Kur'an/Sâd Suresi: Revizyonlar arasındaki fark
< Kur'an
İçerik silindi İçerik eklendi
Yeni sayfa: {{Eser başlığı |başlık = Kur'an |yazar = |çevirmen = Muhammed Hamdi Yazır |bölüm = Sâd Suresi |önceki = Sâffât Suresi |sonraki = Kur'an/... |
(Fark yok)
|
08.59, 26 Kasım 2019 tarihindeki hâli
1
Sâd. bu zikrile meşhun Kur'ana bak
2
Fakat o küfredenler bir onur, bir şikak içindeler
3
Kendilerinden evvel nicelerini helâk ettik! Çığırıştılar: Değildi fakat vaktı halâs
4
İçlerinden kendilerine uyandırıcı bir Peygamber geldiğine şaştılar da dediler ki kâfirler: bu, bir sihirbaz, bir kezzâb
5
İlâhları hep bir ilâh mı kılmış? Bu cidden şaşılacak bir şey: çok tuhaf
6
İçlerinden o hey'et de fırladı şöyle: ilâhlarınız üzerinde sabr-u sebat edin, bu cidden arzu olunur bir şey, bir murad
7
Biz bunu diğer millette işitmedik, bu bir uydurmadır mutlak
8
O zikr aramızdan ona mı indirilmiş? doğrusu onlar benim zikrimden bir kuşkulu şekk içindeler, doğrusu henüz azâbımı tatmadılar
9
Yoksa sana onu veren azîz vehhab rabbının rahmeti hazîneleri onların yanında mı?
10
Yoksa onların mı bütün o Göklerin, Yerin ve aralarındakilerin mülkü? Öyle ise haydi esbab içinde üstüne çıksınlar
11
Onlar burada Ahzab döküntüsünden (muhtelif partilerden) bozuk bir ordu
12
Onlardan evvel tekzib etmişti Nuh kavmi ve Âd ve o kazıkların sahibi Fir'avn
13
Ve Semûd ve kavmi Lût ve eykeliler, bunlar işte o ahzab
14
Başka değil, hepsi gönderilen elçileri (Resulleri) tekzib etti de öyle hak oldu azâbım
15
Onlar da başka değil, bir tek sayhaya bakıyorlar öyle ki ona hık yok
16
Bir de ya rabbenâ bizim pusulamızı hisab gününden evvel acele verdediler
17
Şimdi sen onların dediklerine sabret de kuvvetli kulumuz Davudu an, çünkü o çok tecri' yapar (evvab) idi
18
Çünkü biz onun maıyyetinde dağları müsahhar kılmıştık: tesbih ederlerdi akşamleyin ve işrak vaktı
19
Kuşları da toplu olarak, hepsi onun için terci' yapar (evvab) idi
20
Hem mülkünü kuvvetlendirmiştik, hem de kendisine hıkmet ve faslı hıtab vermiştik
21
Bir de hasım kıssası geldi mi sana? Hani surdan mihraba aştıkları vakıt
22
O vakıt Davudun üzerine giriverdiler de onlardan telâşa düştü, korkma dediler: iki hasmız, ba'zımız ba'zımıza tecavüz etti, şimdi sen aramızda hakk ile hukmet ve aşırı gitme de bizi doğru yolun ortasına çıkar
23
Şu benim biraderim onun doksan dokuz dişi koyunu var, benim ise bir tek dişi koyunum var, böyle iken «bırak onu bana» dedi ve beni söyleşmede yendi
24
Dedi ki: doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına istemesiyle sana zulmetmiş ve hakıkaten karışıkların çoğu birbirlerine tecavüz ediyorlar, ancak iyman edib de salâh istiyenler başka, onlar da pek az, ve sanmıştı ki Davud kendisine sırf bir fitne yaptık, hemen rabbına istiğfar etti ve rükû' ederek yere kapanıb tevbe ile rücu' etti
25
Biz de onu kendisine mağrifet buyurduk ve hakıkat ona ındimizde kat'î bir yakınlık ve bir akıbet güzelliği vardır
26
Ya Davud! muhakkak ki biz seni Arzda bir halîfe kıldık, imdi nâs arasında hakk ile hukmet de (keyfe) hevaya tabi' olma ki seni Allah yolundan sapıtmasın, çünkü Allah yolundan sapanlar hisab gününü unuttukları cihetle kendilerine pek şiddetli bir azâb vardır
27
Hem o Göğü ve Yeri aralarındakileri biz boşuna yaratmadık o, o küfredenlerin zannı, onun için küfredenlere ateşten bir veyl var
28
Yoksa iyman edib de salih salih işler yapanlar biz o Yerdeki müfsidler gibi yapar mıyız? Yoksa o korunan müttekıleri arsız çapkınlar gibi yapar mıyız?
