Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/8: Revizyonlar arasındaki fark

k düzeltme
Sayfa gövdesi (bağlamada kullanılacak metin):Sayfa gövdesi (bağlamada kullanılacak metin):
17. satır: 17. satır:
Küçük, fakat şirin bir evde oturuyordu. Biraz çirkin, fakat canayakın bir karısı vardı. Hiç çekinmeden yanımda öpüştüler. Hamdi beni yalnız bırakarak yıkanmıya gitti.
Küçük, fakat şirin bir evde oturuyordu. Biraz çirkin, fakat canayakın bir karısı vardı. Hiç çekinmeden yanımda öpüştüler. Hamdi beni yalnız bırakarak yıkanmıya gitti.


Beni karısına tanıtmadığı için, ne yapacağımı bilme. den, misafir odasının ortasında dikilip kaldım. Karısı da kapının yanında duruyor ve belli etmeden beni süzüyordu. Bir müddet düşündü. Galiba zihninden «Buyurun, oturun!» demek geçti. Fakat sonra buna lüzum görmiyerek yavaşça dışarı süzüldü.
Beni karısına tanıtmadığı için, ne yapacağımı bilmeden, misafir odasının ortasında dikilip kaldım. Karısı da kapının yanında duruyor ve belli etmeden beni süzüyordu. Bir müddet düşündü. Galiba zihninden «Buyurun, oturun!» demek geçti. Fakat sonra buna lüzum görmiyerek yavaşça dışarı süzüldü.


Her zaman ihmalkâr olmıyan, hattâ bu gibi kaidelere fazlaca dikkat eden ve hayattaki muvaffakiyetinin bir kısmini da bu dikkatine borçlu olan Hamdinin beni böyle ortada bırakıvermesinin sebebini düşündüm. Mühimce mevkilere geçen adamların esaslı âdetlerinden biri de galiba eski - ve kendilerinden geri kalmış - arkadaşlarına karşı gösterdikleri bu biraz da şuurlu dalgınlıktı. Sonra, o zamana kadar «siz» diye hitap ettikleri dostlarına birdenbire ahpapça «sen» diyecek kadar alçak gönüllü ve babacan oluvermek, karşısındakinin sözünü yarıda kesip resgele mânasız bir şey sormak ve bunu gayet tabiî olarak, hattâ çok kere şefkat ve merhamet dolu bir tebessümle birlikte yapmak... Bütün bunlarla son günlerde o kadar çok karşılaşmıştım ki, Hamdiye kızmak ve gücenmek aklıma bile<noinclude></noinclude>
Her zaman ihmalkâr olmıyan, hattâ bu gibi kaidelere fazlaca dikkat eden ve hayattaki muvaffakiyetinin bir kısmını da bu dikkatine borçlu olan Hamdinin beni böyle ortada bırakıvermesinin sebebini düşündüm. Mühimce mevkilere geçen adamların esaslı âdetlerinden biri de galiba eski - ve kendilerinden geri kalmış - arkadaşlarına karşı gösterdikleri bu biraz da şuurlu dalgınlıktı. Sonra, o zamana kadar «siz» diye hitap ettikleri dostlarına birdenbire ahpapça «sen» diyecek kadar alçak gönüllü ve babacan oluvermek, karşısındakinin sözünü yarıda kesip resgele mânasız bir şey sormak ve bunu gayet tabiî olarak, hattâ çok kere şefkat ve merhamet dolu bir tebessümle birlikte yapmak... Bütün bunlarla son günlerde o kadar çok karşılaşmıştım ki, Hamdiye kızmak ve gücenmek aklıma bile

[[Kategori:İstinsah]]