2. Ergenekon İddianamesi/I.BÖLÜM 2008/623 SAYILI İDDİANAME ÖZETİ: Revizyonlar arasındaki fark

İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
498. satır:
61 sayfadan oluşan bu doküman Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN, Doğu PERİNÇEK ve Tuncay GÜNEY’den ele geçirilmiştir. Dokümanın bazı bölümlerinde özetle;
 
<blockquote>“…Laikliğin ayaklar altına alındığı ve devlet eliyle “münevver yobaz” yetiştirildiği…,…totaliterlik merdiveni ile demokrasiye ulaşmaya yeltenenlerin önce faşizmin ardından Nazizmin ve sonuçta emperyalizmin kucağında kendilerini buldukları, bazılarının darağacında can verdiği, bazılarının zincir bozan günleri yaşadıkları, bazılarının da kalp krizi kuşkuları ile arkalarında “Ben zengini severim(!)” sloganını bırakarak bu dünyadan göçüp gittikleri…”
 
“…Türkiye’nin bugünkü durumunun 1919 koşullarından daha vahim olduğu, gençliğin siyaset ve inançla birleşmesi durumunda ise; unsurlar ve koşullar gereği Türkiye’nin ve buna bağlı olarak dünyanın mutlak değişime gebe olduğu…,…Dinamik adı verilen bu çalışmada Türkiye Ulusal Güç Birliği Gençlik; Dinamik unsur olarak değerlendirildiği ve Türkiye’nin “ulusal güvenlik” çıkarlarına uygun doğrultuda değişim sürecinin başlatılmasını amaç edindiği…,…Aynı düşünceden yola çıkarak “Kuvayı Milliye Cephesi” adıyla sokaklardaki başı boş, amaçsız, işsiz ve umutsuz (lümpen) gençler ile tarikat okullarında rejim düşmanı haline dönüştürülen ve Ülkü Ocakları’nın etkisindeki gençliğin eğitilerek bilinçlendirilmesi hedeflendiği…,…Ayrıca Ulusal Güç Birliği’ne bağlı olarak Milli Mücadele yıllarında kurulan örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesinin uygun görüldüğü…”
510. satır:
“Üniversite gençliği” başlığı altında; “…Üniversite gençliğinin doğrudan “Ulusal Güç Birliği”ni oluşturması gerektiği, günümüzde üniversite gençliğinin köktendinci akımlar ve sol ideolojiler tarafından kontrol altına alınmaya çalışıldığı, Türkiye’de 1950’lerden itibaren Atatürk devrimlerinden çok önemli ödünler verildiği, emperyalizmin ve gericiliğin birçok alanda güç kazandığı, 28 Şubat 1997 günü yapılan MGK toplantısının Türkiye için bir dönüm noktası olduğu, YÖK’ün kısmen de olsa fundamentalizme karşı tavır alması ve türban genelgesini uygulamaya koymasının olumlu gelişmeler olduğu, bunların yanı sıra hızla açılan taşra üniversitelerinin irticanın kalelerine dönüştüğü, oysaki üniversitelerin cumhuriyet devrim yasalarının uygulandığı kültür ve bilim kaleleri olması gerektiği, üniversitelerde mescit bulunmasının Anayasaya aykırı olduğu…”
 
“Sonuç” başlığı altında; “…Bu çalışmada “Ulusal Güç Birliği” merkezli Kemalist örgütlerin sağlıklı bir şekilde oluşturulmasının önemi ve gerekliliğinin dile getirildiği, 21.yüzyılda Cumhuriyet devrimlerinin ulusal gençliğe Milli Mücadele döneminden daha çok gereksinimi olduğu, özetle ulusal çapta Kuvayı Milliye ruhunun canlandırılması, örgütlendirilerek hayata geçirilmesi gerektiği…” belirtilmiştir.</blockquote>
 
 
 
Dinamik Anti/Tez / İstanbul, Aralık–2000
 
 
===Dinamik Anti/Tez / İstanbul, Aralık–2000===
 
6 sayfadan oluşan bu doküman Ümit OĞUZTAN ve Tuncay GÜNEY’den ele geçirilmiştir. Dokümanın bazı bölümlerinde özetle;
 
