Kur'an/Yâsîn Suresi: Revizyonlar arasındaki fark

İçerik silindi İçerik eklendi
Enba24 (Tartışma | katkılar)
Yeni sayfa: {{Eser başlığı |başlık = Kur'an |yazar = |çevirmen = Muhammed Hamdi Yazır |bölüm = Yâsîn Suresi |önceki = Fâtır Suresi |sonraki = Kur'an...
 
𐰇𐱅𐰚𐰤 (Tartışma | katkılar)
k +
10. satır:
|notlar = Toplam ayet sayısı, 83'tür. Mushaf sırası, 36'dır. Nüzul sırası, 41'dir.
}}
{{kısım||1}} Yâsîn.
{{kısım||2}} Hikmetli Kur'anın hakkı için
{{kısım||3}} Emîn ol ki sen o risaletle gönderilen Peygamberlerdensin
{{kısım||4}} Bir sıratı müstakîm üzerindesin
{{kısım||5}} Tenziliyle o azîz rahîmin
{{kısım||6}} İnzar edesin: vehameti haber veresin diye bir kavme babalar inzar edilmedi de haberleri de yok gafiller
{{kısım||7}} Celâlim hakkı için daha çoklarına karşı söz hakkolmuştur da onlar iymana gelmezler
{{kısım||8}} Çünkü biz onların boyunlarına kelepçekler geçirmişiz, onlar çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı gözleri aşağı somurtmaktadırlar
{{kısım||9}} Hem önlerinden bir sedd ve arkalarından bir sedd çekmişiz, kendilerini sarmışızdır da baksalar da görmezler
{{kısım||10}} Ve onlarca müsavidir: ha inzar etmişin kendilerini ha etmemişin; inanmazlar
{{kısım||11}} Ancak zikri ta'kıyb eden ve gaybde rahmana haşyet besliyen kimseyi sakındırırsın, işte onu hem bir mağrifetle hem bir ecri kerîm ile müjdele
{{kısım||12}} Hakıkat biz biziz, ölüleri diriltiriz ve takdim ettikleri şeyleri ve bıraktıkları eserleri kitaba geçiririz ve zaten her şey'i açık bir kütükte bir «İmamı Mübîn» de ihsa etmişizdir
{{kısım||13}} Ve onlara, o karye sahiblerini temsil getir, o dem ki ona o gönderilen Resuller varmıştı
{{kısım||14}} O sıra ki onlara o ikiyi göndermiştik, bunları tekzib ettiler, biz de bir üçüncü ile ızzet (ve kuvvet) verdik de varıp dediler: haberiniz olsun biz sizlere gönderilmiş Resulleriz
{{kısım||15}} Siz, dediler: bizim gibi bir beşerden başka bir şey değilsiniz, hem Rahman hiç bir şey indirmedi, siz sırf yalan söylüyorsunuz
{{kısım||16}} Dediler: rabbımız bilir, inanın biz gerçek size gönderilmiş, Resulleriz,
{{kısım||17}} açık bir tebliğden ötesi ise bizim üstümüze değil
{{kısım||18}} Doğrusu dediler: biz sizinle teşe'üm ettik, yemin ederiz ki vaz geçmezseniz sizi hiç tınmadan recmederiz ve her halde size bizden pek acıklı bir azâb dokunur
{{kısım||19}} Dediler: sizin şum kuşunuz beraberinizde, ya... nasıhat edilirseniz öyle mi? Doğrusu siz israfı âdet etmiş bir kavmsınız
{{kısım||20}} O esnada şehrin tâ ucundan bir er koşarak geldi, ey hemşerilerim: dedi: uyun o gönderilen Resullere
{{kısım||21}} Uyun sizden bir ecir istemiyen o zatlara ki onlar hidayete irmişlerdir
{{kısım||22}} Hem neyime kulluk etmiyeyim ben, o beni yaradana? Hep de döndürülüp ona götürüleceksiniz