29
Bir kitab ki indirdik, çok mübarek, âyetlerini düşünsünler ve ıbret alsın temiz özlüler
30
Bir de Davuda Süleymanı bahşettik, ne güzel kul, o cidden bir evvab
31
Arzolundukda kendisine akşam üstü sâfinat halinde halıs atlar
32
Ben dedi, o hayır sevgisini rabbımın zikrinden sevdim, nihayet hıcaba gizlendi
33
Geri getirin onları bana, tuttu bacaklarını, boyunlarını silmeğe başladı
34
Celâlim hakkı için Süleymana bir fitne de verdik ve tahtının üstüne bir cesed bıraktık sonra tevbe ile rücu' etti
35
Ya rab! bana mağrifet buyur ve bana öyle bir mülk bağışla ki ardımdan kimseye yaraşmasın, şübhesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen, dedi
36
Bunun üzerine ona rüzgârı müsahhar ettik, emriyle istediği yere yumuşacık cereyan ederdi
37
Şeytanları da: bütün benna' ve gavvas
38
Ve daha diğerlerini bendlerde çatılı çatılı
39
Bu işte, dedik: bizim atâmız artık diler kerem et, diler imsâk hisabı yok
40
Ve şübhesiz ki ona huzurı ızzetimizde bir yakınlık ve bir akıbet güzelliği var
41
Kulumuz Eyyubu da an, o vakıt ki rabbına şöyle nidâ etmişti: «bak bana: meşakkat ve elem ile bana Şeytan dokundu.»
42
Depren ayağınla, işte serin bir yıkanacak ve içecek dedik
43
ve ona bütün ehlini ve beraberlerinde daha bir mislini bahşettik tarafımızdan bir rahmet olarak hem de bir dersi ıbret temiz akıllar için
44
Bir de al bir demet elinle de vur onunla hânis olma, hakıkat biz onu sabırlı bulduk, ne güzel kul, hakıkaten o bir evvabdır
45
Kullarımız İbrahimi, İshakı, Ya'kubu da an, eller ve gözler sahibleri idiler
46
Çünkü biz onları temiz bir hassa, halîs yurd düşüncesiyle halîslerimizden kılmışızdır
47
Ve çünkü onlar muhakkak nezdimizde seçilmiş ahyardan
48
İsmaili de, Elyeser de, Zül'kifli de an, hepsi de o ahyardan
49
İşte bu bir zikirdir, ve şübhesiz korunan müttekîler için her halde güzel bir istikbal (bir husni meâb) var
50
Adin Cennetleri: açılarak kendilerine bütün kapılar
51
İçlerinde kurularak orada bir çok yemişle bambaşka bir içki isteyecekler
52
Yanlarında da gamzeleri kasan hep bir yaşıd dilberler
53
İşte bu, o hisab günü için size va'dolunan
54
İşte ki bu bizim rızkımız, muhakkak ki ona hiç tükenmek yok
55
Bu böyle, şübhesiz azgınlar için de fena bir istikbal (şer bir meâb) var
56
Cehennem, ona yaslanacaklar, fakat o ne çirkin döşek
57
İşte, artık tatsınlar onu bir hamîm ve bir ğassâk
58
Ve o şekilden bir diğeri: çifte çifte
59
60
59,60. Şu: bir alay: maıyyetinizde göğüs germiş; onlara merhaba yok, çünkü onlar Cehenneme salınıyorlar. Hayır derler size merhaba yok, onu bize siz takdim ettiniz, bakın ne fena yatak
61
Ya rabbenâ derler: bize bunu takdim edene ateşde azâbı hemen kat kat artır
62
Bir de derler ki: neye görmüyoruz biz o eşrardan saydığımız bir takım adamları
63
Onları eğlence yerine tuttuktu ha! yoksa onlardan kaydı mı bu gözler?
64
Şübhesiz ki bu haktır muhakkak olacaktır ehli nârın birbirine husûmeti
65
De ki ben ancak korkuyu haber veren bir Peygamberim, başka bir tanrı da yok ancak Allah: o vahidi kahhar
66
O Göklerin, Yerin ve aralarındakilerin rabbı azîz, gaffar var
67
De ki bu bir azîm haberdir
68
Siz ondan yüz çeviriyorsunuz
69
Benim melei a'lâya ne ılmim olurdu onlar münakaşa ederlerken?
70
Fakat ben açık inzar edecek bir Peygamber olduğum içindir ki o ılmin bana vahy olunuyor
71
Rabbın Melâikeye dediği vakıt: haberiniz olsun ben bir çamurdan bir beşer yaratmaktayım
72
Onu tesviye ettim de ruhumdan ona nefheyledimmi derhal ona secdeye kapanın
73
Onun üzerine Melâikenin hepsi toptan secde ettiler
74
Yalnız İblîs kibirlenmek istedi ve kâfirlerden oldu
75
Ey İblîs! buyurdu: o benim iki elimle yarattığıma secde etmene ne mani' oldu sana? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa âlîlerden mi bulunuyorsun?
76
Dedi ki ben ondan hayırlıyım beni bir ateşten yarattın, onu ise bir çamurdan yarattın
77
Buyurdu ki: hemen çık oradan çünkü artık sen matrud (racîm) sin
78
Ve her halde üzerindedir lâ'netim ceza gününe kadar
79
Dedi: ya rab! o halde ba'solunacakları güne kadar beni geri bırak
80
Haydi buyurdu: geri bırakılanlardansın
81
Malûm vakıt gününe kadar
82
Öyle ise dedi: ızzetine kasem ederim ki ben onların hepsini mutlak iğva eder sapıtırım
83
Ancak içlerinden ıhlâs ile seçilmiş has kulların müstesnâ
84
Buyurdu ki o doğru ve ben hep doğruyu söylerim
85
Celâlim hakkı için Cehennemi mutlak dolduracağım senden ve onların sana tabi' olanlarından topunuzdan tıka basa
86
De ki: bir ecir istemiyorum sizden ona karşı ve ben o tekellüfcilerden değilim
87
O sırf bir zikir, bir öğüttür bütün âlemîn için
88
Ve her halde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz