Ergenekon iddianamesi/BÖLÜM IV ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ EYLEMLER,: Revizyonlar arasındaki fark

İçerik silindi İçerik eklendi
Tarih (Tartışma | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Tarih (Tartışma | katkılar)
Değişiklik özeti yok
10. satır:
BÖLÜM IV
 
 
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ EYLEMLER,
== ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN GERÇEKLEŞTİRDİĞİ EYLEMLER, ==
 
1. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ıskata teşebbüs
Satır 858 ⟶ 859:
Alparslan ARSLAN'ın yakalandığı sırada elinde bulunan YOUNG BAGS yazılı siyah renkli evrak çantası içerisinde yapılan aramada ; 1 adet Motorola V300 marka cep telefonu elde edilmiştir.
Alparslan ASLAN'ın kullanmakta olduğu 0 532 671 34 39 nolu GSM hattının İstanbul 12.Ağır Ceza Mahkemesinin 29.04.2008 tarih ve Teknik Takip No:2008/799 sayılı kararı doğrultusunda, TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) ile kurulan koordine neticesinde, ilgili GSM Operatörlerince gönderilen 01.01.2000 den 29.05.2008 tarihine kadar yapmış olduğu arama-aranma, mesaj gönderme-mesaj alma kayıtlarının kolluk tarafından yapılan analizinde aynı soruşturma kapsamındaki ve ilgili kişilerden ;
 
Muzaffer Tekin' in kullandığı 0532 2919293 nolu GSM hattı ile 35 (Ekim 2004-Mayıs 2006 tarihleri arasında toplam 27 )
 
Recep Gökhan Sipahioğlu adına kayıtlı 0505 3043924 nolu GSM hattı ile 1 Raif Görüm' ün kullandığı 0535 8258383 nolu GSM hattı ile 2 kez Osman Yıldırım' in kullandığı 0533 7438843 nolu GSM hattı ile 691 Osman Yıldırım' m kullandığı 0538 4567268 nolu GSM hattı ile 55 Ayhan Parlak' m kullandığı 0544 5259696 nolu GSM hattı ile 108 Yusuf Görüm' ün kullandığı 0536 2716692 nolu GSM hattı ile 11 İbrahim Cingi' nin kullandığı 0535 7184841 nolu GSM hattı ile 94 Erhan Timuroğlu' nun kullandığı, 0535 9856813 nolu GSM hattı ile 10 kez, görüştüğünün tespit edildiği belirtilmiştir.
 
Alparslan ARSLAN telefon numarasının kendisine ait olduğunu teyit etmiştir. Alparslan ARSAN ile telefon irtibatı olan bu kişilerden Muzaffer TEKİN, Ali KUTLU,Recep Gökhan SİPAHİOĞLU, Raif GÖRÜM, Yusuf GÖRÜM ve onların yakını Hüseyin GÖRÜM hakkında işbu iddianame ile ilgili bölümde ayrıntısı ile açıklanan eylemlerinden dolayı Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olmak suçundan cezalandırılmaları istemi ile dava açılmıştır. Bu nedenle kişilerin Ergenekon Terör Örgütü irtibatı burada tekrar irdelenmeyecek, sadece bağlantılarını göstermesi açısından özellikli görülen hususlara kısaca değinilmekle yetinilecektir.
 
Muzaffer TEKİN, kendisini işyeri komşusu Adnan GÜLEÇ veya o hukuk bürosunda çalışan Teoman EKŞİOĞLU'nun Alparslan ARSLAN ile tanıştırdığını, üç dört sefer bürosuna geldiğini, 10-15 sefer de hal hatır sormak için telefon ettiğini hatırladığını, son bir yıl içerisinde ise görüşmediklerini, Hüseyin GÖRÜM ve İbrahim ÖZCAN'ın daveti üzerine Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin İstanbul Vali Erol Çakır Öğretmenevindeki Taner ÜNAL'ın konuşmacı olduğu toplantıya gittiğini, emin olmamakla birlikte Alparslan ARSLAN'ı da bu toplantıda gördüğünü, Alparslan ARSLAN'ın Doğuş Factoring şirketinin avukatlığını yaptığını Danıştay saldırısından sonra öğrendiğini, bu şirketle şekli olarak hissedarlığı dışında bir ilişkisi olmadığı için Alparslan ARSLAN'ın şirketin avukatı olduğunu bilmediğini beyan etmiştir.
 
Teoman EKŞİOĞLU bu beyanın aksine Alparslan ARSLAN ile Muzaffer TEKİN'i kendisinin tanıştırmadığını, Alparslan ARSLAN'ın Doğuş Factoring'in avukatlığını yaptığını duyduğunu beyan etmiştir.
 
Alparslan ARSLAN'ın Muzaffer TEKİN ve Ertuğrul YILMAZ ile irtibatlı Ayhan PARLAK ile 108 kez,
Sedat PEKER'in liderliğini yaptığı suç örgütü üyesi olduğu iddia edilen KELEBEK İbrahim lakaplı İbrahim CİNGİ ile 94 kez görüştüğü tespit edilmiştir.
 
Hüseyin GÖRÜM, kendisini Muzaffer TEKİN ile İbrahim CİNGİ'nin tanıştırdığını, İbrahim CİNGİ'nin vatan sever bir şahıs olduğunu, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz YILDIRIM ile tanışıklığı olduğunu bildiğini, şahsın ne iş yaptığını bilmediğini, İbrahim
Hüseyin GÖRÜM, kendisini Muzaffer TEKİN ile İbrahim CİNGİ'nin tanıştırdığını, İbrahim CİNGİ'nin vatan sever bir şahıs olduğunu, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz YILDIRIM ile tanışıklığı olduğunu bildiğini, şahsın ne iş yaptığını bilmediğini, İbrahim CİNGİ'yi 1988 yılından bu yana tanıdığını, çok seyrek olarak görüştüklerini, en son görüştüklerinde Muzaffer TEKİN'i ve yanında bulunan Mehmet Fikri KARADAG'ı tanıştırdığını, Muzaffer TEKİN'in kendisini sevdiğini söylediğini, kendisinin de Muzaffer TEKİN'e çok saygı gösterdiğini, Muzaffer TEKİN ile bürosunda 5-6 kez görüştüğünü, bir akşam kendisini ramazan ayında iftara davet ettiğini ve toplantıda kendisini İbrahim ŞAHIN ile tanıştırdığını beyan etmiştir.
 
CİNGİ'yi 1988 yılından bu yana tanıdığını, çok seyrek olarak görüştüklerini, en son görüştüklerinde Muzaffer TEKİN'i ve yanında bulunan Mehmet Fikri KARADAG'ı tanıştırdığını, Muzaffer TEKİN'in kendisini sevdiğini söylediğini, kendisinin de Muzaffer TEKİN'e çok saygı gösterdiğini, Muzaffer TEKİN ile bürosunda 5-6 kez görüştüğünü, bir akşam kendisini ramazan ayında iftara davet ettiğini ve toplantıda kendisini İbrahim ŞAHIN ile tanıştırdığını beyan etmiştir.
Muzaffer TEKİN, 2004 yılı sonu veya 2005 yılı başlarında bir gün eski ülkücü olarak bildiği arkadaşı İbrahim CİNGİ'nin kendisini Fenerbahçe Semtinde bulunan Tesadüf Kafe'ye sohbet etmek için davet ettiğini, o an yanında bulunan arkadaşı emekli Kurmay Albay Fikri KARADAĞ ile birlikte bu kafeye gittiğini, kafede İbrahim CİNGİ'nin yanında Hüseyin GÖRÜM isimli şahsında bulunduğunu, İbrahim CİNGİ'nin Hüseyin GÖRÜM'ü kendisine Kuvayı Milliye Hareketi Marmara Bölge Sorumlusu olarak tanıştırdığını, fakat o gün içerik olarak bir sohbet buluşması dışında herhangi bir siyasi içerikli konuşma olmadığını, fakat Hüseyin GÖRÜM'ün kendisini ilk defa görmesine rağmen gıyabında kendisini tanıdığını söyleyerek iltifatta bulunduğunu, Hüseyin GÖRÜM'ün kendisini Kuvva-i Milliyeti Şeyh Hüseyin'in torunu olduğunu söylediğini ve Düzce Hendek'te de kendilerine ait bir köyün olduğunu söylediğini beyan etmiştir.
 
Alparslan ARSLAN, Muzaffer TEKİN'i tanıdığını, yoğun bir samimiyeti olmadığını, siyasal ve toplumsal görüşlerinin kendisine yakın olmadığını, Kemalist-Solcu olarak bilindiğini, nasıl ve kimin aracılığı ile tanıştığını hatırlamadığını, avukat olduğu için bu ilişkileri çerçevesinde tanışmış olabileceğini, kendisini 6-7 aydır görmediğini, eylemden sonra neden kendisini yaraladığını anlamadığını beyan etmiştir.
 
Telefon görüşmesi kayıtlan maddi delili ve yukarıdaki beyan içeriklerinden bağlantıları ortaya çıktığı için bu hususu inkar edemeyen Muzaffer TEKİN ve Alparslan ARSLAN bağlantılarının tanışıklıktan öteye geçmediğini savunmuşlardır. Bu savunmanın aksini gösterir şekildeki aşağıda anlatılacak olan ifade içerikleri bir kenara bırakılsa bile, en sonuncusu 16.11.2005 tarihinde yapılan 35 adet telefon görüşmesinin aralarındaki bağlantının tanışıklıktan öteye geçtiğini gösterdiği gibi, bu tarihten sonra telefon görüşmelerinin aniden kesilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, kişilerin bu ani kesintiyi gerektirecek bir olay gerçekleştiğini de beyan etmedikleri, bu hususun aralarındaki bağlantının koptuğunu değil, aksine Ergenekon Terör Örgütü içerisindeki yönetici konumu ilgili bölümde ayrıntısı ile açıklanan Muzaffer TEKİN'in artık provakatif terör eylemlerinde görev vermeyi düşündüğü Alparslan ARSLAN ile irtibatının kurulamaması için bilinen telefon hattı ile görüşmeyi kestiğini, aynı semtte bulunduklarından yüz yüze görüşme veya herkesçe bilinmeyen telefon hatları ile konuşma yoluna gittiğim göstermektedir.
 
Recep Gökhan SİPAHİOĞLU'nun, genel merkezi İstanbul Kadıköy'de bulunan Emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri KARADAĞ'ın genel başkanlığını yaptığı Kuvayı Milliye Derneğinin AR-GE sorumlusu olduğu, Ergenekon Terör Örgütünün sivil toplum kuruluşları arasındaki bu derneğin illegal yapılanması içerisinde de görev aldığı, hakkında bu iddianame ile Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak suçundan cezalandırılması istemi ile dava açıldığı, kendisine ait bölümde ayrıntısı ile anlatıldığı gibi Kuvayı Milliye Derneğinden yanma görevlendirilen tetikçi kanadında görevli Ali KUTLU, S eda YİVLİ ve Murat ZELYURT isimli şahısların profillerinden de yararlanıp mafya tarzı faaliyetlerde bulunarak kendisine ve örgüte gelir temin ettiği, kendi adına birçok telefon hattı alıp yanında bulundurduğu Ali KUTLU ve diğer kişilere illegal işlerde kullanmaları için tahsis ettiği anlaşılmıştır.
 
