Kur'an/Neml Suresi: Revizyonlar arasındaki fark
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok |
kDeğişiklik özeti yok |
||
12. satır:
{{kısım||1}}Ta, Sin, bunlar sana Kur'anın ve mübîn bir kitabın âyetleri
{{kısım||2}}birer hidayet ve müjde olmak üzere o mü'minlere
{{kısım||3}}Ki namazı dürüst kılarlar ve zekâtı verirler,
{{kısım||4}}Çünkü
{{kısım||5}}bunlar o kimselerdir ki kendilerine azâbın kötüsü vardır ve bunlardır ki
{{kısım||6}}Ve emin ol ki sen bu Kur'ana ılmine nihayet olmıyan bir hakîmin ledünnünden irdiriliyorsun
{{kısım||7}}Hani bir
{{kısım||8}}Derken vaktâ ki ona vardı şöyle nidâ olundu: haberin olsun mubarek kılınmıştır bu ateşteki kimse ve bunun havalisindekiler ve sübhandır o âlemlerin rabbı Allah
{{kısım||9}}Ya Musâ!
{{kısım||10}}Ve bırak asanı, derken onu çevik bir yılan gibi ihtizaz ediyor görüverince dönüb geri kaçtı ve arkasından bakmadı, ya Musâ, korma, zira benim, korkmaz yanımda Resul olanlar
{{kısım||11}}Ancak zulmeden sonra da kötülüğün arkasından güzelliğe tebdil eyliyen başka, ona da ben gafûr, rahîmim
{{kısım||12}}Bir de elini koynuna sok çıksın bembeyaz hiç bir afetsiz, dokuz âyet içinde, Fir'avne ve kavmine, çünkü onlar fasık bir kavm oldular
{{kısım||13}}Bu suretle âyetlerimiz
{{kısım||14}}Ve nefisleri yakîn hasıl ettiği halde mücerred zulm-ü kibirden onlara cehudluk ettiler, fakat bak o müfsidlerin akıbeti nasıl oldu?
{{kısım||15}}Şanım hakkı için Davûda ve Süleymana bir
{{kısım||16}}Ve Süleyman Davûda varis olup ey nâs, didi: bize mantıkuttayr (kuş dili) ta'lim buyuruldu, hem bize her şeyden verildi, şübhesiz ki bu her halde o fazlı mübîn
{{kısım||17}}Hem Süleymana Cinn-ü İns ve tuyurdan orduları toplandı, hep bunlar zabt-u idare olunuyorlardı
42. satır:
{{kısım||31}}Şöyle ki: bana karşı baş kaldırmayın ve müsliman olarak gelin bana!
{{kısım||32}}Ey a'yan, dedi: bana emrimde bir fetvâ verin, sizin huzurunuz olmadan ben hiç bir emri kestirmiş değilim
{{kısım||33}}Dediler: biz bir kuvvet sahibiyiz ve şiddetli harb ehliyiz,
{{kısım||34}}Doğrusu, dedi: mülûk bir memlekete girdiler mi onu perişan ederler ve ehalisinin azîz olanlarını zelîl kılarlar, evet, böyle yaparlar
{{kısım||35}}Ben ise onlara hediyye ile bir hey'et göndereceğim de bakacağım sefîrler ne ile dönecekler
{{kısım||36}}Bunun üzerine gönderilen Süleymana vardığı
{{kısım||37}}Dön onlara, vallahi karşı gelemiyecekleri ordularla varırım da oradan kendilerini zilletler içinde hor, hakıyr oldukları halde çıkarırım
{{kısım||38}}Ey hey'et, dedi: kendileri teslim olarak bana gelmezden evvel o kadının tahtını bana kim getirir?
{{kısım||39}}Cinden bir
{{kısım||40}}Nezdinde kitabdan bir
{{kısım||41}}Ona, dedi: tahtını başkalaştırın bakalım
{{kısım||42}}Binaenaleyh geldiğinde böyle mi senin tahtın? Denildi, sanki o, maamafih bize ondan önce
{{kısım||43}}Mukaddemâ Allahdan başka taptığı şeyler ona mâni' olmuştu çünkü kâfir bir kavmden idi
{{kısım||44}}Köşke gir denildi ona, derken onu görünce derin bir susandı ve paçalarından çemrendi, Süleyman, o dedi: mücellâ bir köşk, sırçadan, kadın ya rabb! Dedi:
{{kısım||45}}Celâlim hakkı için, Allaha
{{kısım||46}}ey benim kavmim! Dedi: niçin haseneden önce seyyieyi iviyorsunuz? Ne olur Allaha istiğfar etseniz, belki rahmetine nâil olursunuz
{{kısım||47}}Biz, sen ve
{{kısım||48}}Şehirde dokuz çete vardı, hep Arzda fesad yaparlar, salâha yaramazlardı
{{kısım||49}}Allaha yeminleşerek kavlettiler, and olsun ona ve ehline bir gece baskını yapalım, sonra da veliysine: yemîn edelim biz onun helâkine şâhid olmadık diyelim, şübhesiz sözümüz sözdür, sadıkızdır dediler
{{kısım||50}}Böyle bir mekir kurdular, halbuki haberleri yok biz de bir mekir kurmuştuk
{{kısım||51}}Şimdi bak! mekirlerinin akıbeti nasıl oldu? Kendileri ve kavimlerini toptan tedmir ediverdik
{{kısım||52}}Daha: evleri çökmüş zulümleri yüzünden bomboş, şübhe yok bunda
{{kısım||53}}Halbuki iyman edip korunur olanları necata çıkardık
{{kısım||54}}Lûta da risalet verdik, o
{{kısım||55}}Sahih siz kadınları bırakıp şehvet için mutlak
{{kısım||56}}Buna kavminin cevabı sade şu olmuştu: çıkarın şu Lût ailesini memleketinizden, çünkü onlar çok temizlik taslar kimseler, demişlerdi
{{kısım||57}}Bunun üzerine onu ve ehlini necâta çıkardık ancak karısını kalanlardan takdir etmiştik
70. satır:
{{kısım||59}}De ki hamd Allaha, bir de selâm ıstıfa buyurduğu kullarına Allah mı hayırlı yoksa müşriklerin şirk koştukları mı?
{{kısım||60}}Yoksa Gökleri ve Yeri yaratıp sizin için Semâdan bir su indiren mi? Bir su ki indirip de onunla gözler gönüller açan hadîkalar bitirmekteyiz, siz onların ağacını bitiremezdiniz, bir tanrı mı var Allahla beraber? Hayır onlar sapkınlık ediyorlar
{{kısım||61}}Yoksa Arzı bir karargâh kılıp aralarında ırmaklar akıtan ve onun için oturaklı dağlar yapıp iki deniz arasına bir hâciz koyan mı? Bir tanrı mı var Allahla beraber? Hayır ekserîsi
{{kısım||62}}Yoksa, sıkılan kendisine duâ ettiği zaman ona icabet edip fenalığı açan ve size Arzın halifeleri kılan mı? Bir tanrı mı var Allahla beraber? Siz pek az düşünüyorsunuz
{{kısım||63}}Yoksa o kara ve deniz karanlıklarında size yol gösteren ve rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci gönderen mi? Bir tanrı mı var Allahla beraber? Yüksek, çok
{{kısım||64}}Yoksa halkı ibtida yaratıp duran sonra onu iade edecek olan ve size Gökten ve Yerden rızık veren mi? Bir tanrı mı var Allahla beraber? De ki haydin getirin bürhanınızı sadıksanız
{{kısım||65}}De ki: Göklerde ve Yerde Allahdan başka kimse gaybi bilmez, onlar da ne zaman ba'solunacaklarını bilmezler
{{kısım||66}}Fakat
{{kısım||67}}Ve o küfredenler şöyle dediler: bir toprak olduğumuz
{{kısım||68}}Yemin ederiz ki bu bize de va'dolundu bundan evvel atalarımıza da, bu, eskilerin esatîrinden başka bir şey değil
{{kısım||69}}De ki; hele, Arzda bir gezinin de bakın mücrimlerin akıbeti nasıl olmuş?
82. satır:
{{kısım||71}}Bir de ne zaman bu va'd gerçek iseniz? diyorlar
{{kısım||72}}De ki: «belki o ivdiğinizin bir kısmı ensenize binmiş bulunuyor»
{{kısım||73}}Ve her halde rabbın insanlara karşı mutlak bir fazıl
{{kısım||74}}Halbuki sîneleri ne gizliyor ve ne i'lân ediyorlar rabbın her halde hepsini biliyor
{{kısım||75}}Ve Yerde, Gökte hiç bir gâib yoktur ki açık bir kitabda olmasın
{{kısım||76}}Haberiniz olsun ki bu Kur'an Benî İsraîle ihtilâf edip durdukları şeylerin ekserisini anlatır
{{kısım||77}}Ve
{{kısım||78}}Elbette rabbın hukmiyle beyinlerinde kazasını infaz buyuracaktır, ve azîzdir o alîmdir
{{kısım||79}}O halde Allaha i'timad et sen şübhesiz açık bir hakk üzerindesin
{{kısım||80}}Şübhesiz sen ölülere işittiremezsin, arkalarına dönmüş kaçarlarken sağırlara da da'veti işittiremezsin
{{kısım||81}}Sen o körleri delâletlerinden hidayete erdirecek de değilsin sen ancak âyetlerimize iyman edeceklere işittirirsin de onlar müsliman olur selâmet bulurlar
{{kısım||82}}Söylenen başlarına geleceği
{{kısım||83}}Ve her ümmetten âyetlerimizi tekzib eden kimselerden bir fevc yaparak mahşere sevkedebileceğimiz gün artık onlar hep
{{kısım||84}}Nihayet geldikleri
{{kısım||85}}Buyurur ve haksızlık ettikleri cihetle aleyhlerinde söz, hakk olur (söylenen başlarına gelir) de artık nutukları tutulur
{{kısım||86}}Görmediler mi biz içinde sükûn bulsunlar diye geceyi yaptık, göz açmak üzere de gündüzü! Elbette bunda iyman edecek bir kavm için siz âyetler var
{{kısım||87}}Hele Sûr üfürüleceği, üfürülüb de bütün Göklerdeki kimseler, Yerdeki kimseler, Allahın dilediği müstesnâ olmak üzere hepsi feza' ile ürperdiği ve her biri ona hor,
{{kısım||88}}Bir de o dağları görür câmid sanırsın, halbuki onlar bulut geçer gibi geçer, her şey'i itkan eden Allahın sun'u, o şübhesiz habîrdir ne yapıyorsanız
{{kısım||89}}Her kim hasene ile gelirse o
{{kısım||90}}Her kim de fenalıkla gelirse artık yüzleri ateşte sürtülür, başka değil sırf yaptığınız amellerin cezası
{{kısım||91}}Ben sâde emrolundum ki şu beldenin şanına
{{kısım||92}}Ve Kur'an okuyayım, bunun üzerine her kim hidayeti kabul ederse sırf kendi lehine eder, kim de sapa giderse de ki: ben sâde tehlükeyi haber verenlerdenim
{{kısım||93}}Ve de ki: hamdolsun Allaha: o size âyetlerini gösterecek de onları tanıyacaksınız ve rabbın ne yapacağınızdan gafil değil
|