa büyüklükte old. biliyorum ve görüyorum bilmeyenlere ve göremeyenlere güleceğiz görevli olanları da cezalandıracağız” yazılı olduğu, diğer sayfalarında karalama notların olduğu,
2. sayfanın arka yüzünde “ Geniş çaplı operasyona başladık He… dağları …” yazdığı,
EK-(8) “Türk insanı” ibaresi ile başlayıp, “M. Kemal” ibaresi ile biten 1 den 12 ye kadar numaralandırılmış el yazısı ile yazılmış doküman incelendiğinde;
7. sayfasında “ adamlığın ne olduğunu öğrendim. Vatan sevgisinin nasıl bir tat old. Öğrendim K. AYDIN” yazdığı,
9. sayfasında “Şemdinli de T.C isyan çıkarıldı. O isyanda dev. Görevlisi 2 astsubay 2,5 sene hapiste kaldılar. Veli Paşa hakkında ne düşünüyorsunuz” yazdığı,
EK-(9) “G.A: Atatürkçü olduklarını sözleri ile değil” ibaresi ile başlayan, “Ali Çelebi…” ibaresi ile biten arkalı önlü olarak el yazısı ile yazılmış, 1 den 8 e kadar numaralandırılmış doküman incelendiğinde;
1. sayfanın arka yüzünde “milliyetçilik başlığı altında her kim olursa olsun iman ve kanaatlerimizin icaplarını yapacağız” yazdığı,
3. sayfasında “PKK özerklik verin, federe devlet, vatandaşlık” “ etnik- ırkçı savaş, Abdullah ÖCALAN’la Bahçeli Demirel arası fark yok” yazdığı,
8. sayfanın arka yüzünde “Tayyip Erd. İnsanlar standartları yükseliyor da bu devleti M. Ali ÇELEBİ yönettiğinde standart mı…” yazdığı,
EK-(10) “Mustafa Kemal’in Askerleri” ibaresi ile başlayıp “T.C Devleti için” ibaresi ile biten 1 den 10 a kadar numaralandırılmış, el yazısı ile yazılmış doküman incelendiğinde;
3. Sayfasında “Dengir Fırat” “ ABD Diyor ki siz Güney Doğu da Hep birlikte olmadığı için Büyük Kürdistanı kuruyoruz. Birlikte hareket edeceksiniz.” “ölçü” “Atatürk ve Ordu dş lığı yapan ebedi dş nımdır. Gereğini yaparım.” “Kemal Amca” yazdığı,
4. sayfasında “Deniz Gezmiş, Yılmaz Güney (ok çıkartılarak gösterilmiş) Kürtçülük” “Yaser Arafat El Fetih kamplarında eğitim” yazdığı,
5. sayfasında “Eren Uslu” başlığı altında “milletin evlatları bir sürü gibi değil, şanlı şerefli insanlar olarak şan ve şeref yönlendirilebilirler.(ben askerleri sevmem)” yazdığı,
10. Sayfasında “Devlet Diyarbakıra gidip söyledi (işbirlikçilik var), (ok çıkartılarak) Neriman Teyze orada devletin görevini üstlenenler leşlerini bulamayacaklar, (yine ok işareti ile gösterilerek) Başbakan, Cumhurbaşkanı” yazdığı,
EK-(11) “Oktay Sinanoğlu” ibaresi ile başlayan “ Oysa ki” ibaresi ile biten 1 den 7 ye kadar numaralandırılmış arkalı önlü el yazısı doküman incelendiğinde;
1. sayfasında “AB’nin bizden istedikleri ile PKK’nın istedikleri acaba neden kesişmektedir. PKK ya genel af, OHAL ve koruculuğun kaldırılması, Kürtçe radyo ve Tv eğitim koşulları, Kürtlerin ayrı ulus olarak tanımlanması ve anayasaya dahil edilmesi, yerel yönetimlerin güçlendirilip özerk yönetim oluşturma” yazdığı,
1. sayfanın arka yüzünde sol üst köşede el yazısı ile Atilla İLHAN yazılı olduğu, Top Secret Dosya (E. Denizci Kurmay Albay anlatan) 1- Türkiye nüfusuna dikkat edin. Genç nüfusun patlamasına müsaade etmeyin 2- Yer altı kaynaklarının kullanmasına müsaade etmeyin. Güney Doğu Petrol kaynamaktadır. 3- gelişmesine müsaade etmeyin” yazdığı,
2. sayfada “adam yetiştirme” başlığı altındaki yazılarda “ben senin (Celal Bey) namusuna ve ahlakına kayıtsız itimat ederim yazdığı,
4. sayfada “Atatürk ve Laiklik” başlığı altında “Atatürk için gerici( mürteci) doğrudan doğruya başkası tarafından kiralanan din tüccarlarıydı. Örnek: Şeyh Said” yazdığı, diğer sayfalarda el yazısı çeşitli notların bulunduğu,
EK-(12) “İnönü (Ermeni, Hristiyan)” ibaresi ile başlayıp son sayfasında “Ali amca” başlığı altında “makamlarında değildi” ibaresi ile biten el yazı ile yazılmış 1 den 16 ya kadar numaralandırılmış doküman incelendiğinde;
1. sayfasında “İnönü (ermeni, Hristiyan), M.Kemal evi (emri olabilir) İnönü öldürülmesi ile ilgili yazdığı,
4. sayfasında “Salih BOZOK, Cevat AKBAŞ-(Ok işareti ile gösterilmiş) Mason localarına gidiyor” “KKK-Hilmi ÖZKÖK, lağetme kararı aldı yazdığı,
6.sayfasının arka yüzünde “Hilmi ÖZKÖK; egemenlik devredilebilir. Bir kişi de milletin kaderi saklıdır” “%1 şüphenin gereği yapılacak. %99 1 şüpheyi, Kemal amcadan (Kemal AYDIN olduğu değerlendiriliyor) yüzde 1 şüphen varsa kaldırıp atacaksın. Söz konusu değer Türk millettin” yazdığı,
8. sayfanın arka yüzünde “biz ırkçı bir savaşın muhatabıyız” yazdığı,
11. sayfasında Oğuz Doğan Hoca (ok çıkartılarak kemal Amca ile görüşecek yazılmış) Kadir ÇETİNTÜRK (2. sınıf oldu)
13. sayfasında “Çetin YETKİN = Mason” “Ali Amca ile liste (liste daire içine alınmış) yazarlar” “Ata : Dikkat =suikastta 1 gün İzmir’e (izmir’de olabilir) erteleme” yazdığı,
EK-(13) “Yüzdeki sevimlilik yürekteki iyilik” ibaresi ile başlayıp “bu devlet yoksa koruyamayız ( kazıyamayız olabilir)” ibaresi ile biten arkalı önlü el yazısı ile yazılmış 1 den 10 a kadar numaralandırılmış doküman incelendiğinde;
4. sayfasında “biz dünya ile işimizi bitirdik. Ali ÖZOĞLU” yazdığı,
7. sayfasında “Kamuran İNAN” isminin altının çizilmiş olduğu,
7. sayfasının arka yüzünde “ Büyük amaca yürüyüş” başlığı altında DEHAP 20, MHP 60 (ok çıkartılarak) sonuç aynı TC’nin yokluğu mutlak doğru” “ 1-Kemal TÜRK : Tuncay ÖZKAN 2- Emin ÇÖLAŞAN isimlerinin altlarının çizilmiş olduğu,
8. sayfanın arka yüzünde “30 Ağustos 2006 dan … vatanım var Kemal Amca” yazdığı,
10. sayfasında “ M. Kemal’i … öldürtmeyeceğiz. Bu devleti yoksa koruyamayız.(kazıyamayız olabilir)” yazdığı görülmüştür.
Şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’ nin Zicplay marka MP3 çalarında bulunan “V005.WAV” isimli ses dosyası incelendiğinde; 42 dakika 36 saniyeden oluşan ses dosyasının olduğu, ses dosyası incelendiğinde ise; Kemal isimli şahsın (Kemal AYDIN olduğu değerlendirilmektedir) konuştuğu, yine görüşme içeriğinden Kemal isimli şahsın kardeşi olup isminin Neriman olduğu anlaşılan, (Neriman AYDIN olduğu değerlendirilen) bir bayanın da konuşmaya katılarak anlatımlar yaptığı; ortamda bu iki şahsın hitap ettiği en az iki erkek şahıs olduğu ve bu şahısların da konuşmaya zaman zaman katıldığı; ortamda ayrıca bir başka bayanın daha olduğu ve dinleyici olan bu iki erkek şahsın bu bayana anneanne diye hitap ettikleri; yine dinleyici olan şahısların konuşan Kemal isimli şahsa Kemal Amca, Neriman isimli şahsa da Neriman Teyze diye hitap ettikleri; konuşmalardan dinleyicilerin isimleri anlaşılmamakla birlikte Harp Okulu öğrencisi oldukları anlaşılmıştır.
Ses kaydının 16’ncı saniyesi ile 59’uncu saniyesi arasında; Kemal isimli şahsın: Bu ülkenin 70 milyonuna Türküm dedirttireceğim. Şimdi bu benim bunu söyle(anlaşılmadı) sağlam inancımın tam inancımın Allah’tan bu inanca bağlı olarak talebimdi benim şimdi bunu söylediğimde insanların inanmıyor olmasında bir sıkıntı yok” dediği, Neriman isimli şahıs: “Sıkıntı yok Şimdi komutanlar bu insan bunu niye söyledi bu mübarek onun talebiyle söylüyor ya Rabbi cemalini görmek istiyorum ahirete gitmeden görme istiyor yer yüzünde yaşarken ömür süresinde ya Rabbi bana cemalini göster” dediği,
Ses kaydının 07:26’ncı dakika ile 08:39’uncu dakikası arasında; Kemal isimli şahıs: “İşte siyasi tarih bu noktada önemlidir. Siyasi tarih dediğimiz hadise bilgi bu noktaları eğer eleştiremezseniz bu noktaları tartışamazsanız bunların derinliklerine inemezseniz siyasi tarih dediğimiz hadise size hiçbir şey vermez” dediği, Neriman isimli şahıs: “Orada şu başlıyo bütün sonucuyla birlikte önünde duran yüce eser başladığında bu sefer de diyorlar ki biz bunu yıkalım” dediği, Dinleyici erkek şahıs 1: “Allah’ın nizamını yıkmaya çalışıyorlar” dediği, Neriman isimli şahıs: “şimdi bir de o başlıyo” dediği, Kemal isimli şahıs: “şimdi siyasi tarih olayların bu noktasını şimdi emperyalist güçler bizim düşman güçlerimiz işte olayları böyle derinliğinde inceliyoruz” dediği, Neriman isimli şahıs: “onlar oturuyorlar şu yapılan şeyi her gün yapıyorlar” dediği, Kemal isimli şahıs: “her gün yapıyorlar” dediği, Neriman isimli şahıs: “şu anda daha çok yapıyorlar çünkü karşıt bir dava geliyo” dediği, Kemal isimli şahıs: şimdi biz de ne dedik biz de 2006 da 2002 yılında dedik ki bu ülkenin dağına taşına Mustafa Kemal dedirttireceğiz 70 milyon insana Türküm dedirttireceğiz bunu başaracağız bunu başaramazsak bu savaşı kaybederim dedim.” dediği,
Kaydın 12:05’nci dakikası ile 12:35’nci dakikası arasında; Kemal isimli şahıs: “… ha televizyonlarımız var mı, ya kullanacağımız televizyonlar da buluruz yani sizin dediğiniz manada televizyonsa ama ben talebimi ben büyük yapıyorum talebimi ben sonsuz imkan sahibi olan bir yaratana iman ediyorum” dediği, Neriman isimli şahıs: “o diyor ki Abdülkadir Geylani hazretleri yaratılmıştan değil yaratandan isteyin”dediği,
Kaydın 13:13’ncü dakikası ile 13:44’ncü dakika arasında; Kemal isimli şahıs: “peki ben yaşarken neyi gördüm 2006’dan sonra bütün dünya bütün alçak güçler bütün emperyalist güçler “ dediği, Dinleyici erkek şahıs 1: “İçimizdekiler dahil” dediği, Kemal isimli şahıs: “işbirlikçi düşmanlarla birlikte Yaşar BÜYÜKANIT başkomutanı genelkurmay başkanı yapmamak için bütün güçlerini koydular mı koydular engel olabildiler mi olamadılar. O başkomutan olan Genelkurmay başkanı olan o mübarek büyük insan benim devletimi 2006 yılında sahipli hale getirdi” dediği,
Kaydın 15:45’nci dakikası ile 16:05’nci dakikası arasında Kemal isimli şahsın; “… ama ben 2002’de ben ve arkadaşlarım, halanıza minnettarım Neriman halanıza minnettarım, o benim onunla bir dava arkadaşlığımız var abi kardeşliğimiz yok dava arkadaşıyız” şeklinde bir ifade kullandığı,
Kaydın 20:16’ncı dakikası ile 20:55’nci dakikası arasında; Kemal isimli şahsın: “Kütahya’ya gittim karşılaştığımız insanlara hanımefendiler Neriman halanız getirdi karşıma koydu onlara” dediği, Neriman isimli şahıs: “Mektupları okumuşlar, okumuşlar (anlaşılmadı)” dediği, Kemal isimli şahıs: “karamsar oldukları hadiseler ümitsizlik gördüm, olmamaları gerektiğini anlattım, peki o zaman isteriz” dediği, Neriman isimli şahıs: “Yol gösterdik” “ne yapacağız dediler, böyle yapacaksınız dedik” dediği, Kemal isimli şahıs: “diyor Bursa’da sizin gibi on kişi olsa diyor her şey olur. Merak etmeyin dedim ya siz varsanız her şey olur. Gideriz Bursa’ya gideriz oturur anlatırız” dediği,
Kaydın 21:44’ncü dakikası ile 24:36’ncı dakikası arasında;Neriman isimli şahıs: “bugün bi hanımın bitanesi diyorki 65 yaşında benim anlatacaklarımı da yazar mısınız diyo (gülüşmeler)” dediği, X bayan şahıs: “yazarız deseydin kızım işimiz bu deseydin” dediği,
Dinleyici erkek şahıs 1: bizim silahımız bu
Neriman isimli şahıs: şimdi bak 70 yıldır Mustafa Kemal diyo mübarek insan ama kimse anlamadı ne zaman ki mektupları yazdım gönderdim o insanlara dağıttım çünkü amcan diyorki onlar sır onlar konuşamazlar her şeyi konuşamazlar biz beşeriz biz yaparız o Allah’ın dostu sevgilisi ona yasak var açıklıkla konuşamaz attı mektupları milletin önüne iki toplantı gitmedi üçüncüde millet diyoki neler yazmışsınız biz mektuplarınızı okuyoruz bi lütfen Bursa’ya gelin sarılıyorlar sanki ben beytullahım bugün beni neredeyse ayağımın altını öpecekler(gülüşmeler) kadının bir tanesi genç bir insan ağladı ağladı ağladı saatlerce ağladı” “ağlamayın dedim bana diyo bir buçuk sene önce emretti sizinle irtibat kurmamı istedi sizi göremedim o zamandan beri diyo ne mutlu bugün bana sizi gördüm diyo ne olur telefonunuzu yazın lütfen bize konuşun lütfen bize anlatın” dediği, Kemal isimli şahıs: “bir hakim (anlaşılmadı) bir beyefendi” dediği, Neriman isimli şahıs: “çook, istanbul’da Üsküdar şeyde adliyede 25 yıllık hakim” dediği, Kemal isimli şahıs: “şimdi ayaküstü yanımızda (anlaşılmadı) çok güzel çok vatansever bir insan” dediği, Neriman isimli şahıs: “çook, bize diyor Ankara’dan müjde getirdiniz mi kurtulacağız mı” dediği, Kemal isimli şahıs: “peki sonrası kime ait işlerin sonunu kim belirliyor Allah belirliyor Allah belirledi mi ben gördüm ya işte benim devletim 30 Ağustos 2006 tarihinden itibaren artık sahipli Yaşar BÜYÜKANIT paşa genelkurmay başkanı oldu benim devletim yeniden 67 yıl sonra 10 Kasım 1938’den devam eden süreçte 30 Ağustos 2006’ya kadar 67 yıl geçti” dediği, Neriman isimli şahıs: “dedik ki Kıvrıkoğlu’na yazmayalım gidiyo üç dört gün var gitmesine hazırladığımda on iki sayfayı benim mektup firavuna gitti Hilmi ÖZKÖK firavun devleti yıkmak üzere oraya gelmiş ben nerden bileyim ama Allah biliyor dedik Kıvrıkoğlu’nun ardından onun çizgisindedir” dediği, Dinleyici erkek şahıs 1: “Kıvrıkoğlu istememiş O’nu (anlaşılmadı) onu da şimdi öğreniyoruz istememiş onu” dediği, Neriman isimli şahıs: “ama bizim mektup firavuna gitmiş” dediği,
