Nutuk/20. bölüm/Vesika 252

Edirne, 7/8.3.36
K. O. 20 K.

Heyet-i Temsiliye’ye: Edirne heyet-i merkeziyesinin iş’ârât-ı evveliyesinden Tekfurdağı’nın vaziyeti malûm-ı âlileridir. Dersaadet ’ten avdetimde bu defa da Füruzan Bey’le görüştüm. Vali Bey’in teşkilât-ı milliyeye müzaharet ve muâvenet hakkında resmî ve gayr-i resmî bir tebliğ ve iş’ârı vuku bulmadığı cihetle kendisinin bu hususla iştigal edemeyeceğini ve buna tarafdâr bir valinin vücudu halinde keyfiyeti ol zaman teemmül ederek ya bu bâbda sarf-ı mesâi edeceğini veyahut muvaffakiyetini tahmin edemezse istifa edip çekileceğini beyan etti. Mîr-i mûmâileyh bu kanaatinde bir dereceye kadar haklıdır. Vali Bey’in kanun dairesindeki muamelede ifratı ve zaman-ı hâzırın nezaket ve ehemmiyeti icabı Kuvâ-yı Milliye’nin lüzum-ı takviyesi hakkındaki lâkaydîsi vilâyetin bir iki mahal müstesna olmak üzere her tarafında rüesâ ve memûrîn-i hükümeti mütereddid ve lâkayt bırakmaktadır. Evvelce de bi’l-münâsebe arz edildiği ve malûm-ı devletleri olduğu vechile bizde ahali her işi hükümetten beklemekte ve mârrü’l-arz rüesâ-yı mülkiyenin vaz’-ı bî-tarafîsi yüzünden teşkilât-ı milliye matlûb-ı âli üzere taazzuv edememektedir. Vilâyet dahilinde sık sık icrâ etmekte olduğum teftişlerde bilhassa köylülerle pek sıkı temas ediyorum. Ekseriyet itibarıyla bu tabaka her türlü fedakârlığa âmâdedir. Yalnız ashâb-ı emlâk ile Balkan Harbi fecâyiinden felâket görenlerden ihtiyârlar zümresinin bir kısm-ı mühimmi faaliyetten mütehaşidirler. Bilhassa kasabalardaki eşrâf ve mütehayyizân Bolşeviklik kendilerinin kanaatince yanlış telâkkiye uğramıştır. Ondaki ....... zenginlerin emlâk ve emvâlini taksim etmekten ibaret ad ve teşkilât-ı milliyeyi bu hususla alâkadar zannediyorlar. Gezdiğim yerlerde bu fikr-i sakîmin tashihine çalışıyorsam da bi’t-tabi her köye gitmek kabil olamıyor. Edirne vilâyetinin bu vaziyet ve ahvâl-i ruhiyesini İstanbul’daki rüfekaya da arz ve izah ettim. Bununla beraber icabında âmâl-i milliyenin müdafaası için az çok bir mevcudiyet ve kuvvet temîn edeceğime ümitvarım. Ancak keyfiyetin esaslı ve şümûllü olması cümlemizce şâyân-ı arzu olup bu da mehâzir-i mesrûdenin ref’ine çalışılmakla kabil olacağı maruzdur.

K. O. 1 K.
Cafer Tayyar