Bu kişilerden Ali KUTLU'nun Taner ÜNAL'ın başkanlığını yaptığı Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi Derneğine (VKGB) üye olduğu ve Taner ÜNAL tarafından derneğin denetleme kuruluna asil üye olarak atandığı, bu dernekte çalıştığı sırada tanıdığı Mehmet Fikri KARADAĞ'ın teklifi üzerine İstanbul'da Kurulan Kuvayı Milliye Derneğine
Satır 889 ⟶ 900:
 
Alparslan ARSLAN'ın üzerinde yapılan aramada;
 
(1) adet Ulusal Haber Basın Pres kartı ve (1) adet Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği (Nihat GÜRKAN adına) ibareli kartvizit elde edilmiştir.
 
Alparslan ARSLAN bunları arkadaşı olan Hüseyin GÖRÜM'den almış olabileceğini beyan etmiştir.
Hüseyin GÖRÜM, Alparslan ARSLAN'ı 2000 yılından beri tanıdığını, 2004 yılı içerisinde Tarhan Tarım Hayvancılık Şirketi ile ilgili olarak kendisi ile görüşme yaptığını , iddia ettiği gibi kendisine kart vermediğini beyan etmiştir.
Nihat GÜRKAN, geçmiş dönemde, Kadıköy'de bir siyasi partinin üyesi olduğunu, Kadıköy camiasının kendisini iyi tanıdığım, Alparslan ARSLAN'ın da bu camia içinde olduğunu bildiğini, dört veya beş yıl önce yanma gelerek yeni büro açtığını söyleyip tanıdıklarını avukatlık konusunda kendisine yönlendirmesini istediğini, kendisinin daha sonra Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin oluşumunda yer aldığını, derneğin genel merkezinin adına kart bastırarak kendisine verdiğini, bu aşamada tekrar karşılaştığı Alparslan ARSLAN'a yeni bir dernek faaliyeti içerisinde bulunduğunu söyleyerek kart verdiğini, bu şekilde birçok kart dağıttığını, bunun dışında Alparslan ARSLAN ile samimiyeti ve birlikteliğinin olmadığını beyan etmiştir. İletişim tespitlerinden anlaşılacağı gibi kendisinin Alparslan ARSLAN ile aynı zamanda 15.05.2006 tarihinde Ankara'da bulunma sebebi sorulduğunda ise; kendisini Muzaffer TEKİN ile de tanıştıran Mustafa ALPAY isimli Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği müfettişi olan arkadaşı ile Nusret DEMİRAL'ın kurduğu, kendisinin de üyesi olduğu C ( Cumhuriyet) Kulübünün etkinliğine katılmak için Ankara'da bulunduklarını beyan etmiştir.
 
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği müfettişi olan arkadaşı ile Nusret DEMİRAL'ın kurduğu, kendisinin de üyesi olduğu C ( Cumhuriyet) Kulübünün etkinliğine katılmak için Ankara'da bulunduklarını beyan etmiştir.
Alparslan ARSLAN yakalandığında üzerinden çıkan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği kartvizitini arkadaşı Hüseyin GÖRÜM'den almış olabileceğini beyan etmiştir. Hüseyin GÖRÜM ise bu beyanını yalanlamıştır. Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi içerisindeki Nihat GÜRKAN ise kartı bizzat kendisinin Alparslan ARSLAN'a verdiğini söylemiştir. Bu beyanlardan Alparslan ARSLAN'ın üzerinden VKGB kartviziti ele geçmiş olsa bile, resmi olarak bu oluşum içerisinde yer alan Nihat GÜRKAN ve dolayısı ile VKGB , bundan sonra da VKGB aracılığı ile tanıştığı kişiler ile bağlantısının kurulamaması amacı ile soruşturmayı yönlendirmek için bir süre bu oluşum içerisinde yer aldıktan sonra ayrılan Hüseyin GÖRÜM'ün ismini verdiği anlaşılmaktadır.
 
Hüseyin GÖRÜM'ün bu olaylar ile kendisine komplo kurulduğunu iddia etmiştir. Aşağıda özetlenen görüşme çözümünden Hüseyin GÖRÜM ile Nihat GÜRKAN arasında bir husumet bulunduğu, Hüseyin GÖRÜM'ün Nihat GÜRKAN'in VKGB nin teşkilat başkanı olmasına karşı çıktığı anlaşılmaktadır.
 
Soruşturma kapsamında olup daha sonraki bir tarihte yakalanan şüpheli İhsan GÖKTAŞ'tan elde edilerek 2 , 3 rakamları ile numaralandırılan CD'ler içerisinde Kuvayı Milliye Derneği binasında 12 kişinin katılımı ile yapılan bir toplantıda Hüseyin GÖRÜM ve Mehmet Fikri KARADAĞ'ın görüntülü konuşmalarının kayıtlı bulunduğu tespit edilmiş, İhsan GÖKTAŞ CD'leri Kuvayı Milliye Derneğini savcılığa şikayet etmek için dernekten aldığını, içeriğindeki görüntüleri kendisinin çekmediğini beyan etmiştir. Gizli Tanık 17 ise görüntünün Kahraman ŞAHİN tarafından çekildiğini söylemiştir. Söz konusu CD lerdeki görüntülü konuşmalarda Hüseyin GÖRÜM ve Mehmet Fikri KARADAĞ'ın tanışmalarından itibaren Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi ve Kuvayı Milliye Derneğinin kuruluş aşaması, süreç içerisinde gelişen olayların tabii bir şekilde konuşulduğu değerlendirildiğinden çözümü yaptırılarak soruşturma evrakına eklenilmiştir. Doğal bir ortamda geçen bu konuşmaların tamamının bütünlük içerisinde okunması gelişen olayların kavranması için gerekli görülmüş ise de, çok uzun olan bu konuşmaların bu konu ile ilgili kısımları yer darlığı nedeni ile özetlenerek aşağıya alınmıştır.
 
3 Nolu CD İçerisinde 43 Dakika 33 Saniyelik Görüntünün bazı bölümlerinde özetle ;
 
Hüseyin'in:Savcılığa gidip teslim olacam, savcılığa da kendim teslim olacam, Ben suçluyum, anlatacam hepsini, bütün suçlarımı da anlatacam, benim bilmediğim suçlan da , belki sen beni yann, Mehmet Fikri'nin : Dinlemek istemiyorum öyle şeyleri, öf saçmalama yav, Hüseyin'in:...Biz beraber bu yola çıkmadan önce,Fenerbahçe Berlüde Muzzafer TEKİN'le ikinizi tanıdım, Berlü tesadüf Berlü 'de tanıdım sizi, onun akabinde aradan bayağı bir zaman geçtikten sonra Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi kuruluyor diye Muzzafer TEKİN'in odasına gittiğimde sen de ordaydın, sende dedin ki, Mehmet Fikri'nin : Her gün gidiyordum evet, Hüseyin'in: Velhasıl,Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi kurulduğunda orada Nihat GÜRKAN teşkilat başkanı olmak istedi, ama ben Nihat GÜRKAN'm ne kadar yanlış, bu memleket için ne kadar zararlı olduğunu bildiğim için orda da söyledim, ben de dedim Vatanseverlerin Teşkilat Başkanı Mehmet Fikri olacak, Mehmet Fikri KARADAĞ olmazsa ben bu harekette yokum dedim, Mehmet Fikri'nin : Her ne ise, seni ne ilgilendirir, Vatansever Kuvvetler olayı bitti çoktan, Hüseyin'in:Tamam bitti, ama o Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin içerisinde, bir ay sonra beni Türkiye Cumhuriyetinin en büyük eroincisi yaptınız, Mehmet Fikri'nin : Kim, Hüseyin'in: S en yaptın,sen yaptın, Onlar yaptılar oyun kurdular, Oyun kuruldu,yapıldı, Hüseyin'in:Tesadüf beni aradın, buraya geldin, Maltepe'deki konteynıra geldin,meşhur konteynır var ya, herkesin geldiği yer var ya, sen geldin hatta 3-4 defa geldiniz, Hüseyin'in:Ben söylüyorum, bir asker, çok değerli bir asker olarak tanıdım ve benim için de
Hüseyin'in:Savcılığa gidip teslim olacam, savcılığa da kendim teslim olacam, Ben suçluyum, anlatacam hepsini, bütün suçlarımı da anlatacam, benim bilmediğim suçlan da , belki sen beni yann, Mehmet Fikri'nin : Dinlemek istemiyorum öyle şeyleri, öf saçmalama yav, Hüseyin'in:...Biz beraber bu yola çıkmadan önce,Fenerbahçe Berlüde Muzzafer TEKİN'le ikinizi tanıdım, Berlü tesadüf Berlü 'de tanıdım sizi, onun akabinde aradan bayağı bir zaman geçtikten sonra Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi kuruluyor diye Muzzafer TEKİN'in odasına gittiğimde sen de ordaydın, sende dedin ki, Mehmet Fikri'nin : Her gün gidiyordum evet, Hüseyin'in: Velhasıl,Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi kurulduğunda orada Nihat GÜRKAN teşkilat başkanı olmak istedi, ama ben Nihat GÜRKAN'm ne kadar yanlış, bu memleket için ne kadar zararlı olduğunu bildiğim için orda da söyledim, ben de dedim Vatanseverlerin Teşkilat Başkanı Mehmet Fikri olacak, Mehmet Fikri KARADAĞ olmazsa ben bu harekette yokum dedim, Mehmet Fikri'nin : Her ne ise, seni ne ilgilendirir, Vatansever Kuvvetler olayı bitti çoktan, Hüseyin'in:Tamam bitti, ama o Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketinin içerisinde, bir ay sonra beni Türkiye Cumhuriyetinin en büyük eroincisi yaptınız, Mehmet Fikri'nin : Kim, Hüseyin'in: S en yaptın,sen yaptın, Onlar yaptılar oyun kurdular, Oyun kuruldu,yapıldı, Hüseyin'in:Tesadüf beni aradın, buraya geldin, Maltepe'deki konteynıra geldin,meşhur konteynır var ya, herkesin geldiği yer var ya, sen geldin hatta 3-4 defa geldiniz, Hüseyin'in:Ben söylüyorum, bir asker, çok değerli bir asker olarak tanıdım ve benim için de bu Türkiye'de tanıdığım en değerli askerlerden bir tanesisiniz, bunu da her zaman her yer de söylüyorum, ama bu güne kadar sizle kimi tanıştırdıysam hep o insanla iki gün sonra arkasında onu gidin, gurup kurun, vuralım, kıralım, keselim ve bana dediniz ki artık toprağın dibine girelim, ben toprağın dibinde değilim, sizle tanıştığımda ben dava adamıydım, davam için insan arıyordum, ne arıyordum, bu memleketin , Hüseyin'in:Sende sattın beni, eğer ki bu Kuvayı Milliye bir iki tane, onu bunu yaptırsaydın, yine suçlu ben olacaktım, Danıştay davasına gittiğimde hepiniz beni sattınız,hepiniz buradan gittiniz, ne dediniz Hüseyin gitti müebbet ceza alacak, Hırant Dink davası oldu buraya gelmedin, Düzce Hendek Adapazarı'nda bilmem ne olmuş sa Hüseyin yaptı, yapan da kim biliyor musun , Allah'ta şahidimdir, bütün millet şahidimdir, hep de yapan asker çıktı, kime sığındıysam, şimdi gelelim Kuvayı Milliye'ye, iki tane Kuvayı Milliye' ye gelelim. Bir tanesi Kuvvayi Milliye Ankara'da kuruldu. Bunu kurduran, bunu kurduran, siz geldiniz bana dediniz ki, Ankara'da Kuvvai Milliye kuruldu. Bu kuruldu. Yine bu kuranların hepsi sizin tanıdıklarınız değil miydi. Hüseyin'in:Demek oradaki Kuvvai Milliyeler sevgili paşam, orada ki Kuvvai Milliyeler Kemal TEKİN'i tanımıyor musunuz. Arkasından kim çıktı Muzaffer TEKİN çıktı. Oradaki Kuvvayi Miliyleler, Mehmet Fikri'nin :Hiç bir haberimiz de yok, var mı yok mu bilmiyoruz ki, sadece tahminin, Hüseyin'in:Bulunan bombalar, bu bulunan bombalar yarın birgün bir yerde patladığı zaman yine İmam Hüseyin yaptı diyeceklerdi, Mehmet Fikri'nin : Ne münasebet, Hüseyin'in: Nasıl o zaman bu kadar asker, Mehmet Fikri'nin : Senin elinde var mı oğlum bomba, Hüseyin'in: Burası Kuvayı Milliye, burası Atatürk'ün binası, Kuvayı Milliye var. Karşılığında Kuvvayi Milliye kuruyorlar. Ve bunlann yüzde 90'nı da hepsi asker. Doğrumudur sevgili paşam, Mehmet Fikri'nin : Ne bileyim, Bekir ÖZTÜRK asker mi, Hüseyin'in: Bekir ÖZTÜRK'de bir tane sağlıkçı benim gibi, Benim gibi, safsabanın teki, sallamanın teki, koyanlar kukla diye aynısını bu ülkede Allah şahidimdir arkadaşlar. Allah şahidimdir arkadaşlar o kadar çok oyun oynadılar ki ama bir tek Allah'ımız müsaade etmedi.
 