Kaydın 39:32’nci dakikası ile 41:45’nci dakikası arasında; Dinleyici erkek şahıs 1: “şimdi ha şey Burak’ a onu diyorum Burak şimdi soruyor ne yapıyonuz ne ediyonuz siz falan kimsiniz nesiniz diye” dediği, Dinleyici erkek şahıs 2: “Burak Yılmaz harbiye de” dediği, Neriman isimli şahıs: “niye öyle dedi kimsiniz nesiniz” dediği, Dinleyici erkek şahıs 1: “merak ediyor şimdi o da, merak ediyo yani nasıl oluyor bunlar böyle bilgililer” dediği, Neriman isimli şahıs: neler konuşuyorsunuz böyle (anlaşılmadı) yüksek yüksek” dediği, Dinleyici erkek şahıs 1: “İşte biz de dedik ki şimdi Türkiye Cumhuriyeti devleti çok büyük bir şeye sürükleniyor tahribat var kaybedeceğiz, Harp Okulu da gidiyo Allah buna bi dur dedi dedik Allah buna bir dur dedi işte burada da biz görevli olduk Allah’a şükürler olsun biz görevli olduk dedik” dediği, Neriman isimli şahıs: “aynen öyle”dediği, Dinleyici erkek şahıs 2: “Allah vurgusu biraz şaşırtıyor alışık değiller ya” dediği, Neriman isimli şahıs: “geçer zamanla” dediği, Dinleyici erkek şahıs 1: “yaşarın selamı var (karşılıklı konuşuyorlar anlaşılmıyor) O da on on beş gün sonra bitermiş şeyi on beş gün değil on gün sonra biter gider O Mersin’e, Mersin’e gider sonra kampa gider” dediği,
Şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’ den el konulan MP4 player içersindeki “mali.doc” isimli 5 sayfadan oluşmuş msword dosyası içeriğinde; Harp okulunda gösterilen derslerin ve izlenen politikanın yanlış olduğu, Harbiyelilerin ideallerinin kırıldığı ve Atatürkçülük’ten uzak bir eğitim verildiği, bunun gibi bir çok konuda eleştiri içerikli yazı olduğu,
Şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’ den el konulan 4 numaralı DVD içersinde “...BA¦IMSIZ VE BA¦LANTISIZ B˜R A€IKLAMA.docx” isimli bir MSword dosyası incelendiğinde; Ali OZĞLU(Durmuş Ali ÖZOĞLU)’nun “KUVAYİ MİLLİYE DERNEĞİ’nin ‘BÜYÜK TÜRK MİLLETİNE DUYURU!’ başlıklı bildirisini yayınlamıştım” ile başlayan yazısının olduğu, yazının içeriğinde Kuvayi Milliye Derneği ile ilgili bilgi verdiği, ayrıca, “KONULAR” isimli klasör içersinde Neriman AYDIN, Durmuş Ali ÖZOĞLU ve Hatice BAHTİYAR’ ın isimlerinin yazılı olduğu klasörler olduğu, bu klasörler içersinde farklı tarihlerde yazmış oldukları yazıların olduğu,
3 numaralı CD içeriğinde bulunan “AKP GENEL MERKEZİ VE MİLLETVEKİLLERİNİNDEN GÖRÜNÜM.doc” isimli bir MSword dosyası ve “AKP GENEL MERKEZİ VE MİLLETVEKİLLERİNİNDEN GÖRÜNÜM.doc” isimli dosyanın olduğu, içeriğinde ise çok sayıda AKP milletvekilleri ve bazı bürokratların geçmişteki görevlerinin, sanık olarak yargılandıkları davaların, yaptıkları yolsuzluk ve usulsüzlükler ile cemaatlere yakınlıklarının irdelendiği yazının olduğu,
Aynı CD içersinde “RECEP TAYYİP ERDOĞAN IN BAŞBAKANLIĞI.doc” isimli bir MSword dosyası içersinde ise, “Recep Tayyip ERDOĞAN’ ın Başbakanlığında kurulan 59. AKP hükümetin portresi” başlıklı yazı olduğu, yazının içeriğinde, “AKP Genel Başkanı Siirt Milletvekili Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN, Dışişleri Bakanı Abdullah GÜL, İçişleri Bakanı Abdulkadir AKSU, Ulaştırma Bakanı Binali YILDIRIM, Tarım Bakanı Sami GÜÇLÜ, Enerji Bakanı Hilmi GÜLER, Bayındırlık Bakanı Zeki ERGEZEN, Çalışma Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU, Milli Eğitim B.akanı Hüseyin ÇELİK, Devlet Bakanları Mehmet AYDIN, Güldal AKŞİT, Kürşat TÜZMEN, Beşir ATALAY, Ali BABACAN, Kültür Ve Turizm Bakanı Erkan MUMCU, Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK, Orman Bakanı Osman PEPE, Başbakan Yardımcıları Mehmet Ali ŞAHİN ve Abdullatif ŞENER, Milli Savunma Bakanı Vecdi GÖNÜL, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN, Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ’ın HUKUKA AYKIRI OLARAK KİŞİSEL VERİLERİNİN yazılı olduğu,
Aynı CD içersinde bulunan “NER.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, dosyanın yapılan incelemesinde şüpheli Neriman AYDIN’ ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütüsoruşturması kapsamında haklarında soruşturma yapılan sanık Sevgi ERENEROL, şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR, Sanık Veli Küçük, şüpheli Erol MÜTERCİMLER, şüpheli Kemal AYDIN ve şüpheli Sinan AYGÜN’ ünde bulunduğu toplam 38 kişiye hitaben yazmış olduğu mektuplar olduğu,
(“ner.doc” isimli MSWORD DOSYASI içeriğindeki mektuplar şüpheli Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN’ da bulunmuştur) yine bu verilerin Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası bilgisayarında kopyalandığı veya yazıldığı anlaşılmıştır. Şüpheli Neriman AYDIN’ ın Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Ankara Kurumsal Bankacılık Şubesinde çalışmış olması, bu CD’nin şüpheli Neriman AYDIN tarafından hazırlanmış olduğunu göstermektedir.
Aynı CD içersinde bulunan “NERİ.doc” isimli 215 sayfadan oluşmuş MSword dosyası incelendiğinde; ikinci sayfasında; ““TÜRK ULUSU OLARAK, 19 MAYIS 1919 ŞARTLARINI BİZ TÜRK HALKINA YENİDEN YAŞATANLARA, VATANIMI AMERİKAYA VE AVRUPA BİRLİĞİNE, ALMANA İNGİLİZE, FRANSIZA SÖMÜRGE YAPARAK TAM BAĞIMSIZLIĞIMI ELİMDEN ALANLARA, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN, ÜLKEM TÜRKİYE’NİN VE TÜRK ULUSUNUN GELECEĞİNİ 66 YILDIR İPOTEK ALTINA ALANLARA, ALACAK OLANLARA NÖBET DEĞİŞİMİ YAPTIRMAYACAĞIM. TÜRK ULUSUNUN NİHAİ KARARIDIR.” yazdığı,
66. sayfasında; “Aytekin Guelen isimli şahsın 19.08.2004 tarihinde Neriman AYFDIN’a gönderdiği anlaşılan e-posta olduğu ve “Ülke meselelerinin cözümünde yalniz olmadigini bilmenin getirdigi rahatligi ve güveni anlatamam” şeklinde biten elektronik posta metni olduğu,
98-99. sayfalarında; “Sayın Tunceroğlu, çok okuyan, araştıran, ağırlıklı olarak son beş senedir ülkemiz, vatanımız Türkiye’nin , Devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşadığı, emperyalist aç gözlülerin gizli ve örtülü işgali nedeniyle daha çok Prof.Oktay Sinanoğlu, Prof. Erol Manisalı, Metin Aydoğan, Dr.Necip Hablemitoğlu, Aytunç Altındal, Ergun Poyraz gibi araştırmacı yazarlarımızın; vatanımızın işgalini ve yapmamız gerekenleri anlatan eserleri ile Mustafa Kemal Atatürk’ün 21.asırda bir kez daha işgalden kurtulmamıza ve yeniden tam bağımsızlığımıza kavuşacak yol ve yöntemleri belirlediği NUTKU’nu, ısrarla okuyan, kendini aydınlatmış ve uyandırmış bir Türk kadını olarak söz konusu eserinizden çok etkilendiğimi ve her an cebimde, çantamda, elimin altında bulundurduğumu itiraf etmeliyim.” yazdığı,
102-103. sayfasında; Sinan AYGÜN’ e hitaben “Sayın Başkan, Türk Ulusu, Sizin gibi Ulusalcı kafalar sayesinde hızla uyanışını sürdürmekte, onca ihanetin karşısında Vatanına ve Devletine sahip çıkmazsa yarın başına neler gelebileceğinin tahminini rahatlıkla yapabilmektedir. Katkılarınızın Türk Ulusu nezdinde değer bulduğundan haberdar olmanızın hakkınız olduğunu düşünüyor ve Türk Ulusunun duyarlı bir evladı olarak huzurlarınızda saygıyla eğiliyorum. Teşekkürler Sayın Başkan.” yazdığı,
109.sayfasında,“tayyipyelen@superonline.com adresinden, şüpheli Neriman AYDIN’ ın mail adresine “Neriman hanım efendi, Tam bağımsız Türkiye için Ulusal Güç Birliği Kuvayı Milliye Hareketimize katılınız ki bunlara .......karşı mukavemet gösterebilelim. Tüm yurtseverlerle birlik olabilirsek Vatanımızı, Bayrağımızı, Devletimizi koruyabiliriz. Güçlenemezsek iş işten geçmiş olacak. Saygılarımızla, Ulusal Güç Birliği
Kuvayı Milliye Hareketi
Genel Sekreteri Tl. 0312 2317559” yazdığı,
170-171 ve 172. sayfalarında; ‘KIRMIZI BEYAZ’ başlıklı bir yazı yer aldığı ve yazının sonunda ise “TEGİN” isminin yer aldığı, ayrıca belgenin 173. sayfasında Neriman AYDIN ismiyle Hayri B.’e yazılan ve “Değerli Türk, KIRMIZI BEYAZ için yüreğimizden kaleme akan duygu ve düşüncelerin tezahürüdür okuduklarınız” ifadeleriyle başlayan yazıda Neriman AYDIN’ın “TEGİN benim rumuzum Hayri Bey. Türk tarihinde Kağan’ın oğlu Prens, Kağan’ın kızı Prenses demek olup, aynı zamanda kutsal bir anlam da taşımaktadır” yazdığı,
Şüpheli Kemal Aydın’ın Ankara Ümitköy’deki ikametinde yapılan aramada ele geçen ABS Alçı ibareli koyu renkli ajandada yapılan incelemede; ırkçılığı öven ibareler bulunduğu ve ırkçılığı inkar etmenin Tanrıyı inkar etmek olduğu, bir Türk ve Türklük hareketi yaratılacağı, bununlar ilgili bir teşkilat oluşturulacağı, Devlet eli dışında yapılmış tüm eğitim kurumlarının kapatılacağı, kadınlara kısa da olsa askerlik mecburiyeti koyulacağı, Turancılığı kendi Megalo İdeaları olarak benimsedikleri, günümüz siyasetinin anlayışının bozukluğu, emperyalist odaklara karşı mücadele etmenin gerekliliği ve bunun için izlenecek olan yöntemler, önemli toplantılar yapılacağı ve katılımcıların üst aramalarının yapılacağı, bir yemin metni hazırlanacağı ve bu büyük mücadeleye katılmak isteyen herkese bu yeminin yaptırılacağı, yemine uymayanların konumuna ve görevine bakılmaksızın davadan uzaklaştırılacağı, kendi kadrolarını kendilerinin yetiştirecekleri, her türlü bilgiyi öğretecekleri ve davalarına sahip çıkacak kadrolar oluşturacakları, ordu, istihbarat ve dışişleri kurumlarının ulusalcı kadrolarla donatılarak ulusalcı anlayışın yerleştirileceği, konularında el yazısı ile alınmış notlar ve bu hususlarda yorumlar bulunduğu görülmüştür.
Şüpheli Kemal Aydın’ın Ankara Ümitköy’deki ikametinde yapılan aramada ele geçen lacivert kaplı içerisinde el yazmalı notların bulunduğu telefon rehberi ile ilgili yapılan incelemede; telefon rehberinin arasından çıkan el yazısı ile yazılmış sarı renkli not kağıdında “İçişleri bakanlığının 12-27 tarihleri arasında Fransa’da faaliyet gösteren C.I.E.O papazlarına Samsun’dan başlayarak tarihi büyük Ermenistan gezisine izin verilmiştir yazdığı, not kağıdının arkasında, Samsun, Tokat, Amasya, Erzincan, Erzurum, Kars, Ağrı, Diyarbakır, yalnız o tarihte Ağrı’da görevli bulunan Jand. Alay Komutanı Veli Küçük bu geziyi Ağrı’da yaptırmamıştır. Bakan İ. S.” İbarelerinin yazılı olduğu görülmüştür.
Şüpheli Kemal Aydın’ın Ankara Ümitköy’deki ikametinde yapılan aramada ele geçen “TÜRKİYE ARTIK BİZİM KONTROLÜMÜZDE” başlıklı bilgisayar çıktısında yapılan incelemede; ülkeye ihanet edenlerin icraatlarının vatan topraklarını satanların ve kadrolaşmalarının Kuvayı Milliye tarafından izlendiği ve gereğinin yapılacağı gibi konularla birlikte, Başbakan Recep Tayip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Org.Yaşar Büyükanıt’ın yaptığı görüşme metni olduğu iddia edilen yazı ve bu yazıda Başbakan ve Genelkurmay Başkanı arasındaki gergin ortam ve konuşmaların bulunduğu, metnin sonunda ise “bu cennet vatana ihanet edenler ve ihanetin en küçük halini bile o küçük beyinlerinden geçirenler şunu çok iyi bilmelidir ki Kuvayı Milliye asla unutmaz… Asla Affetmez!” ibaresinin yazılı olduğu tespit edilmiştir.
Şüpheli Kemal Aydın’ın Ankara Ümitköy’deki ikametinde yapılan aramada ele geçen A.K. isimli şahsın 28.03.2004 tarihinde Finlandiya’dan şüpheli Kemal Aydın’a yazdığı mektupta yapılan incelemede; Kemal Aydın’ın adım attığı ve yürüttüğü kutsal uyanış harekatını yürekten kutladığını, kendisini de bir Türk olarak bu harekette rütbesiz bir er olarak bu harekatta bulunmak istediğini belirterek dilek ve temennilerini ilettiği,
Yine şüpheli Kemal Aydın’ın Ankara Ümitköy’deki ikametinde yapılan aramada ele geçen Abdullah Öcalan ve Doğu Perinçek’in birlikte terör örgütü üyeleri ile tokalaşırken çekilmiş ve 1-2-3 şeklinde numaralandırılmış bilgisayar çıktılarının olduğu tespit edilmiştir.
