Canan Kaftancıoğlu'nun 18 Temmuz 2019'daki savunması: Revizyonlar arasındaki fark
İçerik silindi İçerik eklendi
kDeğişiklik özeti yok |
yazım |
||
6. satır:
| eser sahibi =Canan Kaftancıoğlu
| çevirmen =
| notlar =CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun 7 yıl önce attığı
}}
13. satır:
Sayın başkan izninizle savunmama geçmeden önce kısaca kendimden söz etmek isterim.
Çünkü yedi yıl öncesinde attığım tweetlere bu dava kapsamında geri dönüyorsak eğer, bu tweetlere beni getiren
Ben Canan Kaftancıoğlu.
101. satır:
Evet sadede geleyim.
7 yıl önce yazdığım
CUMHURBAŞKANINA HAKARET
137. satır:
Herkesin düşünce ve ifade özgürlüğünün arkasında olduğum gibi kendi özgürlüklerimi de sonuna kadar savunacağım.
Unutmayalım ki; siyasilerin, parti başkanlarının diğer insanlara nazaran ağır eleştirilere daha fazla katlanmak zorunda oldukları demokratik toplumlarda geniş bir kabul görmüştür. Bu eleştiriler çok sert, hatta kırıcı, ağır eleştiri abartıya dayalı bile olabilir.
147. satır:
Ayrıca iddianamede bir türlü anlamlandıramadığım bir hususun altını çizmek isterim.
İktidar mensuplarının büyük çoğunluğunun “Hocaefendi” diyerek el etek öpmek için randevu sırasına girdikleri, devletin bütün kaynakları ve kadrolarını peşkeş çektikleri bir dönemde 1981 yılında Cerrahpaşa Tıp
Bu
KAMU GÖREVLİSİNE GÖREVİNDEN DOLAYI HAKARET
179. satır:
Atatürk Türkiyesinin, Cumhuriyetin aydın birikiminin var ettiği bir hekim, Cumhuriyeti kuran CHP’nin sorumluluk mevkiinde bir il başkanı olarak devleti alenen ya da perdeli olarak aşağılamam düşünülemez.
Bu suça dair olduğu iddia edilen paylaşımlar devleti aşağılamak değil tam tersine o koltuklarda yani devleti temsil eden makamlarda oturanların, yaptıkları ya da yapmadıklarıyla devletin itibarsızlaştırılması, ulusal ve
Yani devleti aşağılamak değil tam tersine devlet adına görev yapanların devleti küçük düşürmemesi için bir uyarıdır, bir tepkidir.
187. satır:
Sıkça tekrarladığım gibi eleştiri amacı ile yapılan düşünce açıklamaları ve paylaşımları suç oluşturmaz.
Paylaşımlarım incelendiğinde üzeri yıllarca kapatılan ve hala kapatılmaya çalışılan siyasi cinayetlerin açığa çıkarılmayışını, faillerinin yargılanamayışını, yine "bu ülkede güvercinleri vurmazlar" diyen Hrant
Bunların tümü siyasi kimliğim ve vatandaşlık sorumluluğum gereği yaptığım eleştiri, tespit ve olguların kamuoyuna duyurulmasından ibarettir.
201. satır:
İddianameye konu paylaşımlarımda halkın kin ve düşmanlığa tahrik edildiğine dair tek bir somut örnek bulamazsınız.
AKP Genel Başkanının çocuğa, gençliğe, kadına, farklı etnik ve inanç gruplarına politik bakış açısını doğru bulmadığımdan, çocuk yaştaki ölümlere karşı ideolojik duyarsızlığını rahatsız edici bulduğumdan, kindar bir nesil yetiştirme gayret ve idealini alenen teşhir ettiğimden, 15 Temmuz darbesinin açığa çıkarılması gereken birçok bilinmeyeninin olduğunu düşündüğümden, demokratik kaygılarla değil ideolojik kışkırtma ile sokaklarda linç girişiminde bulunanları hukuken ve ahlaken kabullenemememden ötürü yazdığım
Bir hukukçu olarak takdir edersiniz ki, suçu her ne olursa olsun tekbir getirerek insan yaşamına alenen ve büyük bir pervasızlıkla son verenlere karşı bir yaşam hakkı savunucusu olarak tepki göstermemden daha anlaşılır bir şey olamaz.
217. satır:
Bu arada ayrıca belirtmek isterim;
Bu suç başlığına konu edilen
Bu paylaşımlarım nedeniyle kamu güvenliğini açık, mevcut ve yakın tehlike yaratacak şekilde bozduğuma dair hangi somut olgu ve olay gerçekleşmiştir?
227. satır:
İfade özgürlüğü ile bu tip tehlike suçları arasında ''açık, mevcut ve yakın tehlike” kriterini gözetmeden, baştan önyargılı yaklaşımlarla suç isnat etmek aslında şahsıma karşı işlenmiş iftira suçunun varlığına işaret etmez mi?
Uzun lafın kısası bu söylemlerimin tamamı da ifade özgürlüğü kapsamı altındadır. 20 yıl önce okuduğu bir şiir sebebiyle cezaevine gönderilen Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade özgürlüğü hakkı nasıl savunulduysa bugün de BENİM İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ HAKKIM savunulmalı.
TERÖR ÖRGÜTÜ PROPAGANDASI YAPMAK
Şiddete ve şiddetin tüm unsurlarına karşı mücadele etmek için, şiddetsiz bir toplum düzeni tesis edilsin diye siyaset yaparken terör örgütü propagandası yaptığımın iddia edilmesi de
Bu iddianın asıl amacının kovuşturmayı Asliye Ceza Mahkemeleri kapsamından çıkarıp uydurma bir terör örgütü propagandası suçu ile Ağır Ceza Mahkemesi kapsamına alınması olduğunun farkındayım.
237. satır:
Cumhuriyet Halk Partisi'ni kamuoyunda itibarsızlaştırmak, CHP kurumsal kimliğini ve şahsımı terör örgütleriyle birlikte anılmasını sağlamaya dönük tamamı ile kötü niyetli bir adli mühendislik çalışması olmuştur.
Çözüm süreci döneminde tüm
Nasıl ki Nazım Hikmet şiiri okuyup paylaştığı için Sn. Erdoğan’a komünist ya da komünizm propagandası yapıyor dememiz mümkün değilse benim de sosyal medya paylaşımım için aynı durum söz konusudur.
247. satır:
Bakın; “Bir insanın hayatına bu kadar vahşice son vermek çok kötü, çok çirkin adeta bir vahşet. Gerçekten üzüntü duyduğumu ifade etmek isterim.”
Bu sözler dönemin Başbakan Yardımcısı, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı Yüksek istişare Kurulu Üyeliğine getirilen Bülent
Söz konusu cinayetlerin hemen ardından yaptığı basın açıklamasından bir alıntı. Sn. Arınç’ın sözlerini hatırlatma sebebim, onun da aynı suçtan yargılanmasını istemek değil elbette.
Yargısız infaza, vahşice işlenen cinayetlere ilişkin insani ve hukuki söylemlerin suç olamayacağını ifade etmek için bu hatırlatmayı yapma gereği duydum.
267. satır:
Bu sosyal medya paylaşımın isnat edilen suçun hangi tipik unsurlarını ihtiva ettiği, açık mevcut ve yakın tehlike unsurlarını hangi vesile ile taşıdığı iddia makamınca somut ispat araçlarıyla orta yere konmadan insafsızca terör örgütü propagandası yapmakla itham edilmem hazin ve talihsiz bir yakıştırma, zorlama bir yapıştırma olmuştur.
Bu iddia yani şahsımın terör örgütü propagandasıyla ilişkilendirilmesi, bu mahkemelerde geçtiğimiz yıllarda 1800’lü yıllarda yaşayan
Her kim teröre ve terör örgütlerine destek veriyorsa bu vesileyle bir kez daha tekrar ediyor ve buradan da alışılageldik tavrımla “Allah belasını versin” diyorum.
275. satır:
Biri üyesi olmaktan onur duyduğum meslek örgütüm diğeri ise yöneticisi ve İstanbul’da başı olmaktan gurur duyduğum Cumhuriyet Halk Partisi örgütüdür.
Ve bu örgütün
Sayın Başkan ve Mahkeme Heyeti,
283. satır:
Her vesile ile anayasal suç işleyenlerin,
Devletin kamusal otoritesini bireysel ve partisel menfaatler için pervasızca ve partizanca araç
Geçmişte sizlerin şu an oturduğu makamlarda hukukun üstünlüğüne değil üstünlerin hukukuna sığınanların geldiği durum ortada.
291. satır:
Vatandaşın üstüne gaz sıktıran valiler vardı. Bugün nerede?
Güvenliğimizi sağlamakla görevliyken, cinayetlerin parçası olan
Hatırladıklarımızı yaşamamanın tek yolu hukuka sadece hukuka sığınmaktır. Ve ben Toplumsal Bellek Platformu kurucularından biri olarak bunları hatırlatmakla sorumluyum.
301. satır:
Eşit yurttaşlık temelli demokratik toplum düzeninin ve Cumhuriyetin aydın birikiminin ilke ve gereklerine uygun bireyler olarak mı yaşayacağız, yoksa bütün tarihsel ve toplumsal pozitif kazanımlarımızın yok sayıldığı, her türlü hak ve hukuk kavramının siyasi iktidarın tercih ve takdirlerine terk edildiği, üzerinde tepinildiği, düşünce ve ifade özgürlüğünün hak getirdiği, düşünüp ifade etmenin her türlü izansız ve terazisiz yaptırımlara maruz bırakıldığı, endişe ve kaygı verici otoriter rejiminin biat eden kulları olarak mı yaşayacağız?
Ben, Cumhuriyetin aydın birikimine ihanet etmeden, evrensel insan hakları kurallarını sonuna kadar içselleştirmeye
Beni buraya bu mahkeme salonuna bir hayal getirdi demiştim. Ve hayalleri nedeniyle yargılanan ilk kişi olmadığımı biliyorum ama son olmayı umut ediyorum. Bunun için de mücadele edeceğim.
|