bu Türkiye'de tanıdığım en değerli askerlerden bir tanesisiniz, bunu da her zaman her yer de söylüyorum, ama bu güne kadar sizle kimi tanıştırdıysam hep o insanla iki gün sonra arkasında onu gidin, gurup kurun, vuralım, kıralım, keselim ve bana dediniz ki artık toprağın dibine girelim, ben toprağın dibinde değilim, sizle tanıştığımda ben dava adamıydım, davam için insan arıyordum, ne arıyordum, bu memleketin , Hüseyin'in:Sende sattın beni, eğer ki bu Kuvayı Milliye bir iki tane, onu bunu yaptırsaydın, yine suçlu ben olacaktım, Danıştay davasına gittiğimde hepiniz beni sattınız,hepiniz buradan gittiniz, ne dediniz Hüseyin gitti müebbet ceza alacak, Hırant Dink davası oldu buraya gelmedin, Düzce Hendek Adapazarı'nda bilmem ne olmuş sa Hüseyin yaptı, yapan da kim biliyor musun , Allah'ta şahidimdir, bütün millet şahidimdir, hep de yapan asker çıktı, kime sığındıysam, şimdi gelelim Kuvayı Milliye'ye, iki tane Kuvayı Milliye' ye gelelim. Bir tanesi Kuvvayi Milliye Ankara'da kuruldu. Bunu kurduran, bunu kurduran, siz geldiniz bana dediniz ki, Ankara'da Kuvvai Milliye kuruldu. Bu kuruldu. Yine bu kuranların hepsi sizin tanıdıklarınız değil miydi. Hüseyin'in:Demek oradaki Kuvvai Milliyeler sevgili paşam, orada ki Kuvvai Milliyeler Kemal TEKİN'i tanımıyor musunuz. Arkasından kim çıktı Muzaffer TEKİN çıktı. Oradaki Kuvvayi Miliyleler, Mehmet Fikri'nin :Hiç bir haberimiz de yok, var mı yok mu bilmiyoruz ki, sadece tahminin, Hüseyin'in:Bulunan bombalar, bu bulunan bombalar yarın birgün bir yerde patladığı zaman yine İmam Hüseyin yaptı diyeceklerdi, Mehmet Fikri'nin : Ne münasebet, Hüseyin'in: Nasıl o zaman bu kadar asker, Mehmet Fikri'nin : Senin elinde var mı oğlum bomba, Hüseyin'in: Burası Kuvayı Milliye, burası Atatürk'ün binası, Kuvayı Milliye var. Karşılığında Kuvvayi Milliye kuruyorlar. Ve bunlann yüzde 90'nı da hepsi asker. Doğrumudur sevgili paşam, Mehmet Fikri'nin : Ne bileyim, Bekir ÖZTÜRK asker mi, Hüseyin'in: Bekir ÖZTÜRK'de bir tane sağlıkçı benim gibi, Benim gibi, safsabanın teki, sallamanın teki, koyanlar kukla diye aynısını bu ülkede Allah şahidimdir arkadaşlar. Allah şahidimdir arkadaşlar o kadar çok oyun oynadılar ki ama bir tek Allah'ımız müsaade etmedi.
2 Nolu CD İçerisindeki 31 Dakika 59 Saniyelik Görüntüde ;
Hüseyin'in: Alemlerin rabbi olan Yüce Allah'ım, bırak suçu sen milleti diyorsun ya, gurup kur, yer altıma inin, şunu vur, bunu vur, herkese diyorsun , Mehmet Fikri'nin: Yavrum ne vuru..., Hüseyin'in: Demediğin adam kalmadı be, Mehmet Fikri'nin: Böyle bir şeyle alakamız yok, Hüseyin'in: Kime diyorsun, çağırıyorsun karşına,tabi bir tanesi adam vursa Hüseyin'in'e kitîeyeceksin değil mi, Hüseyin'in: Ben hiç hayatımda yalan söylemedim, söylemem, senin için bir kere yalan söyledim bir de Allah'ımı şahit tuttum, Aynı gün Allah'ım bana tokat attı, ertesi gün, senin için söyledim, ama sen benim hiçbir konuda ne yanımda ne arkamda durdun, Danıştay davasına gittim telefonunu bile iptal ettin, Hırant Dink davası olmuş burası polisler dolmuş iki gün buraya gelmedin, ne oluyorsa, Mehmet Fikri'nin: Ne geleyim, polisleri çağırdım, Mehmet Fikri'nin: Polisleri gönderen ben değil miyim, Hüseyin'in: Hiç unutmuyorum onu, dedin ki, ben gidiyorum, danışacağım yerler var, beni iyi eğitiyor,demek ki senin bağını ve bağlantını ama, Hüseyin'in : Hep beni ön plana koydun, arkadan 30 Ağustos Ankara'ya gittik, Kızılay meydanına yürüdük, yürüdüğümüzde baktım, Mehmet Fikri'nin : gelmedi bir de telefonlarla devletin başına eşkıya etti bizi, Hüseyin'in :Çok tehlikeli adamsın, Hüseyin'in : Hendek'te senle anlaşma yaptık, Mehmet Fikri'nin: Krize giriyorsun oğlum, vaktin mi geldi, niye böyle yapıyorsun, Hüseyin'in : İşte sen böyle bir adamsın, benim ayıbım ot içmek senin ayıbın burama gömüyorum, ahde vefa olmayan adamla hiçbir iş olmaz, kırmadığın, kırmadığın insan bırakmadın, bu bir sivil hareket, bura askerin hareketi değil, askerlik yapacaksan git askeriyede yap, Kuvayı Milliye bir barış hareketidir. Bizim ordumuz var, askerimiz var, biz burada adam vurmak için burada değiliz, adam öldürmek için burada değiliz, Mehmet Fikri'nin: Deli misin lan, Hüseyin'in : Çünkü Türkiye Cumhuriyetini yıkmak için burada değiliz, Türkiye
 
Hüseyin'in: Alemlerin rabbi olan Yüce Allah'ım, bırak suçu sen milleti diyorsun ya, gurup kur, yer altıma inin, şunu vur, bunu vur, herkese diyorsun , Mehmet Fikri'nin: Yavrum ne vuru..., Hüseyin'in: Demediğin adam kalmadı be, Mehmet Fikri'nin: Böyle bir şeyle alakamız yok, Hüseyin'in: Kime diyorsun, çağırıyorsun karşına,tabi bir tanesi adam vursa Hüseyin'in'e kitîeyeceksin değil mi, Hüseyin'in: Ben hiç hayatımda yalan söylemedim, söylemem, senin için bir kere yalan söyledim bir de Allah'ımı şahit tuttum, Aynı gün Allah'ım bana tokat attı, ertesi gün, senin için söyledim, ama sen benim hiçbir konuda ne yanımda ne arkamda durdun, Danıştay davasına gittim telefonunu bile iptal ettin, Hırant Dink davası olmuş burası polisler dolmuş iki gün buraya gelmedin, ne oluyorsa, Mehmet Fikri'nin: Ne geleyim, polisleri çağırdım, Mehmet Fikri'nin: Polisleri gönderen ben değil miyim, Hüseyin'in: Hiç unutmuyorum onu, dedin ki, ben gidiyorum, danışacağım yerler var, beni iyi eğitiyor,demek ki senin bağını ve bağlantını ama, Hüseyin'in : Hep beni ön plana koydun, arkadan 30 Ağustos Ankara'ya gittik, Kızılay meydanına yürüdük, yürüdüğümüzde baktım, Mehmet Fikri'nin : gelmedi bir de telefonlarla devletin başına eşkıya etti bizi, Hüseyin'in :Çok tehlikeli adamsın, Hüseyin'in : Hendek'te senle anlaşma yaptık, Mehmet Fikri'nin: Krize giriyorsun oğlum, vaktin mi geldi, niye böyle yapıyorsun, Hüseyin'in : İşte sen böyle bir adamsın, benim ayıbım ot içmek senin ayıbın burama gömüyorum, ahde vefa olmayan adamla hiçbir iş olmaz, kırmadığın, kırmadığın insan bırakmadın, bu bir sivil hareket, bura askerin hareketi değil, askerlik yapacaksan git askeriyede yap, Kuvayı Milliye bir barış hareketidir. Bizim ordumuz var, askerimiz var, biz burada adam vurmak için burada değiliz, adam öldürmek için burada değiliz, Mehmet Fikri'nin: Deli misin lan, Hüseyin'in : Çünkü Türkiye Cumhuriyetini yıkmak için burada değiliz, Türkiye Cumhuriyetini ilelebet payidar kalması için buradayız, Türkiye Cumhuriyetinin delinmiş kurumlarını tamir etmek için buradayız, Bütün üyelerime söylüyorum Allah için konuşuyorum, eğer suçluysam anlaşmamda, Hendek anlaşmamızda eğer suçlu ben olursam benim kanım sana helal, senin kanın bana helal dedin. Mehmet Fikri'nin: Sen suçlusun, ... şeklindeki konuşmalardan da anlaşılmaktadır.
fi«, ,,\ ^.
 
Cumhuriyetini ilelebet payidar kalması için buradayız, Türkiye Cumhuriyetinin delinmiş kurumlarını tamir etmek için buradayız, Bütün üyelerime söylüyorum Allah için konuşuyorum, eğer suçluysam anlaşmamda, Hendek anlaşmamızda eğer suçlu ben olursam benim kanım sana helal, senin kanın bana helal dedin. Mehmet Fikri'nin: Sen suçlusun, ... şeklindeki konuşmalardan da anlaşılmaktadır.
Bu konuşmanın ; şüpheli Mehmet Fikri KARADAĞ'ın kendi beyanı içeriğine göre 22 Temmuz 2007 tarihindeki genel seçimler sonrasında Kuvayı Milliye Derneği ile bağlantısını zayıflattığı, 07 Eylül 2007 tarihinde de resmi olarak ayrıldığı tarihten sonra yapıldığı , Kuvayı Milliye Derneğinin Kadıköy ilçesindeki genel merkez binasında geçtiği, huzurda Mehmet Fikri KARADAĞ ve Hüseyin GÖRÜM'den başka 12 kişinin daha olduğu anlaşılmaktadır.Tartışmalarının ise ; Mehmet Fikri KARADAĞ'ın Ergenekon Terör Örgütünün amaçlan doğrultusunda görünürdeki Kuvayı Milliye Derneğinin legal yapılanmasının tüm imkanlarını kullanmasına karşın söz konusu genel seçimlerde beklediği neticeyi sağlayamaması, bunun dışında Mersin ilindeki ölme, öldürülme ve öldürme ikazı ile yaptırdığı yemin töreni, Derneğin Teşkilat Başkanı Hüseyin GÖRÜM'ün başında bordo bere ile kıydığı Kuvva Nikahı ve sağına ve soluna alıp temsili olarak İsa ile Musa Peygamber olarak tanıttığı kişiler ile birlikte yaptığı basın açıklaması görüntülerinin basında yer alıp vatandaşlardan tepki alması, yukarıda silah ve örgütsel dokümanlar ile yakalandığı anlatılan Murat ÇAĞLAR'dan sonra Dernek yapılanması hakkında soruşturma başlatılması olaylarından sonra işlevsiz kaldığını düşündüğü derneğin legal yapılanmasını tasfiye etme düşüncesinden ve Hüseyin GÖRÜM'ün buna karşı çıkmasından kaynaklandığı görüntülü konuşmanın tümünün incelenmesinden anlaşılmaktadır. Yukarıda özetlenen telefon görüşmelerinden de anlaşılacağı gibi neredeyse askeri bir itaatle bağlı örgüt üyelerinin kendisine bu tartışmada olduğu gibi karşı çıktıkları görülmemiştir. Bu nedenle de olayların gelişiminin kavranması açısından önem verilen bu konuşmada Hüseyin GÖRÜM'ün Mehmet Fikri KARADAG'a ; Muzaffer TEKİN tarafından tanıştırıldıklarını, VKGB'nin kuruluşu aşamasında kendisinin Maltepe semtindeki meşhur barakasına gelip gittiğini, Hendek ilçesinde anlaşmayı bozanın kanının diğerine helal olduğuna dair bir anlaşma yaptıklarını, buna karşılık kendisinin eroin kaçakçısı olarak gösterilip VKGB oluşumundan uzaklaştırıldığını, kutsal bir dava olarak gördüğü Kuvayı Milliye Derneğinin kuruluşunda kendisinin büyük emeği olduğunu, ancak Mehmet Fikri KARADAĞ'ın derneğe gelen kişilere grup kurun, yer altına inin, şunu vur, bunu vur, kıralım, keselim,para bulalım dediğini, bütün eylemlerde arka planda durup kendisini öne sürdüğünü, Ankara'da kurulan Kuvva-i Milliye Derneğinin arkasında da Muzaffer TEKİN'in olduğunu, başkanı olan Bekir ÖZTÜRK'ün kendisi gibi kukla olduğunu, telkinlerine uyan birisinin suç işlemesi halinde kendisine yükleneceğini, nitekim Danıştay saldırısı ve Hrant DİNK'in öldürülmesi olaylarından sonra ortadan kaybolduğunu, bütün bu olaylardan sonra işin iç yüzünü anladığını söylediği anlaşılmaktadır.
 
Nitekim , Danıştay Saldırısı davasının Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 26.07.2007 tarihli 14. celsesinde Tutuklu sanık Süleyman ESEN'in avukatı Mehmet ENER'in Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'ne yönelik Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturmanın (Girdap Operasyonu) belgelerinin istenmesi talebi üzerine , sanık Alparslan ARSLAN bu saldırının Girdap Operasyonu ile bir ilgisinin olmadığını, Fetullah GÜLEN'den özür dilediğini ve saygı ve sevgilerini sunduğunu, eğer yakalanmasaydı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER, Aydın DOĞAN ve Şener ERUYGUR paşayı da öldüreceğini beyan etmesinin , kendisinin VKGB ve dolayısı ile bu dernek aracılığı ile bağlantı kurduğu kişiler ile ilgisinin kurulması ihtimaline karşı yargılamayı yönlendirecek beyanlarda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Kuvayı Milliye Derneğinde yapılan aramada ;
/
Alparslan ARSLAN'a ait (2) adet kartvizit elde edilmiştir.
Satır 921 ⟶ 934:
(1) adet Yeditepe Hukuk Bürosu Av. Alparslan ARSLAN, Av. Burhan GÜR ve Stj.
Av. Baran AKÇAN'a ait kartvizit, elde edilmiştir.
 
Muzaffer TEKİN, Avukat Alparslan ARSLAN'a ve Avukat arkadaşları Burhan
GÜR ve Baran AKÇAN'a ait kartvizitlerin kendisini ziyarete gelen Alparslan ARSLAN
tarafından verildiğini hatırladığını beyan etmiştir.
 
Alparslan ARSLAN'ın İstanbul Kadıköy İlçesindeki Yeditepe Hukuk Bürosunda yapılan aramada;
(1) adet ERGENEKON ibareli internetten alman (16) sayfa bilgisayar çıktısı doküman geçirilmiştir. Dokümanın Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında ele geçen,örgütün yapısı ve işleyişini gösterir LOBİ ve ERGENEKON isimli belgelerle aynı içerikli olduğu anlaşılmıştır.
 
Her ne kadar bir internet çıktısı olsa da, olay tarihi itibariyle ancak konu ile ilgilenen kişilerce ve tam mahiyetinden uzak şekilde bilinen ERGENEKON ANALİZ, YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ" ve "LOBİ" isimli örgüt dokümanlarından alıntılar yapılan bu internet çıktısının Alparslan ARSLAN'ın bilgisayarında bulunmasının , kendisinin ilgi alanını gösterir dikkat çekici bir bulgu olduğu değerlendirilmiştir.
 
Mehmet Zekeriya OZTÜRK'ün yapılan evinde yapılan aramada ;
 
Ele geçen ve 72 rakamı ile numaralandırılan el yazması dokümanda ;
 
" Doğuş Faktoring başlığı altında, Ertuğrul YILMAZ: 2003 yılında Almanya'da öldürüldü, Birden fazla uyuşturucu kaçakçılığı nedeniyle hakkında dosya bulunuyor. Sauna çetesi diye adlandırılan grubun içinde yer aldığı iddia edilen eski Başkomiser T.T.(Emniyet Müdürü), T.T.Ayhan PARLAK'a yürüttüğü soruşturma dosyasını verdiği için meslekten ihraç ediliyor " yazdığı tespit edilmiştir.
 
Aşağıda Muzaffer TEKİN'in de hissedarı olduğu Doğuş Faktoring şirketi ile Alparslan ARSLAN'ın bağlantısı anlatılacaktır.
 
İFADE İÇERİKLERİNE GÖRE KURULAN BAĞLANTILAR
 
İdris ARLAN olayla ilgili vermiş olduğu 20.05.2006 tarihli ilk ifadesinde özetle ;
Kendisinin, olay sonrası, oğlu Alparslan ARSLAN'ın yakın arkadaşı olan Teoman EKŞİOĞLU ile telefonla görüştüğünü, daha önceden kendisinin de Alparslan ARSLAN'ın cüzdanında resmini gördüğünü, Alparslan ARSLAN'ın yakalandığında üzerinden çıktığı söylenen Ulusal Haber Kimlik Kartı ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi kartvizitini sorduğunu Teoman EKŞİOĞLU'nun kendisine oğlu Alparslan ARSLAN'ın dört
 
Kendisinin, olay sonrası, oğlu Alparslan ARSLAN'ın yakın arkadaşı olan Teoman EKŞİOĞLU ile telefonla görüştüğünü, daha önceden kendisinin de Alparslan ARSLAN'ın cüzdanında resmini gördüğünü, Alparslan ARSLAN'ın yakalandığında üzerinden çıktığı söylenen Ulusal Haber Kimlik Kartı ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi kartvizitini sorduğunu Teoman EKŞİOĞLU'nun kendisine oğlu Alparslan ARSLAN'ın dört beş aydır Ulusal Haber ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi ile irtibatı olduğunu, demeğin genel başkanı Taner Ünal ile ve VKGB vasıtası ile Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN ile tanıştıklarını, hatta demeğin Adana,Mersin,İstanbul illerindeki toplantılarına birlikte gittiklerini söylediğini, bunun da kendi kafasında bir takım şüphelere neden olduğunu, oğlunun adı geçen demek ve şahısların baskı ve tehdidi ile böyle bir cinayet işleyebileceğine kanaat getirdiğini beyan etmiştir.
 