Şüpheli Neriman AYDIN’ın Ankara İli Çankaya İlçesi Birlik Mahallesi 14. Sokak No:7 sayılı adresinde yapılan arama işleminde çok sayıda doküman, ajanda, videokaset, CD ve not kâğıtları bulunarak el konulmuştur. El konulan dokümanların yapılan incelemesinde;
-(3) adet yazar ismi olmayan kitaplar incelendiğinde, “HİZB-UT TAHRİR TERÖR ÖRGÜTÜ ile ilgili yayınlanan kitaplar” dokümanlar olduğu,
-(1) adet not kağıdı üzerinde; “*Özgür ŞENER (12.Bölük) Bölüğe III. Sınıfta katıldığında 117 puanı varmış, Jandarma Özel Harekat olmak istiyormuş. Takım Komutanı Üstgm. …… seni bu okuldan atacağım ifadesini kullamış, -40 puanla Nisan ayında atılmış” “Nusret MEMİÇ (4 üncü bölük) 2006-2007 eğitim-öğretim yılında kasıtlı olarak disiplin puanı düşürülmüş” “*Necdet YÜCEL(19. bölük) Babası Cumhuriyet gazetesinde yazılar yazmış, 19 uncu bölükse (Ali ÇAKAY) bu yılbaşından itibaren disiplin puanı düşürülmeye başlanmış” “Aykut ÖZTÜRK(19. bölük)” “+Atılanlar” yazdığı, arka kısmında ise “*Emrah ERVERDİ Disiplin puanı -30, kredisi 3.400, asker olmak subay olmak isteyen bir Harbiyeli, kısaca hayata askerlikle tutunduğu ifade ediyor, 9 uncu Bölük” “*Önay MAY Kredisi 3.500 civarında, Beden eğitimi ve spordan askeri eğitim sınavlarından sorunu yok, Harp okulunu kaldıramayacak biri değil. 9 uncu Bölük” “*Kur. Yzb. ….’in bölüğündeki 2006-2007 eğitim-öğretim yılında birinci sınıf kısmı, yıla 29 mevcutla başlamış, şu anda söz konusu kısmın mevcudu 20’dir. Yukarıda ismi geçen Emrah ERVERDİ ve Onay MAY da aynı bölüktedir” “*Barışcan ŞAHİN, Erdem GÜRKAN(9. bölük), Baha CANGÖREN (15. bölük), Bayram Burak GÜZELCİK (gönderilen)” yazan doküman olduğu,
-(1) adet not kağıdı üzerinde, “Hizbut Tahrir –Süleyman, -ulus kiler karşısı girişindeki Türksel Telefoncu Rıza arkadaşı, Keçiören senatoryum konuşma yeri, her hafta toplantı yapılıyor, ayda bir büyük toplantı, aşama aşama hazırlık, “Senin bu kitaba geçmen için 6 ayın var” “Bu iş için hiçbirşey talep etmeyen hocalarımız var” CDler kalabalık ortamda izleyin” Telefonda kayıtları sayı olarak yapıyorlar 11 numara 7 numara gibi” yazan doküman olduğu,
-(1) sayfa, 25.12.2007 22:33 gönderi tarihinde Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Neriman AYDIN’ a gönderdiği mail de; Neriman teyze bunun üzerine ayrılma dilekçesi vermiş babası sanırım iptal ettirmiş belli değil. Emre’nin bölük komutanı ile Emre komutanım bana “seslerini yükselttiler saygısızlık yaptılar alt sınıflarım” demiş, Bölük komutanı “bu normal sen de bana yükseltebilirsin” diye karşılık vermiş. Yani göndermeyi kafalarına koymuşlar. Bir bölük komutanı böyle saçma konuşamaz tabi maksatlı değilse. Savunmasına şikayet edenlerin yalanlarını ispatlayacak şeyler yazması kar etmemiş Emre’nin” yazan bilgisayar çıktısı doküman olduğu,
-(1) sayfa 09.08.2006 11.59 gönderi tarihinde Neriman AYDIN’ ın Zübeyde A.’e gönderdiği mailde, ülkeyi yönetenlerin Türk olmadığından bahsederek tehlikeden Türk milletini haberdar edilmesi gerektiğinden bahsettikten sonra “… önderimiz konumundaki insan Kemal AYDIN bey her an bizlere şunu söylemektedir…” yazan bilgisayar çıktısı doküman olduğu,
-(1) sayfa A4 kağıdı üzerine el yazısı ile askeri öğrenci oldukları değerlendirilen (23) kişinin sabit ve cep telefonlarının yazılı bulunduğu ve sonunda denize gidenler İ. G.G., B.D. yazılı doküman olduğu,
-(1) sayfa not kağıdı üzerine el yazısı ile, “9 şubattan sonra 15- şubatta emekli edilen karargah subayı M.A. Faruk Çeliğin mecliste danışmanı olarak özel statüyle 4 Milyar lira ile göreve başladı yanınada ordudan müstavi edilen bir binbaşıyı da yanına almış. –Büyüğümüz …gittiğinde bu aracı …altına sokuyorlar ve bununla dinleme yapıyorlar M. A.; Karaim Yahudisi Uçuşyolu kanada Oradan F.Gülen’in yanına gidip geliyor. Uçak biletleri incelenirse Fetullaha gidiş yolu” yazdığı, arka sayfasında “Trilya Restoran sahibi= S.Ü. emekli subay tanımı M.Ü., C.Ü. emekli Havacı başçavuş elektronikci (MOSSAD ilişki Elektronikle ilgili her türlü dinleme işini yapabilen bir adam Bu lokantanın sahibi Fikri sağların aile dostu. 6 ay dinleniyor görüntü ve ses kayıtları bunlarda 2 jip donanımlı her türlü dinleme bunlardan yapılıyor. İsrail büyük elçiliğinin sivil C plakalı diğer araç Süreyya üzmez üzerine kayıtlı” Elektronikle ilgili her türlü dinleme işini yapabilen bir adam Bu lokantanın sahibi Fikri sağların aile dostu. 6 ay dinleniyor görüntü ve ses kayıtları bunlarda 2 jip donanımlı her türlü dinleme bunlardan yapılıyor. İsrail büyük elçiliğinin sivil C plakalı diğer araç S.Ü. üzerine kayıtlı” yazan doküman olduğu,
-Üzerinde Paper Note ibaresi bulunan kareli blok not defteri içersinde, “Fuat VEZİROĞLU’ nun kitabı alınacak, Yeniden Kuvayi Milliye Fuat VEZİROĞLU, Osman PAMUKOĞLU” yazdığı,
Başka bir sayfasında, “Tunalı teğmenler 93, 427 43 63, 2. kat 6 numara Pınar Unutulanlar dışında yeni bir şey yok Osman PAMUKOĞLU” yazdığı,
-Başka bir sayfasında, “… M.ali Çelebi 1625 (0505 432 19 40) Tuncer Günay (Nuriye atabey) …. +Hayri Bildik Mehmetçiğe mektuplar” yazdığı,
-Başka bir sayfasında, “1. Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’den 10. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet SEZER’ e kadar olan Cumhurbaşkanlarımızı asker sivil ayrımı yapılarak yazıldığı”, karşı sayfasında ise, “Rauf Denktaş àNoyan’da SuikastàÇelebi’de, Tehdit àYeliz’de 3 kitap Çelebi’de Türkiye’nin 5. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay 1968 yılında: Bugünkü okullarda yetişen gençlere ülke yönetimi teslim edilemez…” yazdığı,
-Başka bir sayfasında, “HanP.==>karma sistem Amerikan devreciliği bitirdi. Dört sınıf taburda karma birbirlerini tanımadan mezun oldular…” yazdığı,
-Başka bir sayfasında, “Hamza Demir (1) Mehmet Koçarslan –Tunceli doğ Raina ve Galatasaray adasının işletmesi- PKK ile işbirliğinde İstanbul’u ayakta tutanlardan biri (2) (Paşa) Halen görevde olan bir paşadan – Erdoğan Polat Irak’dan ABD doları getirerek Avro’ya dönüştürüp piyasaya sürüyorlar Paranın %20’sini de Mehmetçik Vakfına verildiğniden de bahsediyor. (3) Edirneli Albay- Oğlu ve gelini teğmen Tayyip Erdoğan hayranı TSK ndan rahatsızlık duyan Bu dönemde TSK nin üst düzeyinin emekli edilerek bunlar dan kurtulacakmış T.C. Devleti Bu 3 Tırı vramış, Bulgaristan’da basılan dolarları kaçak yollarla Türkiye’ye sokuyorlarmış” yazdığı,
-(1) adet siyah renkli karele ajanda içersinde; “Devletimizin yeniden sahibi olduğumuzda büyük Türk Milleti olarak yapacaklarımız 10 Temmuz 2005 Çankaya ile başlayıp Türkiye Büyük Millet meclisinin yeniden açılacağından, Anıtkabir özel defterine ilk ziyaret anında yazacaklarım ile devam ettiği, Büyük önder… …Neriman Aydın 12 Şubat 2004” yazdığı,
Neriman AYDIN isimli şahsa ait, LENAVO marka Diz Üstü Bilgisayar içerisinden çıkan, Toshiba marka ve 36091775T seri numaralı hard disk’te “Belge11.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Neriman AYDIN adıyla yazılan Mehmet D. isimli şahsın tanıtıldığı ve övücü beyanların yer aldığı 10.08.2007 tarihli belgenin bulunduğu,
“Belge 8.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Sazlı Semaver isimli bir programa katılacak olan şüpheliler Mehmet Şener ERUYGUR, Ercüment OVALI, Ali ÖZOĞLU nunda aralarında bulunduğu şahıslar ve konuşulacak konular ile ilgili notların yazılı olduğu,
“emreçelebi.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; “Harbiye ruhunu Harbıyede gecırdıgım 4 yıl boyunca goremedım ..”“Harbıyelılerın MUSTAFA KEMAL'den sonra örnek alabilecek en yakın unsuru bence bölük komutanının davranışlarıdır. Şu zamana kadar benım ornek alabilecegim komutanım olmadı. sebebi ise bölük komutanlarının harp okuluna gonderılırken kısılıklerınden cok alaverelerle yaptıkları karıyerlerı olmasıdır..” “Her gelen komutan (okul k.) Harp Okulundakı sıstemde degıssıklık yapıyor. Dolayısıyla Harbıyelıler neyın dogru neyın yanlıs oldugunu degerlendıremıyor. Yaptıklarınıda inanarak degıl yapmak için yapıyorlar.” şeklinde beyanlarının yer aldığı,
“harbiye.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; “Hepimiz Kemaliz,Hepimiz Türk’üz” Yürüyüş Kararı sayılamadığı Harbiye’nin yetiştirdiği Teğmen de nasıl bir komutan olmaktadır yada olacaktır, takdiri Yüksek Makamlarınıza bırakıyoruz.” “Yüksek Lisans ve Doktora Tezlerini tavukçuluk, arıcılık , su ürünleri üzerinde yaparak nasıl bir Harbiye eğitimi aldığının trajikomik örneklerini sunmaktadır…” şeklinde beyanların yer aldığı,
“mali.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; “…Hepimiz Kemaliz Hepimiz Türküz yürüyüş kararı izne tabidir. Normal olan Türk diline saygı neredeyse takdir konusu halini almıştır. Üst rütbedeki birçok komutan Atatürk adını ağzına almamaktadırlar…Askeri eğitim birçoğu kalıplaşmış, zamanı geçmiş, günümüzün ihtiyaçlarından uzak programlardan oluşmakta ayrılan zaman verimli geçmemektedir...Harbiyede korku kültürü lider yetiştiremez, liderliğini ispat etmiş çok yönlü komutanlar Harbiye de bulunmalıdır… Taburumuzdaki kimi kurmay subayımız ise bizlerin onur ve şerefini ufacık bile olsun düşünmeyerek bizlere karşı hakaret dolu sözler sarf edebilmekte Harbiyelileri geliştirmektense kendi bireysel çıkarları için her türlü fedakarlığı yapmakta olup Harbiyelilere sürekli onur kırıcı cezalar vermektedir...Verilen konferanslara harbiyelilerin ilgisi! Videoda nettir. Bunda yoğun programlarda savrulmalarının da etkisi vardır.” İfadelerinin bulunduğu,
“konferansta uyuyan harbiyeliler.DAT” isimli video dosyası içerisinde; Harp Okulu öğrencilerinin konferanslarda uyurken çekilen görüntülerin bulunduğu, görüntü kaydının “mali.doc” isimli belgede Kara Harp Okulunun eğitim sistemi hakkında ileri sürülen iddiaları doğrulamak için çekildiği,
“NER 2 1.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Neriman AYDIN isimli şahsa değişik tarihlerde gelen ve gönderilen epostalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili açık kaynaklardan alınan belgelerin yer aldığı, belgenin tamamının 134 sayfadan ibaret olduğu, söz konusu belgede;
-Neriman AYDIN adıyla 27.08.2003 tarihli Jandarma Genel Komutanlığı Yrb. Müfit isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “İRAN İSLAM CUMHURİYETİ sınırları içerisindeki Güney Azerbaycan Türklerinin ABD’de yaşayan ve bu ülke vatandaşı olan sürgündeki Türk Lideri MAHMUT ALİ ÇÖHREGANLI, bu sabah eşi ve çocuğu ile ziyaret için geldiği Ülkemizde, İstanbul’da Ülkemize giriş izinleri bulunduğu halde eşi ve çocuğu sınır dışı edilmek üzere Türk Emniyet Birimlerince gözaltına alınmışlardır. Değerli Komutan Org.Şener Eruygur’un “Bildiklerinizi bize her zaman ulaştırabilirsiniz” cümlesinden hareketle…konuyla ilgili yardımlarınızı Türk Tarihi ve Türk Milleti minnetle hatırlayacaktır.” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN adıyla 19.08.2003 tarihli Bilgi notu başlıklı alt kısmında “paşa ile yapılan görüşmeye hatırlatma notu” ifadesi yer alan notta; “Bu, Türk Milleti ile Türk Ordusunun 65 yıl aradan sonra ilk buluşması, Türk Tarihinin bu anlardan hoş bir gülümseme ile bahsedeceği inancındayım. Sanırım daha önce ne Siz Türk Silahlı Kuvvetleri ne de Biz Türk Milleti hazırdık… Benim Ülkemde toplumun hemen her kesiminden kendisine hizmet eden, kendisine mensup olduğu ülkesinden daha bağlı insan yetiştiren ABD’ye ve AB ülkelerine karşı; Siz asli unsur Türk Soyunu ülkemiz için, devletimiz için ayakta ve hayatta tutmayı başaramadınız. Değerli Büyüğüm, Biz 65 yıldır Sizi bekliyoruz.... Ama ortada yoksunuz... Yolumuz ölmek ve öldürmek ihtimalleriyle doludur. Bu tehlikeyi Biz göze aldık, Siz de alıyorsanız başlayalım deriz …Değerli büyüğüm Türk Milleti gerçekleri ve gerçek olmayanları bilmektedir. Farklı düşünüyorsanız bu düşüncenizden vazgeçmenizi tavsiye ederiz. 150 likler listeleri hazırlayan Türk Milleti, 150 binlikler, 15 milyonluklar listeleri de hazırlayabilecek idrak ve şuurdadır” Şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN adıyla 14.10.2003 tarihli Jandarma Genel Komutanı Org. Şener ERUYGUR isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “Değerli Büyüyüm, işbirlikçi siyasi kadroların sömürge anlaşmalarına parti adı fark etmeksizin korkusuzca, uyarı şeklindeki beyanlarınıza rağmen hiç çekinmeksizin imza atmalarını Siz Türk Silahlı Kuvvetlerinin her seferinde “Türk Silahlı Kuvvetleri AB’ne karşı değildir” sözlerinde buldukları cesarette ararız. Bu şekildeki ifadelerinizi Türk Milleti olarak koyacak yer bulamadığımızı itiraf etmeliyim. Çünkü Türk Ulusu bu şekildeki sözlerinizle “demek ki korkulacak bir durum yoktur rehavetine ve yanılgısına” kapılmakta ve ihanetleri 65 yıldır ispatlanmış biri diğerini aratmayan soysuzlara desteklerini sürdürmeğe devam etmektedirler. Paşam, Başkent Ankara’da Karanfil Sokakta, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı-Sahil Güvenlik Komutanlığı binasının tam karşısındaki Eyüboğlu Otelde, Otel sahibinden misafirlerine kadar günün 24 saati Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine azınlık ruhlu, molla zihniyetli kafalar tarafından inanılmaz bir propaganda yapılarak kitleler etki altına alınmakta ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin dayanak noktası inceltilerek altı oyulmaktadır. Türk Milletinin gözleri önünde bölücülük, Türk Silahlı Kuvvetleri, Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti düşmanlığı yapılmaktadır. Türk Milleti henüz bu ihanete ve şer odaklarına karşı koyacak güçte, uyanıklık ve duyarlılıkta değildir…Paşam, Birlik Mahallesi, 14. Sokak, 11 nolu konut Doğu illerimizden bir Şahıs, İşadamı ve Siyasetçiye ait olup, İlçi İnşaat tüzel kişiliği altında faaliyet göstermektedir. PKK-Kadek terör örgütü ile ilişkisinden başlamak üzere uyuşturucu kaçakçılığına kadar Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Silahlı Kuvvetleri aleyhine bölücü faaliyetlerde bulunduklarını, terör örgütü elemanlarına yardım ve yataklık yaptıklarını tahmin ediyoruz. Konuta girip çıkan insan sayısı bir hayli fazla olup, çoğunluğunu Doğu ve Güneydoğu Anadolu kökenli vatandaşlarımız oluşturmaktadır. Gelip gidenlerden bazılarının asker kıyafeti taşıdıkları malumlarımız olup, asker üniforması ile konuta girenler dışarı sivil olarak çıkmaktalar, konuta gelip giden insanların sokaktaki davranışları ile bindikleri son model otomobiller duyarlı her vatandaşın dikkatini çekebilecek boyutlardadır…Bu tür girişimlerinizin Ulusal Güçlerin bir araya gelmesinde büyük katkıları olacağı inancını taşımaktayız. Bu ailelerin ve aşiretlerin, işbirlikçi ve satılmış mevcut siyasi partilere yönlenmelerine ve emperyalist ülkeler güdümünde çeşitli yollarla istismar edilmelerine yol açan tutumlar karşısında Türk Milletini ve Türk Devletini temsilen Devletimizin yegane teminatı Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve değerli komutanlarının bu boşluğu doldurmasını beklemek bunca ihanetten sonra hakkımız diye düşünüyoruz. Türk Ulusunun Milli olan her kafasından faydalanmanızı bekliyoruz….Türk Ulusu olarak amacımız zamansız harekete geçmemek, ama geç de kalmış olmamaktır. Örgütlenmemizde ve uyanmamızda bize katkıları olacak yegane milli güç Siz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin olduğuna inanıyoruz. Türk Milleti bu konuda ısrar etmektedir Paşam. Plan ve program yapma, karşı düşünce üretme ve bu düşünceleri icraata dönüştürme zamanıdır. Tek bir sömürge anlaşmasının imzalanmasını ve yürürlüğe girmesini, hiç edilen tek bir Kamu kurumunun satışını durduramadığınız, durduramayacağınız içindir ki, tam bağımsızlığımızı kaybetmiş bulunuyoruz. Bu konudaki ihmalkarlıklarınızın devam etmemesi için acilen tedbir almanızı bekliyoruz. Durdurmak için kafalar koparılması gerekiyorsa, o da yapılmalıdır. Türk Ulusunun düşünceleridir. .. Türk yurdunda Türk ulusuna yakışır bir hayat istememizi bize çok görmeyeceğinizi ümit ediyor ve biz Türk Milletine gizli öncülük görevinizi yerine getirmenizi bekliyoruz. İzninizle; Vasiyet gayet açıktır, gereğini yapmak üzere Sizi bekliyoruz.” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN adıyla 10.10.2003 tarihli Veli Küçük isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “Paşam, 65 yıldır ihanette sınır tanımayan 65 yıllık Ankara Hükümetlerinden aksi bir tavır ve davranış beklememiz Türk ulusu olarak gaflette olduğumuzu gösterir. Bunun bilincindeyiz. Türk Ulusu olarak bütün beklentilerimiz Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapacaklarına yöneliktir….Bizi yanıltan Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihanette sınır tanımayanlar üzerinde etkin ve etkili olamama duruşudur.” Şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN adıyla 05.03.2004 tarihli Jandarma Genel Komutanı Org. Şener ERUYGUR isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “Değerli Büyüğüm, 2003 Ağustos ayında şahsımı kabulünüzde Yüksek Makamlarınıza bir iki cümle ile açıklamaya çalıştığım, tedbir alabileceğiniz düşüncesiyle, özellikle Devlet-Millet ve Ülke güvenliğimizle doğrudan alakalı olan, şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetlerinin birçok bilgi ve belgeye kolaylıkla ulaşabileceği konuyu ayrıntılı olarak bir kez daha Asıl Ellere iletmenin bir Türk Evladı olarak görevim olduğu inancındayım…Türk Ulusu bu konuda endişelidir Paşam. Bir tarikat sapığının henüz Başbakan değilken bile Kıbrıs’ı, Kıta Sahanlığını, Ermenistan, Kürdistan tavizlerini emperyalist babalarına söz vermiş icraatlarının yanında, Menderes’in yaptıkları solda sıfır kalmaktadır. Kaybettikten sonra kelle alınması Kıbrıs’ı geri getirmeyecektir Paşam. Türk Ulusunun düşünceleridir. Türk Ulusuna açıklamalarınızda, endişelerinizde dış merkezlerin saldırılarını, yerli maşaların azgınlıklarını göğüsleyebilecek güçte olduğunuza şüphemiz yoktur. En önemlisi Türk Ulusu emrinizdedir Paşam. Kıbrıs’ı ilhak ettiğinizi açıklamazsanız ilk cephemiz düşmüş olacak ve arkası çorap söküğü gibi gelecektir…Bunu durdurun Paşam, lütfen durdurun..” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN adıyla 18.03.2004 tarihli Hayri B. isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “…geçen hafta sonu Jandarma Genel Komutanlığın’da Paşa’nın emriyle bir toplantıya çağrıldım... konuşulan ve paylaşılan konuları ancak karşılaştığımızda Size aktarabilirim.” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN adıyla 21.04.2004 tarihli Jd.Kd.Albay Cengiz Y. isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “Ziraat Bankası Dış İşlemler Operasyon Daire Başkanı Güner A Beye malum konudan Türk Silahlı Kuvvetlerinin uzun zamandır haberdar olduğunu, bu vesile ile Türk Ulusunun Devleti ile birlikte ayakta kalabilmesi için her bir bireyin katkısının vazgeçilmez olacağını, malum konudan tarafım sayesinde değil de, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bizzat haberdar olduğunu hissettirmenizi, bu bilgilere dünya durdukça ulaşmanın geleneksel Türk Devleti bekasının bir gereği olduğunu Batılı Ülkeler Almanya, Fransa, İngiltere örnekleri vererek ifade etmenizi, bu konuyu Batılı ülkelerde Mali Polisin yaptığını, ülkemizde her kurumun Siyasi iktidarlar elinde istismar edilmesi nedeniyle ülkemiz bakımından hayati öneme haiz bu ve benzeri konuların Türk Silahlı Kuvvetlerine kaldığını belirtmenizi, Albayım özellikle bu bilgilere ulaşmak için Mahkeme Kararı çıkartmak gibi bir çözüm şeklinden asla bahsetmemenizi, bu hak ve yetkilerin Devletimizin Kurulduğu gün Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk Ordusuna verildiğini belirtmenizi,
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin her bilgi ve belgeye istediği anda ulaşmasının Devletimizin günümüzde getirildiği durum nedeniyle önemli olduğunu, Türk Ulusunun Türk Silahlı Kuvvetlerine güvendiğini ancak katkılarının beklendiğini ifade etmenizi önemle istirham ediyorum…“Not: Albayım toplantıdan önce Güner Arslan ve konuyla ilgili düşüncelerimi öğrenmek konusunda emrinize amadeyim. Dahili telefonumdan rahat konuşma imkanım bulunmaktadır.” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN adıyla 20.07.2004 tarihli M. Şener ERUYGUR isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “…Türk Ulusuna Bildirge niteliği taşıyacak bir Gazetenin acil olarak ihtiyacımız olduğunu belirtmek isterim. …Söz konusu Gazeteye gönüllü olarak ve bundan büyük bir haz duyarak makale verecek Ulusalcı araştırmacı yazarlarımızın artık var olduğunu bilmek büyük bir imkan olup, Türk Ulusunu uyandırmak yolunda önemli mesafeler aldıracağı, siyonist emperyalistlerin Türk Ulusuna kolay kolay etki edemeyeceklerini, Türk Ulusunun uyandırılma süresini kısaltacağı düşüncelerini taşımaktayız. Paşam, bu konuyla ilgili olarak Türk Ulusunun ve Türkiye Cumhuriyetinin geleceği için yapacağınız hizmetin Türk Ulusunun bir an evvel yönetimde hakim olmasına imkanlar, fırsatlar hazırlayacağı muhakkaktır... Türk Ulusunu emperyalist, siyonist AB ve ABD ye sömürge yapmaya yemin etmiş siyasi zihniyetlere bu gazete ile ya da bir TV kanalı ile Türk Ulusunun layık göreceği tokatı atma fırsatı doğacak ve Türk Ordusunu yıpratacak bir ihtilale gerek kalmayacaktır düşüncesindeyiz. Çünkü bu kez yapacağınız bir ihtilalin Ulusal Tam Bağımsızlıktan, Ulus Devlet varlığımızdan yana olmasını, Vatan ve Devlet hainlerinin ise kafalarını almasını bekleriz… Candan E. bir Türk çocuğudur, günümüz İstanbul Valisi ve Devletimin en tepesindeki diğer bir çok zevat gibi Süryani değildir. Bunun için de korunmasını, kollanmasını beklemenin hakkımız olduğunu bilmenizi isteriz. … Türk Ulusunun Devlet kadrolarından bir bir tasfiyesine ve öldürülmelerine dur demek zamanı gelmedi mi Paşam ? Siyonist emperyalistler ve işbirlikçileri tarafından öldürüldüklerinden sonra mı kendilerine selam duracaksınız…? Onlar hayatta iken kendilerine ulaşmanızın anlamı, ehemmiyeti, öldürüldükten sonraki milyonlarca selama bedel diye düşünüyoruz Paşam….Değerli Büyüğüm, 30 Ağustos’da Orgenerallikteki sürenizin dolduğunu biliyoruz. …Temenni ederiz ki zati âlinizden boşalacak Makama emperyalistlerin emrinde olmayacak değerli bir Türk Subayının Sizi aratmaksızın gelmesi ve Sizin kadar Türk Ulusuna güven vermesidir. Acaba böyle mi olacak diye endişelerimizi zati alinize iletmek, Sizinle paylaştığımız düşünce ve tespitlerimizi kendileri ile de paylaşıp paylaşamayacağımızı bilmek ve sormak isteriz.” Şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN adıyla 17.08.2004 tarihli M. Şener ERUYGUR isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “Paşam, emirleriniz üzerine komutanlığınız yetkililerinden Alb. Cengiz Y. Sayın Candan E. ile irtibata geçmişlerdir. ..söz konusu Mahkemelerin davaları bir an önce sonlandırmalarında Komutanlığınız Adli Müşavirlerinin Mahkeme Başkanları ile “Sayın Candan E.’in Bakanlıktaki görevine devamının sağlanması” şeklinde yapacakları görüşmelerin zaten haklı olduğu Dava kararlarının hızlandırılması bakımından olumlu sonuç alınmasında etkili olacağını düşünmektedirler. Sayın Candan E.’in Komutanlık Yetkililerinizin de dinledikleri üzere inanılmaz ölçüde bilgilere sahip olduğu düşünülürse, Bakanlıkta kalmasının sağlanmasının Asıl Devletimiz açısından fayda temin edeceğini ifade etmişlerdir…Konuyu Yüksek Makamlarınıza iletmenin gereğine inanmaktayım Paşam. Sayın Candan E.’in Ankara’da bulunması ASIL Devletimizin menfaatleri için önemlidir, vazgeçilmezdir.” Şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN adıyla 18.08.2004 tarihli J.Kd.Albay Cengiz Y. isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “…söz konusu Mahkemelerin davaları bir an önce sonlandırmalarında Komutanlığınız Adli Müşavirlerinin Mahkeme Başkanları ile “Sayın Candan E.’in Bakanlıktaki görevine devamının sağlanması” şeklinde yapacakları görüşmelerin zaten haklı olduğu Dava kararlarının hızlandırılması bakımından olumlu sonuç alınmasında etkili olacağını düşünmektedirler…Not: Albayım, konuyla ilgili aynı bilgiyi içeren bir notu Paşa’ya iletilmek ve bilgilenmesini sağlamak üzere Yaveri Yarbay Müfit Beyin odasındaki faksa da geçtim” Şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN adıyla 18.08.2004 tarihli J.Kd.Albay Cengiz Y. isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; ““Albayım, Sizleri aciliyetinden ve ehemmiyetinden haberdar ettiğim Sayın Candan E. beyin T. C. ANKARA 11.İdare Mahkemesinde açılmış bulunan 2003/1001 Disiplin Cezası ile ilgili dava 2004/256 nolu kararla Sayın Candan E. lehine sonuçlanmış bulunmaktadır…söz konusu dava mesnet tutularak yine Ankara 11.İdare Mahkemesinde açılan “Zonguldak Vali Yardımcılığına tayin konulu 2004/2001 sayılı ikinci davanın da Sayın Candan E. lehine sonuçlanmasına bu davanın dayanak ve örnek teşkil edeceği hususunu bilgilerinize arz eder …Candan E.in Ankara’daki görevinde kalması için ikinci davada yardımlarınızı beklediğimizi belirtiyorum…” Şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN adıyla 06.09.2004 tarihli M. Şener ERUYGUR isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “Paşam, Sizleri, Yüksek Makamlarınızı hayati aciliyetinden ve ehemmiyetinden haberdar ettiğim Mülkiye Baş Müfettişi, Sayın Candan E. Beyin, Ankara 11.İdare Mahkemesinde 2003/1001 Disiplin Cezası ile ilgili açılmış bulunan dava, 2004/256 nolu kararla Sayın Candan E. Beyin lehine sonuçlanmış bulunmaktadır. … söz konusu dava mesnet tutularak yine Ankara 11.İdare Mahkemesinde açılan “Zonguldak Vali Yardımcılığına tayin konulu 2004/2001 sayılı ikinci davanın da, bu durumda Sayın Candan E.Beyin lehine sonuçlanmasına dayanak teşkil edeceği hususunu bilgilerinize arz ediyor…Yüksek Makamlarınızın malumları olduğu üzere, Sayın Candan E.’in Ankara’da Mülkiye Başmüfettişliği görevinde kalmasının Asıl Devletimizin ayakta ve hayatta kalması için önemine ve gereğine inandığımızı belirtirken, Müfettiş olması nedeniyle inanılmaz bilgi ve belgelerin sahibi Sayın Candan E. Beyin bildiklerinin, Türk Ulusunun bir gün gereğini yapmak üzere Yüksek Makamlarınız nezdinde kayda alınmasının ehemmiyetine bir kez daha dikkatinizi çekmenin Türklük görevimiz olduğunu hatırlatmak istiyoruz Paşam. Arz ederiz…NOT: 1- paşam, bundan sonra elime ulaşacak bilgi ve belgeleri yine size mi yoksa Org.sayın F. T. paşamıza mı iletmeliyim, bunu izninizle öğrenmek istiyorum” Şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN adıyla 18.01.2005 tarihli M. Şener ERUYGUR isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “…şahsınıza arz ettiğim Sayın Mülkiye Başmüfettişi Candan E. Beyin Ankara İdare Mahkemesindeki iki davasının da Siz değerli ve duyarlı Türk Komutanının katkıları sayesinde lehine sonuçlandığını ve İçişleri Bakanlığındaki Başmüfettişlik görevine başladığını Yüksek Makamlarınıza iletmekten sevinç duymaktayız. Sayın Candan E.’in Yüksek Makamlarınıza iletilmek üzere şahsıma ilettiği belgeler mektubum ekindedir. (Ek no: 3 Candan E.) ) Arz ederim.” Şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman AYDIN adıyla 06.09.2004 tarihli Tümgeneral Sabri D. isimli şahsa hitaben yazılan mektupta; “…Türk Ulusuna 85 yıl önce biçilen sömürge gömleğini 1923- 10 Kasım 1938 den beri 66 yıldır yeniden ısrarla giydirmeye çalışan emperyalistler ve işbirlikçilerine gerekli dersi bir kez daha olmak üzere yine Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk Ulusu birlikteliği vereceğine inancımız tamdır. Gizli Öncülüğünüz kaçınılmazdır.” Şeklinde beyanların yer aldığı,
“NER-AY 7.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; Neriman AYDIN isimli şahsa değişik tarihlerde gelen ve gönderilen epostalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili açık kaynaklardan alınan belgelerin yer aldığı, belgenin tamamının 169 sayfadan ibaret olduğu,
“plazma tarihçesi.doc” isimli MSword dosyası içerisinde: şüpheli Ercüment OVALI isimli şahsın 31.08.2007 tarihinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT’a hitaben yazdığı ve tamamı 9 sayfadan ibaret mektup olduğu, söz konusu mektup içerisinde; “ … Ülkemin benim uzman olduğum alanda iki büyük gereksinimi vardı…ülkemizin her yıl 300 milyon dolar ödeyerek satın aldığı bazı ilaçları (insülin gibi), dokuları ve hatta gerektiğinde biyolojik silahlar üretebilecek bir biyoteknoloji merkezi idi…Her türlü silaha karşı tedbire sahip olmasına rağmen Biyolojik silahlarla savaşma konusunda yeterli hazırlığı olmayan ülkeme biyolojik savaş endüstrisini kurmaktır. Nitekim bu gün 1 trilyon borcu olan, zorlukla ayakta kalan bu küçücük şirkete, onun yaratıcısı olan bana yapılan ulusal ve uluslar arası saldırının 2 nedeninden biri ATİ tesislerinin 15 günde bu silahı üretece hale gelebilecek şekilde dizayn edilmiş olması…” şeklinde beyanların yer aldığı,
“YAZI-1.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; şüpheli Neriman AYDIN’a değişik tarihlerde gelen ve gönderilen e-postalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili medya vs. temin edilen belgelerin bulunduğu 105 sayfadan ibaret belgede:
-NOYAN ÇALIKUŞU [1] isimli e-posta adresinden 09.10.2006 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen e postada; “Merhaba Neriman Teyzecim, … Bir Harbiyeli olarak diğerleri gibi kendimi milli konularda eksik hissediyorum. Bana birkaç kaynak gönderebilir misiniz? …Saygıdeğer Kemal Amcama çok selamlarımı iletin.” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman Aydın tarafından 09.10.2006 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen e postada; “Merhaba Teyzesi…Evet çalışmalar son hızla devam ediyor, Türk Milletinin feraseti, ve Tanrı vergisi hasletleri bizlere her gün yeni mucizeler yaşatıyor. Bunları gördükçe daha fazla heyecan ve yüksek oranda enerjimizle çalışmalarımıza devam ediyoruz, canım Teyzesi. Bir kaç gün önce biz de Kemal Amcanla senden söz ettik… Sen öyle bir insanla tanıştın ki, seni her konuda yetiştirecek, geleceğe hazırlayacak engin bir bilginin sahibidir kendisi. Zaten böyle olduğu için bizlere önderlik yapmaktadır… Bayramdan sonra Kemal amcan bir hafta sonunu sana ayırmak istiyor... Ne zaman müsait olursan beni arayabilir söyleyebilirsin Teyzesi...” ifadelerinin bulunduğu,
-NOYAN ÇALIKUŞU [2] isimli eposta adresinden 26.10.2006 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen e postada; “…Siz ve Kemal Amcamın aynı coşku ve heyecan ile biz Harbiyelilerin timsali olması dileklerimle...”şeklinde beyanların yer aldığı,
30112007136.jpg, DSCF1625.JPG, DSCF1626.JPG, DSCF1631.JPG, DSCN1177.JPG, DSCN1179.JPG, DSCN1183.JPG ve P1000835.JPG isimli resim dosyaları içerisinde; yer ve zamanı belli olmayan bir toplumsal gösteri yürüyüşü ile şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ isimli şahsın mezuniyet töreninde çekilmiş fotoğrafların olduğu,
07 NOLU CD içerisinde; “Bel1.doc” isimli MSword dosyası içerisinde; şüpheli Neriman AYDIN’a değişik tarihlerde gelen ve gönderilen e-postalar, mektuplar ve farklı konularla ilgili medya vs.temin edilen belgelerin yer aldığı 130 sayfadan ibaret belgenin olduğu,
-Neriman Aydın tarafından 10.01.2007 tarihinde ismail / adana isimli şahsa gönderilen e postada; “…Büyüğümüz bir müthiş Türk olup, bize 4.5 yıldır Önderlik yapmaktadır. Türk Mİlletinin oylarıyla Türkiye Büyük Milleti Meclisi hükümetlerine kavuşanların 10 kasım 1938 saat 9:06 dan beri hiristiyan ve yahudi emheryalist düşmanlarımızla işbirliği yaparak TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNE TÜRK MİLLETİNE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'E TÜRKİYE'YE TÜRK ORDUSUNA TÜRK BAYRAĞINA ihanet edenleri ve arkalarındaki düşmanlarımız israili amerikayı ingiltereyi ve avrupa birliği ülkelerinin üzerimizdeki işgal emellerini durdurmak ve Devletimizin iradesine sadece Mustafa Kemal Atatürk'ten ve Türk milletinden emir alan Türk Milletinin evlatlarını hakim kılmak için büyük bir mücadelinin öncüsüdür Büyüğümüz.