<blockquote>“Ebedi Başkan Mustafa Kemal Atatürk”ün strateji dehasının örnek alarak hazırladığımız, Kemalist Model: “Ulusal Gençlik Hareketi” çalışmayı Dinamik adıyla tanımlamayı uygun görmüş, Ulusal Güç Birliği”ne ulaşmanın yolu olarak “Kuvayı Milliye” örneğinden yola çıkılması gerektiğini vurgulamaya özen gösterdiğimiz, 29 ekim 2000 tarihli tez Doğu Perinçek’ e iletilmiştir. Perinçek tarafından kaleme alınan “Ulusal Gençlik Birliği Üzerine Görüşler” adıyla ileri sürülen düşünceler, objektif olarak entelektüel birikim süzgecinden geçirildiğinde, örtülü anti/tez niteliği taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.” dendiği,
 
“…Perinçek’in Dinamik’te net olarak dile getirilen konuları, kavram kargaşası varmışçasına eleştirdiği, Perinçek’in ulusal gençliği tekeli altına aldığı ve yıllarca kendi istemleri ve görüşleri doğrultusunda örgütleyerek politika ürettiği, eylemler gerçekleştirdiği ve böylece bugünlere gelebildiği, ulusal gençliğin örgütlenmesi Perinçek’in kontrolü dışında gelişir ise Perinçek efsanesinin son bulacağı, bunu bildiği içinde “dinamik” adı verilen projenin hayata geçirilmesinden endişe ettiği, bu nedenle “dinamik” çalışmasını eleştirdiği…”
 
“…Doğu PERİNÇEK’ in “Cumhuriyet Devrimi İktidarı Projesi” ve “Devletin Yeniden Yapılandırılması” projeleri ile hedeflerine ulaşmayı amaçladığı…” belirtilerek Doğu PERİNÇEK hakkında eleştiriler dile getirilmiştir.</blockquote>
 
 
 
===Genel Yapı ===
 
5 sayfadan oluşan bu doküman Veli KÜÇÜK’ten ele geçirilmiştir. Kemal ÖZDEN tarafından hazırlanan, Atatürkçü Düşünce Derneğinin (ADD) içinde bulunduğu durumu belirtir bir rapor mahiyetindeki bu dokümanın bazı bölümlerinde özetle;
 
<blockquote>“…Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) nin Türkiye’nin en büyük demokratik kitle örgütü olduğu, büyük kentlerin tamamında şubelerinin olduğu, Cumhuriyetin temel değerlerinin savunulması ve irtica ile mücadelede ‘Halk evleri’ tarzı bir misyon yüklenen tek mekanizma olduğu…”
 
“Durum” başlığı altında; “…Derneğin bu misyonunu kuruluşunun ilk zamanlarında layıkıyla yerine getirdiği, ancak; irtica ile mücadelede Anıtkabir’e milyonları yönlendirebilen, mitingler düzenleyen ADD’nin son iki yıl içerisinde üzerine bir şal örtüldüğü…,…Özellikle son genel kurul toplantısı sonucu yönetime geçen kadronun bulunmuş olduğu görevin işlevini anlamadığı ya da farklı bir şekilde anladığı…”
Satır 538 ⟶ 532:
“Ne yapılabilir, ne yapmalı” başlığı altında; “…ADD’nin bugünkü yönetimden kurtulması gerektiği, Kemalist bir yönetime kavuşturulmasının hayati önem taşıdığı, 28 Şubat çizgisinin kamuoyunda güçlü kılınmasında ADD’nin başarılı ve etkin yegâne güç olduğu, Cumhuriyeti ayakta tutmak için “TSK’nın masanın bir ayağı, diğer ayağının ise güçlü ve etkin ADD yönetimi” olacağı, çünkü TSK bünyesiyle anlaşmazlık halinde olan bir ekibin ADD’de başarılı olmasının beklenemeyeceği…” yazdığı anlaşılmıştır.
 