Salih KURTER ifadesinde ;
 
Alparslan ARSLAN'ın Danıştay saldırısı ile ilgili cezaevine girmesinden ve kendisinin gözaltına alınmasından bir hafta veya 10 gün kadar önce Teoman EKŞIOGLU'nun tek başına evine gelip " Alparslan'ın selamım getirdiğini, Alparslan'ın kendilerine Hocamı üzmeyin dediğini ve hiç sohbet konusu değilken birden bire , merak etme sana ceza verilmez, verilse bile yaşlı olduğun için evden dışarı çıkamazsın, zaten seninde evden çıktığın yok" dediğini beyan etmiştir.
Teoman EKŞİOĞLU ifadesinde ;
 
İdris ARSLAN ile görüştüğünün doğru olduğunu, Alparslan ARSLAN'ın bu gruplan tanıyor olabileceğini, bir kaç kez İstanbul ilindeki toplantılarına birlikte değil de ayrı ayn katıldıklarını kendisine söylediğini beyan etmiştir.
 
Salih KURTER'in kendisine, Alparslan ARSLAN ile Süleyman ESEN'in kendisini ziyarete gelmelerinden dolayı Süleyman ESEN ve kendisinin de alınabileceğini söylediğini, bunun üzerine de kendisinin yukarıda yazılı sözleri söylediğini beyan etmiştir.
 
Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ifadesinde;
 
VKGBH Demeğinin, karşılaştığı ilk günden beri bir demek olmaktan çok organize suç örgütü gibi göründüğünü, Danıştay eylemine katılıp Yargıtay üyelerine ateş eden Avukat Alpaslan ARSLAN'ı çok emin olmamakla beraber VKGBH'nin bir toplantısında gördüğünü, şahsı isim olarak hatırlayamadığını ancak buluşmalarda bir avukattan bahsedildiğini, hatta bahsedilen bu avukatın bahçenin önündeki yolun kenannda duran bir köpeğe tekme attığını, kendisinin bu kişinin kim olduğunu sorduğunu, "bizim avukat" şeklinde cevap aldığını,
 
Alparslan ARSLAN'ı bir defa da VKGBH'nin İstanbul Maltepe'de ki yerinde gördüğünü hatırladığını,
Alparslan ARSLAN'ın siyasi görünüşünün medyada ve kendi beyanlarında yansıttığı gibi olmadığını,
Hüseyin GÖRÜM'ün bu toplantılarda kendisinden çevresinde topladığı gençlere askeri eğitim vermesini istemiş olmasından ve "silahımız, her şeyimiz var" demesinden Danıştay saldırısıyla ilgili olarak bu insanların silah temin etme ve yönlendirme anlamında Alparslan ARSLAN'ı etkilemiş olabileceklerini düşündüğünü beyan etmiştir.
 
Hüseyin GÖRÜM ifadesinde;
 
Alparslan ARSLAN'ın Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi (VKGBH) kurucusu Nihat GÜRKAN ile iyi tanıştığını ve onun aracılığı ile VKGBH demeğine gitmiş olabileceğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ifadesinin aksine Alparslan ARSLAN'ın hiçbir zaman kendisinin Maltepe'de bulunan konteynırına gelmediğini beyan etmiştir.
 
Muzaffer TEKİN ifadesinde;
 
Tam emin olmamakla birlikte Alparslan ARSLAN’ı VKGB'nin toplantısında görmüş
olabileceğini beyan etmiştir. / * l v
Esra Feride GÖKÇİMEN ifadesinde ;
 
Esra Feride GOKÇIMEN ifadesinde ;
02.04.2007 tarihinde Organize Suç Örgütü Lideri olduğu iddiası ile Semih Tufan GÜLALTAY ve grubuna yönelik soruşturma kapsamında Esra Feride GÖKÇİMEN'in şikayetçi sıfatı ile verdiği 11.07.2006 tarihli ifadesinde özetle ;
 
Semih Tufan GÜLLALTAY'a ait olan Küçükyalı semtindeki binaya sık sık gelen şahıslardan birinin Danıştay binasında yapılan silahlı saldırıda adı geçen Muzaffer TEKİN olduğunu, bu şahsı Muzaffer olarak bildiğini, soyadını Danıştay saldırısından sonra gazetelerden öğrendiğini, bu şahsın geldiğinde sadece birinci katta bulunan parti kısmına çıktığım,orada Semih Tufan GÜLALTAY ile baş başa görüştüklerini, bu şahısın son olarak Danıştay'da yapılan silahlı saldırıdan iki gün önce 4-5 kişilik kalabalık bir grup ile geldiğini ve Semih Tufan GÜLALTAY ile saatlerce toplantı yaptığını, Danıştay saldırısının yapıldığı gün gece geç saatlerde Veli KILIÇ'ın kendisinin kullanmış olduğu, 0533 681 74 05 ya da 0533 300 74 40 numaralı telefondan arayarak "şimdi beni dikkatlice dinle, sana söyleyeceğim isimleri not al ve bunları www.ulusalbirlikkomitesi.com isimli siteden sil, bu acil bir durum, bunları bu gece mutlaka sildir" dediği, kendisinin de bunu yapamayacağını bu işlerle uğraşmadığını söylediğini bunun üzerine veli'nin "Bu Semih Tufan GULALTAY'ın talimatıdır,o zaman bu işle kim uğraşıyorsa onu bul ve bu işi hallettir,sabah olmadan bu işin hallolması lazım" dediğini, sonra tekrar kendisini arayarak Sami Alper EREN isimli şahsı 0216 489 13 70 numaralı telefondan acil araması gerektiğini söylediğini, kendisinin de bu numarayı aradığında Sami Alper EREN'in Veli KILIÇ 'in kendisine verdiği ve silmesini istediği isimleri tekrar yazdırarak bunların parti kurucu üye listesinden silinmesi gerektiğini söylediğini, silmesi istenen isimlerin ise ; Muzaffer TEKİN, Savaşan TOSUNOGLU, (Kuvayı Milliye Kurucusu),Mahmut AYDIN ve soyadını hatırlamadığı ama kurucu üye listesinde olan Mahmut isimli başka bir şahıs olduğunu,ayrıca Danıştay da yapılan silahlı saldın eylemi gerçekleştiren Avukat Alparslan ARSLAN 'in bu binaya kalabalık bir grup ile geldiğini gördüğünü,o dönemde adını bilmediğini, fotoğraflarını gazetelerde görünce Semih Tufan GULALTAY'ın yanma gelen şahıslardan biri olduğunu kesinlikle hatırladığını beyan etmiştir.
 
Muzaffer GOKÇİMEN aynı soruşturma kapsamında şikayetçi sıfatı ile verdiği 11.07.2006 tarihli ifadesinde özetle :
Muzaffer GÖKÇİMEN aynı soruşturma kapsamında şikayetçi sıfatı ile verdiği 11.07.2006 tarihli ifadesinde özetle :
 
Ulusal Birlik isimli internet sitesinde isimleri olan şahıslardan bazılarının Danıştay cinayeti olunca cinayete adı kansan Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, 2 tane Mahmut, isimli kurucu üyenin siteden isminin silindiğini, Semih GULALTAY'ın yanma Muzaffer TEKİN, Alparslan ARSLAN gibi cinayetle bağlantılı olduğu iddia edilen şahıslar gelip gittiğini beyan etmiştir.
 
Semih Tufan GÜLALTAY 20.03.2008 tarihinde alman ifadesinde ;
 
Esra Feride GÖKÇİMEN'in ifadesinin yalan ve iftiralarla dolu olduğunu, ifadenin alındığı 11.07.2006 tarihinde kendisinin ulusal birlik partisinin genel başkanlığı görevinden alındığını, ifadede geçtiği gibi parti binasının Küçükyalı'da değil Şişli'de bulunduğunu, Küçükyalı' da kendisine ait binanın birinci katında özel ofisinin bulunduğunu, www.ulusalbirlikkomitesi.com isimli internet sitesinin kendi adına olan bir site olmadığını, bu dönemde ulusal birlik platformunun bir internet sitesi kurmak istediğini, binada kiracı olarak bulunan KEMAL BUBLİŞ 'in ortağı olan ESRA FERİDE GÖKÇİMEN'in web tasarımcısı olduğunu ve yardımcı olabileceğini söylediğini, kendisinin. Bizzat Esra Feride GOKÇİMEN'e internet sitesi hazırlaması için yetki vermediğini, ancak KEMAL BUBLİŞ' e söylemesini
Esra Feride GÖKÇİMEN'in ifadesinin yalan ve iftiralarla dolu olduğunu, ifadenin alındığı 11.07.2006 tarihinde kendisinin ulusal birlik partisinin genel başkanlığı görevinden alındığını, ifadede geçtiği gibi parti binasının Küçükyalı'da değil Şişli'de bulunduğunu, Küçükyalı' da kendisine ait binanın birinci katında özel ofisinin bulunduğunu, www.ulusalbirlikkomitesi.com isimli internet sitesinin kendi adına olan bir site olmadığını, bu dönemde ulusal birlik platformunun bir internet sitesi kurmak istediğini, binada kiracı olarak bulunan KEMAL BUBLİŞ 'in ortağı olan ESRA FERİDE GÖKÇİMEN'in web tasarımcısı olduğunu ve yardımcı olabileceğini söylediğini, kendisinin. Bizzat Esra Feride GOKÇİMEN'e internet sitesi hazırlaması için yetki vermediğini, ancak KEMAL BUBLİŞ' e söylemesini ilettiğini, daha sonradan öğrendiğine göre Esra Feride GOKÇIMEN'in binaya gelip giden kişilerin fotoğraflarını kuruluş yapıyoruz diyerek topladığını, kendisinin ve başkanı olduğu platform ile hiç bir siyasi birlikteliği olmayan Esra Feride GOKÇIMEN'in kocası, ortağı KEMAL BULBİŞ ve yanlarında çalışan ilgisiz kişilerin isimlerini Ulusal Birlik Komitesi kurucular kurulu şeklinde internet sitesine yazdığını, yaklaşık 15-20 gün sonra kendisinin bundan haberi olduğunu ve siteyi tamamen kapatmasını istediğini, bunun üzerine sitenin kapandığını, bütün bu olayların Danıştay saldırısı olarak bilinen olaydan yaklaşık 3-4 ay önce olduğunu, Muzaffer TEKİN'in kendi bürosuna ara sıra 5-6 ay gibi uzun aralıklarla çay içmeye geldiğini, SAVAŞAN TOSUNOĞLU ve onun arkadaşı olan MAHMUT AYDIN'ın da ara sıra yanma geldiklerini, bunun dışında Esra Feride GOKÇIMEN'in ifadesinde ismi geçen başka bir MAHMUT' un yanma gelip gittiğini bilmediğini, böyle birisinin gelmediğini, ALPARSLAN ARSLAN'ı tanımadığını ve yanma gelip gittiğinin kesinlikle yalan olduğunu,
a ^
 