Ne MİT'in ne Ordunun ne CIA nın ne Mossad'ın ne MI5 in ne alman istihbaratının adamı değildir, mason değildir. Hiç bir siyasi teşkilatın derneğin vakfın sivil toplum kuruluşlarının üyesi değildir. Türk Milletine mensuptur M Kemal Atatürk'ten emir almaktadır. İlahi manada emirleri Yüce Allah'tan ve sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed'ten almaktadır…Davamız Türkiye Cumhuriyetini kaybetmemek davasıdır... ihaneti cezalandırmak davasıdır...” Şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman Aydın tarafından 29.01.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen e postada; “…Türk ordusunun üst rütbedeki amerikancı -mason paşalar alt rütbedeki Atatürk neferi subaylar tarafından saf dışı bırakılırsa emperyalist halim ne olur diye tereddüt ettiğinden Türkiye'ye vurmayı geciktirmişlerdir... Yoksa Türk Milletini sindirmeyi çoktan başarmışlardır... hem de Atatürk'e sövdürerek…İstanbul'dan misafirlerimiz vardı, Şifre Çözüldü Kitabının yazarı Ali Özoğlu Bey... Sabahladık... ama ne sohbet Teyzesi... 10 gün öncede Kemal Amcan Karadeniz de özel bir TV kanalında 1 saat konuştu, yalnız o konuştuktan sonra programı yayından kaldırdılar, bütün Karadeniz ayakta...” eklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman Aydın tarafından 20.02.2007 tarihinde Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahsa yazılan mektupta; ““Bizim düşüncemiz ise millet bu büyük davayı bir güç halinde konuşuncaya kadar Önder’i bu tür emperyalist tedbirlerden ve yaratacakları bilinçli ve amaçlı tehlikelerden uzak tutmaktır. Onun içindir ki, ulusal yayın kuruluşlarında şimdilik program yapmasını milletimizin geleceği için sakıncalı görmekteyiz benim Sevgili kardeşim.. Türk Milletini bu güzellikten yoksun bırakmamaktır tüm emelimiz, amacımız . Onun içindir ki bugünlerde bir tv programı kendisine sizin de bizim de engel olamayacağımız zararlar verebilir. Ama aynı düşüncenin neferleri olarak sizler, Büyüğümüzün yerine ortak tespit ve düşüncelerimizi tv programlarına katılarak milletimize duyurabilme fırsatlarınız olursa bunlar milletimizin geleceğini emin ellerde gördüğümüzün işaretleri olacaktır…Biz sizin de tv yayınlarına çıkmanızı sakıncalı görmekteyiz…Ancak yine karar Önderimizin ve sizindir…Kemal Aydın’dan ve Ali Özoğlu’ndan birer tane daha olsaydı keşke, ama yok… yok yok.. Öncelikli görevimiz sizi gücümüzün yettiğince korumaktır… ” ifadelerini bulunduğu,
-Noyan ÇALIKUŞU tarafından 20.02.2007 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen e postada; “Değerli büyüklerim Kemal Amcam ve Neriman Teyzem… Siz büyüklerimin bizlere vermekte olduğu fikir beyanatları, ileride atılacağımız kıta hayatında bizim görevlerimiz nazarında çok stratejik bir noktaya sahip olacaktır… Türk Yurdu içerisinde, oluşturulmak istenen "etnik ekalliyet" kümeleri, büyük bir ihanetin pençesindedir ve Sevr Antlaşması'nın önümüzdeki günlerde önümüze konulması ile, büyük bir oyunun parçaları olmaktan geri kalamayacaklardır…Siz değerli büyüklerimizin nihayetsiz büyüklükteki bilgi dağarcığından yararlanmak ve sizlerin ruhlarımızı şahlandıran değerli sözlerinizi tekrar dinlemek için huzurunuza gelmek istiyoruz. Affınıza sığınarak pazar günü eğer müsaitseniz çok değerli vakitlerinizi almak istiyoruz. Ellerinizden öper, sağlık ve mutluluğunuzun daim olmasını dileriz. Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Neriman Aydın tarafından 21.02.2007 tarihinde noyan.selda@gmail.com isimli e posta adresine gönderilen e postada; “Merhaba Teyzesi, Büyüğümüzle görüştüm pazar günü müsait sizlerle görüşecek, aklınıza takılan, sizi rahatsız eden tespitleriniz, sorularınız varsa yazmayı unutmayınız...Bilgilenmek istediğiniz her konuyu da ayrıca not ederseniz, sizler için hepimiz için çok daha faydalı olacaktır…biz değil intikamda ve ihanette yarışanlar ölmeli. çünkü bu vatanda yaşamayı hak etmiyorlar, bu devletin makamlarını asla hak etmiyorlar... aldıkları her nefes attıkları her adım haram onlara... haram olduğunu biz biliyoruz onlar da öğrenecekler..Büyüğümüz Kemal Aydın bey adına teyzeniz olarak sevgilerimizi gönderiyoruz ... ” şeklinde beyanların yer aldığı,
-Noyan ÇALIKUŞU tarafından 06.03.2007 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen e postada; “Merhaba Neriman Teyzeciğim, Cuma günü ile ilgili olarak sizin ve Büyüğümüzün ve Selda‘ nın isimlerini yazdırdım. Sizleri Atamızın mezun olduğu Harbiye de görmekten, sizin gibi Atatürk ün açtığı yolu kapattırmamaya yeminli, yüksek vatan sevgisiyle dolu saygıdeğer Büyüklerimin buraya gelmesinde bir vesile olmaktan onur duyuyorum. ” şeklinde beyanların yer aldığı,
19 nolu Cd içinde; DSCF1597.JPG, DSCF1631.JPG, DSCF1681.JPG ve PICT0056.JPG isimli resim dosyaları içerisinde şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’nin mezuniyet töreninde çekilen fotoğraflarının bulunduğu görülmüştür.
c-Telefon Görüşmeleri
değiştirTape No:7177, 16.05.2008 tarihinde YAŞAR ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.A. ÇELEBİ’nin “sıkıntı var mı” dediği, Yaşar’ın “Abi var ya bizim” “Anlatırım sonra baya uzun” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Ceza filan durumu varmış öyle bişey mi var” dediği, YAŞAR’ın “Yok benim ceza durumum yok da bir iki olay daha öğrendim” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Tamam onu konuşacaz biz nasıl konuşacaksak bi şekilde yani o ATAMAYLA İLGİLİ Mİ” dediği, YAŞAR’ın “Yok atama değil de başka bi ...” “He Bora SEÇKİN den haberiniz var mı” “bugün bişeyler oldu da ...” dediği
Tape No:7180, 19.05.2008 tarihinde BEKTAŞ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Bektaş’ın “Şimdi seninde onunda ağırlığının ... o Akif Efendiyi varya Akif Efendi bizim kapıcı Akif var ya Akif” “Dün akşam ki bizim kapıcı hani” “Mesajı aldın değil mi kapalı konuşuyorum” “He Akif i ara tayinle şöyle görsün bi yerleri ya ...” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “He yani şuan Emreyle ilgili bir durum var mı” dediği, Bektaş’ın “Emreyle ilgili durum şöyle yani şeyden GATA dan raporun neticesi gelecekmiş” dediği, M.A.ÇELEBİ’nin “Emre yani bize hemen intikal ettirsinde bazı şeyleri geç kalmasın yani” dediği, Bektaş’ın “yarın ki işte o dediğimiz hastaneden çıkacak raporun neticesi müspet olsun baba dedi bana onu bana söyledi onu benden istedi işte bide orda bi güzel bir kardeşimiz var yakın köylümüz biliyorsun” “mesaj aldın onla görüştüm” “Yani ağırlığınızı hissettirin isminiz duyulsun” “Odun eline aldığın zaman biliyor musun adam şöyle bizim fareler kaçacak yer arasın yani” “Ben senin gözlerinden öpüyorum artık emir komuta sende” dediği
Tape No:6870, 31.05.2008 tarihinde DURMUŞ ALİ ÖZOĞLU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; D.A. ÖZOĞLU’nun “iyi yetiştiğine inandığı Mehmet Ali’nin Noyan’a destek olmasını sağlamak için “Gözlerinden öpüyorum Mehmet Ali’cim, Noyan’ı sana emanet ediyorum. Özellikle emanet ediyorum. Noyan’ın biraz daha böyle ayaklarının yere basması lazım. Onun için de biraz daha senden ona sahip çıkmanı istiyorum.” talimatını verdiği, Mehmet Ali’nin “Tamam Ali amca, anladım anladım Ali amca, baş üstüne.” diyerek emri kabul ettiği, bununla beraber Noyan’ın da alt gruplara ve daha az yetişen örgüt elemanlarına veya örgüte kazandırmak için çalışılanlara sahip çıkması için “O da, o da o da, başkalarına sahip çıksın.” şeklinde talimat verdiği, Mehmet Ali’nin de “Tamam Ali amca, anladım anladım Ali amca.” diyerek talimatı aldığı,
Tape No:7199, 08.07.2008 tarihinde HAMZA DEMİR / Y.E. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;H. DEMİR’in “Yok yok onun için değil, komutanımla beraber oturuyorduk da, sohbet ediyorduk da, dedim. Y.E.’in “bir arayayım. Dedim ki kardeş biz dik durduk, avukatım da gerekeni söyledi bundan sonra da dedim avukatım Allah izin verirse çıkartacak dedim. Komutanım da burada” dediği, Y.E’in “Komutan hangi komutan” demesi üzerine Hamza’nın “Hıı Çelebi” dediği, daha sonra şüpheliyle Y’un konuşmaya başladıkları, Y.E’in “Ben sizin de adınıza, Noyan Bey’e de söyledim çünkü burdaki önemli. Sizinle olan görüşmeleri sanki Genelkurmaya bir sızma gibi değerlendirilmek istendi, ben söyledim Genelkurmayın bu işlemden haberi var. Bütün raporlarda Genelkurmaya günlük rapor veriliyor ama buna rağmen Hakimlerin veya Savcıların aklına yatmadı böyle bir şey olabilir. Bir dilekçe hazırlayacağım sizleri de Hakimlen görüştüreceğim. Ben onu bugün ve yarın hazırlayacam, siz orda biz bunları yaparken komuta kademesinin de haberi vardı Genelkurmay. Biz asker olarak böyle bir terörle irtibatta olanlarla görüşmemizin imkanı yok. Bizim Kurumumuz böyle bir şey müsade etmez. Bizi ayrıca da kendimiz istihbarat birimleri tarafından takip ediliyoruz Askeri İstihbarat tarafından. Zaten böyle bir durum rapor edilirse bizim Harbiyede kalma imkanımız olamaz diye ifadeyi vereceğiz bu şekilde. Ben sizi savcıyla görüştürecem. Eğer bir sıkıntı olursa zaten bizzat Genel Komutanlıkla irtibata geçerim.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Evet abi biz ifade verecez. Tamam Y.E’in “abi biz hazırız, ne zaman bu hafta içi mi olacak. Tamam Y.E’in “Abi. Tamam, biz kendimiz ayarlayalım mı izin olayını yani.” dediği, Y.E’in “Siz zaten gelirsiniz ben size telefon edecem önce Hakim beyle de görüşecem. Nasıl uygun olur diyecem ona göre yasal bir şey yapcağız.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Tamam Y. Abi” dediği,
Tape No:7200, 21.07.2008 tarihinde NOYAN ÇALIKUŞU / YAŞAR TOZKOPARAN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.A. ÇELEBİ’nin “Yavaş yavaş zaten bu işler tabi yılların şeyi var pisliği var bu işin içinde yavaş yavaş düzelecek yani. Öyle bizim de işimiz o zaten en mükemmel şekilde ulaştıracağız değil mi. İşte böyle durum. Nasıl haçlığın felan var mı nasıl durumlar gönderelim” dediği, Y. TOZKOPARAN’ın “Yani biz onu umuyoruz onu bekleriz. Evet evet” dediği, daha sonra Mehmet Ali ile Noyan’ın görüşmeye başladıkları, M.A. ÇELİBİ’nin “He he görüştün mü sen Y. abiyle felan. Ne diyor bişey var mı” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Konuşmuyo, fazla konuşmuyor fazla” dediği, M. A. ÇELEBİ ’nin “Konuşmasın” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Şimdi o tabi haberleştiğimiz vasıtanın güvenilir olmamasından dolayı” dediği,
Tape No:7202, 25.07.2008 tarihinde NERİMAN AYDIN’a çektiği mesajda; “Neriman teyze ben kizilay bolgesindeyim bir is olursa haber verirsiniz ellerinizden operim” yazdığı,
Tape No:7203, 25.07.2008 tarihinde NERİMAN AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.A. ÇELEBİ’nin “Bu H. Bey’le biz özellikle neyi konuşalım yani tam olarak” dediği, N. AYDIN’ın “Olayı anlatıyorsun, hadiseyi anlatıyorsun. Kemal abim sizinle görüşmemi ve Y. Bey’le istişarede bulunmanızı rica etti, bu mümkün mü diye bir soralım. Hangi nedenle içerde olduklarını söyleyeceksin olayı anlatacaksın Kemal amcam ve Ali amcam sizinle Y. Bey’in istişare etmesini istediler dersin” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Tamam o zaman ben bir gideyim o zaman görüşürüm. Tabi, evet, tamam” dediği,
Neriman’ın bu sözlerinden sonra Mehmet Ali’nin gerçekleşen tutuklamalarla ilgili H’yi telefonla arayarak yaptıkları görüşmede; “Komutanım. Teğmen Çelebi.” diye kendini tanıtarak söze başladığı ve “Hani Komutanım bugün için yani. Bugün mutlaka ulaşacak belli koordineleri beraber yaparsınız yani siz artık. Yarın da gelemeyecek ama telefondan mutlaka ulaşacak bugün.” dediği, H’in “Hı biliyorum canım, hatırladım. Ama dosyayı görmeden de yani bir karşılıklı konuşsak daha iyi olurdu ama neyse. Tamam yani daha sonra görüşürüz problem yoktur. En azından itiraz dilekçesini gönderme, alırız kaleme alırız birlikte” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “O zaten gerekli şeyi koordine yaparsınız komutanım” dediği,
Tape No:7247, 30.07.2008 tarihinde HASAN HÜSEYİN UÇAR ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; H.H. UÇAR’ın “Kapatma davası açıklandı, güvendiğimiz adamlar da fos çıktı, yargıya güvenimiz de fos çıktı diyorum, sadece hazine yardımından kesiyolar” dediği, M.A.ÇELEBİ’nin “Sen moralini bozma boşver o moral bozacak bi husus değil tamam mı” dediği, H.H. UÇAR’ın “Noyan’ın haberini okudum gazetede de, valla canım sıkıldı benim ya, fotoğrafın yanına Kemal amcanın fotoğrafını koymuşlar da üzüldüm, yazık ya” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Oku ne olacak bişey yok ya sıkıntı yok sen merak etme, o konuda canını sıkma diyom. Ya onlar hepsi herkes cezasını görür merak etme tamam mı” diyerek parti kapatma davasının kapatmayla sonuçlanmamasının kendilerinde hayal kırıklığına neden olduğu ve kapatılmayan partinin veya kapatma kararı vermeyen yargı mensuplarının da cezalandırılmasını düşündüklerini belirttikleri,