{{kısım||23}} Hiç, ben ondan başka ma'budlar mı tutarım? Eğer o Rahman bana bir keder irâde buyurursa onların şefaati benden yana hiç bir şeye yaramaz ve beni kurtaramazlar
{{kısım||24}} Şübhesiz ben o vakıt açık bir dalâl içindeyim
{{kısım||25}} Haberiniz olsun ki ben rabbınıza iyman getirdim, gelin dinleyin beni
{{kısım||26}} Denildi ki: haydi gir Cennete! ay, dedi, nolurdu kavmın bilselerdi? Rabbım bana ne mağrifet buyurdu
{{kısım||27}} Beni ikram olunan kullarından kıldı
{{kısım||28}} Arkasından ise kavmının üzerine Semâdan bir ordu indirmedik indirecek de değildik
{{kısım||29}} O yalnız bir sayha oldu derhal sönüverdiler:
{{kısım||30}} Ey!.. ne hasret o kullara ki kendilerine her gelen Resul ile mutlaka istihzâ ediyorlardı
{{kısım||31}} Baksalar a kendilerinden evvel ne kadar karınlar helâk etmişiz, onlar hiç onlara dönüp gelmiyorlar
{{kısım||32}} Ancak hepsi toplanıp bizim katımıza ihzar edilmişlerdir
{{kısım||33}} Hem bir âyettir onlara ölü Arz: biz ona hayat verdik ve ondan habbeler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar
{{kısım||34}} Ve onda Cennetler yaptık, hurma bağçeleri, üzüm bağları, neler! içlerinde kaynaklar akıttık
{{kısım||35}} Yesinler diye mahsulünden ve kendi ellerinin ma'mulâtından, halâ şükretmiyecekler mi?
{{kısım||36}} Tenziyh o yardan sübhane bütün o çiftleri, hepsini, Arzın bitirdiklerinden ve kendi nefislerinden ve daha bilemiyecekleri neler, nelerden
{{kısım||37}} Bir âyet de onlara gece, ondan gündüzü soyarız bir de bakarlar ki karanlığa dalmışlar
{{kısım||38}} Güneş de; kendisine mahsus bir müstekarr için cereyan ediyor, o işte o azîzi alîmin takdiridir
{{kısım||39}} Aya da: menzil menzil ona mıktarlar biçmişizdir, nihayet dönmüş eski urcun gibi olmuştur
{{kısım||40}} Ne Güneş kendine aya çatması yaraşır, ne de gece gündüzü geçer, her biri birer felekte yüzerler
{{kısım||41}} Bir âyet de onlara o dolu gemide zürriyyetlerini taşımamız
{{kısım||42}} ve kendilerine o misilliden binecekleri şeyler yaratmamızdır
{{kısım||43}} Dilersek onları gark da ederiz o vakıt ne onlara feryadcı vardır, ne de onlar kurtarılırlar
{{kısım||44}} Ancak tarafımızdan bir rahmet ve bir zamana kadar yaşatmak için başka
{{kısım||45}} Hal böyle iken onlara önünüzdekini ve arkanızdakini gözetip korunun ki rahmete şayan olasınız denildiği zaman
{{kısım||46}} Kendilerine rablarının âyetlerinden her hangi bir âyyet de gelse mutlaka ondan yüz çevire geldiler
{{kısım||47}} Allahın size merzuk kıldığı şeylerden hayra sarfedin denildiği zaman da onlara o küfredenler iyman edenler için şöyle dediler, biz hiç yedirirmiyiz o kişiye ki Allah dilese ona yiyeceğini verirdi, siz ap açık bir dalâl içinde değil de nesiniz!
