Ergenekon iddianamesi/BÖLÜM V ŞÜPHELİLERİN BİREYSEL DURUMLARI İKİNCİ GRUPTAKİ KİŞİLERİN BİREYSEL DURUMLARI 35-ŞÜPHELİ SAMİ HOŞTAN: Revizyonlar arasındaki fark

İçerik silindi İçerik eklendi
Tarih (Tartışma | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Tarih (Tartışma | katkılar)
Değişiklik özeti yok
289. satır:
Ayrıca Sami HOŞTAN isimli şahsın İzmir bölgesinde kumar işi yaptırmak istediğini, ancak İbrahim ÇİFTÇİ nin Ege bölgesinde, diğer bölgelerden gelerek kumar oynatmak isteyen şahıslara engel olduğunu, bu sebepten dolayı Sami HOŞTAN' m İzmir ve çevresinde kumar oynatmasına izin vermediğini duyduğunu. Beyan ettiği,
Gizli Tanık 17 beyanında
 
Mehmet Fikri KARADAĞ' in derneğe gelen kişilere ekip kurmaları yönünde talimat verdiğini duyduğunu, MEHMET FİKRİ KARADAĞ'ın bir seferinde NİYAZİ KIYAK' a zarf verip SAMİ HOŞTAN' a gönderdiğini, SAMİ HOŞTAN' in da NİYAZİ KIYAK ile MEHMET FİKRİ KARADAĞ' a para gönderdiğini duyduğunu, bunların hepsinin dernekte konuşulduğunu,
Şüpheli murat çağlar beyanında,
Kuvayı Milliye Derneği (1919) derneğine gelen kişi olarak Arnavut sami kod Sami HOŞTAN ı resminden teşhis ettiği,
Şüpheli Ali YASAK alınan ifadesinde;
Sami HOŞTAN'ı tanıyıp tanımadığı sorulduğunda; Sami HOŞTAN'ı kardeşi Mehmet YASAK'm düğününe geldiğinde tanıdığını, bayramlarda ve özel günlerde kendisi ile ara sıra telefonla görüştüğünü,
3 Kasım 1996 tarihinde meydana gelen Susurluk Kazası sorulduğunda; Hatırlamadığı birinin telefonla aradığını ve kazanın olduğunu söylediğini, bunun üzerine Tuncer..? isimli şoförü ile birlikte Susurluk'a gittiğini, cenazelerin alınıp Susurluk Adliyesine götürüldüğünü duyunca adliyeye gittiğini, adliyeye gittiğinde Sami HOŞTAN, Ayhan ÇARKIN ve şu an isimlerini hatırlayamadığı kalabalık bir grubun orda olduğunu beyan etmiştir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK alman ifadesinde;
Sami HOŞTAN'ı tanıyıp tanımadığı sorulduğunda; 1983 yılında Edirne İl Jandarma Komutanı iken daha önce Edirne'de ticari faaliyetlerde bulunan ve rahmetli olan arkadaşı Mustafa BİLGİN'in yanında tanıdığını, daha sonra bir iki kez daha ziyarete geldiğini, Mustafa BİLGİN'den Sami HOŞTAN'ı sorduğunda Hollanda'da otel çalıştırdığını ve ticaret yaptığını söylediğini, Edirne kritik bir bölge olması dolayısıyla, Sami HOŞTAN'dan hudut bölgesinde istihbarat elde edebileceğini düşündüğünü, ancak düşündüğü gibi istifade edemediğini, Hollanda da DHKP-C örgütüyle çatışmaya girdiğini haricen öğrendiğini, İstanbul'da gazino çalıştırdığını, bu gazinoyu öldürülen Ömer Lütfı TOPAL ile çalıştırdığım öğrendiğini, bu gazinonun kumarhane şeklinde çalıştırıldığı şeklinde bilgiler alınca Sami HOŞTAN'dan uzak durduğunu beyan etmiştir.
Sami HOŞTAN ile yapmış olduğu telefon görüşmeleri sorulduğunda; Sami HOŞTAN'm görüşmek için kendisini aradığını, amacının ne olduğunu bilmediğini, kendisi ile görüşme talebini reddederek görüşmediğini, yine Sami HOŞTAN’ın işlerinin bozulduğu yönünde kendisini aradığını, Sami HOŞTAN'ın kendisinin çevresinden istifade etmek için yaklaştığını tahmin ettiğini beyan etmiştir.