Tape No:7205, 31.07.2008 tarihinde NOYAN ÇALIKUŞU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N. ÇALIKUŞU’nun “İyi, ben dün, Tugay komutanıyla görüşme yaptık da. Ha işte ondan sonra şey konuştuk komutanla. Bu olayları sordu yani ben gazeteye çıktım ya. Olayları sordu. Dedim böyle böyle, anlattım hepsini, komutana anlattığım gibi, şeye paşaya anlattığım gibi. Oo bayağı mest oldu adam ya. Dinledi sırf dinledi adam beni ya. Kemal amca ya ne yapmış bizi ya valla var ya derya yapmış adam bizi. Derya yapmış derya. İtibar, itibar gören insan olduk ya valla sayelerinde” dediği, M.A ÇELEBİ’nin “Anladım. Sen de anlattın. De mi ya.” gibi onaylayan sözler sarfettiği, ve “N. ÇALIKUŞU’nun “başka bir durum oldu mu” diye sorduğu, N. ÇALIKUŞU’nun “Komutan Ergenekon diye şey yaptı, sordular, Ya Noyan neymiş falan dediler tamam mı, ne olmuş falan. He, Ergenekon ya falan demeye...Tamam mı. Şaşırdılar adamlar, var ya şok oldular şok.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Onlar afallar, sana dokunamazlar.” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Nasıl afalladılar biliyor musun, sonra anlattım ben olayı böyle böyle diye. Sonra endişelenmeye gerek yok dedim. Bu isimler işte şeye çıktı, komutanlığa kadar çıktı yani, ben bi gazeteye çıktıysam. Tabi ki bölük komutanı durumdan haberdar Genelkurmay Başkanı durumdan haberdar dedim. Tanıştığım insanlar da dedim insanlar da koruyorlar, Özel Kuvvetler vasıtasıyla koruyorlar dedim sorun yok dedim. Öyle dedim artık, ne yapayım öyle işte.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “yine “Evet…Bitti…Ondan sonra durdular demi” diyerek onaylar ve destekler şekilde sözler söylediği,
Tape No:7206-7207-7208-7209, 03.08.2008 tarihinde MEHMET ALİ ÇELEBİ İLE H.C.Ü. arasındaki mesajlaşmada; 03.08.2008 günü H.C.Ü. ile Mehmet Ali’nin sms aracılığıyla görüştükleri; saat 16.30’da H.’ın Mehmet Ali’ye “Komtanim ankaradayim musaitmisin” mesajını çektiği, Mehmet Ali’nin saat 16.42’de “…bugun zor ama sali buradaysan cikarim senin icin” cevabını gönderdiği, H.’ın saat 16.44’te “Ben mehmet abiyle neriman teyzeye gidiyoruz bilgin olsun komutanim” yazdığı, Mehmet Ali’nin saat 16.45’te “…duruma gore gelmeye calisacagim. Haber veririm.” cevabını gönderdiği,
Tape No:7210, 07.08.2008 tarihinde NOYAN ÇALIKUŞU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.A. ÇELEBİ’nin “Ne güzel ya şey ya aslında sen ordan şeye gidemez misin sen Kemal amcayı filan şey yasak mı” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Ya söyledim de, yok dedi, gitme dedi, sakın gitme dediler Neriman teyze.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Hı, yani herhalde şeyden dolayı, tamam anladım, yani şu anki şeyinden dolayı” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Neyse, Zafer Bayramını bekliyoruz şimdi.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Tabi Zafer Bayramı...” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Zafer Bayramımızı severiz, Zafer Bayramını severiz yani, Türk Milletinin zaferi” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “gülerek karşılık verdiği, N. ÇALIKUŞU’nun “Şimdi dinleyen pezevenkler var ya, şimdi misafir, telefona misafir oluyolar kulak misafiri oluyolar ya. He biz Zafer Bayramımızdan bahsediyoz yani” diyerek adeta dinleme yapanlara koz vermemek için böyle imalı konuştuklarını belirttikleri, M.A ÇELEBİ’nin “Evet. Türk milletine hizmet edenleri dinliyolar” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Tabi tabi onları dinliyorlar. Onlar da hainlik yaptıkları...” dediği, M.A.ÇELEBİ’nin “Hainleri dinlemiyolar.” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Tabi tabi onlar hainler hainleri dinlemez zaten” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Neyse biz buradan onları uyaralım da. Belki düzelirler. Bilsinler, kimi dinlediklerini bilsinler.” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “İkaz edelim de. Zannetmiyorum ben…Eyvallah kardeşim, aynen ona göre davransınlar ki...Şimdi pişmanlığın da artık, hainliğin pişmanlığı affolunmaz yani” dediği, M. A. ÇELEBİ’nin “Evet. İhanetin cezası ölümdür, unutanlara önemli bir hatırlatma” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “oyan’ın “Tabi ihaneti vataniye kanunu ya, 24 ün anayasası bunlar tabi” diyerek bir takım hazırlıklar planladıkları ve telefonlarını dinleyebilecek devlet görevlilerini planları başarıya ulaştığında vatana ihanetle cezalandıracaklarını belirttikleri,
Tape No:7211, 09.08.2008 tarihinde N. ÇALIKUŞU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.A. ÇELEBİ’nin “Tabi tabi 30 Ağustos önemli bir gün. Yeni zaferlerle orda olcağız.” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Tabi tabi, Zaferler bayramı 30 Ağustos.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin Noyan’a “Tutun ya öyle bir ev yani .. gelecem diyor. O yüzden tutun yani olmaz .. İstiyor valla, öyle istiyor” diyerek birinin onların bir ev tutmasını ve orada ziyaret etmek istediğini ısrarlı bir şekilde belirttiği, Noyan’ın da “Ya, valla bakıyoruz ya, bilmiyorum” diye karşılık verdiği, konuşmanın devamında, telefonu alan N. AYDIN’In “H. burda komutan burada, çok selamı var bak.” diyerek H.’ın da yanlarında olduğunu belirttiği, N. ÇALIKUŞU’nun “Ya ben ya ben gitsem ya oraya ben duramıyom Neriman teyze ... Vallaha ya zaten onlar küstü, ben direk uçacam, nerdelerse oraya uçacam ben, vallahi uçacam yani. Vallahi hemen nerde olursam olayım hemen uçacam ya. Üzülüyoruz yani sabırsızlanıyoruz görmek .. biliyoruz yani.” sözleriyle tutuklanan şüpheli Kemal’i ziyaret etmekte onu görmekte sabırsızlık gösterdikleri, N. AYDIN’ın “Yo alamazlar ismini amcan yazdıracak ki dışardan ancak üç kişi görebiliyor onu diğer türlü üçüncü derece akrabalarımız göremiyor yani amca oğulları göremiyorlar amcam da göremiyor. Bi de amcan yazdıracak, diyecek ki H., Mehmet Ali, Noyan diyecek, öyle gideceksiniz, öbür türlü yok. Ama daha önce bekliyoruz biz, onları bir konuşayım ben. Uçacan demi valla. Herkes uçacak teyzem, başta Çelebi, H. herkes uçacak” diyerek hepsinin aynı arzu içinde olduğunu belirtip onları dikkatli davranmaya yönlendirdiği, yine N. AYDIN’ın “Sabırsızlanıyoruz üzülüyoruz onlara, üzülüyoruz, hürriyetleri kısıtlı, yani hoş bir ortam değil. İtirazı, ilk itirazı kabul etmedi.” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Vay şerefsizler” dediği,
Konuşmanın devamında N. AYDIN’ın “Tanklara iyi bak” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Tank, o tanklar yeni geldi çok sağlam” dediği, N. AYDIN’ın “Hadi ya, o ne güzel vallah ne güzel.” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “İstanbul zaten. Çıkarırız yani, sorun yok” Cevabını verdiği,
Telefonu tekrar alan M.A. ÇELEBİ’nin Noyan’a “Kardeşim 30 Ağustosta burdasın yani. Tanklarla mı gelecen beş gün önceden çık o zaman helikopter iş birliği tank helikopter iş birliği yapalım seninle.” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Bakalım inşallah ya, Eyvallah abi.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Yani bu odadan sonra resmi bir iş var ya onu söylüyom ben. Resmi geçitte tank geçmiyor mu geçiyor. Resmi, başbakana, cumhurbaşkanına. Selam vereceğiz demi. Yoksa…Yanlış anlamasınlar yani.” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Tabi, şimdi başbakana cumhurbaşkanına resmigeçit yapacağız. Tabi tabi güllerle karşılayacağız onu. Tabi tabi güller…Yo, yanlış yok yanlış anlamak yok aman, bir onlardan korkuyoruz, yanlış anlamasınlar korkuyoruz biz onlardan, aman. Sindirdi bizi onlar.” diyerek M.A. ÇELEBİ’yi onayladığı ve imalı ve alaycı bir biçimde güya sinmiş gibi gözüküp gizlice ve altından faaliyet ve hazırlıklarına devam ettiklerini belirttikleri, M.A. ÇELEBİ’nin “Sindirdiklerini mi zannettiler bilmiyorum bir şeyler oldu işte onlara. Neyse hadi bakalım.” dediği, N. ÇALIKUŞ’nun “Bakalım. Tamam, kardeşim.” sözleriyle kararlılıklarını gösterdikleri,
Tape No:7212, 10.08.2008 tarihinde NOYAN ÇALIKUŞU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;N. ÇALIKUŞU’nun “He bir de Hasan abi Hamza abi aramıştı. Görüşmek istiyor seninle. Bir de hat aldı mı sana telsim hat. He isimsiz hat.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Öyle mi tamam. Ya başka bir hat var bende ya, onu mu diyon ondan mı görüşelim diyon” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Ondan bana da tedarik ederseniz iyi olur ya ben ...” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Benimkini sana yollayayım ben kullanmadım onu sana da tedarik edelim onu. H. ayarlıyor zaten tamam ben H.’a bugün söylerim” dediği, şüphelilerin bu beyanlarından aralarında örgütsel irtibatı gerçekleştirecekleri telefon hatlarını temin ettiklerinin anlaşıldığı,
Tape No:7216, 21.08.2008 tarihinde YAŞAR TOZKOPARAN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.A. ÇELEBİ’nin “Daha bugün he teslim olacaksınız. Görüşürüz o zaman sizinle ya. Hafta sonu filan” dediği, Y. TOZKOPAN’ın “Evet. Yeni geldik ya. Görüşürüz abi. He izin falan olacak diyolar, izinde görüşürüz abi” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Tabi canım, izinlerde görüşürüz hep, görüşürüz merak etmeyin” dediği, Y. TOZKORAN’ın “Görüşelim abi ya” diyerek gizli ve yüzyüze görüşme için bir ön görüşme yapıldığı, M.A. ÇELEBİ’nin “Nası durumlar?” diyerek nabız yokladığı, Y. TOZKOPARAN’ın “Abi durum, ya yani, ne bileyim, çok, çok soru yöneltiliyo, çok cevapsız kalan şeyler oluyo” diyerek kendisine etki ve ilgi alanındaki arkadaşlarının, örgüte karşı Devlet güçlerince yürütülen soruşturmalar nedeniyle çok sayıda soru sordukları ve bunların cevapsız kaldığı, bu konuda desteğe ihtiyaç duyduğunu beyan ettiği, M.A. ÇELEBİ’nin “Tamam merak etme, konuşuruz canım. Tamam, bi sıkıntı yok yani, gene de rahat olun tamam mı.” diyerek Yaşar’ı sakinleştirmeye çalıştığı, Y. TOZKOPARAN’ın Konuşuruz abi. Yok abi biz zaten rahatız. Biz sadece işte, biliyosunuz olayları, yani o insanların sıkıntısına üzülüyoz” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Evet, olsun olsun, devlet sahipsiz değil, zaten onlara da sahip çıkarlar. Tamam mı. Var mı bi isteğin benden koçum?” diyerek güven ve sükunet aşılamaya çalıştığı, Y. TOZKOPARAN’ın “Evet abi. Yok abi canının sağlığı, görüşürüz abi.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin görüşmelerinin önemine vurgu yapmak istercesine “Görüşürüz, mutlaka, hadi bakalım. Selam söyle arkadaşlarına.” dediği,
Tape No:7217, 06.09.2008 tarihinde NERİMAN AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;N.AYDIN’ın “Şu H. Bey’le, ben bir gelsem, bir bak bakayım yerinde mi, bi görüşelim.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Tamam” dediği ve hemen H’ye mesaj çekerek müsaitse gelmek istediklerini beyan ettiği, söz konusu mesajı aynı gün saat 12:46’da çektiği ve mesajda “Komutanim, ben Celebi tegmen. Kemal Aydin Beyle ilgili gorusmustum. Uygunsaniz kendisinin kardesi Neriman Aydin ve ben bugun gorusmek istiyoruz. Saygilar sunarim.” dediği,
Tape No:7219-7220, 18.09.2008 tarihinde NERİMAN AYDIN / FATMA ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;N. AYDIN “Şeyi, halanın telefonunu arasana.” dediği, M.A. ÇELEBİ “Ha tamam.” diyerek söylenen telefonu aradığı, bu görüşmenin de aynı gün ve saatte başladığı, telefona çıkan F adlı bayanın “Canım benim Noyan’ı götürüyorlar.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Ben de gidecem şimdi. Ben de gidecem Y. abiye haber versin Neriman teyze, tamam mı. Ben de gidiyorum bi sıkıntı yok, hiç üzmeyin kendinizi tamam mı” dediği, FATAM’nın “Ah canım yavrum tanık mısın tanık mısın?” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Yani bilmiyorum, tanık değil, aynı Neriman teyze gil gibi. Y. abiye haber versin tamam, gerisi önemli değil, canınızı sıkmayın” dediği, FATMA’nın “Tamam. Ama Noyan Noyan biraz telaşlıydı.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Telaşlı olmaya gerek yok ya gerek yok gerek yok, anneanneme söylemeyin.” dediği, FATMA’nın “Bi dakka veriyorum halana, hadi öpüyorum seni, halana veriyorum, …şey Çelebi, bu telefonunu verme diyo Neriman halan. Diyo ki, bu telefonu, bizlen konuştuğun telefonu verme, dinlerler, bunu dinlemeye alırlar diyo. Noyan’a da söyledik, at telefonunu dedik, eski bi telefon numarası verin.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Tamam” dediği, FATMA’nın “Tamam mı buna çok dikkat edin. Çift hattın var mı.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Yok, zaten alacaklar ya telefonu falan.” dediği, FATMA’nın “Ama işte, bunu vermeyin diyo Neriman.” dediği, M.A. ÇELEBİ ‘nin “Vermiyecez tamam, vermiyecez.” dediği, FATMA’nın yine “Sakın, sakın vermeyin.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Şeyi imzalamıyorum, yani, hakkımı kullanıyorum. Neriman teyzenin imzalamadığı gibi” dediği, FATMA’nın “He he, onu imzalama. Konuşmak için de şey yapma, konuşma, avukatım gelmeden konuşmam de ondan sonra. He, sakın, Neriman Halan diyo ki bu telefonu vermesin diyo, sakın ha sakın. Başka bi hattan şey yap.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Tamam tamam hadi görüşürüz.” dediği, bu konuşmalardan soruşturma sırasında gözaltına alınan şüphelilerin birbirlerine destek olmaları ve bazı telefon numaralarını vermeme gibi konuları konuştukları, örgüt içi, herhangi bir isme kayıtlı olmayan ve bir aracı ile temin edilip şüphelilerce kullanılan gizli hat telefonların ortaya çıkmasından korkarak bu telefonların bilinmemesi için azami özen gösterdikleri ve bu konuda birbirlerini tembihledikleri, bu konuşmanın devamında da FATMA’nın “...hani irtibat kurunca, Neriman teyzeni de alabilirler şey yapmayın. İrtibat ha, sen konuşacaklarını biliyosun.” diyerek diğer örgüt üyelerinin bağlantılarının ortaya çıkarılamayacağı biçimde önceden sözleştikleri gibi ifade vermesi gerektiğini hatırlattığı, M.A. ÇELEBİ’nin “Tamam tamam. Biliyom biliyom ben, önemli değil hadi.” dediği tespit edilmiştir.
