Sağduyu Tanrısızlığın İlmihali/Allahsızlığın Toplumun Bütün Bağlarını Parçaladığı Doğru Değildir: Revizyonlar arasındaki fark

İçerik silindi İçerik eklendi
Felecita (Tartışma | katkılar)
Yeni sayfa: {{eser1 | önceki = Sağduyu Tanrısızlığın İlmihali/İnanmayanın Ölürken Tövbe Etmesi, İnanmamak Aleyhine Hiçbir Şey Kanıtlamaz|İnanmayanın Ölürken T...
 
Felecita (Tartışma | katkılar)
Değişiklik özeti yok
11. satır:
}}
<div style="text-indent: 1em;">
Bize diyorlar ki, Allah'ın varlığına inanmamak, özel deyimiyle "Ateizm",
İnanıcılık taraftarları, inanmayanları, çoğunlukla samimiyetsizlikle
toplumun bütün bağlarını koparır. Bir Allah'ın varlığına inanmaksızın
suçlarlar, çünkü hastalık sırasında ilkelerinde sarsıldıkları, görüşlerini
anlaşma ve sözleşmelerinin kutsallığı ne olur? Tanrısallığa ciddi
değiştirdikleri ve ölürken kanaatlerini terk ettikleri görülür; vücut perişan
olarak tanık olamayan bir Ateist nasıl bağlanır? Ancak, anlaşma ve
olduğu zaman, muhakeme yetisi de birlikte perişan olur. Sakat ve iş yapamaz
sözleşmeler, insanın uygulamasını görev edindiği sorumlulukları yerine
insan, son demi yaklaştığında, akıl ve muhakemesinin kendisini
getirme zorunluluğuna daha çok kuvvet mi verir? Yalan söyleyecek kadar
terk ettiğini bizzat fark eder. Asıl belirgin niteliği cesareti yıkmak, korkak
küstah olan bir kimsenin yeminini bozması için daha çok mu küstah
kılmak ve dimağı zayıflatmak olan bazı hastalıklar vardır; bazı hastalıklar
olması gerekir? Sözünde durmayacak kadar alçak olan, ya da, insanların
da vardır ki, bedeni yıkıma uğratırken muhakemeyi asla bozmaz.
saygısını kaybetmeyi hiçe sayarak sözünde durmayacak kadar haksız
Her ne olursa olsun, hastalığında kanaatini değiştiren bir inançsız, dinin
olan kimse, anlaşma ve sözleşmelerini yaparken ilahları tanık gösterdi
kesin bir şekilde zorunlu kıldığı görevi sağlıklıyken ihmal eden bir inanandan
diye, sözüne ve anlaşmalarına daha çok sadık olmaz. İnsanların vereceği
ne daha nadirdir, ne daha olağanüstü. Saltanatı döneminde tanrılar
hükmü hiçe sayan hükümdarlar, insanların en kolay yemin edenleri ve
hakkında az saygı gösterdiğinden Isparta Kralı Cléoménes hayatının sonlarında
anlaşma ve sözleşmelerine en kolay muhalif davranışta bulunanları değil
hurafelere inanır oldu. Tanrısallığı kendisiyle ilgilendirmek için
midir?<sup>1</sup>
çevresine bir sürü rahip ve ''Sacrificateur''<sup>1</sup> topladı. Dostlarından biri kendisine,
bundan dolayı şaşkınlığını söylediğinde, Cléoménes şu cevabı
verdi: "Ne şaşırıyorsunuz? Ben artık eski ben değilim; adam olmadığımdan
aynı tarzda düşünemem."
 
Din imamları, her günkü yaratılışlarında, her günkü işlerinde, başkalarına
öğrettikleri sıkı ilkeleri yalanlar; öğrettikleri sıkı dini hükümlere
oldukça sık sık karşı gelirler. Öyle ki, inançsızlar onları samimi olmamakla
suçlamakta kendilerini haklı bulurlar. Bazı inançsızlar, gerek can çekişme
gerek hastalıkları sırasında, sağlıklıyken savunduktan görüşleri yalanlarsa,
rahipler, doğruladıkları dini sağlıklıyken yalanlamazlar mı? "Kendinizin
yapmadığınızı, neden başkalarına yaptırıyorsunuz?" paylama sorusuna maruz
olmazlar mı? Şuadan, cömert, açgözlülükten arınmış, debdebe ve görkemin
düşmanı, yoksulluğun dostu ''Prélats''{{'}}lar, yani ruhani başkanlar
görüyor muyuz? Sözün kısası, birçok Hıristiyan rahibin yaratılışının, hüdaları
ve örnek misalleri olan Hazreti İsa'nın sıkı ahlakına uyduğunu görmüyor
muyuz?