439
ilettiğini, daha sonradan öğrendiğine göre Esra Feride GOKÇIMEN'in binaya gelip giden kişilerin fotoğraflarını kuruluş yapıyoruz diyerek topladığını, kendisinin ve başkanı olduğu platform ile hiç bir siyasi birlikteliği olmayan Esra Feride GOKÇIMEN'in kocası, ortağı KEMAL BULBİŞ ve yanlarında çalışan ilgisiz kişilerin isimlerini Ulusal Birlik Komitesi kurucular kurulu şeklinde internet sitesine yazdığını, yaklaşık 15-20 gün sonra kendisinin bundan haberi olduğunu ve siteyi tamamen kapatmasını istediğini, bunun üzerine sitenin kapandığını, bütün bu olayların Danıştay saldırısı olarak bilinen olaydan yaklaşık 3-4 ay önce olduğunu, Muzaffer TEKİN'in kendi bürosuna ara sıra 5-6 ay gibi uzun aralıklarla çay içmeye geldiğini, SAVAŞAN TOSUNOĞLU ve onun arkadaşı olan MAHMUT AYDIN'ın da ara sıra yanma geldiklerini, bunun dışında Esra Feride GOKÇIMEN'in ifadesinde ismi geçen başka bir MAHMUT' un yanma gelip gittiğini bilmediğini, böyle birisinin gelmediğini, ALPARSLAN ARSLAN'ı tanımadığını ve yanma gelip gittiğinin kesinlikle yalan olduğunu,
MUZAFFER GOKÇIMEN'in ifadesinin de tamamen yalan ve iftiralarla dolu olduğunu, belirttiği gibi Ulusal Birlik Komitesinin internet sitesinde komite kurucu üyeleri olarak kendisi ve eşi ESRA FERİDE GÖKÇİMEN' in isimlerini kendisi veya diğer bir arkadaşının koydurmadığını, aksine olayın yukarda anlattığı şekilde ESRA FERİDE GÖKÇİMEN 'in kendisinden habersiz olarak bu listeyi internet sitesine koyması şeklinde olduğunu, ayrıca MUZAFFER GÖKÇIMEN'in ESRA GÖKÇİMEN'den biraz daha ileri giderek ofisine gelip giden kişiler arasında ALPARSLAN ARSLAN'ın da olduğunu söylediğini, eğer ALPARSLAN ARSLAN'ın internet sitesinde kurucu üye olarak görünüp ofisine gelip gidiyorsa bunu ESRA FERİDE GÖKÇİMEN' in de söylemesinin gerektiğini, internet sitesinde yer alan Ulusal Birlik Komitesi kurucu listesinin kendisine okunması üzerine, bu kişilerin hepsinin kendi bürosuna gelip giden şahıslar olduğunu, hepsi ile siyasi bir birlik içerisinde olamadığını, yine yukarıda anlattığı şekilde bu listeyi siteye kendisinin veya bizzat talimat verdiği birisinin koymadığını, sitede liste ile ilgili kişilerin fotoğraflarının da konularak yayınlandığını, listedeki kişilerden ESRA GOKÇIMEN'in fotoğraf istediğini kendisinin sonradan öğrendiğini, listede Muzaffer TEKİN' in fotoğrafının bulunmadığını, diğer tüm üyelerin fotoğrafı olduğu halde onun fotoğrafının bulunmamasının Muzaffer TEKİN ve kendisinin haberinin olmadığını gösterdiğini, yine bu listede ALPARSLAN ARSLAN'ın fotoğraflı veya fotoğrafsız hiç bir kaydının bulunmadığını, bu kişilerin kendisi hakkında yapmış oldukları bu iftiraların komplo olduğunu düşündüğünü, zaten bu iki kişinin de dolandırıcılıktan sabıkalı ve halen de aynı dolandırıcılık suçundan arandıklarını, Esra Feride GÖKÇİMEN'in akıl hastalığı tedavisi gördüğü yolunda raporların bulunduğunu bildiğini, bunu da müdafisi aracılığı ile temin edip sunacağını, Esra Feride GÖKÇİMEN'in hakkındaki bu iftirasının nedenini kendi özel çabası ile araştırdığını, şahsın aynı zamanda Mehmet Fikri KARADAĞ'ın genel başkanlığını yaptığı Kuvayı Milliye Derneği ile ilgili internet sitesinde ERKUT ERSOY' un yanında çalıştığını tespit ettiğini, zaten Esra'nın kendisini Kuvayı Milliye'nin bir toplantısına çağırdığını, kendisinin de kabul etmediğini, Mehmet Fikri KARADAĞ'I Türk Dünyası Araştırmaları Vakfının bir toplantısında VELİ KÜÇÜK ile yanyana ve samimi bir şekilde gördüğünü, şu anda anlatamayacağı şekilde o dönemde lideri bulunduğu partiyi ele geçirme veya kontrol atlına alma çabalarının olduğunu, kendisinin bunlara fırsat vermediğini, aynı dönemde VELİ KÜÇÜK'ün kendisinin de tanıdığı bir kısım siyasetçilere kendisinin bir suç örgütü lideri olduğunu, siyasi kimliğinin olmadığı şeklinde beyanlarda bulunduğunu duyduğunu, bütün bunlardan lideri olduğu siyasi hareketin ele geçirilemeyince yanma gönderilen Esra Feride GÖKÇİMEN ve kocası Muzaffer GÖKÇİMEN'in iftiraları ile tutuklattırıldığını düşündüğünü beyan etmiştir.
Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair açıklamalara ilgili bölümde ayrıntısı ile yer verilmiştir. Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'ın düzenlenmesine önayak olduğu Azerbaycan ile ilgili açık hava gösterisinde Semih Tufan
 
Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'm Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğuna dair açıklamalara ilgili bölümde ayrıntısı ile yer verilmiştir. Şüpheli Semih Tufan GÜLALTAY'ın düzenlenmesine önayak olduğu Azerbaycan ile ilgili açık hava gösterisinde Semih Tufan GÜLALTAY, Sevgi ERENEROL, Muzaffer TEKİN, Kemal KERİNÇSİZ ve Veli KÜÇÜK'ün birlikte katıldıkları soruşturma evrakına ekli fotoğraflardan anlaşılmaktadır.
 
GÜLALTAY, Sevgi ERENEROL, Muzaffer TEKİN, Kemal KERİNÇSİZ ve Veli KÜÇÜK'ün birlikte katıldıkları soruşturma evrakına ekli fotoğraflardan anlaşılmaktadır.
Mehmet Fikri KARADAĞ ifadesinin bu konu ile ilgili bölümünde özetle;
 
Semih Tufan GÜLALTAY'ın ismini kendisi Elazığ'da görevli iken İHD başkanı Akın BİRDAL'ın tetikçilerini azmettiren kişi olarak duyduğunu, hapisten çıkana kadar herhangi bir görüşmesinin olmadığını,Semih Tufan GÜLALTAY hapisteyken Semih Tufan'ın kardeşi Emre GÜLALTAY'ı Muzaffer TEKİN'in bürosunda tanıdığını, Emre'yi Muzaffer'in yanında 3-4 defa görmüş olabileceğini, Emre'nin kendisine abisinin hapishanede yazdığı kitaplardan 5-6 tane verdiğini,vermiş olduğu kitapları okuduğunu ve çok hoşuna gittiğini,Emre'yle görüşmelerinde ağabeyinin durumunu da sorduğunu,çünkü Semih Tufan'ın yazmış olduğu kitapların çok hoşuna gitttiğini,Semih Tufan cezaevinden çıktıktan sonra Muzaffer'le veya ayrı ayrı en az 10 defa görüştüğünü, Ulusal Birlik Partisinin kurulması aşamasında görüş alışverişlerinin olduğunu,hatta partinin ismini birlikte koyduklarını,partinin genel başkanı olarak kendisini lanse ettiğini,çok defa şahısla devlet sorunları hakkında görüştüklerini, resmi olarak da birkaç defa yanma gittiğini, şahısla Muzaffer TEKİN'in bürosunda da görüştüğünü, çünkü o zamanlar herhangi bir olumsuz durumunun olmadığını, Ulusal Birlik Partisinin Kurulması aşamasında birlikte Ankara'ya giderek bazı şahıslarla görüştüklerini, görüştükleri şahısların hiçbirisini hatırlamadığını,ancak şahısların kendisine eski ülkücüler olarak lanse edildiğini hatırladığını, ilerleyen dönemde Semih Tufan'ın ticari ve gayri menkul faaliyetlerinin devlet tarafından engellendiği söylediğini,bu söylemlerde bulunurken bu olayların kendisinden kaynaklandığını ima etmeye çalıştığını,bunun üzerine kendisine kızdığını ve "bu güne kadar senle görüştüğüme yazık" diyerek yanından ayrıldığını ve bir daha görüşmediğini,
 
Ertuğral YILMAZ'ı Avrupa'da PKK'yla mücadele eden, çatışan, kahraman bir vatan evladı olarak Muzaffer TEKİN'in tanıttığını, tahminen 2000 yılında Muzaffer TEKİN'in kendisine Ertuğrul'un Türkiye'ye geldiğini söylediğini ve şahısların kendisini Kolordu bahçesinde ziyaret ettiğini, şahıslarla oturup sohbet ettiklerini, burada Ertuğrul YILMAZ'ın kendisine Avrupa'da PKK'ya yönelik çalışmalardan bahsettiğini, hatta Avrupa'da PKK’lıların uyuşturucu ticaretini engelleyen kişi olarak tanıttığını, başka bir zamanda eşli olarak Muzaffer TEKIN’le birlikte Ertuğrul YILMAZ'ın oğlunun sünnet yemeğine bile gittiğini, daha sonra Ertuğrul YILMAZ'ın yurtdışına çıktığını, Harp Akademileri Almanya gezisine gitmeden önce Ertuğrul YILMAZ'ı cep telefonundan aradığını ve Berlin'de görüşmek istediğini söylediğini ancak şahıs kendisine Almanya dışında olduğunu söylediğini, başkaca herhangi bir görüşmelerinin olmadığını, Ertuğrul YILMAZ öldürüldükten sonra Muzaffer TEKİN'in telefonla kendisine Ertuğrul YILMAZ'ın Almanya'da öldürüldüğünü söylediğini, vatansever bir Türk evladının şehit edildiğini düşündüğünden üzüldüğünü, Ertuğrul YILMAZ'ı PKK'yla savaşan bir vatan evladı olarak bildiği için şehit olduğunu düşündüğü için resmi elbiseyle Kadıköy Söğütlüçeşme'de cenaze törenine katıldığını, cenaze törenine gittiğinde Muzaffer TEKİN'in de orada olduğunu, hatta Düzce tarafındaki bir yerde Ertuğrul YILMAZ'ın köyüne Muzaffer TEKİN ve Ertuğrul YILMAZ'ın akrabalarıyla birlikte mevlüt merasimine gittiklerini, oradayken mevlüt merasimine Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER'in de katıldığını gördüğünü, burada Atilla PEKER’le tanıştığını beyan etmiştir.
Süleyman ESEN tanık olarak alman ifadesinde ;
 
Alparslan ARSLAN'ın Hakkı KURTULUŞ isimli bir avukatın yanında staj yaptığını, bu şahsın da Sedat PEKER'den ötürü gözaltına alındığını ve ceza aldığını bildiğini, Hakkı KURTULUŞ'u Üsküdar'daki Şemsi Paşa Kütüphanesinin yanında Katibim Restoran'ın
Alparslan ARSLAN'ın Hakkı KURTULUŞ isimli bir avukatın yanında staj yaptığını, bu şahsın da Sedat PEKER'den ötürü gözaltına alındığını ve ceza aldığını bildiğini, Hakkı KURTULUŞ'u Üsküdar'daki Şemsi Paşa Kütüphanesinin yanında Katibim Restoran'ın yanındaki çay bahçesinde zaman zaman gördüğünü, ceza davalarına baktığını bildiğini beyan etmiştir.
Gizli Tanık, kayda da alınan ifadesinde özetle ;
yanındaki çay bahçesinde zaman zaman gördüğünü, ceza davalarına baktığını bildiğini beyan etmiştir.
 
Gizli Tanık, kayda da alman ifadesinde özetle ;
Alparslan ARSLAN'ı tanıdığını, Veli KÜÇÜK ile bizzat görüştüklerini gördüğünü, samimi ilişkiler içerisinde bulunduklarını bildiğini, Kuddusi OKKIR'ın Alpaslan ARSLAN'ın dostu olduğunu, Alpaslan ARSLAN'ın 2003 yılından itibaren Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'e danışmadan hareket etmediğini ,Muzaffer TEKİN'in azmettirmesi, para vaadi ve bombalan getirmesi ile Cumhuriyet Gazetesine bombalı saldırıların yapıldığını,Alparslan ARSLAN'ın Danıştay Saldırısı öncesinde Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'den talimat aldığını bildiğini beyan etmiştir.
 
Şüpheli İbrahim ÖZCAN 04.07.2008 tarihli ifadesinin konu ile ilgili bölümünde özet olarak;
"...Soruşturma kapsamındaki kişilerden Hüseyin Görüm ile geçmişte cezaevinde birlikte kaldık. Daha sonra tesadüfen bir cenazede karşılaştık. Bundan sonra görüşmelerimiz devam etti. O sıralar Hüseyin Görüm serbest ticaret işleri ve taksicilik yapıyordu. Beni Muzaffer Tekin'in Kadıköydeki bürosuna götürdü. Burada Muzaffer TEKİN ve orada bulunan Mehmet Fikri KARADAĞ, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Nedim isimli soyismini bilmediğim başka bir asker emeklisiyle tanıştırdı. Bu kişilerin de geleceğini söyleyerek beni Şile'de yapılacak olan Karacabey'i anma törenine çağırdı. Bu görüşmeden birkaç gün sonra İstanbul'dan birlikte bir araçla Şile'ye gittik. Bahsettiğim kişilerde oraya gelmişlerdi. Bu etkinliği hangi derneğin organize ettiğini bilmiyorum, ancak Hüseyin Görüm bana Vanatsever Küvetler Güçbirliği Hareketine ilişkin broşürler göstermişti. Hatta bunlarıda Şile'ye götürdük. Şile'deki etkinlikte bahsettiğim kişilerden başka Oktay YILDIRIM, Kuddusi OKKIR ve şu anda ismi aklıma gelmeyen birçok kişi vardı. Oktay YILDIRIM ve Kuddusi OKKIR'la da tanıştım. Bu etkinlikte daha önceden Hüseyin GÖRÜM'ün akrabası olduğundan dolayı tanıdığım Yasin GÖRÜM'de vardı. Asıl isminin Rasim olduğunu bilmiyorum. Rasim GÖRÜM Adapazarında kalıyor, İstanbula amcası olan Hüseyin GÖRÜM'ün yanma gelip gidiyordu. İstanbulda bir iş yaptığını bilmiyorum. Hüseyin GÖRÜM'ün kiraladığını söylediği İstanbul Maltepe'deki prefabrik fabrikası vardı. İlk başlarda aktifti, üretimde yapılıyordu. Hüseyin GÖRÜM burada zaman zaman toplantılar düzenliyordu. Bunlardan 8-10 tanesine bende katıldım. Toplantılarda günlük konular, ekonomik mevzularla birlikte o zaman gündemde olan Vatansever Kuvvetler Güçbirliği hareketi hakkında da konuşuluyordu. Bu hareketin iyi olduğundan, destek olunması gerektiğinden bahsediliyordu. Bu hareketin dergisi olan Türkeli isimli dergi de orada bulunuyordu. Toplantıya katılanlar inceliyorlardı. Bu toplantılara hatırladığım kadarıyla Muzaffer TEKİN, Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKKIR, İsmail PAKER, Yasin (Rasim) GÖRÜM, Raif GÖRÜM, Yusuf GÖRÜM ve şu anda ismini hatırlamadığım birçok kişi katılıyordu. O dönemde Rasim GÖRÜM Hüseyin GÖRÜM'ün yanma sık gelip gittiğinden bu toplantılarda da kendisini görüyordum. Bu toplantılarda diğer konuların yanında Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hakeretinin İstanbul temsilciliğinin açılması konuşuluyordu. Bu işi de Hüseyin GÖRÜM veya Mehmet Fikri KARADAĞ'ın üstleneceğinden bahsediliyordu.
 
Alparslan ASLAN'ı Hüseyin GÖRÜM aracılığıyla tanıdım. Hüseyin GÖRÜM beni Alparslan ASLAN'ın Kadıköy'deki bürosuna götürdü. Kendisinin Alparslan ARSLAN ile eskiden beri tanıştığını öğrendim. Alparslan ASLAN'ın Hüseyin GÖRÜM'ün avukatlığını yaptığını, sürekli görüştüğüne daha sonra da şahit oldum. .Hüseyin GÖRÜM Alparslan ASLAN'ı bana milliyetçi, vatanperver, iyi bir avukat olarak tanıttı O zamanlar sözkonusu olan geçmişteki infazla ilgili hukuki sorunlarıma yardımcı olabileceğini söyledi. Alparslan
Alparslan ASLAN'ı Hüseyin GÖRÜM aracılığıyla tanıdım. Hüseyin GÖRÜM beni Alparslan ASLAN'ın Kadıköy'deki bürosuna götürdü. Kendisinin Alparslan ARSLAN ile eskiden beri tanıştığını öğrendim. Alparslan ASLAN'ın Hüseyin GÖRÜM'ün avukatlığını yaptığını, sürekli görüştüğüne daha sonra da şahit oldum. .Hüseyin GÖRÜM Alparslan ASLAN'ı bana milliyetçi, vatanperver, iyi bir avukat olarak tanıttı O zamanlar sözkonusu olan geçmişteki infazla ilgili hukuki sorunlarıma yardımcı olabileceğini söyledi. Alparslan ASLAN'a vekaletname vermedim ancak birlikte Kadıköy Savcılığına gittik. Burada ismini hatırlamadığım ancak daha sonra bildirebileceğim bir savcı ile görüştük. Kayıp olan dosyalarımın bulunması hususunda yardım istedik. Hatta ben bu savcının yardımı ile mübaşir ile birlikte 4 gün arşivde infaz dosyalarımı aradım. Ancak bir kısmını bulup bir kısmını bulamadım. Bu nedenle savcı bu duruma dair bir yazı verdi. Bu yazı sayesinde ben askere gidebildim. Alparslan ARSLAN ile görüşmelerimiz bundan sonra birkaç kez daha oldu. Genelde tanıdıklarımın hukuki sorunlarına yardım etmesi için kendilerini Alparslan ARSLAN'ın bürosuna götürdüm.
 
ASLAN'a vekaletname vermedim ancak birlikte Kadıköy Savcılığına gittik. Burada ismini hatırlamadığım ancak daha sonra bildirebileceğim bir savcı ile görüştük. Kayıp olan dosyalarımın bulunması hususunda yardım istedik. Hatta ben bu savcının yardımı ile mübaşir ile birlikte 4 gün arşivde infaz dosyalarımı aradım. Ancak bir kısmını bulup bir kısmını bulamadım. Bu nedenle savcı bu duruma dair bir yazı verdi. Bu yazı sayesinde ben askere gidebildim. Alparslan ARSLAN ile görüşmelerimiz bundan sonra birkaç kez daha oldu. Genelde tanıdıklarımın hukuki sorunlarına yardım etmesi için kendilerini Alparslan ARSLAN'ın bürosuna götürdüm.
Alparslan ARSLAN'ın Hüseyin GÖRÜM ile görüşmesine karşın Şile'de yapılan etkinliğe veya Hüseyin GÖRÜM'ün Maltepe'deki toplantılarına katıldığını hatırlamıyorum. Ancak 3-4 kez Alparslan ARSLAN'ı Muzeffer TEKİN'in Kadıköy'deki bürosunda gördüm. Muzaffer ile Alparslan'ın Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi konusunda konuştuklarını duydum. Konuşmaların içeriği de bu harekete yardımcı olunması gerektiği, bu hareketin bir yayını olan Türkeli dergisinin İstanbul'da dağıtılmasına yardımcı olunması gibi konulardı. Muzaffer TEKİN'in bürosunda ayrı bir bölümde bazen gizli toplantılarda yapılıyordu. Bu toplantılara beni almazlardı. Genelde Muzeffer TEKİN, Hüseyin GÖRÜM, Mehmet Fikri KARADAĞ ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ayrı bir yerde konuşurlardı. Ne konuştuklarını bilmiyorum.
 
Alparslan ARSLAN'ın aynı zamanda Muzaffer TEKİN'in hissedar olduğu Doğuş Factoring şirketinin de avukatlığını yaptığını sonradan basından öğrendim.
 
Sorulması üzerine; Muzaffer TEKİN ile benim Yasin olarak tanıdığım Rasim GÖRÜM tanışıyor ve görüşüyorlardı. Zaten 8-10 defa Maltepedeki toplantılarda bir araya gelmişlerdi. Karşılıklı konuştuklarına da şahit oldum .
 
İstanbulda Mehmet Fikri KARADAĞ'ın teklifi ile Kuvayı Milliye Derneğini kurduk. Ben fiilen derneğin kuruluş aşamasında bulundum ancak resmi olarak kurucu üye değilim. Yasin olarak bildiğim Rasim GÖRÜM de Kuvayi Milliyenin Kadıköy'deki binasına gelip gidiyordu.
 
Sorulması üzerine ; Rasim GÖRÜM ile Muzaffer TEKİN'in birbirlerini tanımadıkları şeklindeki beyanlar doğru değildir. Kendilerini defalarca bir arada gördüm. Konuştuklarına şahit oldum. Birlikte fotoğraflan da vardır...." Şeklinde beyanda bulunmuştur.
 
Şüpheliler Durmuş Ali ÖZOĞLU ve Hatice BAHTİYAR benzer ifadelerinde ;
 
Bir dönem Kuvayı Milliye Derneğinde faaliyette bulunduklarını, dernekte bulundukları süre içerisinde Yasin ( Rasim) GÖRÜM isimli Hüseyin GÖRÜM'ün yeğeni olan bir kişiden, İstanbul dışında bir yerde yaşadığından, derneğe gelip gideceğinden bahsedildiğim duyduklarım beyan etmişlerdir.
 
Osman YILDIRIM tanık olarak alman ifadesinde
Satır 1.008 ⟶ 1.044:
yanındaki çay bahçesinde buluştuklanm bildiğini, zaman-zaman kendisinin de yanlarında
bulunduğunu beyan etmiştir.
■* \*
tA\
#e»fil f~\
fg.MMh^^ ^
:^\
Birbirlerinden habersiz olarak ifadeleri alman,gerek ifadelerinin tarihi gerekse soruşturma evrakmdaki kısıtlama kararma göre birbirlerinin ifadelerini öğrenmeleri mümkün görülmeyen her iki tanığın , Alparslan ARSLAN ve Veli KÜÇÜK'ün Katibim Restoran'm yanındaki çay bahçesinde buluştukları, Avukat Hakkı KURTULUŞ'un da söz konusu çay bahçesine gittiği şeklindeki beyanlannm Alparslan ARSLAN ile Veli KÜÇÜK'ün geçmişe dayanan bağlantısı bulunduğunu gösterdiği anlaşılmaktadır.
 
Osman YILDIRIM'm ifadesinin irdelenen konu hakkındaki geniş özeti bütün bu açıklamalardan sonra bütünlük içerisinde değerlendirilmesi amacı ile aşağıda tekrar yazılmıştır.
Osman YILDIRIM'ın ifadesinin irdelenen konu hakkındaki geniş özeti bütün bu açıklamalardan sonra bütünlük içerisinde değerlendirilmesi amacı ile aşağıda tekrar yazılmıştır.
 
29.04.2006 tarihinden sonra Ümraniye semtinde Alparslan ARSLAN ile buluştuğunu, Alparslan ARSLAN'm kendisine "Harekete geçeceğiz. Yarın buluşalım. Ataşehir'de Migros'un tam önüne gel. Bir arkadaş gelip seni alacak" dediğini, bunun üzerine bir gün sonra akşam vakti Ataşehir semtindeki Migros'un önüne gittiğini, kendisini buradan Alparslan ARSLAN'm arabasıyla ismini bilmediği bir şahsın aldığını, Ataşehir semtindeki Migros'a yaklaşık 500 metre mesafede dubleks villalardan oluşan bir site içersindeki villaya gittiklerini, Alparslan ARSLAN'm bekar arkadaşlarının kaldığı bu evde Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, Oktay YILDIRIM ile birlikte kendisinin tanımadığı 10-15 şahsın daha olduğunu, Muzaffer TEKİN'in burada 3 adet el bombası getirterek kendisine "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana beşyüz bin dolar para vereceğiz. Senin, attırdığın kişilere vereceğin paraya karışmayız." dediğini, kendisinin 2 iki adet el bombasını alıp cebine koyduğunu, bir 1 tanesini de Alparslan ARSLAN'm alıp çantasına koyduğunu,
 
Daha sonraki tarihlerde, ilk bombanın olaydan bir gün önce bir arkadaşının arabasıyla götürüp yerini gösterdiği Tekin İRSİ tarafından pimi çekilmeksizin atıldığını, Tekin İRSİ ye harçlık olarak kendisinin 50 YTL verdiğini, Tekin İRŞİ'ye el bombasını gece atmasını ve Alparslan ARSLAN istediği için de demir parmaklıklara türban asmasını söylediğini, ikinci bombayı Tekin İRŞİ'nin yer göstermesi ile İsmail SAGIR'm attığını, İsmail SAĞIR'm el bombasını pimini çekerek attığını, ancak bombanın patlamadığını, bu olaydan sonra COCO Bar'da buluştuklarını, üçüncü bombanın atılmasından önce Alparslan ARSLAN ile Üsküdar'da görüştüğünü, yapmaması için ısrar ettiğini, ancak kendisini dinlemediğini, Alparslan ARSLAN'm İsmail SAĞIR, Erhan TİMUROĞLU ve Tekin İRSİ ile birlikte gündüz vakti giderek kendisindeki bir adet el bombasını Cumhuriyet Gazetesinin bahçesine attığını,
 
İstanbul'da Cumhuriyet Gazetesine yapılan iki saldın eylemini kendisinin yaptırdığını ve azmettirdiğini, fakat katılmadığı Danıştay saldmsmdan Mahkemenin kendisine ceza verdiğini, aynca Cumhuriyet Gazetesine yapılan üçüncü saldınya da katılmadığı halde Mahkemenin ceza verdiğini,
 
Kendisinin mafya, çete işleri ile uğraştığını, devletin rejimi ile bir sorunu olmadığını, Veli KÜÇÜK'ten aldığı iş gereği çıkar amaçlı olarak Cumhuriyet Gazetesine iki defa saldın eylemini yaptırdığını, Veli KÜÇÜK’le eylemler öncesi yapmış olduğu görüşmede kendisinden iki adet el bombası aldığını, Alparslan ARSLAN'm da orada olduğunu, ona da bir tane el bombası verdiğini, daha sonra ne konuştuklannı kendisinin bilmediğini, bombalann kendisine teslim edildiği ve bir öncesinde yapılan Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması teklifinde bulunulduğu toplantıya Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKKIR ve Oktay YILDIRIM'ın katıldığını, Veli KÜÇÜK'ün bombalann teslim edildiği toplantıda olmadığını, ancak kendisine 500.000 dolar karşılığı Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemini teklif ettiğini, kendisinin
Kendisinin mafya, çete işleri ile uğraştığını, devletin rejimi ile bir sorunu olmadığını, Veli KÜÇÜK'ten aldığı iş gereği çıkar amaçlı olarak Cumhuriyet Gazetesine iki defa saldın eylemini yaptırdığını, Veli KÜÇÜK’le eylemler öncesi yapmış olduğu görüşmede kendisinden iki adet el bombası aldığını, Alparslan ARSLAN'm da orada olduğunu, ona da bir tane el bombası verdiğini, daha sonra ne konuştuklannı kendisinin bilmediğini, bombalann kendisine teslim edildiği ve bir öncesinde yapılan Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması teklifinde bulunulduğu toplantıya Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Mehmet Fikri KARADAĞ, Kuddusi OKKIR ve Oktay YILDIRIM'ın katıldığını, Veli KÜÇÜK'ün bombalann teslim edildiği toplantıda olmadığını, ancak kendisine 500.000 dolar karşılığı Cumhuriyet Gazetesine bomba atılması eylemini teklif ettiğini, kendisinin zaten Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN ve Oktay YILDIRIM ile zaten geçmişe dayanan tanışıklığının olduğunu,
 
zaten Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN ve Oktay YILDIRIM ile zaten geçmişe dayanan tanışıklığının olduğunu,
Cumhuriyet Gazetesi saldırılarında, anlaştıkları şekilde kimse zarar görmediğinden az bir ceza alacağını bildiği, Muzaffer TEKİN tarafından kendisine Cumhuriyet Gazetesine el bombalan atılması karşılığında 500.000 Dolar verileceği vaat edildiği için duruşmalarda el bombalannm Muzaffer TEKİN'in, Oktay YILDIRIM'm da bulunduğu ortamda Ataşehir semtinde kendilerine verdiğini söylemediğini beyan etmiştir.
 
Cumhuriyet Gazetesine atılan bombanın kafile numarasının Ümraniye ilçesinde ele geçenler ile aynı olması, Ümraniye ilçesinde ele geçen bombalar ile Oktay YILDIRIM'm ilgisinin yukanda açıklanan beyanlar ile de desteklenen parmak izi maddi delili ile sabit olması, Muzaffer TEKİN'in de Oktay YILDIRIM ile örgütsel bağlantısının hem yukanda yazılı beyanlar, hem de ilgili bölümlerindeki açıklamalar ile anlaşılması karşısında Osman YILDIRIM'm "Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalann Muzaffer TEKİN tarafından Ataşehir semtindeki toplantıda verildiği,bu toplantıda Oktay YILDIRIM'm da hazır bulunduğu " şeklindeki beyanı mücerret bir suç isnadı olarak görülmemiş,soruşturma kapsamı ve maddi deliller ile örtüştüğünden itibar edilmesinin gerektiği değerlendirilmiştir.
 
OSMAN YILDIRIM'IN BEYANINDA, MUZAFFER TEKİN'İN KORUMALIĞINI YAPTIĞINI,KENDİSİNE ATAŞEHİR SEMTİNDE CUMHURİYET GAZETESİNE ATILACAK BOMBALARIN VERİLDİĞİ TOPLANTIDA DA BULUNDUĞUNU SÖYLEDİĞİ KİŞİ HAKKINDAKİ SORUŞTURMA;
 
== OSMAN YILDIRIM'IN BEYANINDA, MUZAFFER TEKİN'İN KORUMALIĞINI YAPTIĞINI,KENDİSİNE ATAŞEHİR SEMTİNDE CUMHURİYET GAZETESİNE ATILACAK BOMBALARIN VERİLDİĞİ TOPLANTIDA DA BULUNDUĞUNU SÖYLEDİĞİ KİŞİ HAKKINDAKİ SORUŞTURMA; ==
 
Danıştay saldırısı olayının sanığı Osman YILDIRIM'ın tanık olarak alman ifadelerinin konu ile ilgili bölümü aşağıda özetlenmiştir.
Arkadaşı Alparslan ARSLAN'ın ismini bilmediği bir kişi ile gelerek kendisini Ataşehir'de Migros'a yaklaşık 500 metre mesafede bulunan dubleks villalardan oluşan bir site içersindeki villaya götürdüğünü, orada Muzaffer TEKİN, Alparslan ASLAN, Oktay YILDIRIM, kendisini arabayla alan şahıs ve tanımadığı 10-15 şahsın olduğunu,bu evde Alparslan ARSLAN'm bekar olan arkadaşlarının kaldığını, burada Muzaffer TEKİN'in yanında koruması olarak gezen kişiye diğer odadan 3 adet el bombası getirmesini söylediğini, bu kişinin de talimat üzerine diğer odadan 3 adet el bombası getirip masaya koyduğunu, Muzaffer TEKİN'in kendisine "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana 500.000 (beşyüz bin) dolar para vereceğiz. Senin attırdığın kişilere ne kadar verirsen ona karışmayız." Dediğini, kendisinin de (2) iki adet el bombasını alıp cebine koyduğunu, bir (1) tanesini de Alparslan'ın alarak çantasına koyduğunu beyan etmiştir.