Yeni Ahit/Markos/4: Revizyonlar arasındaki fark

İçerik silindi İçerik eklendi
Evrifaessa (Tartışma | katkılar)
k →‎top: Telif hakkı kategorizasyon engellemesi AWB ile
Iskenderbalas (Tartışma | katkılar)
k düzeltme
11. satır:
{{kısım||3}}Dinleyin! İşte, ekinci tohum ekmeğe çıktı;
{{kısım||4}}ve vaki oldu ki, ekerken bazısı yol kenarına düştü; kuşlar gelip onu yediler.
{{kısım||5}}Başkası çok toprağı olmıyanolmayan kayalığa düştü; ve hemen sürdü, çünkü toprağın derinliği yoktu;
{{kısım||6}}ve güneş doğunca yandı; ve kökü olmadığı için kurudu.
{{kısım||7}}Başkası dikenler arasına düştü; dikenler çıkıp onu boğdular, ve semere vermedi.
18. satır:
{{kısım||10}}Yalnız kalınca, Onikilerle beraber onun çevresinde bulunanlar meselleri kendisinden sordular.
{{kısım||11}}O da onlara dedi: Allahın melekûtunun sırrı size verilmiştir; fakat dışarda olanlara her şey meseller ile oluyor;
{{kısım||12}}ta ki, bakanlar bakıp görmesinler; ve işitenler işitip anlamasınlar; olmıyaolmaya ki, döneler de, onlara bağışlana.
{{kısım||13}}Ve onlara dedi: Siz bu meseli bilmiyor musunuz? bütünBütün meselleri nasıl bileceksiniz?
{{kısım||14}}Ekinci sözü eker.
{{kısım||15}}Sözün ekildiği yerde, yol kenarındakiler şunlardır; işittikleri zaman, hemen Şeytan gelir, kendilerine ekilmiş olan sözü alıp götürür.
36. satır:
{{kısım||28}}Toprak kendiliğinden önce otu, sonra başağı, sonra başakta dolu taneyi verir.
{{kısım||29}}Mahsul erdiği zaman, hemen orağı salar; çünkü hasat gelmiştir.
{{kısım||30}}Ve dedi: Allahın melekûtunu nasıl benzetelim? yahutYahut onu ne meselle önünüze koyalım?
{{kısım||31}}Hardal tanesi gibidir ki, toprağa ekilirken her ne kadar yer üzerinde olan bütün tohumlardan en küçüğü ise de,
{{kısım||32}}ekildikten sonra büyür, ve bütün sebzelerden daha büyük olur, büyük dallar salar; şöyle ki, gökün kuşları onun gölgesi altına yerleşebilirler.
46. satır:
{{kısım||38}}O ise, kıçta olup yüzyastığı üzerinde uyuyordu. Onlar kendisini uyandırıp dediler: Muallim, helâk olmamıza aldırış etmiyor musun?
{{kısım||39}}O da uyanıp yeli azarladı, ve denize: Sus, dur, dedi. Yel dindi, büyük limanlık oldu.
{{kısım||40}}Ve onlara dedi: Neden korkaksınız? hâlâHâlâ imanınız yok mu?
{{kısım||41}}Onlar da ziyadesileziyadesi ile korkup birbirine diyorlardı: Acaba bu kimdir ki, hem yel hem deniz kendisine itaat ediyor?
 
{{Eser son|kaynak=