Kur'an/Mülk Suresi: Revizyonlar arasındaki fark

İçerik silindi İçerik eklendi
Iskenderbalas (Tartışma | katkılar)
Yeni sayfa: {{eser1 | önceki = Tahrîm Suresi | sonraki = Kalem Suresi | başlık = ''Kur'an'' | bölüm = Mülk Suresi...
 
Iskenderbalas (Tartışma | katkılar)
Değişiklik özeti yok
8. satır:
}}
<div align="center">
{{kısım||1}} Ne yücedir o ki mülk onun elinde ve o her şey'e kadîrdir.
{{kısım||2}} O ki ölümü ve dirimi kadir edip yarattı, sizi imtihana çekip şunu bildirmek için ki hanginiz amelce daha güzel, hem o öyle azîz, öyle gafur.
{{kısım||3}} O ki yedi sema yaratmış birbiriyle mutabık, göremezsin o rahmânın yarattığında hiçbir nizamsızlık, haydi çevir gözü görebilir misin hiçbir çatlak, bir kusur?
{{kısım||4}} Sonra yine çevir gözü, tekrar tekrar, sana döner o göz bîtab olarak zelîl-ü hakîr.
{{kısım||5}} Celâlim hakkı için biz o dünya semayı takım takım kandillerle donattık ve onları Şeytanlar için (rucum) atmalar yaptık, hem onlar için o çılgın ateş azâbını hazırladık (ki azâb-ı Seıyr).
{{kısım||6}} Kendilerinin rabbına küfredenler için de Cehennem azâbı vardır, ona gidiş de ne fena akibettir.
{{kısım||7}} İçine atıldıkları vakıt onun öyle bir hıçkırışını işidirler ki feveran ediyordur.
{{kısım||8}} Hemen hemen öfkeden patlıyacak gibi bir hale gelir, içine bir alay atıldıkça her def'asında onlara onun bekçileri «size kocundurucu bir Peygamber (bir nezîr) gelmedi mi?» diye sorarlar.
{{kısım||9}} Evet, doğrusu bize kocundurucu bir Peygamber (bir nezîr) geldi, fakat biz ona inanmadık ve Allah, hiçbir şey indirmedi, siz büyük bir dalâl içindesiniz diye tekzib ettik, derler.
{{kısım||10}} Ve biz işidir veya akl eder olsaydık bu Seıyr eshabı içinde bulunmazdık, derler.
{{kısım||11}} İşte günahlarını i'tiraf ettiler, kahrolsun o halde eshab-ı Seıyr.
{{kısım||12}} Çünkü o rablarına gıyabda saygı besliyenler yok mu, muhakkak ki mağfiret ve büyük bir ecir onlar içindir.
{{kısım||13}} Sözümüzü ister sir tutun ister açığa vurun, çünkü o bütün sînelerin künhünü bilir.
{{kısım||14}} Bilmez mi o yaradan ki o öyle latîf, öyle habîr.
{{kısım||15}} O Hâlıktır ki o, size Arzı zelûl (munkad) kıldı, haydin, o Arzın omuzlarında yürüyün de o yaradan lâtîfi habîrin rızkından yeyin, onadır fakat nihayet nüşûr.
{{kısım||16}} Emîn misiniz o Semâdekinden; sizinle Arzı göçürüvermesinden? O vakıt bakarsınız ki o Arz çalkalanıyordur.
{{kısım||17}} Yoksa emîn misiniz o Semâdekinden; üzerinize bir mermîler yağdırıcı gönderivermesinden? O vakıt bilirsiniz ki nasılmış inzarım?
{{kısım||18}} Filhakika onlardan evvelkiler de tekzib ettiler, fakat nasıl oldu inkârım.
{{kısım||19}} Bakmazlar mı ki üstlerinde uçan kuşlara, kanat süzerlerken ve yumarlarken? Rahmandır ancak onları tutan, şübhesiz ki o her şeyi görür.
{{kısım||20}} Yoksa kimdir o Rahmanın berisinden şu sizin ordularınız ki sizi kurtaracak? Kâfirler başka değil, sade bir gurur içindedirler.
{{kısım||21}} Yoksa kimdir şu sizlere rızık verecek? O rızkını keserse? Hayır bir ürküntü ve azgınlık içinde inada dalmışlar.
{{kısım||22}} İmdi yüzüstü kapanarak giden mi daha doğru? Yoksa dosdoğru bir cadde üzerinde düpedüz giden mi? Düşünmeli bir.
{{kısım||23}} De ki, odur ancak sizi inşa eyleyen ve size dinleyecek kulak, görecek gözler, duyacak gönüller veren, fakat sizler pek az şükr ediyorsunuz.
{{kısım||24}} De ki, odur sizi Arzda zürriyyet halinde yaratıp yayan, nihayet de hep toplanıp ona haşrolunacaksınız.
{{kısım||25}} Böyle iken diyorlar ki: Ne zaman bu va'd? Eğer sadıksanız?
{{kısım||26}} De ki, o ılim ancak Allahın ındindedir, ben sade açık anlatan bir nezîr (kocundurucu bir Peygamber)im.
{{kısım||27}} Derken vaktı gelip de onu yakından gördüklerinde o küfredenlerin yüzleri kötüleşiverdi. Ve denildi ki işte, o sizin kendilerine da'vet edip durduğunuz budur.
{{kısım||28}} De ki: Gördünüz mü? Allah beni ve beraberimdekileri helâk etse yâhud bize merhamet buyursa iki takdirde de kâfirleri elîm bir azâbdan kurtaracak kimdir?
{{kısım||29}} De ki: O öyle Rahman, işte biz ona iyman ettik ve ona dayanmaktayız, ileride sizler de bileceksiniz ki o açık bir dalâl içinde bulunan kim?
{{kısım||30}} De ki: Gördünüz mü? Sabaha kadar suyunuz bata kalırsa size bir âb-i revân getirecek kim?
</div>
{{Eser son