d-Örgütsel İrtibatlar
değiştirTape No:6851, 09.04.2008 tarihinde DURMUŞ ALİ ÖZOĞLU İLE NERİMAN AYDIN’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Mehmet Ali’nin onlara verdiği önemli bir bilgiyle ilgili olduğu anlaşılan konuşmada; N.AYDIN’ın “Çelebi çok önemli bir bilgi verdi, onu kaleme alacağım. Alıyorum, bir iki sayfa tutacak ablası. Kahramanım, ona sana gönderdiğimiz en son Harbiye ile ilgili şeye ekleyeceğiz, ama çok dehşet bir şey, rezalet yani rezalet. Yani ne sen duy ne de ben söyleyim. Rezalet bir şey, belki de biliyorsunuzdur” dediği, D.A. ÖZOĞLU’nun “Belki de, konuyu bilmediğim için şimdi bir şey diyemiyorum” dediği, N. AYDIN’ın “Ablası belki de biliyorsunuz yani.” dediği, D.A. ÖZOĞLU’nun “Bulunduğu yerde mi?” dediği, N. AYDIN’ın “Ahlaksızlık çok, yani rezalet rezalet ablası, yazıyım da. Abin dedi ki yaz dedi de, bir iki sayfa şeklinde verelim size.” dediği, D.A. ÖZOĞLU’nun “Olur ablam.” diye cevapladığı tespit edilmiştir.
Durmuş Ali Özoğlu ile Neriman Aydın arasında 09.04.2008 günü saat 17:44’te geçen, Durmuş’un teğmenlerin durumunu sorduğu Neriman’ın da bilgi verdiği telefon görüşmesinde; Durmuş’un “Çocuklardan ne haber ablam iyiler mi. Ne yapmışlar.” dediği, Neriman’ın “Çocuklar iyiler, hafta sonu Noyan aradı. Biz iyi, iyiyim dedi. Öbür bizim bir teğmen vardı o da kazanamamış, Eren. Onun şeyi vardı irtibatı var Reha paşayla, aynı zamanda hemşehrisi, Trabzon’lu. Çok da çalışmış, dedim olsun gene çalışmasına devam etsin. Noyan’a. Sen de o da ikiniz de. Noyan biliyor mu sonucu bilmiyor mu bilmiyorum. Hiç bir şey söylemedi ben de söylemedim.” dediği, Durmuş’un “Evet. Bilmiyor olabilir.” dediği, Neriman’ın “Ben de söylemedim hiç bir şey. O Eren’i sordum teyze kazanamadı dedi. Olsun çalışmaya devam etsin dedim ben. Çelebi de çalışıyor amcası, o çok çalışıyor, Çelebi.” dediği, Durmuş’un “Çelebi maşallahı var. Yok, iyi çalışıyor çocuk.” diye onayladığı, Neriman’ın Mehmet Ali’nin mesleki iş ve dersleri yanında örgütsel amaca yönelik de çok çalıştığını Durmuş’a ifade ederken “Çelebi her türlü çalışıyor. Her türlü çalışıyor her türlü. Her türlü amcası yani, çok maşallahı var.” dediği, Durmuş’un “Evet evet iyi çalışıyor. İyi çalışıyor akıllı bir çocuk.” dediği Neriman’ın yine “Başka da çok çalışıyoruz.” dediği, Durmuş’un da “Yani kişiliği falan oturmuş çocuk.” diyerek onayladığı,
Tape No:6637, 12.05.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile DURMUŞ ALİ ÖZOĞLU’nun yaptığı telefon görüşmesinde özetle; K. AYDIN’ın “Benim Özel Kuvvetlerim, Hizb-ut Tahrir’in belgelerini falanı filanı topladı yalla…taksici şoförle konuşurken Hizb-ut Tahrirci olduğunu anladı, telefonunu aldı ondan o bizim çiroz…Ondan sonra o Noyan’la birlikte Cumartesi Pazar kayda aldılar resimlerini çektiler adamın” dediği, D.A. ÖZOĞLU’nun “Mehmet Ali mi becerdi bu işi" dediği, Kemal'in de "He Mehmet Ali, abi ben sana söyliyim o çocuk valla geleceğin genelkurmayı" dediği,
Eren Mumcu’nun 20.09.2008 günü Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; Gözaltına alınanlardan Noyan Çalıkuşu, Mehmet Ali Çelebi, Önder Koç, Hasan Hüseyin (soyadını hatırlamıyor) ve Yaşar Tozkoparan’ı tanıdığını, Bu şahıslardan Yaşar dışındakiler ile devre arkadaşı olduğunu, Yaşar ile aralarında ise okuldan 3 yıl fark olduğunu,
Şüpheli Yaşar Tozkoparan’ın Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; Hasan Hüseyin Uçar'ı Noyan komutanın arkadaşı olması nedeniyle onun yanında gördüğünü ve o şekilde tanıdığını, bu kişilerle ortak herhangi bir faaliyet yürütmediklerini,
Şüpheli Önder Koç’un Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; “Gözaltında bulunan şahıslardan Mehmet Ali Çelebi, Eren Mumcu, Yaşar Tozkoparan, Noyan Çalıkuşu, Hasan Hüseyin Uçar’ı tanırım.” dediği tespit edilmiştir.
Hamza Demir’in Emniyette verdiği ifasinde; “Şüpheli Kemal Aydın’ın yanına birkaç tane gencin geleceğini söylediğini, kahvede olup olmadığını sorduğunu, gelecek olan bu şahısların yanına geleceklerini, bu şahısları ağırlamasını, onlara ikramda bulunmasını söylediğini, yaklaşık bir ay kadar önce Ankara’da Konur-2 sokak isimli adreste bulunan Buluş Çay Salonu isimli yerde Şüpheli Kemal Aydın’ın bahsettiği şahıslar ile görüştüğünü, şüpheli Kemal Aydın’ın yanına gelecek şahısların ne için geldiklerini, ne hakkında konuşacakları, hakkında bir şey söylemediğini, kendisininde bu şahısların neden yanına geldiklerini sormadığını, Kemal AYDIN’ın sadece bu şahıslarla oturup çay içeceğini söyleyerek buluştuklarını, kahvehaneye yanına gelen şahısların isimlerini bilmediğini, Şahıslarla kahvede oturup sıradan bir muhabbet ettiklerini, zaten akşamüzeri olduğu için fazla oturmadıklarını, bu görüşmede şahıslar ile tanıştıklarını, şahısların Harbiye Askeri Okulunda okuduklarını söyledilerini, ancak şahısların gerçekten burada okuyup okumadıklarını bilmediğini. Şüpheli Kemal Aydın’ın vasıtası ile bu gelen şahıslarla tanıştığını, bu görüşmesinin başka bir amacı olmadığını, bu şahıslar ile görüşmesinin illegal bir amacı olmadığını, şüpheli Kemal Aydın’ın görevini yap derken misafirlerini ağırlaması için söylediği bir söz olduğunu, kendisinin de görevimi yapıyorum derken misafirlerini ağırladığını, kendisini mahcup etmediğini söylediğini, bunun dışında bu şekilde konuşmalarının her hangi bir amacı olmadığını, her hangi bir kimsenin kendisine görev vermediğini, görevden kastettiğinin şahısların ağırlanması konusu olduğunu, Bunun dışında her hangi bir amaclarının olmadığını dediği, Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinde de; “daha önce bu suçtan gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra iki teğmen arkadaşının arayıp sorduklarını bir ihtiyacı var mı yardımcı olabileceğimiz bir husus var mı diye sorduklarını, teğmenlerle de o şekilde tanıştığını, teğmenlerin isminin Mehmet Ali Çelebi ve Noyan Çalıkuşu olduğunu, bunlarlada normal sohbet ettiklerini beyan ettiği anlaşılmıştır.
Durmuş Ali Özoğlu’nun Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinde; Durmuş’un 06.01.2008 günü saat 23.12'de Neriman Aydın ile yaptıkları telefon görüşmesinde geçen Neriman'ın "Çelebi komutan vardı onu bıraktık E. için yarın Disiplin Kuruluna çıkacak ona bi hazırlık yaptık şöyle savunsun diye. İnşallah yarın öyle savunacak kendini. Geçenki olaydan dolayı savunacak. Ama Kemal amcası onunla konuştu sözlerini aldı. Herşeylerini devam edecek, yani devam, bırakmak yok devam." şeklindeki telefon konuşması sorulduğunda; görüşmede geçen Çelebi komutanın Kara Harp Okulu öğrencisi iken artık teğmen olan Mehmet Ali Çelebi olduğunu, E.’nin de aynı okulda öğrenci olup akraba olduklarını tahmin ettiğini, E’nin okuldaki disiplinsizlik olayı nedeniyle karşı karşıya kaldığı cezaya ilişkin bir konuşma olduğunu, Neriman Aydın’ın bildiği kadarıyla bu kişilerin babalarıyla aile dostu olduğu için konuyla ilgilenmiş olduğunu, Çelebi’yi Neriman’ların evinde bir sefer gördüğünü beyan ettiği, yine aynı görüşmenin devamındaki, Neriman'ın Durmuş Ali’ye "Ablası ya laylaylomla devlet meseleleri de millet meseleleri laylaylomla nasıl olacak? Bu tarafta binler yüzlerce çocuk var ve Kemal abini dinlemek için sırada bekliyolar, bir dakika bırakmıyolar ki o Harbiyeli çocuklar yani, yeni çocuklar." şeklindeki telefon konuşması sorulduğunda; püpheli Kemal Aydın’ın Kızılay’dan emekli ve Mehmet Ali Çelebi’nin babası aile dostu olduğunu, Noyan’ın da Çelebi’nin sınıf arkadaşı olduğunu bu nedenle görüşmekte olduklarını, binlerce Harbiyeli’nin kendisi ile görüştüğünü zannetmediğini, görüşmelerin aile dostluklarından geldiğini, bu kişilerle Ankara’ya gidişlerimde görüştüğünü, kendisinin vatan ve millet sevgisi konularındaki fikirlerinden etkilendikleri için Neriman Aydın’ın onlar için idol olduğumu söylediğini beyan ettiği, 20.03.2008 günü saat 11.11'de Durmuş Ali’nin Neriman Aydın ile yaptığı telefon görüşmesinde Durmuş’un "Noyan falan döndü mü abla" dediği, Neriman'ın "Noyan Eğirdir’de amcası Özel Kuvvet. Amcası çok selamları var. Dün de Mehmet Ali Çelebi’nin var selamı. Noyan’ı da Özel Kuvvet seçmelerinde epeyce bir sıkıştırmışlar." dediği, Durmuş’un "İyi çok iyi, yok o çocuk güzel şeyler yapacak." dediğiniz, Neriman'ın "İnşallah sayende amcaları valla sayende, hep sen onlara idol oldun, örnek oldun gıptayla seni izliyorlar." şeklindeki telefon görüşmesi sorulduğunda; görüşmede geçen Noyan’ın Mehmet Ali Çelebi’nin sınıf arkadaşı olduğunu artık teğmen olduğunu, Eğridir’deki eğitimlerin zorluklarından bahsettiklerini, o çocuklar kendi kitaplarını okudukları için onu bir idol olarak gördüklerini Neriman Aydın’ın söylediğini beyan ettiği, 19.04.2008 günü saat 09.32'de Durmuş Ali’nin Neriman Aydın ile yaptığı görüşmede Neriman'ın “Akşama seninkiler vardı, Çelebi ile Kemal abin. Dedim Kahraman benden her hafta rapor alıyor dedim bunların durumu nasıl diye. Noyan diyo ki ablası, amcası “Kırmızı Beyaz” okuyorum dağda. Dedim ki ya şu amcanın şimdi gözüne girdin ha, dedim. Eğridir’in dağlarında kitap okuyasın, tamam mesele yok. Valla okuyom Neriman teyze dedi, herkese de okutturuyom dedi." dediği, Durmuş’un "Valla okuyorsa güzel işte tamam valla Noyan yırttı yani şimdilik. Valla benim çocuklara hepsine mecbur koşuyorum ya, en az iki kitap olacak çantasında. İlkinde mırın kırın ettiler, abi yani o şartları biliyosun filan, öyle yok dedim yok yok yok. Sıçtırmayın şartına, vurulduğunuzda yaralı yatacaksınız, kitap okuyacaksınız kitap okuyacaksınız o zaman." dediği şeklindeki telefon konuşmaları sorulduğunda; Neriman’ın ona rapor vermekten bahsetmesindeki kastın Noyan’ın kitap okuyup okumadığını söylemesi olduğunu, çocukların hepsine mecbur koşuyorum derken Mehmetçik dershanelerine gönderdiği kitaplar ve oradaki öğretmenlerden bahsettiğini beyan ettiği anlaşılmıştır.
Şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’ nin telefonunda yapılan inceleme sonucunda;
Şüpheli Doğukan YORULMAZ ile 57 kez görüştüğü, şüpheli Eren MUMCU ile 74 kez görüştüğü, şüpheli Hasan Hüseyin UÇAR ile 351 kez görüştüğü, şüpheli Hamza DEMİR ile 32 kez görüştüğü, şüpheli Hatice BAHTİYAR ile 2 kez görüştüğü, şüpheli Kemal AYDIN ile 174 kez görüştüğü, şüpheli Kurtça BEKTAŞ ile 25 kez görüştüğü, şüpheli Neriman AYDIN ile 618 kez görüştüğü, şüpheli Noyan ÇALIKUŞU ile 514 kez görüştüğü, şüpheli Süleyman SOLMAZ ile 90 kez görüştüğü, şüpheli Yaşar TOZKOPARAN ile 190 kez görüştüğü tespit edilmiştir.
e-Delillerin Ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi
değiştirErgenekon terör örgütüne yönelik yapılan soruşturmada çeşitli şüphelilerden ele geçirilen DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR PLAN ÖN ÇALIŞMASI) isimli dokümanda, terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerinin hedeflendiği ve bu hedefin gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiği belirtilmektedir.