“ÜSİAD-Sayın Kemal ÖZDEN-Rumeli CD. No:5/2 Şişli/Nişantaşı/İSTANBUL” başlığı altındaki yazının bir önceki “genel yapı” isimli dokümana cevap niteliğini taşıdığı ve “Sayın Kemal ÖZDEN” hitabıyla başlayarak, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin faaliyetlerinin özellikle dış istihbarat örgütleri ile mevcut rejime karşı yıkıcı/bölücü grupların dikkatini çektiği, bu nedenle emperyalist güç odaklarının hedefi haline getirildiği…,… psikolojik savaşın en ucuz, en etkin ve başarıya ulaştıran en kısa yolunun sivil toplum örgütleri olduğu, bu nedenle Türk kamuoyundaki Kemalist prensip ve düşüncelerine sahip kişilerin ADD çatısı altında yoğunlaştığı, bu durumun son derece sevindirici ve onur verici olduğu…,…bu nedenle ADD yönetim kademelerindeki şahsiyetlerin, vizyona yansıyan değil gerçek portrelerinin önem arz ettiği ve bu yapı içerisinde provokatör yapılanmalara asla izin verilemeyeceği…,…ADD’nin kuruluş aşamasından günümüze kadar tüm faaliyetlerinin sanıldığının ötesine büyük bir dikkat ve ciddiyetle izlendiği, bundan sonraki çalışma, yöntem ve amaçlananların kaçınılmaz olarak izleneceği ve gereğinin yerine getirileceğinin…” belirtildiği anlaşılmıştır. </blockquote>
 
 
 
USİAD, Ulusal Sanayici ve İş Adamları Derneği / İstanbul–12 Nisan 2000
 
 
===USİAD, Ulusal Sanayici ve İş Adamları Derneği / İstanbul–12 Nisan 2000===
 
6 sayfadan oluşan bu doküman Ümit OĞUZTAN ve İşçi Partisi İstanbul İl Örgütü binasında yapılan aramada ele geçirilmiştir.
 
“Amaç”<blockquote>Amaç” başlığı altında; “…USİAD’ın, global finans kaynaklarının, ulusal üretimi önce kilitleyip ardından da tümden işlemez ve başarısız kılma hedefinin karşısında, yeni bir güç olarak çıkartılmaya çalışıldığı…,…Henüz kuruluş sorunlarını tam anlamıyla aşamamış olmasına rağmen USİAD’ın “yerli malı” üretimi ve kullanımı mesajından yola çıkarak girişimlerde bulunmuş olmasının ayrı bir önem ifade ettiği…,…Tüm bu olumsuz gelişmeler karşısında USİAD’ın yerinde ve gerekli bir adım attığı, bu anlamda desteklenmesi, teşvik edilmesi, rota belirlenmesinde yardımcı olunması gerektiği…”
 
“Sorunlar” başlığı altında; “…USİAD’ın en önemli ve en büyük sorununun, mevcut ekonomik yapı içinde diğer sanayici ve işadamları örgütlerine karşı sergilediği farklı söylem ve ideallerinden dolayı girişimlerinde karşılaştığı engeller olduğu…”
 
“Sonuç” başlığı altında; “…USİAD’ın faaliyetlerinin ulusal çıkarlara uygun alanlarda desteklenmesi, sorunlarına çözüm yollarının tespit edilmesi, aynı alandaki karşı sivil toplum örgütlerinin desteği ve işbirliğinin sağlanması gerektiği…,…ilişkinin “örtülü” bir biçimde sürdürülerek geliştirilmesi ve desteklenmesinin ülke çıkarları adına yararlı olduğu görülen USİAD’ın göstereceği performansın aynı zamanda ekonomik alandaki aksiyonlar karşısında reaksiyon odağı olarak değerlendirilmesi gerektiği…,…USİAD’ın Türkiye’deki fundamentalist ekonomik açılımlar karşısında ekonomik alanda operasyonal faaliyetlerin etkisiz kılınmasında önemli rol üstlenmesinin uygun görüldüğü…” belirtilmiştir.</blockquote>
 
===Panzehir, Etnik/Bölücü Operasyonların Tasfiyesi, Kürt Hareketi ve Türk-Kürt Kardeşliği / İstanbul– 27 Mart 2000===
 
“Sonuç” başlığı altında; “…USİAD’ın faaliyetlerinin ulusal çıkarlara uygun alanlarda desteklenmesi, sorunlarına çözüm yollarının tespit edilmesi, aynı alandaki karşı sivil toplum örgütlerinin desteği ve işbirliğinin sağlanması gerektiği…,…ilişkinin “örtülü” bir biçimde sürdürülerek geliştirilmesi ve desteklenmesinin ülke çıkarları adına yararlı olduğu görülen USİAD’ın göstereceği performansın aynı zamanda ekonomik alandaki aksiyonlar karşısında reaksiyon odağı olarak değerlendirilmesi gerektiği…,…USİAD’ın Türkiye’deki fundamentalist ekonomik açılımlar karşısında ekonomik alanda operasyonal faaliyetlerin etkisiz kılınmasında önemli rol üstlenmesinin uygun görüldüğü…” belirtilmiştir.
 
 
 
Panzehir, Etnik/Bölücü Operasyonların Tasfiyesi, Kürt Hareketi ve Türk-Kürt Kardeşliği / İstanbul– 27 Mart 2000
 
 
 
15 sayfadan oluşan bu doküman Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN’ dan ele geçirilmiştir. Bu doküman Ergenekon Pkk/Kongra-Gel Terör Örgütü bağlantısının anlatıldığı bölümde özetlenmiştir.
 
===Fabrikatör, Gözlem&Analiz / İstanbul-Şubat 2000===
 
 
Fabrikatör, Gözlem&Analiz / İstanbul-Şubat 2000
 
 
 
27 sayfadan oluşan bu doküman Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN’ dan ele geçirilmiştir. Dokümanın bazı bölümlerinde;
 
<blockquote>“…Bu çalışma, “fabrikatör” tanımlaması uygun görülen hukuk doktoru Doğu Perinçek ve Aydınlık Grubu’nun toplumsal, siyasal, kültürel ve ekonomik alanlarda “açık faaliyetleri” gözlemlenerek elde edilen veriler ışığında; objektif değerlendirme prensiplerine sadık kalınarak hazırlanmış bir analizdir…”
 
“… Marksist ideolojiyi ve Mao Zedung’un yolunu benimseyip savunan Perinçek ve Grubu, uyguladıkları siyasette çok açık bir biçimde Kemalizm’in Sancaktarı ve Kalesi durumunda görülmektedir. Mao Zedung siyaseti, yöntemleri yerine, Kemalist yöntemler sergilemeye özel bir çaba göstermektedir. Ki; sergilenen bu siyasi yöntemin bir benzeri dünyanın hiçbir ülkesinde eşine rastlanılmamış bir “Sol” hareket örneği ortaya koymaktadır. Bu türden siyaset örneği, yalnızca siyasal “fundamentalizm” de vardır. Bilindiği üzere siyasal fundamentalizm literatüründe bu yöntem: “takiyye” olarak tanımlanmaktadır ve Türkiye için, yaşanan bir gerçektir…”
Satır 592 ⟶ 572:
“Genel değerlendirme ve öneriler” başlığı altında; “…Objektif olmaya özen gösterilerek özetle ifadeye çalıştığımız veriler ışığında, 21. Yüzyıl Türkiye’sindeki Türk siyaset yelpazesi içinde Dr. Perinçek ve Grubu ulusal çıkarlar göz önüne alındığında olumlu bir siyasetçi olarak tanımlanamamaktadır. Varlığını provokasyon eylemleri ile kendi görüşüne sahip etkin kadroların tasfiyesine bağlı olarak sürdürebilen Perinçek, bugüne değin aydınlatılamamış ve aydınlatılmış pek çok olumsuz gelişmenin içinde görülmüştür. Perinçek’in gelişen ve değişen dünya ve ülke koşulları içinde hangi yönden eseceği belirsiz rüzgârlara göre yelken açan, varlığını sürdürebilmek adına her türden güç odağı ile işbirliğine yönelebilen yapısı ile Türk siyasetinde ne gibi gelişme ve sonuçlara neden olabileceği geçmiş dönemlerindeki eylem ve girişimleri ile belirgindir. Perinçek, net olarak gazeteci portresi değildir. Yine net olarak bir alışılagelmiş bir siyasetçi portresi çizmemektedir. Perinçek’in, ticaretten, teoriye, dış güç odaklarından, provakasyona ve illegaliteye açılımlar yapabilen çok geniş bir yelpaze içinde yer aldığı gözlemlenmiştir. Ayrıca, Perinçek’in yolun başındaki yandaşlarının bugün yanında bulunmayışları da ayrı ve çok önemli bir konudur. Perinçek’in önemle üzerinde durması sonucu, günümüzde her yayın organında üst düzeyde bir elemanının bulunuyor oluşu ise; başlı başına üzerinde düşünülmesi ve araştırma yapılması gereğini işaret eder niteliktedir.”
 