(yW'
Susurluk Kazası sorulduğunda; Olayın olduğu zaman Giresun Bölge Komutanı olduğunu, olay günü Sami HOŞTAN'm telefonla arayarak kazanın olduğunu bildirdiğini, kaza yerine gitmeleri için kimseye herhangi bir şey söylemediğini, basında ve kamuoyunda Abdullah ÇATLI'nın cesedini almak üzere Sami HOŞTAN' ı gönderdiği yönünde haberler çıktığını beyan etimiştir.
Şüpheli Emin GÜRSES alman ifadesinde;
22.01.2008 tarihli saat: 11.52 deki görüşme sorulduğunda; Kendisinin tersanecilik yapan yeğenlerinin olduğunu, SAMİ HOŞTAN ve berber YAŞAR denilen şahsın Kilis' li bir iş adamı adına yeğenlerinden para istediklerini duyduğunu, bunun üzerine kendisinin Veli Paşaya durumu söylediğini, Veli KÜÇÜK'ün de sinirlendiğini ve bir daha adamların yeğenlerini aramadığını beyan etmiştir.
Şüpheli Anotoli MADJAR'in alman ifadesinde;
Sami HOŞTAN'm Beykoz'daki villasında bekçi olarak çalıştığını, Sami HOŞTAN'm şoförü ve Etiler semtinde kumarhane ile ilgili bir yerin sorumlusu olarak bildiği Murat'ın yaklaşık altı ay önce kendisine güvenliği sağlaması için bir silah bıraktığını, Sami HOŞTAN'm Murat'ın kendisine silah verdiğini bilmediğini, Sami HOŞTAN'm üzerinde hiç silah taşımadığını, evde yapılan aramada ele geçirilen ve üzerinde Savcı Fevzi YILMAZ'm isminin yazılı bulunduğu kağıdın Sami HOŞTAN'm odasında bulunduğunu, video kasetler ve sabit bilgisayarın Sami HOŞTAN'a ait olduğunu, Sami HOŞTAN'ı iş sahibi olarak bildiğini, ancak ne iş yaptığını ve iş yerini bilmediğini, Sami HOŞTAN'm her hangi bir örgüt ile ilgisi olduğunu bilmediğini beyan etmiştir.
f) Şüphelinin hukuki durumunun değerlendirilmesi;
Şüpheli Veli KÜÇÜK, savcılık ifadesinde; "Arnavut Sami HOŞTAN'ı 1983 yılında Edirne' de binbaşı olarak görev yaptığı sırada tanıdığını, zaman zaman görüştüklerini, ancak bu kişinin kendi adını kullanarak Azarbeycan'da iş çevirmek istediğini hissedince görüşme talebinde bulunmasına rağmen bir daha kendisi ile görüşmediğini, 2 senedir ise telefonla dahi görüşmediğini..." beyan etmiş ise de; dosyada mevcut 22.11.2007 ve 16.11.2007 tarihli iletişim tespit tutunaklarnda, beyanında dediği hususun gerçek olmadığı, Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN ile çok samimi görüştükleri, hem yurt dışı hem yurt içi konulan görüştükleri, Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN nm "bi işlere girdim Bir buçuk milyon dolar gitti bi de 600 bin dolar da borçlandım paşam" "... o .. sattım bi işhanım vardı ya benim Güneşli'de o da gitti yani bi bi tersliktir gidiyor paşam" dediği, şüpheli Veli KÜÇÜK'ün "Bi oturalım bi konuşalım ne yapacaz ne edecez ya bi bakalım hele" "... kafanı bozma dur bakayım" "Ben burdayım bi görüşelim bi oturalım bi konuşalım ..." diyerek birlikteliklerini telefonda beyan ettiği. Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün beyanının aksine Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN ile çok samimi görüştükleri ve Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN'ı para kaybetmesinden ötürü teselli edip ben daha buradayım bi görüşelim diyerekte kaybettiği paraların kurtarılmasında yardımcı olacağını taahhüt ettiği anlaşılmaktadır.
Şüpheli Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN ifadesinde; "bir süper market ile bir otoparkın geliri ile geçindiğini" beyan etmesine rağmen hatırlamadığını beyan ettiği görüşme içeriklerinde yaklaşık 20 milyon euroluk bir parasının Ali AVŞAR isimli şahısta kaldığını ve bu şahsın da ölmesi sebebiyle parayı başka türlü tahsil edebilmenin yollarına baktığı, anlaşılmaktadır. Yine kendisinden çıkan senetler ve çeklerin kiracılannca verildiğini beyan etmesine rağmen yaptığı işler itibarıyla legal olarak bu kadar paranın kira ilişkisine dayalı olarak borçlanılması hayatın olağan akışına uygun düşmediği değerlendirilmiştir.
i-
1 , 4 '
Şüpheli Veli KÜÇÜK ifadesinde; Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN'm kumar işi yaptığından uzakta durduğunu beyan ettiği,
Ancak dosyada mevcut gizli tanık beyanlarında "Veli KÜÇÜK İzmit'te görevli olduğu dönemde Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN ile çok samimi oldukları mangal partileri düzenledikleri, hatta veda yemeğine bile Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN'm geldiğini" beyan etmiştir.
Yine gizli Tanık C olarak ifade veren tanığın beyanında "Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN'm İbrahim ÇİFTÇİ'ye kumarda 3 milyon dolar borcunun bulunduğu, bu sebepten aralarında husumet oluştuğunu bildiğini, Ayrıca Sami HOŞTAN isimli şahsın İzmir bölgesinde kumar işi yaptırmak istediğini, ancak İbrahim ÇİFTÇİ'nin Ege bölgesinde, diğer bölgelerden gelerek kumar oynatmak isteyen şahıslara engel olduğunu, bu sebepten dolayı Sami HOŞTAN'm İzmir ve çevresinde kumar oynatmasına izin vermediğini duyduğunu" beyan etmiştir. Buradan da Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN sadece İstanbul'da değil Ege bölgesinde de kumar oynatmak için faaliyetlerde bulunduğu, bu hususun İbrahim ÇİFTÇİ ile aralarını açtığı anlaşılmaktadır.
Şüpheli Veli KÜÇÜK'ten elde edilen MAFİANIN Yeniden Yapılanması (reorganizasyonu) dokümanında;
"... Şu halde Türk MAFİA'nm çökertilmesi, yok edilmesi yerine, MAFİA'nm re organize edilebilmesinin getireceği yararlar küçümsenebilecek veya vazgeçilebilecek ölçekte değildir. Bir başka ifade ile Türkiye'nin çıkarları MAFİA'nm re organize edilmesi gerektiği gerçeğini ortaya çıkartmaktadır.
Şu halde öncelikle yapılması gereken, bir zamanlar Pentagon'un yaptığı gibi Türk Genelkurmay'mm denetiminde yepyeni bir MAFİA örgütlenmesinin gerçekleştirilmesidir.
Türkiye'de MAFİA'nm yeniden yapılandınlabilmesi mutlaka 'askeri' bir girişim olarak ele alınmalıdır.
Bu uluslararası savaş alanında konuşlandırılacak Türk MAFİA'sı dağılan Sovyet Rusya'sı örneğinde görüldüğü gibi istihbaratçılardan oluşturulması halinde zarar görecek olan yine Türkiye'nin kendisi olacaktır
Türkiye'de istihbarat birimlerince kurulan tüm örgütler başarısız kalmıştır. İstihbarat birimlerinin naylon örgüt kurulması, denetim ve yönetiminde başarısız kaldıkları belgeler ve adli arşiv dosyalan ile açığa çıkmış ve tüm dünya literatürlerinde yer almıştır.
Türkiye'de yapılması gerekli ve zorunlu olan doğrudan "Genelkurmay"a bağlı "sivil" bir kurul tarafından oluşturulacak MAFİA yapılanmasıdır. Neden sivil kurul? Sorusunun yanıtı şudur: Sivil kurul gizli bir operasyonun süzgeci, örtüsü olmakla kalmayıp "inisiyatif kullanımı ve yaratıcı özgür düşünce teorilerinin üretimi ile bunların yaşama geçirilmesinde çok daha uygun bir yapı ortaya koyar. İllegal dünyanın yeniden yapılandırılmasında bilinen kurallar değil, yepyeni metotlara ihtiyaç olduğu kesindir. Asker, Polis, İstihbaratçı veya kamu kurum ve kuruluşlarında "memur" olarak koşullanmış beyinlerin üretimleri ile özgür ve yaratıcı beyinlerin yaşama ve insanlara uyum sağlayabilme ve dünya insanlığına entegrasyonu çok büyük farklılıklar ortaya koyar. Bu nedenle mevcut MAFİA yapılanmasının tasfiyesi ile yeni MAFİA örgütlenmesinin gerçekleştirilmesinde mutlaka "sivil kurul" oluşturulmalı ve bu kurul tarafından yönetilmelidir.
Burada en önemli problem, bu 'sivil kurul'un kimlerden oluşacağı ve kaç kişiden ibaret olması gerektiğidir. Bir başka problem de belirlenerek seçilecek bu kişilerin böylesine 'bulaşık' ve 'riskli' bir işte 'neden' yer almak isteyecekleridir. Aklı başında hiçbir sivil, doğrudan Genelkurmay'a bağlı, son derece gizli ve illegal bir yapılanmanın sorumlusu olmak istemez.