{{kısım||48}} Ve ne zaman bu va'd, doğru iseniz? diyorlar
{{kısım||49}} Başka değil, tek bir sayhaya bakıyorlar, bir sayha ki onlar çekişip dururlarken kendilerini yakalayıverir
{{kısım||50}} O zaman bir tavsıyeye bile kadir olamazlar, ailelerine de dönecek değillerdir
{{kısım||51}} Bir de sur üfürülmüştür ne baksınlar kabirlerinden rablarına doğru akın ediyorlardır
{{kısım||52}} Eyvah, başımıza gelenlere derler: kim kaldırdı bizi uyuduğumuz yerden? Bu işte, o Rahmanın va'd buyurduğu, doğru imiş o gönderilen Resuller
{{kısım||53}} Başka değil, sâde bir tek sayha olmuş, derhal hepsi toplanmış huzurumuza ihzar edilmişlerdir
{{kısım||54}} Artık bu gün hiç kimseye zerrece zulmedilmez, ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz
{{kısım||55}} Cidden eshabı Cennet bu gün bir şuğl içinde zevk etmektedirler
{{kısım||56}} Kendileri ve zevceleri erîkeler üzerine kurulmuşlardır
{{kısım||57}} Onlara orada bir meyve var: hem onlara orada ne iddia ederlerse var
{{kısım||58}} Bir selâm, rahîm bir rabdan kelâm
{{kısım||59}} Ve haydin ayrılın bu gün ey mücrimler!
{{kısım||60}} And vermedim mi size? «Ey adem oğulları! Şeytana kulluk etmeyin, o size açık bir düşmandır» diye
{{kısım||61}} «Ve bana kulluk edin doğru yol budur» diye
{{kısım||62}} Böyle iken celâlıma karşı o içinizden bir çok cibilletleri yoldan çıkardı, ya o vakıt sizin akıllarınız yokmıy dı?
{{kısım||63}} Bu işte o Cehennem ki va'dolunur dururdunuz
{{kısım||64}} Bu gün yaslanın ona bakalım küfrettiğiniz için
{{kısım||65}} Bu gün ağızlarını mühürleriz de bize elleri söyler ve ayakları şehadet eyler: neler kesbediyorlardı
{{kısım||66}} Hem dilersek gözlerini üzerinden silme kör ediverdik de yola dökülürlerdi, fakat nereden görecekler?
{{kısım||67}} Daha dilesek kendilerini oldukları yerde meshediverdik de ne ileri gidebilirlerdi ne dönebilirlerdi
{{kısım||68}} Bununla beraber her kimin ömrünü uzatıyorsak hılkatte onu tersine çeviriyoruz, hâlâ da akıllanmıyacaklar mı?
{{kısım||69}} Biz ona şiir öğretmedik, ona yaraşmaz da, o sâde bir zikir ve parlak bir Kur'andır
{{kısım||70}} Hayatı olanı uyandırmak, nankörlere de o söz hakk olmak için
{{kısım||71}} Şunu da görmediler mi? Biz onlar için ellerimizin yaptıklarından bir takım (en'am) yumuşak hayvanlar yaratmışız da onlara malik bulunuyorlar
{{kısım||72}} Ve onları kendilerine zebun etmişiz de hem onlardan binidleri var, hem de onlardan yiyorlar
{{kısım||73}} Onlardan daha bir çok menfeatleri ve türlü içecekleri de var, hâlâ şükretmiyecekler mi?
{{kısım||74}} Tuttular da Allahdan başka bir takım ilâhlar edindiler gûya yardım olunacaklar
{{kısım||75}} Onların onlara yardıma gücleri yetmez, onlar ise onlar için hazırlanan askerler
{{kısım||76}} O halde onların lâkırdıları seni mahzûn etmesin, biz onların içlerini de biliriz dışlarını da
{{kısım||77}} Görmedi mi o insan? biz onu bir nutfeden yarattık da şimdi o çeneli bir çekişgen kesildi
{{kısım||78}} Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: kim diriltir o kemikleri onlar çürümüşken? dedi
{{kısım||79}} De ki onları ilk defa inşa eden diriltir ve o her halkı bilir
{{kısım||80}} O ki size yeşil ağaçtan bir ateş yaptı da şimdi siz ondan tutuşturup duruyorsunuz
{{kısım||81}} Ya Gökleri ve Yeri yaratan onlar gibisini yaratmağa kadir değil midir? Elbette kadir, hallâk o, alîm o
{{kısım||82}} Onun emri bir şeyi murad edince ona sâde ol demektir, o oluverir
{{kısım||83}} Artık tesbiyh edilmez mi öyle her şeyin melekûtu yedinde bulunan sübhane! hep de dördürülüp ona götürüleceksiniz