“Saygılarımızla” yazmaktadır. </blockquote>
 
 
 
İşçi Partisinin Türk ve Kürdü Birlikte Örgütleme Tasarımı, Analiz / İstanbul–7 Nisan 2000
 
 
===İşçi Partisinin Türk ve Kürdü Birlikte Örgütleme Tasarımı, Analiz / İstanbul–7 Nisan 2000===
 
8 sayfadan oluşan bu doküman Doğu PERİNÇEK, Tuncay GÜNEY ve Ümit OĞUZTAN’dan ele geçirilmiştir. İşçi Partisinin Türk ve Kürdü birlikte örgütleme tasarımı çalışmasına cevap niteliğindeki bir analiz olduğu anlaşılan bu dokümanın bazı bölümlerinde özetle;
 
<blockquote>“İki Karşıt Program Ve İki Karşıt Örgütlenme Modeli” başlığı altında; “…Batı devletleri ve işbirlikçileri, Kürdistan Teali Cemiyeti – PKK örgütlenme modelini dayatıyorlar. Bu anlayışa göre Kürt halk kitleleri Türklerle aynı partide örgütlenemez. PKK şu veya bu biçimde yasallaştırılmalı ve tepeden denetim altında tutulmalıdır. Kürt halkı ayrı siyasal partide örgütlenerek batının denetiminde kalmalıdır…,…Türkiye’nin ulusal güçlerinin Türk Kürt kardeşliğini esas alan örgütlenme modeli ise milliyetlere göre örgütlenmeyi reddediyor, Türk ve Kürdü Kurtuluş Savaşı yıllarındaki Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti deneyiminde ve bugün İşçi Partisi önderliğinde olduğu gibi birlikte örgütlenmeyi savunuyor. ..,…Aynı örgütlenme bugün Türk ve Kürdün siyasal partisini birbirinden ayırmaktadır; böylece yarın devlet olarak birbirinden ayırmanın zeminini korunmaktadır. Aynı örgütlenme modelinin hiçbir ilerici ve özgürlükçü mantığı yoktur. Bu modelin doğal sonucu ayrı devlettir….” yazdığı,
 
Bu yazıların altında “…Doğu PERİNÇEK’in bu görüşlerinin yerinde olduğu…” belirtilmiştir.
Satır 620 ⟶ 596:
Bu yazının altında “…Bu ifadelerin Kurtuluş Savaşı prensipleri, Atatürk ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti üzerinde kurulmuş tuzak olduğu, Atatürk’ün Cumhuriyet Devrim rejimini “ortaklıklar” ile kurmadığı…” belirtilmiştir.
 
“Sonuç ” başlığı altında; “Doğu PERİNÇEK’ in “Türk ve Kürdü birlikte örgütleme tasarımı” projesinin Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinde yaşanan acılara son verecek bir reçete olmadığı, daha çok kendisini ve partisini iktidara taşıyabilecek çözüm arayışları çalışması olduğu, Fakat ortaya attığı çözüm yollarının Türkiye’nin mevcut rejimini tehlikeli bir biçimde sıkıntıya sokabileceği, soruna baştan itibaren Türk-Kürt tanımlamaları ile ele alınarak ayrımcılık yapıldığı, diğer taraftan her iki taraf arasında kurulması planlanan, düşlenen ve gerçekleştirilebileceği vaat edilen “ortaklık” tan söz edilmesinin “etnik bölünmeyi” kabullenmek demek olduğu, bu tuzağı kuran siyasi partinin Güneydoğu bölgesinde PKK-HADEP-DEP tarafından sırtı sıvazlanarak destekleneceği, ayrıca dış ülkelerin istihbarat örgütleri ve siyasetçilerinin de destekleyeceği, çünkü Türkiye Cumhuriyeti toprakları içinde yeşerecek “etnik bölünmenin” öteden beri arzulanan bir oyun olduğu…” belirtilmiştir. </blockquote>
 
 
 
Reaksiyon, Etnik/Fundamentalist/Bölücü/Yıkıcı Unsurlar, Analiz ve Tasfiye Projesi / İstanbul-Kasım 1999
 
 
===Reaksiyon, Etnik/Fundamentalist/Bölücü/Yıkıcı Unsurlar, Analiz ve Tasfiye Projesi / İstanbul-Kasım 1999===
 
35 sayfadan oluşan bu doküman Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN’dan ele geçirilmiştir. Dokümanın bazı bölümlerinde özetle;
 
<blockquote>“Analiz amacı” başlığı altında; “…Reaksiyon adlı bu analiz/projenin amacı Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon’un milli mücadele girişimlerinden günümüze Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını tehdit etmekte olan etnik, fundamentalist, bölücü ve yıkıcı unsurların kaynak ve hedeflerini belirlemesiyle tasfiye edilmesine katkıda bulunabilmektir...”
 
