Şitâ

Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir
Berg-i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter..
Dök ey semâ -revân-ı tabîat gunûdedir-
Hâk-i siyâhın üstüne sâfî şukûfeler!

Göklerden emeller gibi rîzân oluyor kar,
Her sûde hayâlim gibi pûyân oluyor kar..

Bir bâd-ı hamûşun per-i sâfında uyuklar
Tarzında durur bir aralık, sonra uçarlar..

Soldan saga, sagdan sola, lerzân u girizân..
Gâh uçmada tüyler gibi, gâh olmada rîzân..

Karlar.. bütün elhânı mezâmîr-i sükûtun,
Karlar.. bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun..

Dök, hâk-i siyeh üstüne ey dest-i semâ dök,
Ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ dök

Ezhâr-ı baharın yerine berf ü zılâli,
Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı hayâli!..

Cenab Şahabeddin