Gizli tanık Kıskaç’ın beyanlarında, şüpheli Kemal ve Neriman Aydın’ın da aralarında bulunduğu örgütün Kuvayı Milliye uzantısının gizli bir toplantısında genç subaylara örgüt adına rozet takıldığı belirtilmektedir.
Soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları dosya kapsamıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır. Yine soruşturma kapsamında yakalanan şüphelilerin iddianamenin giriş kısmında belirtilen alışılmış terör örgütlerinin kullandığı yöntemlerden farklı olarak devletimizin temel kurumlarını karşılarına almak yerine devletin bütün kesimlerinde bulunan görevliler arasında örgütlenmeye çalıştıkları, bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri anlaşılmaktadır.
Bu amaç doğrultusunda hareket eden ve bu amacı gerçekleştirme konusunda Ergenekon Silahlı Terör Örgütütarafından görevlendirildikleri anlaşılan şüpheliler Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun şüpheli Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada bir şekilde ulaştıkları şüpheli Mehmet Ali Çelebi’yi örgüte kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da şüpheli Mehmet Ali’nin harp okulunda okuyan diğer öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda kilit bir rol oynadığı, bu amaçla samimi olduğu başta soruşturma kapsamında yakalanan Eren Mumcu, Önder Koç, Hasan Hüseyin Uçar ve Yaşar Tozkoparan’ı olmak üzere arkadaşlarını bilge bir kişi olarak tanıttığı şüpheli Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile tanıştırdığı, sonrasında da şüpheliler Kemal ve Neriman Aydın’ın yönlendirmesiyle şüpheli Durmuş Ali Özoğlu ile tanıştırılmasını sağladığı, hafta sonlarında ve her fırsatta arkadaşlarını şüpheli Kemal ve Neriman’ın evine getirdiği, bazen de dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta şüpheli Kemal olmak üzere Neriman ve Durmuş Ali’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını yaptıkları, şüpheliler Kemal ve Neriman Aydın’ın bir yandan Genelkurmay Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının haberinin bulunduğu konusunda bir hava oluşturdukları, bir yandan da subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan bu çalışmaların sonunda adı geçen Kara Harp Okulu öğrencilerinin örgüte katılmalarının sağlandığı, örgüte bu şekilde dahil olan bu askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, askeri öğrencileri Türkiye Cumhuriyetinin yasama ve yürütme organına karşı askeri okul öğrencilerini kışkırtarak yönlendirdikleri, şüphelinin örgüte kazandırıldıktan sonra örgütün Kara Harp Okulundaki sorumlusu konumuna gelerek arkadaşlarını şüpheli Kemal ve Neriman Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda yönettiği anlaşılmaktadır.
Şüphelilerin Kemal ve Neriman Aydın’a okudukları okula ve askeri öğrencilere ait istihbari nitelikte bilgi temin ettiği, bu çalışmaları nedeniyle örgütteki üstlerinin takdirini kazandığı, örneğin şüpheli Neriman Aydın’ın Durmuş Ali Özoğlu ile yaptığı bir telefon konuşmasında; “Çelebi çok önemli bir bilgi verdi, onu kaleme alacağım. Alıyorum, bir iki sayfa tutacak ablası. Kahramanım, ona sana gönderdiğimiz en son Harbiye ile ilgili şeye ekleyeceğiz, ama çok dehşet bir şey, rezalet yani rezalet. Yani ne sen duy ne de ben söyleyim. Rezalet bir şey, belki de biliyorsunuzdur” şeklinde ifadeler kullandığı, faaliyetlerinin deşifre olmaması için çalışmalarını gizlice yürüttüğü, kendi aralarındaki örgütsel irtibatı sağlamak için sivil kişiler aracılığıyla temin ettikleri isim ve yer kaydı bulunmayan özel cep telefonu hattı kullandığı ve bunu diğer arkadaşlarına da sağlamaya çalıştığı, örgüt üyelerinin sızma ve örgütlenme faaliyetlerinin tespit edilmesini önlemek için karşı bir önlem olarak birbirleriyle aralarındaki ilişkileri normal arkadaşlık ve dostluk ilişkisiymiş gibi gösterme çabasına girdiği, askeri okul içinde örgüt faaliyetlerini hücre tipi yapılanma şeklinde sürdürdüğü, oluşan hücre yapılanmasında tüm örgüt üyelerinin birbirlerini tanımadıkları, örneğin Hasan Hüseyin Uçar’ın kendisinden alt devre oldukları anlaşılan askeri öğrencilerle aralarında geçen bir diyalogda; şüpheli Mehmet Ali Çelebi ile irtibatlı ve etkisi altında olan öğrencilerin Mehmet Ali Çelebi ile Hasan Hüseyin Uçar’ın birbirleriyle tanıştıklarını ve bağlantı içinde olduklarını farkına vardıklarında şaşkınlık yaşadıklarının bizzat Hasan Hüseyin tarafından ifade edildiği, Mehmet Ali’nin de bunu onayladığı görülmektedir.
Şüpheli Mehmet Ali Çelebi’nin, şüpheliler Kemal Aydın, Neriman Aydın, Durmuş Ali Özoğlu’nun talimatları doğrultusunda örgüt üyelerini aşama olarak öncelikle komando olmaya ve daha sonra bu özelliklerinin yardımıyla Özel Kuvvetler Komutanlığına sızmaya teşvik ettiği, kendisinde de oluşan bu bilincin örgüt üyelerinde oluşturulması için azami özen gösterdiği ve kayıtlı konuşmalardan ve şüphelilerin ifadelerinden açıkça anlaşılmaktadır.
Şüphelinin diğer şüphelilerle aralarında geçen konuşmalarda Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerinden olan Yasama ve Yürütme organını cebren ortadan kaldırmanın bir gereği olarak sürekli siyasi konularda yorum ve değerlendirmeler yaptığı, bu bağlamda terör örgütünün kendi görüş ve düşüncelerine aykırı siyasi parti ve görüşlere karşı son derece tahammülsüz, şiddet içerikli konuşmalar yaptığı, demokratik seçimle iktidara gelmiş yürütme organını ve faaliyetlerini sürekli tahkir edip aşağıladığı ve kendisinde oluşturulan ihanet içinde olduğu kabulünden hareketle karşı eylem ve yasadışı girişim arayışında olduğu, buna bağlı olarak şüpheli Noyan Çalıkuşu ile birlikte 30 Ağustos Zafer Bayramında özellikle Cumhurbaşkanı ve/veya Başbakan’a karşı bir eylem planı hazırlığı içinde olduğu, bu çerçevede tören resmigeçidi sırasında resmigeçitte kullanılan tankın/tankların törende bulunan Cumhurbaşkanı ve/veya Başbakan’a karşı vahim bir eylemde kullanmayı düşündüklerini ima ederek konuştuğu telefon konuşmalarıyla tespit edilmiştir.
Şüpheli Mehmet Ali Çelebi’nin yasadışı bu yapılanma içindeki faaliyet ve ilişkilerinden rahatsız ve huzursuz olan ailesinin etkisinden sıyrılarak örgüt ilişkilerini aile bağlarından dahi öncelikli gördüğü, ağabeyi Volkan Çelebi ile Hasan Hüseyin Uçar’ın aralarındaki görüşmelerinden ailesinin şüpheli Mehmet Ali’nin şüpheli Kemal Aydın ile görüşmesinden ve onunla gizli bir yapılanma içinde olmasından oldukça rahatsız olduğunu söylediği, ancak şüpheli Mehmet Ali’nin bunu umursamayarak kararlı bir şekilde bağlantısını devam ettirdiği görülmektedir.
Ergenekon Terör Örgütünün amacına ulaşmak için kullandığı yöntemlerinden biri olduğu bilinen, naylon terör örgütleri kurma, mevcut terör örgütlerine sızma, kontrol altında tutma ve amacı doğrultusunda kullanma faaliyetleri çerçevesinde, yerleşik Yargıtay kararlarıyla 3713 sayılı Yasa kapsamında terör örgütü olarak kabul edilen Hizb-ut Tahrir terör örgütüne şüpheli Mehmet Ali Çelebi’nin örgütün talimatıyla sızdığı, bunun için kendisini muhasebeci olarak tanıtarak tanışmış olduğu taksi şoförü ve aynı zamanda Hizb-ut Tahrir Terör Örgütü üyesi olan Süleyman SOLMAZ ile temas kurduğu, kendisiyle toplantılarına katılmak için telefon görüşmeleri yaptığı ve çeşitli örgütsel doküman aldığı, şüpheli Neriman AYDIN’ın ikametinde bulunan “Hizb-ut Tahrir” yazılı örgütsel doküman ile bunun altındaki, “Süleyman” “Ulus kiler çarşı girişindeki Türkcell telefoncu Rıza arkadaşı” “Keçiören sanatoryum konuşma yerleri” “Her hafta toplantı yapılıyor, ayda bir büyük toplantı” “Aşama aşama hazırlık” “Senin bu kitaba geçmen için altı ayın var” “Bu iş için hiçbir şey talep etmeyen hocalarımız var” “CD ler kalabalık ortamda izleyin” “Telefonda kayıtları sayı olarak yapıyorlar 11 numara 7 numara gibi” şeklinde yazılar bulunan not kağıdının şüpheli tarafından şüpheli Süleyman Solmaz’dan temin edildiği, şüphelinin Noyan Çalıkuşu ile birlikte katıldığı bir Hizb-ut Tahrir Terör Örgütü toplantısında cep telefonuyla resimler çektiği, böylece şüpheli Mehmet Al Çelebi’nin Süleyman Solmaz vasıtasıyla Hizbüttahrir Terör Örgütüne sızmış bulunduğu, bu şekilde elde ettiği bilgileri üyesi bulunduğu Ergenekon Terör Örgütünde şüpheli Neriman Aydın başta olmak üzere diğer üyelerine verdiği, şüpheli Kemal Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun yaptıkları görüşmede, Kemal'in "Benim Özel Kuvvetlerim, Hizb-ut Tahrir’in belgelerini falanı filanı topladı yalla…taksici şoförle konuşurken Hizb-ut Tahrirci olduğunu anladı, telefonunu aldı ondan o bizim çiroz…Ondan sonra o Noyan’la birlikte Cumartesi Pazar kayda aldılar resimlerini çektiler adamın” dediği, Durmuş Ali’nin "Mehmet Ali mi becerdi bu işi" dediği, Kemal'in de "He Mehmet Ali, abi ben sana söyliyim o çocuk valla geleceğin genelkurmayı" dediği ve bu şekilde şüpheliden takdirle söz ettiği anlaşılmaktadır.
Şüpheli Kemal Aydın ve kendisine bağlı olarak çalışan Neriman Aydın tarafından görünüşte Atatürkçü olarak yetiştirildikleri söylenen askeri personel olan şüpheliler gerek dosya içerisinde bulunan telefon konuşmaları, a-mail içerikleri ve alınan ifadelerinde şüpheliler Kemal Aydın, Neriman Aydın ve hatta Durmuş Ali Özoğlu hakkında övücü takdir edici ifadeler kulanken, diğer taraftan eğitim gördükleri Kara Harp Okulu eğitim sistemini ve bağlı bulundukları komutanlarını aşağılama derecesinde eleştirmektedirler. Bu tablo karşısında askeri personel olan şüphelilerin kendi komutanlarına değil de ismi geçen şüphelilere ve dolayısıyla da örgüte gönülden bağlı oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda örgütün TSK’ne sızma konusunda elde ettiği ürkütücü başarıyı gözler önüne sermektedir.
Örneğin Noyan Çalıkuşu ve Eren Mumcu tarafından 20.02.2007 tarihinde şüpheli Neriman Aydın’a gönderilen bir a-mailde; “Değerli büyüklerim Kemal Amcam ve Neriman Teyzem… Siz büyüklerimin bizlere vermekte olduğu fikir beyanatları, ileride atılacağımız kıta hayatında bizim görevlerimiz nazarında çok stratejik bir noktaya sahip olacaktır…Siz değerli büyüklerimizin nihayetsiz büyüklükteki bilgi dağarcığından yararlanmak ve sizlerin ruhlarımızı şahlandıran değerli sözlerinizi tekrar dinlemek için huzurunuza gelmek istiyoruz. Affınıza sığınarak pazar günü eğer müsaitseniz çok değerli vakitlerinizi almak istiyoruz. Ellerinizden öper, sağlık ve mutluluğunuzun daim olmasını dileriz. Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU”,
Şüpheli Noyan Çalıkuşu tarafından gönderilen diğer bir a-mailde, “sizin gibi Atatürk ün açtığı yolu kapattırmamaya yeminli, yüksek vatan sevgisiyle dolu saygıdeğer Büyüklerimin buraya gelmesinde bir vesile olmaktan onur duyuyorum”,
Yine şüpheli Noyan Çalıkuşu tarafından 26.10.2006 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen a mailde; “…Siz ve Kemal Amcamın aynı coşku ve heyecan ile biz Harbiyelilerin timsali olması dileklerimle...”şeklinde şeklinde takdir, minnet ve saygı dolu ifadeler kullanırken, öte yandan “Şu zamana kadar benim örnek alabileceğim komutanım olmadı. sebebi ise bölük komutanlarının harp okuluna gönderilirken kişiliklerinden çok alaverelerle yaptıkları kariyerleri olmasıdır…her gelen komutan (okul k.) Harp Okulundaki sistemde değişiklik yapıyor. Dolayısıyla Harbiyeliler neyin doğru neyin yanlış olduğunu değerlendiremiyor. Yaptıklarını da inanarak değil yapmak için yapıyorlar “ biçiminde hakaret derecesine varan eleştirilerde bulunabilmektedirler.
Yine şüpheli Neriman Aydın tarafından 29.01.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen a-mailde; “…Türk ordusunun üst rütbedeki amerikancı -mason paşaları…” ifadeleri kullanılabilmektedir. Bir taraftan her fırsatta TSK’nin emrinde olduğunu ve esas devlet derken orduyu, başkomutan derken Genelkurmay Başkanını kastettiğini iddia eden şüphelinin diğer taraftan kahraman Türk Ordusunun üst rütbeli subayları hakkında kullandığı akılalmaz ifadeler, örgütün TSK hakkındaki gerçek düşüncesini apaçık ortaya koymaktadır. Tek başına bu ifadeler bile şüpheli Neriman ve Kemal Aydın tarafından örgüte kazandırılan askeri personel olan şüphelilerin örgütle ilişkilerini çözebilmek ve örgütün TSK üzerindeki emellerini anlayabilmek adına oldukça anlamlıdır.
Açıklanan tüm bilgi ve belgeler ile bütün soruşturma işlemlerinden şüpheli Mehmet Ali Çelebi’nin; şüpheliler Şüpheli Kemal Aydın, Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir subay olarak görev yapmaya başladığı TSK içinde de devam ettirdiği, şüphelinin diğer askeri okul öğrencisi kişiler üzerinde etkili ve yönlendirici bir konumda bulunduğu, onların örgütsel anlamda yetiştirilmeleri, eğitilmeleri ve hatta çeşitli sorunlarıyla yakından ilgilenip örgütsel yönlendirme faaliyetlerinde bulunduğu, diğer şüpheliler Noyan Çalıkuşu ile Eren Mumcu’nun yaptıkları bir konuşmada aralarında geçen “zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık” sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt üyelerinin çok gizli ve yeminli bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları, örgüt üyelerini devamlı olarak Yürütme organına, Başbakana ve Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde kışkırttığı ve hükümetin silahlı bir darbe ile ortadan kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptığı, bir suç işleme kararı kapsamında kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu da işlediği,
Şüpheli Mehmet Ali Çelebi’nin üzerine atılı ERGENEKON terör örgütünün ara yöneticilerinden olmak suçundan eylemine uyan TCK’nun 314/1,135/1-2,43
3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nun 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.