 
“Analiz amacı” başlığı altında; “…Reaksiyon adlı bu analiz/projenin amacı Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteren Ergenekon’un milli mücadele girişimlerinden günümüze Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını tehdit etmekte olan etnik, fundamentalist, bölücü ve yıkıcı unsurların kaynak ve hedeflerini belirlemesiyle tasfiye edilmesine katkıda bulunabilmektir...”
 
 
 
“İstihbarat ve analizin önemi” başlığı altında; “… aynı resmi istihbarat kadroları, sözde devlet içine sızmış ve devleti ele geçirmeyi başarmış “çeteler” hakkında kendi aralarında dahi traji/komik gelişmeler sergileyip devletin resmi birimlerinin raporlarında yer almışlar, Devlet Güvenlik Mahkemelerindeki “sanık” ve “tanık” sandalyelerine oturarak kamuoyu ve tarihe malolmuşlardır…,…Ülke dışından ulusal varlığı dinamitleme girişim ve faaliyetleri hakkında, gereken çok önemli istihbarat verileri MİT’e akmamış olmalıdır ki; bugün Türkiye Cumhuriyeti ekonomik bağımsızlığını yitirebilmiş, siyasal bağımsızlığı tartışılır duruma düşmüş, ülke topraklarının bir bölümü kopartılma aşamasına gelinmiş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne etnik/fundamentalist/bölücü/yıkıcı unsurların militanları milletin vekili olarak girebilmiştir…”
 
 
 
“Günümüz Türkiye’si” başlığı altında; “…seçimlerle çeşitli baskı gruplarının oluşturulduğu ve bu baskı grupları ile Türkiye Büyük Millet Meclisine yön verildiği, Türkiye’de fundamentalizmin hükümet olabildiği, ayrıca etnik/fundamentalist/bölücü/yıkıcı unsurların örgütlenmesine sivil toplum örgütlenmesi adının verildiği…”
 
 
 
“Siyasi partiler” başlığı altında; “…Türk siyasal yaşamında etnik/fundamentalist/ bölücü/yıkıcı gruplar tarafından organize edilen siyasi partiler oluşturulabildiği ve bu partilerin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girmelerinin sağlandığı, Hangi görüşü savunurlarsa savunsunlar siyasi liderlerin eğitimlerini ülke içindeki dış ülke okullarında ya da dış ülkelerde emperyalizmin güç odaklarının sağladığı burslarla tamamlamış oldukları…”
 
 
 
“Eğitim” başlığı altında; “ …Türkiye’de eğitimin fundamentalist grupların legal kurumları olan bazı vakıfların kontrol ve denetimine geçtiği, bu çalışmaların uygulamaya konduğu dönemlerde, istihbarat organı MİT tarafından fark edilmemiş olmasının düşündürücü olduğu…”
 
 
 
“Çözüm” başlığı altında; “…1924 Anayasasının değiştirilmesiyle başlayan süreçte Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik girişimlerin uygun zemin bulmalarına kapı açıldığı, 1924 Anayasası yeniden yürürlüğe konmadıkça Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik, siyasal, toplumsal, kültürel sorunlardan kurtulamayacağı, Etnik bölücü unsur olarak Türkiye’nin önündeki en büyük sorunlardan birisinin Kürt sorunu olduğu, Türkiye’nin mevcut siyasal otorite ile bu sorunun üstesinden gelebilmesinin mümkün olmadığı, milli mücadele yıllarında Türk/Kürt kardeşliğini en iyi silahlı kuvvetlerin düzenlediği, bugün için de şartların bunu gerektirdiği, askeri müdahalelerin demokrasinin askıya alınması olarak savunulabileceğini fakat her ülkenin silahlı gücünün varlık nedeninin ülke bağımsızlığını ve bütünlüğünü korumak olduğu…” belirtilmiş,
 
Yazının sonunda ise “Saygılarımızla Strateji Grubu” yazdığı, “Strateji Grubu” yazısının üzerinin karalandığı görülmüştür. </blockquote>
 
== ÖRGÜT DOKÜMANLARI DEĞERLENDİRMESİ ==