Köyde idik... Pâk ve mutedil bir neşve-i cuş ile haykıran küçük çağlayanın o kadar yakınında idim ki sukut-ı abdan uçuşan nâ-mer’i zerreler hayalî bir yağmur gibi yüzümü ıslatıyor ve köpeğim yüzükoyun uzanmış yarım kapalı gözleriyle bu ilk gördüğü manzarayı seyrederek kımıldanmağa cesaret edemiyordu. İhtiyar meşe ağaçlarının; nemnâk taşları örten kesif ve mütevahhiş çalılar üstüne zümridîn ve muhtez benekler hâlinde gölgeleri düşüyor, yeni çıkan narin ve şeffaf otlar çağlayanın muhrik ve muğfil ninnisiyle nazan bir hab-ı masum uyuyordu.
devamını okuyun
|