Oluşturulacak sivil kurulun üye sayısı üç kişiden oluşmalıdır. Bu üyelerden birisi 'kurye', ikincisi 'teorisyen' üçüncüsü ise, Amerikan kriminoloji tarihinde önemli bir yeri olan Luciano örneğinde olduğu gibi, ulusal MAFİA liderliği rolünü üstlenecek kişi olmalıdır. Bu kişi kısa zamanda uluslararası MAFİA ailesinde yer alabilmelidir." şeklinde olup,
 
ERGENEKON ve MAFİANIN Yeniden Yapılanması(reorganizasyonu) dokümanlarında mafyanın çökertilmesi yerine konrol altına alınıp başına da uluslar arası mafyayala irtibata geçebilecek bir Türk'ün getirilmesinin kararlaştırıldığı, şüphelinin konumu ve sürekli yurt dışına gidip gelmesi ve yurt dışındaki irtibatları, REİS (Kod) Sedat PEKER ile olan diyalogları, mafya grupları arasındaki husumetlerde araya girip barıştırma rolünü üstlenmesi, Susurluk döneminden ve o davada yargılananlar ile hem geçmişte hem de şu anki irtibatları, bir çok çek senet tahsilatı işlerinde kendisine müracat edildiğine ilişkin bir çoğunun içeriğini hatırlamadığını beyan ettiği telefon görüşmeleri ve kendi mal varlığına ilişkin olarak yaptığı görüşmeler, gizli hesaplannda milyon dolarlık paralann bulunduğuna ilişkin görüşmeler ve beyanında belirttiği küçük çaplı kumar işi yaptığını beyan etmesine rağmen kaybettiğini söylediği rakamlann yüzbin dolarla ifade edilmesi hususlan göz önüne alındığında,
 
Gizli Tanık 17'nin beyanlanna göre Paşa (Kod) M. Fikri KARADAG'm yönetimindeki Kuvayı Milliye Derneği (1919) ne para yardımı yaptığı ve bazı dernek toplantılanna katıldığı anlaşılmıştır.
Şüpheli Murat ÇAĞLAR da fotoğraf teşhisinde, Arnavut sami kod Sami HOŞTAN ı dernek toplantılannda gördüğünü, beyan etmiştir.
Şüpheli Sami HOŞTAN, her ne kadar savunmasında ikametinde bulunan biri GLOCK diğeri HECKLER marka iki adet ruhsatsız tabanca ve mermilerin kendisine ait olmadığını, soyismini bilmediği Murat isimli şoförüne ait olduğunu beyan etmiş ise de, silahların sıradan tabancalar olmadığı piyasa fiatlan yüksek olan tabancalardan olması ve şüphelinin ikametinden elde edilmesi hususları göz önüne alındığında her iki tabancanın da şüpheliye ait olduğunun kabulünde zorunluluk bulunduğu anlaşılmaktadır. Yine şüpheliden elde edilen 2 adet kuru sıkıdan çevrilmiş tabancanın elde edildiği,
 
Şüpheli Arnavut Sami (Kod) Sami HOŞTAN'm ERGENEKON terör örgütünün mafya ile irtibatlannı sağlayan ve şüpheli Veli KÜÇÜK'e bağlı olarak bu ilişkilerini sürdüren ilişklerin uluslar arası düzeyde sürdürülmesinden de sorumlu örgüt üyesi olduğu, hem yurt içi hem yurt dışı irtibatlannm bulunduğu, mevcut telefon görüşmelerine göre büyük para işleri ve tahsilat işleriyle uğraştığı, aramalarda birsürü çek ve senet ile bazı tapılann bulunduğu, kazandığı paralan Veli KÜÇÜK'ün talimattan doğrultusunda ERGENEKON terör örgütünün amaçlan doğrultusunda kullanılması için harcadığı, Arnavut Sami (Kod) adım kullandığı ve ruhsatsız (Glock) tabanca bulundurma suçlannı işlediği anlaşılmış olmakla,
 
Şüpheli Sami HOŞTAN'm üzerine atılı ERGENEKON terör örgütü üyesi olmak ve 6136 Sayılı Kanuna muhalefet etmek eylemlerine uyan TCK'nun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1 (Yargıtay 8 CD. uygulamalarına göre 5 adet silah bulundurmanın 6136 sayılı Kanunun 13/2 maddesi kapsamında miktar bakımından vehamet arzettiğinin kabul edilmesi karşısında şüphelide ele geçen 4 adet ruhsatsız tabanca gözönüne alınarak üst sınırdan ceza tayini talebi ile) ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.