Figen Yüksekdağ’ın 11 Ekim 2016 HDP Meclis grup toplantısı konuşması: Revizyonlar arasındaki fark

İçerik silindi İçerik eklendi
Kibele (Tartışma | katkılar)
k Kategori:Hitabetler kaldırıldı (HotCat)
Kibele (Tartışma | katkılar)
şapkalar
11. satır:
'''“Ya bizi seçeceksiniz ya da kaosu” diyenlerin yarattığı Türkiye'''
 
“Ya bizi seçeceksiniz ya da kaosu” diyenlerin yarattığı Türkiye işte budur. Barışın sözünü bile duymak istemeyenlerin yarattığı bir Türkiye’dir burası. Kendi içlerinde yaşadıkları kaosu bu ülkenin üzerine kustular. Artık yönetemez hale geldiklerini kabul etmediler. Siyasetin yerine zor, inkarinkâr ve şiddet yöntemleri konulmuş durumda.
 
Geride bıraktığımız bir yıllık sürede ortaya çıktı ki, Ankara katliamını yapanların, Suruç katliamını yapanlarla, Antep katliamını yapanlarla, Adana ve Mersin il örgütlerine yönelik saldırıyla, Diyarbakır mitingimize yönelik bombalı saldırıyla doğrudan ilişkisi var.
33. satır:
O meydanda bir barış olanağını bombaladılar. Hatırlanırsa, bir ateşkes ilan edileceği yönünde bilgiler yansımış, açıklamalar yapılmıştı. Tam da bu koşularda Türkiye halklarının dört bir yandan Ankara’ya gelerek barış talebini ortaya koyacakları gündü 10 Ekim. Anahtar rol oynayan bir andı 10 Ekim Barış Mitingi. İşte tam da öyle koşullarda patlatıldı o bombalar ve barış olasılığı berhava edildi. O günden bugüne barış için atılan her adımı sabote etmek için elinden gelen her şeyi yapan bir iktidarla karşı karşıyayız.
 
Barış umudu ve olanaklarını çiğneyen bir iktidarlar karşı karşıyayız. Bazen ağızlarından kaçırıyorlar, birisi diyor ki, “Askerin görevi ölmektir, ölmek için maaş alıyor.” Halka nasıl baktıklarının açık ifadesi. Ölen gençler hiçbir zaman gündemlerinde olmadı. Tam tersine, en yetkili ağızlardan “Bu vatan için daha çok kan dökülmesi gerek” denildi. Sanki bu topraklar kana doymamış, kan gölüne dönmemiş gibi halahâlâ çıkıp toplumu, ölüm kaderine mahkummahkûm eden, toplumun kaderini kendisi yazan biri yerine koyuyor kendini. “Daha çok ölüm olacak” diyor. Kim ölüyor? Onların bir çocuğunun tırnağına taş değdiğini duydunuz mu? Ölenler bu ülkenin yoksul halklarının evlatları.
 
Bizlerin ‘suçu günahı’ da, “ne için savaşıyorsunuz, savaşmak için bir neden yok” demek. Ekonomik alanda da, siyasi alanda da savunma yatırımlarıyla övünüyorlar. Türkiye’yi silah tekellerinin en karlı pazarı haline getirdiler. Silah satanların umurun da mı, gençler ölmüş? Onların umurunda değil de, bu iktidarın nasıl umurunda değil, bizim sorumuz o.
 
Türkiye tüm bölge için demokratik bir model olabilirdi, halahâlâ da olabilir ama bunun güvencesi biziz, bu iktidar değil. Türkiye demokrasiyle buluşmayı başarabilirse, eğer barışmayı başarabilirsek bir merkeze dönüşebilir Türkiye. Enerjisiyle, insanlarıyla…
 
Bizler sabrımız ve direncimizle aydınlığın ve geleceğin yolunu açacağız. Bu yolda yürüyenleri selamlıyorum.
43. satır:
'''İktidar Şırnaklıları mülteci yaptı'''
 
Şırnak’ta abluka 211 günden bu yana devam ediyor. Bu bir felaket. Kentin %80’i dümdüz edilmişken şehre giriş çıkış halahâlâ yasak. Şırnak halkı kendi evine, şehrine giremiyor. Zulüm bitiyor mu peki, hayır. Yetmiyor, topraklarından ayrılmamak için şehrin 10-15 km ötesine çadır kuran ve orada yaşamaya çalışan yaklaşık 3 bin insanı kovmaya çalışıyorlar. O insanların Şırnak’ta evleri var, girmeleri yasak. 10-15 kilometre ötede, yerinin yurdunun yamacında yaşamalarına bile izin verilmiyor. O insanların tek bir talebi var, kış geliyor, çadırlarda yaşamak mümkün değil, yaşayacak bir çadır istiyoruz. Derme çatma bir yaşam alanına kavuşmalarına izin verilmiyor. “Terk edin burayı, gidin” deniliyor. Bu sürgün değilse nedir? Bu iktidar Suriyeli mültecilere kucak açmakla (ki kötü de olsa doğru yaptı) övünüyor, değil mi? Aynı iktidar, kendi yurttaşlarını kendi topraklarında mülteciye çeviriyor.
 
Bazen sadece evini yurdunu tutmak en büyük direniştir. İşte onlar kendileri adına en büyük direnişi sergiliyor. Sokağa çıkma yasakları döneminde, yüz binlerce insan yerinden yurdundan oldu. Bir baraka taleplerine bile yanıt verilmiyor. Bu bir insanlık ayıbıdır.
59. satır:
'''Darbenin siyasi ayağı nerede?'''
 
Bir darbe girişimi yaşandı, darbe girişimini kendi iktidarını büyütmek için bir fırsata dönüştürdüler. İnsanlar işinden ekmeğinden oldu., Halahâlâ kendileri gibi düşünmeyen bütün kesimlere yönelik operasyonları devam ediyor.
 
Siz hiç siyasi liderliği olmayan bir darbe girişimi duydunuz mu? Tarihte yok böyle bir şey. Ama ne hikmetse Türkiye’deki fason darbe girişimini siyasi sorumlusu halahâlâ yok ortada.
 
Bunu sorduğumuz için bize saldırıyorlar. İstediğiniz kadar saldırabilirsiniz doğruları söylemekten vazgeçmeyeceğiz. Kendi içlerine yönelik bir darbeci operasyonu başlatırlarsa alt üst olacaklarını, dengelerini yitireceklerini biliyorlar. Darbe girişiminden önce darbecilerle can ciğerdiler. Darbe girişimden sonra da, kendi içlerindeki darbecilerle yürümeye devam ediyorlar. Bu çok açık bir suçtur. Gerçeklerin üstünü yalanlarla, televizyonları kapatarak örteceğinizi sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz. Yalanlarını uzun süre gizlemeye başaramayacaklar. Güç bela bir darbeyi araştırma komisyonu kuruldu ama işin ilginç yanı, AKP’li üyeler Gülen’i öven milletvekilleri.