Kur'an/Sâd Suresi: Revizyonlar arasındaki fark

İçerik silindi İçerik eklendi
Enba24 (Tartışma | katkılar)
Yeni sayfa: {{Eser başlığı |başlık = Kur'an |yazar = |çevirmen = Muhammed Hamdi Yazır |bölüm = Sâd Suresi |önceki = Sâffât Suresi |sonraki = Kur'an/...
(Fark yok)

08.59, 26 Kasım 2019 tarihindeki hâli

1

Sâd. bu zikrile meşhun Kur'ana bak

2

Fakat o küfredenler bir onur, bir şikak içindeler

3

Kendilerinden evvel nicelerini helâk ettik! Çığırıştılar: Değildi fakat vaktı halâs

4

İçlerinden kendilerine uyandırıcı bir Peygamber geldiğine şaştılar da dediler ki kâfirler: bu, bir sihirbaz, bir kezzâb

5

İlâhları hep bir ilâh mı kılmış? Bu cidden şaşılacak bir şey: çok tuhaf

6

İçlerinden o hey'et de fırladı şöyle: ilâhlarınız üzerinde sabr-u sebat edin, bu cidden arzu olunur bir şey, bir murad

7

Biz bunu diğer millette işitmedik, bu bir uydurmadır mutlak

8

O zikr aramızdan ona mı indirilmiş? doğrusu onlar benim zikrimden bir kuşkulu şekk içindeler, doğrusu henüz azâbımı tatmadılar

9

Yoksa sana onu veren azîz vehhab rabbının rahmeti hazîneleri onların yanında mı?

10

Yoksa onların mı bütün o Göklerin, Yerin ve aralarındakilerin mülkü? Öyle ise haydi esbab içinde üstüne çıksınlar

11

Onlar burada Ahzab döküntüsünden (muhtelif partilerden) bozuk bir ordu

12

Onlardan evvel tekzib etmişti Nuh kavmi ve Âd ve o kazıkların sahibi Fir'avn

13

Ve Semûd ve kavmi Lût ve eykeliler, bunlar işte o ahzab

14

Başka değil, hepsi gönderilen elçileri (Resulleri) tekzib etti de öyle hak oldu azâbım

15

Onlar da başka değil, bir tek sayhaya bakıyorlar öyle ki ona hık yok

16

Bir de ya rabbenâ bizim pusulamızı hisab gününden evvel acele verdediler

17

Şimdi sen onların dediklerine sabret de kuvvetli kulumuz Davudu an, çünkü o çok tecri' yapar (evvab) idi

18

Çünkü biz onun maıyyetinde dağları müsahhar kılmıştık: tesbih ederlerdi akşamleyin ve işrak vaktı

19

Kuşları da toplu olarak, hepsi onun için terci' yapar (evvab) idi

20

Hem mülkünü kuvvetlendirmiştik, hem de kendisine hıkmet ve faslı hıtab vermiştik

21

Bir de hasım kıssası geldi mi sana? Hani surdan mihraba aştıkları vakıt

22

O vakıt Davudun üzerine giriverdiler de onlardan telâşa düştü, korkma dediler: iki hasmız, ba'zımız ba'zımıza tecavüz etti, şimdi sen aramızda hakk ile hukmet ve aşırı gitme de bizi doğru yolun ortasına çıkar

23

Şu benim biraderim onun doksan dokuz dişi koyunu var, benim ise bir tek dişi koyunum var, böyle iken «bırak onu bana» dedi ve beni söyleşmede yendi

24

Dedi ki: doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına istemesiyle sana zulmetmiş ve hakıkaten karışıkların çoğu birbirlerine tecavüz ediyorlar, ancak iyman edib de salâh istiyenler başka, onlar da pek az, ve sanmıştı ki Davud kendisine sırf bir fitne yaptık, hemen rabbına istiğfar etti ve rükû' ederek yere kapanıb tevbe ile rücu' etti

25

Biz de onu kendisine mağrifet buyurduk ve hakıkat ona ındimizde kat'î bir yakınlık ve bir akıbet güzelliği vardır

26

Ya Davud! muhakkak ki biz seni Arzda bir halîfe kıldık, imdi nâs arasında hakk ile hukmet de (keyfe) hevaya tabi' olma ki seni Allah yolundan sapıtmasın, çünkü Allah yolundan sapanlar hisab gününü unuttukları cihetle kendilerine pek şiddetli bir azâb vardır

27

Hem o Göğü ve Yeri aralarındakileri biz boşuna yaratmadık o, o küfredenlerin zannı, onun için küfredenlere ateşten bir veyl var

28

Yoksa iyman edib de salih salih işler yapanlar biz o Yerdeki müfsidler gibi yapar mıyız? Yoksa o korunan müttekıleri arsız çapkınlar gibi yapar mıyız?

29

Bir kitab ki indirdik, çok mübarek, âyetlerini düşünsünler ve ıbret alsın temiz özlüler

30

Bir de Davuda Süleymanı bahşettik, ne güzel kul, o cidden bir evvab

31

Arzolundukda kendisine akşam üstü sâfinat halinde halıs atlar

32

Ben dedi, o hayır sevgisini rabbımın zikrinden sevdim, nihayet hıcaba gizlendi

33

Geri getirin onları bana, tuttu bacaklarını, boyunlarını silmeğe başladı

34

Celâlim hakkı için Süleymana bir fitne de verdik ve tahtının üstüne bir cesed bıraktık sonra tevbe ile rücu' etti

35

Ya rab! bana mağrifet buyur ve bana öyle bir mülk bağışla ki ardımdan kimseye yaraşmasın, şübhesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen, dedi

36

Bunun üzerine ona rüzgârı müsahhar ettik, emriyle istediği yere yumuşacık cereyan ederdi

37

Şeytanları da: bütün benna' ve gavvas

38

Ve daha diğerlerini bendlerde çatılı çatılı

39

Bu işte, dedik: bizim atâmız artık diler kerem et, diler imsâk hisabı yok

40

Ve şübhesiz ki ona huzurı ızzetimizde bir yakınlık ve bir akıbet güzelliği var

41

Kulumuz Eyyubu da an, o vakıt ki rabbına şöyle nidâ etmişti: «bak bana: meşakkat ve elem ile bana Şeytan dokundu.»

42

Depren ayağınla, işte serin bir yıkanacak ve içecek dedik

43

ve ona bütün ehlini ve beraberlerinde daha bir mislini bahşettik tarafımızdan bir rahmet olarak hem de bir dersi ıbret temiz akıllar için

44

Bir de al bir demet elinle de vur onunla hânis olma, hakıkat biz onu sabırlı bulduk, ne güzel kul, hakıkaten o bir evvabdır

45

Kullarımız İbrahimi, İshakı, Ya'kubu da an, eller ve gözler sahibleri idiler

46

Çünkü biz onları temiz bir hassa, halîs yurd düşüncesiyle halîslerimizden kılmışızdır

47

Ve çünkü onlar muhakkak nezdimizde seçilmiş ahyardan

48

İsmaili de, Elyeser de, Zül'kifli de an, hepsi de o ahyardan

49

İşte bu bir zikirdir, ve şübhesiz korunan müttekîler için her halde güzel bir istikbal (bir husni meâb) var

50

Adin Cennetleri: açılarak kendilerine bütün kapılar

51

İçlerinde kurularak orada bir çok yemişle bambaşka bir içki isteyecekler

52

Yanlarında da gamzeleri kasan hep bir yaşıd dilberler

53

İşte bu, o hisab günü için size va'dolunan

54

İşte ki bu bizim rızkımız, muhakkak ki ona hiç tükenmek yok

55

Bu böyle, şübhesiz azgınlar için de fena bir istikbal (şer bir meâb) var

56

Cehennem, ona yaslanacaklar, fakat o ne çirkin döşek

57

İşte, artık tatsınlar onu bir hamîm ve bir ğassâk

58

Ve o şekilden bir diğeri: çifte çifte

59

60
59,60. Şu: bir alay: maıyyetinizde göğüs germiş; onlara merhaba yok, çünkü onlar Cehenneme salınıyorlar. Hayır derler size merhaba yok, onu bize siz takdim ettiniz, bakın ne fena yatak

61

Ya rabbenâ derler: bize bunu takdim edene ateşde azâbı hemen kat kat artır

62

Bir de derler ki: neye görmüyoruz biz o eşrardan saydığımız bir takım adamları

63

Onları eğlence yerine tuttuktu ha! yoksa onlardan kaydı mı bu gözler?

64

Şübhesiz ki bu haktır muhakkak olacaktır ehli nârın birbirine husûmeti

65

De ki ben ancak korkuyu haber veren bir Peygamberim, başka bir tanrı da yok ancak Allah: o vahidi kahhar

66

O Göklerin, Yerin ve aralarındakilerin rabbı azîz, gaffar var

67

De ki bu bir azîm haberdir

68

Siz ondan yüz çeviriyorsunuz

69

Benim melei a'lâya ne ılmim olurdu onlar münakaşa ederlerken?

70

Fakat ben açık inzar edecek bir Peygamber olduğum içindir ki o ılmin bana vahy olunuyor

71

Rabbın Melâikeye dediği vakıt: haberiniz olsun ben bir çamurdan bir beşer yaratmaktayım

72

Onu tesviye ettim de ruhumdan ona nefheyledimmi derhal ona secdeye kapanın

73

Onun üzerine Melâikenin hepsi toptan secde ettiler

74

Yalnız İblîs kibirlenmek istedi ve kâfirlerden oldu

75

Ey İblîs! buyurdu: o benim iki elimle yarattığıma secde etmene ne mani' oldu sana? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa âlîlerden mi bulunuyorsun?

76

Dedi ki ben ondan hayırlıyım beni bir ateşten yarattın, onu ise bir çamurdan yarattın

77

Buyurdu ki: hemen çık oradan çünkü artık sen matrud (racîm) sin

78

Ve her halde üzerindedir lâ'netim ceza gününe kadar

79

Dedi: ya rab! o halde ba'solunacakları güne kadar beni geri bırak

80

Haydi buyurdu: geri bırakılanlardansın

81

Malûm vakıt gününe kadar

82

Öyle ise dedi: ızzetine kasem ederim ki ben onların hepsini mutlak iğva eder sapıtırım

83

Ancak içlerinden ıhlâs ile seçilmiş has kulların müstesnâ

84

Buyurdu ki o doğru ve ben hep doğruyu söylerim

85

Celâlim hakkı için Cehennemi mutlak dolduracağım senden ve onların sana tabi' olanlarından topunuzdan tıka basa

86

De ki: bir ecir istemiyorum sizden ona karşı ve ben o tekellüfcilerden değilim

87

O sırf bir zikir, bir öğüttür bütün âlemîn için

88

Ve her halde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz