2. Ergenekon İddianamesi/I.BÖLÜM 2008/623 SAYILI İDDİANAME ÖZETİ: Revizyonlar arasındaki fark

İçerik silindi İçerik eklendi
757. satır:
Örgüt yönetici ve üyelerinin zaman zaman açık ve gizli ortamlarda bir araya gelerek toplantılar yaptıkları, ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’ nün yöneticilerinden olan Sevgi EERENEROL’ un basın sözcülüğünü yaptığı Türk Ortodoks Patrikhanesine bağlı bir kilisenin bir kısım açık ve gizli örgüt toplantılarının mekânı olduğu anlaşılmıştır.
 
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ üyesi Emin GÜRSES’ in, VELİ KÜÇÜK ile birlikte birçok kişinin gözaltına alınmasından bahsedildiği bir telefon görüşmesindeki “Bir şey var, mesela Güler KÖMÜRCÜ var gazeteci, onu da almışlar, hiç bunlarla bir ilişkisi yok, demek ki mesela benim bildiğim bir ilişkisi yok, birçok toplantıya ben gittim, hiçbir zaman Güler KÖMÜRCÜ’yü orda görmedim, bunlar gizli toplanıyorlar diyor, gizli toplantılarda bile görmedim Güler KÖMÜRCÜ’yü. Demek ki bunun haricinde benim gitmediğim bunlar ayrı bir iş çeviriyorlar” sözleri, bu tespiti doğrulamaktadır.
 
===ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ’NÜN DEVLET İÇİNDEKİ YAPILANMASI===
1.003. satır:
Tanık Bülent ORAKOĞLU ifadesinde özetle; “…Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı görevinden önce Hatay İl Emniyet Müdürü iken Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Temel CİNGÖZ ve İl Jandarma Alay Komutanı Vicdan BAŞARAN ile şehir klübünde bir yemek yediklerini, bu yemekte bölge komutanının yanında bulunan ve önceleri emir eri olduğunu zannettiği sivil giyimli şahsın daha sonra İstanbul'da Hizbullah operasyonunda ölü ele geçirilen Hizbullah lideri Hüseyin VELİOĞLU olduğunu öğrendiğini, Hüseyin VELİOĞLU’ nun kendisinde devlet görevlilerine çok saygılı, bir bekçi önünde dahi önünü ilikleyerek konuşan bir kişi intibaı uyandırdığını…” söylemiştir.
 
Gizli Tanık Ahmet ifadesinde özetle; “…Kendisinin uzun yıllar Hizbullah Terör Örgütü içerisinde yer aldığını, Hüseyin VELİOĞLU’ nun 1979 tarihinde Petrol İş Sendikasının başkanlığı seçimlerine katıldığını, o dönemde Batman’ da Komanda Taburunda Yüzbaşı olarak görev yapan Temel CİNGÖZ ile görüştüğünü bildiğini, bu görüşmenin olduğunu Hüseyin VELİOĞLU ve İsa ALTSOY’ un söylediklerini, Temel CİNGÖZ’ ün Hüseyin VELİOĞLU’ na “bizim onayımız olmadan hiç kimse sendika başkanlığını kazanamaz” dediğini, sonraki süreçte Temel CİNGÖZ ile Hüseyin VELİOĞLU’ nun ilişkisinin nasıl geliştiği hakkında bilgisinin olmadığını, Hüseyin VELİOĞLU ve arkadaşlarının 1981 yılında Diyarbakır’ da Edip GÜMÜŞ ve İsa ALTSOY ile birlikte İlim Kitapevini kurduklarını, Kitapevini 12 Eylül sonrası oluşturmayı çalıştıkları örgütsel yapının merkezi olarak belirlemiş olduklarını, cemaatleşmek için yoğun çalışmaların yapıldığı bu dönemde Hüseyin VELİOĞLU’ nun ayda bir ortadan kaybolduğunu, bir hafta sonra geri geldiğini, soranlara da İstanbul’ a İranlılarla görüşmeye gittim dediğini, 1994 yıllarında Hizbullah İlim- Menzil çatışmalarının olduğu dönemde bölgede Molla Mansur GÜZELSOY olarak bilinen kişinin sohbet ettiği 10-15 kişilik gruba “…kendisinin öğrenci olduğu dönemde Ankara’ da Hüseyin VELİOĞLU ile aynı evde kaldıklarını, Hüseyin VELİOĞLU’ nu sürekli olarak MİT’ den diye bahsettiği iki istihbaratçının ziyarete geldiklerini, bu şahıslarla sürekli ilişki içerisinde olduğunu…” anlattığını, Molla Mansur GÜZELSOY’ un bu anlatımlarından yaklaşık 15 gün sonra Diyarbakır’ da bir sabah namazı çıkışı Hüseyin VELİOĞLU’ na bağlı İlim grubu mensuplarınca sopalarla dövülerek öldürüldüğünü, Örgütün İranlılarla ilişki içerisinde olduğu 1990’lı yıllara kadar İran’ lılar tarafından yönlendirildiğini, bu dönemde İranlıların dışında bir gücün Hüseyin VELİOĞLU üzerinden İran’ da faaliyet gösteren Türkler hakkında bilgi toplamaya çalıştığını fark ettiğini, Çünkü HÜSEYİN VELİOĞLU’ nun İran’ da iken mesaisinin çoğunu o bölgeye gelip giden Türklerin kim olduğunu tespite harcadığını, 1991 yılında PKK – Hizbullah çatışmaları başladıktan sonra örgütün İran ile ilişkisini keserek Sünni anlayışa tekrar döndüğünü, kendisinin bu değişimin normal bir süreç olarak gerçekleştiğini zannetmediğini, PKK-Hizbullah çatışmasında birçok PKK’ lı ve Hizbullah İlim grubu mensubunun öldüğünü, 1995 yılında Hizbullah’ ı temsilen İsa ALTSOY’un Irak’ da PKK temsilcileri ile görüşerek karşılıklı ateşkes kararı aldıklarını, nasıl bir araya geldiklerinin örgütte daima soru işareti olarak kaldığını, Örgütün kendi mensuplarını zaman zaman devlete çalışıyor diyerek kaçırıp sığınakta sorgulayıp kendince suçlu bulduklarını öldürdüğünü, devletin örgüt için bir düşman olduğunu, ancak kendisinin örgütün devlet kurumlarına karşı bir eylem yaptığına veya planladığına şahit olmadığını, Hüseyin VELİOĞLU’ nun öldürülmesinden sonra polisle çatışmaya girdiklerini, bu çatışmaların sebebinin ise Hüseyin VELİOĞLU’ nun öcünü alma düşüncesi ile gerçekleşmiş olabileceğini, Hüseyin VELİOĞLU’ nun kendisine çok yakın üst düzey örgüt mensupların bir arada olduğu ortamda devlet görevlilerinden bazılarının kendilerine ajanlık teklif edebileceğini beyan ettiğini, bundan birkaç hafta sonra bu toplantıda olan kişilerden bazılarına görev teklif edildiğinin bilindiğini, burada anlaşılmaz olanın Hüseyin VELİOĞLU’ nun bu durumu nasıl bildiği ve o söyledikten kısa süre sonra o tekliflerin nasıl geldiği olduğunu, bu teklifin yapıldığı şahısların çok sıkı bir şekilde saklanan Hüseyin VELİOĞLU ile düzenli olarak bir araya gelen kişiler olduğunu, kendisinin bu kişilerin örgüt içerisindeki durumlarının bilindiğini varsaydığını, dolayısıyla düzenli olarak Hüseyin VELİOĞLU ile görüşen bu kişilerden örgütün liderine ulaşılmasının hiç zor olmayacağını değerlendirdiğini, Çocukluğundan itibaren tanıdığı ve 10 yılı aşkın birlikte faaliyette bulunduğu Hüseyin VELİOĞLU’ nun Hizbullah gibi büyük bir örgütü kurarak idare edebilecek yapı, karakter ve eğitime sahip olmadığını…” söylemiştir.
 
 
 
==ÖRGÜT EYLEMLERİ==